|
Konu Kimliği: Konu Sahibi TufeyL,Açılış Tarihi: 08 Eylül 2007 (21:32), Konuya Son Cevap : 12 Ağustos 2008 (00:29). Konuya 69 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
27 Şubat 2008, 01:27 | Mesaj No:61 |
Cvp: Aşk'a Dair.. Aşık Kendi Kanını Helal kıldı ma'şuka aşık kendi kanını Ma'şuk nakşından okur aşk eri Kur'anını Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir Aşık kendi bırakır boynuna urganını Gitmez aşık gözünden hergiz ma'şuk hayali Nitekim zilha verir Yusuf'un nişanını Dirlik budur aşıka ma'şuk yolunda öle Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını Belkıys ile Süleyman aşka düştü bir zaman İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını Gökteki Harut Marut aşk için indi yere Zühre yüzün görecek unuttu Rahman'ını Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise Sultanı iltir baştan yitirir hanmanını Ferhat bu aşk yolunda başın külünge tuttu Hüsrev Şirin derdinden dosta verdi canını Leyli'yle Mecnun işi acebdür ( ür ) bu halka Abdürrezzak terk etti aşk için imanını Zemane vefaları cefa gelir yunüs'a Bir doğru yer bulucak fidi kılar canını Yunus Emre | |
21 Nisan 2008, 00:13 | Mesaj No:62 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | Cvp: Aşk'a Dair.. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
20Haziran 2008, 15:15 | Mesaj No:63 |
Cvp: Aşk'a Dair.. bir feryat yıllarca cevapsız kaldı öyle bir feryat ki bu duyan ağladı hasret dolu çile dolu sevgi dolu dert dolu böyle aşk dünyada hiç yaşanmadı hasret dolu çile dolu sevgi dolu dert dolu böyle ask bir daha hiç yaşanmadı aşkımın gözyaşları tek ümidim hala döktüğüm kanlı yaş yalnızlık ne fena mahşerde seni seni leylaa leylaaaaaa leylaaaaaaaaaa.... leylaeaeaaa...(leyleaeae..) ölmek bir sonm değil bize seven ölümsüzdür leyla dünya döndükçe biz varız sevdikçe leyla biz varız leyla bir efsane olduk dertle çilede hep sordular mecnun leylan nerede? dedim ki leyla bende gündüzümde hem gecemde kaderimde feryadımda son nefesimde dedim ki leyla benim gündüzümde hem gecemde kaderimde kederimde her nefesimde aşkımın göz yaşları tek ümidim hala döktüğüm kanlı yaş yalnızlık ne bela mahşerde seni senii leylaaa leylaaaa leylaaaaa... leyleaea leylaea leylaea ölmek bir son değil seven ölümsüzdür leyla dünya durdukça biz varız sevdikçe leyla sevdikçe leyla leylaaa mecnuuuuun leylaaaaaa mecnuuuuun leylaaaaaaaa mecnuuuuun...... | |
20Haziran 2008, 15:21 | Mesaj No:64 |
Cvp: Aşk'a Dair.. Yanıklığıyla ve ceylanlarıyla Kendini aşka çağıran çöldedir mecnun. Dolaşır bir baştan bir başa. Yüreğinden aşka ırmaklar akar çöl kumlarında. Gönlünü avutur. Dolaştığı günlerden bir gün... Fark edemez namaz kılan bir dervişin önünden geçtiğini. Leyla’dan başkasını görmeye yasaklı gözleriyle Göremez, namaz kılan dervişi. Namaz biter. Kırk yıllık bekleyiş yükünü bilen derviş Kızar mecnun'a. özür kuşanmış kelimelerin ardından, Paslı vicdanlara bir hançer gibi saplanan sözler dökülür Ley la kitabı okuyan dudaklardan : " Kusura bakma derviş baba, Ben leyla'nın aşkından seni göremedim. Ya sen, huzurunda bulunduğun mevla'nın aşkından Beni nasıl gördün?" | |
20Haziran 2008, 15:25 | Mesaj No:65 |
Cvp: Aşk'a Dair.. Mecnun’un zamanında Görünüşte Leyla’dan daha güzelleri de vardı. Fakat Mecnun’un aklı fikri hep Leyla’daydı. Onu hepsinden daha güzel Daha alımlı görüyordu. Mecnun’a geldiler ve ona ;" Leyla’dan daha güzelleri var. Sana bunları getirelim." dediler. Mecnun onlara şöyle cevap verdi :" Hayır, ben Leyla’yı Dış görünüşü ve güzelliği için sevmiyorum. Çünkü o sadece görünüşten ibaret değildir. Ley la benim elimde bir kadeh gibidir. Ben o kadehten şarap içiyorum. Sizin gözünüz hep kadehte kalmış." | |
20Haziran 2008, 15:32 | Mesaj No:66 |
Cvp: Aşk'a Dair.. Bir hac kervanı Mecnun’un yurdu olan Çöllerden geçiyordu. Mecnun’u görünce Saygıyla durdular Ve birisi sordu: a yok, yoksul âşık, A dillere destan deli, Ley la hakkında ne biliyorsun? Adamın sorusu biter bitmez Mecnun yere yığılıp kaldı. Neden sonra onu gül sularıyla ayıltabildiler. gözlerini açınca soru sorana dedi ki: haydi, bir kere daha ley la de!.. Ley la hem soru, hem cevaptır. Her soruya ley la cevabı elvermez mi? Ne kadar mana incisi delinse Yine de leyla'nın adı kadar değerli değildir. Leyla’nın adını andın mı, ? Cihan içinde cihanlarca sır söyledin demektir. Her an "ley la" deme imkânım varken Başka bir adı anmam küfürdür bana . | |
21 Temmuz 2008, 17:13 | Mesaj No:67 |
Durumu: Medine No : 9 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Aşk-a Dair
Herkesin dilinde bir aşk sözüdür gidiyor. Ve âlem halkı bunları aşk zannediyor. Halbuki yüce Mevlâ’dan gayri bir temâşâsı olan sevgi aşk değildir. Aşkı bilmeyenler, şehvetin adını aşk koydular. Aslında aşk; şiddetli sevgi, sevginin koyulaşmış şekli, iptilâ, düşkünlük, aşırı muhabbet. Sarmak, sıkmak ve yanmak gibi mânalar taşır ve (a-ş-k) dan türemiştir. İnsanı sarmaşık gibi sıkarak onu kuvvetsiz bırakması nedeniyle böyle söylenir. Alevlerin bir şeyi kuşatmasını anlatır; aşk sözü, yoklukla doğrudan ilişkilidir. Sôfîlerce aşk, kâinatın varlık sebebidir. Aşk, muhabbetten dallanır. Aşk ikidir. Mecâzî ve hakîkî aşk. Aşk Hakk’ın sıfatıdır. Kendisini aşkla sevenleri, Allah da aşkla sever. İnsandan başka kimse aşka tahammül edememiştir. Bu yüzden aşk ateşi, en büyük âzaptır ve herkesin kârı değildir. “Aşk ile gel imdi Allah diyelim Dert ile gözyaşı ile ah!.. edelim” S. Çelebi “Aşk, her gafili agâh eder Cahili ârifi billah eder” Fazıl Aşk, şiddetli sevgidir. Sevgi ve muhabbetin kaynayıp koyulaşması ve süzülmesidir. Aşk, muhabbet ufkunun zirvesidir. Aşk, insan yaratılışındaki güzellik ve varlığın temelidir. “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeyi istedim ve âlemi yarattım” kudsî sözünün içinde aşk vardır... İnsan, ahsen-i takvîm, Allah ise hüsn-i mutlaktır. Aşkın temelinde güzellik vardır. Güzelliğin temeli, Allah’ın tarifsiz güzelliğidir. Allah’a karşı duyulan aşk, maddeden mânâya, halktan Hakk’a, fâniden bâkiye, yönelir. Aşk, Allah Tâlâ’ya karşı sevginin kemâle erişi, âşığın aşkta yok oluşudur. Aşk, tasavvuf düşüncesinin temel sözcüklerindendir. Tasavvufta aşk,varlığın aslı ve yaratılış sebebi, sevenin sevgilide kendini yok etmesi; âşığın yok, mâşukun var olması, her şeyin ondan ibâret olmasıdır. “Aşk, her an secde hâlidir, aşk, imanın kemâlidir.” (K.Rifâi) “Aşk hâline, arzularını azaltıp, şükrünü artırarak erişebilirsin.” “Bir aşk armağanı almak istiyorsan, kalbini mürçidene aç.” “Hüşyâr gönüllerde hasıl olan aşkın sırlarına nâil olmak istersen, bir gönül sahibinin gönlüne gir. Bunun için başka yol yoktur.” “Aşk yoluna revan olmak istersen, dikkat et, o yolda ezelî ahde vefâ isterler…” “Allah’ın huzuruna kabul edilenlerden olmayı istiyorsan, tevâzu’ içinde yaşamaya çalış.” “Unutma ki Hak, hidâyetini, ancak kendisine muhabbet edene verir!..” “Bil ki hazineyi açan anahtar, aşktan başka bir şey değildir.” “Aşk semtinden başka yolda oturma; aşksız hayat boştur…” “İlâhî aşkın lezzetinden mahrum, dünya hayatına mağrur, hayvânî maîşete meftûn, rûhânî lezzetten yoksun olanlardan uzak ol.” “Hâdiseler senin kalbini kırmışsa üzülme. Mevlâ onu mahsus kırdırtmıştır. Kendi bulunsun için…(Ben kırık kalplerleyim) diye açık adresini resmen ilân etmemiş midir?” “Eğer bu dünyada belâlara uğramışsan, Hakk’ın seni sevdiğini bil. Bu ezel kısmetidir anla.” “Mevlâ’nın dayağından lezzet almayan, muhabbet davasında sâdık olmadığını bilsin.” (Rabiatül Adeviyye) “Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.” “Bin düşmanın yıktığını bir aşk yeniden yapabilir.” “Hayır, hayatın değil, hakikatin, muhabbetin, aşkın adamını yetiştirmeliyiz. Hayatın hesapları aşkımızın düşmanıdır.” (Topçu) “Unutma ki:Aşk şarabıyla yıkanmayan kalp, mudgadan ibarettir.” “Kalplerine aşkın sıcağı dokunmadan yaşayan fosiller, yürüyen cesetler, canlı cenazelerdir.” “Aşk yolu, ehl-i hevâya kapalıdır. Bu yol ancak ciğeri yanık sâdıklara açıktır.” “Evet, göz yaşı olan yere rahmet yağar, Allah Teâlâ’nın korkusundan akan bir damla, cehennemleri söndürür.” “İlâhî aşka nisbeti olan kimsenin yanında güneş, bir lamba dahi olamaz.” “Aşkın tatlı ateşiyle yanan kalpten çıkan âh, âşıkı, hakîkî mâşûku olan Allah’a bir anda vâsıl edecektir.” “Rahmet deryasının feryâd ve figân ile cûşa geldiğini unutma! Zira “Mevlâ’nın en çok sevdiği amel, mü’minlerin seherlerde âh u vâh ile inleyip sızlanmalarıdır.” “Aşkın odu ciğerimi-Yaka geldi yaka gider” “Aşkın aldı benden beni-Bana seni gerek seni Ben yanarım dünü günü-Bana seni gerek seni” (Yunus) “Rahmet kapısının seherlerde göz yaşlarına açılacağına dâir ilân vardır. Zirâ Hakk’ın en çok sevdiği amel, “ümmetin seherlerde âh u vâh edip inlemeleridir.” “Değil mi ki bir aşk yarası taşımayan yürek, ya deliye aittir, ya ölüye.” “Aşk olmadıktan, kalb yanmadıktan sonra muhteşem kubbelerin altında haykırarak “Allah” demekten ne çıkar?..” “İlim, bizi aşkın kapısına götürmüyorsa o bizim için yorgunluklar, yılgınlıklar ve bezginlikler getirecektir.” İlim Cibril ise aşk, refreftir. Cibril’in bizi götüreceği Sidre’ye kadardır. Halbuki menzil-i maksûda ancak aşk ile varılır. “Evet boynuna aşkın zinciri takılmayan kimse, henüz mânevî hayata kavuşmamış demektir. Hakiki hayata kavuşmayan, hayatı “cidal” diye tarif eder, “hayat mücadeledir” der. “Feyiz ve ihsan kapısı her zaman herkese açıktır. Oradan hiç kimse men edilmez, avucunu açanı boş döndürmez, kapısına geleni geri çevirmezler. O kapıdan henüz eli boş dönen olmadı. Yeter ki istemesini, almasını ve her birini irfan hayatımıza mal etmesini bilenlerden olalım.” “Aşk ve muhabbet sarayına girmek istersen, bırak bütün sûrî amellerini yağma etsinler…Gözyaşı ile abdest alabiliyorsan ne mutlu. O namazda mi’rac muhakkaktır. Yalnız bu iş, İlâhî aşk ile olur. İlâhî aşk da, akl-ı maaş ile alınır. Yânî o fedâ edilmeden, bu şarâb içilmez.” “Ey insan!...Can bahçesine gam fidanı dikmeyi bırak. Ecel makası ömür ipini kesmeden gönül erlerinin güzelliğinden renkler almaya bak. Kim onlar gibi bir dostun halkasına girerse, Allah’ı ve Resulünü hoşnut eder!..” (Mevlânâ) “Ey aşk, ey gönlümüzün derûnî mânâsı! Ey ektiğimiz tohum! Ey biçtiğimiz mahsul! Şu hâle bir bak; tıyneti toprak olan insanlar artık eskidiler…Bizim çamurumuzdan şimdi bambaşka ve bize yabancı bir insan meydana geldi…” (Mevlânâ) Muhammed İkbal şöyle feryâd ederdi: “Yazıklar olsun! Artık aşkın vecdi ve heyecânı kalmadı…Artık Müslümanların damarlarındaki kan dahi kurudu. Namazlara bakın; saflar eğri, secdeler ruhsuz, kalplerde huzur yok! İçten gelen o İlâhî cezbe kaybolmuş!..” “Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryân düştü Toplumun gündemine koyu bir isyân düştü” (N.Genç) Akşemseddin Hazretlerini dinleyelim: “Aşk hastası olanların, dost derdidir dermanları Aşka esir olanların, dosta fedâdır canları.” “Bu aşkı ben bilmez idim, bu bir acep sevdâ imiş Bir zerresi ây u güneş, bir damlası deryâ imiş” “Aşka esirdir ehl-i hâl, bu aşka sığmaz kıyl ü kal Aşkın acep halleri var, kul eyledi sultanları.” (Akşemseddin) “Bir şâha kul oldum ki kulu sultan-ı cihandır Bir şâha kul oldum ki cihan ona gedâdır.” (Avnî) “Duânın çabuk kabul olmasını istersen kalbini Hakk’ın dostunun kalbine bağla. Sakın Allah dostunu incitme!” “İnsan her şeyiyle yağma edilecek bir metâ gibidir: Azrâil canını alınca varisler malını, makamına göz dikenler makamını, kabirdeki haşereler cesedini, alacaklı olanlar da hasenâtını-sevaplarını yağma ederler.” “Beşeriyet ne kadar uğraşırsa uğraşsın, sevip sevilmedikçe ıstırap ve felâketten kurtulamaz.” “Aşk eri Hak’tan ayrı değildir, o dâimâ öndedir, baştadır. Onlar dağlara baksalar, baktıkları dağı altın ederler.” (Akşemseddin) “Ey âşıkları coşturup mâşûka sevkeden rehber! Kalk, sevgilinin adıyla gönüllerimize hayat üfle!” (Mevlânâ) Aşkın menbaı olan yüce Mevlâ’ya emânet olunuz. |
21 Temmuz 2008, 17:24 | Mesaj No:68 |
Cvp: Aşk-a Dair Hüsnün Oldukca Füzûn Işk Ehli Artuk Zâr Olur Hüsnün oldukca füzûn ışk ehli artuk zâr olur Hüsn her mikdâr olursa ışk ol mikdâr olur Cennet içün men' eden âşıkları dildârdan Bilmemiş kim cenneti âşıklarun dîdâr olur Işk derdinden olur âşık mizâcı müstakîm Âşıkun derdine dermân etseler bîmâr olur Zâhid-i bî-hod ne bilsün zevkini ışk ehlinün Bir aceb meydür mahabbet kim içen hüşyâr olur Allah razı olsun.... Hakk'a aşık olanlardan olma duasıyla... Işk sevdasına sarf eyler Fuzûlî ömrünü Bilmezem bu hâb-ı gafletden kaçan bîdâr olur Fuzuli | |
21 Temmuz 2008, 20:29 | Mesaj No:69 |
Cvp: Aşk-a Dair
Ask Muhammed'e muhabbettir Ask guzellik letafettir Ask Bir Olan'a sehadettir Ask dedigin Yuce Mevla Ask ne tendir ne tende can Ask ne yusuf ne zuleyha Ask ne hevestir ne heyacan Ask dedigin Yuce Mevla Aşk ne ham söz ne ateştir Aşk ne yusuf ne züleyha Aşk deiğin yüce mevla | |
12 Ağustos 2008, 00:29 | Mesaj No:70 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Aşk-a Dair ~~~*~~~*~~~*~~~*~~~ Ben ney'im? Delik deşik şimdi yüreğim. Ey sevgili tüm şarkılarımı sana söylerim. Duymazsın beni, kavuşmayacağımızı bilirim. Hep yaşlıdır gözlerim, yanan yüreğimlehep seni özlerim. Sesimi sana duyuracak yaralı bir gönül beklerim. O anlattıkça derdini, ben inlerim. Herkesle konuşmam, herkes anlamaz beni. Her yürek taşıyamaz bu ateşi. Her göz yağmurları çağırmaz. Her gönül aşk denizine dalamaz. Su ateşi söndürür. Marifet suyla ateşi birlikte taşıyabilmektir. Akıl erdiremez buna her ruh. Aklı erenlere mecnun denilir. Sıcak ellerine tutundum bir aşığın. Önce bastı bağrına, sonra götürdü dudaklarına... Nefesiyle titretti yüreğimi... Parmaklarıyla deşti yaramı, kanattı. Şimdi aşkımı anlatma zamanı. Ben başlayınca konuşmaya, susacak tüm dünya. "Ya Hu!" Susun şimdi ney'i dinleme zamanı. Feryadımla coştu neyzen. Aşkla dönermiş dünya, döner semazen. Haykırışlarımı duyan her kalp kanadı. Herkes kendi sevdasınca yandı. Gönülleri ayrılık acısı sardı. Aşklar gözyaşına kandı. Sevda aleviyle kanatlandı ruhlar, sonsuzluğa uzandı. "Ya Hu!" Şimdi ben konuşmalıyım. Sevgiliye aşkımı haykırmalıyım. Ben neyim? Küçük bir kamıştım sazlıkta. Kader bir bıçak oldu, kopardı toprağımdan. Aşk ateşiyle piştim. Hasretinden bağrımı deldim. Konuş dediler, ağladım, inledim... Şimdi aşkın ellerinde dolanan bir ney'im... Ney aşkın sesi... Ney ayrılığa yakılan ağıt. Ağlar ney aşk ateşiyle... Yüreklerle konuşur ney, yüreklere konuşur... Aç şimdi kalbinin kulağını: "Şu ney'in neler söylediğini can kulağıyla dinle!..." O ayrılıklardan şikayet etmededir. Parçalar dinler, parçalar yüreğin... parçalanmaktan ne fayda, paramparçaysa yüreğin... parlak birgelecek düşlersin de kuş kafesten uçmuş, ama çarpar yüreğin... ~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~ Göğe asılı bıraktığın bu sağnak, nice gönül tarlalarından 'hû' filizlendirdi. Kâinat vecde durdu. Ve... dünya elifle dönüyor, yürekler elife dönüyor. Aşk vesile... Dünyaya alıştım alışalı, denizi çakıl taşlarından tanıdım. İçimde ney seslerini büyüttüm. Belli ki yine bu ıssız limanda fırtına kopacaktı. Bir muammalı vakitti oysa ki yalnızlıklar. Aşkın tarifini sordum göçen kuşlara. Dediler göç... Dediler yanmaktır yaklaştıkça... Onun kaynağından tadan divanedir, sonra... Sonra bir şair kesti yolumu... 'En yüce bir düştür benim aşkım. Görmeye değmez ki küçük düşleri' dedi ve ekledi: 'Mecnun değilsen sus!...' Bense güneşin kol gezdiği ufuklar hayal ederdim alkımlı dünyamda, aşka dair... Düşlerim en kudsi duygularla bezenmişti oysa. Meğer küçük düşlerle avunmuşum... Muhayyel sevdalar bürüyor yüreğimin pencerelerini. Herbiri tül, herbiri hür. Hiç dokunulmamış, hiç yaşanmamış. Hikâyelerine hayal meyal tanıklık ettiğim... Bu efsane hikâyeler sürüldü masama. [Bense özgün sözlerin tadına alışıktım. Benim taatim, tahiyyatimdi Rab'le... Dünyanın perdesini şöyle bir aralayınca, aşka dair birçok şeyin öylesine ortalığa savrulmuş olduğunu hissettim ki; tanınmayacak haldeydi. Kadın olmuştu, para, makam, nefs, hırs, menfaat, sömürü olmuştu. O kutsalı aralarından arındırmak öylesine zordu... Kalan son sevgi sözlerini topladım avucuma... doldurmuyor bile! Dilden çıkıp, ancak kulağa kadar varabiliyordu; yüreğe değil... Aşka belki bir adım, belki asırlar vardı ama, sevgiyi diri tutmaktı, yaşatabilmekti esas olan. Ucuzcular pazarından kurtulup, sultanlar sofrasına hizmetli olabilmekti... İflah olmaz aşk kisvesini giyebilmekti. Gönülde maya tutup aşka, onu göklere armağan edebilmekti.... uçurtmalara... ] Celal-i Didar'a yâr olabilmekti benim en gerçek düşüm... Sen ezelî ve ebedi, arzsız, arşsız, cennet ve cehennemsiz öylesine bir sevdasın ki diyebilmekti... Mevlânaca bir tavır koyabilmekti. Naz makamına ulaşmayı gönül hedefinin tam ortasına yerleştirebilmekti... Ruhum firdevslere kayarken, dünyanın sahte makyajı bulaşıyor yüreğime. Her renk bir adım daha ulaşılmaz kılıyor seni. Kalbimde bir dünya kurup, binbirinin yıkılışını venüs bardağından seyretmek gibi bir şey sanırım ulaşılmazlığın.. Ey ulaşılmaz Matlubum!... Hırçın dalgalar Kahhar ismini vuruyor dünya sahiline, güller Cemal isminle raksa başlıyor bir seher, kuşlar Nur ismini zikrediyor bir şafak kızıllığında... Bense, Vedud cografyasında, 'seven' şahsında talibi oynamaktayım. Belki adaylığın adaylığına bile lâyık değilken; 'Bende Mecnun'dan fusun aşıklık istidadı var, Aşık-ı sadık benim, Mecnun'un ancak adı var...' diyebilme cürekârlığına koşmaktayım... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Geceye Dair | İslaminesil | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 48 | 09 Mayıs 2023 14:24 |
Dua’ya Dair... | MUHACİR. | Dua Bölümü | 0 | 06 Mayıs 2013 23:46 |
Kur`an`ın Faziletine Dair | EcelBekcisi | Hadis-i Şerif | 0 | 24 Kasım 2008 14:01 |
Şuf`ay`a Dair Hadisler | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 24 Kasım 2008 08:38 |
Aldatmaya Dair | Aysima | Hadis-i Şerif | 0 | 22 Kasım 2008 15:07 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|