|
Konu Kimliği: Konu Sahibi seydanur,Açılış Tarihi: 23 Ekim 2008 (00:20), Konuya Son Cevap : 05 Eylül 2011 (21:54). Konuya 39 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
14 Eylül 2010, 01:28 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Iman salih amel ilişkisi (3) İnanmayıp İnkar edenlerin yapmış oldukları amelleri, Allah’u Teala ayeti kerimelerde şöyle özetlemektedir. Ayeti kerimeleri bir bütün olarak değerlendirdiğimizde.(İnanmayıp inkar edenler) Kafirlerin yapı ettikleri amellerinin... Fırtınalı bir günde rüzgarın hışımla saçıp savurduğu küle benzemektedir... (İbrahim-18) ... Onların yapıp ettikleri çölde (görülen) serap gibidir; susayan kişi su(yu gördüğünü) sanır; ama (gördüğü şeye) yaklaşınca orada hiçbir şey bulamaz; engin bir denizin kopkoyu karanlıkları gibidir... (Nur-39-40) Yapıp ettikleri amelleri görünüşte iyi gözükse de, Hakikat boyutunda, aldatıcı, gerçekliği olmayan bir seraba, rüzgarın savurduğu küle benzetilmektedir. O zaman bizim anlayacağımız Allah inancı tam bir teslimiyet ile olursa karşılığı olacaktır. Küfür çeşitlerini ele alalım: Küfür kelimesi K-F-R den gelir الْكُفْرِ كُفْرًا بِكُفْرِكَ كُفْرُهُ كُفُورًا كُفْرَانَ كَافِرٌ Nankörlük etmek, İmandan çıkmak, Mürted olmak, inkar etmek, gizlemek, inanmamak, tasdik etmemek, hiçe saymak, iman hududunu aşmak, Müslüman veya müminin yapmaması gereken işleri yapmak, Bir tek Allaha ve resullerine inanmamak, kafirler inkarcılar anlamında Kur’an’da hal anlamları ile birlikte 525 yerde geçmektedir. 1:Küfrü İnadi: İman edilmesi gerekeni inkar edip, karşı çıkmak ve ayak diremek. Aklın ve Vahyin getirdiği deliller bu türden bir inkarın cezasının cehennem olacağını ispatlamaktadır. Ebu Cehilin küfrü buna örnektir. 2:Küfrü cühud: Cehaletten, bilgisizlikten ötürü hakk ile batılı bir birinden ayıramayıp ne için yaşadığını idrak edemeyen ahmakların küfrüdür. Bu küfür ilk küfre nazaran cehalet ve bilgisizlikten kaynaklandığı kesin ise o zaman Allah’ın affına mazhar olabilir diye düşünüyorum. Bizler yetiştiğimiz aile yapısına göre ilk etapta nasıl ki Müslüman’ız diyor isek ve en doğru din bizim dinimiz anlayışı ile araştırmıyor ve ona tabii oluyor isek bu yetişme tarzına göre Hıristiyan ve yahudlişenlerde aynı mantık ile hareket etmektedirler ama araştırmamaları onlar için mazeret olamaz. Çünkü bizde taklidi imandan ziyade tahkiki imanı elde etmek için araştırmak ve öğrenerek yaşamak ile mükellefiz Akıl bizi sorumlu kılmaktadır. Yinede en iyisini Allah bilir demek en faziletli olandır. Ki, o gün, insana ne malı ve ne de evlatları yarar sağlamaz. Yalnızca Allah'ın huzuruna kötülükten korunmuş bir kalple çıkanlar (kurtulacaktır)!" (Şuara-88-89) |
16 Eylül 2010, 01:08 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | ‘’Tertemiz/Kötülüklerden Korunmuş Kalp’’ ‘’Tertemiz/Kötülüklerden Korunmuş Kalp’’ Bi kalbin selim .بِقَلْبٍ سَلٖيمٍ Saffat -84 Şuara-89 ayeti kerimelerde geçen tertemiz/kötülüklerden korunmuş bir kalbin temel şartı hakikat karşısında kayıtsız şartsız teslim olmaktır. Teslimiyetin üç aşaması mevcuttur. 1:Bedenin teslimiyeti 2:Aklın teslimiyeti 3:Kalp (Gönül) Teslimiyeti Bedeni teslimiyeti bir örnek ile sunmaya çalışalım: 1:Bedenin teslimiyeti: Bir savaş içindeyiz ve karşı tarafın kuvvetleri bizlere galip geldi ve bizleri teslim almak istediklerinde, öncelikle ellerimizde bulunan silahları yere bırakır ve ellerimizi havaya kaldırarak onlara doğru yanaşır ve onların isteğine göre teslim oluruz. Bu teslimiyet bedeni bir teslimiyet olup, akli veya kalbi bir teslimiyet değildir.Sadece mağlubiyetin sonucu karşı tarafın eline geçmek esir olmaktır. Ama her daim akli ve kalbi olarak kurtulma ve tekrardan bunlar ile savaşma geçer. Bedeni teslimiyet kaba kuvvetin varabileceği en son başarıdır. Bu teslimiyet sadece bedeni teslim almaktır. 2:Aklın teslimiyeti: Bu şekilde bir teslimiyet, bedeni olmayıp, karşı tarafın sunmuş olduğu delillere karşın akıl ve mantık ile yapılan muhakeme neticesinde, elde edilen bir teslimiyettir. Örnek olarak bir öğrenciye fizik kuralları anlatılırken kesin deliller ile ispat aşaması kanıtlanarak, yeterli derecede delil sunulması ile bütün insanlık inanma dese dahi aklın kavradığı bu hakikat teslim olmayı gerekli kılar. Kur’anın Allah’ın kelamı olduğu hakikati, güneşin varlığı, dünyanın dönüşü ve birçok hakikat akıl ile kavrandıktan oluşan teslimiyet Aklın muhakeme gücüdür. İnsanın iç âlemindeki gerçek düşüncesinin delil ile ispatlanmasıdır. 3:Kalp (Gönül) Teslimiyeti: Teslimiyetin en önemli aşaması kalbin (gönlün) teslimiyetidir. Dil ile teslim bedeni teslim akıl ile teslim eğer gerçek manada kalbe inmemiş ise o teslimiyet yapay bir teslimiyettir. Kalbin teslimiyeti insanın tüm benliği ile her tür cühud ve inattan, körü körüne aklı teslimiyetten arınmış kin, kibir, fahşa’nın her türlüsünden arınmak sureti ile elde edilecek olandır. Ey imana ermiş olanlar! Allah'a kendinizi tam olarak teslim edin ve şeytanın ardından gitmeyin, zira o sizin apaçık düşmanınızdır.(Bakara-208) Hakikat olan karşısında teslimiyet beden, dil, akıl vede en önemlisi kalp ile teslim olmaktır.İblisi bu hususta örnek olarak ele alalım:Kur’an ile bize bildirilen İblis karakteristik yapısını incelediğimizde, Allah’a Ahiret gününe, İhlas sahibi kulları ve daha bir çok hakikati bildiğini ayeti kerimelerden öğrenmekteyiz, bu hakikatleri bilmesine rağmen o zaman neden İblis oldu ve Kıyamet gününe kadar izin verildi sorusunu soracak olursak. Bu soruya cevabımız:İblis gerçeği kavramak ile birlikte duyguları isyan etmesine sebep olmuştur. Aklının kavramasına karşın baş kaldırması, gerçeği kabul etmeyip kibirlenmesi, ululanması, ırkçılık ve gönlünün teslim olmayışı, onun hakkı inkar edenlerden olmasına sebep olmuştur. (Ve Allah): "Sana emrettiğim zaman" dedi, "seni secde etmekten alıkoyan neydi?" "Ben ondan üstünüm", diye cevap verdi (iblis), "(çünkü) beni ateşten yarattın, onu balçıktan."(A’raf-12) İblis, «Bana insanların tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver» dedi.(A’raf-14) Sonra Meleklere "(Haydi!) Adem'in önünde yere kapanın" dediğimizde İblis dışında hepsi yere kapandı, o ise reddetti ve (üstelik) küstahça böbürlendi: Böylece hakkı inkar edenlerden oldu.(Bakara-34) Ayetlere bakınız: (Sad 74-75-76-77-78-79-80-81-82-83-84) |
18 Eylül 2010, 13:40 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 |
salih amel imanın bir şartımıdır sorusu müslümanların üzerinde çokça konuştukları bir konu olmuştur. müslümanların çoğu adece inandık demekle cenneti garantileyeceklerine inanmıişlardır.bu durum hristiyanlar ve yahudiler içinde geçerlidir, onlarda sadece inandık demekle işin bittiğine kani olmuşlardır. Ancak salih amel imanın en büyük kısmıdır. bu bir çok kişinin hoşuna gitmezsede böyledir. Yani peygamber sofrasında bir tecavüzcünün, yol kesicinin, zalimin, katilin yeri yoktur. iman ettim demesi onun sofraya oturmasına yetmez. |
19 Eylül 2010, 01:52 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Sonuç olarak: (Bunun üzerine İblis): "Senin kudretine Andolsun ki, onların tümünü şiddetli bir sapıklığa sürükleyeceğim!" dedi, (SÂD/82) «Yalnız onlardan ihlas sahibi kullar hariç.» (SÂD/83) İblis Allah’ın yüce kudretine yemin ederek insanları azdırıp, sapkınlığa sürükleyeceğini yalnız bundan müstesna olacakların İhlas sahibi (Muhsin) kullar olduğunu bilmektedir. Allah bunun dışında kalanlar için vaadinin hakk olduğunu ve onları cehenneme ileteceğini bizlere açıkça bildirmektedir. İman ettim demek ile bitmediği hakikati yapılan Amellerin ihlaslı olmasının gerektiğini açıklamaktadır. Sonuç Olarak: İman sahibi olan ve olmayan insanların amelleri hususunda şu sonuca varabiliriz. 1:İnsanların ahiret saadetine ulaşmaları veya cezayı hak etmelerinin aşama ve dereceleri vardır. Cenneti hak edenin derece ve aşamaları olduğu gibi cehennemi hak edecek olanlarında derece ve aşamaları olduğu. 2:Cennet ehli olacak insanların tümünün hemen cennete girmesi söz konusu değildir. Hak ettikleri cezayı geçirdikten sonra cennete girecekleri cehennemde ebedi kalmayacak olan cennet ehlinin var olduğunu. Dünyada Salih amel işlediği iddiası yerinde olsa dahi, hayatı boyunca işlemiş olduğu, fücur, fısk, zulüm, cinayet, zina vb büyük günahların cezasının aşamaları olduğu ve bazende büyük günahların cezasının ebedi cehennem olduğu hakikatini. 3:Allah’a ve Ahiret gününe iman etmeden, Allah’a yönelme amacı güdülmeden yapılan amellerin bir seraba benzetilerek göz boyama amaçlı olduğunu. ... Onların yapıp ettikleri çölde (görülen) serap gibidir; susayan kişi su(yu gördüğünü) sanır; ama (gördüğü şeye) yaklaşınca orada hiçbir şey bulamaz; engin bir denizin kopkoyu karanlıkları gibidir... (Nur-39-40) 4:Allah’a ve Ahiret gününe iman edip, Allah’a ulaşma niyeti ile halisane bir gönül ile yapılan Salih amellerin, Allah katında mükafatının olduğunu bunu yapan ister Müslüman isterse Müslüman ismi taşımasın mükafatını kazanacaklarını. Cennetin mertebelerinin olduğu ve kimin nereyi hak edeceği hususunda ‘’La yeğlemu ğaybe illallah’’ ‘’Gaybı Allah’tan başka Hiç bir kimse bilemez’’ deriz. Hayır. Allah'ın buyruğundan dışarı çıkanların yazısı muhakkak siccindedir. (Mutaffifun-7) Fakat iyilerin yazısı İlliyyin'dedir (Mutaffifun-18) 5:Allah’a ve Ahiret gününe iman eden gayrimüslimlerin. Amelleri Allah’a yaklaşma kastı ile ilahi esaslara uygun olanlarının kabul göreceği ve bunun dışında kalanların kabul görmeyeceği hakikatini. 6:Ameli Salih ister mümin ister gayrimüslimden olsun, Bunlara İslam dininin hakikatleri tebliğ edildiğinde Küfri İnadi ve Cühud gösterir iseler bunların yapmış oldukları amel ayeti kerime ile belirtilmiştir. Fırtınalı bir günde rüzgarın hışımla saçıp savurduğu küle benzemektedir... (İbrahim-18) 7: Müslüman veya Gayrimüslim olmayıp ‘’Tevhit’’ ehli olanların, Fısk, fücur, zulüm, cinayet gibi büyük günahlar ile Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmez iseler ahirette uzun süreli azabı çekecekleri, ama günahsız bir insanı kasten öldürmek gibi büyük bir günahın bedelinin ise ebedi cehennem olması gerektiğini. 8:Allah’a ve Ahiret gününe iman etmeyip, İnsanlığa yapmış oldukları hizmetlerinin (amellerinin) karşılığının olacağını ve onların diğer suçlarından ötürü çekecekleri azabın hafifletilebileceği ya da amellerinin derecesine göre affedilebileceklerini. Allah, kendisinden başka birine ilahlık yakıştırılmasını asla bağışlamaz, (ama) dilediği kimsenin daha hafif günahlarını bağışlar: Çünkü Allahın yanı sıra başkasına ilahlık yakıştıranlar şiddetli bir sapıklığa düşmüş kimselerdir. (Nisa-116) (Orada,) kim bir kötülük yapmışsa sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılacaktır; kim de, ister erkek ister kadın olsun, iman edip doğru ve yararlı işler yapmışsa cennete girecek ve orada kendisine hesapsız nimetler verilecektir! (Mü’min-40) Ayeti kerimede Allah’ın kanunu (Sünnetullah)’ın vaadinin hak olduğunu. Kim bir kötülük yapmış ise o yapmış olduğu kötülüğün karşılığı kadarı ile cezalandırılacağı ve Erkek/Kadın fark etmeksizin İman edip Ameli Salih işleyenlerin mükafatının ebedi cennet olacağı müjdesi verilmektedir. Hatalar bizden Hakikatler Kur’andan, Allah bizleri Gerçek manada İman edip Ameli Salih işleyen (Muhsinler) zümreden eylesin. MEVLÜT HÖNÜL [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] honul@msn.com MALAZGİRT 11.09.2010 |
19 Eylül 2010, 04:34 | Mesaj No:15 | ||
Alıntı:
Şöyle demişsiniz. Alıntı:
Dedikten sonra da Sonuç Olarak sunduğunuz bölümde : 8:Allah’a ve Ahiret gününe iman etmeyip, İnsanlığa yapmış oldukları hizmetlerinin (amellerinin) karşılığının olacağını ve onların diğer suçlarından ötürü çekecekleri azabın hafifletilebileceği ya da amellerinin derecesine göre affedilebileceklerini. Bu ifade yukarıda alıntı yapılan ayetle çelişiyor mu yoksa uyuşuyor mu ? Halbuki, (İbrahim-18 ve Nur-39-40)ayetleri pek açık ve net . Allah ve ahiret inancı olmayanların amellerinin asla bir değer ifade etmeyeceği bildiriliyor. Yani bu salih amellerinin karşılığı olmayacağı bildirilmişken nasıl oluyorsa sırf insanlığa yapmış oldukları salih amellerden dolayı ve azabın hafifletilebileceği ya da bilhassa da amellerinin derecesine göre affedilebileceklerini söylemek kuranın verdiği mesaja pek uygun düşmedi bana. Bu amellerinde dolayı belki azabın hafifleteceğini anlarım da affedilmeyi ( affedilip cennete girmelerini ) asla anlayamam. Yorumuza yorum katmaya ve soru sormaya devam edeceğim. | |||
19 Eylül 2010, 21:46 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Hiç kuşkusuz Allah, kendisine ortak koşma günahını bağışlamaz. Bunun dışında kalan günahları dilediğine bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa son derece büyük bir iftira günahı işlemiş olur. (Nisa-48) De ki: "(Allah şöyle buyuruyor. Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin: Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!" (Zümer-53) Allah’a ve Ahiret gününe İman etmeyenlerin amellerini şu bağlamda değerlendirmek gerekir:Elbette Ayeti kerimelerde bu husus çok net ve anlaşılır olarak belirtilmiştir.Benim konuya bakış açım,Allah indinde affedilmeyecek günahın ŞİRK olduğu hakikati üzerinden yorumdur.Gaybı Allah bilir Karar mercii odur... Allah’ın affetmeyeceği kesin olan günah ŞİRK’TİR. Yalnız İnsanlığa faydalı olacak buluş ve icatları yapmış olan kişilerin İmansız/Amellerini şöyle değerlendirdim: Yapmış oldukları Amel bencil amaçlar ile değilse! İnsanlığa faydalı olma amacı güdüyor ise Allah’ın vaadinin hakk olduğu ve EL ADL isminin tecellisine inanarak, hiçbir kimsenin zerre iyilik ve kötülüğünün kaybolmayacağı inancı ile. Allah’ın bu amellerinden ötürü işlemiş oldukları günahlardan çekecekleri azabı hafifletebileceğini Nisa/48 ve Zümer/53 ayeti kerimelere dayanarak izah etmeye çalıştım... Affedilme mevzuu Allah’ın indinde gaybi bir konudur. Affedilebileceklerini kesin olarak iddia etmek Allah’tan daha şefkatli olmaya çalışmak gibi olur Bundan da Allah’ı sığınırız... Değerli Abdulhamit Abim beşeriz fikirlerimizde yanlışlık ve kusur olabilir Sizlerden ricam eğer aştırma konularımda herhangi bir hata ile karşılaşırsanız beni uyarmanız Çünkü Kusursuzluk yalnızca Allah'a mahsustur. Müminin mümine en büyük iyiliği ''Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker'' Emrini tebliğ edip düzeltmektir.Yanlışlarım konu içerisinde bildirilir ise ben de düzeltmeye çalışırım teşekkürler Abi... |
21 Eylül 2010, 02:59 | Mesaj No:17 | |
Alıntı:
Saygılarımla Soru sorup yorumlarınıza yorum katmaya devam edeceğim
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | ||
21 Eylül 2010, 04:26 | Mesaj No:18 | |
Hiç kuşkusuz Allah, kendisine ortak koşma günahını bağışlamaz. Bunun dışında kalan günahları dilediğine bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa son derece büyük bir iftira günahı işlemiş olur. (Nisa-48) De ki: "(Allah şöyle buyuruyor. Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin: Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!" (Zümer-53) Alıntı:
Değerli kardeşim konuya bakış açınız olarak Allah indinde affedilmeyecek günahın yalnızca ŞİRK olduğunu söylemişsiniz... Nisa 48 ayetini delil göstermişsiniz. Şimdi sorarım size, Allah indinde şirk mi daha büyük günahtır. Yoksa Allahı, Allahın kitaplarını ,ahireti inkar mı ? Allah indinde şirk koşan mı daha büyük günah işler yoksa Allah yoktur diyen mi ? Allahı tamamıyla inkar eden mi, yoksa şirk koşan mı ? İnkar edenler Kafirler değil midir. Ateistler değil midir ? ŞİRK KOŞAN İLE İNKAR EDEN ARASINDA NE FARK VAR. HEPSİ BİRBİRİNİN AYNI DEĞİL MİDİR ? İster şirk koşan olsun ister inkar eden olsun bunların hepsi kafir sınıfından değil mi ? Hatırlatmak isterim ki Kur'anda insanların inançları şu başlıklar adı altında ifade edilirler. 1-iman edenler (müslümanlar). 2-müşrikler.(Allah'ın istemediği gibi inananlar ve yaşayanlar) 3-münafıklar (iki yüzlüler inanmadıkları halde inanmış gibi görünenler). 4-Fasıklar (Allah'a verdiği sözü bozanlar ve emirlerini yerine getirmeyenler.yani diğer bir anlamı ile münafıklar yoldan çıkmışlar) 5-Kafirler (Tamamen islamın dışında kalanlar , ateistler ve Allah'ın istemediği bir imana sahip olanların ortak adı. Kısaca Allah'ın katında tek geçerli imanın onun istediği gibi şekilde olması şarttır. Sıraladığım beş maddenin özetini yaparsam Kuran'da ateistler inkárcı diye geçer. Kuran'da inananlardan, inanmayanlardan, Allah'a ortak koşanlardan, bir de inanmadığı halde inanmış gibi görünenlerden söz edilir. Ateistler, inkárcılar kefesindedir. Nisa 48 ile zümer 53 arasında bir çelişki olamaz. Nisa 48 de Allah, kendisine ortak koşma günahını bağışlamaz denirken zümer 53 de de Allah bütün günahları bağışlar deniyor. Zümer 53 ayeti sadece dünya hayatı ile ilgilidir.Yani kulun ölüp ahirete intikal etmeden önce daha bu dünyada yaşarken tevbe etmesi halinde , günahlarından ötürü Allahtan umut kesmemesi ,şirk dahil her türlü günahının affedileceğini ifade eder. Ancak Nisa 48 ayeti ahiret ile ilgilidir. Eğer kişi tevbe etmeden şirk üzerine ölmüş ise bu günahın kesinlikle affedilemeyeceği, bunun dışında kalan günahlarının dilediği kişi için bağışlayacağın ifade eder. Şimdi şöyle bir mantık yürütebilir miyiz şirk koşmadı ama inkar etti yani kafir veya ateist olarak can verdi. Fakat insanlığa hizmet etti. Şirk koşmadığı için ama ( kafir olarak can verdi ) . Allah bu kulun günahlarını affeder mi ? İnsanlığa Yaptığı iyi amel hizmetten dolayı bu kafiri cennetine alır mı ? Elbette allühüalem diyeceğiz. Ama durumunun ne olacağına dair ait elimizde açık ve net ayetler var Şimdi Şöyle bir örnek verelim EDİSON ampulu buldu ve dünyayı aydınlattı. Her eve ,her sokağa ve her caddeye ampul girdi. Geceler sanki gündüz gibi oldu. İnsanlığa pek büyük hizmeti oldu. İnsanlara bu yaptığı fevkalede hizmetten dolayı ahirette nasibi olur mu olmaz mı ? Allaha şirk koşmuşsa olmaz. Şirk koşmadan Allahı inkar etmiş ise olur mu diyeceğiz. Cezasını çektikten sonra Allah isterse onu cennete alır mı diyeceğiz.? Allahı ve Allah'ın âyetlerini inkâr edenlerden yani İman etmeyenlaerin Amelleri boşa mı gidecek ? Kafir, müşrik ve münafıkların amelleri (yani iyi sayılan ameller) zayi edilmiştir. Ahirette onlara mükafattan hiçbir pay verilmeyecektir. Eğer bir mükafatları varsa da bu dünyada verilmiştir. Mesela bkz. A'raf 147, Tevbe 17, 67'den 69'a kadar, Hud 15-16, İbrahim 18, Kehf 104-105, Nur 39, Furkan 23, Ahzab 10, Zümer 65, Ahkaf 20. Cennete girmenin birinci şartı iman etmektir. BAKARA - 39 ayeti bize ışık tutar Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârı), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). BAKARA - 39 İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | ||
21 Eylül 2010, 04:57 | Mesaj No:19 | |
Alıntı:
Kömür gibi maddeler, süslemekle veya yıkamakla kömürlükten kurtulamaz. Bu nedenle yaratıcısına inanmayan bir insan başkalarına iyilik yapmakla Allah’a iman etme sorumluluğundan kurtulamaz. İman etmedikçe de cennete giremez. Çünkü Cennete girmenin birinci şartı iman etmektir. Şimdi şöyle bir mantık yürütebilir miyiz şirk koşmadı ama inkar etti yani kafir veya ateist olarak can verdi. Fakat insanlığa hizmet etti. Şirk koşmadığı için ama ( kafir olarak can verdi ) Allah bu kulun günahlarını affeder mi ? İnsanlığa Yaptığı iyi amel hizmetten dolayı bu kafiri cennetine alır mı ? Elbette allühüalem diyeceğiz. Ama durumunun ne olacağına dair ait elimizde açık ve net ayetler var BAKARA - 39: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ARAF-40: Ayetlerimizi inkar edenlere ve onlara karşı büyüklük taslayanlara göğün kapısı açılmaz ve deve iğne deliğinden geçmedikçe de cennete girmezler. Suçluları böyle cezalandırırız. [Kehf 103, 104, 105] (Deki: Size en çok ziyana uğrayanları haber verelim mi? Onlar dünya hayatında iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, çabaları boşa giden kimselerdir. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona kavuşmayı [dirilmeyi, hesabı, ceza ve mükâfatı] inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Onlar için, kıyamet günü, hiç bir terazi tutmayız. (Ayete dikkat ki, onlar için cennet- cehennem için hiç terazi tutulmayacağını söylüyor. Hiç bir terazi tutmayız. Ne demek ? İyilikleri ile kötülüklerini ölçmeyiz çünkü amelleri boşa gitmiştir, tartıya girecek makbul şeyleri kalmamıştır.)
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | ||
21 Eylül 2010, 08:52 | Mesaj No:20 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | "Şirk" sözlükte ortak kabul etmek, ortak koşmak anlamına gelir. Şirk, İslam dininde Allah'a eş ve ortak koşmak, isnad etmek, O'nun şeriki olduğunu söylemektir. Şirk "Tevhid"in zıddı. Dinin itikadi esaslarından herhangi birini inkar etmek ''KÜFÜR''olduğu itikadın ilk esası olan "Allah'ın birliği, tevhid" esasına karşı gelmek ve inkar etmek olan şirk, küfürlerin en büyüğüdür. Küfür daha genel bir kavramdır her şirk küfürdür, ama her küfür şirk değildir. Örneğin, Allah'a ortak koşmak, şirktir ve küfürdür; fakat ahiret gününe veya meleklere inanmamak sadece küfürdür, şirk değildir . MÜŞRİK şirk koşan demektir, ve her müşrik kafirdir ama her kafir müşrik olmak zorunda değildir. Allah'a şirk koşmak günahların en büyüğüdür, en büyük zulüm ve adaletsizliktir. Şirkin islam alimlerine göre beş çeşidi vardır: Şirk-i istiklal: Düalist ikici, Tanrı anlayışıdır, "iki müstakil ilah"a inananların şirkidir. Mecusilik ve Maniahizm örnek olarak verilebilir. Şirk-i teb'iz: Allah'ın bir olduğunu söylemek ve kabul etmekle beraber, O'nun ilahlardan mürekkeb olduğuna inanmaktır. Hristiyanların "Birde üç" teslis inancı bu çeşit şirkin örneğidir. Şirk-i takrib: Allah'ın bir olduğunu kabul etmekle beraber, Allah'a yakınlık sağlamak için aracılar kabul etmektir. İlk dönemlerdeki cahiliyye araplarının şirki bu çeşittir, zira onlar bir olan Yaratıcıyı, Allah'ı kabul etmekle beraber, Allah'a yakınlık sağlayacağına inandıkları putlara tapıyorlar - insanın tek başına, aracısız, Allah'a yaklaşamayacağını, tapamayacağını iddia ediyorlardı. Şirk-i taklid: Ataların dinine taklidi biçimde inanmak, onların yanlış inancını taklid ederek şirk koşmaktır. Son dönem cahiliyye araplarının şirki bu çeşittir. Şirk-i esbab: Yaratıcıyı inkar eden şirk çeşididir. Bu çeşit şirkte, her şeyin Yaratıcının yaratmasıyla oluşmadığı, maddenin kendi kendisinin sebebi ve yaratıcısı olduğuna inanılır. Naturalist ve Materyalist inanışlar bu türden bir şirke girerler. Müşrik terimi ise Şirk işleyen, şirk yapan manasındadır. Şirk bir tür küfür olarak tanımlandığı için her müşrik aynı zamanda kafir (küfür işleyen) olarak da tanımlanır. Alıntı Şirk-Müşrik-Kafir-Münafık bu kavramları ele alarak devam etmeye çalışalım Çünkü konunun net anlaşılabilmesi adına bu kavramlar ile birlikte değerlendirelim..
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
Konuyu Toplam 35 Kişi okuyor. (0 Üye ve 35 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
MEDİNEWEB HAFTANIN HUTBESi-27.07.2018-İMAN-AMEL İLİŞKİSİ | alperkara | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 26 Temmuz 2018 11:54 |
Iman-salih amel-ibadet | alperkara | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 09 Mayıs 2015 23:37 |
Salih Amel İşlemeye ve Günahtan Kaçınmaya Teşvik Eden Ayetler | YASEMİN ATAMAN | Konular İle İlgili Ayetler | 4 | 27 Nisan 2014 14:32 |
Ey İman Edenler! İman Edilmesi Gerektiği Gibi İman Edin! | Yitiksevda | Şiirler ve Şairler | 7 | 03 Ocak 2013 02:14 |
Vaaz: Günahlardan sakınma, Salih amel işlemek | Belgin | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 23 Mayıs 2008 08:48 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|