Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Muhtelif Konular (https://www.forum.medineweb.net/657-muhtelif-konular)
-   -   Kulluk görevimizin vekâletini kimseye veremeyiz (https://www.forum.medineweb.net/muhtelif-konular/19664-kulluk-gorevimizin-vekaletini-kimseye-veremeyiz.html)

YaŞuHa 06 Ağustos 2011 20:29

Kulluk görevimizin vekâletini kimseye veremeyiz
 
Kulluk görevimizin vekâletini kimseye veremeyiz
Türkiye, bir geçiş süreci yaşıyor. Geçiş süreçleri, zorlu ve çelişkilidir. Bu süreçlerde eski ile yeni, doğrularla yanlışlar iç içe yaşanır.
Geçiş süreçlerinde kimse görevini başkasına bırakamaz ve değişimi idare edenlerin yüzde yüz kendisini temsil ettiğini söyleyip kendi sorumluluğunu onlara bırakmaz.
Geçiş süreçleri ara dönemlerdir, ara dönemler hassastır ve belirleyicidir. Bu dönemlerde değerlerine sahip çıkanlar güçlenir, değerlerinin savunulmasını, sahiplenilmesini başkasına bırakanlar kaybeder.
Türkiye, kendisine dünyada yeni bir yer arıyor. Bunun için de dışarıda ve içeride geçmişten kopmaya çalışıyor. Bu kopuş, genel anlamıyla olumludur. Ancak, olumlu olduğu kadar da çelişkilerle yüklüdür.
Bu noktada ikisi dışarıdan, biri içeriden üç meseleye bakalım:
Birincisi, Türkiye’nin Amerika’yla ilişkisi. Şu an Türkiye, Amerika’dan uzaklaşan bir ülke olarak görünüyor, Türkiye’nin İran ve HAMAS’la ilişkileri ve siyonist şebekeye karşı tutumu Amerika’nın genel tutumuyla çelişiyor. Bu olumlu. Ama aynı zamanda daha dün Amerika’nın en etkili gazetelerinden Newyork Times’e göre Türkiye, hâlâ Ürdün ve Mısır’dan sonra Amerika’nın coğrafyamızdaki en büyük müttefikidir. Bu da olumsuz. Olumlu olanın gündemde olması, olumsuz olanı görmemeyi gerektirmez.
İkincisi, Türkiye’nin israil’le ilişkisi. Şu anda bir israilliye “israil’in en büyük düşmanı kim?” diye sorulsa ondan “Türkiye’dir” cevabının alınmaması için hiçbir neden yok. Belki bizim sokaklarımızda da sıradan bir insana “Türkiye’nin en büyük düşmanı kim?” diye sorulsa cevap “israil” olacaktır.
Oysa, Türkiye coğrafyamızda hâlâ israil’le en sıkı ilişkileri olan, israil’e askeri antlaşmalarla ve diğer antlaşmalarla en çok para kazandıran ülke durumundadır. Bakın daha dün yine bir yabancı gazetede çıkan bir haberde israil, Türkiye’yi karşısına alarak gözünü kulağını kaybediyor, deniyordu. Meğer, israil, hâlâ Türkiye’nin imkanlarını kullanarak İran ve coğrafyamızdaki diğer ülkeleri izliyormuş.
Dün İstanbul’da yapılan Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler toplantısı için televizyonlar, israil elçisi yapayalnız diye görüntüler verdiler. siyonist elçinin dışlanmasını öne çıkardılar. Oysa, orada sorulması gereken “Baksanıza beyler! Çoğu Müslüman ülkelerden oluşan bir toplantıda siyonist elçinin ne işi var? Onu kim buraya aldı?” sorusudur.
Geçiş süreçlerini yönetenler, koşullar gereği çelişkilere sürüklenebilirler. Biz, Müslüman toplum olarak çelişkiyi sürüklenemeyiz. Biz, bu çelişkiyi göreceğiz ve elbette seslendireceğiz.
israil’e yönelik kınamalar elbette görülür. Ancak nasıl oluyor da 20’si tam, 10’u gözlemci olan otuz ülkenin hem de çoğu Müslüman ülkenin zirvesinde siyonist katil kendisine yer bulabiliyor? siyonist yapı Asya kıtasının bir parçası mı ki oraya alınsın? Onun bundan neredeyse bin yıl önce Kudüs’ü işgal eden Haçlılardan ne farkı var ki? O kan kusucu Haçlıları kim devlet diye muhatap almıştı ki bugün siyonist, devlet diye muhatap alınıyor?
Olayın bu tarafını görmek ve tepkimizin siyonizm bu topraklardan silininceye kadar devam edeceğini, devam etmesi gerektiğini ifade etmek durumundayız.
Burada bir parantez açıp hepimizin aklından geçen “Bu gazeteci kılıklı adamlar neden israil’in arkasında duruyor?” sorusunu yanıtlamakta yarar var. O gazeteci kılıklı adamlar, bir lobi elemanı. Lobiciler, yabancı bir ülkeyi kendi ülkesinde para karşılığında savunur, onun imajını düzeltir, onun lehinde kamuoyu oluşturur. Yani o ülke adına avukatlık yapar. Türkiye, her yıl bu iş için Amerika’daki Yahudi lobisine milyonlarca dolar para veriyor. Türkiye’nin Amerika’da Yahudi lobisi olurdu, israil’in Türkiye gibi kendisi için çok önemli bir ülkede lobisi olmaz mı? İşte o gazeteci kılıklı adamlar, israil’in lobicisi, yani avukatı. Paralarını almışlar ve konuşuyorlar. Emin olun biri bulup aksi yönde konuşmaları için onlara para verse “Türkiye, hemen israil’e savaş ilan etsin!” demeye başlayacaklar. Özür dilerim, ama anlaşılır bir dille, bunlar zurnacı. Kim parayı verirse onun adına çalarlar. O kanaatler onlara ait değil, bizzat israil’in kanaatidir, onlar sadece bir vekildir.
Türkiye’nin geçiş süreciyle ilgili üçüncü noktamız, içeriyle ve bizzat bölgemizle ilgili. Bizim, bölgemiz, daima Türkiye’nin Batılılaşması, modernizm adı altında Batı’nın ahlakî çirkefliklerini alması önünde bir engel olarak görüldü. Bunun için neredeyse iki yüzyıldır bölgemize yönelik çok yoğun tasfiye ve yoldan çıkarma programları yürütülüyor. Allah’a şükürler olsun ki bu programların çoğu iflasla neticelendi.
Ama, bizim olumlu gelişmeler var dediğimiz son dönemde tam da geçiş döneminin karakterine uygun olarak bizim değerlerimizin aleyhinde tam anlamıyla bir savaş yürütülüyor. Bu savaşın bir tarafında sosyalist kafalı insanlar var. Ki ahlaksal değerleri aşındırma konusunda hiçbir sınır tanımıyorlar. Diğer tarafında ise devlet kurumları vardır.
Sosyalist gruplarınki malum, devletin de malum ama bir ayrıntı söz konusu. Çünkü bölgede idarecilerin önemli bir bölümü “muhafazakâr”…
”Muhafazakâr”, bugün için “manevi değerlere saygılı” anlamında kullanılıyor. Kendisini bu kimlikle tanıtanların en azından değerlerimize karşı bir mücadelesi olmaması gerekiyor. Onlardan İsmet İnönü yıllarının valilerinden farklı bir tutum bekleniyor.
Onların bir kısmının namaz kılması, içki içmemesi aynı zamanda bir güven oluşturuyor ve bu idareci buradayken değerlerimizi tasfiye etmeye inancımıza hakaret etmeye yönelik bir gelişme olmaz diyorsunuz.
Ne var ki öyle olmuyor. İşte Mardin Kasımiye Medresesi… Adı üzerinde medrese, yaklaşık bin yıl önce inşa edilmeye başlanan ve en az beş yüz yıl önce bitirilip yüzyıllarca ilim adamı yetiştiren bir kurum… Cumhuriyetin kuruluş yıllarında kapısına kilit vuruldu, asker kışlası yapıldı, o dünya harikası eser harap edildi. Sonra asker boşalttı, sarhoş insanların, ahlaken düşük kişilerin mekanı oldu. 80’li yılların sonunda ona bir el uzandı, kısmen onarıldı, imam atandı, mescidinde ezan okunmaya başlandı.
Ya bugün, Mescid-i Aksa’nın kurtarılmasından söz ettiğimiz, İsmet İnönü yıllarındaki istibdadın belgesellere konu olduğu bu dönemde, ne oldu diyeceksiniz? Cevap vereyim. Mardin Kasımiye Medresesi, son dönemde kültür- turizm etkinliği adı altında resmen gazinoya çevrildi.
İnönü, askeri kışlaya çevirmişti, şimdi içindeki türbenin yanı başında çıplak kadın gösterileri yapılıyor.
Bu nasıl hâl? Biz, bunun muhafazakarlığın neresine yerleştireceğiz. Hem değerleri koruyorum diyeceksin hem de medreseyi, camiyi, türbenin yanı başını gösteri merkezi yapacaksın? Dünyanın neresinde bir ibadetgah bizzat onun kutsal olduğuna inananlarca bu hâle getirilmiş?
Turizmmiş, ne turizmi barcılık resmen…Resmi barcılık… Vali Bey ordaymış da görmemek için başını eğmiş. Hem organize ediyorsunuz hem başınızı eğiyorsunuz, kendi eserinizden utanıyorsunuz.
Mardin valisi, geçen yıl Bilge Köyü katliamından sonra bölge gerçekleriyle ilgili çok olumlu sözler söylemişti ama geçiş dönemi işte…
Manzara ortada, biz kulluk görevimizi kimseye yükleyemeyiz, kendi değerlerimize sahip çıkmak, değerlerimizi aşındıranlara tepkimizi duyurmak durumundayız.
Biz, bu değerlere sahip çıkmazsak, bizim adımızı şu kişi, bu kişi sahip çıkar, dersek Allah katında mes’ul oluruz.
Aksi hâlde bu çelişkili dönemde çok şey kaybedeceğiz.
Kulluk vazifesini başkalarına devreden gafillerden olmamak dileğiyle Allah’a emanet olunuz…

Abdulkadir TURAN


SAAT: 22:56

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321