![]() |
Way O Asla Diyenler Şunları "ASLA" Söyleme Ben Asla! YAPMAM BENİM Eşim Asla! YAPMAZ BENİM Çocuğum Asla! YAPMAZ Benim anne-babam Asla YAPMAZ. Karşı karşıya kaldığın durumlarda efendice ve sessizce kabulleniş içinde olun. Bahaneler üreterek sınandığınız asla'ları, mümkün dairesine çekmeyin. Sonra ne mi olur? Asla yapmam dersin; büyük-küçük demeden sözlerinden bulmuşun, kınadığınla sınanmışsın..Kibirli değilsen kendi bilgelik kapıların açılabilir.. Benim eşim asla yapmaz; Yapmayacağına öyle ikna olursun ki; bütün aslalarin mümkün merkezi kendini görürsün. Yani kendine yüklenenirsin. Eşim asla yapmaz ben yapmişimdir suçlaması. Benim çocuğum asla yapmaz; Bizim büyüklerimiz, çocuk büyütürken"bu sözü sakın söylemeyin" diye nasihat ederlerdi. Şimdi tam tersi büyükler var. Çocuktur iradesi yoktur herşeyi yapar. Büyüyünce de konduramazsın ama damarlarında şeytanın dolaştığı etten kemikten insan o da yapar. Benim annem babam yapmaz; " Bilmiyorum benim annem babam yapmaz")))) |
Mesajı alan almıştır. |
Alıntı:
Halbuki insanın yanılması, sapması iki rekat arası zaman kadar. "ihidinassıratal müstakim" . Kişinin asla/sını bulması, kendini sağlam bir hesaptan gecirebilmesi büyük erdem. Ben yapmam, çocuğum yapmaz kibir taşır. Kolay kabullenilmez bile. Eşim yapmaz çok yaralayıcı bir kabulleniştir. Bir kere asla dedin mi; kumdan kale yaparsın, sağlam olduğuna iman edersin.:) Annem babam yapmaz; insanın bütün güven kapılarını yıkan, içini cam kırıkları ile dolduran, kişiyi enkaza döndüren bir Asla...hele bu asla/ların farkında değilse, güven duygusunun yerini ayrık otları sarmaya başlıyor vicdanın üstünü, iyileşme ihtimalli, telafisi mümkün yaraların üstünü sarmaşıklar örtmeye başlıyor. Bir daha görene duyana aşkolsun:) Allah aslalarla başa çıkmak nasipetsin. Varmı özellikle kendin noktasında asla dediğin? |
Alıntı:
Bu açıdan, yaşım 43 olmuş, ve ben geçmişte çok yaralı olsam da insanlara hâlâ güvenirim. Çünkü güvenilmek, bir Müslüman için çok önemlidir, bilirim; buna binaen nefsim için istediğimi diğer insanlara da veririm. Ve, kaç kez hata yapmış olsalar da... İhanet gibi, sevgi ve samimiyete zarar veren ağır şeyler olmadığı sürece, her hata benim için göz ardı edilebilirdir. Ve, bu sayede, yıkılıp dökülmüş bir çok ilişkimi onarabildim ve toplum içinde kaybolmaya aday birçok insanı tekrar umuda yönlendirebildim. Ki, hata yapmış bir insanın "artık hiç kimsenin ona bir daha güvenmeyecek olmasından" daha çok üzen, kıran, yıldıran, çabadan vazgeçiren hiçbir şey yoktur. Bunu bilerek, özellikle güvenirim. Güvenirim, ki tekraren: seven birinden gelen hiç bir hata, onarılmayacak bir konumda değildir ve güvene güvene kişi gerçek anlamda güvenilir biri olur. Bilhassa çocuklarımız, ki onları yetiştirmekle görevliyiz. Kaç kez hata yaparlarsa yapsınlar, şahsen ben onlara güvenmeye devam etme taraftarıyım. Bu şekilde gerçek anlamda güvenilir olmayı öğreniyorlar. Ancak, hiç tanımadığımız, bizlere yabancı, samimiyetinden, sevgisinden ve imanından şüphe ettiğimiz kişilere güvenmemeyi ben de öneriyorum. Ki onlar her tür zararı verebilir, onların hilelerinden Allah'a sığınırım. |
Bu arada, çok güvenmenin eseri belki en başta çokça hayal kırıklığı olsa da, "kime ne kadar güvenileceğini herkesten daha iyi bilme" gibi bir güzelliği de var. "Kimden ne tür zarar gelir, hangi konuda güvenilir, hangi konuda değil" vs şeklinde... Ve bu, öyle konforlu bir şey ki... İçinizde hiçbir çelişki olmaksızın kime nasıl davranabileceğinizi biliyor oluyorsunuz, ve işte insanları bu denli iyi tanımanın yolu "onlara güvenerek sınamaktır". Bu şekilde, elhamdülillah, kimsede olmayan bir şekilde samimi bir aile iletişimi, dayanışması kurulabildi bizim hanede; öyle ki görenler gördüğü şeyin nasıl olduğunu anlayamıyor bile, nitekim şahid olmamışlar hiç. Not: Tekraren yabancılarda denenmesin, bunları bilhassa yakınlar için diyorum. |
Kesinlikle katılıyorum. Çocuklar küçükken evim için bir kaç seramik obje almıştım, yaşları yakın üç çocuk+ baba /cic/ek/ Her biri belli aralıklarla düşüp kırıldı. Kırılan ilk parçayı sabırla ince ince yapıştırdım. Eşim "ne uğraşıyorsun tekrar kırılacak, at gitsin" demişti. Evet atabilirdim ne gerek vardı ki uğraşmaya... Bir arkeolog hassasiyeti ve cerrah inceligiyle o kırılan parçaları yapıştırdım. Aslında bir japon felsefesininde kapılarını araliyormuşum.)) Sonra diğer objeler kırıldı. Düşmeyle de hemen kırılmasına acaip ayar oluyor insan. Onları da yapıştırdım. Yıllar yıllar geçti. Geçenlerde şöyle bir baktım. Aynı objeler eskisinden daha sağlam yerlerinde duruyorlar. Başlarına neler neler gelmedi ki... Kırılırsa kırılsın diyerek özensiz kolilendi ve kaç yere taşındılar, elimiz çarpıyor düşüyor, artık komşu çocukları geliyor oynuyor ,düşürüyor, hiç esirgemem. yok ne çatlıyor ne kırılıyorlar eskisinden de sağlam olmuşlar:) Diyeceğim; kırılanı yapıştırınca eskisinden de sağlam oluyormuş, ne kadar sert düşse de öyle paramparça olmuyormuş. Al sana aydınlanma angelnottn6))) Güven kırıklığı yaşayan içini enkazda bırakmamalı, ya da kestirip atmamali. Bu, karşındakinin güveni hakedip haketmeme meselesi değil, senin asla demeden daha güçlü duygularla, bilgelikle donanıp çıkman demek. Affediciliğin, tolare ediliciğin, çok hassas olan güven-sevgi-ruh terazinin güçlü hal alması. Çok kolay kırılan yerleri onardiğinda çok güçlü ve daha sağlam ruh haline bürünüyor insan. Kuluz şaşarız. O yüzden herkes her zaman affediciligi hakeder. Orada dahi "asla" dememeli. Ama "mümin bir delikten de iki kere sokulmaz". |
Alıntı:
Tabii bunu hak etmeyen çürükler de olabiliyor hayatta, bu bir potansiyel meselesi ve bunlara da şaşırmamak gerek. Bununla birlikte, bu çürüklere bakarak, çürük çıkmasından korkarak güvenmekten tümden uzak durmamak, insanların gelişiminden umudu kesmemek gerekli. Nitekim toplum olarak buna ihtiyacımız var; o sahabenin birliği, yediği içitiğinde ayrı gayrılığın olmaması, o kardeşlik bilinci benim ve esasen hepimizin tekrardan görmek istediği en büyük hayalimiz. Aile içinde kesinlikle ve ümmet içinde de illâ ki... Ve işte, insanlara fırsat tanımadan bunu görmek mümkün değil. İnsan, gelişen bir varlık; ancak onların gelişimi için uygun ortamlar sunmak da şart. Aksi halde, insan çabalamayı bırakırsa, gelişim durur ve bu toplum birliği için en son isteyeceğimiz şey olur. Rabbim bu yolda sabırlar ve kolaylıklar versin dilerim, yol zor, ancak sonuçları da çok güzel. Belki hepsi meyve vermez, ama verenlerin varlığı diğer vermeyenlerin üzüntüsünü siler geçer Allah'ın izni ile. Hedefimiz, kurtarabildiklerimizin çok olması; arada kurtarılamayanların var olması ise, bunca çaba ardınca bizlerin suçu olmayacaktır. |
SAAT: 06:48 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.