Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   NURUN ALA NUR/ALİ PARLAK (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/33776-nurun-ala-nur-ali-parlak.html)

Ali Parlak 29 Mayıs 2017 01:07

NURUN ALA NUR/ALİ PARLAK
 
NURUN ALA NUR
Ezelde hiçbir şey yoktu… Arş, Kürsi, Felekler, … Zaman dahi yoktu… İlla O…
Hz. Ali efendimiz buyurdu ki: ‘’El an kema kan…’’ Yani ‘’An bu andır…’’
Rabbimiz bunu, Efendimizin(sav) dilinden şöyle açıklar:
Resulullah(sav) efendimiz buyurdular;
“Allah-ü Teâlâ şöyle buyurdu: Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim. Halkı yarattım, nimetlerimi onlara sevdirdim. Böylece Beni bildiler.” (Acluni, II, 132)

Birden bir nur çaktı… Öyle bir nurdu ki bu, Aşk’la dalgalandı, coştu… Zatına ayna oldu… Övgüye layık oldu… İsmiyle müsemma Muhammed(sav) ismini alıverdi…
O Nur, süzüldü süzüldü süzüldü… O Nurdan melekler, arş, kürsi, felekler yaratıldı. Böylelikle zaman da yaratılmış oldu. Kısaca her ne varsa, o nurdan yaratıldı. Nuru Muhammed… Öyle ki Allahu Teala, Onun için şöyle buyurdu:
"Levlâke levlâke Lema halaktül-eflâk = Sen olmasaydın, sen olmasaydın, Ben âlemi yaratmazdım." (Kutsi Hadis)
Belki de bundandır ki, aşıklar için ‘’Ben’’ değil de ‘’Sen’’ demek farz oldu… Kendini Aşk’ında görüp, kendisini soranlara ‘’Sen’’ diyebilenlere aşık dendi…

Adem babamız bir gün Cennette dolaşırken Arşı Ala’ya baktı. Ve bu nuru ayan beyan gördü. Her şey ondandı çünkü. Dayanamadı ve bu nurun mahiyetini yüce Mevla’dan sual etti. Yüce Mevla’mız buyurdu:
‘’Bu Nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed(sav) denilen ve senin zürriyetinden gelecek bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yerdekileri de, göktekileri de yaratmazdım.’’ (Mevahib-i Ledünniye)

‘’Allahu Teala yine buyurdu: ‘’Ya Adem… O’nun ismi ile her ne isteseydin, kabul ederdim. Çünkü O olmasaydı seni de yaratmazdım.’’ (Hakim)

Gün geldi, Adem babamız şeytanın oyununa geldi ve Cennetten çıkarıldı. Yeryüzünde çok ağladı, çok inledi. Ama en sonunda Nur’un sahibini hatırlayarak: ‘’Ya Rabbi… Muhammed aleyhisselam hürmetine beni affet’’ diye dua etti.
Allahu Teala ise, ‘’Ya Adem, onu henüz yaratmadım. Onu çok sevdiğimi nereden bildin?’’ buyurdu.
Adem aleyhisselam da, ‘’Ya Rabbim. Arş’ta ‘La ilahe illallah Muhammedün Resulullah’ yazılı olduğunu gördüm. Cennette gezerken, her nereye baktıysam, Senin isminin yanında onun ismini gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin ismini, ancak Sana sevgili olacak birinin ismini layık görürsün.’’ Dedi.
Allahu Teala buyurdu: ‘’Ya Adem… Doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim.’’ (Taberani)

O Nur hürmetine Adem aleyhisselam affedilmişti. Yıllar yılları kovaladı. Nuh’un gemisi, o nur hürmetine kurtuldu. O nur sayesinde ateş İbrahim aleyhisselamı yakmadı. Güllük gülistanlık oldu. Sevgili için çiçekler sunuldu ateşten. O Nur sayesinde bıçak kesmedi İsmail aleyhisselam’ı… Önceleri her şeyi kesen bıçak, ilk kez kesmiyordu. Çünkü Nur, onların alınlarında parlıyordu.

Yıllar sonra ise sahibini buldu Nur. Ete kemiğe büründü 571 yılında… Güzeller güzeli görünüverdi… Onu gören aşık oluyordu. Nasıl olmasındı ki… Hak Teala onda tecelli ediyordu. Hak Teala’ya aynaydı çünkü… Geçtiği sokaklarda kokusunu bırakıyor, koklayanlar mest olup kendinden geçiyordu.

Her şey zıttıyla bilinir derler. Hak Teala’nın varlığı, yokluk aynasında zuhur edince, varlığının bilinmesi için esmalar zıttıyla ortaya çıkıyordu. Nurun zıttı ise şeytandı. Onun için hiç sevmedi Nur’u. En sevmediğiydi. Onunla beraber olanlar da sevmedi Nuru…

Ama aşıklar öyle mi ya… Onlar bir daha bir daha bir daha aşık oldu Muhammed’e(sav). Öyle bir aşktı ki bu… Nice canlar nice başlar verildi de bir tek ‘’of’’ sesi dahi duyulmadı. Aşıklar can verirken tarifsiz bir zevk alıyorlardı. Kimsenin bilmediği, bilemeyeceği, anlayamayacağı… O nur için can verdikleri an, düğün günleriydi aşıkların… Sevgili için can verme zamanını bekliyen, o anı dört gözle bekleyen aşıklar da sıraya geçmişlerdi.

Gönüller gamzeleniyor, devası yine ‘’AH’’ oluyordu. Bilmiyorum ki bu nasıl anlatılır.
Gamzelendi gönül yine devası ‘’AH’’tır,
Gönlü mahzun olanın dostu Allah’tır.’’ (Şems)

Öyle oldu ki, aşıklar aynaya baktıklarında kendilerini göremez oldular. Her aynaya baktıklarında gördükleri O’ydu… Sahabe efendilerimiz diyorlardı ki: ‘’Ya Resulullah(sav). Aynaya her baktığımda kendimi göremiyorum. Sizi görüyorum.’’

‘’Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe ben söz verdim,
Hiçbir harfi, sensiz bir cümleye kurban etmedim.’’ (Şems)

Ve aşıkların her sözü O’nu söylüyordu…

Miraçta Allahu Teala Peygamber efendimize buyurdu: ‘’Senden başka her şeyi, senin için yarattım.’’
Peygamber efendimiz de aşkla, ‘’Ben de Senden başka her şeyi Senin için terk ettim.’’ (Mirat-ı Kainat)

Senelerden ‘’Hüzün Yılı…’’ Sevgili Nur, en yakınlarını kaybetti. Önce kıymet biçilemeyecek kadar değerli Hz. Hatice annemiz, sonra sevgili amcası Ebu Talib… O üzgün olunca bütün alemleri bir hüzün kapladı. Yer gök onunla beraber üzülüyordu. Ve Aşk, sevgilisini davet için Cebrailini gönderdi. Habibini çağırıyordu. Sevgilisini çağırıyordu.

Güzel Melek bu güzel haberi, bu güzel daveti müjdelemek için edeple geldi. Habib uyuyordu. Uyandırmaya kıyamadı. Dolandı bir şöyle Mekke sokaklarını. Geldi. Hala uyuyordu. Tekrar dolandı. Yine geldi. Hala uyuyordu. Kıyamadı. Ama davet acildi. Yanaştı ayak ucundan. Hafifçe bir buse kondurdu o gül kokulu güzel ayaklarının altına… O alemler sultanı gözlerini araladı. Nemliydi. ‘’Sen mi geldin ya Cibril?’’ dedi. Evet ona Cibril derdi. En samimi, en güvenli sadık dosttu o… ‘’Benim ya Resulullah(sav)’’ dedi. ‘’Sana davet var. Seni götürmeye geldim.’’

Gözlerin nemi arttı, yaşlar boşandı. Rahmet yağmurları kuşatmıştı her yanı. Hemen ameliyata alındı… Göğüs yarıldı… Kurban olduğum sevgili için çarpan o kalp çıkarıldı… Cennetten getirilen el değmemiş sularla yıkandı… Zemzemle yıkandı…

Ve yolculuk başladı… Önce Burak… Sonra Beytül Maktis’te iki rekat namaz… Sonra Ref Ref… Ref Ref’e adımını atmak üzereydi ki, üzerine bastığı taş durmadı yerinde, yükselmeye başladı. Bütün alemler, bu vuslatta emeği geçsin istiyordu. O taş da… Mübarek ağzından şu sözler dökülüverdi:
‘’Yerinde kal ya taş.’’ Taş kalakaldı. Kıpırdamadı. Öylece havada… Hala havada… O ağızdan çıkan söz tutulmaz mıydı… Durdu orada… Kıyamete kadar da duracak… Mübarek ayağını attı Ref Ref’e…

Ve yolculuk başladı Aşk’a doğru…
Gök kapıları birer birer açılıyordu.
Öyle bir yere geldiler ki… Ne inilir ne çıkılır… Ne gidilir ne dönülür… Zamanın durduğu yer… Varlığın yok olduğu yer…
Nice başların kesilip te, kimselerin duymadığı, haberinin olmadığı yer… İki denizin birleştiği yer…

Durdu güzel Refik... Gelmiyordu artık O’nunla…

"Hadi" dedi Güzeller Güzeli Nur(sav). "Niye durdun ya Cibril?"

"Artık gelemem ya Rasulullah(sav)" dedi Cebrail. "Refakat için izin buraya kadar. Bir adım daha atarsam, baştan ayağa yanarım."

Yanmak… Aaaahhh yanmak… Yanmayı göze alanlar beri gelsin… Yoksa bu yola hiç girmesin…

"O zaman" dedi güzeller güzeli(sav). "Yanarsam ben yanayım."

Geçti ötelere ötelere... Yandı yandı yandı… Yokluğa yelken açtı… Fenafillah… Allah’ta yok oldu… O’ndan gelmişti, O’na geri döndü… İnna lillah ve inna ileyhi raciun…

Yer, Sidretül münteha...

Yaklaştı... Yaklaştı... Daha da yaklaştı... Sonra yine yaklaştı… Ardından sarktı daha da yakınlaştı…
Aksi mümkün olamayacak kadar yakın...

‘’Fe kane Kabe kavseyn ev edna...’’ (Necm Suresi 9)

Böylece iki yay mesafesi kadar, hatta daha yakın… Zaman durdu... Alemler ayaklarının altına serildi... Ama O(sav) dönüp bakmadı bile... Ve hiç bir şey nazar ufkuna da girmedi...
O'ndan(cc) başka...

Göz kaymadı ve kalp gördüğünü yalanlamadı...

Ve böylece kainatın yaratılma amacı Habibullah'ta(sav) anlamını buldu.

Allahu Teala kimseye söylemediği sözünü söyledi: ‘’Habibim… Sevgilim…’’
O’nun ağzından sadece şunlar döküldü: ‘’Ya Rabbim… Ümmetim…’’

Ve biz O’nun hürmetine…

AŞK ile...


ALİ PARLAK
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

su damlası 03 Nisan 2019 17:15

Göz kaymadı ve kalp gördüğünü yalanlamadı...

Ve böylece kainatın yaratılma amacı Habibullah'ta(sav) anlamını buldu


SAAT: 21:21

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321