16 Ocak 2019 10:39 | |
Mihrinaz |
Sayın Ebu Bekir, gayet seviyeli bir münazara ortamı oluşturulmuşken neden varsayımlar üzerinden giderek, konuyu silme, banlama yoluna gidelimki.. Meselenin sorunlu olduğunu bile bile paylaştığınİz bir konu hakkında , eleştiri, onay, tenkit, karşı argüman sunmakta normaldir...Buna hazırlıklı olacaksınız..Burdan konu açıp telefondan devam ettirmekte pek ilginç geldi kusura bakmayın ![]() Alimlerin bu şekilde insanların önünde her doğruyu söyleyeceğim çabasına girmeleri saygınlıklarını zedeliyor...Bütün hocalar bildiğini okuyorsa, Allahın ipine sımsıkı sarılmak gerek...Çokluğun prim yaptığı ama azlığın Kuran'da övüldüğünü hatırlarsak; herkes yanlış bir senmi doğrusun önermeside anlamsız kalır.. Şuna eminiz Kuran'da aslı olmayan bir sözü Peygamberimiz (.as) söylemez. Dine dair ne söylediyse aslı Kuran'dadır. Ondan ayrı ondan bağımsız bir sözü yok. Ama öyle şeyler uydurulmuş, Allah Rasûlü ne mâledilmişki; Allah muhafaza deyip, ateşteki yerini hazırlamaktan korkuyor insan. Alimlerin kendi içtihadları ile eserlerine aldıkları sahih hadisler bile farklı farklı.., Buhârî nin sahih dediği hadisleri Müslim sahih değil deyip almıyor...Ya aldıkları zayıf attıkları sahihse yada tam tersi ise. Şimdi bu duruma haşa ve kella mı demeliyiz...Onlar alim ne yapmışlarsa doğrudur tartışılmaz mı demeliyiz? En doğrusunu Allah bilir... Buhârî de geçen hadisler kendi öğrencileri başta olmak üzere , âlimler tarafındanda Gazali tarafındanda tartışılmıştır...İmam Malik eleye eleye yazdığı sahih hadislerden oluşan Muvatta sı için; keşke şu kadarını daha almasaydım eserin içine demiştir. Bunlar eseri kıymetsiz kılmaz bilakis eleştirilebilir, tenkit edilebilir olduğunu gösterir.. Unutmayalım ki Allah rızası için teşvik ve korkutma maksatlı hadis uyduran dönemin hafız, dindar ilim erbablarına ait yalanlardan müteşekkil Allah Rasûlü ne izafe edilmiş hadis Külliyatımız bile var..İşte hadis usulü bunlara cevap verebilmeli...Cevap verilmesi için tartışılabilmeli.. Günümüz hadis bilgilerinin hadis ilmi ve usulüne dair; bu sorulara sorunlara cevap vermesi, açıklama getirmesi gerekmezmi? Ya siz doğru söylüyorsunuzdur yada karşı taraf.. Bir münazarada; iki tarafta birbirine "sen yanlışsın" bakış açısıyla yaklaşır sa, birbirini ikna çabası, saldırıp boğma altetmeye çalışma çabasına girerki; bu da Muhammedî bir münazara şekli değildir...Taraftar değilizki takım tutar gibi fanatizm yapalım...sen haklısın, sen haksızsın paslarına girelim. . Bizim şer gördüklerimizde Hayır, hayır gördüklerimizde şer olabilir...Hal böyleyken, gençlerin dimağları kirlenmez dahada açılır.. Eleştirilebilen, araştırılabilen, itiraz edilebilen, irdelenebilen bu dönemi seviyorum ben...Suyun berraklaşması için önce bulanması gerekir.)) O yüzden bilginin sunulduğu ilmi bir münazara ortamının devam etmesi hoşumuza gider.İstifade ederiz.. Devam etsin isteriz elbette Ebu Ömer hocam... Soner Duman hocam güzel ve her zamanki gibi istifade edilir bir makale ele almış...Onun gibi hocalarımıza çok iş düşmekte bu anlamda... |
15 Ocak 2019 23:56 | |
Ömer.asaf | Bu konuda sonuna kadar haklısınız hocam |
15 Ocak 2019 23:46 | |
Nebevi Sevda |
Allah aşkına gardaş neyin delili ispatı... Adamın yaptığı resmen tarihten gelen haris usulü üzerine zenginliği tüm birikimlere ukalaca hakaret ediyor. Ve hicbir ilim ehlinin nezaketine zerafetine yakışmayan edepsizce hakaret ediyor ve sen kalkıp sözde hoca olan bu zatın ilmi dünya genelinde kabul görmüş diyorsun. Sizi bilmem ama bizler bu adamla çeyrek asirdan fazla okumalarimiz oldu. Sitede müzakereye gelince bu tarz yazı diliyle kısır müzakerelerin kimseye faydası olmadığını yazılanların sonucunda Usul konusu müzakere ederken iki usulsüzlükden biri olacağı kesin... 1. Epey sayfalarca müzakere ve sonucunda kırılan kalpler sonucun dq yazıların silinmesi ve engellenmesi 2. Müzakere sonucunda çıkmaz sokağa girerken helallesip bitirilmesi. Her iki durumda uzunca gereksiz müzakere.. yıllardır bıktım şu uzunca müzakere lerden Burada doğru olduğunu düşündüğüm şu ki Hiçbir ilim ehli usulden bahs ederken böyle pervasızca usulsüzlük yapmaz... Kaldı ki bu şahıs değer verdiği müsteşrik Goldziher kadar muhaddislere değer vermez. Tarihin nerede dipte köşede kalmış konusu varsa adeta kendini vazifeliymis gibi gündeme taşıyarak bulanmış toplumun aklını daha çok bulandirmaya ve toplumsal reflekslerin darmadağın olmasına sebep veriyor Allah'ın kulu kardeşime ayrıca teşekkür ederim alintiladigi makaleden dolayı. Allah her birinizden razı olsun. Bu konu benim nezdimde burada bitmiştir. İster silersiniz ister kaldirirsiniz. Her sonuçta takdir yönetimindir. Mevla'm bizi salihlerle eylesin. Ümmete hiçbir faydası olmayan gençlerimizin taze dimaglarini yerle bir eden bu tarz şer den uzak eylesin |
15 Ocak 2019 21:11 | |
Medine-web |
Muhterem, konuyu burada açarsanız müzakeresi de burada olmalı. Sizi ikna ederim veya siz ikna edersiniz birebir.ama bu çözüm değil. Ortada bir konu var ve okuyan yüzlerce izleyici var. İlmi konularda ezberler, gelenekler, duygusallıklar, kızgınlıklar, kırgınlıklar fanatiklikler geçersizdir. Tartıştığımız bu adam sıradan bir fert değil.ömrünü ciddi bir şekilde islami ilimlere vakfetmiş bir insan. Alim olduğunu eserleri ile dünyaya kanıtlamış bir insan. ve insan diyorum. İsmet sıfatlı değiliz hiç birimiz. Hata da mümkün hatasız kusursuz kimse yoktur olamaz da. hocanın beğenmediğim sevemediğim ısınamadığım keşke yapmasa dediğim ucu açık cümleler kurması,muhataplarım ne anlar nasıl anlar düşünmeden paldır küldür konuşması,yersiz zamansız uygunsuz konuşması hoş değil DOĞRU DA OLSA hoş değil. hadis usulünde yalanla iftira ile uydurma ile mücadele var. metin tenkid edilir ravi tenkid edilir zincir tenkid edilir isnad tenkid edilir bu dört konuda çok acımasız bir mücadele usul edinilmiş. Amaç islamın içine hurafe bidat yalan filim fırıldakları sokmamak ayıklamak. Saf duru berrak Allaha ait bir islam için mücadele edildi. bu dört konuda hadislerle mücadele edildi. Mümkün olduğunca cerh tadil ile uydurmalar asgariye indirilmeye çalışıldı. Çoğu çöpe atıldı. Şüpheli hadisin sayısı doğruluğu kanıtlanmış hadislerin sayısının 100 katıdır. dünyanın tüm savcılarını bir araya toplasan suçluyu bulmak için CERH VE TADİL gibi bir acımasız sağlıklı yöntemi bulamazsınız.bu acımasız yönteme rağmen tam sonuç alınamamıştır.muhadisler bu acımasız yöntemi kullanarak ömürlerini tükettiler. Elimizdeki hadisler çok emekler sarf edilerek geldi... mesela kaynaklarımızda bir hayli hadis var.bu hadisleri kurana arz edersen pencereden atar seni. örnek; 1- VELED-İ ZİNA CENNETE GİREMEZ hadisi...bu hadis olamaz çünkü kuranın ruhuna yüzlerce ayetine zıttır. 2-“Pazar günü her rekâtında Fatiha ve Amene’r-Rasul okumak suretiyle ve bir selamla 4 rekât namaz kılan kimseye 1000 hac, 1000 umre ve 1000 gaza sevabı yazılır. Ayrıca her rekâtı bir milyon rekâta eşit olur. Kendisiyle cehennem arasına 1000 hendek kazılır.” BUYUR BURDAN YAK. 3-“İnsanların en yalancıları boyacılar, dkiciler ve terzilerdir.” ALLAHU EKBER.( şimdi İslamoğlu bu hadisi tenkit ettiğinde recm mi edelim? kabak nane yoğurt şeftali batlican gibi sebzeleri öven yada yeren hadisleri tenkit ettiğimizde hadis düşmanı mı ilan edilelim? hoca haklı mı haksız mı irdelemeden incelemeden bi zahmet kaynaklara bakmadan duygusal kinsel sinirsel fanatiksel ezbersel geleneksel hareket etmek ne kadar vicdani? duygusal düşünce kin nefret sevgi bağlılık siyasi olmamak kaydıyla kuran sünnet çerçevesinde delil ispat ile varsanız buyurun soruna kadar müzakere edelim. delilsiz ispatsız vay senmisin yazan söyleyen derseniz ben yokum. |
15 Ocak 2019 20:44 | |
Nebevi Sevda |
Allah hepimize merhamet etsin. Bu memleketi bu hale getiren maalesef bizler. Sonrada neden gençler Deist oluyor Ataist oluyor. Dini öğrenmeye çalışan genç bu manzara karşısında dinden soğumasında ne yapsın. Önce Mezhebleri hafife alındı eyvallah dendi. Sonra hadis usulleri daha sonra hadisler. Sonrası Kur'an ayetlerinin tarihselligi ve güncellenmesi. İyiki bu zamanda islamla tanışmadım. Evdeki gençlerim sürekli sorular soruyor. Babalar kendilerini önce diri tutmalı. Yoksa her biri zihnen kayıp gider |
15 Ocak 2019 20:38 | |
Allahın kulu_ |
[B]Ümmet, siyonist baskı altındaki “Gazze”yi düşünürken, “Uygur Türkleri”nin derdi ile dertlenirken, ülkemiz “güneyde terörstleri temizlemenin” hesaplarını yaparken, dış hücumlar ile mücadele edilirken; İstanbul fethedilmeden önce papazların meleklerini cinsiyetini tartıştığı gibi birileri de Ümmetin gündemini İslam’ın temellerini tartışmaya çekmek, hatta “Adem (Aleyhisselam)ın babasının olduğu” kadar saçma (ve Kur’an’a aykırı) iddiaları ortaya atmak suretiyle dikkatleri İslam coğrafyasından kaçırmak ve ümmeti kendi içinde oyalamak için uğraşıyor. Ülkemizde kuyuya taş atanların başını çeken adamın biri şöyle diyor: “Hadis usulü, yalan söyleme usulüdür” Şahsın resmini koymaya ve ismini dahi almaya tenezzül etmedik. Birilerinin hesabına konuştuğu için resimdeki görsel en uygun olanıydı… Konuyla alakalı birçok hocaefendi tepki verirken Soner Duman Hoca’nın şu kısa yazısı ile iktifa edelim: SONER DUMAN HOCA: Günümüzde sünnete karşı eleştirel yaklaşanların diline doladığı hususlardan birisi de şudur: “Tarih boyunca hadis rivayetlerinin sahih olanını olmayanından ayırt etmek üzere geliştirilmiş bulunan hadis usulü, bu işi yapabilecek bir ilim dalı değildir.” Eleştiride sınır tanımayan kimileri meseleyi daha da ileri götürerek bu ilim dalının “yalan söylemenin usulü” olduğu düşüncesini bile dile getirebilmişlerdir! Önce bir gerçeği ifade edelim: “Hadis usulü” adını verdiğimiz usul, bir ilim dalı ve yöntem olarak elbette beşer aklının ürünüdür, ictihadîdir. Dolayısıyla da “eleştirilemez” değildir. Hadisçilerin geliştirdiği bu usulün, hadislerin sahihini sakiminden ayırt etmede yeterli olup olmadığı öteden beri tartışılmıştır. Söz gelimi ehl-i reyin lokomotifi konumunda bulunan Hanefîler, ehl-i hadis tarafından geliştirilen metodolojinin “gerekli” ama “yetersiz” olduğunu ileri sürmüş, bunun yanında başka hadis tenkid yöntemlerini uygulamanın gerekli olduğunu belirterek manevî inkıta’ kavramını geliştirmişlerdir. Mâlikîler de hadisin senedi üzerinde odaklaşan sistemin tek başına hadisin sıhhatini garanti etmediğini, buna “Medine ehlinin ameline uygun olmak” gibi bazı kriterlerin eklenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Durum böyle olmakla birlikte 12 asırlık ilim geleneğimizde hiç kimse hadis usulünün gereksizliğini ileri sürmediği gibi yine hiç kimse bu usulü, “yalan söylemenin usulü” olarak nitelememiştir. Hadis usulü, bir rivayetin doğruluğunu onu rivayet eden şahıslar üzerinde inceleme-araştırma yaparak belirlemeye odaklanmış, “isnad merkezli” bir yaklaşım tarzıdır. Elbette bu usulün râvî ya da rivayetin ötesinde bizzat mervî’ye (yani rivayete konu olan hususa) ilişkin de geliştirdiği yöntemler bulunmaktadır. Şu var ki usul, pergelinin sabit ayağını hadisin senedi üzerine dayamıştır. Nakle dayalı bir bilginin doğruluğunu test etmenin ilk adımı, o sözü nakledenlerin “güvenilirlik” ve “hafıza” durumlarının kontrol edilmesinden başka ne olabilir ki? Kur’an bize bir fâsık haber getirdiğinde bunu araştırmamızı emretmiyor mu? O halde hadisçilerin ortaya koyduğu usul, Kur’an’ın söylediğini pratiğe yansıtmaktan başka ne olabilir ki? Buraya kadar anlattıklarımızdan şu sonuç ortaya çıktı: Ehl-i hadis, “hadis usulü” adı verilen ilim dalını ortaya koymuş ve bu yöntemi hem “gerekli” hem de “yeterli” görmüştür. Buna karşılık başını Hanefîlerin çektiği ehl-i rey, hadis usulünün “gerekli” ama “yetersiz” olduğunu düşünerek bu kriterlere başkalarını da eklemişlerdir. Bu başka bir şey, hadis usulü adı verilen ilmi “gereksiz” ve hatta “yalan söylemenin usulü” olarak nitelemek başka bir şeydir. Gerçek şu ki “hadis usulü” İslam ümmetinin yüz akıdır. Dünya tarihinde hiçbir kültür ve medeniyette eşi ve benzeri görülmemiş bir faaliyettir. Bu faaliyet neticesinde hadisleri rivayet eden yüz binlerce râvi hem güvenilirlik hem de hafızalarının sağlamlığı bakımından tek tek elden geçirilmiş, ilk üç neslin sicil kayıtları tutulmuş, “rical ilmi”, “cerh-tadil”, “tabakat” gibi muazzam ilim dalları ortaya çıkmıştır. Eğer ilk nesiller hakkında bir bilgiye sahipsek bu, hadislerin korunması konusundaki bu titizliğin sonucudur. Elbette insanlar üzerinde değerlendirme yaparken sübjektif / yanlı hükümler verilmiş, elbette cerh ve tadili bir silah gibi kullanarak muteber bazı âlimlere leke sürülmeye çalışılmıştır. Ama bu durum, bütün bir sistemin bu şekilde olduğunu göstermez. Sistemlerin yetkinliği kötü uygulama örneklerine dayandırılamaz. Kötü öğrenciler var diye okulları kapatalım mı? Kötü şoförler var diye araba kullanmayı yasaklayalım mı? Kötü evlilikler var diye evlenmeyi boş verelim mi? Dünyanın hiçbir kültür ve medeniyeti, kendi değerlerinin naklini bu şekilde bir koruma ve kayıt altına almamıştır. Bugün tarihe dair bildiklerimizin en güçlüleri, bizim hadis usulümüzdeki en zayıf rivayet kadar bile değerli değildir. Konfüçyüs’ten, Tao’dan, Aristo’dan, Platon’dan, Büyük İskender’den, Sezar’dan bir söz ya da durumu nakledenler bunu hangi bilgiye, belgeye, senede dayalı olarak naklediyor? Raviler kim? O raviler güvenilir mi değil mi? Eğer hadis usulünü güvenilmez buluyorsanız, geçmişe dair hiçbir nakle güvenmeyeceksiniz demektir. O takdirde yerine koyacağınız şey nedir? Sizin ortaya koyduğunuz şeyin rivayet malzemesini ayıklamada doğru sonuç vereceğinin bir garantisi var mı? Ümmete mâl olmuş bir ilmi terk edip sizin görüşlerinizi benimsememizi gerektiren şey nedir? Eğer hadis usulünü “yalan söylemenin usulü” olarak niteliyorsanız “Allah Resûlü’ne yalan bir söz isnad edilmesin” diye gecesini gündüzüne katarak bu usulü geliştiren ve uygulayan ümmetin on binlerce âlimi “kollektif bir şekilde Allah Resûlü adına yalan uydurma” faaliyeti içerisinde görüyorsunuz demektir. Şahsım adına ben, böyle bir iddiada bulunarak âhirette bu âlimlerle hesaplaşmayı asla göze alamam! Rabbimiz bu görüşleri dile getirenler de dâhil olmak üzere kendini “İslam ümmetinden” gören cümlemize insaf, iz’an, şuur versin. Bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltmesin. (Soner Duman) |
15 Ocak 2019 20:10 | |
Nebevi Sevda | Rabbim merhamet eylesin kardeşim. Derdim burada kimsenin kalbini kırmak değil ama cidden Mevla'm şerrinden korusun |
15 Ocak 2019 20:07 | |
Nebevi Sevda |
Hocam sizinle hem cins olarak isterseniz telefonla konuşalım. En sevmediğim usul yazi diliyle uzunca müzakere usulüdur. Dilerseniz yarin gün içinde musaitim halleselim. Benim burada diyecek bir şeyim olmayacak .. çünkü mesele salt bu konu değil. Hangi alana bakarsan bak sorunlu. |
15 Ocak 2019 19:53 | |
Medine-web |
konuyu duygusallaştırmak işimiz olmamalı hocam. Sıradanlaştırmak da işim değil. İsterseniz konuyu ilmi müzakere anlamında delil kanıt ispat çerçevesinde uzun uzun olgunlaştırabiliriz. sizinle kuran sünnet çerçevesinde ilmi müzakere ile mahcup edebileceğimi düşünüyorum. tek soru soracağım size ve istersen devam edebiliriz. soru şu; istisnasız tüm hadisi şerif ler ile amel edilmesi gerekiyor.hepsi sahihtir.lamı cimi yok her Müslüman amenna ve sadakna demeli.diyorsan eğer, NEDEN 30U AŞKIN HADİS ÇEŞİDİR VAR O ZAMAN? NEDEN AYETLER SABİTTİR.ÇEŞİTLERİ YOKTUR.TARTIŞILMAZDIR. VE NEDEN BİR BİRİNİ TEKZİP EDEN BİNLERCE HADİS VAR? CERH TADİL NEDİR? ZERH TADİL İLE AMAÇ YALANCILARI KİZBURAVİLERİ AYIKLAMAK ASGARİYE İNDİRMEK DEĞİLMİDİR? VE SONUÇ OLARAK BU HADİSİ ŞERİF KESİNLİKLE SAHİHTİR DENİLEN BİR ÇEŞİDİ VAR ODA MUTEVATİR HADİSLERDİR.KALANLAR HEPSİ KUŞKULU DOĞRU DA OLABİLİR UYDURMA DA OLABİLİR DİYEN HADİS ALİMLERİDİR. |
15 Ocak 2019 19:39 | |
Nebevi Sevda |
Doğru mu? Pes cidden pes... Bu konu üzerine tartismayacagim. Bu konuyu bu şekilde esnetmenize cidden üzüldüm. Bu adamın yerine başkası deseydi bu şekilde show yaparak hele... O zaman bu şekilde yumuşatarak mi? Bu konu üzerine uzunca yazidan ziyade tüm delilleriyle bir oturumda konusmak isterdim. Neyse kardeşim... Cok üzüldüm bu kadar siradanlastirmaniza vesselam. Allaha emanet olun.. Sitenin asli sorumlusu kardeşim bunu düşünüyorsa daha ben ne diyim ki :(( |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|