|
Konu Kimliği: Konu Sahibi CaferTayar,Açılış Tarihi: 01 Ekim 2007 (11:39), Konuya Son Cevap : 28 Nisan 2021 (02:05). Konuya 65 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10Haziran 2008, 13:00 | Mesaj No:31 |
Küfür Ederken Vücudumuza Bunlar Oluyor. Değerli Âlim AbdulHay (r.a) Hazretlerinin Tevsirü Mecmu adlı kitabında Küfür etmek anında olan olayları bize şöyle naklediyor. Kişi bir an sinirlenip hasımına ağır sözler söyleyince Ve bu sözler hasımının eşi ve çoçuklarına yönelik hakaretlerse, O hakaret edenin meleği ona cehennemin dibinden. Dört yılan çıkarır Bu yılanlar kabirde cuma hariç o küfürde bulunanı Sırtından ısırıp kabir eziyeti ederler. Küfür eden ezan anında küfür ederse ve eşi hamileyse Çocuğu şaşı olarak dünyaya gelir. Kendiside sebepsiz bayılma illetine tutulur. Bunun nedeni meleği o küfredenin göbek deliğinden içeri Cehennem sıkıntısı sokmuştur. Bu kişi nereye gitse hep içinde sıkıntı olur. Küfür eden küfrünü hasmının arkasından söylemişse Ne kadar yıkansada yıkansın hemen ter kokar. Hasmının bir organı ya da ameli ile dalga geçip küfreden Ömür boyu nasır illetine düşer. Hasmının eşine, kızına Şehvetle küfreden hiç bereketli bir mülke sahip olamaz. Malı mülkü hemen eksilir. Hasmının Atasına sövenin mezarına pis su dolar. Küfür edenin Mezarı üzerine ne ekersen çürür. Hamının inancına küfredenin Okuyan çocuğu varsa eğitimi birden bozulup başarısız olur. Hasmının arkasından kaş göz işareti yapıp küfreden Yedi gün boyunca aile huzursuzluğuna düşer. Sevdiği bir eşyası ziyan olur. Hasmına küfür etmek için bir an kollayanın vücudundan Bir yeri eksilir. Ömrünü ona buna muhtaç olarak tamamlar. Küfür eden küfrünü güneş batarken ederse Hasmı onu mutlak surette ve hiç zorlanmadan öldürür. Hasmına küfür ederken öldüren ağzına Eritilmiş demir dökülerek cehennemde azap görür. Kabirinden gözleri akmış olarak kalkar. Hasımına Deniz üzerinde ve içinde küfür edene Ölünceye kadar insanlar hep alay eder. Hiç bir yerde hürmet görmezler. Etrafındakiler sadece Mülkünü kullanmak için ona dost görünürler. Ağzında nimet varken küfreden gün dönümü süresi kadar Yediği ve içtiğinden hiç bir tat almaz. Mikail (a.s) 40 gün Kendisinden sorumlu nasip meleğini ondan men eder. Kuran okurken ve akabinde küfreden KABİRDE ağızı ikiye bölünerek mahşere kadar azap görür. Hayvanlara küfredenin evinden cenaze çok çıkar. Kendiside kimsenin bulamayacağı bir yerde ölür. Cesedi ziyadesiyle azap içinde mahşerini bekler. | |
10Haziran 2008, 16:30 | Mesaj No:32 |
Cvp: Küfür Ederken Vücudumuza Bunlar Oluyor.
acaba bunun kaynagı nereden alınmıstır.biraz şeygibi geldi bana umacı hikayeleri gibi.yanlış anlamayın küfrü seven biride degilm.
| |
11Haziran 2008, 00:35 | Mesaj No:33 | |
Cvp: Küfür Ederken Vücudumuza Bunlar Oluyor. Alıntı:
| ||
11Haziran 2008, 11:00 | Mesaj No:34 |
Cvp: Küfür Ederken Vücudumuza Bunlar Oluyor.
http://forum.islamiyet.gen.tr/dini-sohbet/43192-kufretmenin-adabi.html değerli kardeşim ben bu siteden iktibas etmiştim bilgilerinize | |
24Haziran 2008, 10:29 | Mesaj No:35 |
Gücün manevî kapısı: kalbindir unutma Yeryüzünde baş döndürücü işler yapan İnsanlara sunulan manevî gücün, Hangi kanaldan geçerek geldiğini merak ettiniz mi? Tarihi değiştiren insanları incelediğinizde Keşfedeceksiniz: Onlar duygularıyla yaşadılar. En inanılmaz örneğini Peygamberimizden(asm) öğrendik: Öylesine içten gülüyordu ki, Dağlara taşlara neşe saçıyordu; Ama ağladığında da sabahlara kadar, Gözyaşları dinmiyordu. Neden duygu ve neden kalp? Başarıya odaklanan bir dostum bana şöyle yazmıştı: Başaracağım, Çünkü tüm hedeflerim aklımda... Ona şu cevabı verdim: Lütfen o hedeflerini kalbine yükselt; Çünkü arzularını sana verecek kudrete, Aklın yalan söyleyebilir; Ama kalbin kesinlikle doğruyu söyleyecektir.” sevgi değer dostlar aklımız düşünür, Kalbimiz hisseder. Gerçek niyetimiz aklımızdan değil, Kalbimizden geçendir. Aklımız madde kadar dar, Kalbimiz ruh kadar engin bir evrende gezinir. Güç kalptedir ve Peygamber(asm) Şu sözle kalbimize dikkat çeker: " Şüphesiz Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak amellerinize ve kalplerinize bakar." Keskin ve güçlü duygularla dile getirilen bir istek, İlgisiz ve duygusuz binlerce istekten daha çarpıcı ve sarsıcıdır; Çünkü canlıdır. Çünkü ruh candır ve ruhtan çıkan her şey, Canlılık özelliğiyle birlikte çıkar. Eğer söylediğiniz sözlerden Kıyamete kadar sizi destekleyecek Ruhaniler yaratılmasını istiyorsanız, Kalbinizle, içtenliğinizle ve duygularınızla isteyin. Çünkü söz ağızdan, duygu yürekten kopar. Söz, maddesel bir enerjidir; En fazla metrelerce uzağa gidebilir, Sonra dağılıp yok olur. Oysa duygu, ruhsal bir enerjidir; Maddeye çarpmaz, madde onu emerek sindiremez. Maddenin sınırlarından sıyrılır, Ruhaniler arasında sonsuza değin Dalgalanmaya ve işitilmeye devam eder. Duygular, bir defa istemenin gücünü, Bir milyon kez istemek kadar büyütebilir. Sesi çığlığa dönüştüren duygudur. Kimyasal bomba ile atom bombası arasındaki güç farkı, Bombaların büyüklüğünden kaynaklanmaz; Yoğunluğundan, içeriğinden ve tekniğinden kaynaklanır. Düşündüğünüzü başaramamanızın asıl nedeni, Düşüncelerinizi duygu üretecek kadar Yoğunlaştırmamanızdır. Başkasında etki yapan her şey, Başkasına verdiğinizden kaynaklanır. Başkasına bir şey vermiyorsanız, Onda hiçbir etki oluşturamazsınız. Malınızdan bir parça vererek etkilersiniz. Peki, sevdiğinizde verdiğiniz nedir? Seven, malından değil, Ruhundan bir parça veren insandır. Mal verildikçe azalır, ruh verildikçe kopyalanır. İslâm Peygamberi(asm) der ki: " Kalbiniz incelip duygulandığında Dua etmeyi ganimet bilin." Kuran’da denir ki: " Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Muhakkak ki O (Allah) haddi aşanları sevmez ." Neden kalbiniz inceldiğinde, Neden yalvara yakara? Çünkü duygusal incelik daha fazla ruhsaldır; Çünkü daha fazla duygusaldır. Kişisel gelişim ve değişim stratejilerinin Eninde sonunda başvurmak zorunda kalacağı Bir dizi Peygamber sözüne dikkatinizi çekiyorum: " Şu üç dua vardır ki, hiç şüphe yok kabul edilir: Mazlumun duası, Misafirin duası, Babanın çocuklarına duası. Kâfir de olsa mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onun Allah’a ulaşmasına Engel olacak hiç bir perde yoktur. Çok günahkâr da olsa, Zulme uğrayan kimsenin duası kabul edilir. " Tüm bu sözlerdeki ortak temaya dikkat edin: Acı ve çile çeken insanlar, Hastalar, mazlum ve masumlar, Yetimler, kimsesizler, anne babalar... Derin ve samimi duygularla Kuşatılmış insanlardır bunlar. Söz ve anlam bu insanların ağızlarından değil, Kalplerinden çıkar. Bu insanların güçleri Ellerinde veya dillerinde değil, ruhlarındadır. Kendinizi derin duygu ve isteklerle kuşatmanız için, Hasta ve yetim olmak zorunda değilsiniz. Hastaların ve yetimlerin yardımına koşun, En azından onlara Güler yüzünüzle ve şefkat ellerinizle destek olun yeter. Yoğun duygularla istediğinizde, Ruhunuzdan bir özellik veya güç, çevreye yayılır. Bir gül çiçeği saldığı kokusuyla Sevimli simaları nasıl kendine çekerse, İnsan da ruhundan çevreye yayılan duygulu isteklerle Sevgiyi ve dostluğu öyle kendine çeker. Her duygu, tüm evreni kapsayacak kadar Genişleme potansiyeline sahiptir. Kalbinizdeki sevgi, Her şeyi kuşatabilecek kadar büyüyebilir. Öfke katliama dönüşebilir. Şefkat tüm yavrulara dağılabilecek kadar gelişebilir. Paranızı birkaç kişiye, Tebessümünüzü birkaç bin kişiye; Ama sevginizi milyarlarca kişiye dağıtabilirsiniz. Para paylaşıldıkça azalır; ama Olumlu duygu paylaşıldıkça artar. Paranızla dünyayı satın alamazsınız; ama Sevginizle tüm evren gönül rızasıyla size ait olur. Beni seven, "sen BENİM kardeşimsin" derse, doğru söyler. Sevdiğim çiçeğe baktığımda, " Ben sana aitim" dediğini hissediyorum. Yaratıcının cömertliğine hayran kalıyorum: Yeryüzünün en fakir insanına, Tüm evreni kendisine mal edecek enginlikte Bir sevgi çekirdeği bağışlamıştır. Ay onundur, Güneş ve dağlar onundur. Yağmurla bir sevgili gibi sevişmekte hürdür. Milyonlarca insan Doğuştan getirdiği bu zenginliği kullanmadan ölmüştür. Çünkü nefret etmekte hür bırakılan ve ne yazık ki Nefret etmeyi tercih eden tek yaratık, İnsan nesli arasından çıkmıştır. Ya nefret etmiş; ya da sevgisine karşılık, Yani menfaat beklemiştir; Yani gerçekten sevmemiştir. Çıkarcı sevgi, sevgi midir? Düşünceler dış dünyaya, Duygular iç dünyamıza, ruhsal alana yakındır. Duyularımız ve sezgilerimiz ise Her iki alandan da kaynaklanan veriler alır. Düşüncenin hayata etkisi Batı düşünürlerinin ve gelişim uzmanlarının İddia ettiği gibi mutlak ve doğrudan değildir, Ruhsal boyut vasıtasıyladır. Duygu üretemeyen ve bu yüzden Ruhsal enerjiyi maddî enerjiye dönüştüremeyen Düşüncelerle,fizik dışı alana erişemezsiniz. Duygusuz düşünce boşlukta kürek çekmeye benzer. Suya daldırdığınız kürek denizden nasıl güç alırsa, Duyguya bulaştırdığınız düşünce de Ruhunuzun sahibinden öyle güç alır. Duygu, gücün yansıdığı alandan, ruhtan gelir. Daha derin duygu, daha etkileyici güçtür. En yenilmez insan, Karşınızda en keskin ve kesin duygularla direnen insandır. Heyecan bulaşıcıdır. Kendi duygularına hâkim olan Başkalarının duygularına da hâkim olabilir. Başkasını sevindiren, ancak sevinebilendir; Ağlamayan ağlatamaz. İnsan, akıl kadar küçük bir vücudun, Kalp kadar büyük bir ruhla buluşturulmasının ürünüdür. Sevgi dolu bir bebeğin gözlerine bakınca, Büyük bir ruhla dünyaya gönderildiğimizi görüyorum. Ama bazılarımız kalplerinden kopup Salt akıllarına dayanarak küçülmeyi tercih ediyorlar. Hayatlarını irdelerken, hep aynı farkla, Belki de bir tek temel farkla karşılaşıyorum: Öylesine güçlü duyguları var ki, Gerekirse sabahlara kadar uyumadan çalışabilirler; Gerektiğinde, günlerce aç kalmaya hazırlar; İhtiyaç varsa, hayatlarını feda etmekten Zerre kadar tereddüt etmezler. Çünkü insanı Yırtınırcasına çalıştıran tek enerji kaynağı duygudur. Oysa ben, bazen duygusuz, üşengeçliğinden, Çayını içmekten aciz zavallı. Beni gecenin karanlığında Ansızın çarpacak bir deprem mi uyandırmalı? Bir kalp krizine yakalanınca; " Eyvah, tüm emeklerim boşa gidiyor" Feryatlarıyla mı kendime gelmeliyim? Yaratıcımızın şanına layık zirvelere yükselmek istiyorsak, Her gece uyumadan önce kendimizi sorgulamalıyız. Bence bu söz aklımızdan çıkmasın: " Kalbiniz incelip duygulandığında Dua etmeyi ganimet bilin." Ağlamak da bir duygulanmadır; sevinmek de. Şiddetli acımızı olduğu kadar, Şiddetli sevincimizi de Yaratıcımızla paylaşalım. O zaman zenginliğin kapısının Kalbimizden geçtiğini keşfedeceğiz | |
24Haziran 2008, 12:29 | Mesaj No:36 |
Cvp: Gücün manevî kapısı: kalbindir unutma
Allah senden razı olsun kardeşim. Bu güzel dileklerin her birimiz için geçerli olsun İnsallah. Âmin. | |
24Haziran 2008, 13:05 | Mesaj No:37 |
Cvp: Gücün manevî kapısı: kalbindir unutma Sevgi değer dost beli beli ecmain Hadislerde bildirildiğine Cennetlerin içinde yüksek mertebeyi Firdevs Cenneti oluşturur: Cennet yüz derecedir. Müteakip iki derecenin arası, yer ile gök arası gibidir. Firdevs en yükseği olup, cennetin orta yerine düşer. Ve onun üstü Arşı Rahmandır. Cennetin ırmakları buradan kaynar. Allah'tan istediğinizde Firdevs Cenneti'ni dileyin. [Ramuz el-Hadis–1, s. 200/4] Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde Adn Cenneti ile ilgili olarak şunları bildirmektedir: Firdevs Cennetleri dörttür: İkisinin ziynetleri, kap-kacakları ve içindekiler altındandır. İkisinin ise ziynetleri, kapkacakları ve içindekiler gümüştendir. (Adn) Cenneti'ndekilerle Allah'ın vechi (yüzü) arasında ancak bir Ridayı-Kibriya (büyüklük perdesi) vardır. Ve bu nehirler (süt, bal, şarap ve su nehirleri) Adn Cennetinden kaynar sonra diğerlerine dağılır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 272/4] Peygamberimiz (sav) bir başka hadisinde ise Adn Cenneti'nin ihtişamını şöyle tarif eder: Bir kerpici beyaz inciden, bir kerpici kırmızı yakuttan, Bir kerpici de yeşil zeberceddendir (zümrüt cinsinden parlak, kıymetli bir taştandır). Çamuru halis misk, çakılları lü'lü (parlak, kıymetli), Otları zaferandır. [Dünya Ötesi Yolculuk, s. 295] Cennetin her derecesindeki kişi kendine göre zevk alacaktır. Ancak cennet ehlinden bir kişi, Bir üst derecedeki kişinin aldığı zevkten dolayı Kendinde bir eksiklik hissetmeyecektir. Kuran'da Allah müminlerin cennette " Hoşnut edilmiş" (Fecr Suresi, 28) olduklarını, Allah'tan "razı" (Beyyine Suresi, 8) olduklarını Ve orada "mahzun" olmayacaklarını (Al-i İmran Suresi, 170) Bildirmektedir. Nitekim cennet ehlinin her derecesinin Ne kadar fazla nimetle dolu olduğu Bir hadiste şöyle tarif edilmektedir Cennet ehlinin en aşağı derecesinde Bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, Yetmiş iki eşi olacaktır. Ayrıca onun için inci, zeberced (zümrüt cinsinden Parlak, yeşil, kıymetli bir taş) ve yakuttan yapılmış Bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Cabiye (Şam topraklarında bir şehir adı) ile San'a (Yemen'de bir şehir adı) arası kadar olacaktır. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı–5, s. 412/10114] | |
24Haziran 2008, 13:24 | Mesaj No:39 |
Cvp: Gücün manevî kapısı: kalbindir unutma Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin lütfuna, keremine erilmek için, İlim öğrenmeye çalışmamız lazım İlim öğrenenin fazileti yüksek olduğundan Gökteki, yerdeki her varlığın ve meleklerin, Sevgisine mazhar oluruz İlim öğrenmeye gayretli olmamız lazım. Birde sev gi değer dost Öğrendiğiz ilimleri, bilgileri tatbik edip amel edersek Sanırım kaymaklı şöbyet olur | |
24Haziran 2008, 19:07 | Mesaj No:40 | |
Durumu: Medine No : 2004 Üyelik T.:
25 Mayıs 2008 | Cvp: Gücün manevî kapısı: kalbindir unutma Alıntı:
peygamberimize sormuşlar ya rasulallah sen firdevs cennetine yani 8.. kapıdan gireceksin oysa biz senin derecene nasıl çıkacağız biz 1. kapıdan girersek ne ala ama senden ayrı olacağız deyin ce............................. peygamcer efendimiz kişi sevdiği kişiyle beraberdir vede arkadaşının dini üzerinedir demiş ve .............................................allah .tan firdevs cennetine girmek için dua edin demiş yaradan inş cümlemizi firdevs cenneti ve de cemaaliyle müşerref kılsın(amin)
__________________ Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur.Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur. | |
Konuyu Toplam 40 Kişi okuyor. (0 Üye ve 40 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Cafer Tayar'ın şeçtiği şiirler | CaferTayar | Şiirler ve Şairler | 37 | 28 Nisan 2021 01:49 |
BU KAÇINCI VEDA!!-Medineweb Makaleler | NİLGÜN YAZAR | Makale ve Köşe Yazıları | 8 | 14 Ocak 2018 19:04 |
İmam Cafer-i Sadık(a.s) | 9Esra | Ashab-Kiram(r.a) | 0 | 03 Ağustos 2015 12:12 |
Gülümseme ile ilgili makaleler. | TufeyL | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 03 Ekim 2009 23:11 |
Cafer tayyar kendir üstadımız ile; haluk nurbaki üstadımız hakkında bir röportaj.. | AŞK'ÜL İSLAM | Anket'ler-Röportaj'lar | 1 | 05 Eylül 2007 00:46 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|