Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Tecelliyat/Ali Parlak (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/33843-tecelliyat-ali-parlak.html)

Ali Parlak 04 Temmuz 2017 22:35

Tecelliyat/Ali Parlak
 
ÖZ’DEN ÖZ’E SEYİR

Nedir tecelliyat?
Der ki sözlükte; Belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme, meydana çıkma... Yaratıcının görünmesi... Alın yazısı, kader...
Yaratıcının görünmesini Cennete, kaderi sırra emanet edelim. Ey hakikatı arayan. Gel, gel de dertleşelim. Menfaatlerinden sıyrıldıysan, duygularını rafa kaldırmaya hazırsan şöyle gel. Gel ki huzur ve saadet içinde tefekkür edelim.

Derler ki; ‘’Vücudun öyle bir günahtır ki, onunla hiç bir günah kıyas edilemez.’’ Yani demek istiyorlar ki, benliğin ile kendine Hak’tan ayrı bir varlık vermen şirktir. Halbuki senin vücudun, Allah’ın bir tecelli mahallidir. Allah, senin vücudunda her an yeni bir şa’ndadır. Yani ayrı bir işte... Her anın ayrı bir tecellidir anlayacağın.

"Allah’ım. Senin bolca verdiğine mani olacak yoktur, kıstığını açacak da yoktur. Dalalette bıraktığına hidayet verebilecek yoktur, hidayet ettiğini de sapıtabilecek kimse yoktur. Men ettiğini verecek kimse yoktur, verdiğine de mani olacak kimse yoktur.’’ (Hâkim, "De’avât", No:1898)

Bil ki aziz dostum, mükemmel olarak yaratılmamış tek bir mahluk yoktur. Var diyenler, nefslerine hoş gelmeyen şeyler hakkında çirkin dedikleri için derler bunu. Bakış açılarından konuştukları için böyledir bu. Yoksa Allah güzeldir, güzeli sever ve her şeyi güzel yaratmıştır. Mühim olan, her çirkin zannettiğiniz şeyde güzeli görebilmektir. Her şeyde güzeli görebilmek de peygamber sünnetidir bilesin.

Bir gün Hz. Peygamber efendimiz(sav) ashabıyla beraber yürürken yol kenarında bir köpek ölüsüne rastlarlar. Kurtlanmış, sineklerin biri konuyor biri kalkıyor. Ağır bir koku var etrafta. Ashabdan bazıları burnunu tutar ve bu manzara karşısında "Bu leş ne kadar da pis kokuyor" der. Bu durum karşısında Rasulullah’ın(sav) tepkisi farklıdır: "Ne de güzel dişleri var."

Yol birlik yoludur. Bu yolda, ayrılık gayrılık olmaz. Oldum diyen olmamıştır. Lakin olma yolunda deryanın kıyısına gelenler, mevcudatı Hak'kın gözüyle seyrederler de kimse farkına varmaz. Mevcudatı Hak’kın gözüyle seyredebilirsen eğer, kimse hakkında hüküm vererek onları damgalayamazsın. Arif bir zata demişler ki, ‘’Bu zamana kadar okudun, ettin. Ne öğrendin, ne bilirsin?’’ Demiş ki, ‘’Haddimi bilirim.’’ Bize düşen, haddimizi bilmektir. Yaratılmışlar arasında fark görmeyi bırakmak lazım.

Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü.
Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan ötürü.


Hayat hikayende neler yaparsın bilmem ama her ne yapıyorsan, hiçbir zaman karşılığını beklemeden yap. Allah için yap. Ve hatta Yaradan’ından bile bir mükafat beklemeden yap. Sadece Allah için yap. Sadece O’nun için. Düşünmeksizin iyilik yap ve unut. Ama bu çalışman nefsin için olmasın sakın. Allah’ın bir emaneti olarak gör mevcudatı. Yaratan zaten mahlukatına sorgusuz sualsiz hazinesinden bol bol veriyor. Sen istesen de istemesen de veriyor. Yağmur gibidir rahmeti. Hani yağmur inerken adam seçmez ya. Şu uzun, şu kısa, şu kurumuş çöp, şu yerde ezilmiş bir ot demez yağmur. Adam seçmeden herkese eşit yağar. Sen istesen de istemesen de. Öyleyse bu rahmeti niçin senin elinle dağıtmasın? İzin ver de rahmet senin elinle dağıtılsın. Ama kendine pay biçme sakın. Çünkü rahmeti senin elinle vereni incitirsin. Yaratan, nasıl ki rahmetini indirirken adam seçmiyorsa, sen de seçme. Sev sevebildiğin kadar. Kimsenin hatırı yoksa, Yaratanının hatırı da mı yok. Yaratılanı, Yaratandan ötürü sev...

Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım.
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.


Herkesin kendine göre bir alemi vardır ve kendi aleminde yaratılışının gereği tasarrufta bulunur. Şüphesiz Allah, her ortam için ayrı mahluk yaratmıştır. Bülbül, gül bahçesinde huzur bulur. Pislik böceğinin huzur bulduğu yerler ise gübre yığınlarının arasıdır. Gübre böceğini götürüp gül bahçesine koysanız kesinlikle hoşlanmaz. Ha keza gübre yığınlarının arası da bülbül için tahammül edilmez bir yerdir.

Ancak Allah’ın veli kulları farklıdır. Onlar bünyelerinde tüm zıtları cem ederler. Renksizdirler. Ayeti kerimenin hükmü gereğince, Allah derler ve ötesini bırakırlar. (En’am 91) Çünkü bilirler ki görülen her şey, Yüce Yaratanın tecellileridir. Ve hepsi tek bir Zat’tandır.

Tecelliden nasip erdi kimine
Kiminin maksudu bundan içeri


Onlar ki Allah’ın tecellilerini düşünürler. Ve artık O’nun tecellilerinin gerçeğini de idrak etmişlerdir. Hiç birisini ne inkâr ederler, ne de tenkit. Ve şöyle derler:

Muhakkak ki ben, Hanif olarak yüzümü, yeri ve semaları yaratan Allah’ın Zat’ına döndürdüm. Ve ben müşriklerden değilim. (En’am 79)

Artık onların istekleri de kalmamıştır isyanları da. Her hallerinden razıdırlar. Öyle ya, haddine mi düşmüş bundan sonra halinden memnun olmayıp onun değişmesini dilemek ve razı olmamak. Ve ayet tecelli eder:

Rableri katında onların mükâfatı, altlarından nehirler akan Adn Cennetleridir. Orada ebediyen kalacak olanlardır. Allah onlardan razı ve onlar da Allah’tan razı. İşte bu, Rabbine huşu duyan kimseler içindir. (Beyyine 8)

İşte bundan sonra nihayet öyle bir mertebeye ererler ki, ne nefsleri kalmıştır ortada düşünebilecekleri, ne de başkaları. Sadece Yaratan kalır. Bu mertebeye erenler öyle bir hal alırlar ki, bütün mevcudat yok olur, sadece Allah kalır. Böylece gerçeği müşahedeye başlarlar. İsmin hakikatını kavramışlardır.

Nereye bakar isem dopdolusun,
Seni nere koyam benden içeri.


Ne bir kimseyi suçlu bulabilirler, ne de kusurlu. Zira yoktan gelen her şey yok olup gider. Bu yüzden de ne dünya ile ne de ukba ile alakaları kalır. Artık kimseyi kınayamazlar. Kimseye, niye şunu böyle yaptın da diyemezler. İşte bütün bunlar, ‘’Ölmeden evvel ölünüz’’ buyruğunun sonucudur.

Artık öyle bir hale gelirler ki, tutan elleri, gören gözleri, söyleyen dilleri, yürüyen ayakları, O olmuştur. Bundan sonra kelimelere de yer kalmaz. Asit kazanına düşmüş birisi gibi olurlar. Onlara ait ne et kalır ne kemik. Bir süre sonra da asit olup çıkarlar.

Beni bende deme bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri


Yalnız çok önemli bir konu vardır. Her ne olursa olsun, emir emirdir. Emirlerin zahir yönlerini terk etmek asla doğru değildir. Çünkü Efendimiz(sav) asla terk etmemiştir. Mevleviler de bu sebepten, dönerken bir ayaklarını hiç kaldırmazlar. İşte o ayak şeriattır. Sabittir. Oynamaz. Diğer ayak ise bütün alemleri dolaşır durur.

Hatalarımızdan Allah’a sığınırız. O’nu, Kendisini sena ettiği gibi sena etmekten aciz olduğumuzu itiraf ederiz. Ve O'nu hakkıyla bilmekten aciziz. O, Kendisini bildiği gibidir.

Mecnun oluban yürürüm,
Ol yari düşte görürüm.
Uyanıp melûl olurum,
Gel gör beni aşk neyledi.



Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

nurşen35 01 Nisan 2019 11:59

"Allah’ım. Senin bolca verdiğine mani olacak yoktur, kıstığını açacak da yoktur. Dalalette bıraktığına hidayet verebilecek yoktur, hidayet ettiğini de sapıtabilecek kimse yoktur. Men ettiğini verecek kimse yoktur, verdiğine de mani olacak kimse yoktur.’’


SAAT: 10:06

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321