25 Nisan 2010 10:22 | |||||||
HALUK GÜMÜŞTABAK | Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli Mevlüt kardeşim aslında ben konuyu kapatmıştım. Her düşünceye ve inanca sonsuz saygım var. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Ben dikkat edin benim söylediğime inanın demiyorum. Benim yaptığım Rabbin ayetlerine bakarak onun apaçık sözlerinden yola çıkarak, anlamaya çalışmak ve sonra iman etmektir. Son olarak verdiğiniz örnek benim için önemli olduğundan bunun üzerine de düşüncelerimi söylemek isterim. Bakın şöyle yazmışsınız. (Eğer akıl ile her şeye yanaşacak olursak Ölümden sonra dirilmeye de şüphe ile bakmamız gerekir çünkü bizim idrakimize göre un ufak olacak olan cesedin tekrar bir araya getirilmesi insan gözü ve aklı ile imkânsızdır. Bizler bu hususa akli olarak değil İman i teslimiyet ve tasdik ile baktığımızda Allah demişse doğrudur hakikati ile kabulleniyor ve iman ediyoruz yoksa akla kalsa inanmayacağız akıl üstü bir olaydır.) Çok doğru her şeyi anlamamız mümkün değildir. Sizin verdiğiniz örneğe bakalım. Ölümden sonra dirilmeyi, hatta kâinatın tamamen yok olacağını ve buna benzer birçok olağan üstü bilgileri nereden öğreniyoruz? Rabbin apaçık anlattığı ve bizleri ikaz ettiği KURANDAN. İsra suresi 1. ayette geçen olayda sizin söylediğiniz gibi bizlerin aklının alacağı bir konu değil, neden inanıyoruz o zaman? Çünkü Rabbim apaçık söylemişte ondan. Eğer O açıkca söylemiş ise ben ona hiç düşünmeden iman ederim dostum. İşte bende sizin gibi düşünüyorum ama aramızdaki fark sanırım anlaşılıyor. Değerli arkadaşlarım ben düşüncelerimi söyledim, sizlerde söylediniz. Gelin bunun hükmünü Rabbim e bırakalım. Her şeyin doğrusunu huzurda göreceğiz. Amacım kimseyi üzmek ya da onların inançlarına saygısızlık yapmak değildir, bunu Rabbim biliyor. Rahman cümlemizin yardımcısı olsun. Selametle kalın. Halukgta | ||||||
24 Nisan 2010 23:20 | |||||||
Emekdar Üye | RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? 1- Kulu Muhammed'i bir gece Mescidi Haram'dan (Kabe'den) yola çıkararak, kendisine bazı mucizelerimizi, olağan üstülüklerimizi gösterelim diye, çevresini kutsal kıldığımız Mescidi Aksa'ya (Kudüs'e) ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve her şeyi görendir. Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel mescidil harâmi ilel mescidil aksallezî bâreknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huves semîul basîr(basîru). Sure Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih etme ile başlıyor kusursuzluğun Allah’a mahsus olduğunu.Her şeyden münezzeh olan Rabbimizin Kulu ve Resulü Muhammed (s.a.a) efendimizi Mescidil haram’dan Mescidil Aksa’ya (kutsal kılınan beldeye ) ulaştıran Sübhan isminin tecellisi olarak ayetlerinden bazılarını göstermek için yükselten Allah ayetin başlangıcında tüm noksan sıfatlardan tenzih etmek ayetlerin devamında verilecek olan mesajların insan idrakine şüphesiz yerleşmesi amacı ile psikolojik bir alıştırma ile vermiştir. Ayeti kerimeler de Özellikle Allah resulünün beşer olmasına (kulluğuna) dikkat çekiliyor çünkü İnsanların ulaşamadığı öyle bir makama yükseltiliyor ki bunu duyan ve tasdik edenlerin İlah’lık ve kulluk makamını bir birinden ayırsınlar.İsa (a.s) hakkında düşülen şüphelere düşülmemesi için çünkü İsa (a.s)’nın kulluk ve ilahlık makamları karıştırmışlardır... İsra hadisesini bizlere Allah yine yüce isimlerinden (basir) ile gözlerin göremeyeceği akılların idrak edemeyeceği yüce sıfatı ile kesin bir şekilde sunuyor.Bir ayeti kerimede üç ayrı ifadenin bir araya gelmesi bile ayette verilmek istenen mesajın tüm inceliklerine kadar duyarlı ve hassas bir ölçü içinde eksiksiz bir biçimde anlaşılması içindir.Kuran’ın muhteşem uslubu ve ahengi bizlere eksiksiz bir şekilde hadisenin gerçekleştiğini izah etmektedir.. Haluk abi İsra-Miraç hadisesinde Kuran dışı aktarımlarda elbette bidat ve hurafeler var bunu kabul edelim demiyoruz çünkü sizinde aktardığınız o pazarlık olayı Sünnetullaha terstir kabullenemez ama aktarımlarda hurafe ve bidatler karışmış diye İsra-Mirac’ı kabul etmemekte Allah’ın kusursuzluğunu münezzeh oluşunu sorgulamaktır buda bizleri yanlışa sevk eder İnsan için sadece Akıl yeterli değildir Aklın ermediği Allah’ın yüce isimlerinin tecellisi olan hadiselerde TESLİMİYET farzdır eğer teslimiyet ile bakılmazsa Akıl mahkum eder insanı .. Sizin söyleminize göre Kuran’ın binlerce cilt olması lazım Allah azze ve celle Kuran’da İnsan hayatının her anına her asra hitap edecek şekilde Temelleri vermiştir İlk Kuran Müfessiri Allah resulü MUHAMMED (s.a.a) kuranı açıklayan dır Peygambersiz bir kuran anlayışı haddime değildir. Eğer akıl ile her şeye yanaşacak olursak Ölümden sonra dirilmeyede şüphe ile bakmamız gerekir çünkü bizim idrakimize göre un ufak olacak olan cesedin tekrar bir araya getirilmesi insan gözü ve aklı ile imkansızdır.Bizler bu hususa akli olarak değil İmani teslimiyet ve tasdik ile baktığımızda Allah demişse doğrudur hakikati ile kabulleniyor ve iman ediyoruz yoksa akla kalsa inanmayacağız akıl üstü bir olaydır. İşte bu vermiş olduğum örnek gibi herşeyden münezzeh olan Allah (c.c) demişse ve Allah resulünden bizlere aktarılmış ise bize düşen teslimiyettir iman etmektir kurcalamak kendi kendini oyalamaktır faydasızdır Hz Ebubekir onaylamış ve şeksiz şüphesiz iman etmiş ise benim kıt aklım ile kalkıp sorgulamam haddime değildir Allah’a sığınırım bu hususta…… | ||||||
24 Nisan 2010 21:17 | |||||||
kuteybe | RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? 13. Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. 14. Sidretü'l Müntehâ'nın yanında. 15. Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır. 16. O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. 17. Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. 18. Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. ŞU AYETLER NE KADAR AÇIK VE NET sidretül münteha nerde, hira dağında mı ? peki cennetül meva.. Başka bir inişte daha görmüştü diyor ayette dikkatinizi çekerim. SÜNNETSİZLERİN KURANI ANLAMAKTAN NE KADAR UZAK OLDUKLARINA BİR KEZ DAHA TANIK OLALIM. | ||||||
24 Nisan 2010 20:13 | |||||||
HALUK GÜMÜŞTABAK | Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Her insan inanç ve düşüncelerinde hür iradesi ile karar verir. Çünkü yaptıklarımızdan hesaba çekilirken kimse yanımızda olmayack. Sizin düşüncelerinize saygı duyuyor ve esenlikler diliyorum. halukgta | ||||||
24 Nisan 2010 11:21 | |||||||
HALUK GÜMÜŞTABAK | Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Sayın Müslümanlardan Nikli arkadaşım. Verdiğiniz cevabı analiz ettiğimde aklınızı kullanıyorsunuz ama bir yere geldiğinizde devam etmeye çekiniyorsunuz, bunu yazınızdan anladım. Tabiî ki bu benim düşüncem yanılabilirim. İslam ı gerçekten kur’andan öğrenmeli ve onu bizzat kendisinden anlamaya çalışmalıyız. Size örnek verdiğiniz ayetin daha iyi anlaşılması için İncil den örnek vermiştim, nedeni de peygamberlerden Rabbim söz aldığını ve birbirlerini destekleyeceklerini söylüyordu verdiğiniz örnek ayette. Siz bu ayeti Miraca örnek vermiştiniz, bende size burada bahsedilenin ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştım verdiğim örnekle. Elbette İncili ya da Tevrat ı Kur’an ile karşılaştırıp Kur’anın onay verdiğini kabul etmeliyiz bunda şüphe yok. Fakat verdiğim İncil den örnek Sizin verdiğiniz Aliimran 81. ayet ile örtüştüğü için yazdım. İncil de Hz. İsa benden sonra sizlere beni ve kitabı onaylayacak bir uyarıcı gelecek ona yardım ediniz diyor. İşte Aliimran 81. ayette geçen konu budur dostum. Kur’anı anlama konusuna gelince gerçekten herkes ya da her okuyan hemen her şeyi anlaması mümkün değildir. Daha doğrusu anlaşılmayan konunun özü değil anlatmak istenen manasıdır. Bu sözlerim muhkem ayetler içindir. Zaten Müteşabih ayetlerin ne anlattığını zamanla ilim adamlarının bizzat uğraştıkları ilimler sayesinde bulunacağını biliyoruz. Bulunan örnekler bizlere aydınlatıyor ve dinimize daha şevk ve heyecanla sarılıyoruz. Kur’anı anlarken sizinde söylediğiniz gibi bir bilene danışmak onlardan dersler almak hem kur’anın hem de aklın emridir. Fakat Rabbim bu konuda bizlerin izlemesi gerektiği yolu çizmiş ve aklımızı bizzat devre dışı bırakmadan ve delilsiz hiç bir şeye inanmamamızı emretmiştir. Rabbim emin olmadığın şeylerin ardına gitmeyin, rehber olarak kur’anı alın der. Din ve iman adına her şeyi açık seçik örneklerle verdiğini anlatır. Körü körüne inanmadan düşünerek, aklımızı kullanarak anlatılanları dikkatle ölçüp biçtikten sonra kabul etmemizi ister bizden Yaratan. Bu demek değildir ki her okuyan her şeyi anlar. Bu zaten mantığında kabul etmeyeceği bir şeydir. Yazınızda verdiğiniz hastalandığımızda gideceğimiz doktor örneği bence çok güzel bir örnek olmuş. İnanın benim aklıma gelmemişti çok ama çok güzel bir örnek. Şimdi verdiğiniz örneğe bakalım. Hastalandığımızda nasıl kendi kendimizi tedavi edemiyorsak, piyasada birçok tıp kitabı olmasına rağmen demişsiniz. Çok doğru bir örnek. Bazı ufak tefek hastalandığımız da, başımız ağrıdığında, isal olduğumuzda buna benzer rahatsızlıkları kendimiz çözeriz ama ya çözemediklerimiz. Biz hastalandığımızda bizim çevremizde birçok insan bizlere akıl verir derki. Doktora gidip de boşuna zamanını ve paranı harcama. Şu köyde bilmem kim var, yaptığı ilaçlarla seni iyileştirecektir. Karıştırdığı bitkiler çok iyi geliyor gel seni ona götüreyim derler. İşte ne yazık ki yaptığımız bu en büyük yanlış, İslam dinini de yaşarken yaptığımız yanlıştan farklı değildir. Tıp ilmini yıllarca görmüş eğitim almış bu insanları düşünün lütfen. Tıp eğitimi alan insanların hepsi aynı kitaplardan eğitim almıştır. İnsan ****bolizmasını öğrenirken hiç birisinin aldığı bilgi diğerinden farklı değildir. Amerika da eğitim gören bir tıp öğrencisi ile ülkemizde eğitim gören bir tıp öğrencisi eğitimini aynı kitaplardan yaparlar. Peki, aralarında ne fark var? Aralarındaki tek fark ellerinde ki kitaplardan yola çıkarak ilimlerini daha ileriye götürmeleridir, yani düşünmeleri, akıllarını kullanmaları ve daha çok çalışmalarıdır. Hiç birisi çıkıp ta eğitim aldığı kitaplarda geçen ana konuların dışına çıkmazlar. Onların yaptıkları bu ana bilgilerin yardımıyla diğer hastalıkları nasıl tedavi ederiz onun araştırmasını yaparlar. İşte bizlerde bu örnekte olduğu gibi, bilgi alacağımız insanların gerçekten doktor mu, yoksa birilerinin tıp eğitim almamış şifacı dedikleri kişilerden mi olduğu ayrımını titizlikle yaparak onlardan faydalanmalıyız. Bunu yaparken de bizler eğer bizzat kur’ana müracaat etmemiş hiç okumamış isek, bize anlatılanlar konusunda hiç bilgimiz olmayacak ve nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu bilemeyeceğiz. Rabbim ne diyordu ve nasıl uyarıyordu? Emin olmadığın sözlerin ardına düşme yoksa sorumlu olursun. Demek ki bizlere anlatılanların doğruluğunu ölçebilmemiz için önce anladığımız kadarıyla Rabbin rehberine müracaat edeceğiz okuyup anlamaya çalışacağız. Çünkü yine başka bir uyarısında Rabbim, sizlere bunlar kur’andan dır derler ve aldatırlar demiyor muydu? Demek ki gerçekten anlatılanların kur’andan olup olmadığını bilmemiz için önce kur’ana müracaatımızı yapacağız burası çok önemli. Birileri sen kur’anı okusan da anlayamazsın onun için onu anlayarak okumana gerek yok, sana bu işin uzmanları anlatsın diyorsa, burada çok dikkat etmemiz gereken bir yanılgı var demektir. Gerçekten bir insan ben her şeyi bilirim benim söylediklerim doğrudur diyorsa o kişi yanılmaya mahkûmdur, Rabbim bu durumdan beni korusun. Dikkat ederseniz benim açtığım konular açık ve net başlıklardır. Hiçbir zaman bilinmeyen bir sözün anlayamadığım manaların konusunu açmam ve konuşmam. Bir kelime kur’anda geçiyor da ben anlayamıyorsam onu asla inkâr etmeden kabul ederim ama araştırmayı da bırakmam. Örneğin konumuz Miraç, bana tek bir kelime gösterebilir misiniz Miraç konusunda? Zaten gösterilmiş olsaydı bunu konuşmaya da gerek kalmazdı. Örneğin kadir gecesinden bahseder ama hangi gece olduğunu söylemez. Fakat bu gecenin önemini anlatır bizlere. Şimdi hangimiz bunu inkâr ederiz, var mı aramızda bir babayiğit inkâr edecek. Dikkat edin çok kısada olsa geçiyor kur’anda. Rabbim kur’an anlatımından bahsederken, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim der. Her şeyi açık seçik anlattığından bahseder. Peki, bu ayetleri hiç mi düşünmüyoruz da, bize öğretilenlere gizli kapaklıda olsa anlamlar, deliller bulabilmek için uğraş veriyoruz. İsra suresi 1. ayetinde Rabbim detay vermeden elçisini götürdüğü yeri söylüyor da, acaba neden ondan sonra Miraca çıkmıştır diye, anlatılan bu kadar önemli bir olaydan bir kelime bile açıkca bahsetmiyor, bunu neden düşünmüyoruz. Bakın sizde peygamberimizin elli vakti beş vakte indirdiği pazarlığı kur’an dan onay alamadığınız için kabul etmediğinizi söylüyorsunuz ve bunun Islah edilmesi gerektiğini söylemişsiniz. Şimdi lütfen şunu düşünün, Rabbim ayetinde sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim der, çünkü her şeyden örnekleri açıkca verdim onun içindir ki kur’anın ipine sarılın diye de öğüt verir. Hatta din ve iman adına körü körüne velilerin ardına düşmenin tehlikesini muazzam bir örnekle(dişi örümcek) bizlere anlatır. Miraç konusunu düşünün hiçbir bilgi yok. Acaba Rabbim bu kadar önemli bir olayı sizin örnek verdiğiniz ayetlerle herkesin anlayamayacağı fakat çok özel veli insanların anlayacağı bir şekilde mi göndermiştir bizlere? Daha sonrada bizleri sorumlu tutar mı? Okuduğunuz kitap sizin düşüncenizi değiştirmiş lütfen oradaki bilgilerle beni de aydınlatırsanız belki ben yanılıyorumdur bana yardımcı olursunuz, oradaki bilgilerle beni aydınlatınız lütfen size minnettar kalırım, bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Çünkü benim amacım, gerçek doğruları öğrenip, iman edip Rahmanın huzurunda divan durduğumda hesap verebilen kulları arasında olmaktır. Bu sözlerimin doğruluğuna YÜCE RABBİM ŞAHİTTİR. Daha önce söyledim benim amacım kimsenin inancına saygısızlık değildir. Bizlere öğretilenleri kur’an ışığında anlamaya çalışmaktan öte bir şey değil yaptığım. Bu konuyu aslında uzatmak istemiyorum ama cevap verildikçe de bende cevap vermek zorunda kalıyorum. Bu konunun hükmünü gelin Rabbim e bırakalım. Nasıl olursa hepimiz hesap verirken peygamberimizin de şahitliğinde tüm gerçekleri göreceğiz. SAYGILARIMLA Halukgta NOT: Müslümanlardan nikli arkadaşım ayrıca aynı yazıma İslami düşünce iştişare plat. yazdığı yazısınada cevaptır. | ||||||
23 Nisan 2010 20:41 | |||||||
HALUK GÜMÜŞTABAK | Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Değerli arkadaşım Abdulhamit Bey. Bakın siz bugün bile kesin olarak neresi olduğu konusunda tek bir görüş olmayan bilgiler için ne söylemişsiniz. (Gökyüzündeki Meva cenneti ilk yaratılan insan Adem ve havvanın misafir edildiği cennet olabilir. Olması da büyük bir ihtimaldir. Diye düşünüyorum.) Bizler ihtimaller üzerine inancımızı şekillendiremeyiz. Siz gökyüzünde diyorsunuz bu yerin olduğunu, ama ayetlerde Cebrail i bir başka inişte de görmüştü diyerek, burasının gökyüzü olamayacağını belirtmiyor mu sizce? Rabbin bazı büyük ayetlerini gördü sözünden mi anladınız siz Miracın olduğunu? Peki, neden hiçbir bilgi yok? Sizce saklanacak bir konumu bu? Rabbin meleği Cebrail i görmesi sizin için küçük bir ayetimidir rabbin? Rabbin büyük ayetlerini gördü sözünden benim anlayamadığımı yazmışsınız. Sormak isterim siz bu sözlerden Miracın olduğunu nasıl anladınız? Lütfen düşünün daha öncede söyledim, rabbim isra 1. ayette söylediklerinindevamında eğer bu olay vuku bulmuş olsaydı, oradanda Miraca yükselmiştir demezmiydi? Değerli arkadaşım size sorduğum soruya cevap verdiğinizi söylediğiniz sözler yani; (Söyledikleri hadisler ortada. Eğer zıtlığı varsa ( Söylememiş olduğunu söylemiş gibi aktarılmışsa ) bunu da kuran ayıklar.) Bu cevap size sorduğum sorunun cevabı olmasa gerek diye düşünüyorum. Söylenen onca hadis var ki Kur’an asla kabul etmez, ama günümüzde inanılmaya hala devam ediliyor. Kur’an ben her şeyi açıkça söylerim der bizlere. Sizlere kur’andandır diye aktarılanlara sakın inanmayın onlar Allah a iftira atıyorlar diye de bizleri uyarır Rabbim. Daha açıkcası kur’andan olmayanı rabbim sen ayıklayacaksın ve gönderdiğim rehbere uymuyorsa iman etmeyeceksin der. Yani kur’an değil bizler ayıklayacağız, çünkü rabbim aklını kullan diye boşuna bizleri uyarmıyor. Yazınızın sonunda gerçek cevabımı aldım, ama başı ile sonu başka yönlere bakıyor. Daha açıkcası inanmakla inanmamak aynı düşüncenin yanında asla barınmaz. Bir olay ya doğrudur vardır. Ya da yanlıştır, yoktur. Miraç olayının özü sizin inanmadığınızı söylediğiniz olayın üzerine inşa edilmiştir, lütfen bunu dikkatle düşünün. Temeline inanmadığınız bir binada oturmak bana göre tehlikelidir. Küçük bir depremde yıkılır. Bu konu uzadıkça bazı arkadaşlarımın üzüldüğünü gördüm, isterseniz daha önce söylediğim gibi bu konunu hükmünü Rabbim e bırakalım. Esenlik dileklerimle. | ||||||
23 Nisan 2010 18:42 | |||||||
Kürt_Mücahide | RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Kuranı Kerim detaya muhtaç,izaha muhtaç tefsire muhtaçtır haluk bey. Bunun için Nebilik makamı vardır. lütfen kavrayın bunu artık. siz şeri delilleri kabul etmedikçe sizle muzakereye yokum. islamın siz ve siz gibilerden çektiği nedir Allah aşkına. islamı kaz'a çevirdiniz. yol yol bakalım ne kaldı elinizde..! insanların kafasını bulandırmaktan vazgeçin artıkkk.her insan ilim ehli değildir burda. sayenizde insanlar hidayet yerine ŞÜPHE KURUNTU ACABALARIN pençesine düşmektedir. Allah aşkına 1400 yıllık ilim adamlarımız alimlerimiz fakihlerimiz müfesirlerimizin hepsi gerizakı idi de sizmi akil siniz??? Allahım .... | ||||||
23 Nisan 2010 16:32 | |||||||
Abdulhamit 1 | RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Alıntı:
Alıntı:
Gökyüzündeki Meva cenneti ilk yaratılan insan Adem ve havvanın misafir edildiği cennet olabilir. Olması da büyük bir ihtimaldir. Diye düşünüyorum Alıntı:
NECM-18- O gerçekten Rabb'inin bazı büyük ayetlerini gördü. NECM-12- Siz şimdi gözü ile gördükleri hakkında O'nunla tartışmaya mı girişiyorsunuz? Alıntı:
İŞTE YANILGINIZ BURADA. Net ve açık olan ayeti görememişsiniz. NECM-18- [size=large]O gerçekten Rabb'inin bazı büyük ayetlerini gö[/size]rdü. NECM 12 AYETİ NECM 18 İLE DE BAĞLANTILI. Çünkü Cebraili ikinci defa nerede gördüğünü açıklayan ayet Necm 18 ile son bulmuştur. Görülen yalnız Cebrail değil ki, Bazı büyük ayetler ( Yani pek büyük mucizeler ) de görülmüştür.[/size] Alıntı:
Alıntı:
İNANMIYORUM. Ama bu demek değil ki miraç olayı yoktur ve olmamıştır. Olmuştur. Hem peygamberin , hem kuranın bildirdiği kadarıyla hem de aklen de inanıyorum | ||||||
23 Nisan 2010 11:51 | |||||||
HALUK GÜMÜŞTABAK | Re: Miraç olayına kur'an onay veriyormu? Sayın Müslümanlardan rumuzlu arkadaşım bu ayet örneğini verdiğiniz için Allah razı olsun sizden. Verdiğiniz ayet örneğinin öncesine gidelim bakalım Rabbim neler söylüyor ve bizleri nasıl uyarıyor. Aliimran 78: Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Hâlbuki okudukları Kitap'tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar. 79: Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun! Demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz 80. Ve size: Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin, diye de emretmez. Siz Müslüman olduktan sonra hiç size kâfirliği emreder mi? 81. Hani Allah, peygamberlerden: "Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu. Şimdide yukarıdaki ayetlere bakalım, 78. ayette Rabbin uyarısını lütfen çok dikkatle anlamaya çalışalım. Bakın nasıl uyarıyor rabbim; (Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Hâlbuki okudukları Kitap'tan değildir.) Ben bu sözlerden sonra başka bir şey söylemenin gerekli olmadığını düşünüyorum, çünkü her şey çok açık. Bakın 79. ayetin bize anlatmak istediği ayetin sonunda ne kadar açık söyleniyor.( Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz.) Ben bu sözler üzerine de söylenecek bir söz bulamıyorum. Biraz düşündüğümüzde Allah a halis kul olmanın yolunun apaçık kur’an hükümlerinden geçtiğini söyleyen Yüce Rabbim e şükürler olsun. 80. ayet duruma açıklık getiriyor ve melekleri ve peygamberleri ilahlar edinin diye size bir emir vermedik vermeyiz diyor. 81. ayette ise Rabbim peygamberlerden görevlerini tebliğ ettiklerinde onlardan bir söz aldığını söylüyor. Bakın aldığı söz; ( Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış…) Demek ki bu söz alış tüm peygamberler yan yana iken değil, tek tek görev tebliğ edildiğinde söyleniyor ve bu konuda söz alındığı belirtiliyor. Eğer hep birlikte olsaydılar, birbirlerini tastik etmek ve onaylamak için söz almaya gerek olmazdı, çünkü hepsi rabbin huzurunda birlikte ise bu söz alma ortamında, neden birbirleri hakkında şüpheye düşsünler, söz almaya gerek kalsın? Bakın tüm bunların miraç ile bağlantısı kurulmak isteniyor. Rabbim eğer bu olay vuku bulmuş olsaydı İsra suresi 1. ayetinde Rabbin elçisini Mescidi haramdan, mescidi aksaya götürmüştür dedikten sonra niçin oradan da Miraca çıkmıştır demesin? Fazla detaya gerek yok, tek bir kelime yeterdi, ama asla böyle bir bilgi olmadığı halde bizler neyi, niçin ve ne maksatla delil arama çabasına giriyoruz? Ben bu durumda Aliimran suresi 78. ayeti tekrar okuyarak üzerinde düşünmeye davet ediyorum. Şunu hatırlatmak isterim, hesap günü gelmediği halde o gün peygamberimizin bizlere hitaben( benim ümmetim kur’anı devre dışı bıraktılar) diyeceğini söylüyor Rabbim. Bu ve buna benzer uyarılar kur’anda bizlerin uyarılması ve dikkatini çekmesi için söylenmiş sözlerdir. Rabbin anlatmak istedikleri anlamlar dışında sözlerine manalar yüklemenin suçunu Rahman Aliimran 78. ayette bizlere söylüyor ve bakın ne diyordu? (Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar.) Değerli yitiksevda rumuzlu arkadaşım, bu yazım bitmek üzereyken sizin yazınız geldi. Rabbim birçok ayetinde kur’an için açıklayıcı, anlaşılır ve kolaylaştırılmış deyimini kullanır. Yukarıda yazdığım Aliimran 78. ayeti eğer ibret alırsak sizin yazdıklarınızın ne derece hükmü vardır, bunun kararını size bırakıyorum. Benim yazdıklarımı lütfen hiçbir etki altında kalmadan tekrar okuyun eğer kur’ana ters bir şey söylediysem Rabbim zaten beni belaların en büyüğüne çarptıracaktır bundan eminim. Miraç ve Kadir gecesi konusunda asla tartışmam demişsiniz. Bakın Rabbim kur’anın indirilişi gecesini yani Kadir gecesini detaya girmeden hangi gün olduğunu söylemeden nasıl bildirmiş bizlere. Ben bunu nasıl tartışırım, apaçık bildirilen bir bilgiyi nasıl inkar ederim. Bakın hangi gün olduğunu bildirmez tarih vermez. Ben diyormuyum ki detay yok ben inanmam. Bunu söylemek sapıklık tan öte bir düşünce olur. Hangi gün olduğunu söylemediyse Rabbim bunun bir sebebi vardır derim ve o sebebi düşünürüm. Oda biraz düşündüğümüzde zaten ortaya çıkıyor. Bakın bu konuyu da konuşabiliriz Allah izin verirse. Sizin söylediğiniz konuları da elbette konuşalım. Dikkat ederseniz ben fazla uzatmak istemiyorum ve herkez nefsinde düşünsün karar versin diyorum, fakat cevap verilince bana düşen sorulanlara cevap vermektir. Rabbim cümlemizi kur’an yolundan ayırmasın. Onun rehberliğinde, onun güneşinden istifade etmemizi sağlayarak gözlerimizdeki perdeyi, gönüllerdeki mührü kaldırsın inşallah cümlemizin. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK | ||||||
23 Nisan 2010 11:32 | |||||||
Yitiksevda | RE: MİRAÇ OLAYINA KUR'AN ONAY VERİYORMU? Summe dena fe tedella Sonra resulullah ona yaklaştı ve ona tutundu,sarıldı.Olgunlaşan meyvelerin dallarından sarkması ve (ya birinin)ayaklarını kanepe,sedir gibi şeylerden aşağı doğru sarkıtması da bu anlamdadır ''ed devali'' sarkan meyveler demektir. Bu mesel (dena fe tedella) ''kirella '' gibidir.Bu kuş faydalanabileceği bir şey görünce hemen ona doğru süzülür,sarkar (tedella),görmezse yüz çevirip gider (tevella) Zemahşeri keşşaf 4/420 Ayeti kerime,vahiy meleğinin Peygamber (s.a.a)'e doğru yaklaşmasını,sarkmasını, olabildiğince yakınına gelmesini mesel yoluyla anlatmaktadır.Zemahşerinin yorumundan anlaşıldığına göre,sözü edilen yakınlık sarılmaya imkan verecek niteliktedir ki bu arada herhangi bir mesafenin kalmadığını göstermektedir.Türkçede böyle bir yakınlığı ifade eden şu deyimler ile bakalım: Burnuna girmek: Yanına çok yaklaşmak,iyice sokulmak,koklamak . Burnunun dibine gelmek : yaklaşmak çok yakına gelmek Sarıp sarmalamak : sıkıca sarılmak Sarmaş dolaş olmak : Birbirine çok sokularak kucaklaşmak .. Bu tür deyimler ile Vahiy meleğinin Allah resulü ile ne kadar yakın olduğunu daha net anlamak için zihindeki soru işaretlerine netlik kazandırır. Şimdi haluk abi sizin yaklaşımınızda şu sorunu görmekteyim bir pire için yorganı yakmak deyimi varya o tür bir yaklaşım Miraç yükselme hususunda Kuran dışı bazı rivayetler aktarılmıştır bunu kabul ediyorum ama bu tür rivayetler yüzünden Miracı yok saymakta abesle iştikal olmaktır. Miraç-Kadir Gecesi vb hususlarda asla tartışmak istemem çünkü hiç bir faydası yoktur yoktur Gelin biz Müslüman olarak hayatın içinde varmıyız yokmuyuz o tür mevzulara ağırlık verelim aç susuz işkence zulüm katliam vb günlük hayatta müslümanların yada İnsanım diyenlerin sorumluluklarını ne kadar yerine getirdiğine yada o bilinci aşılamaya çalışalım Allah razı olsun... | ||||||
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|