Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İBADETLER.::. > İbadetler > Oruç-Ramazan > Ramazan suuru

Konu Başlıkları: Ramazan suuru Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
20 Nisan 2023 11:30
Kara Kartal
13 Nisan 2021 00:12
Kara Kartal
Alıntı:
bilinmez Üyemizden Alıntı Mesajı göster

Tevhid ayi Ramazan takva ayi, Furkan ayi, Huda (hidayet) ayi, dua ayidir.
Biliyor musunuz müslümanlar en çok hangi ayda aldatiliyorlar? Biliyor
musunuz müslümanlar en çok hangi ayda müsrik oluyorlar? Tabii ki Ramazan
ayinda!

Nasil mi?
Ramazanda Allahin dini satilir. Ramazan ayinda Telli Babaya, Oruç Babaya,
Eyüp Sultana, Mevlanaya günah çikarmaga, tapilmaga, medet ummaga gidilir.

Afganistan, Irak ve Kabe Amerikan askerlerinin isgali altindadir. Içilen her
Coca-Cola, her sigara müslümanlarin üzerine düsen bir bomba, yada yüregine
saplanan bir mermi olmaktadir. Degerlerimize küfreden Islam düsmani
gazetelerden satin aldigimizda, farkinda olmadan Islama zarar vermis
oluyoruz.

Velhasil, Ramazani Ramazan suuru içinde ihya etmek lazimdir.Müslümanlarin çogu namazlarinda gafil olduklari gibi, maalesef Oruç Ayinda da gafildirler.[/SIZE]

"Vay o namaz kilanlarin haline ki onlar namazlarinda gafildirler." (Maun
Suresi)

Vay o oruç tutanlarin haline ki, onlar oruçlarinda gafildirler ve bosu bosuna aç kalmaktadirlar.


01 Ağustos 2011 19:04
Esma_Nur
Cevap: Ramazan suuru

Sıcakta ''sadaka verip oruç tutmasak? ''



Sadakasını verip sadece çok sıcak olacak diye oruç tutmayanlarımız olacak mı? Sıcak oruç tutmamak için geçerli bir bahane midir?

Ramazan ayı için Yusuf Kavaklı Hoca'dan öğütler

Bugün bir dostum, “sadakanı ver ama Ağustos ayı çok sıcak geçecek diyorlar, sen zayıfsın oruç tutma” dedi...

Gözüm korktu bir an için... Gerçekten yüzyılın en sıcak yazını mı yaşayacağız merakıyla internette tatmin edici haberler arandım. Bulamadım desem yalan olmaz. Ağustos sıcağı adı altındaki haberlerin hemen hemen hepsi futbol şikeleriyle bağlantılı başlıklara bağlanıyor.

Sıcaklık normal genelinden daha yüksek olabilir de olmayabilir de ama benim sahsi fikrim şudur; “biz insanoğlu en sonunda mevsimlerin aylara göre yayılımını da bozduk. Yakın zamanda Ocak ayında polenler, haziranda kar görebiliriz. Kimyasalların etkisi tüm dünyayı sarmışken, canım ozonumu çoktan altettiler.”

Peki, gerçekten sadakasını verip sadece çok sıcak olacak diye oruç tutmayanlarımız olacak mı?

Ya da sıcak oruç tutmamak için geçerli bir bahane midir?

Kimbilir ne mazeretler çıkacak onun bunun ağzından bilir kişi edasıyla... Her kafadan bir ses çıkacaktı…

İşte bu sebepten bilirkişiye danıştım ben de... Sizler için emekli İstanbul Müftü Yardımcısı Yusuf Kavaklı Hocama sordum...

Şöyle başladı sözlerine; “Olmaz, tedavisi mümkün olmayan hastalık sahipleri dışında herkes orucunu tutmak durumundadır!”

Ve devam etti:

-Sadaka fidye demek değildir.

-Kişi, ömrü boyunca tedavisi mumkun olmayan bir hastalıga sahipse ancak fidye vererek oruç tutmaz.

Bende hazır kendisini bulmuşken, Ramazan ayına birkaç gün kala neyi nasıl yapmalı veya yapmamalıyız başlığı altında bizi bilgilendirmesini rica ettim.

İşte Yusuf Hocamın sizlere aktarmamı istedikleri:

Oruç Tutmamayı Mübah Kılan Mazeretler

İslâm dini, insandan gücünün yetmeyeceği veya onu önemli sıkıntılara düsürecek görevler istemez. Bu temel ilke ibâdetler için de geçerlidir. Kur'an'da Ramazan ayında oruç tutmayı emreden âyetlerde hasta veya seferde (yolculukta) olanların orucu, o günlerde tutmayıp daha sonra tutacakları veya tutabilecekleri bildirilir. Bundan dolayı başta hastalık ve sefer olmak üzere Ramazan ayında oruç tutmamayı mubah kılan bazı durumlar vardır.

1- Yaslılık: Yaslanmış, artık açlık ve susuzluıa dayanamayacak hale gelmiş kişiler oruç tutmak yerine her günün orucuna karşılık bir fakire fidye verirler. Fidye, bir insanın bir günlük yemek bedelidir ki genellikle Ramazan ayında ilân edilen fitre (fıtır sadakası) ile aynı miktardadır. Fidye vermek yerine her gün bir fakire en az iki öğün yemek yedirmek de mümkündür. Yaslılık sebebiyle artık oruç tutamayacak hale gelenlere ilmihal kitaplarında "pîr-i fânî" denir. Kendisini bu grupta gördüğü için oruç tutmayıp fidye veren kimse daha sonra oruç tutacak hale gelse bundan sonra orucunu tutmaya baslayacağı gibi önceki değerlendirmesinin isabetsiz olduğu anlasılmış olacağından tutmayıp fidye verdiği o oruçlardan da sorumlu olur. Çok yaşlı olmasa da tedavisi mümkün olmayan ve oruç tutmaya engel teskil eden bir hastaliği olan kimse de "pîr-i fânî" gibi fidye verebilir.

2- Hastalık: Kur'ân-i Kerîm'deki ilgili âyetlerde (el-Bakara 2/184) herhangi bir sınırlama getirilmeksizin hasta olanların oruçlarını daha sonraki günlerde tutacağı belirtilir. Fıkıhçılar buradaki hastalığı "oruç tutulduğu takdirde artacak veya iyileşmesi gecikecek yahut bir organın zarar görmesi neticesini doğuracak olan hastalık" şeklinde anlarlar. Hasta bu konuda işinin ehli, güvenilir bir doktorun sözüne itimat edebilecegi gibi daha önceki tecrübelerine ve bilinen bazı işaretlere de itimat edebilir. Bu ve benzeri sebeplerle oruç tuttuğu takdirde hastalığının artacağı veya tedavisinin gecikeceği kanaatinde olan insan orucunu bugünlerde tutmayıp daha sonra iyileşince geciktirmeksizin kaza eder. İyileşme olmaksızın hastalık hali ölümle sonuçlanırsa bu günler için herhanği bir sorumluluk da yoktur. İyileştiği ve kaza etme imkâni bulduğu halde kaza etmeden ölmüşse o günlerin orucundan sorumlu olarak ölmüş sayılır. Bu durumda her günün orucu için bir fitre verilir.

Burada anlatıldığı şekilde hasta olan birisi oruca hiç niyet etmeyebileceği gibi oruca başladıktan sonra gün içinde hasta olmuşsa da orucunu bozabilir ve daha sonra sadece kaza eder.

3- Aşırı Açlık veya Susuzluk: Oruca baslamış bir insan akıl veya vücut sağlığına zarar verecek derecede açlık veya susuzluk hali ile karşılaşırsa orucunu açar ve daha sonra kaza eder. Böyle ciddi bir tehlike karşısında orucunu bozduğu için günahkâr olmaz. Açlık veya susuzluğun sağlığına bu derecede zarar vereceği güvenilir bir doktor tarafından söylenmişse o zaman oruca hiç başlamaz ve ileride bu durum geçince onu kaza eder.

4- Hamilelik veya Emzirme: Oruç, hamilenin kendisine veya karnındaki çocuğa zarar verecekse o da hasta gibi kabul edilir ve Ramazan’da oruç tutmayıp sonra kaza eder. Kendi çocuğunu veya süt anne olarak baskasının çocuğunu emziren kadın, eğer oruç tuttugu takdirde çocuk bundan zarar görecekse orucu tehir eder ve sonra bu durum ortadan kalkınca kaza eder.

5- Sefer (Yolculuk): Hastalık sebebiyle oruç tutulmayacağını bildiren âyetlerde "sefer" de oruç tutmama mazereti olarak zikredilmiştir. Hangi yolculukların bazı dinî hükümlerde değisikliğe sebep olan "sefer" kapsamında olacağı âlimler arasında tartışmalı bir konudur. "Sefer" sayılan yolculuk, oruç tutmamak için de bir mazerettir. Bunlar oruçlarını daha sonra kaza ederler.
Peygamberimiz ve ashabının seferlerde oruç tuttukları da tutmadıkları da olmustur. Tutanlar da tutmayanlar da diğerlerini anlayışla ve saygıyla karşılamışlardır. Diğer taraftan oruç, seferdeki insana çok sıkıntı verecekse bu durumda oruç tutmamak tercih edilmelidir. Hz. Peygamber bir sefer sırasında arkadaslarının başına toplanarak, gölge altına aldıkları adamı görünce "Bu ne?" diye sormus ve "oruçlu" cevabını alınca "Seferde oruç tutmak bir fazilet değildir" demiştir.

6- Savaş: Ramazan’da düşman karşısında savaşan bir Müslüman eğer oruç tuttuğu takdirde zayıf düşecekse o günlerde oruç tutmayıp sonra kaza edebilir. Fiilen savaş baslamamiş da olsa o gün baslayacağını biliyorsa bu durumda da oruç tutmayıp sonra kaza edebilir.

7- Tehdit: Oruçludan, ölüm tehdidi veya vücut organlarından birine ciddi manada zarar verme tehdidi altında orucunu bozması istenirse orucunu bozar ve sonra kaza eder.

Farz veya vacip oruca başlayan birisinin ziyafet sebebiyle orucunu bozmasına izin verilmez. Sünnet, mendup veya nafile oruca başlayan birisinin sonra kaza etmek üzere orucunu açmasının mübah olup olmadığı ise Hanefî mezhebi içinde ihtilafli bir konudur. Bir görüşe göre böyle bir oruca başlayan kişi herhangi bir mazereti olmasa da sonradan kaza etmek üzere orucunu bozabilir. Fakat mezhep içinde daha yaygın görüş, bir mazereti olmadan orucunu bozmaması yönündedir. Bu görüşe göre ziyafete davet edilmiş olmanın mazeret sayılıp sayılamayacagı da ayrıca tartışmalıdır. Kimine göre bu, uygun bir mazeret iken kimine göre değildir. Kimine göre günün ilk yarısında (zevalden önce) mazeret sayılırsa da daha sonra mazeret sayılmaz. Bir kısım âlim davet sahibinin üzülecek olmasını dikkate alır ve oruca devam edip ziyafete katılmamak onu rahatsız edecekse bunu bir mazeret olarak kabul eder. Oruca devam etmek anne ve babadan herhangi birini üzecekse bu da nafile orucu bozmak için bir mazeret kabul edilir.

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.comSadakasını verip sadece çok sıcak olacak diye oruç tutmayanlarımız olacak mı? Sıcak oruç tutmamak için geçerli bir bahane midir?

Ramazan ayı için Yusuf Kavaklı Hoca'dan öğütler

Bugün bir dostum, “sadakanı ver ama Ağustos ayı çok sıcak geçecek diyorlar, sen zayıfsın oruç tutma” dedi...

Gözüm korktu bir an için... Gerçekten yüzyılın en sıcak yazını mı yaşayacağız merakıyla internette tatmin edici haberler arandım. Bulamadım desem yalan olmaz. Ağustos sıcağı adı altındaki haberlerin hemen hemen hepsi futbol şikeleriyle bağlantılı başlıklara bağlanıyor.

Sıcaklık normal genelinden daha yüksek olabilir de olmayabilir de ama benim sahsi fikrim şudur; “biz insanoğlu en sonunda mevsimlerin aylara göre yayılımını da bozduk. Yakın zamanda Ocak ayında polenler, haziranda kar görebiliriz. Kimyasalların etkisi tüm dünyayı sarmışken, canım ozonumu çoktan altettiler.”

Peki, gerçekten sadakasını verip sadece çok sıcak olacak diye oruç tutmayanlarımız olacak mı?

Ya da sıcak oruç tutmamak için geçerli bir bahane midir?

Kimbilir ne mazeretler çıkacak onun bunun ağzından bilir kişi edasıyla... Her kafadan bir ses çıkacaktı…

İşte bu sebepten bilirkişiye danıştım ben de... Sizler için emekli İstanbul Müftü Yardımcısı Yusuf Kavaklı Hocama sordum...

Şöyle başladı sözlerine; “Olmaz, tedavisi mümkün olmayan hastalık sahipleri dışında herkes orucunu tutmak durumundadır!”

Ve devam etti:

-Sadaka fidye demek değildir.

-Kişi, ömrü boyunca tedavisi mumkun olmayan bir hastalıga sahipse ancak fidye vererek oruç tutmaz.

Bende hazır kendisini bulmuşken, Ramazan ayına birkaç gün kala neyi nasıl yapmalı veya yapmamalıyız başlığı altında bizi bilgilendirmesini rica ettim.

İşte Yusuf Hocamın sizlere aktarmamı istedikleri:

Oruç Tutmamayı Mübah Kılan Mazeretler

İslâm dini, insandan gücünün yetmeyeceği veya onu önemli sıkıntılara düsürecek görevler istemez. Bu temel ilke ibâdetler için de geçerlidir. Kur'an'da Ramazan ayında oruç tutmayı emreden âyetlerde hasta veya seferde (yolculukta) olanların orucu, o günlerde tutmayıp daha sonra tutacakları veya tutabilecekleri bildirilir. Bundan dolayı başta hastalık ve sefer olmak üzere Ramazan ayında oruç tutmamayı mubah kılan bazı durumlar vardır.

1- Yaşlılık: Yaslanmış, artık açlık ve susuzluıa dayanamayacak hale gelmiş kişiler oruç tutmak yerine her günün orucuna karşılık bir fakire fidye verirler. Fidye, bir insanın bir günlük yemek bedelidir ki genellikle Ramazan ayında ilân edilen fitre (fıtır sadakası) ile aynı miktardadır. Fidye vermek yerine her gün bir fakire en az iki öğün yemek yedirmek de mümkündür. Yaslılık sebebiyle artık oruç tutamayacak hale gelenlere ilmihal kitaplarında "pîr-i fânî" denir. Kendisini bu grupta gördüğü için oruç tutmayıp fidye veren kimse daha sonra oruç tutacak hale gelse bundan sonra orucunu tutmaya baslayacağı gibi önceki değerlendirmesinin isabetsiz olduğu anlasılmış olacağından tutmayıp fidye verdiği o oruçlardan da sorumlu olur. Çok yaşlı olmasa da tedavisi mümkün olmayan ve oruç tutmaya engel teskil eden bir hastaliği olan kimse de "pîr-i fânî" gibi fidye verebilir.

2- Hastalık: Kur'ân-i Kerîm'deki ilgili âyetlerde (el-Bakara 2/184) herhangi bir sınırlama getirilmeksizin hasta olanların oruçlarını daha sonraki günlerde tutacağı belirtilir. Fıkıhçılar buradaki hastalığı "oruç tutulduğu takdirde artacak veya iyileşmesi gecikecek yahut bir organın zarar görmesi neticesini doğuracak olan hastalık" şeklinde anlarlar. Hasta bu konuda işinin ehli, güvenilir bir doktorun sözüne itimat edebilecegi gibi daha önceki tecrübelerine ve bilinen bazı işaretlere de itimat edebilir. Bu ve benzeri sebeplerle oruç tuttuğu takdirde hastalığının artacağı veya tedavisinin gecikeceği kanaatinde olan insan orucunu bugünlerde tutmayıp daha sonra iyileşince geciktirmeksizin kaza eder. İyileşme olmaksızın hastalık hali ölümle sonuçlanırsa bu günler için herhanği bir sorumluluk da yoktur. İyileştiği ve kaza etme imkâni bulduğu halde kaza etmeden ölmüşse o günlerin orucundan sorumlu olarak ölmüş sayılır. Bu durumda her günün orucu için bir fitre verilir.

Burada anlatıldığı şekilde hasta olan birisi oruca hiç niyet etmeyebileceği gibi oruca başladıktan sonra gün içinde hasta olmuşsa da orucunu bozabilir ve daha sonra sadece kaza eder.

3- Aşırı Açlık veya Susuzluk: Oruca baslamış bir insan akıl veya vücut sağlığına zarar verecek derecede açlık veya susuzluk hali ile karşılaşırsa orucunu açar ve daha sonra kaza eder. Böyle ciddi bir tehlike karşısında orucunu bozduğu için günahkâr olmaz. Açlık veya susuzluğun sağlığına bu derecede zarar vereceği güvenilir bir doktor tarafından söylenmişse o zaman oruca hiç başlamaz ve ileride bu durum geçince onu kaza eder.

4- Hamilelik veya Emzirme: Oruç, hamilenin kendisine veya karnındaki çocuğa zarar verecekse o da hasta gibi kabul edilir ve Ramazan’da oruç tutmayıp sonra kaza eder. Kendi çocuğunu veya süt anne olarak baskasının çocuğunu emziren kadın, eğer oruç tuttugu takdirde çocuk bundan zarar görecekse orucu tehir eder ve sonra bu durum ortadan kalkınca kaza eder.

5- Sefer (Yolculuk): Hastalık sebebiyle oruç tutulmayacağını bildiren âyetlerde "sefer" de oruç tutmama mazereti olarak zikredilmiştir. Hangi yolculukların bazı dinî hükümlerde değisikliğe sebep olan "sefer" kapsamında olacağı âlimler arasında tartışmalı bir konudur. "Sefer" sayılan yolculuk, oruç tutmamak için de bir mazerettir. Bunlar oruçlarını daha sonra kaza ederler.
Peygamberimiz ve ashabının seferlerde oruç tuttukları da tutmadıkları da olmustur. Tutanlar da tutmayanlar da diğerlerini anlayışla ve saygıyla karşılamışlardır. Diğer taraftan oruç, seferdeki insana çok sıkıntı verecekse bu durumda oruç tutmamak tercih edilmelidir. Hz. Peygamber bir sefer sırasında arkadaslarının başına toplanarak, gölge altına aldıkları adamı görünce "Bu ne?" diye sormus ve "oruçlu" cevabını alınca "Seferde oruç tutmak bir fazilet değildir" demiştir.

6- Savaş: Ramazan’da düşman karşısında savaşan bir Müslüman eğer oruç tuttuğu takdirde zayıf düşecekse o günlerde oruç tutmayıp sonra kaza edebilir. Fiilen savaş baslamamiş da olsa o gün baslayacağını biliyorsa bu durumda da oruç tutmayıp sonra kaza edebilir.

7- Tehdit: Oruçludan, ölüm tehdidi veya vücut organlarından birine ciddi manada zarar verme tehdidi altında orucunu bozması istenirse orucunu bozar ve sonra kaza eder.

Farz veya vacip oruca başlayan birisinin ziyafet sebebiyle orucunu bozmasına izin verilmez. Sünnet, mendup veya nafile oruca başlayan birisinin sonra kaza etmek üzere orucunu açmasının mübah olup olmadığı ise Hanefî mezhebi içinde ihtilafli bir konudur. Bir görüşe göre böyle bir oruca başlayan kişi herhangi bir mazereti olmasa da sonradan kaza etmek üzere orucunu bozabilir. Fakat mezhep içinde daha yaygın görüş, bir mazereti olmadan orucunu bozmaması yönündedir. Bu görüşe göre ziyafete davet edilmiş olmanın mazeret sayılıp sayılamayacagı da ayrıca tartışmalıdır. Kimine göre bu, uygun bir mazeret iken kimine göre değildir. Kimine göre günün ilk yarısında (zevalden önce) mazeret sayılırsa da daha sonra mazeret sayılmaz. Bir kısım âlim davet sahibinin üzülecek olmasını dikkate alır ve oruca devam edip ziyafete katılmamak onu rahatsız edecekse bunu bir mazeret olarak kabul eder. Oruca devam etmek anne ve babadan herhangi birini üzecekse bu da nafile orucu bozmak için bir mazeret kabul edilir.

Serdem Coşkun - Haber 7
27 Temmuz 2011 10:55
bilinmez
Cevap: Ramazan suuru

Yorumlarınız için teşekkür ederim..aslında bende sizlerle hemfikirim..bundan sonra makale yayınlarken daha temkinli olurum..
27 Temmuz 2011 10:16
Esma_Nur
Cevap: Ramazan suuru

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Oruç Tutan Biziz Namaz Kılan Biziz Çılgınca Eğlenenler Onlar Timurtaş UÇAR Hoca Efendiden
26 Temmuz 2011 23:49
kamer34
Cevap: Ramazan suuru

Kur'an ve Sünnete uymayan şirk, küfür, bidat ve körü körüne taklit içeren düşünce ve görüşlerden uzak kalmak gerekir. İnsanlığı küfre ve şirke davet eden, saptıran kitap dergi yada makale veya yazılara yer vermemek yada reddiyler yazmak lazım.

Çünkü biz biliyoruz ki küfrü yayınlayan, yazan reklamını yapan sitesinde bu gibi kitap ve makalelere yer veren her site sahibini akide olarak bağlar. Küfürse kafir, haramsa günahkar yapar. İslam'da şöyle bir kaide vardır. Küfre rıza küfürdür harama rıza haramdır. Bu genel bir kaidedir.

İçinde küfür olan kitapları satmakla ilgili İbn Kayyım el-Cevziyye şöyle diyor:

"İçinde şirki ihtiva eden, Allah'tan başkasına ibadete çağıran kitapları satmak da put satmak gibidir." (Zadul-Mead)

Aliyyül Kari El-Hanefi Fıkhul Ekber'in Şerhinde şöyle der:

"Bir yazar,bir vaiz yazılarında ve vaazlarında küfrü gerektiren bir söz veya bir yazı yazarda o kitabı okuyan yada vazı dinleyenler, okudukları ve dinlediklerine inanırlarsa hepsi toptan kafir olurlar." (Fıkhul Ekber Şerhi)

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Allah size Kur'an'da: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe o kafirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah münafıkların ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır." (Nisa: 140)

Başka bir ayette:

"Yemin olsun ki eğer sana ilim geldikten sonra onların arzularına uyarsan o zaman şüphesiz zalimlerden olursun." (Bakara: 145)

Dileğimiz sadece ve sadece Allah Rızasını kazanmak. İslamı dert ve dava edinen neme lazımcı olmayan hakka gönül vermiş gerçek tevhid ehli olmak isteyenleri Kur'an ve Sünnete göre aydınlatmak.

Ve gerçek Muvvahhid olanlarında faydalanması için bu forumu yararlı hale getirmektir.

Sadece Allah'a güvenir ve Ona sığınırız.


26 Temmuz 2011 23:33
kamer34
Cevap: Ramazan suuru

Müslümanlarin yüzde doksani maalesef Ramazan suurundan yoksundurlar. Çünkü müslümanlar Ramazan Ayinin ne oldugunu, hikmetini bilmemektedirler. Bilgi mi, iman mi önce gelir? diye soruldugunda cevabimiz bilgi önce gelir
olacaktir. Insan bilmedigine nasil iman eder? Insan iman ettigi seyi bilmeli, ondan gafil olmamalidir.

alıntı

Müslümanlarin yüzde doksani maalesef Ramazan şuurundan yoksundurlar demek müslümanlara hakarettir.

Hiçbir müslüman ramazan ibadetinin yada başka bir ibadetini bilinçsiz şursuz yapmaz. Kişi zaten bu bilince vardığı için müslüman olma sıfatını kazanmıştır.

Bilinçsiz halk yığınlarına allahtan korkmadan müslüman gibi ulvi sıfatları vermek ancak Recep Kayan gibilerin tevhid akidesine yakışabilir.

Bazı insanlara göre dünya iki coğorafyadan ibarettin. Bunun bir tanesi batı coğorafyasıdır bunlar ne yaparsa yapsınlar kafirdirler. Diğer coğorafya doğu coğorafyasıdır bunlarda ne yaparlarsa yapsınlar yada nasıl düşünürlerse düşünsünler müslümandırlar.

Bu sakat anlayışın Kur'an ile bağdaşır hiçbir yanı yoktur.

Kur'an-daki müslüman tanımı coğorafyalara yada meşreplere yada ırklara göre değil düşünce ve amellere göre tanımlanmaktadır.

Allah'a emanet olunuz

26 Temmuz 2011 23:19
kamer34
Cevap: Ramazan suuru

Alıntı:
la diyebilmek Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Takdir edersiniz ki, yazı bana ait değildir, içerisinde güzel konulara değindiği için paylaşmak istedim..tabii yazıda ki müslüman tespiti durumuna bende katılıyorum, elhamdulillah ki müslüman tanımını halka göre değil de hakka göre yapabilenlerdenim..yazıda haklı konulara değinilmiş ki günümüzde o yazılanların hepsi maalesef acı bir gerçek olarak her ramazan yaşanıyor..Ayrıca yazıda oruç bilincine ters olan nedir onu anlayamadım, söylerseniz biz de anlarız?

Yazının size ait olmaması sizi o yazının içerikliğinin vereceği meajın yanlışlığı yada doğruluğu hususunda mesulliyetten kurtarmaz.


İslama aykırı olan yada tevhid akidesine sahip olmayan kişinin yada kişilerin düşüncelerini yansıtan makaleleri tebliğ amaçlı yaınladığınız vakit o makalenin vereceği yarar veya zarara ortak olmuş olursunuz.


Başka insanlara ait makale yada bir takım yazı dizileri yayınlanabilir ancak onlara reddiye yazılmak şartıyla. bu üsül kuran çok sık kullandığı üsullerden biridir.


Örneğin kuran ehl-i kitap ve mekke putperestlerinin sapıkça olan fikirlerine yer ver vermiş daha sonra o fikirlerin yanlışlığına cevaben rediiye mahiyetinde ayetler inmiştir.


Başka kişilere ait makalaleri doğrudan yayınladığımız vakit o makaledeki fikirleri benimsemiş olduğumuz anlamına gelir.


Recep kayana göre yeryüzünde 2 milayara yakın müslüman bulunmktadır o halde bu kadar büyük müslüman topluğu olduğu halde neden yeryüzünde Allah'ın hükümlerini tatbik eden bir ülke bulunmamaktadır orası çok manidardır.
26 Temmuz 2011 19:07
bilinmez
Cevap: Ramazan suuru

Bu acıların her yıl yaşanması gerçek ama MÜSLÜMANLAR BU ACILARI NE YAŞAR,NEDE YAŞATIR..Çünkü müslümanın orucudaKİ BİLİNCİ VE FİİLİ, RABBANİDİR.

Demek istediğim oruç bilinci buydu,yoksa atalarının geleneğine uyan bütün toplumlarda bu tür yanlış uygulamalarıda görmek çok ama çok mümkün,sorun bu ACILARI MÜSLÜMANLARA MAL ETMEK,yoksa bi sorun yok ben hiçte bu tür uygulamaları görünce acıdır demiyorum BUNLARI YAPANLARIN DİNİ BU dur diyorum...Sizcede öyle değilmi.....

Örneğin benim oruc tasavvurumda bunlar yok rabbimiz nasıl tasfir etmiş ve emretmişse peygamberim nasıl uygulamışsa bende aynısını uygularım......

Ayrıca müslüman kimden ne paylaştığınada DİKKAT ETMESİ gerekmez mi,yani doğruluk ve sapıklık ap açıkken islamda müslümanlar bu ayırımı yapmalı değil midir.yukardaki yazıdada müslümanın tanımı rabbani değil bundada hem fikiriz...saygılar LA DİYEBİLENE..
26 Temmuz 2011 11:47
bilinmez
Cevap: Ramazan suuru

Takdir edersiniz ki, yazı bana ait değildir, içerisinde güzel konulara değindiği için paylaşmak istedim..tabii yazıda ki müslüman tespiti durumuna bende katılıyorum, elhamdulillah ki müslüman tanımını halka göre değil de hakka göre yapabilenlerdenim..yazıda haklı konulara değinilmiş ki günümüzde o yazılanların hepsi maalesef acı bir gerçek olarak her ramazan yaşanıyor..Ayrıca yazıda oruç bilincine ters olan nedir onu anlayamadım, söylerseniz biz de anlarız?
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın.

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.