Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Adap-Edep-Ahlak > Ahlak-ı Nebi

Konu Başlıkları: Ahlak-ı Nebi Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
15 Ağustos 2012 21:41
MusabBinumeyr
Ahlak-ı Nebi



Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kısa zamanda dünyada hiçbir kralın ulaşamayacağı derecede imkânlara kavuştuğu, insanların ideal bir mürebbî olarak kalblerini fethettiği hâlde, ayaklarının altına serilen bu büyük dünya nîmetlerinin hiçbirine iltifât etmeyerek eski mütevâzî hayâtına devâm etti. Önceki gibi, kerpiçten yapılmış mütevâzî odasında sâde ve fakir bir şekilde yaşadı. Hurma yaprağıyla doldurulmuş bir şilte üzerinde uyudu. Basit elbiseler giyindi.

En zayıf insanın hayat tarzının bile altında yaşadı. Bazen de yiyecek hiçbir şey bulamadığı hâlde, Rabbine şükredip açlığını bastırmak için karnına taş bağladı. İşlemiş ve işleyeceği bütün günâhlar affedildiği hâlde, şükür ve niyâzına devâm etti. Ayakları şişinceye kadar gecelerini namazla geçirdi. Garîblerin imdâdına yetişti. Yetîmlerin, kimsesizlerin tesellîsiydi. O, büyüklüğüne rağmen, en âciz insanlarla bizzat meşgûl oldu. Hattâ onlara, engin şefkat ve merhametiyle daha ziyâde kol kanat gerdi.




İnsanlar nezdinde en kuvvetli göründüğü Mekke’nin fethi günü, korku ve heyecanla ve âdeta titremekten dişleri birbirine vurarak:

“–Yâ Rasûlallâh! Bana İslâm’ı telkîn buyurunuz!” diyen hemşehrisine, imkânlarının en zayıf olduğu zamandan şu misâli zikrederek sükûnet telkîn etti ve:

“–Sâkin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar değilim. (Muhtereme vâlidelerini kasdederek) Kureyş’ten güneşte kurutulmuş et yiyen senin eski komşunun yetîmiyim!..”

diyerek tarihe kâ’bına varılmaz bir tevâzuun zirvesini hediye eyledi.




Yine aynı gün ihtiyar babasını sırtına alarak huzûruna getiren ve ona îman telkîn etmesini isteyen yâr-i gâri14 Hazret-i Ebû Bekr’e:

“–Yâ Ebâ Bekr! Şu ihtiyar babanı neden buraya kadar yordun? Biz onun yanına gidemez miydik?!.”


karşılığını verme fazîletini gösterdi.

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- dâimâ acz içinde olduğunu bildirirdi. Kendisini şöyle îlân ederdi:

“Ben de sizler gibi bir insanım. Bana sadece ahlak ı Nebi tevazuu Ahlak ı Nebi Tevâzuu vahyolunuyor!..”
(el-Kehf, 110)



O, rasûllüğünü tasdîk cümlesinin başına bilhassa ve ısrarla “abduhû: Allâh’ın kulu” kelimesini ilâve ederek, ümmetini geçmiş milletler gibi sapıklığa düşmekten muhâfaza ediyordu.

Kendisine aşırı tâzim gösteren kimselere:

“Siz beni, hakkım olan derecenin üzerine yükseltmeyiniz! Çünkü Allâh Teâlâ beni «Rasûl» edinmeden önce «Kul» edinmişti.” (Heysemî, IX, 21) ikâzında bulunuyordu.

Allâh Rasûlü’nün dört kişinin taşıyabildiği garrâ adlı bir yemek kabı vardı. Kuşluk vakti girip Duhâ Namazı da kılındıktan sonra, içinde tirit bulunan bu yemek kabını getirdiler. Ashâb-ı kirâm da etrafına toplandı. Sahâbîler çoğalınca Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- diz çöktü. Bunu gören bir bedevî:

“–Bu nasıl oturuş böyle?” dedi.

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:

“–Allâh Teâlâ beni şerefli bir kul olarak yarattı, inatçı bir zorba değil!” buyurdu.

(Ebû Dâvûd, Et‘ime, 17/3773)



Bir defâsında:

“–Hiç kimse amel ve ibâdeti sayesinde cennete giremez!”
buyurmuştu.

Ashâb-ı kirâm hayretle:

“–Siz de mi yâ Rasûlallâh?” diye sordular:

“–Evet ben de!.. Meğer ki Rabbimin lutf-i ilâhîsi imdâda yetişe!.. Zîrâ O’nun fazlı, rahmet ve mağfireti beni bürümedikçe ben de cennete giremem! Yaptığım amel beni de kurtaramaz!..” buyurdular. (Buhârî, Rikâk, 18; Müslim, Münâfikûn, 71-72; İbn-i Mâce, Zühd, 20; Dârimî, Rikâk, 24)

Yine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, gurûr, kibir ve ucub sevkiyle giyinenlerin kıyâmet günü rezillik elbisesi giyeceğini ifâde ederek ümmetini cehennem ateşine karşı îkaz buyurmuşlardır. Bu hususla alâkalı hadîs-i şerîflerden bazıları şöyledir:

“Allâh, büyüklük taslayarak elbisesinin eteklerini yerde sürüyen kimsenin kıyâmet gününde yüzüne bakmaz.”(Buhârî, Libâs, 1, 5)

“Kim dünyada şöhret elbisesi giyerse, Allâh Teâlâ ona kıyâmet gününde mezellet (alçaklık) elbisesi giydirir.”
(İbn-i Mâce, Libâs, 24)


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.