07 Mart 2023 16:39 | |
Mihrinaz |
Vahiy kaynağına nispetle el Kitab'tır, el Kuran olma vasfını insana okununca/okuyunca kazanır. Örneklemeler üzerinden gidişiniz çok güzel. Devam edelim.. |
20 Şubat 2023 16:46 | |
ÂlâLeyl |
Selamlar dostlar. Kendi ilmimce deneyeyim. Adam şirketin salonunun ortasında yerlere kabukları ata ata çekirdek çitliyor, inanılır gibi değil! Patronun geldiğini görmesine rağmen hiç de durmuyor. O kadar kaş göz ettim, işaretlerle/ayetlerle yapmamasını söyledim, kovulacaksın, patron canına okuyacak dedim ama işaretlerime, sözlerime cevabı: "Yerlere kabuğun atılması yasak mı kardeşim, hangi kitapta yazıyor yasak diye,"oldu. Patron da bunun üzerine yasak olduğunu bir kağıda ktb ettirip/yazdırıp panoya astırdı. Artık şirkette çekirdek çitlenmesi yasaktı ve ktb edilmişti bu yeni kural. Ktb edilene de malumunuz kitap denir. Dedim ki çitleme artık şu çekirdeği. Artık şirkette cekirdek yemek yasak. Patron yazdırıp panoya astırdı. "Benim okuma yazmam yok. Kimse bana ikra etmedi, okumadı. Okunan bir yasa değil o kanun, ikra edilen bir kur'an değil o kanun. Nerden bileyim ben. Bilmediğim şey yüzünden mi cezalandırılacağım." dedi. Patron herkesi toplatıp konulan yeni kuralı madde madde ikra ettirdi, okutturdu. Kitapta yazılan kanun artık herkese malumdu. Ikra edilene/okunana da Kuran denir. Bir sonraki çekirdek çitlerken gördüğümde kaş gözle yapmamasını işaret ettim/ayet ettim. Ama bu defa ayetlerim/işaretlerim kitaptan yani yazılı olan kanundan ve okunan ikra edilen kur'andan alıyordu gücünü. Öylesine bir işaret değildi işaretlerim. Dedim ki işte bu işaretler apaçık okunandan, yazıyla yazılan kitaptan. Belki ileride kovulanlar keşke o çekirdeği çitlemeseydik diyecek. Bırak yesinler içsinler eğlensinler. Yakında bilecekler. Biz hiç kimseyi herkes tarafından bilinen malum olunan ktb edilmiş/yazilmış/ kitap olmaksızın işten kovmadık. Hicr 1-4 Elif Lam Ra. Bunlar, kitabın/yazılmış olanın ve apaçık Okunanın/Kur'an'ın ayetleri/işaretleridir. Gün gelecek, Kafirler/Örtenler: "Keşke teslim olanlardan olsaydık." diye arzulayacaklardır. Bırak onları, yesinler, içsinler, keyif sürsünler ve emel kendilerini oyalasın; sonra bilecekler! Biz, hiçbir memleketi bilinen/mâlum olunan bir kitabı olmaksızın helak etmedik. Neml 29-31 Kâlet yâ eyyuhâ-lmeleu innî ulkiye ileyye kitâbun kerîm İnnehu min suleymâne ve-innehu bismi(A)llâhi-rrahmâni-rrahîm Ellâ ta’lû ‘aleyye ve/tûnî muslimîn Dedi ki: Ey konseyim bana kerim bir kitap bırakıldı O gerçekten Süleymandan ve gerçekten Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Yücelenmeyin ve bana teslim olarak gelin. |
10 Şubat 2023 23:53 | |
Mihrinaz | Hicr suresi ilk 15 ayetin konusu: Vahyin özellikleri, Müşriklerin hz Muhammed'e karşı olumsuz tutumları, mucize istekleri, Vahyin korunacağı, ònceki nesillerin vahye karşı tutumları ve inançsızliktaki ısrarları ifade edilmektedir. İlk 15 ayetin kavram haritasını çıkaralım ve bu kavramların ayetlerle beraber anlamları üzerinde duralım. İlk ayette Âyât: El kitab: Kuran : Mubin: Kavramları geçiyor. Kitap ve Kuran farklı anlama mı geliyor? (Alaleyl anlayacağımız ölçüde bir örnekleme yapar gibi geliyor bana ![]() 1. Bunlar Kitab'ın, yani özünde açık ve (hakikati) açıklayıcı olan ilahi hitabın âyetleridir. |
30Haziran 2021 18:13 | |
ÂlâLeyl |
Kartal yuvasındaki yavrularını korumak isteyerek yavrularını kanatlarının altında toplamak için kafalarını çatlatırcasına gagalıyordu. Âdeta "Anlayın! Uyarıyorum! Girin kanatlarımın altına!" diyordu. Kartalın yüreği yavruları için acı ve heyecanla atıyordu. Nasıl da merhametliydi kalbi, nasıl da sertti gagası! Bir yandan yavrularını almaya, öldürmeye çalışan düşmanlarıyla mücadele ediyor bir yandan yavrularını kanatları altında toplamaya çalışıyordu. Nasıl da mücadele ediyordu! Sonra saat geldi. İndirdi kanatlarını yavrularının üzerine. Dışarıda kalanlara sırtını döndü. Uyarmıştı, çağırmıştı kanatlarının altına. Artık çok geçti. Gökten taşlar yağmaya, yer sarsılmaya başladı. Kimse için sığınılacak bir yer yoktu. Dağlar sarsılıyor, yerin üstü altına getiriliyordu. O kanatlar, yumuşacık tüyler nasıl koruyacaktı? Dağlar bile güvenli değilken! Yavrular sığınıp saklandılar. O vakarla gözlerini yavrularına çevirdi. Her şey parça parça edilirken, yeryüzü altına gelirken o yavrularının üzerine kanatlarını indirdi. Düşman acımasız ve zalimdi sözleri ise sözlerin en tatlısı. Amerika kavgacı, zalim ve merhametsizdir. Sözleri ise yumuşak "Barış, adalet, insan hakları!" Allah gafurdur, rahimdir. Azabı ise azapların en elimi. Melekler korkutucuydu İbrahim'e. Verdikleri müjde müjdelerin en güzelinden biri. Melekler güzel, sevimliydi Lut kavmine, öyle mi? Yaşattıkları dehşet dehşetlerin en hûşu uyandıran dehşetlerinden biri. Kör müydü kafirlerin gözleri nasıl görmediler? Sarhoş muydular nasıl tanımadılar? Yoksa ikisi birden miydiler? "Ömrüne yemin olsun onlar sarhoşlukları içinde kördüler!" Kördüler peki duyabildiler mi? Gün doğduğu sırada yakaladı onları sayha/korkunç ses. Burçlarla süslenmiş gökyüzünden yağdı taşlar. Ne kadar güzel, öyle mi yıldızlar? Gözleri sarhoş eden güzellik! Görmüyor, korkmuyorlar. Hameimmimmesnundan yaratılmış insana o güzel gökten yağdırıldı hicâretemminsiccil. Gökte bir kapı açılsaydı ve yükseltilselerdi de gözlerimiz sarhoş oldu ya da sihre/kandırıkçılığa maruz kaldık diyeceklerdi. Onlar yeryüzünden göğe çıkarılmadı, âdeta gök indirildi üzerlerine. Yeryüzünde süslemişti şeytan onlara. Evini süslemişti kıyamazdı evine ev eşyalarına, tarlasını süslemişti kıyamazdı tarlasına, koyunlarını, atlarını, altınlarını, evlatlarını süslemişti; kıyamazdılar onlara. Üstü altına getirildi şehrin. Evler, tarlalar hayvanlar altınlar, kıyılamayan ne varsa kıyıldı. Yeryüzünde süslemişti şeytan. Yer üstü yer altına dönüştürüldü. O sarhoşlukları içindeki körler helak edilirken biz müminler arkamıza bile bakmadık. Göz ucuyla bile bakmadık. Gök üzeelerine yağdırılıp şehrin üstü altına getirilirken biz emredilen yere gittik. Eykeliler, ashabı eyke, ashâbı sedir ağacı da zalimlerdendi. İntikam aldık onlardan. Her ikisi de birlikte imâmimmübîn. Hicr/taş halkı da dağlarda âminin evler yaptılar. Emin olduklarını düşündüler. Nasıl görmediler? Onları da sayha yakaladı sabahleyin. Duydular? Fıtratını değiştirmese insan ne diye göğün fıtratını değiştirsin Allâh? Gök gökte kalmaz mı? Yerin üstü ne diye yerin altına dönüşsün? Fıtratı niye değişsin? Dağlarda güvenle yaşanmaz mı? Gökten taşlar yağarken, yerin üstü altına getirilirken, dağlar bile korunaklı değilken çığlıklar koparken, herkes kaçışırken nerede güvende olur ki insan? Dünya malı birer birer değil hepsi birden yer altına gömülürken. Yeryüzünde mi süsleyecekti iblis? Yeryüzü yer altına getirilirken? 88- Sakın onlardan birtakım sınıfları faydalandırdığımız şeylere gözlerini dikme! Onlara üzülme ve mü'minlere kanadını indir! |
10Haziran 2021 08:57 | |
Kara Kartal |
Bu hadisi şerif peygamber aleyhisselam'ın Allahın rahmeti, bağışlamasını nasıl anladığını bizlere gösteriyor. Kulların Allah üzerindeki hakkı, Allah’ın kullarına azap etmemesidir. Peki azab. Azab "İnsanın kendi elleri ile yaptıklarına, kendi elleri ile ceza bulmasıdır." Net. Resulallah’la uzun bir yolculuğa çıktık, ben terkisindeydim, gittik, gittik, Resulallah sustu uzun süre ve sessizliği yırtarcasına çağırdı. – Ey Muaz..! Allah’ın kullar üzerinde ki hakkı ne. Önce kulların Allah üzerinde ki hakkını sordu ve ben dedim ki; “Allah ve Resulü daha iyi bilir.” O; – Allah’ın kullar üzerinde ki hakkı, ona şirk koşmamalarıdır. Ve bu kez bir daha gittik, gittik, derin bir sessizlik. Resulallah yine içine gömüldü, derin tefekküre daldı ve bu sessizliği yırtan bir ses; – Ey Muaz, ya bilir misin Kulların Allah üzerinde ki hakkı nedir. Ben dedim ki; ” Allah ve elçisi çok iyi bilir, ben bilmem.” Ne olabilir ki kulun Allah üzerinde ki hakkı. Kulun Allah üzerinde hakkı mı olur ki, Muaz ne bilsin. Ve sorusuna uzun bir yolculuğun ardından, yine uzun bir sessizliğin ardından sessizliği yırtan bir Nebi sesi ile peygamber kendisi cevap verdi. – …ellâ yuazzibehumullâh.. (Enfal/34) Allah’ın onlara azap etmemesidir. (Buhari) Saolasın Esma nur ![]() |
10Haziran 2021 04:23 | |
Esma_Nur |
Peygamberimiz a.s'a yönelik bu emir, yoldan çıkmişların ve kötülükten sakınanların uğrayacakları akibet vurgulandıktan sonra yer almaktadır. Öncesindeki ayetlerle de ilgisi vardır. Bu ayetlerde yüce Allah'ın bağışlama ve rahmete ilişkin haberi, azab haberinden ònce geliyor. Allah kullarına merhamet etmeyi üzerine almıştır. Enam 12. Ayetlerin ardından Lut kavminin azabının anlatilmasiyla da alakası vardır. (fizillal'il kuran) Kuran'ın farklı yerlerinde azab ayetinin önce geldiği, tek başına geldiği yerlerde var. Bu Allah'ın hikmetidir ancak. Birde sanki şöyle bir şey var bu ayetlerde, Allah ben gafurur rahim'dirim diyor. Rahmetim, bağışım boldur. Azabım ise kendi elinizle yaptıklarınızın cezasıdir der gibi. Allahu alem.(Mustafa islamoğlu) |
09Haziran 2021 10:10 | |
FECR | Bu güzel çalışma için ÂlâLeyl kardeşimize teşekkür ederim. Kur'anı anlamaya yönelik her çalışma değerlidir. Kur'anı anlamaya çaba gösterenlerin ufku açılır. Allah kalplerini inşirah eder. Önemli olan samimi ve ihlaslı olarak ayetle yaklaşmaktadır. Biz Kur'anı anlamaya bir adım atarsak, Kur'an bize iki adım ya da on adım gelecektir. Bunu unutmadan çaba ve gayrete devam etmeliyiz. Bu sıralar yoğum olduğum için şimdilik bu konuya katkıda bulunamıyorum. Kur'an üzerinde ortak çalışmalar, ortak derslerin faydası çoktur. Birimizin göremediği şeyleri başka birimiz görebiliriz. Farklı pencereden olaylara bakabiliriz. Bu da ayetleri anlama da bize ufuklar açacaktır. Kur'anı anlamaya dönük çalışmalarda ayetlerden çıkardığımız sonuçları tek doğru olarak ya da illa benim anladığım en doğrusu demek bizi yanlışlara sürükleyebilir ve insandaki enaniyet duygusunu artırarak tuğyana/ haddi aşmaya ve "sadece ben bilirim" hastalığına yöneltebilir. Bu konuda da dikkatli olmakta fayda vardır. |
07Haziran 2021 12:27 | |
Kara Kartal | 49. Ey Muhammed, kullarıma haber ver ki, ben gerçekten affediciyim merhametliyim. 50. Fakat azabımda son derece acıklı bir azaptır? Sorum;Allah'ın "Ğafurur Rahim" olmasının " Azabul Elim" den önce gelmesinden ne gibi bir mânâ çıkar ? Aralarında nasıl bir ilgi var? Anlatırmısınız? |
25 Mayıs 2021 14:25 | |
ÂlâLeyl |
Mütevessimin kelime kökü "isim" kelimesinin köküyle aynıymış. 63. Ayette geçen yemterun (şüphe etmek) kelimesi normal bir şüphe etmrk değilmiş. Apaçık belli olan bir şey hakkında şüphe etmekmiş. Mesela 2+2=4 ten şüphe eden insanlar vardır ya hani o tarz bir şüphede kullanılırmış bu kelime. |
24 Mayıs 2021 10:28 | |
ÂlâLeyl |
Kral dedi ki: Canım şöyle kıpkırmızı şeker gibi bir elma çekti. Âlim olan vezir konuşmanın zahirini bildi, kralın ne demek istemiş diye düşünmedi bile. Malumu bildi ve: Benim de canım çilek çekti diye yanıt verdi. Arif olan vezir zikrin batınî, iç mânasını irf etti/tanıdı/anladı ve "Kralım elma istedi," diyerek salondan çıkıp sulu bir elma getirdi. Ârif olan doktor da zikirdeki işaretin manasını kendi katından irf etti/tanıdı/anladı "kralın kan şekeri düşmüş, ilacını istiyor," diyerek odasından ilaçları getirdi. Komutan vahyi/gizli işareti bildi ve hemen huzurdaki elçinin kalbine okunu sapladı. Neml 93:: De ki: "Elhamdülillah!" Size ayetlerini/işaretlerini gösterecek ve siz de onları irf edecek/tanıyacak/anlayacaksınız. Rabbin yapacaklarınızdan habersiz değildir! |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|