|
Konu Kimliği: Konu Sahibi TufeyL,Açılış Tarihi: 08 Eylül 2007 (21:32), Konuya Son Cevap : 12 Ağustos 2008 (00:29). Konuya 69 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
09 Eylül 2007, 15:40 | Mesaj No:11 |
Cvp: Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine sor Seçilmiş ayda, kutlu günde, güzel saatte... Bir övülmüş isim, saba yeli gibi merhametli, içten ve nüvazişkâr... Selamlar ki şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki âşıkların âvâzı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki özlem sözlerince ateşli, ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep onadır. Duyuşlar ki kurtuluşun nuruyla nurlanmış yüzler gibi aydınlık, ve teselliler ki lale yanakların kadifesince yumuşak, anımsamalar ki şehitlerin "Allah! Allah!" nidası ardından atılışlarınca makbul, hep onadır, hep onadır. O ki Gül'dür, bütün mecburiyetler onadır. Bileli kendimi ben gönlümü âşık buldum. | |
09 Eylül 2007, 19:27 | Mesaj No:12 |
Cvp: Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine sor Gönüller ki Gül'e hasret!.. Az konuşmaya ve çok sükuta vurgun... Serapa belagat ve fesahat pınarı... Hatırımıza düştün hatırına düşür bizi. Sevdik seni, sevindir bizi. Uzaktayız yakınına vardır bizi; yandık pınarına kandır bizi. Sıcak yaz günlerinde yaş dalların titreyişi gibi yandır bizi serin kuyulardan; koyu gecenin yıldızlarına karşı uyandır bizi derin uykulardan. Gözyaşı değil nice demdir gözümüzden akan; belki eriyip biten ruhumuzdur damlayan!.. Geç kalmış aylara ve yıllara inat kadehinden içelim artık gül şarabını, çölde yitmiş çaylara ve yollara inat gerçeğinden seçelim şimdi gül serabını... Gül sözleri edelim çok çok, ve gonca sükutu az az. Gül düşleri görelim gül gecelerinde, Gül'ün aşkını derelim gül hecelerinde. Gözü sürmeli ile ağlayanın arasına gül serpelim, güle yeminler edip. Gönülleri yıkayalım gül suyuyla. Gönüldendir şikayet kimseden feryâdımız yoktur. | |
09 Eylül 2007, 19:37 | Mesaj No:13 |
Cvp: Umman-ı Aşk.. Günümüzden yıllarca önce birbirini çok seven iki çiçek varmış. Bunlardan erkek olan, sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki, baharda açtıklarında diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Buna dayanamayan erkek çiçek, baharda binlerce çiçeğin içinde açmak ve kalabalığın içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğunda açarak, canından çok sevdiği sevgilisini daha fazla görmeyi hayal etmiş. Yine bahar gelmiş tüm çiçekler toprağı yedi renge boyamış. Erkek çiçek, kışın kurduğu hayallerini anlatmış. Dişi çiçek de sevgilisinin fikirlerini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği, kışın dondurucu soğuğunda açmak için sözleşmişler. Bahar bitmiş, yaz geçmiş ve kış gelmiş. Sevgilisine kavuşma hayalleri ile yerinde duramayan erkek çiçek, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek yeryüzüne çıkmış. Bembeyaz karlar içinde o renkleriyle göz kamaştıran sevgilisini aramış, aramış, aramış... Ama bulamamış. Ümidini yitiren erkek çiçek bir süre sonra üzüntüsünden boynunu eğmiş ve soğuğun şiddetine daha fazla dayanamayarak hayatını kaybetmiş. İşte o günden sonra aşkı için kışın dondurucu soğuğuna bile aldırmadan karların içinde açan çiçeğe kardelen ve ona sadık kalmayıp aldatan sevgiliye de hercai adı verilmiş. | |
09 Eylül 2007, 19:39 | Mesaj No:14 |
Cvp: Umman-ı Aşk.. Sevgi" canlı varlığın, haz veren bir nesneye karsı meyil duymasıdır. Söz konusu meylin pekişip güçlenmesi haline «aşk» denir. Aşk duygusu, aşkın sevgilisine kul olması ve sahip oldugu her şeyi uğrunda feda etmesine yol açacagı bir dereceye varabilir. Züleyha'nın Hz. Yusuf'a (A.S.) karşı duyduğu aşkın ne dereceye vardığına bir baksana, Kadının bütün servet ve güzelliği bu uğurda gitmiş. Yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığının var olduğu söylenir, hepsini Hz. Yusuf'un (A.S.) aşkı uğruna harcamış. «Bu gün Hz. Yusuf'u gördüm» diyen herkese eline geçeni zengin edecek değerde bir mücevher vere vere elinde hiçbir şey kalmamış. Aşırı aşkından dolayı diğer her şey aklından çıktığı için karşılaştığı her şeyi «Yusuf» diye çağırır olmuş, o kadar ki, başınıi göğe kaldırdığı zaman Hz. Yusuf'un (A.S.) adını yıldızların üzerinde yazılı görürmüş. Rivayete göre Züleyha iman edip Hz. Yusuf (A.S.) onunla evlendikten sonra eski aşığı ve yeni kocasından ayrı yaşamaya yönelerek kendisini ibadete vermiş, varlığını tamamen Allah (C.C)'a adamış. Hz. Yusuf (A.S.) kendisini gündüz yatağa cağırsa «akşama» diye savar, akşam çağırınca da «yarına» diye ertelermiş. Nihayet bir gün Hz. Yusuf'a (A.S.) demiş ki: «ben sana Allah (C.C)'i tanımadan önce aşık olmuştum, fakat O'nu tanıyınca kendisine karşı duyduğum muhabbet, diğer her şeyin sevgisini gönlümden giderdi. O'nun sevgisine bedel istemiyorum.» Hz. Yusuf (A.S.) Züleyha'nın bu sözlerine şöyle karşılık verdi: «Seninle birleşmemi emreden ulu Allah (C.C)'dir. Senden iki çocuğumuz olacagını ve bunları Peygamber olarak görevlendireceğini bana bildirdi.» Bunun üzerine Züheyha: «Allah (C.C) sana böyle emrettiğine ve beni de böyle bir neticeye vesile olarak seçtiğine göre Allah (C.C)'in emri başım üzerine» demiş. Bundan sonra ancak kendini Hz. Yusuf'a (A.S.) teslim etmiştir. | |
09 Eylül 2007, 19:52 | Mesaj No:15 |
Cvp: Umman-ı Aşk.. sevmek bir savaş mı? ve savaşabiliyor musunuz hakkıyla? bu yoldaki gayretlerimizin, “bir” için verilen bir savaş olduğunun farkında mıyız.... ve... farkında mıyız her dem o'nun nusretıyla yakınızmızda olup, bize aşk'ı tavsiye ettiğinin... ve...mağlup olsak da zahirde, yürek yenilmez asla! yürek yenilmez, sevda savaşında; yüreğe mağlubiyeti biz yakıştırdığımız için yenilir/iz/ yüreğin fıtratı aşk'ı yaşama üzerinedir; yürek yanmaya meyilli.... aşk yenilmez, aşk kazanır! * nokta! | |
09 Eylül 2007, 20:06 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Umman-ı Aşk.. TASAVVUF KLASİKLERİ B.MUHAMMED VELED k.s.'den Bu dünyanın lezzeti, zevki ateştir; gül gibi görünür, ama dikendir. Bu dünya, tuzağa, yeme benzer; her neşesinin, her sevincinin altında yüzlerce gam gizlidir. Kuş gibi sen de yem için tuzağa ayak bastın mı, muradına ermeden öldürürler seni. Bu dünyanın güzelliği aldatıcıdır; o yüzden de kâfir aldanmış, ona kul-köle olmuştur. Kimde işin sonunu gören akıl varsa, boyuna ondan kaçmayı yol-yordam edinir. Elde bulunan zevki, mana zevki için bırakır; elde edilecek nimetler için malı-mülkü terk eder. Ne mutlu o kişiye ki, ahirette esen kalmak için dünya zahmetini çeker. Dünya zevki veba gibi öldürücüdür; onun gamı da yok olup gider, sevinci de. Sahiciliğinde de bir fayda yoktur, alayında da; içinde bulunduğun anı da evvelki zamanlar gibi geçip gitmiş bil. a harcanmayan ömür yitip gitmiştir; ahiretse gelip çatacaktır. Ömrünü gafletle elden çıkardın da öylesine bir devletten mahrum kaldın. Ömrün boyunca ibadette bulunsaydın; ahiret için ekin ekseydin; Dirildiğin zaman zenginlerden olur, cennette hoş, neşeli bir halde mutluluk bulurdun. O rahmet peygamberinden, bu dünyanın ahiretin tarlası olduğu rivayet edilmedi mi? Yarın için bugün ekin ekersen, orada iyi-kötü ne ektiysen biçersin. A gafil, işte ekmedin, ne de kötü yürüdün sen; ölümünden sonra nice olacak halin? Mahşer günü yaptıkların sana gösterilince, o sorgu-sual zamanında cevabın ne olacak? Kötü işin karşılığı azaptır; bu çeşit kişinin yeri-yurdu ebedi olarak cehennemdir. Namaz ve ibadet ekinini eken temiz kişinin durağı, cennetin baş köşesidir. Burada varlığını, benliğini terk eden kişiyse, bu ikisini de yurt edinmeyi boş verir. O, cehenneme de aldırmaz, cennete de; Hak’la Hak olmuştur; Hak’ladır o kişi. Başsız-ayaksız Hakk’a koşar; çünkü Hak’tan başkasını aramaz, dilemez. Kullara padişahtan ihsanlar vardır; baş çekenlereyse hırsız gibi dar ağacına çekilmek. Ey anlayış sahibi, kul varlığından öldü mü ondan ebedi ömre kavuşur. İnsan tuzlaya düştü mü tuz olur gider; o artık hayırdan da kurtulur, şerden de. Onda, varlığından bir damar bile kalmamıştır; iyiliği gitmiştir, kötülüğü de yok olmuştur. Tepeden tırnağa tuz kesilmiştir; bana inanmıyorsan bir tad da gör. O, nefsinden ölmüştür; onda sevgisinden başka her şey yok olmuştur. İş de bitmiştir, işi yapacak olan da; nura karşı karanlıklar nasıl kalabilir ki? Her şey yokluğa dönüşmüştür; varlık da ondan görünmededir artık, varlığı belirtenler de. Buyruğu, var olanlara böyle gelir çatar; vaad edildiği gibi var olanlar da yok olur gider. O’nun yalımı beni yakıp yandıralı, bende sevgiliden başka bir varlık kalmadı. Ben ölmüşümdür, kalan O’nun zâtıdır ancak; bundan böyle de kendi kendisinin sâkisidir O. Evde ev sahibinden başkası yok; başkasının varlığından hiçbir emare görünmez. Ulaşanlar, gerçekte böyle olurlar da davaya kalkışırlarsa onlardan bu davayı güden Hak’tır. Veliler, o denizde bu çeşit ben’den de ayrılmışlardır, biz’den de. Değişmeyi kabul eden bil ki candır; kandile ışığın gıdası zeytinyağıdır. Vahye, ilhama kabiliyeti olan candır, beden değil; onun denizine karşı beden testisini kır gitsin. Ne mutlu, canın yüzünü görene, inatçı bir düşman olan bedenden kurtulana. O kendini bulmuştur, can olduğunu görmüştür; bedenin kurbanlık bir hayvan olduğunu anlamıştır. Hak buyruğuyla onu kurban edene, şüphe yok ki Kur’ân’ın sırları ilham edilir. Kim bedenin isteklerini öldürmezse beden öldürür onu; kâfirler gibi de cehenneme sürüye sürüye götürür. Cansan niçin bedenden bahsedersin; ne diye her solukta onun dileğini araştırır durursun; Yağlı-ballı şeyleri düşmanın önüne korsun; o köpek huylunun ayıya dönmesini istersin; Kendi dostunu bir arpaya bile almazsın? Eşek değilsen yemeği dosta ver, onu doyur. Sevgilinin, dostun yemeği hikmettir, bilgidir; onlardan başkası onca yemdir, tuzaktır. Her şeyin, kendi cinsinden gıdalanması gerek ki o gıdayla gücü kuvveti artsın. Bedenden de geç, bedenin gıdasından da; değil mi ki cansın, can gıdasıyla geçin. Arı-duru su olduğun halde testiyim deme; halis şarapsın, küpüm diye söylenme. Dostla aşk oyununa giriş, postla değil; tersine iş yapan, sapıtmışın ta kendisidir. Aslına giden kişiyi asıl olarak bil; beden, nereden can alemine yol bulacak? Can temizdir, temizliğe gider; bedense toprağa mensuptur, toprağa kavuşur. Her şeyin parçası aslına varır, ulaşır; eşek beden, Mesih gibi can olamaz. Altının layığı altındır, aşağılık bakır değil; melek ol da göğün yücelerine ağ. Şeytana göğe çıkmaya yol yoktur; meğer ki melek huyuyla huylan. Temiz ol da temizlere var; korkup sakınmayanlar gibi pislikte oturup kalma. Bu bölüm, Hz. Mevlâna’nın oğlu olan ve Sultan Veled olarak bilinen Bahaeddin Muhammed Veled Hazretleri’nin İbtida-Name’sinden alındı. |
09 Eylül 2007, 20:09 | Mesaj No:17 |
RE: Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine sor
Gönül alemimizden gönül dostlarına Hem doksan dokuzu şifreleyip Dost oluverdik yaralı gönüllere Kah hüzünlendik, kah sevindik Kah gözümüz yeşerdi gözü yaşlılarla… Çare olmak istedik daima Ve olduk ta senelerin seyr-u seferinde Sünnete hasretin gönüllerine Vefa ve ahde sadık olmayı mesajladık Hakkı hak bilip haykırdık Vefasızlığa isyan ederek daima Sımsıcak hislerle Resule naatlar sunduk Dualara müşterek amin dedik ve ortak olduk Kuran’daki mesaja bağlı olmak adına Biz kardeş olduk Allah için Paylaştık acıları ve sevinçleri Gerçek mutluluğun sırrını Cennet aleminin tadında anladık hep Ve gönüllerde tekilleşip İslam adına Sırat-ı mustakım üzere azimle yürüdük Kurak iklimlere tohum saçtık, sevgi adına Muhabbet gülleri yetiştirdik Eletsin ahdine sadık kalarak Canın öz olduğunu söyledik Farz ve sünnetin insana muhatap olduğunu Eşref-i mahluk olduğumuzun bilinciyle İnsan-ı kamil bir sıfata özlem duyarak Ve yaşamayla söylediklerimizi… Böylesi bir kimlikle söyledik dostlar Dost olmak adına Resulallaha Hem kulak olduk hem dil Ve de söz… varıdatı sır yani | |
09 Eylül 2007, 20:12 | Mesaj No:18 |
RE: Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine sor
Bismillah: Başlamak, başarmak Basiretle bakmak, beyinle, bilgiyle Bismillah ve bal, bismillah ve bak Be her zaman baş Baştan müsaade al ve aş. Bal; al olur, bak; ak olur,baş; aş olur. Ne mutlu alanlara, akanlara ve aşanlara. İzmihlal; Başlarken besmeleden bihaber İstiklal; Beraberken besmele ile İstikrar; Başarının başlangıcındaki Bismillah sırrı. Tüm bunlar başlangıcı teşkil eden... Bidayetteki biiznillahtandır. Bilenlere basiret, Bulanlara baht Alanlara bilgi, dolanlara beyin Olanlara boyut hürriyeti verilir Biri bilir, biri bulur, Birle olur bir-leşirler. Bilmeyenler bakakalır, Akledemez çiftleşirler Çift olanlar kesret ehli, Kesret ise çokluk demek Gaye Vahdete ermekse, Birlik cemi gerektirir Cem olan bir teke erer, Teklik tevhit ehli demek Sırla sorgular kendini sukut eder Hay der solur Kesrete bakar hayret eder, sonra teselli olur Farkder birlik ve ikiliği Döner özüne Aldırmaz gözüne şaşırmaz sözüne Ve der ki: herşey ve herkes Onun varlığının delili Çünkü biz özde biriz. VARIDATI SIR YANİ | |
09 Eylül 2007, 20:14 | Mesaj No:19 |
RE: Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine sor
GÖNLÜN GÖZE MEYLİ Göz görmek isterse eğer, gönül göze meyleder; Gönül güle sevban olup, aşkınıysa neyleder. Alem-i cismin özüne reyhan-ı rayihayla, Nazar eder ki ol Canan, eserini seyreder. Masivaya meyledipte, sonra tevbe eyleyip; Aklını fikre veripte, diliyle tespih eyleyip, Selam ile yeter gayri dönüver kulum bana” İhsanım ve fazlım ile merhametimdir sana! İhsanıma eren kişi, Mahbubuma ram olur, Hazreti Şah-ı bularak, terbiyede can olur. Kahrı dünya ahvaline, bakar geçer öteye, Sevgiyi sabır gözüyle, seyreder hayran olur. varıdatı sıryani | |
09 Eylül 2007, 20:15 | Mesaj No:20 |
RE: Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine sor
Habibullah muhabbetin makam-ı ali şanıdır Halilullah hür kalplerin nuru ve de kanıdır Sevginin samimi harı müveddetten yayılır Velayet-i kemal olan ol Resulün yanıdır. Sıdkıyeti sadakatle fışkıran bir od olur İradetle iş bu sırrı mürit olanlar bulur Hava hevayı bastırıp nurun ala nur olan İş bu sırrı gönül bahçesinde rayiha solur Aşk-ı İlahi duygusuyla vuslata erebilen Marifetin çizgisinde hulletinden beslenen Mecazında sevgisini emellerden arıtıp Meveddetin semeresi hilafetle gözlenen Tevhid-i Hak tecellisi yandırırsa gönlünü Hay ederek yüceltir ki her zamanda ömrünü Ol sadakat bağlılığı iş bu sırda cem olur Kimliğinden soyunup ta fenaya ram gönlünü Emr-i nefse la diyenler levmederler görmeden Mülhimeye yönelip te şer-i kulpu bilmeden İtminana ermek olmaz mürşid-i kamil gerek Hem dahi azat olunmaz safiyeye ermeden. varıdatı sıryani | |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Geceye Dair | İslaminesil | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 48 | 09 Mayıs 2023 14:24 |
Dua’ya Dair... | MUHACİR. | Dua Bölümü | 0 | 06 Mayıs 2013 23:46 |
Kur`an`ın Faziletine Dair | EcelBekcisi | Hadis-i Şerif | 0 | 24 Kasım 2008 14:01 |
Şuf`ay`a Dair Hadisler | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 24 Kasım 2008 08:38 |
Aldatmaya Dair | Aysima | Hadis-i Şerif | 0 | 22 Kasım 2008 15:07 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|