Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Allah(c.c) > “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

Konu Başlıkları: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?” Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
30 Ocak 2023 00:07
Kara Kartal
Alıntı:
Medine-web Üyemizden Alıntı Mesajı göster
şirk olmayan taraflarından faydalan..kurana uygunlarını alıp uygun olmayanları bir tarafa bırak.aksi takdirde bu gidiş iyi gidiş değildir.hiç bir alim masum değildir,peygamber değildir,ismet hiç değildir.bu gerçeği göz önüne alarak ,bardağın dolu tarafından faydalanmaya bakalım yada boş verip işimize bakalım.
mesela kuran meali çalışmalarımıza yoğunlaşalım..
boş ve anlamsız tartışmalara son verelim...
bize faydası olan,bizi biz yapacak ilimlere yoğunlaşalım..
falankes şirk işledi,filankes saçmaladı paylaşımlara ayıracak zamanımız olmamalı..
islam dinine nasıl hadim olurum,bataklıktaki birisine nasıl et atabilirim,bilmeyene nasıl bilgi aktarırım derdine düşelim...
başkasını sorgulayacağımıza kendimizi sorgulamaya zaman ayıralım..
inanın başkasını sorgulamaktan kendimizi unuttuk.
yeter artık la ağa..kendimize gelelim.
Allahım faydasız ilimden,faydasız tartışmalardan,faydasız munakaşalardan sana sığınırım duasında birleşelim.
Şunu demek çokmu zor. Dün tekfir edenler hakka girenler bugün bu fikre sahipse ve tekfir ede ede islamdan uzaklaşirdıkları bir sürü kişinin hakkını nasıl ödeyecekler. Tekfir edip islama ısınan kac kişi gördünüz. Çocuğunuzu yaptığı hatadan dolayı evlatliktanmı reddedersiniz.yoksa anlatma ve çocuğu anlama yolunumu?ilkini yaparsanız çocuğunuzu kaybedersiniz ve hatasinda ısrar eder inadına yapar.ikincisini yaparsan arada güven duygusu oluşur,hatasını tekrarlamaz kendini düzeltir.
Bırakın şu yersiz münakaşaları. tasavvufun suyuna tekfirle ekmek bandırmaktan yorulmadınız. Onlar desen başka kafa.boş işler.
20 Mart 2012 14:17
bilinmez
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

Alıntı:
Zeynebİslamoğlu Üyemizden Alıntı Mesajı göster
tekfir et gitsin.paramı harcıyorsunuz yok.ucuz bir maliyeti var.bas klavyeye yap tekfirini.mahşerde bu iki alimle yüzleşmenize şahit olmak isterdim :(

kamer34 hocam,Çok süper bir konu işlemişsiniz.hepsini okudum.Allah razı olsun.

fravun hz musaya ÖLMÜŞ OLAN ATALARI hakkındaki akibeti sorunca Musa peygamber,onların durumu Allahın katındaki bi kitapta yazılı diyor,sayın zeynep islamoğlu ben görmediğim insanların fikirlerine binaen o şekilde muhsin hocaya sormuşum,sizede aynısını sorsam ne cevap verirsiniz o ki muhalifsiniz buyrun siz bu zatların kitaplarındaki iddalarına ne diyorsunuz.Bu zatların kitaplarının iranda şialarca rağbet görmesi bile tuhaf bi durumdur,şialar ehli sünnetin elinde bulunan ŞUAN Kİ EVLERİMİZDE BULUNAN KURANIN BİLE ASL OLMADIKLARINI,imamlarının halen cebarail as ile görüştüğünü söylerlerken nasıl oluyorda BU zatların kitaplarına itibar ediyorlar hayret...düşünceli000bunun hakkındaki görüşünüz nedir peki,ama kamer 34 dün konusunda değil başka başlıkta açın gerçekten kamer34 işlediği bu konu güzel ilenmiş,konu başlığından uzaklaşmasın ..
20 Mart 2012 10:48
Zeynebİslamoğlu
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

Alıntı:
la diyebilmek Üyemizden Alıntı Mesajı göster
1-eğer tasavvufu komple,mürşitleri-müritleri-sempatizanları ile birlikte,tekfir edersek...içlerinde bulunan muhammed gazali,said nursi gibi sevdiğim,Allahın velisi olduğunu umut ettiğim alimleri de katmış olacağız.bunu yapmaktan Allaha sığınırım.ya hep ya hiç kavramıyla girişmek yalnıştır ve bu konuda anlaşamayız.kaldı ki tekfir bizim işimiz değil,biz tekfirmatik de değiliz,olmamalıyız.

ABDULMELİKTEN ALINTI...

Muhsin abi,saide nursinin ve gazalinin kitaplarında bulunan ve şirk olanlarına nasıl bakıyorsunuz bunun hakkındaki fikirlerinizi de bizimle paylaşırmısınız,bu zatlarda,Vefat eden peygamber ve ashabla görüştüklerini söylüyorlar bu bile bunların ALLAHIN VELİSİ, olmadıklarının belirtisi değil midir..

AHKAF SÜRESİ 5...Allahı bırakıpta kıyamete kadar onlara ses veremiyecek olanlara tapandan daha sapık kim olabilir..
tekfir et gitsin.paramı harcıyorsunuz yok.ucuz bir maliyeti var.bas klavyeye yap tekfirini.mahşerde bu iki alimle yüzleşmenize şahit olmak isterdim :(

kamer34 hocam,Çok süper bir konu işlemişsiniz.hepsini okudum.Allah razı olsun.
18 Mart 2012 16:26
kamer34
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

................Allah ile kul arasına aracılarkoymak............



Hükümdarlarla vatandaşları arasındaki aracılar gibi, Allah (c.c) ile kulları arasında aracılar olduğunu kabul ediyorsanız; nasıl ki vatandaşlar ya direkt olarak ihtiyaçlarını hükümdara aktarmayı saygıya aykırı gördüklerinden ya da aracıların, hükümdara kendileri için daha yararlı olur düşüncesiyle ihtiyaçlarını aracılara arzedin aracılar da bunları hükümdara iletiyorsa,

Allah'la (c.c) kulları arasındaki aracıların da, kulların ihtiyaçlarını Allah'a (c.c) ilettiklerini,
Allah'ın (c.c)'da ancak onların aracılığıyla kullarını hidayete erdirdiğini ve onlara rızık verdiğini; halkın, ihtiyaçlarını bu aracılardan isteyip onların da bunları Allah'tan (c.c) istediklerini söylüyorsanız, bunu söyleyen, kafir ve müşriktir.

(İbn Teymiyye-Tevessül s.160,161)

İşte bu şekilde vasıtalara gerek yoktur. Çünkü Allah (c.c) kuluna herkesten ve herşeyden yakındır.
Allah-u Teala şöyle buyuruyor:

"Kullarım sana Beni sorarlarsa, şüphesiz ki Ben onlara çok yakınım. Dua edenin duasını, Bana dua ettiği zaman kabul ederim. O halde onlarda Benim davetime uysunlar ve Bana inansınlar ki, doğru yolu bulmuş olsunlar.
(Bakara: 186)

Allah-u Teala şöyle buyuruyor:

"Her işinde yalnız Rabbine yönel, isteyeceğini O'ndan iste."

(İnşirah: 8 )


Hidayete Tabi olanlara selam olsun
18 Mart 2012 10:49
dua dilencisi
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

Alıntı:
Abdulmelik Üyemizden Alıntı Mesajı göster
şirk olmayan taraflarından faydalan..kurana uygunlarını alıp uygun olmayanları bir tarafa bırak.aksi takdirde bu gidiş iyi gidiş değildir.hiç bir alim masum değildir,peygamber değildir,ismet hiç değildir.bu gerçeği göz önüne alarak ,bardağın dolu tarafından faydalanmaya bakalım yada boş verip işimize bakalım.
mesela kuran meali çalışmalarımıza yoğunlaşalım..
boş ve anlamsız tartışmalara son verelim...
bize faydası olan,bizi biz yapacak ilimlere yoğunlaşalım..
falankes şirk işledi,filankes saçmaladı paylaşımlara ayıracak zamanımız olmamalı..
islam dinine nasıl hadim olurum,bataklıktaki birisine nasıl et atabilirim,bilmeyene nasıl bilgi aktarırım derdine düşelim...
başkasını sorgulayacağımıza kendimizi sorgulamaya zaman ayıralım..
inanın başkasını sorgulamaktan kendimizi unuttuk.
yeter artık la ağa..kendimize gelelim.
Allahım faydasız ilimden,faydasız tartışmalardan,faydasız munakaşalardan sana sığınırım duasında birleşelim.
Her insan her kişi ve öncede kendi nefsime iç alemimize dönüp yıkıntıları tamir etsek virane taraflarımızı keşfedip dağılmışlığımızı toplasak felancaya fişmancaya hiç zaman kalmaz vede daha kestirmeden doğrulara ulaşabiliriz zira hal dili ve hal dilinin yansıması sözler daha tesirli ..."Allahım faydasız ilimden,faydasız tartışmalardan,faydasız munakaşalardan sana sığınırım" amin ....
17 Mart 2012 23:43
Medine-web
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

şirk olmayan taraflarından faydalan..kurana uygunlarını alıp uygun olmayanları bir tarafa bırak.aksi takdirde bu gidiş iyi gidiş değildir.hiç bir alim masum değildir,peygamber değildir,ismet hiç değildir.bu gerçeği göz önüne alarak ,bardağın dolu tarafından faydalanmaya bakalım yada boş verip işimize bakalım.
mesela kuran meali çalışmalarımıza yoğunlaşalım..
boş ve anlamsız tartışmalara son verelim...
bize faydası olan,bizi biz yapacak ilimlere yoğunlaşalım..
falankes şirk işledi,filankes saçmaladı paylaşımlara ayıracak zamanımız olmamalı..
islam dinine nasıl hadim olurum,bataklıktaki birisine nasıl et atabilirim,bilmeyene nasıl bilgi aktarırım derdine düşelim...
başkasını sorgulayacağımıza kendimizi sorgulamaya zaman ayıralım..
inanın başkasını sorgulamaktan kendimizi unuttuk.
yeter artık la ağa..kendimize gelelim.
Allahım faydasız ilimden,faydasız tartışmalardan,faydasız munakaşalardan sana sığınırım duasında birleşelim.
17 Mart 2012 15:53
bilinmez
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

1-eğer tasavvufu komple,mürşitleri-müritleri-sempatizanları ile birlikte,tekfir edersek...içlerinde bulunan muhammed gazali,said nursi gibi sevdiğim,Allahın velisi olduğunu umut ettiğim alimleri de katmış olacağız.bunu yapmaktan Allaha sığınırım.ya hep ya hiç kavramıyla girişmek yalnıştır ve bu konuda anlaşamayız.kaldı ki tekfir bizim işimiz değil,biz tekfirmatik de değiliz,olmamalıyız.

ABDULMELİKTEN ALINTI...

Muhsin abi,saide nursinin ve gazalinin kitaplarında bulunan ve şirk olanlarına nasıl bakıyorsunuz bunun hakkındaki fikirlerinizi de bizimle paylaşırmısınız,bu zatlarda,Vefat eden peygamber ve ashabla görüştüklerini söylüyorlar bu bile bunların ALLAHIN VELİSİ, olmadıklarının belirtisi değil midir..

AHKAF SÜRESİ 5...Allahı bırakıpta kıyamete kadar onlara ses veremiyecek olanlara tapandan daha sapık kim olabilir..
17 Mart 2012 14:19
Medine-web
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

hayri abi,
Konuya girişinizde bana atıfta bulunarak,konunun gidişitanı sonuna kadar okurken gene hep kendimi gördüm...saydığın sapkınlıkları savunmadığımı,savunamıyacağımı sanırım az çok belirgindir geçmiş muzakerelerimizde...
senin soru gibi sorduğun ve cevabını gene kaynaklarında vermiş olduğun çarpıklıkları,şirk kokan düşünceleri hiç bir müslümanın onaylaması mümkün değil ki..aynı soruları esedullah hocaya misafir bölümünde sormuştum.malesef delil namına cevap alamadık alamayız da...klasik tasavvuf savunucuların duygusal hissel psikolojik drama gölgesinde ikna etmeye çalıştı...ferit aydın diğer başlıkta bunları en birincil,bilincil ağızdan dinlediğimizde devenin hangi tarafını düzelteceksiniz ki..
Ben diyorum ki,evet tasavvuf bu dinden beslenmiş ama çeşitli hejeyan kokan beşeri sistemlerden,felsefeden,mantık(sız)dan esinlenerek,gelişmiş,makyajı ile ,hormonları ile,organ nakli ile,düşünce transferleri ile islamdan kopmuş şirk bataklığında debelenmiştir..terörü besleyen dış kaynaklar olduğu gibi,bu akımları da besleyen cahil yığınlardır.hep söylemişimdir,tasavvuf alanına girmek isterseniz,kuran ilimlerini bilmeniz gerekir ki,bu bataklıkta boğulmayasınız.cahiller için bu alan sadece ve sadece şirk,küfür,cehalet nihayetinde cehenneme giriş alanıdır.
Hayri abi,
1-eğer tasavvufu komple,mürşitleri-müritleri-sempatizanları ile birlikte,tekfir edersek...içlerinde bulunan muhammed gazali,said nursi gibi sevdiğim,Allahın velisi olduğunu umut ettiğim alimleri de katmış olacağız.bunu yapmaktan Allaha sığınırım.ya hep ya hiç kavramıyla girişmek yalnıştır ve bu konuda anlaşamayız.kaldı ki tekfir bizim işimiz değil,biz tekfirmatik de değiliz,olmamalıyız.

2-ya hep ya hiç yerine,hepleri kuranca ayıklamak,hiçler bölümüne aktarmak en doğrusudur.bunu yaparken hasan bey gibi değil,yapıcı ve ilimce yaklaşmak lazımdır.irfan hocanın vermiş olduğu onlarca mealde verilen ayet,hasan beyın hızına bir türlü fren yapamadı.taadüdü zevcadın çirkinliğini,çirkefliğini,kadının psikolojisi açısından iticiliğini bir tarafa bırakalım... bunun ruhsat olduğunu kabulleneceğimize,"sevgili,sekreter,çıktısı,dost,o dalık,"gibi şeytani kavramlara sığınmayı seçmektedir adeta.kurana "ahlaklıca yaklaşalım" dediğim bu idi.tasavvuf erbablarının yukarıda yazmış olduğun kurana ters,kavgalı düşünceler ne kadar itici ise,kurana ahlaki yaklaşmayı bırakip kasapca girişmek de aynı iticiliktir.kuran bu iki gayri meşru çocuğuda kabullenmez,evladımdır demez.Allahın dinini Allaha öğretme ukalalığı budur işte.

3-Allahın dinine zam,iskonto,organ nakli,yama,makyaj yapmak küfürdür.bu kategoriye giren her düşünce şirktir,küfürdür.ahkam ayetlerine acaba ile yaklaşmak küfürdür.muteşabih ayetleri lastikleştirip amacına hizmet ettirmek küfürdür.helali haram,haramı helal yapmak küfürdür.beş vakit namazı 6/8/3 vakit yapmak küfürdür.kadın tesettürünü üzerinden almak bunu kurana dayandırmak küfürdür.Allaha iftira atmak küfürdür.peygamberi ile telefonla,msn ile,fax ile,3g ile irtibatlı olduğunu iddia etmek küfürdür.ırzına geçmek istediği kıza,seninle "nikahımızı Resulullah kıydı" hayvanlığı küfürdür.bu kavramlar ile amel eden düşüncelerle savaşalım,kişiler ile değil.ayrıştığımız bir konuda budur hayri abi...

4-hasan beyin menzil ziyaretine gelince...menzil ve mensuplarından çektiğimi,onlarla mucadelemi Allah biliyor.namaz kıldırdığım cemaatin yüzde sekseni bunların mensuplarıdır.dolayısıyla ne kadar çetin bir ortamda olduğum az çok tahmin edilmeli..o tarikatı asla tasvib etmem,onaylamam...birinci sırada mürşitleri,kuran ve sünneti 3.sıraya koyan hiç bir düşünceye islam demem,diyen de müşriktir.bunları red etmemi emreden kurandır.hasan beyin bu gurubu eleştirmesi de kuranca olmalıydı.kalbi kurtarayım diye böbreği feda etmişti..bunları eleştireyım derken,kuranın yasakladığı nemime,gıybet,çekiştirme,kusur araştırma,alay etme gibi affedilmez hataları işleyerek onlardan beter hatalara düşmesi de ayrı bir drama...

bu ön bilgiden sonra,zaman bulsam senin konuya eğilme sırası sanırım...inşaallah bu konuyu kuranca irdelemeye çalışacağız.
saygılar..
17 Mart 2012 06:11
kamer34
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

Fariz'in sözleri bunlara benzer biçimde sürüp gitmektedir. Bu adam ölümün kendisine yakınlaştığını gördüğünde de şunları söylemiştir:
“Benim yolum sizce olmuşsa da sevimli,
Umduğuma kavuşamadım, yitirdim bütün günlerimi.
Nefsim, zaferinden emindi bir zamanlar,

Bugün, vakit geçmişken anlıyorum ki, boş ve batıl şeylermiş onlar...”

İbni Fariz, önceleri kendisini Tanrı sanıyordu. Fakat Allah'ın melekleri, canını almak üzere hazır olduğu son anda, zannının batıl olduğu apaçık gözlerinin önüne serilmiş ve asla kendisini kurtaramayacak olan yukardaki sözlerini sarfettirmiştir.
Yüce Allah, eksiksiz kitabında buyuruyor ki:

“Yerde ve gökte ne varsa, hepsi de Allah'ı tesbih eder; O, aziz ve rahimdir.”
(Hadid: 1)

Evet, yerde ve gökte ne varsa, herşey Allah'ı tesbih eder ve hiçbiri de (Haşa) Allah değildir.
Şanı yüce Allah buyuruyor:

“Göklerin ve yerin mülk ve hakimiyeti O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, her şeye kadirdir. Evvel de O'dur, Ahir de... Zahir de O'dur, batın da... Varlığı aşikar olup, gerçek mahiyeti insan için bilinmezdir Ama, O, herşeyi hakkıyla hiç eksiksiz bilir.”
(Hadid: 2-3)

Müslim'in sahihindeki bir hadisi şerifde şöyle buyrulmaktadır:

“Allah'ın Resulü dua ederlerken şöyle buyururlardı:
“Ey arşın ve yedi kat gökyüzünün Rabbi olan şanı yüce Allah'ım!
Ey bizim ve bütün yaratıkların Rabbi!
Ey küçücük taneleri yaran; Tevrat, İncil ve Kur'anı inzal buyuran! Yaptıkları ve yapacakları senin elinde bulunan her canlının şerrinden sana sığınırım!
Sen evvelsin, senden evvel hiçbir şey yoktur.
Sen ahirsin, senden sonra hiçbir şey varlığını sürdürecek değildir. Sen zahirsin, senden daha açık bir varlık yok.
Sen batınsın ve senden daha yakin kimse yok. Rabbim! Borcumu öde ve beni zengin yap!”

Yüce Allah, yukarda en son olarak zikrettiğimiz ayeti kerimeden sonra şunları buyuruyor:

“Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arşa istiva eden O'dur. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir O. Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah, bütün yaptıklarınızı görür.”
(Hadid: 4)

İşte, yüce Allah, bu ve buna benzer daha birçok ayette, göklerle yerin arasında ne varsa, hepsinin sonradan yaratılmış olan bir mahluk olduğunu ve hepsinin de yüce yaratıcısını tesbih ettiğini beyan buyuruyor. Aynı zamanda da, yüce Allah'ın her şeyi en ince noktalarına kadar bildiğini ilan ediyor.

Ayeti celiledeki “O, sizinle beraberdir” deyiminin anlamı; Arap dilinde, “Mea=beraber” lafzı, iki şeyden birinin diğeriyle birleşip karışmış olması anlamı taşımaz.
Mesela Kur'an-ı Kerim'deki şu ayette olduğu gibidir:

“Ey iman edenler! Allah 'dan korkun ve doğrularla beraber olun!”
(Tevbe: 119)

Şunda olduğu gibi:

Muhammed Allah'ın Resulüdür ve onunla birlikte olanlar kafirlere karşı şiddetlidir.”(Feth: 29)

Mesela şurada olduğu gibi:
“Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizli konuşsa, mutlaka dördüncüleri O'dur. Beş kişi gizli konuşsa, mutlaka altıncıları O'dur. Bundan az, bundan çok da olsalar, nerede bulunsalar, mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü, onlara yaptıklarım haber verir. Çünkü, Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”(Mücadele: 7)

Bu ayetteki, beraberlik, geneldir. Bu ayet, ilimle başlayıp yine ilimle sona ermektedir. Bunun için İbni Abbas. Dahhak Sufyan'ı-Sevri ve Ahmed bin Hanbel “Yüce Allah, ilmiyle beraberdir” buyurmuşlardır.

Aşağıda zikredeceğimiz ayetlerde geçmekte olan beraberlik ise, mahiyeti özellik ifade eden bir beraberliktir:

“Muhakkak ki Allah, takva (Allah'tan korkup, yasaklarından çekinme hali) sahibi olan ve iyilik yapanlarla beraberdir.”
(Nahl: 128)

“Şüphesiz ki ey Musa! Ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm”
(Taha: 46)

“... O zaman O, arkadaşına: “Üzülme, Allah bizimle beraberdir” diyordu!”
(Tevbe: 40)

Allah'ın Resulü mağarada Hz. Ebu Bekir'e şöyle söylemişti:
Demek ki, Allah, Musa ve Huran ile beraberdir, ama Firavun ile beraber değildir.
Muhammed ve arkadaşı ile beraberdir ama, Ebu Cehil ve öbür düşmanları ile beraber değildir.

Korkan ve sakınanlarla beraberdir, bundan ötürü de iyilik yapanlarla beraberdir ama, haddi aşan zalimlerle beraber değildir.Eğer bu beraberlikten kastolunan mana, yüce Allah'ın zatı ile ilgili olsaydı, zikredilen ayetlerdeki özel olan haberlerle, genel olan haberler birbiriyle çelişirdi.Gerçek manası, buradaki beraberliklerin; O'nun yardımının, dostlarına olduğu, düşmanlarına ise olmadığıdır.

“Gökte de, yerde de ilah O'dur” (Zuhruf: 84) buyrulmaktadır ayeti kerimede. Bu ayetin manası, elbette ki, göklerdeki ve yerdeki her şeyin ilahının O olduğudur.
Nitekim bir ayeti kerimede şöyle buyrulmaktadır mealen:

“Göklerde ve yerde en yüce sıfatlar O'nundur. O, azizdir, hakimdir!”(Rum: 28)

“Göklerde de yerde de Allah O'dur”(Enam: 3) ayeti celilesi de böyledir.

İmam Ahmed ve diğer ilim sahibi büyük imamlar bu ayetin tefsirinde;

“Göklerde de yerde de mabut ancak Odur demişlerdir.
Bu ümmetin evveli ve aklı başında imamları, Yüce Allah'ın, yarattığı mahlukatından ayrı ve kendine has olduğunda; bir tahrif ve ta'dil olmaksızın, keyfiyet ve kemiyet cihetine gidilmeksizin, yüce Allah'ın kendini vasıflandırdığı ve Resulünün sıfatlandırdığı sıfatlarla vasfedileceğinde ve noksan ve eksik sıfatlarda vasfetmenin doğru olmadığında, icma ve ittifak etmiştir.

Biz kesin olarak biliyor ve inanıyoruz ki; “O'nun misli ve benzeri yoktur” (Şura: 11) ve O'nun kemal sıfatlarından herhangi biri hakkındaki kelamının da bir benzeri yoktur. İşte O'nun kemal sıfatlarını belirten eşsiz ve benzersiz kelamından bir bölüm:
“Ey Muhammedi De ki: “O Allah, bir tektir. Allah herşeyden müstağni (ihtiyacı bulunmayan) ve her şey O'na muhtaçtır. O, doğurmamış ve doğmamıştır. O'nun hiçbir eşi ve benzeri, dengi yoktur.” (İhlas: 1-4)

İbni Abbas, yukardaki ayetlerde geçmekte olan “Es-Samed” sıfatını açıklarken, şöyle demiştir:

Es-Samed: İlminde, sonsuz olan, alim sıfatının azametinde eşsiz olan, kudretinin üstünlüğünde dengi bulunmayan, hikmetinin genişliğinde nihayet bulunmayan, hasılı, büyüklüğünde hiçbir sonu olmayan ululuk, demektir.”

İbni Mesud ve daha başkaları da şöyle söylemişlerdir:

Es-Samed: Boşluğu ve noksanı bulunmayan; Ehad ise, benzeri bulunmayan” demektir.

Bu duruma göre, yüce Allah'ın, “Es-Samed” sıfatı, kemal sıfatlar ile muttassıf olduğunu ve her türlü noksanlıklardan uzak ve münezzeh bulunduğunu ifade etmektedir. “Ehad” sıfatı ise, misli ve benzerinin olmadığını bildirmektedir.

Biz bu surenin tefsirinde; surenin, Kur'anın üçte birine eşit olduğunu geniş bir biçimde açıklamıştır.

Allah’ımın rhameti üzerine olsun...Umarım bu kadar açıklayıcı bilgi yeterli gelmiştir...Şimdi şehide delilleri varsa cevap versinler...Fakat onlardan ricam bizlere “Çiruk” (Masal) anlatmasınlar....)

(Bir konu hakkında yazı hazırlamak inanın o kadarda kolay değildir...Birçok kaynağı teker teker okuyacak konuyla irtibatlı ayetleri ve sünneti bulacak önce kendin okuyacak sonrada üzerine anladıklarını nakş edeceksin..Bu çok emek isteyen bir iştir...Siz okuyacalarımızın azıcıkta olsa düşüncelerini yeniden gözden geçirmesine vesile olmuşsak bu bizim hedeflediğimiz ve ecrimizi Rabbimizden beklediğimiz bir mutluluğumuzdur...Bir müslüman olarak ve Medineweb yöneticisi olarak elimden geldiğince bu tarz çalışmaları sizlerin kütüphanenize taşımaya devam edeciğim inşAllah...)

....Emenetçilerin en emini olan Allah’a emanet olunuz.....

Cenab-ı Hak bu zindanda bu kez bana Kur'an'ın manalarını ve ilmin easları ile ilgili -pek çok alimin elde etmeyi umduğu- birçok şeyin sırrını açtı. Şimdi, zamanımın çoğunu Kur'an'ın manalarından başka şeyleri incelemek için harcadığımdan dolayı pişmanlık duyuyorum.


"Şeyhul İslam İbn-i Teymiyye"
17 Mart 2012 06:06
kamer34
Cevap: “..Allah’ın velileri kimlerdir..?”

Sonra, hariçte, bir takım haller görüyorlar ve bu gördüklerini, Allah'ın iyi kullarına nasib ettiği kerametlerden sayıyorlar. Halbuki ise, bütün bu keramet diye gördükleri şeyler, şeytanın aldatıcı oyunlarından başka bir şey değildir.”

Bu adamlar, velayeti Resul ve Nebilikten daha üstün görür ve risaletin hiç ara vermeksizin devam ettiğini ileri sürerler.

Bu itikad ve iddia, evvela İbni Sebi olmak üzere birçok kendine veli diyen kişiler tarafından söylenmiştir.Onlar ayrıca, insanlar için üç şahitlik mertebesi kabul ederek derler.“Bir kul şuhud mertebelerinin ilkinde seyrederken, alemde bir takım itaat ve isyanlar, iyilik veya kötülükler görür.

Fakat ikinci daha ileri mertebeye yükselince, isyan ortadan kalkar ve sadece itaat ve iyilik görünür gözüne. Daha ileri olan üçüncü mertebeye çıktığı zaman ise, ne itaat kalır, ne de isyan... Çünkü, bu mertebe her şeyin bir olduğu mertebedir.”

(Yani “fen-aa-fillah” makamı...Yani....Ene-lhak....makamı...Yani Haşa sümme haşa Rabbimize sığınıyoruz bu satırları yazdığımızdan dolayı...Allah..Olma makamı...Ya Muhsin hocam bir abin ve bir müslüman olarak bu kadar sapkın fikirleri taşıyan bir Din için hiçbir zaman kendi itikadini tehlikeye sokma...Çünkü yüce Rabbimiz “Ancak müslüman olarak ölün..Yada sakın kafir olarak ölmeyin manasına gelen çok sayıda ayet nüzul etmiştir...okumaya devam ediyoruz..)

Allah'a karşı isyan edebilmenin imkanı olmadığını söyleyen bu sapık kişiler şunu da söylemektedirler:

“Günah ve isyanlar, meşiet-i-ilahiyyeden başka bir şey olmayan Hak'ın iradesine karşı gelmektir.”

Halbuki ise, insanların hepsi de Hak'kın hükmü altındadır ister istemez.
Onların bir şairi şunları söylemiştir:
“Şunu, şunu yap demişsin, bana,
Bunun için gücendim sana
Çünkü benim her işim,
Sana itaattir baştan sona.”

Onların bu şekildeki sözleri, Allah'ın Resulü ve nebilerle bildirdiği emirlere ve gönderdiği kitablar vasıtasıyla haberini verdiği hakikatlara aykırıdır. Çünkü, sahibini kötüleme ve azarlamaya müstahak hale getiren isyan, onların zannettiği gibi, iradeye karşı gelmek değil, Allah'ın ve Resulünün emirlerine karşı gelmektir.

Bu konuda Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır mealen:

“İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse Allah, onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar ve orada ebedi olarak kalırlar. İşte gerçek kurtuluş budur. Kim de, Allah'a ve O'nun Resulüne karşı gelir, O'nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah, onu içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır.”
(Nisa: 13-14)

(Birde şunu söylüyorlar,şimdi biz kullar güzel bir hatun görünce ona aşık oluruz,sonrada ona telefonda canım cicim,aşkım,sevgilim deriz,bu imansızlarda aynen bu cümleleri sanki akser arkadaşlarıymış gibi Rabbül alem olan Allah’a karşı kullanmaktadırlar...Sevgilim diye şiirler yazmaktadırlar...)

Çünkü onlar:

“Her şey Allah'ın iradesi ve istemesiyledir ve bu, tevhid inancının esasıdır.” diyerek zorluklara girdiler.

Kendi nefislerinin isteği ile bir özenti haletine düştüler. Onlar böyle bir tevhid anlayışını “Cem-i-evvel” diye ifade ettiler.

Cüneyd, onlara, aradaki farkı ortaya koyan ikinci görüşün gerekli olduğunu açıklamıştır. Onun ortaya koyduğu ikinci görüş de şudur:

“Her şey Allah'ın irade ve kudreti içinde olmakla birlikte, Allah'ın sevdiği, razı olduğu şeyler ile, yasakladığı, kötü olduğunu söyleyip gazaplandığı şeyleri birbirinden ayırmak lazımdır. Bunları birbirinden farklı bilmek vacibdir. Böyle olunca, Allah'ın dostları ile düşmanlarını da birbirinden ayırmak gerekir.”

Bu konuda Yüce Allah, mealen şöyle buyurmaktadır:

“Biz kendilerini Allah'a adamış Müslümanları mücrim suçlularla bir mi tutacağız? Ne biçim hükümler veriyorsunuz siz?”
(Kalem: 35-36)

“Yoksa iman edip de bizim yap dediğimiz işleri işleyenleri, yeryüzünde isyan ederek fesat çıkaranla bir mi tutacağımızı sandınız? Demek biz, Allah'a karşı gelmekten kaçınanlarla, isyan edip günah işleyenleri bir tutacağız öyle mi?”
(Sa'd: 28)

“Yoksa biz, kötülük yapan kimseleri, hayatlarında ve ölümden sonra, iman edip imanlarının gereği yararlı iş yapanlarla bir mi tutacağız sandınız? Ne kadar yanlış hükümlere varıyorsunuz ve kendinizi aldatıyorsunuz!”
(Casiye: 21)

“Körle gören, iman edip imanının gereği yararlı iş işleyenle, isyan edip kötülük işleyen asla bir olmaz, olamaz. Ne kadar da dar düşüncelisiniz siz!”
(Mü'min: 58)

Kur'anda buna benzer açık ayetler çok olduğundan, bu ümmetin ilkleri ve onların yolunda giden İslam büyüklerince tutulan yol ve kabul edilen inanç şudur:

Allah, bütün mevcudatın yaratıcısı, Rabbi ve Malikidir! Ne dilerse, neyi nasıl isterse o öyle olur. O, dilemedikçe, istemedikçe hiçbir şey olmaz. O'ndan başka ibadete layık ilah, hükümedici yoktur.

İşte böyle olmakla beraber, yine de O, itaat ve ibadeti emretti. İsyanı, itaatsizliği ise haram kıldı. O, bozgunculuğu ve fesadı sevmez, küfre ve kötülüğe razı olmaz. Her ne kadar, O'nun iradesi ve kudreti ile oluyorsa da, fuhuşu, bütün aşırılıkları kötülemiştir. Hiçbir kötü hareketten memnun olmaz, tersine kötü davrananlara buğz edip kızar. Böyle şeyleri yapanları kınayarak azabına muhattab edeceğini söyler.

(Allah’ın rahmeti bereketi nimetleri senin üzerine olsun Ey...Şehit...Allah senden razı olsun ne kadar sade net İslam dinine uygun toparlayıcı bir tevhid akidesini özetledin..?

Üçüncü şuhud mertebesine gelince:

Bu mertebe, “Şu itaattir, şu isyandır” yahut “Şu iyidir, şu kötüdür” diyerek bir ayırım yapmamaktır. Zira, bu mertebede olan kişi, mevcudu bir vücud olarak görür. Onlara göre, bu vücud birliği görüşü, müşahedesi, Allah'a ulaşan yolun, Allah dostluğunun en yüce mertebesidir.

Gerçekte ise böyle bir görüş ve itikad, Allah'ı tanımada, onun fiillerini idrak etmede, ayetlerine muhatap olmada, sapıklığın en son mertebesidir.

Allah düşmanlığının en ileri gitmiş bir halidir. Çünkü böyle bir görüşün sahibi ister istemez, Allah düşmanı olan Yahudi ve Hıristiyanları kendisine dost edinir. Her türlü küfür ehli bunların yakınları haline gelir.

(Amcam zaten öyle...Senin haberin yok...Bu adamlar havralara,kiliselere milyon dolarlar bağışlamaktadırlar..Böylece kendi dostluklarını pekiştirmektedirler...)

Allah'u Teala ise şöyle buyurmaktadır mealen:
“Ey müminler, sakın yahudiler ile hristiyanları dost edinmeyiniz. Onlar biribirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse o artık onlardandır.”
(Maide: 51)

(Ey şehit onlarda bu ayetleri okuyorlar,fakat bu ayetler onların gırtlaklarından aşağıya inmiyor..Bu ayetlere karşı kördürler, sağırdırlar dilsizdirler,dinsizdirler...)

“Vücud Birliği” itikadına sahip bir kimse, şirkten ve putlara tapınmaktan kendisini alakoyamaz. Ben bunlardan uzağım demez, diyemez. Böylesine, Allah'ın kendisine dost edindiği İbrahim Aleyhisselamın tevhid dininden çıkmış olur.

(Esedellah bey söylüyor...Hem o düşünceyi savunuyor hem müslüman olduğunu putlara tapmadığını söylüyor...Bende söyledim siz böyle düşünmeye devam ederseniz İbrahim (a.s) dininde sayılmazsınız..)

Yüce Allah Kur'anda buyurmaktadır:

“İbrahim'de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek var; onlar kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizden ve sizin Allah'dan gayrı taptıklarınızdan uzağız. Sizin taptıklarınızı tanımıyoruz. Siz, bir tek olan Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret varolacaktır.” Yalnız İbrahim'in, babasına; “Senin için Allah'dan mağfiret dileyeceğim. Fakat sana Allah'dan gelebilecek hiçbir şeyi önlemeye gücüm yetmez.” demesi hariç. Bu söz sizin için bir örnek değildir. Çünkü bir kafir için mağfiret dilenmez.”
(Mümtehine: 4)

Yine Kur'an-ı Kerim, Hz. İbrahim'in puta tapanlara söylediği şu sözleri nakletmektedir:

“Sizden evvelki atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyormusunuz? İşte bu taptığınız putlar benim düşmanımdır. Benim dostum ancak bu alemlerin Rabbi olan Allah'dır.”
(Şuara: 75-76)

Başka bir ayeti celilede Yüce Allah mealen buyuruyor ki:

“Allah'a ve ahiret gününe iman edenlerin, babaları veya oğulları veya kardeşleri, yahut da akrabaları olsa bile, Allah'a ve Resulüne karşı geliyorlarsa, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte, Allah iman denen nimeti bunların kalblerine yerleştirmiş, tarafından bir ruh göndererek onları desteklemiş, teyid etmiştir.”
(Mücadele: 22)

Vücudun birliğinden bahseden ve şuhudun üçüncü mertebesine erdiğini sanan bir kimse için, itaat ve masiyet diye bir şey olmadığını söyleyen ve buna, ulaşılacak, ulaşılabilecek hakikatin en son noktası olarak bakan bu sapıkların bir kısmı, kendi itikadlarını anlamak için bir takım kitaplar tertip ve telif ettiler. İbni Fariz'in “Nazmi's-Süluk” adlı kasidesi bunlardan biridir. Fariz bu kasidesinde diyor ki:

(Not:Sapık mülhid müşrik kafir terimlerini işaretleyorum fakat benim ilavelerim değillerdir...Şehidin kendi sözleridir...)

“Hiçbir zaman, bana, benden başkası namaz kılmamıştır.
Benim namazım da kendimden gayriye olmamıştır.
Devamlı olarak ben ona, o bana ibadet etmekte,
Zatım ile, bana namaz kılan arasında bir fark yoktur elbette.
Ben, benden bana gönderilmiş bir Resul oldum,
Zatımı, ayetlerimle kendime delalet eder buldum.
Dua edersem eğer, icabet eden ben olurum ben,
Çağrılırsam eğer, icabet eder, çağırıp dua eden.

(FesübhanAllah....İrfan hocam şu sözlere bakarmısın....Bazen düşünüyorum acaba ben tasavvufçuların çokmu üstüne gidiyorum diye,fakat arşivimi kurcaladıkça bu sapıklık içeren sözleri görünce ,hayır diyorum az bile gidiyorum...Müslüman olarak kaldığım ve yaşadığım müdetçe bu din ile savaşım devam edecktir..Çünkü bu tevhid Dini ile Şirk dininin mücadelesidir...Kıyamete dek devam edecektir...okuyoruz....)
Devamı altta
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın.

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.