17 Nisan 2013 15:58 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] konu hakkında video... |
17 Nisan 2013 15:55 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! TEMYİZ Çeşitli manalar kastedilmeye elverişli önceki isimden asıl maksadın ne olduğunu açıklamak üzere zikredilen mansûb ve nekre isme temyiz denir. Temyizin açıkladığı bir önceki isme de mümeyyez adı verilir. اِشْتَرَيْتُ أُقَّةً عِنَباً. Bir kilo üzüm satın aldım. Temyiz Mümeyyez Bu cümlede اِشْتَرَيْتُ أُقَّةً dediğimiz zaman bunu duyan kimse أُقَّةً ile neyi kastettiğimizi yani bir kilo şeker mi, yağ mı üzüm mü satın aldığımızı anlayamaz. Her birini anlamak mümkündür. Fakat buna عِنَباً (üzüm) lafzını ilâve edecek olursak cümleden mübhemlik kalkar, dinleyen neyi kastettiğimizi anlar. Bu sebeple cümledeki عِنَباً lafzına temyiz adı verilir. أُقَّةً gibi müphem isme de mümeyyez adı verilir. Mümeyyezler melfûz ve melhûz olmak üzere ikiye ayrılır: a) Melfûz Mümeyyez: Ağırlık, hacim, alan ve sayıya delâlet eden isimlere melfûz mümeyyez denir. شَرِبَ الْوَلَدُ كُوباً لَبَناً. Çocuk bir bardak süt içti. باَعَنِي التاَّجِرُ مِتْراً حَرِيراً. Tüccar bana bir metre ipek sattı. فِي الشَّهْرِ ثَلاَثُونَ يَوْماً. Bir ayda otuz gün vardır. لِي شِبْرٌ اَرْضاً. Bir karış yerim var. Temyizler üç şekilde harekelenebilir: Ağırlık, hacim ve alana delalet eden mümeyyezlerin temyizlerini nasbetmek, izafet (isim tamlaması) veya (مِنْ) harf-i ceri ile cer etmek caizdir. شَرِبْتُ أُقَّةً مِنْ لَبَنٍ. شَرِبْتُ أُقَّةَ لَبَنٍ. شَرِبْتُ أُقَّةً لَبَناً. sıfat muzafun ileyh temyiz Bir kilo süt içtim. بِعْتُ قِنْطاَراً مِنْ حَطَبٍ. بِعْتُ قِنْطاَرَ حَطَبٍ. بِعْتُ قِنْطاَراً حَطَباً. Bir kantar odun sattım. عِنْدِي مِثْقاَلٌ مِنْ ذَهَبٍ. عِنْدِي مِثْقاَلُ ذَهَبٍ. عِنْدِي مِثْقاَلٌ ذَهَباً. Yanımda bir miskal altın var. شَرِبْتُ كُوباً مِنْ ماَءٍ. شَرِبْتُ كُوبَ ماَءٍ. شَرِبْتُ كُوباً ماَءً. Bir bardak su içtim. لاَ أَمْلِكُ شِبْراً مِنْ أَرْضٍ. لاَ أَمْلِكُ شِبْرَ أَرْضٍ. لاَ أَمْلِكُ شِبْراً أَرْضاً. Bir karış toprağa sahip değilim. Sayıların temyizi ise bu kaideden hariç kendi arasında kurallara tâbidir. Daha önce sayıların temyizini ders konusu olarak işlediğimiz için burada genel bir tekrar vermek hatırlama bakımından faydalı olacaktır: 3-10 arasındaki sayıların temyizleri cem siygası ile mecrûrdur: اِشْتَرَيْتُ خَمْسَةَ أَقْلاَمٍ. Beş kalem satın aldım. فِي الْأُسْبُوعِ سَبْعَةُ أَياَّمٍ. Haftada yedi gün vardır. عَلَى الشَّجَرَةِ عَشْرَةُ غِرْباَنٍ. Ağacın üzerinde 10 karga vardır. 11-99 arasındaki sayıların temyizi müfred olarak mansûbtur: رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَباً. 11 yıldız gördüm. فِي الشَّهْرِ ثَلاَثُونَ يَوْماً. Ayda otuz gün vardır. فِي الشَّجَرَةِ إِحْدَى وَ خَمْسُونَ رُماَّنَةً. Ağaçta 51 nar vardır. 100 ve 1000 sayılarının temyizi müfred olarak mecrûrdur: 100 sayısının temyizi: فِي الْقاَعَةِ مِائَةُ رَجُلٍ. Salonda 100 adam vardır. رَكِبَ الْقِطاَرَ مِائَتاَ مُساَفِرٍ. Trene ikiyüz yolcu bindi. قَطَعَتِ السَّياَّرَةُ خَمْسَمِائَةِ مِيلٍ. Araba 500 mil katetti. 1000 sayısının temyizi: فِي الْحَدِيقَةِ أَلْفُ شَجَرَةٍ. Bahçede bin ağaç var. أَرْعَى أَلْفَ شاَةٍ. Bin koyun güdüyorum. أَرْعَى أَلْفَيْ شاَةٍ. İki bin koyun güdüyorum. فِي ساَحَةِ الْأَلْعاَبِ ثَلاَثَةُ آلاَفِ شاَبٍّ. Oyun sahasında üç bin genç var. b) Melhûz Mümeyyez: Zikredilmeksizin sözün gelişinden anlaşılan mümeyyeze melhûz mümeyyez denir. Temyizi Türkçe’ye “…bakımından, ..yönünden” şeklinde tercüme edilebilir. طاَبَ الْمَكاَنُ هَواَءً. Mekân hava bakımından iyi oldu. طاَبَ الْمَكاَنُ cümlesini duyan mekânın bir güzelliği olduğunu anlar. Fakat bunun su bakımından mı hava bakımından mı toprak bakımından mı olduğunu kestiremez. هَواَءً kelimesini yani temyizi zikredecek olursak maksat anlaşılmış olur ve mekânın hava bakımından güzel olduğu ortaya çıkar. Melhûz mümeyyezin temyizi daima mansûbtur. Diğer örnekler: حَسُنَ الْوَلَدُ كَلاَماً. Çocuk konuşma bakımından güzel oldu. تَقَدَّمَ الطاَّلِبُ عِلْماً. Öğrenci ilim bakımından gelişti. إِعْتَدَلَ الرَّجُلُ قاَمَةً. Adam boy bakımından orta oldu. فاَضَ الْقَلْبُ سُرُوراً. Kalp sevinç bakımından doldu taştı. اَلْفِيلُ أَكْبَرُ مِنَ الْجَمَلِ جِسْماً. Fil cisim bakımından deveden daha büyüktür. اَلْحَرِيرُ أَغْلَى مِنَ الْقُطْنِ قِيْمَةً. İpek değer bakımından pamuktan daha pahalıdır. اَلْعِنَبُ مِنْ أَلَذِّ أَنْواَعِ الْفاَكِهَةِ طَعْماً. Üzüm tat bakımından meyve türlerinin en lezzetlisidir. اَلْقاَهِرَةُ أَكْثَرُ مِنَ الْإِسْكَنْدَرِيَّةِ سُكاَّناً. Kahire nüfus bakımından İskenderiye’den daha çoktur. *Melhûz mümeyyezlerin temyizi ya mübtedâdan ya fâilden ya da mef’ûlün bih’ten dönmüş olur: اَلْمُدَرِّسُ اَكْثَرُ مِنَ الطاَّلِبِ خِبْرَةً. Öğretmen tecrübe bakımından öğrenciden fazladır. Burada خِبْرَةًkelimesi temyiz olup mübtedâdan dönmüştür. Çünkü cümlenin aslı şudur: خِبْرَةُ الْمُدَرِّسِ أَكْثَرُ مِنْ خِبْرَةِ الطاَّلِبِ. Öğretmenin tecrübesi öğrencinin tecrübesinden daha çoktur. طاَبَ خاَلِدٌ كَلاَماً. Halit konuşma bakımından iyi oldu. Burada كَلاَماً kelimesi temyiz olup fâilden dönmüştür. Çünkü cümlenin aslı şudur: طاَبَ كَلاَمُ خاَلِدٍ. Halit’in konuşması iyi oldu. زاَدَهُ اللَّهُ عِلْماً. ALLAH onu ilim bakımından artırsın[1]. Burada عِلْماً kelimesi temyiz olup mef’ûlden dönmüştür. Çünkü cümlenin aslı şudur: زاَدَ اللَّهُ عِلْمَهُ. ALLAH onun ilmini arttırsın. *Hiçbirşeyden çevrilmeden doğrudan da gelir: كَفَى بِاللَّهِ شَهِيداً. Şâhit olarak ALLAH yeter. كَفَى بِالْمَوْتِ واَعِظاً. Vâiz olarak ölüm yeter. ¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ ALIŞTIRMALAR 1. Aşağıdaki cümlelerde melfûz mümeyyez veya melhûz mümeyyezden sonra gelen temyizlerin altını çiziniz. جاَءَ الرَّسُولُ يَفِيضُ وَجْهُهُ بُشْراً – فِي الْمَيْداَنِ أَحَدَ عَشَرَ لاَعِباً – أَطْعَمْتُ الدَّجاَجَةَ مِلْءَ الْكَفِّ حَباًّ – اَلْبُرْتُقاَلُ مِنْ أَلَذِّ أَنْواَعِ الْفاَكِهَةِ طَعْماً وَ أَطْوَلِهاَ بَقاَءً وَ أَكْثَرِهاَ فاَئِدَةً – باَعَ التاَّجِرُ قِنْطاَراً صاَبُوناً. 2. Aşağıdaki cümlelerdeki boş yerleri münasip birer kelimeyle tamamlayınız.(Cevaplar için üzerine tıklayınız) أَطْعَمْتُ الْحِصاَنَ .... شَعِيراً وَ سَقَيْتُهُ دَلْوا ماَءً – إِشْتَرَيْتُ ثَلاَثَةَ أَمْتاَرٍ ... – اَلذَّهَبُ أَغْلَى .... مِنَ الْفِضَّةِ – اَلْفِضَّةُ أَرْفَعُ .... مِنَ النُّحاَسِ – اَلْأَنْبِياَءُ أَصْدَقُ الناَّسِ .... – قِيراَطٌ ياَقُوتاً .... مِنْ قِيراَطَيْنِ لُؤْلُؤاً. 3. Aşağıdaki isimlerden her birini münasib cümlelerde temyiz olarak kullanınız. كُتُبٍ إِجْتِهاَداً طُولاً مِنْ لَبَنٍ تِلْمِيذٍ عَقْلاً هَواَءً رَجُلٍ لاَعِباً أَخْلاَقاً باَباً شُكْراً طَعْماً أَقْلاَمٍ 4. Aşağıdaki cümleleri tercüme ediniz. حَسُنَتْ أَخْلاَقُ زَيْنَبَ -حَسُنَتْ زَيْنَبُ أَخْلاَقاً – جَمُلَ مَدْخَلُ الْمَنْزِلِ – جَمُلَ الْمَنْزِلُ مَدْخَلاً – إِطْمَأَنَّتْ نُفُوسُ الْمُسْلِمِينَ – إِطْمَأَنَّ الْمُسْلِمُونَ نُفُوساً – فُرِشَ الْمَسْجِدُ سَجاَّداً – فُرِشَتْ سَجاَّدُ الْمَسْجِدِ – يَزْداَدُ الْمُسْلِمُونَ شَجاَعَةً عِنْدَماَ تَشْتَرِكُ مَعَهُمْ امْرَأَةٌ فِي الْقِتاَلِ – تَزْداَدُ شَجاَعَةُ الْمُسْلِمِينَ عِنْدَماَ تَشْتَرِكُ مَعَهُمُ الْمَرْأَةُ فِي الْقِتاَلِ - عَدَدُ أَفْراَدِ أُسْرَتِهِ أَقَلُّ مِنْ عَدَدِ أَفْراَدِ أُسْرَتِي – اَلْمُسْلِمُونَ داَئِماً كاَنُوا أَقَلَّ عَدَداً مِنْ اَعْداَئِهِمْ – أُسْرَتِي أَكْثَرُ عَدَداً مِنْ أُسْرَتِهِ – اَلْمَرْأَةُ أَرْجَحُ عَقْلاً مِنَ الرَّجُلِ فِي بَعْضِ الْأَحْياَنِ – أَناَ أَكْثَرُ مِنْكَ تَجْرُبَةً – اَلْمَرْأَةُ أَشَدُّ صَبْراً فِي تَرْبِيَةِ الْأَبْناَءِ – نَحْنُ أَفْضَلُ نَتِيجَةً مِنْكُمْ- اَلْمُمَرِّضاَتُ أَرْحَمُ قَلْباً فِي مُعاَمَلَةِ الْمَرْضَى – زاَدَتِ الْمَرْأَةُ شُجاَعَةً – زاَدَتْ آياَتُ اللَّهِ الْمُؤْمِنِينَ إِيماَناً فَوْقَ إِيماَنِهِمْ. 5. Aşağıda verilen ayetleri defterinize yazıp fiillerinin mâzî, muzâri ve masdarını isimlerinin de tekil ve çoğul halini yazınız. Temyiz ile ilgili kelimelerin altını çiziniz. Reyyan: TEMYİZ İLE İLGİLİ AYETLER 1- ... وَقُلْ رَبِّ زِدْنِي عِلْمًا . (20/TÂHÂ, 114). ... "Rabbim, benim ilmimi artır" de. 2- إِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِي أَنْ يَضْرِبَ مَثَلاً ماَ بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلاً يُضِلُّ بِهِ كَثِيراً وَيَهْدِي بِهِ كَثِيراً وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلاَّ الْفَاسِقِينَ . (2/BAKARA, 26). Şüphesiz ALLAH (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: ALLAH böyle misal vermekle ne murat eder? derler. ALLAH onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle ALLAH ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır). 3-وَإِذْ وَاعَدْنَا مُوسَى أَرْبَعِينَ لَيْلَةً ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِهِ وَأَنْتُمْ ظَالِمُونَ. (2/BAKARA, 51). Musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik. Sonra haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz. 4- ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاءُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللّهِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ . (2/BAKARA, 74). (Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da ALLAH korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. ALLAH yapmakta olduklarınızdan gafil değildir. 5- صِبْغَةَ اللّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدونَ . (2/BAKARA, 138). ALLAH'ın (verdiği) rengiyle boyandık. ALLAH'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin). 6- فَإِذَا قَضَيْتُمْ مَنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُوا اللّهَ كَذِكْرِكُمْ آبَاءَكُمْ أَوْ أَشَدَّ ذِكْرًا فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ . (2/BAKARA, 200). Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde ALLAH'ı anın. İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur. 7- وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ . (3/ÂL-İ İMRÂN, 85). Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. 8- وَاللّهُ أَعْلَمُ بِأَعْدَائِكُمْ وَكَفَى بِاللّهِ وَلِيًّا وَكَفَى بِاللّهِ نَصِيرًا . (4/NİSÂ, 45). ALLAH düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak ALLAH yeter, bir yardımcı olarak da ALLAH kâfidir. 9- اُنْظُرْ كَيفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الكَذِبَ وَكَفَى بِهِ إِثْمًا مُبِينًا . (4/NİSÂ, 50). Bak, nasıl da ALLAH üzerine yalan uyduruyorlar; apaçık bir günah olarak bu (onlara) yeter! 10- فَمِنْهُمْ مَنْ آمَنَ بِهِ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُ وَكَفَى بِجَهَنَّمَ سَعِيرًا . (4/NİSÂ, 55). Onlardan bir kısmı (İbrâhim'e) inandı, kimi de ondan yüz çevirdi; (onlara) kavurucu bir ateş olarak cehennem yeter. 11- وَمَنْ يُطِعِ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَأُولَئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللّهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُولَئِكَ رَفِيقًا {4/69} ذَلِكَ الْفَضْلُ مِنَ اللّهِ وَكَفَى بِاللّهِ عَلِيمًا. (4/NİSÂ, 69, 70). Kim ALLAH'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, ALLAH'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!Bu lütuf ALLAH'tandır. Bilen olarak ALLAH yeter. 12- اَلَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلاً وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ. (67/MÜLK, 2). O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır. 13- فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ{99/7} وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ . (99/ZİLZÂL, 7, Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür. &&&&&&&&&& MÜNÂD Arapça’da karşı tarafa hitap ederken nidâ harfleri dediğimiz şu harflerle hitap edilir: أَ أَيْ هَياَ أَ ياَ ياَ أَيُّهاَ أَيَّتُهاَ En çok kulanılanı أَ, ياَ ve أَ ياَ dır. Kendisine ünlenen, nidâ edilen kişiyi gösteren kelimeye münâdâ denir. Münâdâ şu durumlarda merfû olur ve tenvin almaz: 1-Tek kelimeden ibaret olan özel isim ise; ياَ صاَدِقُ Ey Sâdık! ياَ عَلِيُّ Ey Ali! ياَ يُوسُفُ Ey Yusuf[2]! ياَ زَيْنَبُ Ey Zeyneb! 2- Nekre olmakla beraber ismi söylenmeksizin bizzat karşısındaki belli kişilere hitap ediyorsa (nekre-i maksûde) (أَ رَجُلُ!) ياَ رَجُلُ! ياَ رَجُلاَنِ! ياَ نَبِيُّونَ! ياَ تَلاَمِيذُ! Ey adam! Ey iki adam! Ey peygamberler! Ey öğrenciler! ياَ رِجاَلُ! ياَ لاَعِبُونَ! ياَ وَلَدُ! مُسْلِمُونَ! ياَ Ey adamlar! Ey oyuncular! Ey çocuk! Ey müslümanlar! 3- Münâdânın başında harf-i tarif (اَلْ) varsa önüne müzekker için أَيُّهاَ, müennes için أَيَّتُهاَ getirilir. ياَ أَيُّهاَ الْوَلَدُ! Ey çocuk! ياَ أَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا! Ey iman edenler[3] ياَ أَيُّهاَ الناَّسُ! Ey insanlar! ياَ أَيُّهاَ الْمُؤْمِنُونَ! Ey mü’minler! ياَ أَيَّتُهاَ الْكاَفِراَتُ! Ey inanmayanlar (müe) ! ياَ أَيَّتُهاَ الْمُؤْمِناَتُ! Ey mü’min kadınlar ! ياَ أَيَّتُهاَ اللاَّتِي كَفَرْنَ! Ey inanmayanlar! (müe) Not: a) Münâdâ özel isim ise veya çok yakında bulunup yakın hissedilirse bazen nida harfi hazfolur (kaldırılır, yazılmaz). مَحْمُودُ ! ماَذاَ تَفْعَلُ ؟ Mahmud! Ne yapıyorsun? طاَهِرُ ! ماَذاَ تَقُولُ فِي هَذاَ الْأَمْر ِ؟ Tahir! Bu mesele hakkında ne diyorsun? b)Münâdâ’dan sonra gelen cümleye nidâ’nın cevabı denir ياَ مُدَرِّسُونَ اِرْحَمُوا طُلاَّبَكُمْ! Ey öğretmenler! Talebelerinize merhamet edin. ياَ أُمُّهاَتُ اِرْحَمْنَ أَوْلاَدَكُنَّ! Ey anneler! Çocuklarınıza merhamet edin. (ياَ أَيُّهاَ) ve (ياَ أَيَّتُهاَ) daki nidâ harfi ياَ çoğu defa hazfedilir. أَيُّهاَ الْوَلَدُ! أَيَّتُهاَ النَّفْسُ! c)ALLAH lafzının başında harf-i tarif var kabul edilir ve ياَ اَللَّهُ denilir. Çoğu zaman da duada ياَ اَللَّهُ yerine (Ey ALLAHım manasında) اَللَّهُمَّ kullanılır. Münâdâ şu durumlarda mansûb olur: 1-Muzaf olunca; ياَ عَبْدَ اللَّهِ! Ey Abdullah! ياَ رَبَّ الْعاَلَمِينَ! Ey alemlerin Rabbi! ياَ صَلاَحَ الدِّينِ! Ey Salâhaddîn! ياَ أَرْحَمَ الراَّحِمِينَ! Ey merhametlilerin en merhametlisi! ياَ حاَرِسَ الْبُسْتاَنِ! Ey bahçenin bekçisi! ياَ غَفاَّرَ الذُّنُوبِ! Ey günahların bağışlayıcısı! ياَ اِخْوَتَناَ! Ey kardeşlerimiz! Burada örneğin ياَ عَبْدَ اللَّهِ kelimesinde ياَ harfu nidâ, عَبْدَ münâdâ, اللَّهِ de muzafun ileyhdir. ياَ أَهْلَ الْكِتاَبِ لِمَ تَلْبِسُونَ الْحَقَّ بِالْباَطِلِ؟ Ey Ehl-i Kitab! Niçin hakkı batılla karıştırıyorsunuz? (Âl-i İmran, 71) Not: Münâdâ yâ-i mütekellime muzaf olursa ي genellikle kesre şeklinde kısalır. ياَ رَبِّي yerine → ياَ رَبِّ ! Ey Rabbim! ياَ عِباَدِي yerine → ياَ عِباَدِ ! Ey kullarım! Bazen baştaki nida harfi de kalkabilir: ياَ رَبِّ yerine → رَبِّ ! Ey Rabbim! ياَ رَبَّناَ yerine → رَبَّناَ ! Ey Rabbimiz! 2- Muzâfa benzer olunca (şibh-i muzaf)[4]; ياَ مُساَفِراً إِلَى إِزْمِير! Ey İzmir’e yolcu olan! ياَ حَسَناً وَجْهُهُ! Ey yüzü güzel olan! ياَ طاَلِعاً جَبَلاً! Ey bir dağa tırmanan! 3- Münâdâ kesin olarak belli değilse (nekre-i gayr-i maksude)[5]; ياَ رَجُلاً خُذْ بِيَدِي! Ey (herhangi bir) adam! Elimi tut. ياَ جاَرِيَةً خُذِي بِيَدِي! Ey (herhangi bir) kadın! Elimi tut. ياَ مُسْرِعاً فِي الْعَجَلَةِ النَّداَمَةُ! Ey acele eden! Acelede pişmanlık vardır[6]. ياَ غاَفِلاً وَ الْمَوْتُ يَطْلُبُهُ! Ey ölüm peşinde olduğu halde gafil olan! ياَ صاَئِمِينَ أَفْطِرُوا! Ey oruçlular! İftar ediniz. Not: Bütün cevap cümleleri sonra geldiği halde nidânın cevabı nidâdan önce gelebilir. تَباَرَكْتَ ياَ ذاَ الْجَلاَلِ وَ الْإِكْراَمِ! Sen yücelerden yücesin ey azamet ve ikram sahibi! ¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ ? ALIŞTIRMALAR ? 1. Aşağıdaki cümleleri tercüme ediniz. أَنْتُمْ أَيُّهاَ الشَّباَبُ تَحْمِلُونَ أَماَنَةَ الْمُسْتَقْبَلِ – أَيُّهاَ الشاَّباَّنِ، لاَ تَطْلُباَ الْماَلَ وَحْدَهُ – ياَ أُسْتاَذِي أَرْجُو أَنْ تُصَحِّحَ لِي الْواَجِبَ الْمَنْزِلِيَّ – ياَ أَخِي أَرْجُو أَنْ تَذْهَبَ مَعِي إِلَى السُّوقِ لِشِراَءِ لَواَزِمَ الْبَيْتِ – ياَ صَدِيقِي أَرْجُو أَنْ تَزُورَنِي غَداً فِي مَنْزِلِي فِي الساَّدِسَةِ مَساَءً – ياَ مُساَفِرُونَ وَصَلَتِ الْحاَفِلَةُ – ياَ رَجُلاً خُذْ بِيَدِي – ياَ قاَئِدَ السَّياَّرَةِ تَمَهَّلْ – ياَ عَبْدَ اللَّهِ زُرْ أَصْدِقاَئَكَ – ياَ ساَمِعاً دُعاَءَ الْمَظْلُومِ – ياَ تِلْمِيذاَتِ الْمَدْرَسَةِ اِجْتَهِدْنَ – ياَ سَمِيرَةُ لاَ تَتَأَخَّرِي – ياَ تَلاَمِيذُ لَقَدْ حَضَرَ الْمُعَلِّمُ – ياَ واَعِظَةً غَيْرَكِ عِظِي نَفْسَكِ – ياَ أَوْلاَدُ اذْهَبُوا إِلَى الْمَلْعَبِ – ياَ صاَحِبَ الْماَلِ لاَ تَبْخَلْ عَلَى الْفُقَراَءِ – ياَ صَدِيقَناَ تَقَدَّمْ – ياَ مُجْتَهِداَنِ نَجَحْتُماَ – ياَ أَبْناَءَ الْإِسْلاَمِ كُونُوا يَداً واَحِدَةً – ياَ ماَراًّ بِالطَّرِيقِ ساَعِدْنِي – ياَ ساَئِقُ تَمَهَّلْ – ياَ جُنْدِيُّ أَسْرِعْ إِلَى الْأَعْداَءِ – ياَ عَبْدَ اللَّهِ خُذِ الْكِتاَبَ – ياَ مُسْلِماَتُ هَذاَ عَهْدُكُنَّ- ياَ صاَحِبَ الْماَلِ ساَعِدِ الْمُحْتاَجَ – ياَ طاَلِبَ الْعِلْمِ لاَ تَقْضِ الْوَقْتَ فِيماَ لاَ يُفِيدُ – أَ صَدِيقَناَ ماَذاَ تَعْرِفُ عَنِ الْحَضَارَةِ الْإِسْلاَمِيَّةِ ؟ أَيْ أَبْناَءَ الْإِسْلاَمِ فَكِّرُوا فِي الْماَضِي وَ الْحاَضِرِ – ياَ تَلاَمِيذَ الْمَدْرَسَةِ اِجْتَهِدُوا – ياَ أَيُّهاَ الطاَّلِبُ النَّشِيطُ اسْتَمِرَّ فِي تَقَدُّمِكَ – ياَ مُهْمِلاً اسْتَذْكِرْ دُرُوسَكَ – ياَ مُسْلِمُونَ اعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعاً – ياَ مُساَفِراَنِ وَصَلَ الْقِطاَرُ – ياَ صَدِيقِي اعْتَمِدْ عَلَى اللَّهِ – ياَ فاَطِمَةُ ساَعِدِي أُمَّكِ. 2. Münâdâ ile ilgili 10 cümle kurunuz. 3. Aşağıda verilen ayetleri defterinize yazıp fiillerinin mâzî, muzâri ve masdarını isimlerinin de tekil ve çoğul halini yazınız. Münâdâ ile ilgili kelimelerin altını çiziniz. &&&&&&&&&& MÜNÂD İLE İLGİLİ AYETLER 1- يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارِي سَوْءَاتِكُمْ وَرِيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوَى ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللّهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ . (7/A’RÂF, 26). Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bunlar ALLAH'ın âyetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi). 2- وَيَا قَوْمِ أَوْفُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ وَلاَ تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلاَ تَعْثَواْ فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ . (11/HÛD, 85). Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın. 3- وَجَاءَ مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُلٌ يَسْعَى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ . (36/YÂSÎN, 20). Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz!" 4- وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ . (36/YÂSÎN, 59). "Ayrılın bir tarafa bugün, ey günahkârlar!" 5- أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَنْ لاَ تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ . (36/YÂSÎN, 60). "Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır" demedim mi? 6- يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ . (89/FECR, 27). Ey huzura kavuşmuş insan! 7- يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَى رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلاَقِيهِ . (84/İNŞİKÂK, 6). Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin; sonunda O'na varacaksın. 8- يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ . (82/İNFİTÂR, 6). Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir? 9- يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ . (73/MÜDDESSİR, 1). Ey bürünüp sarınan (Resûlüm)! 10- يَا أَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ . (74/MÜZZEMMİL, 1). Ey örtünüp bürünen (Resûlüm)! 11- يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَنْ كَثِيرٍ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ . (5/MÂİDE, 15). Ey ehl-i kitap ! Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size ALLAH'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. 12- وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيرًا . (4/NİSÂ, 75). Size ne oldu da ALLAH yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zâlim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz! 13-وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لاَ تُشْرِكْ بِاللَّهِ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ. (31/LOKMÂN, 13). Lokman oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! ALLAH’a ortak koşma! Doğrusu şirk büyük bir zulümdür, demişti. &&&&&&&&&& İSTİGÂSE İstigâse yardıma çağırmaktır. Münâdânın bir cinsidir. Yardıma çağrılan fethalı “لَ” edatı ile çağrılır ve bu yardıma çağrılan kişiye müstegâs denir. Kendisi için yardım istenenin başında da kesrelı bir “لِ” harf-i ceri vardır. Esâsen iki lâm da harf-i cer olduklarından kendilerinden sonra gelen kelimeler esre olur. Kendisi için yardım istenen bu kişiye de müstegâsun lieclihi (ya da müstegâsun leh) denir. ياَ لَلْأَغْنِياَءِ لِلْفُقَراَءِ! Ey zenginler! Fakirlerin yardımına koşunuz! Bu cümlede önünde meftûh lâm olan اَلْأَغْنِياَءُ müstegâs, önünde esreli lâm olan فُقَراَءِ kelimesi müstegâs lieclihidir. Her iki kelime de lâm (ل) dolayısıyla mecrûrdur[7]. ياَ لَلطَّبِيبِ لِلْمَرِيضِ! Ey doktor! Hastanın yardımına yetiş! ياَ لَلْأَطِباَّءِ لِلْمَجْرُوحِينَ! Ey doktorlar! Yaralıların yardımına koşunuz! ياَ لَلْجَماَعَةِ لِلْإِماَمِ! Ey cemaat! İmamın yardımına koşunuz! Müstegâs lieclih’in önünde “ل” yerine “مِنْ” harf-i ceri olursa müstagas lieclihten şikayet ve ona karşı yardıma çağırma ifade edilmiş olur: ياَ لَلشُّرْطَةِ مِنَ اللُّصُوصِ! Ey polisler! Hırsızlara karşı yardıma koş (ellerinden kurtar)! Not: a)Bazen müstegâs’ın önündeki lâm yerine sonuna elif getirilebilir: ياَ اَحْمَداَ لِزَيْدٍ! Ey Ahmet Zeyd’in yardımına koş! b)Bazen de nadir olarak münâda gibi söylenebilir: ياَ صاَلِحُ لِاِبْنِكَ! Ey Sâlih oğlunun yardımına koş! c) Münâdânın başında fethalı lâm bulunduğu halde istiğase manası taşımıyorsa ياَ ile لَ hayret şaşkınlık ifade eder: ياَ لَلْحَدِيقَةِ! Ne güzel bahçe! ياَ لَلْعَجَبِ! Ne tuhaf şey! d) Bazen hayret ve şaşkınlık ifade eden ياَ ile fethalı lâmdan sonra “مِنْ” harf-i cerli isim de gelebilir.[8] ياَ لَهاَ مِنْ لَيْلَةٍ! Ne muhteşem gece! ياَ لَهاَ مِنْ أَزْمِنَةٍ! Hey gidi zamanlar! NUDBE Herhangi birşeyden duyulan acı dolayısıyla yapılan nidâya nudbe denir. Nudbe için ياَ daha ziyâde واَ ünlem edatları kullanılır. Münâdâ’nın uyduğu kaidelere uyar. واَ يُوسُفُ! Vah YÛSUF! واَ رَأْسِي! Vah başım! واَ عَبْدَ اللَّهِ! Vah Abdullah! واَ nidâ harfinden sonra يُوسُفُ ve رَأْسِي gibi nidâ edilene mendub denir[9]. Mendub, normal münada gibi, ya da zâid bir elifle veyahut da eliften sonra sakin bir هاء (yani هْ) ile de gelebilir. واَ زَيْدُ ! (Yazık) Vah Zeyd ! واَ زَيْداَ ! “ واَ زَيْداَهْ ! “ TERHÎM Münâdânın son harfinin daha rahat ve kolay telaffuz edilmesi için hazfedilmesine (kaldırılmasına) terhim denir. İki çeşit münâdâya tatbik edilir: 1- Müzekker olsun müennes olsun sonunda yuvarlak te (ta-i merbûta) varsa; ياَ مُعاَوِيَةُ) !) ياَ مُعاَوِيَ (ياَ فاَطِمَةُ) ! ياَ فاَطِمَ (ياَ جاَرِيَةُ) ! ياَ جاَرِيَ 2- Münâdâ üçten fazla harfli alem ise; (ياَ حاَرِثُ) ! ياَ حاَرُ (ياَ جَعْفَرُ) ! ياَ جَعْفُ (ياَ طاَهِرُ) ! ياَ طاَهُ Not: a)Terhime uğrayan münâdânın son harfinin harekesi olarak yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi zamme üzere mebnî kılındığı gibi o harfin terhime uğramadan önceki harfinin harekesinin verilebileceği de belirtilmiştir. (ياَ حاَرِثُ) ! ياَ حاَرِ (ياَ جَعْفَرُ) ! ياَ جَعْفَ (ياَ طاَهِرُ) ! ياَ طاَهِ b)Eğer isim dört harfden fazla olup sondan bir önceki harf zâid ve sakin (uzatmalı) ise, sondan önceki harf de son harfle birlikte hazfolur: (عُثْماَنُ) ! ياَ عُثْمَ (مَنْصُورٌ) ! ياَ مَنْصُ (مَرْواَنُ) ! ياَ مَرْوَ (مِسْكِينٌ) ! ياَ مِسْكِ TAHZİR Muhâtabı birşeyden sakındırmaktır. Şu şekillerde yapılır: 1- Sakındırılacak şeyin başına harf-i tarif en başa da إِياَّكَ وَgetirilerek; إِياَّكَ وَالْكَذبَ! Yalandan sakın! إِياَّكُمْ وَ الْحَسَدَ! Hasedden sakınınız! إِياَّكَ وَ الْاِفْتِراَءَ عَلَى الناَّسِ! İnsanlara iftiradan sakın! 2- Sakındırılacak şeyin başına harf-i tarif en başa da إِياَّكَ مِنْ getirilerek; إِياَّكُمْ مِنَ الْعَداَوَةِ! Düşmanlıktan sakının! إِياَّكُماَ مِنَ الْجِداَلِ! İkiniz tartışmaktan sakının! 3- (إِياَّكَ) ve (أَنْ)den sonra fiil cümlesi getirilerek; إِياَّكَ أَنْ تَفْعَلَ الشَّرَّ! Kötülük yapmaktan sakın! 4- (إِياَّكَ) ve (أَنْ) in arasına مِنْ getirilerek; إِياَّكَ مِنْ أَنْ تَفْعَلَ الشَّرَّ! Kötülük yapmaktan sakın! 5- Muhâtab zamirine muzaf olan isim ile kendisinden sakındırılacak şey mansûb olarak ifade edilerek; رَأْسَكَ وَ الْحاَئِطَ! Başını duvardan sakın! رَأْسَكُمْ وَ باَبَ السَّياَّرَةِ! Başınızı arabanın kapısından sakının! يَدَكَ وَ الناَّرَ! Elini ateşten sakın! 6-Sakındırılacak şeyin mansûb olarak tekrarı ile; اَلذِّئْبَ الذِّئْبَ! Kurt(dan sakın), kurd(a dikkat)! Not: Tahziri yapılan her ismin başında harf-i tarif vardır. İĞR Muhâtabı iyi bir iş yapmaya teşvik etmektir. Yukarıdakiler gibi hazfedilmiş bir fiilin mef’ûlu bihi olarak[10] mansûbtur. Şu şekillerde olur: 1- Başına harf-i tarif getirilmiş ism-i mansûb yaparak; اَلْعِباَدَةَ ! İbâdet etmen gerekir (ibadet etmelisin) ! اَلتَّفْكِيرَ ! Düşünmen gerek (düşünmelisin) ! 2- Harf-i tarifli ismin mansûb olarak tekrarı ile; اَلْوَفاَءَ الْوَفاَءَ ! Vefalı olmalısın (vefa göstermeye çalış) ! اَلصِّدْقَ الصِّدْقَ ! Doğru olman gerek (doğru olmaya çalış) ! 3- İğrâ yapılan isimler genellikle masdardır. Masdarın veya masdarı müevvelin önüne (يَنْبَغِي لَكَ) veya (يَجِبُ عَلَيْكَ) yahut da (عَلَيْكَ بِ) getirilmekle de yapılır; يَنْبَغِي لَكَ الْاِجْتِهاَدَ. Çalışman gerekir, çalışmalısın. يَجِبُ عَلَيْكُمْ أَنْ تَقْرَأُوا الدَّرْسَ. Dersi okumanız gerekiyor. عَلَيْكَ بِالصَّبْرِ. Sabretmen gerekir. 4-Muhâtab zamirine muzaf olan mansûb isme teşvik edilecek şeyi atfetmekle; اَخاَكَ وَالْإِحْساَنَ عَلَيْهِ. Kardeşine iyilik yapman gerekir. 5- Değişik cinsten kelimelerin mansûb olarak atfı ile; اَلْعَمَلَ وَ الثَّباَتَ. Çalışıp sebat etmen gerek. -------------------------------------------------------------------------------- [1] Bazı fiiller görünüşte mâzî olsa da dua manası ifâde ederler: (باَرَكَ اللَّهُ فِيك)(ALLAH onu hakkında mübârek kılsın)(حَفَظَهُ اللَّهُ)(ALLAH onu korusun) gibi. Saygı değer veya yerilecek önemli şahısların isimleri yanında da bu şekilde dua manalı fiiller kullanılır: Muhammed (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّم) (ALLAH ona salât ve selam etsin), Ebûbekir (رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ) (ALLAH O’ndan razı olsun), Emîru’l’mü’minîn Alî (كَرَّمَ اللَّهُ وَجْهَهُ) (ALLAH O‘nun şânını değerli kılsın), İblîs (لَعَنَهُ اللَّهُ) (ALLAH ona lânet etsin) gibi [2] Nidâ durumunda özel isimden sonra إِبْنٌ kelimesi olursa mansub gelir: ياَ يُوسُفُ بْنَ مَحْمُودٍ [3] İsm-i mevsûlün de marife olduğunu hatırlayınız. ياَ أَيُّهاَ daki هاَ tenbih için getirilir. [4] Şibh-i muzaf; gerçekte muzaf olmayan ancak kendisinden sonra gelen kelimelerle hususi mana kazanan isme denir. [5] Nekre-i maksude ve gayr-i maksudeyi şöyle düşünebiliriz: Yardım isteyen bir insan düşünelim. Eğer önünde duran adama seslenerek yardım istiyorsa ياَرَجُلُ أَنْقِذْنِي (Hey adam, beni kurtar) diyorsa bu nekre-i maksude (kastedilen nekredir). Mesela kör bir adam düşünelim önünde herhangi biri olmadan kendini duyabilecek herhangi birine sesleniyorsa “ياَرَجُلاً أَنْقِذْنِي” ey adam beni kurtar kurtar diyorsa bu da nekre-i gayr-i maksûdedir. Nekre-i gayr-i maksûde, nida eden tarafından tam olarak bilinmeyen veya görülmeyen yahut da bir kişiye hitab ediyormuş gibi hitap ederek o sıfat ve özelliği taşıyan herkezi ikaz etmek ve uyarmak için yapılan nidâ şeklidir. [6] Münadadan sonra gelen cümlenin i’râbdan mahalli yoktur. [7] Ancak mana bakımından meful oldukları için mahallen mansubturlar. Çünkü hazfedilmiş (أَسْتَغِيثُ) (yardım istiyorum), (أَدْعُو) veya (أُناَدِي) nin mef’ûlü kabul edilirler. [8] Bu konu hakkında daha geniş bilgi için bkz. Çörtü Meral, Arapça Dilbilgisi Nahiv, s. 289; Maksudoğlu, Mehmet, Arapça Dilbilgisi, s.339; Sarmış, İbrahim, Arapça Dilbilgisi, s.461; . [9] Mendub da münada gibi fiili hazfedilmiş mef’ulun bihtir. Hazfedilen fiilleri (أَدْعُو) veya (أُناَدِي) dir. [10] Bu konuda hazfedilmiş fiil اِلْزَمْ (sana gerekir) olarak takdir edilir. |
17 Nisan 2013 15:49 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! ÜNİTE-1 TEMYİZ Temyiz her zaman nek’a ve mensup bir isimdir.Yani şifresi çift üstün (fetha)dır. Çeşitleri: 1.Ağırlık biriminden sonra gelen isim temyiz oluyor, çeşiti ağırlı temyizi oluyor. 2.Ölçü temyizi, ölçek biriminden sonra gelen isim ölçü temyizi oluyor. 3.Sayı temyizi, sayıdan sonra gelen isim temyiz oluyor, adıda sayı temyizi oluyor. 11’den 99’a kadar sayı “temyiz”’i oluyor. 4.Alan temyizi, alan biriminden sonra gelen isim, alan temyizi oluyor. Eğer sınavda nerde temyiz kapalılığı gerekiyorsa orda çift üstün gerekiyor. Not: Temyiz her zaman mensup’dur, “nekre”dir ama “min” harfi “cer-i” ile de veya isim tamlamasıyla da mecrur olabiliyor. Eğer muz-af olursa tek üstün taşır. ÜNİTE- 2 SAYI VE TEMYİZİ 1-3’den 10’a kadar sayılan çoğul mecrur’dur. 2-11’den 99’a kadar sayılan yani temyiz müfret mansup’dur. 3-100’ler de ve 1000’ler de sayılan mefret mecrur’dur. Sayının temtiz’i ile ilişkisi 1-3 sayısı dâhil her zaman cinsiyet yönünden sayılanın tersidir. Yani sayılan eril bir kelime ise sayı dişidir ve tersi. İster bu 3.13.23.33.43.53.63.73.83.93, ÜNİTE.3 İLLETLİ FİİL VE ÇEKİMİ: İletli fiiller 3 çeşittir. 1-“Elif” ile bitenler eğer mazi bir fiil elifle bitiyorsa, hum durumda elif düşer ve fetha olur. 2-“Ye” ile veya “Vav” ile mazi fiil bitiyorsa hum durumunda ötre olur. İlet fiil mazi ise ne olur: 1-Eğer muzari fiil “Elif”le bitiyosa hum durumunda üstün olur 2-Eğer muzari fiil “Ye” ile veya “Vav” ile bitiyorsa, “hum”durumunda “ötre” olur. 1. ÜNİTE:Arapça çıkan sorular 1- Temyizle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A-Temyiz kendinden önceki cümlenin kapalılığını giderir. B-Temyiz nekra olur. C-Temyiz her zaman mansubtur. D-Temyiz bazen bir ismi bazen de bi cümleyi açıklığa kavuşturur. E-Temyiz bazen izafet bazen harfi cer ile mecrur olarak gelir. Cevap: C. Çünkü Temyiz her zaman mansup değildir. مِنْ harfi ceriyle ve izafetle mecrur olabiliyor. 2- Aşağıdakilerden hangisinde alan temyizi vardır? اِشْتَريْتُ رَطْلاً شاَياًA- اِشْتريْتُ ذِراعاً أرْضاًB- اِشْتَرَيْتُ كيساً سُكَّراًC- اِشْتَرَيْتُ خَمْسةَ كُتبD- طابَتِ الجِبالُ هَوَاءً E- Arşın demektir alan birimidir.ذراع Cevap: B. Çünkü 2. ÜNİTE 1- 30.000’in Arapça karşılığı hangisidir? A-ثَلاثونَ الافٍ B- ثَلاثونَ الفٍ C- ثَلاثونَ الفاً D- ثَلاثونَ الفٌ E- ثَلاثونَ الافٌ Cevap: C. Çünkü otuz bin sayısının bin’i otuzun temyizi gibi olur. "جاء ثلاثة عشر طالباً" 2- Cümlesinde sayı fail olduğuna göre aşağıdakilerden hangi şekilde harekelenmelidir? ثَلاثةِ عَشرِA- ثَلاثةُ عَشرَB- ثلاثةَ عَشَرَC- ثَلاثَةٌ عَشَرةٌD- ثَلاثةٍ عَشَرٌE- Cevap: C. Çünkü 11’den 19’a kadar fetha üzerine memnidirler, yani harekeleri değişmez fail bile olsalar.12 sayı hariç. 3. ÜNİTE 1-قُلْنَ fiili aşağıdaki gruplardan hangisine girer? A- Mehmuz B- Nakıs C- Salim D- Ecvef E- Sahih Cevap: D. Çünkü قُلن aslı قال ‘dir. Ortası med harfidir, o zaman ecvef’dir. 2-دعا ‘nın ikinci dişil çoğulu aşağıdakilerden hangisidir? A-دعوْنَ B-دَعوتِ C- دعوْنا D-دعوتُم E-دعوتُنَّ Cevap: E. Çünkü دعا fiilinin çekimini bilmemiz gerekir.Sonu elif olduğu için aslı vav’dır. Elif’i vav dönüştürüldükten sonra normal fiil gibi çekilir. 3- رمى‘ nın III dişil muzari çoğulu aşağıdakilerden hangisidir? A-يَرمَوْنَ B-يَرمِيِنَ C-يَرمُونَ D-يَرمُونَ E-تَرمِيِنَ Cevap: B. Çünkü Nakıs fiildir, çekimi düzensizdir, sonu kısa elif olduğu için “ye”ye dönmüşür. 4. ÜNİTE 1- Aşağıdaki fiillerden hangisine müteharrik raf zamiri bitişmiştir? A-يَدُ لّ B-يَظُنَّانِ C-مَدُّ وا D-هَمَّ E-شَدَدْنَا Cevap: E. Sınavda harekeli ref zamiri sorduğu zaman demek fiilin idgamı çözülmüştür. Bizde bunu E şıkkında gördük. Sınavda sakin ref zamiri dediği zaman biz idgamı çözülmemişi seçeriz yani şeddesi duruyor. 2- Aşağıdaki sözcüklerden hangisinde muzaaf fiili sakin ref zamirine bitişmiştir? A-شَقَقْتِ رأسَ أخيكِ B-شَققْتُمْ التَّفاحةَ C-قَصَّتْ زينب شَعْرها D-أعْددْنا التَّقرير E-لماذا فرَرْتَ مِنَ السجنِ Cevap: C. Yani idgamı çözülmemiştir, fiilde şedde göreceğiz. |
17 Nisan 2013 15:43 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! 2. ünite sayı ve temyizi okuma parçası:Ali bin ebi talib Rasulullah s.a.v amcasının oğludur.Onun evinde terbiye gördü,huveylidin kızı hz haticeden sonra müslüman olanların ikincisidir.Allah onlardan razı olsun 9 yaşında müslüman oldu hicret gecesi rasulullah sav min yatağında uyudu rasulullah sav den üç gün sonra medineye hicret etti cesur ve güçlüydü rasulullah ile beraber savaşlara katıldı müşriklerle savaşıp islamı müdafa etti Ali hicretin 40.senesinde osmandan sonra müslümanların halifesi oldu 4 sene 9 ay hilafet etti 63 yaşında halifeliği sırasında küfede vefat etti ırakta küfeye yakın necefte defn edildi düşün 9 sene تسعة أعوام 3gün بثلاثة أيام 63 sene ثلاث و ستون سنة yukarıdaki cümlelerde gördüğünüz gibi sayıların yanındaki kelimeler sayıları açıklamak için gelmiştir sayıları açıklayan kelimelere sayı temyizi denilir arapçada sayının ve sayılanın kuralları vardır bunu iyi bilmek için sayıları ve iğrablarını iyi bilmek ezberlemek gerekir sayılar dört kısımdır 1-müfred sayılar 1'den 10'a kadar olan sayılardır 1ve 2 sayısında önce sayılan sonra sayı söylenir طلب واحد bir erkek öğrenci طالبان اثنان iki erkek öğrenci طالبة واحدة bir kız öğrenci طالبتان اثنتان iki kız öğrenci yukarıda gördüğünüz gibi önce sayılan yani öğrenci sayılan önce sayı sonra yazılmıştır bir ve iki sayısında sayı saydığı şeye insan veya nesne hareke müenneslik ve müzekkerlik uyar 3 'den 10'a kadar olan sayılarda sayı saydığının tersine gelir yani sayılan müzekkerse sayı müennes sayılan yani temyiz çoğul olarak gelir ve izafetle mecrur olurlar تلاثة طلاب sayılan öğrenciler çoğul müzekker sayı onun müfredinin tersine müennes 2- mürekkeb 11'den 19'a kadar olan sayılar müzekkerlik ve müennelik bakımından küçük rakam temyizin yani sayılanın tersi onluk kısım temyize sayılana uyar جاءنې أحد عشر طالبا جاءتنې احدې عشرة طالبة gördüğünüz bibi 11 ve 12 uyum içinde جاءنې ثلاثة عشر طالبا sayılan taliben müzekker onluk kısım aşere müzekker uyumu ama küçük kısım selasetü temyizin tersi müennes جاءتنې ثلاث عشرة طالبة burdada sayılan temyiz talibetün müennes onluk kısım müennes ama küçük kısım selasü müzekker 11'den 19'a kadar olan mürekkeb sayıların temyizi mensubtur 3-ukud 20 ,30,40,50........onar onar yükselen sayılar daima aynıdırlar değişmezler زارنې عشرون طالبا زارتنې عشرون طالبة gördüğünüz gibi sayılan temyiz müzekker veya müennes olsada ukud olan 20 sayısı hep aynı değişmez bu sayıların temyizi müfred mensub gelir 4- matuf 21'den 99'a kadar olan sayılar 1ve 2 hariç küçük rakamlar müzekkerlik ve müenneslik açısından temyizin tersi gelir aynı mürekkebteki gibi aradaki fark büyük kısım ukud değişmez مربې ثلاثة و عشرون طالبا مرتبې ثلاث عشرون طالبة temyizi müfred mensub bu sayıların haricinde müfrede sokulan 100 ve 1000 sayıları ve bunların katları temyizi müfred olur tamlama nedeniyle mecrur gelir aşağıdaki soruları parçaya göre cevapla 1-Ali keremallahü vecheyi kim terbiye etti? 2-müslüman olduğunda kaç yaşında idi 3-Ali medineye nezaman hicret etti? 4-o nasıl biriydi? 5-hilafeti ne kadardır? 6-vefat ettiğinde kaç yaşındaydı ve nerde defn olundu? alıştırmalar 1-aşağıdaki cümlelerde sayıları harekelendir izafet olanları mecrur la harekelendiriyorsunuz diğerleri mensub 2-parantez içindeki sayılanlardan yani temyizlerden uygun olanları boşluklara doldur عشرة طلاب aşeratü on sayısı müfred sayıdır temyiz sayının tersi olmuştur sayı müennes temyiz müzekker temyizi çoğul ve mecrur olmuştur أربعون عاملا erbeune sayısı ukud olduğundan değişmez temyizi müfred mensub gelir ألف تلمېذ elfün bin sayısı temyizi müfred tamlama nedeniyle mecrur حمسة ضېوف hamsetü beş müfred sayıdır temyizi çoğul ve mecrur gelmiştir الطاءرة الثانې sani iki sayısı temyizden sonra gelir her yönden uyumludurlar ماءة ممرضة 100 sayısı nın temyizi müfred ve mecrur اثناعشر صدېقا on iki sayısı temyizi müfred mensubtur temyizde sayıda uyumludur ستة عشر كتابا onaltı sayısı mürekkeb sayıdır temyiz onluk kısma uyar müfred mensubtur 3-boşlukları uygun sayılanla yani temyizle doldur دنار صندوق سعة---عشرة الاربعون الاثلاثون رجل الحمسون 4-rakamları yazı ile yaz 5-gereken değişiklikleri yaparak parantez içindeki kelimeleri cümleye sırayla yerleştir 6-seçeneklerden üstündeki cümleye uygun olanı işaretle 1-ب-- 2-أ- 3-د- 4-ج- kitabınızdaki özeti iyice anlayana kadar okuyun ve ezberleyin |
17 Nisan 2013 15:40 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! Sayılar العَدَدُ Asıl Sayılar Asıl sayılar dişi için العَدَدُ لِلْمُؤَنَّثِ 1 (وَاحِدَةٌ (إِحْدَى 2 اِثْنَتَانِ 3 ثَلاَثٌ 4 أَرْبَعٌ 5 خَمْسٌ 6 سِتٌّ 7 سَبْعٌ 8 ثَمَانٍ 9 تِشْعٌ 10 عَشْرٌ Asıl sayılar dişi için العَدَدُ لِلْمُذَكَّرِ 1 (وَاحِدٌ (أَحَدٌ 2 اِثْنَانِ 3 ثَلاَثَةٌ 4 أَرْبَعَةٌ 5 خَمْسَةٌ 6 سِتَّةٌ 7 سَبْعَةٌ 8 ثَمَانِيَةٌ 9 تِسْعَةٌ 10 عَشَرَةٌ - Sayılar, sayılan isimden önce gelir. Yalnız 1 sayısı, sayılan isimden sonra gelir. Sayıların sıfatı durumunda olur. Örnekler: bir kız çocuğu طِفْلَةٌ وَاحِدَةٌ bir adam رَجُلٌ وَاحِدٌ - Arapçada, sayıya العَدَدُ, sayılana المَعْدُودُ denir. Bir cinsten iki varlığı göstermek için اِثْنَانِ ve اِثْنَتَانِ pek kullanılmaz, isim doğrudan doğruya tesniye-ikil yapılır, müsenna yapılır. Örnekler: bir adam رَجُلٌ - iki adam رَجُلاَنِ bir kız çocuğu طِفْلَةٌ - iki kız çocuğu طِفْلَتَانِ İki ilah edinmeyiniz! ! لاَ تَتَّخِذُوا إِلاَهَيْنِ اِثْنَيْنِ (ancak, manayı kuvvetlendirmek için kullanılır) Kural 1: 3-10 arasında, aded, ma'dud'un zıt cinsinden olur, ma'dud cem olarak gelir ve mecrurdur (son harfinin harekesi esre " ِ " dir). Örnekler: 3 kadın ثَلاَثُ نِسْوَةٍ 3 adam ثَلاَثَةُ رِجَالٍ 3 gece ثَلاَثُ لَيَالٍ 3 gün ثَلاَثَةُ أَيَّامٍ şu halde 3 gün oruç tutmak vaciptir. فَصِيَامُ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ 7 gece سَبْعُ لَيَالٍ 7 gün سَبْعَةُ أَيَّامٍ (Allah) o fırtınayı üzerlerine 7 gece ve 8 gün arka arkaya musallat etti. وَثَمَانِيَةَ سَخَّرَهَا عَلَيْْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَ ثَمَانِيَةُ أَيَّامٍ حُسُومًا dişi için لِلْمُؤَنَّثِ 1 kız çocuğu طِفْلَةٌ وَاحِدَةٌ 2 kız çocuğu طِفْلَتَانِ 3 kız çocuğu ثَلاَثُ طِفْلاَتٍ 4 kız çocuğu أَرْبَعُ طِفْلاَتٍ 5 kız çocuğu خَمْسُ طِفْلاَتٍ 6 kız çocuğu سِتُّ طِفْلاَتٍ 7 kız çocuğu سَبْعُ طِفْلاَتٍ 8 kız çocuğu ثَمَانِي طِفْلاَتٍ 9 kız çocuğu تِسْعُ طِفْلاَتٍ 10 kız çocuğu عَشْرُ طِفْلاَتٍ erkek için لِلْمُذَكَّرِ 1 çocuk طِفْلٌ وَاحِدٌ 2 çocuk طِفْلاَنِ 3 çocuk ثَلاَثَةُ أَطْفَالٍ 4 çocuk أَرْبَعَةُ أَطْفَالٍ 5 çocuk خَمْسَةُ أَطْفَالٍ 6 çocuk سِتَّةُ أَطْفَالٍ 7 çocuk سَبْعَةُ أَطْفَالٍ 8 çocuk ثَمَانِيَةُ أَطْفَالٍ 9 çocuk تِسْعَةُ أَطْفََالٍ 10 çocuk عَشْرَةُ أَطْفَالٍ Kural 2: 11-19 arasındaki sayılara الأَعْدَادُ المُرَكَّبَةُ denir. Sayılar bileşiktirler, ve hem dişilerin hem de erkeklerin sonlari iki üstün " ً " olarak harekelenir. Örnekler: dişi için لِلْمُؤَنَّثِ 11 kız çocuğu إِحْدَى عَشَرَةَ طِفْلَةً 12 kız çocuğu اِثْنَتَا عَشَرَةَ طِفْلَةً 13 kız çocuğu ثَلاَثَ عَشَرَةَ طِفْلَةً 14 kız çocuğu أَرْبَعَ عَشَرَةَ طِفْلَةً 15 kız çocuğu خَمْسَ عَشَرَةَ طِفْلَةً 16 kız çocuğu سِتَّ عَشَرَةَ طِفْلَةً 17 kız çocuğu سَبْعَ عَشَرَةَ طِفْلَةً 18 kız çocuğu ثَمَانِيَ عَشَرَةَ طِفْلَةً 19 kız çocuğu تِسْعَ عَشَرَةَ طِفْلَةً erkek için لِلْمُذَكَّرِ 11 çocuk أَحَدَ عَشَرَ طِفْلاً 12 çocuk اِثْنَا عَشَرَ طِفْلاً 13 çocuk ثَلاَثَةَ عَشَرَ طِفْلاً 14 çocuk أَرْبَعَةَ عَشَرَ طِفْلاً 15 çocuk خَمْسَةَ عَشَرَ طِفْلاً 16 çocuk سِتَّةَ عَشَرَ طِفْلاً 17 çocuk سَبْعَةَ عَشَرَ طِفْلاً 18 çocuk ثَمَانِيَةَ عَشَرَ طِفْلاً 19 çocuk تِسْعَةَ عَشَرَ طِفْلاً Kural 3: Mürekkep sayılardan sadece 12 mu'rabdır. Örneklerde görüldüğü gibi, 12 sayısındaki اِثْنَانِ ، اِثْنَتَانِ kelimelerinin sonundaki elif, merfu durumunda elif olarak kalıyor, mansup ve mecrur durumunda ise ي oluyor. Örnekler: 12 çocuk geldi. جَاءَ اِثْنَا عَشَرَ طِفْلاً - مَرْفُوعٌ 12 çocuk gördüm. رَأَيْتُ اِثْنَيْ عَشَرَ طِفْلاً - مَنْصُوبٌ 12 çocuğu selamladım. سَلَّمْتُ عَلَى اِثْنَى عَشَرَ طِفْلاً - مَجْرُورٌ 12 kız çocuk geldi. جَائَتْ اِثْنَتَا عَشْرَةَ طِفْلَةً - مَرْفُوعٌ 12 kız çocuğu gördüm. رَأَيْتُ اِثْنَتَيْ عَشْرَةَ طِفْلَةً - مَنْصُوبٌ 12 kız çocuğu selamladım. سَلَّمْتُ عَلَى اِثْنَيْ عَشْرَةَ طِفْلَةً Kural 4: Diğer mürekkep sayılar mebnidir, cümlede ne durumda bulunursalar bulunsunlar, hiçbir değişikliğe uğramazlar. Örnekler: 17 çocuk geldi. جَاءَ سَبْعَةَ عَشَرَ طِفْلاً - مَرْفُوعٌ 17 çocuk gördüm. رَأَيْتُ سَبْعَةَ عَشَرَ طِفْلاً - مَنْصُوبٌ 17 çocuğu selamladım. سَلَّمْتُ عَلَى سَبْعَةَ عَشَرَ طِفْلاً - مَجْرُورٌ 17 kız çocuğu geldi. جَائَتْ سَبَعَ عَشْرَةَ طِفْلَةً - مَرْفُوعٌ 17 kız çocuğu gördüm. رَأَيْتُ سَبْعَ عَشْرَةَ طِفْلَةً - مَنْصُوبٌ 17 kız çocuğu selamladım. سَلَّمْتُ عَلَى سَبْعَ عَشْرَةَ طِفْلَةً - مَجْرُورٌ Bir vakit, Yusuf, babasına şöyle demişti: "Babacığım, 11 yıldız gördüm..." إِذْ قَالَ يُوسُفُ لأَبِيهِ يَا أَبَتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا Bir vakit Musa, susuz kalan kavmi için su istemişti; Biz de: "Değneğinle taşa vur" demiştik. Onun üzerine o taştan 12 pınar kaynadı, çıktı. وَإِذْ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الحَجَرَ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اِثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنَا Kural 5: 20-100 arasındaki sayılara العُقُودُ denir. Bu sayılar, hem müzekker hem de müennes için ortak kullanılırlar: Örnekler: dişi için لِلْمُؤَنَّثِ - erkek için لِلْمُذَكَّرِ 20 kız çocuğu عِشْرُونَ طِفْلَةً 20 çocuk عِشْرُونَ طِفْلاً 30 gece ثَلاَثُونَ لَيْلَةً 30 gün ثَلاَثُونَ يَوْمًا 40 gece أَرْبَعُونَ لَيْلَةً 40 gün أَرْبَعُونَ يَوْمًا 50 خَمْسُونَ 60 سِتُّونَ 70 سَبْعُونَ 80 ثَمَانُونَ 90 تِسْعُونَ Ancak, nasp ve cer halinde, bu sayılardaki vav و harfi, ي harfine dönüşür. Örnekler: 20 çocuk geldi. جَاءَ عِشْرُونَ طِفْلاً (Ref hali) 20 çocuk gördüm. رَأَيْتُ عِشْرِينَ طِفْلاً (Nasp hali) 20 çocuğu selamladım. سَلَّمْتُ عَلَى عِشْرِينَ طِفْلاً (Cer hali) 20-100 arasındaki ara sayılar, iki bölümden oluşur ve bu bölümler birbirine و harfi ile bağlıdırlar. Örnekler: dişi için لِلْمُؤَنَّثِ 21 إِحْدَى وَ عِشْرُونَ 32 اِثْنَتَانِ وَ ثَلاَثُونَ 43 ثَلاَثٌ وَ أَرْبَعُونَ 54 أَرْبَعٌ وَ خَمْسُونَ 65 خَمْسٌ وَ سِتُّونَ 76 سِتٌّ وَ سَبْعُونَ 87 سَبْعٌ وَ ثَمَانُونَ 98 ثَمَانٍ وَ تِسْعُونَ 99 تِسْعٌ وَ تِسْعُونَ 100 مَائَةٌ erkek için لِلْمُذَكَّرِ 21 وَاحِدٌ وَ عِشْرُونَ 32 اِثْنَانِ وَ ثَلاَثُونَ 43 ثَلاَثَةٌ وَ أَرْبَعُونَ 54 أَرْبَعَةٌ وَ خَمْسُونَ 65 خَمْسَةٌ وَ سِتُّونَ 76 سِتَّةٌ وَ سَبْعُونَ 87 سَبْعَةٌ وَ ثَمَانُونَ 98 ثَمَانِيَةٌ وَ تِسْعُونَ 99 تِسْعَةٌ وَ تِسْعُونَ 100 مَائَةٌ Yukarıdaki iki bölümü birbirine bağlayan vav و ile bağlı olan bu sayılar mu'rabdır. Örnekler: 47 öğrenci gitti. ذَهَبَ سَبْعَةٌ وَ أَرْبَعُونَ تِلْمِيذًا (Ref hali) 47 öğrenci gördüm. رَأَيْتُ سَبْعَةً وَأَرْبَعِينَ تِلْمِيذًا (Nasp hali) 47 öğrenciye selam verdim. سَلَّمْتُ عَلَى سَبْعَةٍ وَأَرْبَعِينَ تِلْمِيذًا (Cer hali) Günde 24 saat vardır. فِي اليَوْمِ أَرْبَعٌ وَعِشْرُونَ سَاعَةً (Ref hali) Adam şehirde 24 gün kaldı. مَكَثَ الرَّجُلُ فِي المَدِينَةِ أَرْبَعَةً وَعِشْرِينَ يَوْمًا (Nasp hali) Adam köye 24 günde ulaştı. وَصَلَ الرَّجُلُ إِلَى القَرْيَةِ فِي أَرْبَعَةِ وَ عِشْرِينَ يَوْمًا (Cer hali) Kural 6: 100-1000 arasında sayılar -100 ve 200 dışındakiler- bileşiktir. İkinci bölüm مُضَافٌ إِلَيْهِ sayıldığından mecrurdurlar. Bu sayılar da müzekker ve müennes için ortak olarak kullanılırlar. Örnekler: dişi için لِلْمُؤَنَّثِ - erkek için لِلْمُذَكَّرِ (ortak kullanılmaktadır) 100 مِائَةٌ 200 مِائَتَانِ 300 ثَلَثُمِائَةٍ 400 أَرْبَعُمَائَةٍ 500 خَمْسُمِائَةٍ 600 سِتُّمِائَةٍ 700 سَبْعُمِائَةٍ 800 ثَمَانِمِائَةٍ 900 تِسْعُمِائَةٍ 1000 أَلْفٌ 700 gece سَبْعُمِائَة ِ لَيْلَةٍ 700 gün سَبْعُمِائَةٍ يَوْمٍ Ma'dud, müfred ve mecrurdurlar. Örnekler: 101 مِائَةُ وَوَاحِدٍ 102 مِائَةُ وَاثْنَانِ 103 مِائَةٌ وَثَلاَثَةٌ 104 مِائَةٌ وَأَرْبَعَةٌ 105 مِائَةٌ وَخَمْسَةٌ 106 مَائَةٌ وَسِتَّةٌ 107 مِائَةٌ وَسَبْعَةٌ 108 مِائَةٌ وَثَمَانِيَةٌ 109 مِائَةٌ وَتِسْعَةٌ 110 مِائَةٌ وَعَشَرَةٌ 111 مِائَةٌ وَ أَحَدَ عَشَرَ 112 مِائَةٌ وَ اِثْنَانِ عَشَرَ 115 مِائَةٌ وَ خَمْسَةَ عَشَرَ 123 مِائَةٌ وَ ثَلاَثَةٌ وَ عِشْرُونَ 247 مِائَتَانِ وَ سَبْعَةٌ وَ أَرْبَعُونَ 279 مِائَتَانِ وَ تِسْعَةٌ وَ سَبْعُونَ 354 ثَلَثُمِائَةٍ وَ أَرْبَعَةٌ وَ خَمْسُونَ 463 أَرْبَعُمِائَةٍ وَ ثَلاَثَةٌ وَ سِتُّونَ 354 ثَلاَثُمِائَةٍ وَ أَرْبَعَةٌ وَ خَمْسُونَ 463 أَرْبَعُمِائَةٍ وَ ثَلاَثَةٌ وَ سِتُّونَ 594 خَمْسُمِائَةٍ وَ أَرْبَعَةٌ وَ تِسْعُونَ 675 سِتُّمِائَةٍ وَ خَمْسَةٌ وَ سَبْعُونَ 789 سَبْعُمِائَةٍ وَ تِسْعَةٌ وَ ثَمَانُونَ 996 تِسْعُمِائَةٍ وَ سِتَّةٌ وَ تِسْعُونَ 107 kitap مِائَةُ وَ سَبْعَةُ كُتُبٍ 514 kitap خَمْسُمِائَةٍ وَ أَرْبَعَةَ عَشَرَ كِتَابًا 968 kitap تِسْعُمِائَةٍ وَ ثَمَانِيَةٌ وَ سِتُّونَ كِتَابًا Örneklerde görüldüğü gibi, bu sayılardan sonra gelen ma'dud, sayının son bölümüne göre, müfred veya cemi olur ve onagöre harekelenir. 1000-10.000 arasındaki sayılar. أَلْفٌ ve أَلْفَانِ nin dışındakiler bileşiktirler. İsim tamlaması sayıldıklarından, ikinci bölümleri daima kesre-esre " ِ " ile harekelidir. Örnekler: 1000 أَلْفٌ 2000 أَلْفَانِ 3000 ثَلاَثَةُ آلاَفٍ 4000 اَرْبَعَةُ آلاَفٍ 5000 خَمْسَةُ آلاَفٍ 6000 سِتَّةُ آلاَفٍ 7000 سَبْعَةُ آلاَفٍ 8000 ثَمَانِيَةُ آلاَفٍ 9000 تِسْعَةُ آلاَفٍ 10.000 عَشَرَةُ آلاَفٍ Kaide 7: Bu sayılardan sonra gelen ma'dud, daima müfred olur ve " ِ " ile harekelinir. Örnekler: 1000 kitap أَلْفُ كِتَابٍ 4000 kitap أَرْبَعَةُ آلاَفِ كِتَابٍ 9000 kitap تِسْعَةُ آلاَفِ كِتَابٍ 10.000 kitap عَشَرَةُ آلاَفِ كِتَابٍ 10.000 den sonraki sayılar: 11.000 أَحَدَ عَشَرَ أَلْفًا 12.000 اِثْنَا عَشَرَ أَلْفًا 13.000 ثَلاَثَةَ عَشَرَ أَلْفًا 17.000 سَبْعَةَ عَشَرَ أَلْفًا 19.000 تِسْعَةَ عَشَرَ أَلْفًا 20.000 عِشْرُونَ أَلْفًا 21.000 وَاحِدٌ وَ عِشْرُونَ أَلْفًا 22.000 اِثْنَانِ وَ عِشْرُونَ أَلْفًا 23.000 ثَلاَثَةٌ وَ عِشْرُونَ أَلْفًا 29.000 تِسْعَةٌ وَ عِشْرُونَ أَلْفًا 30.000 ثَلاَثُونَ أَلْفًا 31.000 وَاحِدٌ وَ ثَلاَثُونَ أَلْفًا 39.000 تِسْعَةٌ وَ ثَلاَثُونَ أَلْفًا 40.000 أَرْبَعُونَ أَلْفًا 85.000 خَمْسَةٌ وَ ثَمَانُونَ أَلْفًا 99.000 تِسْعَةٌ وَ تِسْعُونَ أَلْفًا 100.000 مِائَةُ أَلْفٍ 200.000 مِائَتَا أَلْفٍ 300.000 ثَلاَثُمِائَةِ أَلْفٍ 700.000 سَبْعُمِائَةِ أَلْفٍ 900.000 تِسْعُمِائَةِ أَلْفٍ 1.000.000 أَلْفُ أَلْفٍ (مَلْيُون) 2.000.000 أَلْفَا أَلْفٍ (مَلْيُونَانِ) 3.000.000 ثَلاَثَةُ آلاَفِ أَلْفٍ Bu sayılar, daha önce görülen kaidelere göre yapılırlar. Dikkat: سَبْعَةَ عَشَرَ أَلْفًا (17.000) deki أَلْفًا, daha önce görülen سَبْعَةَ عَشَرَ طِفْلاً (17 çocuk) daki طِفْلاً kelimesinin yerinde kullanılmıştır. سَبْعُمِائَةِ أَلْفٍ (700.000) deki أَلْفٍ kelimesi de, سَبْعُمِائَةِ يَوْمٍ (700 gün) deki يَوْمٍ kelimesinin yerinde kullanılmıştır. Kural 8: 10.000'den sonra sayılardan sonra gelen ma'dud, müfred olur ve son harfinin harekesi kesra-esradır. Örnekler: 17.000 kitap سَبْعَةَ عَشَرَ أَلْفَ كِتَابٍ 21.000 kitap وَاحِدٌ وَ عِشْرُونَ أَلْفَ كِتَابٍ 73.000 kitap ثَلاَثَةٌ وَ سَبْعُونَ أَلْفَ كِتَابٍ 99.000 kitap تِسْعَةٌ وَ تِسْعُونَ أَلْفَ كِتَابٍ 100.000 kitap مِائَةُ أَلْفِ كِتَابٍ 900.000 kitap تِسْعُمِائَةِ أَلْفِ كِتَابٍ Kural 9: Büyük sayılar, çoktan aza ve azdan çoğa doğru olmak üzere, iki türlü dizililerler. Ma'dud (sayılan şey), sayının son bölümüne göre, ya müfred, ya cemi olur, fetha veya kesra ile harekelenir. Örnekler: 8695 kitap ثَمَانِيَةُ آلاَفٍ وَ سِتُّمِائَةٍ وَ خَمْسَةٌ وَ تِسْعُونَ كِتَابًا 8695 kitap خَمْسَةٌ وَ تِسْعُونَ وَ سِتُّمِائَةٍ وَ ثَمَانِيَةُ آلاَفِ كِتَابٍ Sayı ile Sayılan ilişkisi / Adet ile Ma'dut ilişkisi: 3-10 arası عَشَرَةُ كِتُبٍ 10 kitap cemi, mecrur 11-99 arası تِسْعَةٌ وَ تِسْعُونَ كِتَابًا 99 kitap müfred, masup 99-... arası عَشْرَةُ آلاَفِ كِتَابٍ 10.000 kitap müfred, mecrur online arabic ten alıntıdır... |
17 Nisan 2013 15:36 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! 6.Kaide: 100-1000 arasındaki sayılar: 100 ve 200 dışındakiler bileşiktir. İkinci bölüm muzafun ileyh sayıldığından mecrurdur. Bu sayılarda müzekker ve müennes için ortak kullanılır. 100مائة 200مائتان 300ثلاثمائة 400اربعمائة 500خمسمائة 600ستمائة 700سبعمائة 800ثمانمائة 900تسعمائة 1000الف (الاف:ج) 700 gece (müennes)سبعمائة ليلة 700 gün (müzekker)سبعمائة يوم 107 kitap مائة وسبعة كتب514 kitap خمسمائة واربعة عشر كتابا 968 kitap تسعمائة وثمانية وستون كتابا Bu sayılardan sonra gelen ma’dud (sayılan şey), sayının son bölümüne göre, müfret veya cemii olur ve ona göre harekelenir. Aded (sayı) – Ma’dud (sayılan) münasebeti şöyledir: Aded (sayı) Ma’dud (sayılan) 3-10 cemi, mecrur عشرة كتب 11-19 müfret, mensub تسعة وتسعون كتابا 99’dan sonra müfret, mecrur عشرة الاف كتاب |
17 Nisan 2013 15:36 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! 5.Kaide: 20-100 arasındaki sayılara ukud العقودdenir. Bu sayılar, hem müzekker, hem de müennes için ortak kullanılır. 20 erkek-kız çocuğu عشرون طفلا - طفلة 30 ثلاثون طفلا - طفلة 40 اربعون طفلا - طفلة 50 خمسون طفلا - طفلة 60 ستون طفلا - طفلة 70 سبعون طفلا - طفلة 80 ثمانون طفلا – طفلة 90 تسعون طفلا – طفلة Nasb ve cer halinde, bu sayılardaki vav, yeolur. Ref haliجاء عشرون طفلا 20 çocuk geldi Nasb haliرايت عشرين طفلا 20 çocuk gördüm Nasb hali رايت سبعة واربعين تلميذا 47 öğrenci gördüm Cer hali سلمت على سبعة واربعين تلميذا 47 öğrenciye selam verdim |
17 Nisan 2013 15:35 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! 4.Kaide: Diğer mürekkeb (birleşik) sayılar mebni (son harekesi değişmeyen) dir. cümlede ne durumunda bulunursa bulunsunlar, hiçbir değişikliğe uğramazlar. 17 çocuk geldi مرفوع جاء سبعة عشر طفلا 17 çocuk gördüm منصوب رايت سبعة عشر طفلا 17 çocuğu selamladım مجرور سلمت على سبعة عشر طفلا |
17 Nisan 2013 15:34 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! 3.Kaide:Mürekkeb (bitişik) sayılardan yalnız 12 mu’rab (cümledeki durumuna göre hareke alan) dır 12 çocuk geldi مرفوع جاء اثنا عشر طفلا 12 çocuk gördüm منصوب رايت اثنى عشر طفلا 12 çocuğu selamladım مجرور سلمت على اثنى عشر طفلا Görüldüğü gibi, 12 sayısındakiاثنتان اثنان kelimelerinin sonundaki elif, merfu(ötre) durumunda elifolarak kalıyor,mensub(üstün) ve mecrur(esre) durumunda ise yaoluyor. |
17 Nisan 2013 15:34 | |
makbergülü | Cevap: arapçada sayıların resimli anlatımı.4.dönem konusu !! 2.Kaide: 11-19 arasındaki sayılara murekkeb (birleşik) sayılar denir. Sayılar birleşiktirler, her iki bölümünde son harfiüstün’dür. Müennes içinMüzekker için 11 kız çocuğu احدى عشرة طفلة 11 çocuk احد عشر طفلا 12 اثنتا عشرة طفلة 12 اثنا عشر طفلا 13 ثلاث عشرة طفلة 13 ثلاثة عشر طفلا 14 اربع عشرة طفلة 14 اربعة عشر طفلا 15 خمس عشرة طفلة 15 خمسة عشر طفلا 16 ست عشرة طفلة 16 ستة عشر طفلا 17 سبع عشرة طفلة 17 سبعة عشر طفلا . 18 ثمانى عشرة طفلة 18 ثمانية عشر طفلا 19 تسع عشرة طفلة 19 تسعة عشر طفلا |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|