Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Birlikte tecelli (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/29408-birlikte-tecelli.html)

EyMeN&TaLhA 03Haziran 2014 15:36

Birlikte tecelli
 
“Bir iş, bir işe mâni olmuyor.” Sözler

Bir mimar, köprüsünü yaparken, ötede çeşmesi onun yolunu bekler. Han ile uğraşırken hamamı ihmal eder. Bir işi tamamlamak için berikini yarım bırakmak, birisiyle uğraşırken ötekileri ihmal etmek durumundadır. Çünkü insan her şeyiyle sınırlı, her cihetle âciz ve bütün sıfatlarıyla cüz'idir.

İradesi cüz’îdir, bir anda iki farklı işi arzu edemez.

Bakışı cüz’îdir, iki ayrı sahifeyi aynı anda okuyamaz.

Düşüncesi cüz’îdir, iki ayrı mânâya birlikte kafa yoramaz.

Sevgisi cüz’îdir, bir eserini severken diğerlerini unutma durumundadır.
Böyle bir yaratılışa sahip olması, insan için büyük bir irşad ve ikaz vesilesi: İnsan bu yaratılışı sayesinde Allah’ın sonsuz sıfatlarına hayran oluyor. İlâhî isimlerin küllî ve sonsuz tecellilerini hayretler içinde seyredebiliyor. İnsan, o cüz’î sıfatlarını iyi değerlendirebilse, haddini bilmenin yanısıra Rabbini bilmede de hayli mesafe katedecektir.

İlâhî isimlerin her an birlikte tecelli ettiklerini hayretle düşünecek, O’nun bütün varlık âlemini kaplayan sıfatlarıyla herşeyin yanında hâzır ve nâzır olduğuna dair imanı gittikçe inkişaf edecektir.

Gerçekten de Allah şu gördüğümüz âlemde ne kadar farklı işi birlikte icra ediyor!..

Güneşi yandırması, gülü açtırmasına mâni olmuyor.

Dünyayı döndürmesi kelebeği uçurmasına engel değil.

Rahimlerde bebekleri, yumurtalarda yavruları, tarlalarda başakları, ağaçlarda yaprakları birlikte büyütüyor.

Vadilerde nehirleri, damarlarda kanları, kalplerde mânâları, dimağlarda fikirleri beraber akıtıyor.

Tepelerde çamları, kafalarda saçları, koyunlarda yünleri birlikte büyütüyor.
Birbirine zıt olan nice fiilleri, ayrı ayrı şahıslarda her an icra ediyor. Meselâ, “ihya”(hayat verme) ile “imate”(ölümü verme) fiillerini beraber tecelli ettiriyor. Dünyaya gözünü açan ve hayata gözlerini kapayan şahısların farklılık arzetmesine karşılık, bu fiiller aralıksız ve birlikte tecelliye devam ediyorlar. Sadece bir insanın kanında hergün, doktorlarımızın dediğine göre, ikiyüzyirmibeş milyar alyuvar ölüyor ve bir o kadarı yeniden vazife başına getiriliyor.

“Muizz” ve “Muzill” isimleri de öyle… Muizz, yâni izzet, şeref, haysiyet bahşeden… Müzill, yâni zillete düşüren, hor ve hakir kılan… Bu isimler de farklı şahıslarda tecellilerini aralıksız sürdürüyorlar.

Bir gurup, gençliğe doğru tırmanırken, diğeri ihtiyarlığa meylediyor.

Bir kısım şifa bulmaya başlarken beriki ölüme yaklaşıyor.

Bir belde karanlıktan sıyrılırken öteki geceye hazırlanıyor.

Bazıları uykuya henüz geçmek üzereyken bir başka gurup uykudan uyanıyor.
Biri kahkahanın doruğunda iken, beriki hıçkırığın zirvesinde.

Biri sofrasının başında afiyetle yemeğini yerken diğeri kabristanda başka mahlûkların önüne bir sofra gibi serilmiş, yenilmede…

Misalleri çoğaltabiliriz…

Şu kâinat için yapılmış harika bir teşbih: Kitab-ı Kebir…

Bu kitap içinde hadsiz küçük kitapçıklar mevcut. Bunların tamamı, birlikte, beraber yazılıyor…

Hem de nasıl… Bir kitabın ilk sahifesi yazılırken, aynı anda berikinin ikinci, bir diğerinin üçüncü sahifesi yazılıyor… Bütün canlılarda her an cârî olan bu büyük hakikatın sadece bir misâlini vermekle yetinelim: Bilindiği gibi bir çocuk dokuz ayda dünyaya geliyor. Bu dokuz ayın her ânında ayrı bir faaliyete, ayrı bir terakkiye mazhar oluyor. Biz meseleyi biraz daha rahat kavramak için, bebek namzedinin her an değil de, her gün ayrı bir faaliyete sahne olduğunu düşünelim ve tefekkürümüzü şöyle sürdürelim:

Bugün dünyaya gelen, meselâ, ikiyüzbin çocuk varsa, bir o kadar çocuk da doğumlarına bir gün kalmış vaziyette rahimlerde bekleşmede… Bir başka grubun doğumuna üçgün, diğerlerinin bir hafta, bir kısmının bir ay, daha başkasının beş ay ve nihayet bugün rahimlere düşenlerin ise tam dokuz ayları var. Demek ki, şu anda anne rahimlerinde bu dokuz aylık sürenin değişik safhalarını yaşayan milyonlarca yavru hayata hazırlanıyor. Bir kısmı “nutfeden” “alâkaya” adım atarken, berikiler “alâkadan” “mudgaya” geçiyor. Bir başka grupta kemikler yeni teşekküle başlıyor.

İşte bütün bu faaliyetler aynı anda beraber icra ediliyorlar. “Nutfeyi” “alâka” yapmak bir fiil olduğu gibi, “azmı” “lâhm” yapmak da bir başka fiil… İşte böyle nice fiiller ayrı ayrı yavrularda aynı anda icra ediliyor. Biz bütün bu faaliyetlerden habersiz, sadece bugün dünyamıza adım atan yavruları görüyor ve onların haberini veriyoruz birbirimize…

İşte, insan nev’i için verdiğimiz bu misâli bütün hayvanlar âlemine tatbik ettiğimizde, Cenâb-ı Hakk’ın sadece rahimlerde icra ettiği birbirinden farklı sonsuz faaliyeti hayretle düşünür ve bu faaliyetlerin, ancak nihayetsiz bir ilim ve kudret, mutlak bir irade ve hikmetle olabileceğine yakînen inanırız.
Önemli gördüğüm bir başka noktaya da işaret etmeden geçemeyeceğim:
İnsanda iki ayrı tecelli söz konusu. Birisi, başta ifade ettiğimiz gibi, bir anda iki ayrı yöne bakamayacak kadar bir acz ve cüz’iyet… Diğeri ise, gözün görmesinden kulağın işitmesine, sindirim ve solunum sistemlerinin faaliyetlerinden alyuvar ve akyuvarların vazife görmelerine kadar nice fiilin, onun bedeninde birlikte icra edilmesi…

İşte, bu ikinci grup fiillerde insan, kudret kaleminin önünde bir sahife gibi… Kendisinin aşağısında bulunan varlıklarla bu noktada omuz omuza. Semâda yıldızları, ağaçlarda yaprakları, denizlerde balıkları, tarlalarda tahılları yazan aynı kalem, onda da hücreleri, alyuvarları yazıyor.

İnsanın o sahifelerden üstünlüğü, kendisinde yazılanlardan bir derece haberdar olabilmesi…

Kendisini de diğer sahifeler gibi, aklının önüne koyup tefekkür edebilmesi…
Dala takılan meyve yanında, kendi eline takılan kabiliyete de hamd edebilmesi…

Geceleyin yatağına girdiğinde, kendi iradesiyle uyumaktan ve uyanmaktan âciz olduğunu idrak ederek “zulmeti” ve “nuru” yaratan kudretin, insanda da “uykuyu” ve “uyanıklığı” yarattığını tefekkür edebilmesi…

Kendisine yürüme gücünü veren kim ise, kuşu uçuran, balığı yüzdüren, dünyayı döndüren, rüzgârı estirenin de O olduğunu düşünebilmesi…
Sofraya oturduğunda, bütün canlıları hayâlen yanıbaşında farzedip, onları rızıklarıyla birlikte temâşa ederek, kendisini rızıklandıran Zâtın bütün o canlıların da Rezzakı olduğunu anlayabilmesi…

Kısacası, tefekkürünü cüz’iyetten çıkarıp, küllîleştirebilmesi… Allah’ın, gerek kâinatta gerekse insan bedeninde icra ettiği ve neticeleri hep insana dayanan küllî tasarrufuna karşı, küllî bir şükürle mukabele edebilmesi…

Bu noktaya gelemeyen ve imanla şereflenemeyen insan, bulunduğu ovadan, onda serilmiş köylerden, ötedeki şehirlerden, denizlerden, göllerden ve nihayet semâ ülkesinin o uçsuz bucaksız genişliğinden habersiz olarak, sadece birkaç metre karelik dar bir daire içinde dolaşıp duran bir karınca gibi, kendi günlük işleri ve zevkleri içinde boğulur gider…

Ve zararı çok, ama çok büyük olur!..

alıntıdır

Alaaddin BAŞAR

risale haber


SAAT: 09:05

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321