|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Ali Parlak,Açılış Tarihi: 26 Aralık 2013 (19:29), Konuya Son Cevap : 18 Aralık 2021 (19:49). Konuya 94 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03 Kasım 2014, 19:25 | Mesaj No:81 |
Durumu: Medine No : 38986 Üyelik T.:
10 Şubat 2014 | Cevap: Hiçlik Yolu/Ali Parlak YOKTU Baktı... Çevrede birileri vardı. Bunlar da ne? Değişik karaltılar... Neye benziyorlar ki kıpıdıyor bunlar... Hareketsiz olanlar da var... Şaşkın şaşkın bakındı... Kimdi bunlar, neydi? En önemlisi neredeydi? Bir şey kımıldadı içinde... Tık tık tık tık... Bu ne ki? Sanki biri sesleniyordu ona, İçini titretiyor, tüm bedenini sarıyordu ondan gelen zilzal. Bir ateş düştü içine, Yakıyordu... Seviyordu birisini ama kimi? İşte o günden sonra büyüdü büyüdü... Hayatı öğrendi, yaşamayı, Öğrettiler ona... Kimine anne dedi, kimine baba, kimine eşim, kimine dostum... Ama hep bir şeyler eksikti... Hiç kimse dünyaya geldiği anda içini titretenin yerini doldurmuyordu... Bir acı sardı birden tüm benliğini, Hasret acısı... Tarifsiz... Kavuşma arzusuydu bu ama bilemedi,0 Daha sonra ismini koydu bu acının, Özlem... Öyle bir ateş düştü ki yüreciğine, Diyar diyar dolaştı, Sevdiceğini aradı... Bir türlü bulamıyordu onu, Herkes bir şekilde tarif ediyordu onu ama aslında hiç biri de bilmiyordu. Birisi dedi ki en sonunda, Ne ararsın? Ensende çıban yoksa eğer Kaldır kafanı da bak duruyor işte karşında... Kaldırdı başını, Baktı... Mükemmel bir güzellik gördü, Lal oldu... Her şey dondu o an... Bütün sözler firar etmişti beyninden dilinden... .................................................. .......... Her şey kaybolmuş, sadece gördüğü güzellik kalmıştı... Yere eğdi başını, Utandı... Yaşlar boşandı gözlerinden... Önündeki suya baktı... Ayna gibiydi. Ama kendisini göremedi o aynada... Ellerine baktı telaşla, Yoktu... Vücuduna baktı, Yoktu... Düşüncelerini düşündü, Yoktu... Çevresine baktı... Yok... Hiç bir şey yok... Laaaaa... Sustu... Artık sevdiceği konuşuyordu çünkü... Sadece Sevdiceği... O hiç bir zaman yalnız bırakmamıştı zaten... Taaa doğduğu günden beri... Hep onunlaydı aslında... Anlatılmaz ki bu, Söylenmez ki bu, Diller lal olmuş zaten... Kim söylesin de kim anlatsın? Yıkıldı her şey viran oldu... Kıyamet? Koptu... Ali Parlak [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ O'nunla var ol var olacaksan, Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan... |
19 Kasım 2014, 22:45 | Mesaj No:82 |
Durumu: Medine No : 38986 Üyelik T.:
10 Şubat 2014 | Erkekler Ağlamazmış/Ali Parlak ERKEKLER AĞLAMAZMIŞ Çocuk koşturuyordu neşe içinde, Birden tökezledi ve düştü. Canı yanmıştı. Nereden bilebilirdi ki acıyı en iyi gözyaşı alır. Ama bildi işte… Nasıl bilmişti? Kendindeeeeeeeennn… Çünkü bir çocuk vardı çocuktan içeri… Ağlamaya başladı… Gözyaşları pınarından dökülmeye başlamıştı ki… Birden acısını hiç mi hiç anlamayan bir ses duydu. Şşşşşttt… Ağlama… Erkekler ağlamaz… Ama acıyordu işte… Canım yanıyor… Çok acıyor ağlıycam… Hayır… Erkek adam ağlamaz… Sesini kesti… Ağlamıyordu artık… Çünkü o bir erkekti. Ağlamaması gerektiğini öğrendi. Zaman aktı çocuk büyüdü… Hiç ağlamıyordu artık... Ne zaman boğazına hıçkırıklar düğümlense, O an aklına geliyordu. ‘’Erkekler ağlamaz.’’ Ve ağlamıyordu… Canı ne kadar yansa da… Bu duygusuzluk onda bazı şeyler de alıp götürdü… Bunlardan en önemlisi ACIMA idi… Artık bir erkek olarak acıma duygusunu da kaybetmişti. Bir yeri acımıyordu artık ama… Başka insanların da hiçbir yerinin acımadığı apaşikardı… Kendi çocuğunu bile şefkatle sarıp öpmüyordu artık. Taaaa ki canından bile çok sevdiği peygamberini duyana kadar… O diyordu ki: ‘’Allah senin kalbinden merhameti aldıysa, ben ne yapabilirim. Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.’’ Durdu düşündü… Nasıl merhamet edecekti ki? Merhamet denen şey de neydi? Acımak mı? Kimsenin canı yanmıyordu ki onlara acısın… Nerden mi biliyordu? Kendisiyle kıyasladı ya… Sonra peygamberinin hayatını okudu. Acılarla geçmişti… Ama o, hiçbir zaman kendi acılarına ağlamıyordu… Her zaman başka insanların acılarına ağlıyordu… Hatta hatta… Daha başlarına gelmemiş acıları için de ağlayıp, ‘’Ümmetim ümmetim’’ diye gözlerinden yaşlar döküyordu… Sonra öğrendi ki; Onun ağladığı şeylerin kaynağı sevgiydi… Allahı çok seviyordu… Bu sevgisi o kadar çoktu ki, Sabahlara kadar ayakları şişene kadar O’nun huzurundaydı, Yerler ıslanana kadar O’nun ile ağlıyordu… İşte Aşk böyle bir şeydi… Aşk ağlatırdı… Kalbinde sevgi olmayan nereden bilecekti ki ağlamayı… Mekke vadilerinde açan eşsiz bir çiçekti o… Ona saltanat vaat ettiler, Mekke’nin en güzel kızlarını teklif ettiler. Yeter ki davandan vazgeç dediler… O öyle bir sevmişti ki, Sevdiğinin sözünü dağlara taşlara yazmak için hepsini reddetti… Ağzından yedi cihana ders olsun, muhteşem bir söz çıktı: ‘’Bir elime ay’ı, bir elime güneş’i verseniz, ben bu yoldan dönmem.’’ Sevdiği için her şeyi reddetti… Ve geceleri Aşkı için gözyaşı dökmeye devam dedi… Sevdiği için bütün alemi karşısına almayı göze almış bir yiğitti o. İşte böylesine bir kahraman, gözü pek, korkusuzdu o. Uhud’da bir dişini bıraktığında canı yanmış, Hayber’de taşa tutulmuş, Yalancı, sihirbaz gibi onun fıtratında hiç olmayan şeylerle damgalanmış, En zor günlerini geçirirken hiç ağlamamıştı… İşte bütün aleme meydan okuyan böyle bir yiğitti o… Ama sevdiği için ağlıyordu işte… Ümmeti için ağlıyordu işte… Demek ki yiğitlerde ağlarmış… Demek ki korkusuzlarda ağlarmış… Demek ki erkeklerde ağlarmış… Demek ki güçlü erkekler de ağlarmış… Ama sadece sevdiği için… Sadece sevdikleri için hep ağlarmış… Çocuk yüzünde bir ıslaklık hissetti birden… Göz pınarlarından kaynıyordu… Tutmak istedi… Etrafına baktı… Utandı… Silmeye çalıştı… Kimsenin olmadığı bir yere geçti… Yutkunamıyordu… Boğazında bir şeyler vardı… Birden vücudunu bir zil zal aldı… Bıraktı kendini… Bıraktı… Bir tuhaftı… Çok güçlü hissediyordu kendini… Çünkü kendi canı yandığı için değil, Sevdiği için geliyordu şebnemler… Sevdiğinin varlığını tüm hücrelerinde hissetti… Sevdiği onu sıkı sıkı sarmıştı… Sevdiğinin kollarını bütün hücrelerinde hissediyordu… Ballar balı gelmiş onu kucaklamıştı… Amaaaannn… İsterse kovanım yağma olsun, dedi. İsterse alemler yansın, bana ne. Sevdiğim yanımda olduktan sonra, Atomlarıma ayırsalar ne yazar… Merhameti hissetti içinde… Bu nasıl bir iksirdi ki, Göz pınarlarından fışkırıp gelirken merhameti de beraberinde getiriyordu. Demek ki erkeklerde ağlıyordu… Hem de güçlü erkekler… Belki de her şey bir damla gözyaşında gizliydi. Ali Parlak [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ O'nunla var ol var olacaksan, Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan... |
20 Kasım 2014, 13:35 | Mesaj No:83 |
Cevap: Erkekler Ağlamazmış/Ali Parlak
AĞLAMAK Hepimiz çok iyi biliyoruz ki her gözyaşı ağlamak değildir. Bilim adamları gözyaşlarını dört ana gruba ayırıyorlar: Temel Gözyaşları: Bu gözyaşı ağırlıklı olarak su ve tuzdan oluşuyor ve göz yüzeyimizin kaygan kalmasını sağlıyor. Günlük ortalama 150-300 gram kadar salgılanıyor. Ve bir süre sonra burun boşluğuna salınıyor. Refleks Gözyaşları: Ani durumlarda gözü korumak amacıyla salgılanan gözyaşlarıdır. Soğan doğrarken ya da gözümüze toz kaçtığında gözlerimizin yaşarması sonucu ortaya çıkan gözyaşlarıdır. Refleks gözyaşları salgılandığında biz bu durumu ağlamak olarak adlandırmıyoruz, daha çok gözlerim yaşardı ibaresini kullanıyoruz. Duygusal Gözyaşları: Yoğun bir duygu sonucunda dökülen gözyaşıdır ki bu gözyaşının dökülmesini ağlamak olarak nitelendiriyoruz. Duygusal gözyaşları diğer gözyaşlarından %25 daha fazla protein içeriyor. Ve tansiyonu düşürüp toksinlerin dışarı atılmasını sağlıyor. Vücudun iyileşmesine yardımcı oluyor. Zararlı bakterilerin temizlenmesi yine bu gözyaşları sayesinde oluyor. Ve araştırmalar, duygusal gözyaşının kişiyi depresyondan uzak tuttuğunu gösteriyor. Yani ağladığımızda sadece ağlamış olmuyoruz; bir yandan rahatlarken, diğer yandan kendimizi depresyondan uzak tutuyoruz. Ağlama sonrasında kendimizi rahatlamış hissetmemiz bu tezi destekliyor. Patolojik Gözyaşları: Son yıllarda literatürde bir ağlama çeşidi daha dikkat çekiyor, patolojik ağlama. Özellikle bazı psikolojik sorunlara maruz kalan hastalarda o anki durumla ilgisi olmayan uygunsuz ağlamalar görülüyor. Mesela hastaya yemek yedirirken, hastanın yatak örtüsü toplanırken hastanın da kontrolü dışında gerçekleşen ağlamalar patolojik ağlama olarak nitelendiriliyor. Yani etki eden faktörle gözyaşı arasında doğrudan bir bağlantı bulunmuyor. Ve en önemlisi de bu ağlamanın hastanın isteği dışında gerçekleşmesi. Hasta da neden ağladığını bilmiyor. Özellikle Parkinson ve Alzheimer hastalarında patolojik ağlama görülebiliyor. Neden Ağlıyoruz? Ağlamamıza yol açan temel faktör, duygu yoğunluğudur. Bazen oluyor, o kadar seviniyoruz ki ’mutluluk gözyaşları’ döküyoruz. Bezen de üzüntümüz o kadar derinleşiyor ki, ’hüzün gözyaşları’ yanaklarımızdan süzülüyor. Korktuğumuz durumlarda ise ’korku gözyaşları’ döküyoruz. Dayanılmaz acılara maruz kaldığımızda, çaresizliğimizin dozu arttığında gözlerimizden ’acı gözyaşları’ süzülüyor. Kimi zaman da pişmanlık duygusu bizi o kadar sarıyor ki ’pişmanlık gözyaşları’ kendini gösteriyor. Ağlamada Etkili Olan Faktörler Nelerdir? Bizde duygu yoğunluğu oluşturan durumlar dış kaynaklı olabildiği gibi iç kaynaklı da olabiliyor. Dış çevremizde yaşadığımız bir olay(ölüm, başarı, hastalık) bizi ağlatabileceği gibi, iç dünyamızda, zihnimizdeki düşünceler ya da geçmiş hatıralar bizi ağlatabiliyor. En Çok Ne Zaman Ağlıyoruz? Zaman açısından baktığımızda, bebekliğimizde ve çocukluğumuzda daha çok ağladığımızı söyleyebiliriz. Ergenlikten sonra azalan ağlama, yaşlılıkla birlikte yeniden artmaya başlıyor. Peki, en çok hangi duygu yoğunluğunda daha çok gözyaşı döküyoruz? Sevinç gözyaşlarımız mı daha fazla yoksa acı gözyaşlarımız mı? Araştırmalar %49’luk oranla daha çok ’hüzün gözyaşları’ döktüğümüzü gösteriyor. Bunu %29’luk oranla ’mutluluk gözyaşları’ takip ediyor. En son sırada ise %4 ile ’korku gözyaşları’ yer alıyor. Neden Kadınlar Daha Fazla Ağlıyor? Yapılan araştırmalar ergenlik dönemine kadar erkeklerle kızların aynı oranda ağladığını gösteriyor. Bu dönemden sonra ortalama olarak kadınlar erkeklerden dört kat daha fazla ağlıyor. Kadınlar yılda ortalama 64 defa ağlarken erkekler 17 defa ağlıyor. Yaşları 18-75 arasında olan 331 katılımcıdan 30 gün boyunca gözyaşı günlüğü tutmaları isteniyor. Araştırma sonucunda kadınların erkeklerden 4 defa fazla ağladığı görülüyor. Araştırmayı yapan Dr. Frey, bunun sebebini kadınlardaki hormonal dengeye bağlıyor. Ağlamanın Faydaları: * Günümüzün en çok rastlanan hastalığı olan stresten ağlayarak kurtulabilirsiniz. Ağlamak insanda rahatlama ile beraber hormonu salgılanmasını sağlayarak stresi yok eder. * Ağlayan kişilerde aslında tıbbi hastalıklarda daha az görülür. Çünkü hep şöyle denir” içine atmaktan hastalandı” işte gözyaşları sayesinde üzüntüleri içinize atmazsınız dışa vurarak tabiri yerindeyse dert sahibi olmazsınız. * Üzüldüğünde ağlayan kişilerde kalp damarları açılır. Gözyaşı döktüğümüzde kalp daha az sıkışır ve kalp hastalıkları riski azalır. * Üzgün olduğu zamanlarda ağlayan insanlar rahatlar ve daha rahat uyurlar. * Üzüntülü zamanlarda tansiyonu çıkan kişiler ağladığında tansiyonlar normale döner. Böylece ağlamak tansiyona bile iyi gelmiş oluyor. * Eğer sıkıntılı zamanlarda iştahı açılıp çok yemek yiyenlerdenseniz ağlamak bunada çare oluyor. Ağlayan kişiler daha az yemek yiyor. * Ağlayan kişilerde göz kuruluğu şikayeti görülmüyor. Göz kuruluğunu önlüyor. * Ağladığınızda herkes başınıza toplandığında ne kadar sevildiğinizi anlar kendinizi güvende hissedersiniz. Ağlamanın Zararları: Ağlamanın zararı ancak gözleriniz kızarması ve şişmesi olabilir. Bu da geçici bir etkidir ve bir süre sonra geçer. Eğer gözleriniz ağlamaktan kızarmış ve şişmiş ise gözlerinize ılık çay poşeti koyarak yarım saat kadar uzanın geçecektir. Unutmayın, insanların doğduklarında ilk yaptıkları şey ağlamaktır. Gülmeyi ise sonradan öğrenirler. Demek ki insan doğası ağlamak üzere kurulu. alıntı
__________________ Hay'dan gelir, Hu'ya gideriz. | |
20 Kasım 2014, 13:42 | Mesaj No:84 |
Cevap: Erkekler Ağlamazmış/Ali Parlak
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde için alnını koymuş bir melek vardır. Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilse idiniz az güler, çok ağlardınız; yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz; yollara, çöllere dökülür, (belanızı defetmesi için) Allah'a yalvar yakar olurdunuz. (Ebu Zerr radıyallâhu anh ilâve etti) "Keşke sökülen bir ağaç olsaydım."[/SIZE] [Tirmizî, Zühd 9, (2313); İbnu Mâce, Zühd 19, (4190).] Mü'min, Allah indindeki ukubeti bilseydi, cennetten ümidini keserdi. Eğer kâfir Allah'ın rahmetini bilse idi, cennetten ümidini kesmezdi. [Rezîn ilavesidir. Hadis'i Müslim tahric etmiştir: Tevbe 23, (2755); Keza, Tirmizî de tahric etmiştir: Da'avât 108, (3536).] Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ağlayın! Ağlayamazsanız, kendinizi ağlamaya zorlayın."
__________________ Hay'dan gelir, Hu'ya gideriz. | |
20 Kasım 2014, 14:32 | Mesaj No:85 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Cevap: Erkekler Ağlamazmış/Ali Parlak
[B]şiir çok güzel ali hocam..ellerinize yüreğinize sağlık.. gözümüzden akan her yaş ,(erkek -kadın) hep bu kadar kıymetli olur inşallah..
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
20 Kasım 2014, 17:03 | Mesaj No:86 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 | Cevap: Erkekler Ağlamazmış/Ali Parlak Yüreğine sağlık abim kalemine kuvvet satırlar manidar olmuş yine.. Mevlanın sözünü hatırlattı bana yine paylaşmak isterim.. "Allah için dökülen gözyaşı, kalbe abdest aldırır.." -Hz.Mevlana
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα... Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα... Â'râftα..... Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |
28 Kasım 2014, 20:53 | Mesaj No:87 |
Durumu: Medine No : 38986 Üyelik T.:
10 Şubat 2014 | Cevap: Ayna/Ali Parlak AYNA AYNA SÖYLE BANA Ayna ayna söyle bana, Benden ukalası var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden sabırsızı var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden hüsranda olanı var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden acizi var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden az şükredeni var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden daha fazla hırsına düşkünü var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden cimrisi var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden nankörü var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden ümitsizi var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden daha çok yüz çevireni var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden daha çok tartışmaya düşkünü var mı bu dünyada... Ayna ayna söyle bana, Benden daha hiçi var mı bu dünyada... Sen de biliyorsun ki yok... Ali Parlak [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ O'nunla var ol var olacaksan, Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan... |
28 Kasım 2014, 20:58 | Mesaj No:88 |
Durumu: Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | Cevap: Ayna/Ali Parlak
yüreğine sağlık Hacım...
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
28 Kasım 2014, 21:17 | Mesaj No:89 |
Cevap: Ben Kimim?/Ali Parlak Duydum ki, 1- Asra yemin olsun ki, 2- İnsanlar mutlaka hüsrandadır/ziyandadır. 3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. Herkes iman etmiştir, iyi işler yaparlar, Hakkı tavsiye ederler... ama, Sabır başkadır başka... Hadi ordan... Hadi ordan... Bugün gördüklerinden sonra, insanlığın öldüğünü hala anlamadın mı? Hakkı tavsiye edenlerin sayısının da çok az olduğunu anladın sanırım... Tamam... Peki... Haklısın... Ya sabır... Sabretmiyor muyuz? Hadi buna da cevap ver... Peeehhh... Sabrediyormuşşşşş... Güldürme beni... Pabucumun sabredeni... Ona sabretmek denmez... Ya neee? Başımıza gelenlere ne yaptığımızı sanıyorsun? Seninkine olsa olsa katlanmak denir... Sen acılarına sabretmiyorsun, katlanıyorsun. Acıya sabır, rıza ile olur... Acılarına razı mısın? Şükredebiliyor musun? ??? İtiraz etmeden, acıyı yudum yudum içebiliyor musun? Hadi Alim hadi... Bu bir rıza kapısıdır, sen geçemezsin... Bu bir rıza lokmasıdır, sen yiyemezsin... ali
__________________ Hay'dan gelir, Hu'ya gideriz. | |
26 Aralık 2014, 18:58 | Mesaj No:90 |
Durumu: Medine No : 38986 Üyelik T.:
10 Şubat 2014 | Ağla Gözlerim/Ali Parlak AĞLA GÖZLERİM Gökte melekler dualar ve zikirlerle gezer, Yerde bütün canlılar durmaz hu ile gezer. Evrenin vücudu Kayyum ile ayakta dururken, Neden ağlamaz Rahmet bekleyen bu gözler. Bulutlar rahmet için yeryüzünü izler, Alemler durmadan insanların isyanını izler. İnsanlık rafa kalkmış, azab inmek için bekler, Neden ağlamaz Rahmet bekleyen bu gözler. Melekler yeryüzünde halifede halifelik gözler, Halifeler durmaz Rabbine isyanda fırsat gözler. Şeytan bile bakıp ''ben senden uzağım'' derken, Neden ağlamaz Rahmet bekleyen bu gözler. Cennet hazırlanmış en güzel elbiseleriyle bekler, Cehennem hazırlanmış yanacak odunlarını bekler, Rabbimizin Kahhar ismi her anımızda bizi gözlerken, Neden ağlamaz Rahmet bekleyen bu gözler. Ali Parlak [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ O'nunla var ol var olacaksan, Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan... |
Konuyu Toplam 7 Kişi okuyor. (0 Üye ve 7 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Nankör her yerde nankördür🎭 | Kara Kartal | Satır Arası Birkaç Kelam | 7 | 22 Ağustos 2023 23:48 |
Müsait Bir Yerde Susacak Var../medineweb | su damlası | Gönülden Dökülen Nağmeler | 17 | 10 Mart 2023 21:11 |
Kadın olmak her yerde aynı :) | Esma_Nur | Videolar/Slaytlar | 7 | 13 Kasım 2019 09:48 |
huzuru yanlış yerde arıyoruz | Sükutu-Ezber | Sükutu-Ezber | 0 | 06 Mayıs 2014 23:05 |
Sevginin Bittiği Yerde | Hazan Mevsimi | Evlilik-Nikah Konuları | 2 | 31 Ekim 2012 14:04 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|