Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tevhid Ve Şirk Konuları > Kişiyi Küfre Götüren Durumlar

Konu Başlıkları: Kişiyi Küfre Götüren Durumlar Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
13 Aralık 2011 12:58
YaŞuHa
Kişiyi Küfre Götüren Durumlar


Kişiyi Küfre Götüren Durumlar


Şeyh Muhammed b. İbrahîm merhum, hakimin işlemesi halinde kendisini dinden çıkarıp kâfir yapan durumları şöylece açıklamakta­dırlar:[113]
1- Allah'ın indirdiği hükümlerin dışındaki hükümlerle hüküm ve­ren hâkim (ve kimseler), Allah'ın ve Rasûlü'nün hükümlerinin daha gerçekçi ve hak olduğunu inkâr ederse, kişi kâfir olur. Bu, İbn Abbas (r.a)'tan yapılan rivayetin ortaya koymuş olduğu bir manadır. Nite­kim bu rivayeti İbn Cerîr de tercih etmiştir. Zira Allah'ın indirmiş ol­duğu şer'î bir hükmün inkârı, tüm ilim erbabınca ittifakla küfür sa­yılmıştır. Zira dinin asıl temellerinden bir tanesini veya üzerinde itti­fak olunan fer'î delillerden bir tanesini ya da Allah Rasûlü'nün getir­diği şeyin bir tek harfini bile inkâr edilmesi halinde bu, kesinlikle kişi­yi dinden çıkaran bir küfürdür.[114]
2- Şayet hakim, Allah'ın indirdiğiyfe ve Rasûlü'nün de hükmüy­le hükmetmenin hak ve gerçek olduğunu inkâr etmiyor fakat Allah ve Rasûlü'nün koyduğu hükümlerin dışındaki hükümlerle hükmetme­nin daha güzel olduğuna inanıyorsa yine kesinlikle küfre girmiş olur. Yani Allah ve Rasûlü'nün hükümlerinin dışındaki hükümlerin daha
mükemmel, daha yeterli olduğuna, zamanla meydana gelen problem­leri ve insan ihtiyaçlarını çözmede yeniliklere gitmenin gerekliliğine ina­nıyorsa, zamanların değişmesiyle durumlar da değişir deyip, Allah ve Rasûlünün hükümlerini bir kenara itiyorsa bu da aynı şekilde küfür­dür. Çünkü burada mahlûkatın yani insanların ortaya koymuş oldu­ğu hükümleri Allah ve Rasülü'nün hükümlerinden üstün tutmak du-rumu bulunmaktadır. Böylece zihinde beliren çöplük misâli düşünce ve fikirleri alıp, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan hikmet sa­hibi yüce Allah'ın hükümlerini bir kenara itip, kendi zihnî çöplükleri­ne geçerlilik kazandırmaktır ki bu da küfürdür.
Kaldı ki hiç bir mesele ve problem yoktur ki, o mesele ya da prob­lemin Allah'ın kitabında, Rasûlünün de Sünnetinde ya açık olarak bir nassi ve delili bulunmasın, ya da istinbat (mevcut mesele ve hükümle­re bakarak bunlardan hüküm çıkarmak) yoluyla bir delili bulunma­sın. Evet bu ve benzeri yollarla hükümler elde olunabilir. İşte bunu bilen, zaten bilgisi olduğu için bilir, bilmeyen de bu konuda herhangi bir bilgiye sahip olmadığı için bilinemez.
3- Başka hükümlerin Allah ve Rasülü'nün hükümlernden daha güzel olamayacağına itikad etmek ve inanmakla birlikte, Allah ve Ra­sülü'nün hükümleri dışındaki hükümlerle hüküm vermenin de en azın­dan onun gibi olacağına inanmak ve böyle itikad etmek. İşte bu üçün­cü madde de bir önceki iki madde gibi kişiyi dinden çıkaran bir kü­fürdür. Zira işi böyle düşünüp ve böyle inanmakla yaratılanla yarata­nı aynı seviyede düşünmek, ikisi arasında bir eşitlik ortaya koymaktır ki, küfürdür.
4- Bir de kişi, Allah'ın ve Rasülü'nün hükümleriyle hükmetmek gerektiğine inandığı gibi bunun dışındaki hükümlerle hükmetmenin de caiz olacağına inanır ve böyle bir itikada sahip olursa önceki madde­de olduğu gibi küfürdür.
5- Bunlardan daha büyüğü ve en önemlisi sırf Allah'ın şeriatına karşı bir büyüklük taslamak, inadetmek ve Allah'ın hükümleri karşı­sında kendisini büyük görmek. Böylece Allah'a ve Rasûlü'ne muhale­fette bulunmak: Meselâ insan aklının ürünü olan mahkemeler icad ede­rek buralarda yine insanlar tarafından ortaya konan kanun ve yasala­rı uygulamak. Tıpkı Fransa, Amerika, İngiltere veya başka kafir sis­temlere ait kanun ve yasaları uygulama alanına koymak gibi. Artık bir kimse Hz. Muhammed (s.a)'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şahitlik ettikten sonra böyle bir çelişkiye düşmesi halinde bundan daha büyük bir çelişki düşünülebilir mi?[115]
6- Bir çok kabile reislerinin ve büyüklerinin, bir çok toplum li­derlerinin ve benzeri kimselerin ata ve dedelerinden aldıkları efsane­lerle, adet, gelenek, töre ve ilkelerle hareket etmeleri ve bunu da ken­dileri için bir çıkış yolu olarak görüp böyle isimlendirmeleri, hep; Al­lah'ın hükmünden uzak durmak ve ondan yüz çevirmek amacına; da­yanır.
Kişiyi dinden uzaklaştırmayan küfür ise ki bu, İbn Abbas (r.a) tarafından: "Asıl küfrün dışındaki bir küfür" diye varid olmuş idi. Yine şu ifadeler de ona ait bulunmaktadır: "Bu, sizin ileri sürdüğü­nüz küfür değildir." Bu, tıpkı şuna benzemektedir. Bir meselede hak olanın Allah ve Rasülü'nün hükmünün geçerli olduğuna inanmakla birlikte sırf şehvet ve isteklerinin esiri olarak Allah'ın ve Rasülü'nün indirdiği hükmün dışındaki bir hükümle hüküm vermesi gibi. Bunu yaparken de kendisinin hatalı olduğunu itiraf eder ve doğru yoldan uzaklaştığını söylerse böyle bir kimse dinden çıkmış manâsında küfre girmemiş olur. Gerçi bu kimse her ne kadar dinden çıkmaz ise de, bü­yük bir masiyet işlemiş olur. Meselâ zina etmek, içki içmek ve hırsız­lık vb. gibi şeyleri yapmak gibi. Bunlar da masiyettirler. Ancak bu gi­bi masiyetlere ve isyana Allah (c.c) küfür adını vermemiştir. Bu iti­barla bir masiyet eğer Allah tarafından küfür diye adlandırılmışsa Al­lah tarafından küfür diye adlandırılmayan masiyetten çok daha bü­yük bir küfür olmaktadır.[116]
Aslında burada bizim tüm incelikleriyle araştırıp ortaya koymak istediğimiz hakimiyet ile ilgili meseleler, bunun etraflı bir biçimde du­rumlarının ortaya konması pek büyük bir öneme haizdir. Zira konu­nun en tehlikelisi ve en önemlisi bu olmaktadır. Çünkü Allah'ın in-dirdiğiyle hükmetmeyen kimselere dostluk beslemek, onların yanında yer almak, böylelerinin ortaya koymuş olduğu yasaları ve.kanunları kabullenmek, kendilerince helâl koymak ve haram yapmak, Allah'ın izin vermediği bii konuda söz söylemeye kalkışmak, asıl itibariyle "Al-lah'dan başka hiç bir ilah yoktur" kelimesiyle çelişmektedir. Çünkü şehadet kelimesi bütün kalplerin ilah olarak kabullenip sevdiği ve saygı gösterdiği, itaat ederek boyun eğdiği bir tek varlığın O olduğunu bize bildirmiştir.
Aynı şekilde bu kelime, Allah'ın Rasûlü olan Hz. Muhammed'in peygamberliğine şahitlikte bulunmakla da bir çelişki meydana getir­mektedir. Çünkü o peygamberin emrettiği ve yasakladığı şeylerde ken­disine itaat etmekle emrolunmuşuzdur. İşte gerçekten insanlar bu in­celiğin farkına varmış olsalar, böyle bir durumda yeryüzünde hiç bir azgının ve tağutun varlık göstermesi ve kanun koyması mümkün ola­maz, zaten böyle bir gücü kendisinde bulamaz.


Müşriklerle Münasebet


İkinci nokta: Müşriklere önem verip müslümanlara yardımı bı­rakarak müşriklere yardımda bulunmak ve bunların yanında yer al­mak. Bunun delili ise Rabbimizin şu âyetidir:
"İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır." (Mâide, 5/51)
îşte işin bu yönü, bugün dünyada yaşayan insanların bir çokları­nın yaşamış bulunduğu çelişkilerdendir. Böyle davranan müslüman-lar her halleriyle kafirlerin ve İslâm düşmanlarının, müşriklerin ya­nında yer almalarına rağmen, halen kendilerini müslüman saymaları ve İslâm isimlerini almış olmalarıdır. İşte çelişkinin bu ikinci nokta­sında meseleyi çok iyi bilmemiz ve bu hususta tedbir almamız gerekir. Zira bu manâda tedbir almak bize vacibtir. Öyle bir çağda yaşıyoru ki, adam: "kâfir olanbir kimseye "Ey kâfir" demekten çekiniyor. Hatta bunun daha önemlisi de vardır. Allah'ın düşmanlarından korkmak, onlara sevgi duymak, büyük görme gibi hastalıklar alabildiğince ço­ğalmış, adeta bunlara saygıyla bakılır olmuştur. Bunlar neredeyse ör­nek alınacak kimseler olarak gösterilmektedir. Evet imam zayıf olan­lar rıezdinde bu "kâfirler örnek alınacak kimseler olarak gösterilmekte ve böylece değerlendirilmektedir. Bu kâfirlere o derece bir saygınlıkla bakılıyor ki, her halükarda onlar gibi olmalarını isteyip durmaktalar. Böyleleri bir kelerin deliğine de girmiş olsalar, onlara imrenenler de derhal oraya gireceklerdir.
Bu gibi kâfirlere öylesine bir özenti ve bağlılık gösterilmektedir ki, bu, değişik tarzlarda kendisini göstermektedir. Kalbî sevgi ve bağ­lılıktan tutun da bir çok değişik tarzda bağlılıklar. Kimileri bunların
dinsizlik olan görüş ve düşüncelerini benimseyip onların koymuş ol­duğu yasalar ve,kanunlar gibi kanunlar ortaya koyarak işe girişiyor. Meselâ müslümanlarm hanımlarının örtülerini atıp, onları açıp çıplak ortaya sürmek gibi. Kısaca hayatlarında küçük büyük her davranış ve uygulamayı onların hayatına da geçirmek istiyorlar. Allah'ın izniyle biz bu konuyu, "dostluğun boyutları" bahsinde etraflı bir şekilde açık­layacağız.
Şimdi bizim burada gerçek manâda akidenin temelini ye aslını id­rak edip öğrenmiş olmamız, bununla çelişki meydana getiren şeyleri de o oranda öğrenmemiz, bizi "Velâ Berâ" meselesinde dikat olmaya itecektir. Kısaca müslümanın akidesi konusunda bu, kefil durumun­dadır. Böylece doğru şer'î ölçüyü ele alacak ve buna göre durum de­ğerlendirmesinde bulunacaktır. Yoksa beşerin heva ve isteklerine da­yalı bir mikyas ile değerlendirmeye gitmeyecektir.
Bu konuda: "Kişi sadece Allah'ı, Rasûlü'nü, O'nun dinini ve mü'-minleri dost edinecek, bunları dost bilecek, yetkisini bunlara verecek­tir. Aynı zamanda tabi olunan, peşinden gidilen, Allah ve Rasûlü'ne savaş açmış olanlardan da uzak duracaktır, o manadaki J)ir ümitten veya bir korkudan kendisini uzak tutacaktır."
Alıntı


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.