06 Kasım 2007 13:36 | ||
maşuk | Cvp: Abese ve Tevella ''' İFADELERİNİN MUHATABI KİMDİR? 1-KİBİR SAHİBİ OLANLAR NEDEN? ÇÜNKÜ KARŞIDAKİNİ KÜÇÜMSEMEK SÖZ KONUSU. BURADA RABBİMİZ BİZE ÖNCELİK SIRAMIZI BİLDİRMEKTE ÖNCE BİZLERE YÖNELENLERE TEBLİĞ ETMEMİZİ İFADE ETMEKTEDİR 2- BİZİM AKLIMIZ SINIRLI, TABİRİ CAİZ İSE KITTIR. BU NEDENLE HAYIR GÖRDÜKLERİMİZDE ŞER , ŞER GÖRDÜKLERİMİZDE HAYIR SAKLI OLABİLİR. İŞTE BU NEDENLE HAYIRIN HANGİ NOKTADAN GELİCEĞİNİ BİZLER KESTİREMEYİZ. BU NOKTADA RABBİMİZ BİZLERE RAHMET EDİP , YOL , YORDAM GÖSTERMEKTEDİR. VES SELAM. | |
07 Eylül 2007 16:34 | ||
Emekdar Üye | Cvp: Abese ve Tevella ''' İFADELERİNİN MUHATABI KİMDİR? Alıntı:
Bunu daha öncede duymuştum yeniden hatırlattığın için sağol yağmurcum... | |
06 Eylül 2007 01:29 | ||
AŞK'ÜL İSLAM | Cvp: Abese ve Tevella ''' İFADELERİNİN MUHATABI KİMDİR? Surenin ilk ayetlerinden, Allah Teâlâ'nın, Hz. Muhammed'i (s.a) bir âmâya önem vermeyip, Mekke'nin ileri gelenlerine yöneldiği için azarladığı anlaşılmaktadır. Ancak sûrenin tümü birlikte müteâlâ edildiğinde, bu azarlamanın hedefinin Mekke'nin ileri gelen kâfirlerinin olduğu anlaşılır. Bu kâfirler Rasûlullah'ın (s.a) tebliğ ettiği Hakk'ı nefretle reddediyorlar ve büyüklenerek, inatla Hak'tan yüzçeviriyorlar. Ayrıca sûrede Rasûlullah'ın (s.a) tebliğinde eksik bıraktığı yönlere değiniliyor. Çünkü Rasûlullah (s.a) tebliğinin başlangıcında her ihlâslı davetçi gibi, "Eğer Mekkeli ileri gelenler İslâm'ı kabul edecek olurlarsa İslâm daha çabuk yayılma imkânı bulur, fakat özürlü bir insanın topluma pek tesiri olamayacağından dolayı, İslâm'ın yayılışına fazla katkısı olmaz" şeklinde düşünüyordu. İşte bu nedenlerden ötürü Rasûlullah (s.a) Mekke'nin ileri gelenlerini ikna edebilmek için daha çok gayret gösteriyordu. Ancak bu, hâşâ Rasûlullah'ın (s.a) zenginlere daha fazla hürmet ve tazimde bulunduğu, fakir ve özürlü kimseleri ise hor gördüğü anlamına gelmez. Allah (c.c) daha vahyin ilk nazil olduğu dönemlerde, Rasûlü'nü bu tür bir tebliğ tarzının yanlış olduğu konusunda uyarmıştır. (tefhimul kuran) | |
06 Eylül 2007 01:25 | ||
AŞK'ÜL İSLAM | Abese ve Tevella ''' İFADELERİNİN MUHATABI KİMDİR? 1-2. (Ey Nebi, sen de gördün ki), o (kibirli adam), yanına a’mâ (biri) geldi diye rahatsız olup surat astı ve (sonra) sırtını dönüp gitti. 3-4. (Ümitlenip üzerinde ısrarla durduğun o inkarcının) belki arınacağını yahut alacağı öğüdün kendisine bir yarar sağlayacağını sana ne/kim bildirdi? 5-7. (Sen ki ey Nebi, hidayete/irşada) ihtiyaç hissetmeyene (ısrarla) yöneliyorsun. (Bilmiş ol ki artık) onun arınmamasından sana ait bir sorumluluk yoktur. 8-10. (Kalbi) haşyet/saygı içinde koşup sana gelenle ise, (kendini o inkarcıya odaklamandan ötürü) meşgul olmuyorsun. Abese Süresi... Abese nin sebebi nuzulu ve muhatabı hk. Rasulullah (s.a.v.) bir gün Kureyş’in ileri gelenlerine İslam’ı anlatıp onları İslam’a davet ile meşgulken gözleri görmeyen ve fakir halktan olan Abdullah İbn Ümmi Mektum adındaki kişi oraya gelip Rasulullah’ın meşguliyetinden habersiz olarak ona: "Ey Muhammed, Allah’ın sana öğrettiğinden bana da öğret." demişti. Rasulullah Kureyşin bu ileri gelenlerine sürekli İslam’ı anlatıp durduğu halde bunlar bu ilahi davete aldırış etmiyor, küfürlerine devam ediyorlardı. Rasulullah da davetine ısrarla devam ediyordu. Bu kararlı ve ısrarlı davetin devam ettiği bir sırada İbn Ümmi Mektum’un çıkıp gelmesi ve Kureyş’in tavrından haberdar olmadığı için Rasulullah’a ısrarla: "Allah’ın sana öğrettiklerinden bana da öğret." demesi biraz da olsa sanki Rasulullah’ın canını sıkmıştı. Dinini öğrenmek isteyen bu âmâ insana aldırış etmeyen ve hatta yüzünü ondan çeviren Rasulullah’a derhal Allah’tan bir ikaz ve itab gelmiştir. Bu ve buna benzer ikaz ve itab ayetleri Kur’an’ın Rasuullah (s.a.v.) tarafından uydurulmadığının en büyük delili ve kanıtıdır. Zira Kur’an Rasulullah (s.a.v.) tarafından yazılmış ve uydurulmuş olsaydı(haşa), kendi kendini kınaması düşünülmezdi. Sûre bu olay üzerine nazil olmuştur. Bu itab ayetlerinden sonra Rasulullah (s.a.v.) Abdullah İbn Ümmi Mektum’u her gördüğünde: "Merhaba ey kendisi için Rabbimin beni kınadığı kişi!" diye buyururdu. Hatta Medine’ye hicretten sonra Rasulullah (s.a.v.) gazaya çıktığında Abdullah’ı Medine’de yerine devlet başkanı vekili olarak bırakıyordu. not: bu olayda ilahi mesaj şudur;ırk din dil meşrep mezhep renk yaş tip bakan çoban fakir zengin ,ama kaytan gözlü ,ne olursa olsun,üstünlük takvadadır ve takva dışında tüm insanlar eşittir. syglr |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|