27 Aralık 2011 00:19 | |
kamer34 | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" SİLSİLE MESELESİNDE TEKFİR EDİLENLERİN TASNİFİ 1-İslama hiç girmeyenlerin tekfir edilmesi. Bunlar müşrikler. Yahudi Hıristiyanlar ve onun durumunda olanlar ve tağut ve ona tapanlardır. Bunlar islama hiç girmemişlerdir. 2-Allaha kitaba resule inandıkları halde tağuta tapanların tekfir edilmesi. Bunlar yanlış inanıştan yada, belamların kandırma-larından dolayı sapan cahil halk kitleleridir. Bunlar rububiyet tevhidini kabul etmeklerine rağmen uluhiyet tevhidinde tağutlara ibadet,itaat, ve tabi olan kimselerdir. Bilerek yada bilmeyerek. 3-Tağutu tekfir edip tağuta tapanları ve ona ibadet edenleri tekfir etmeyenlerin tekfir edilmesi. Bunlar tagutu tekfir etmelerine rağmen taguta ibadet, itaat ve tabi olup onu destekleyenleri tekfir etmezler. Bunların taguta ibadet edenleri tekfir etmemelerinin altında yatan asıl neden dinin aslında cehaleti mazur görmeleridir. 4-Ameli küfrü işleyenlerin kâfir olmayacağını iddia edenlerin tekfir edilmesi. Bunlar genelde kendini selefi sanan fakat selefe akide konusunda uymayan aynı zamanda cehaleti ve dinin aslında büyük şirk işleyeni mazur gören kimselerdir. 5-Tağuta muhakeme olanların tekfir edilmesi. Bunlarda yukarıdaki taifelerin hepsinde olan hasta-lıktır. Hakkında kati nas olan bu meselede, İslam mahkemesi olmadığı için tağuta başvurabileceklerini ve bu durumun kendilerini kâfir yapmayacağını iddia eden kimselerdir. Bunlarda bu tutumuyla islama girmenin ilk şartı olan tağutu red rüknünü yerine getirmediklerinden dolayı. İslama hiç girmeyen guruptur. 6-İslamın aslında ve büyük şirkte cehaleti özür sayanların tekfir edilmesi. Bu gurup da yukarıdakilerin hepsinde mevcut olan hastalıktır. Günümüzün fitnesi olan bu hastalık maalesef dünyayı bir ahtapot gibi sarmış ve bu dine gönül verenleri, tevhidi öğrenip yaşamak isteyen, genç beyinleri etkilemiş ve sarsmıştır. Şeytan ve onun iş birlikçileri de bu duruma hız vermiş ve bu gençlerin sapmasına doğru ve hak olan ilahi kelimetullahtan kopmasına vesile olmuşlardır. |
29 Kasım 2011 13:22 | |
YaŞuHa | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" sanırm ideolojik bir örgüte baglıydı araya giremessem ölürüm ![]() |
28 Kasım 2011 23:21 | |
@RASİHA@ | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" O da, kafir kavimlerini reddedip Allah'a iman etmekten ibarettir. Kavimleri, sadece Allah'a iman edinceye kadar aralarında ebediyyen sürecek bir düşmanlık ve buğuz söz konusudur. Bu, bir kesin ayrılıştır. Akide ve iman bağı kesildikten sonra geriye başka hiç bir ortak bağ bırakmayan bir ayrılıştır... (Fizilalil Kur’an Mümtehine: 4. AyetininTefsiri) 1- De ki: Ey kâfirler. 2- Ben sizin taptıklarınıza tapmam. 3- Siz de benim taptığıma tapmazsınız. 4- Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim. 5- Sizler de benim taptığıma tapacak değilsiniz. 6- Sizin dininiz size, benim dinim bana KAFİRUN suresi Şehit SEYYİD Kutup şöyle demektedir. Bu reddetmenin üzerine red etme kesinlik üzerine kesinlik, pekiştirme üzerine pekiştirmedir. Reddetmenin, kesinliğin ve pekiştirmenin tüm üslupları burada kullanılmıştır. |
13 Mayıs 2011 11:51 | |
**** | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" Kamer abi Allah razı olsun sıkıntı yok ... |
13 Mayıs 2011 02:27 | |
kamer34 | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" "Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve sözün en doğrusunu söyleyin ki Allah, amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur."(Ahzab: 70-71) Şimdi bazı arkadaşlarımız sözün en doğrusunu ortaya koymanın insanların kendilerinden soğuyacaklarını ileri sürmektedirler. Bazı arkadaşlarımızda sözün en doğrusunu en sert şekilde ortaya koymaktadırlar. “...Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” Maide/54 İşte müslüman bu: Rabbinin rızasından başka hiçbir hesap kitabı yoktur. O ne tağutlardan nede kınayanların kınanmasından korkar. O insanların kendisinden razı olması hesabınıda gütmez. O hakkı peygamberin çağrısındaki gibi semavi kitabın gerklerini yerine getirir ve insanların karanlıktan aydınlığı çıkması için mücadele eder. “Elif, Lâm, Râ. Bu bir Kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarmak için onu sana indirdik.”İbrahim/1 Kuranın hükümleri gizlenmez ilim ehli olan insanlar bu ilimlerinin hakkını vermek mecburiyetindedirler. Fakat hernedense bazen duygularımız kuran bilgimizin önüne geçmeketdir. |
13 Mayıs 2011 01:55 | |
kamer34 | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" Rabbim nasip ederse yarın VAN’A uçacam inşallah gelince konuya devam ederiz. Sizler yorumlarınızı yazabilirsiniz. |
13 Mayıs 2011 01:49 | |
kamer34 | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" "Bismillahirrahmanirrahim" Kendilerine selefi diyen fakat selefle uzaktan ya da yakından hiçbir ilişkisi olmayan bir takım kimselerin amel ile işlenen bizati küfrün kişi küfrü kalben kabul etmedikçe kişiyi islamdan çıkarmayacağı ya da kafir ve müşrik olmayacağı iddiasıdır.Bu kimseler hakkında kati nas olan tağutun mahkemesinde başvurmak ameli bir küfür olmasına rağmen, bu ameli küfür görmemektedirler. Yine bir ülkenin başına küfür kanunlarıyla yönetmesi için tağutlara başlarına seçme amelini küfür görmemek-tedirler. Bunun gibi ve buna benzet kati küfür olan amelleri küfür görmeyen küfre dalmış bir taifedirler. 1- Tevhidin aslını bozan zamanın küfürlerini, alternatif yok diye işlemeleri. İnsanların ikrahda olduklarını söylemeleri. 2- Allah imanın şartını tağutun reddine bağlamışken tağutu bütün çeşitleriyle reddetmemeleri. 3- Tağuta muhakeme için başvurulabilinir, bu zamanda zarurettir demeleri. 5- Tevhidin aslında cehaleti mazeret görmeleri. 6- Tevhidin aslını elde edememiş kişilere Müslüman muamelesi yapmaları 7- Beraber velayet paylaştığı kişilerin şirklerini ve küfürlerini görmemezlikden gelmeleri. Küfre rıza küfürdür kaidesinin gereğini yapmamaları. 8- Tevhid akidesiyle direk alakalı olan meselelerde hak kendilerine geldiği halde hakdan yüzçevirmeleri. 12- Mümin, müşrik, kafir ve mürted ayırımı yapmamaları. 14- Alimlerde ihtilaf etmiştir diyerek kendi küfürlerine mazeret aramaları. 20- Hak olan bir topluluk aramamaları, önlerine çıkan belamları tevhid alimi zannetmeleri. 21- Tevhidin aslını elde eden muvahhidlere tekfirci, harici,irticacı, demeleri ve onlara beddua etmeleri ve onların ayaklarının kaymasını beklemeleri. 23- Küfürlerinde inat ederek hak olan meseleleri hevalarına göre tevil etmeleri. İşte bu maddaelerin hepsi ve daha fazlası onların düşüncelerinde vardır. TEKFİRDE AŞIRILIKTAN SAKINDIRMA KONUSUNDA 30 RİSALE (MAKDİSİ) 26. RİSALE : SEÇİMLERE KATILAN HERKESİ AYIRIM YAPMADAN AYNI KATEGORDİE GÖRMEK Tekfirde yapılan hatalardan biri de, parlamento veya belediye seçimlerine katılarak oy kullanan herkesin, amaç ve hata dikkate alınmadan ve huccet ikamesi yapılmadan aynı kategoride görülmesidir. Hamasetli gençlerden birçoğu, tekfirde muteber olan kastın şekillenmesinde etkili olan cehalet özrünü dikkate almadan, bu seçimlerde oy kullanan herkesi muayyen olarak aynı kategoride görmeleridir. Halkın çoğu için, belediye seçimlerindeki küfür açık değildir. Çünkü çoğu kişi, vakıadan haberdar olan insanlarda olduğu gibi, tekel bayiliği, meyhane ve genelevi gibi bir takım yerlere belediyeler tarafından işlem yapıldığını ve ruhsat verildiğini bilmemektedir. Şimdi şeyh MAKDİSİ yerel seçimlerde oy kullanmanın küfür olduğunu kabul ediyor.fakat halk bu beledilerin ne iş yaptığını bilmiyor diyerek halkı enayi ve keriz yerine koymaktadır. Yerel seçimlerde halkın reyleri ile seçilen belediyelerin ruhsat verme işlerine baktığını bilmiyorlar diyor dolayısıyla belediyelin bar tekel af ederseiniz –kerhane-ruhsatını verdiğini halkın bilmediğini söylüyor. Bilmediğinden dolayıda rey kullanan insanları günahsız kabul ediyor. Bugün hangi cahil bilmezki bu tür yerlere belediyler hem ruhsat verir hemde vergi alırlar. Yine şeyh MAKDİSİ şöyle diyor Kimileri ise her şeyden habersiz, üzerinde “Tek çözüm İslam’dır” gibi yazıların bulunduğu ve bu parlamentolarda tağuti kanunların çıkmasında ortak olan müşrikler tarafından hazırlanan afişlere bakarak, İslam’ı sevmeleri ve destek olmak istemeleri sebebi ile bu seçimlere katılırlar. Bu tür insanlar, seçtikleri bu parlamenterlerin, şeriatın hükümlerini uygulama yolunu kapatacak yasalar çıkarmak için çalışacaklarını bilmemektedir.Yasama işlerine bulaşmayan, küfür kanunlarına saygılı olacağına ve koruyacağına dair anayasa üzerinde yemin etmeyen ve buna benzer kişiyi küfre götüren söz ve fiillerde bulunmayan kişiler ile, durumu bu olmayanlar arasında ayırım yapmak gerekir. Bilindiği gibi her seçmen, küfür olan bu söz ve fiilleri işlememektedir. Ancak kişinin kastının, küfür olduğu açık olan bu tür söz ve fiiller için kendisine vekil atamak olması halinde, kendisinin hükmü de atadığı bu vekilin hükmü gibi olur. Çünkü küfür olan bu işe destek veren ile, bunu bizzat uygulayan arasında fark yoktur. Dolayısıyla küfre giren o parlamenteri destekleyen kişinin kastı, bu küfür kanunlarının çıkarılması, küfür olan anayasa ve sistemin varlığını devam ettirmesi ise, bu kişinin hükmü de, bu işi bizzat yapanın hükmü ile aynıdır. Cevap: Çünkü küfür olan bu işe destek veren ile, bunu bizzat uygulayan arasında fark yoktur. Diyen MAKDİSİ ancak kişinin niyeti bu olmadığı için şirk yada küfür işlemiş olsa bile kafir olmaz diyor. Bu anlayış hakkın üstünü örtemktir. Hz.ALİ’yi şehit eden zındık: “Ben yeryüzünde bir fitne temizledim” diyerek yaptığı işi iyi niyetle yaptığını anlatmaya çalışmıştır. Şâyet kendilerine (niçin alay ettiklerini) sorsan, "Biz sadece lâfa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk", derler. De ki: "Allah'la, onun âyetleriyle ve peygamberiyle mi eğleniyordunuz?"Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir zümreye azap edeceğiz. (Tevbe 65-66) Burada onlara niçin bu işi yaptınız diye sorulduğunda biz sadece lafa dalmış eğleniyorduk. Yani niyetimiz kötü değildi diyorlardı.Yukarıda vermiş olduğum görüşler MAKDİSİN’in kendi yazdıklarıdır ben herhangi bir ilave yapmış değilim. Onların düşünceleri arasında yukarıda yazdığım maddelerin hepsi mevcuttur. Şu husus çok önemlidir Kur'an ve Sünnete uymayan şirk, küfür, bidat ve körü körüne taklit içeren düşünce ve görüşlerden uzak kalmak. İnsanlığı küfre ve şirke davet eden, saptıran kitap dergi yada makale veya yazılara yer vermemek. Yada bunlara reddiyler yazmamak. Çünkü biz biliyoruz ki küfrü yayınlayan, yazan, reklamını yapan bu gibi kitap ve makalelere yer veren herşey sahibini akide olarak bağlar. Küfürse kafir, haramsa günahkar yapar. İslam'da şöyle bir kaide vardır. Küfre rıza küfürdür harama rıza haramdır. Bu genel bir kaidedir. İçinde küfür olan kitapları satmakla ilgili İbn Kayyım el-Cevziyye şöyle diyor: "İçinde şirki ihtiva eden, Allah'tan başkasına ibadete çağıran kitapları satmak da put satmak gibidir." (Zadul-Mead) Aliyyül Kari El-Hanefi Fıkhul Ekber'in Şerhinde şöyle der: "Bir yazar,bir vaiz yazılarında ve vaazlarında küfrü gerektiren bir söz veya bir yazı yazarda o kitabı okuyan yada vaazı dinleyenler, okudukları ve dinlediklerine inanırlarsa hepsi toptan kafir olurlar." (Fıkhul Ekber Şerhi) Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Allah size Kur'an'da: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe o kafirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah münafıkların ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır." (Nisa: 140) Başka bir ayette: "Yemin olsun ki eğer sana ilim geldikten sonra onların arzularına uyarsan o zaman şüphesiz zalimlerden olursun." (Bakara: 145) Dileğim sadece ve sadece Allah Rızasını kazanmak. İslamı dert ve dava edinen neme lazımcı olmayan hakka gönül vermiş gerçek tevhid ehli olmak isteyenleri Kur'an ve Sünnete göre aydınlatmaktır. Ve gerçek Muvvahhid olanlarında faydalanması için bu gayret sarf etmektir. Bunun içinde hiçkimseden bir karşılık menfaat beklemeden sadece rabbimin rızasını kazanmaktır. Bu sebepten dolayı böylesine önemli meseleleri telefon elektrik kimlik alma gibi meselelerle basitleştirmeyin. şehitlik kavramı gibi Allah'ın çok önem verdiği kavramları basitleştirmeyin.Şöyle deyin "Sadece Allah'a güvenir ve Ona sığınırız." İşte benim akidem bu, bu akide üzere olanlar inşallah dinde kardeşlerimdirler. Sende xxxx abimde Allaha Emanet Olunuz gözlerinizden öperim...... |
12 Mayıs 2011 19:41 | |
kamer34 | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" Bak şimdi sayın güzel abim kas kafalı demek hakaret değil güzel bir söylemdir. İnsanın bazen kafası kas laşır çalışmaz. O zamanda kafayı birilerinin yumuşatması ve sağlıklı düşünmesini sağlaması için yardımcı olur inşallah. Yoksa hakaret manasında söylemem inşallah. Bak şimdi el-kaide örgütü usame bin ladin ile ortaya çıkan ve onunla anılan bir örgüttür. Bu örgüt iç ve dış bağlantıları bayağı geniştir. Bu örgütün türkiyede de uzantıları vardır. Şuan lübnan da olsa gerek hapiste bulunan MAKDİSİ adlı şahıs takriben her ay el-kaide düşüncelerini yansıtan makaleler yayınlamaktadır. Kendisine bağlı cemaatlerine mesaj ve itikadi noktada nasıl hareket edeceklerine dair fetvalar verirler. Bunlara bağlı bazı internet forum siteleride mevcuttur. Bunu herkes bilir. Bu konuyu daha sonra geniş şekilde açıklaycağım inşallah. Şunu unutmamak lazım bazı cemaatlerin ve örgütlerin başları herne kadar bazılarının maşası durumda olup birilerinin amacına uygun hareket ediyorlarsa bunların içlerinde çok saf dürüst ve bu kötü amactan haberi olmayan insanlarla doludur. Şunu hatırlayın türkiyedeki “hizbullah örgütünün” tüm elebaşları jitemin ve derin güçlerin maşaları çıktılar. Fakat bu cemaatin içerisinde gerçekten allahın rızasını kazanmak dışında hiç bir amacı olmayan insanlardı bir hayli çoktu. Ama kötü şekilde kullanıldılar. Jitemin ve derin güçlerinin ne zaman hesap kitapları yada oyun projeleri değiştiyse bir anda her yerden cesetler çıkmaya başlamıştı. 99 yılındaki ulusal tvilerdeki haberleri bir hatırlayın. Önce bir villaya baskın ardından velioğlunun öldürülmesi peşine operasyonlar. Şimdi aynı sahneler usame bin ladin meselesi hakkında sahneye konuldu. Bekleyelim ve görelim bakalım bir kaç ay içerisinde nasıl olaylar gelişecek. Allaha emanet yol gece yazımı yazarım inşallah. |
11 Mayıs 2011 23:09 | |
kamer34 | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" Müslümanlardan sayın abim sen kas kafalısın ![]() Öncelikle şunu söyleyeyim sana birşey anlatmak deveyi hendekten geçirmekten daha zordur. İnsan öncelikle kes kopyala yapıştır yaptığı yazının içerikliğini okur sonra anlar ondan sonra o makalenin reklamını yapar. Gerçi kendi yazdığını anlaymayan benim yazdıklarımı nasıl anlayacak oda ayrı bir konu. Sana 3 kezdir soruyorum usame bin ladinin temsil ettiği örgütün adı nedir onu bile bilmiyorsun. Bana bunun cevabını yaz sonra sana bir çift sözüm olacak inşallah. |
10 Mayıs 2011 23:28 | |
**** | Cevap: "Fırkayi-NACİYE" Kamer abi gereken katkıyı ve fikrimi belirtecem nasip olursa konuyu okudum Kimsenin itikadı üzere değilim İtikadi hususlarda Kur'an'dan başka hiçbir şey beni bağlamaz İtikadın tüm esasları Kuran ile açıkça belirtilmiştir ...Teferruatları ise Muhammed (a.s) tarafından Kuranın canlı örnekliği ile ortaya konmuştur...Usamenin bağlı olduğu grup ve örgüt hakkında gerekenleri iyi bilmekteyim ne tür bir yöntem ile hareket ettiklerinide Allah'ın rahmeti üzerine olsun Takyuddin En Nebhani bu hususta gereken tüm hususları Kuran çerçevesinde açıklamıştır yalnız günümüz takipçileri olduğunu belirtenler o kurallara uymadıkları gibi kuralları katletmişlerdir.... İtikadi hususlarda Mümin olan herkesin Kurani esaslar ile hareket etmesi gerekir kişiler veya kitaplar bu hususta Kurana uyuyor ise kabul edilir yoksa reddedilmelidir... |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|