Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Sorularla Esmaül Hüsna > Rahman/ Rahim/ Melik Esmâ'larını Tanıyalım

Konu Başlıkları: Rahman/ Rahim/ Melik Esmâ'larını Tanıyalım Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Aşağıdaki Kutuya Sorunun cevabını Yaz ( Bakara )
Başlık:
  
Mesajınız:
Trackback:
Kaynak olarak Ekle
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:

Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
19 Kasım 2023 01:40
Nebevi Sevda “Allah rahmeti yüz parça yaratmış, doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuş, yeryüzüne bir parçasını indirmiştir. İşte mahlûkât bu bir parçadan dolayı birbirlerine merhamet ederler. Hatta at (bazı rivayetlerde “hayvan” geçmektedir), yavrusuna basmamak için tırnağını (ayağını) kaldırır.” (Buhârî, Edeb 19)

İnsan düşünmeden edemiyor.

Bir annenin bebeğine olan şefkati ne kadar büyük değil mi? Onu emzirir, Hatta hiç tiksinmeden şefkatle bezler, Onun karnından çıkacak gazı dahi heyecanla bekler.. Halbu ki bebekte bir insan. Aynı hadiseyi bir insan yapsa tiksiniriz. Bir anne şefkati bu kadar büyük.

Allah merhametinden %1 yeryüzüne bahş etmiş. Anne o 1 parçadan olan trilyon da bir. Şefkatle bezemis.
Cidden kafayı yememek elde değil.
Merhamet sahibimiz çok büyük günah içinde olana merhamet ediliyor ki en küçük bir hayr yapsın. Yeter ki gazaba uğramasın diye.

Kahrolası insan oğlu Rabbine karşı pek nankör
11 Kasım 2023 00:00
Nebevi Sevda Allah razı olsun güzel istifade edilmeye başlandı. İki haftadır yoğun sorularla devam ediyor. Tabiki medineweb linki tanıtım yapılır. Burada emekler verildi. Kac bin kişinin istifadesine sunuldu. Buranın hakkı ödenmez
24 Ekim 2023 10:08
Hâdimul İslam
Alıntı:
Nebevi Sevda Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Allah razı olsun sizden Esmâ-ul Husnâ arşivi çok güzel işimize yarıyor. Ev halkamız günde iki isim üzerinden bir dönem (yıllık) konumuz olacak. Burada ki testleri inşallah fotokopi şeklinde her hafta dağıtacağız.
Ecmain...İstifadesi bol olsun. Zihinlerine, kalplerine afiyet şifa olsun. Bilinç inşa etsin inşallah. Hocam fotokopi olarak veya sosyal mecralarda resim formatlı çoğaltıp dağıtacağınız bu çalışmalara medineweb.com.tr adresimizi de eklerseniz sitemize katkı sağlamış olursunuz. Memnun oluruz Bu güzel arşivde emeği geçen, öncülük eden,vesile olan herkesten Rahman razı olsun. Dua ile....
23 Ekim 2023 22:37
Nebevi Sevda Allah razı olsun sizden Esmâ-ul Husnâ arşivi çok güzel işimize yarıyor. Ev halkamız günde iki isim üzerinden bir dönem (yıllık) konumuz olacak. Burada ki testleri inşallah fotokopi şeklinde her hafta dağıtacağız.
13 Aralık 2019 23:27
Nebevi Sevda Rabbim okuyup istifade edenlerden eylesin.

SON.
13 Aralık 2019 23:27
Nebevi Sevda [1] Mülk kelimesinin Allah-u Teâlâ için kullanıldığı ayetler için bkz: Bakara/107, 251, 258; Al-i İmran 26, 189; el-Maide/17, 18, 40 ve 120; el-Enam/73; el-Araf/158; et-Tevbe/116 vd. Toplamda 33 ayette mülkiyetin Allah-u Teâlâ'ya ait olduğu belirtir.

[2] El-Mizan fi Tefsiri'l-Kur'an, c.1, s.25

[3] El-Cami li Ahkami'l-Kur'an, c.4, s.271

[4] Mefatihü'l-Ğayb, c.7, s.9

[5] Ruhu'l-Meanî, c.1, s.367

[6] Hz. Yusuf'un cümleyi bu şekilde kurmasının diğer olasılığı ise şudur: Hz. Yusuf (a.s.) rüyasında anne, babasının ve kardeşlerinin kendisine secde ettiğini gördü. Bunu babasına anlatırken edep sınırlarının dışına çıkmamak için temsile başvurdu. Babasını güneşe, annesini aya kardeşlerini ise yıldızlara benzetti. Ancak sonuçta gördüğünün kendilerini olduğunu hissettirir tarzda da ‘cem-i müzekker salim/eril çoğul' ekini kullandı.

[7] Ebu Hayyan, Esirüddin Muhammed b. Yusuf b. Ali b. Yusuf, Tefsirü'l-Bahri'l-Muhit, C.5, s.366, Beyrut- Tarihsiz, Darü İhyai't-Türasi'l-Arabiy

[8] Nehhas, İrabü'l-Kur'an, c.2, s.313; İbnü'l-Enbarî, el-Beyan, c.2, s.33

[9] Tesnim fi Tefsiri'l-Kur'an, c.3, s.191

[10] Sahihü'l-Buharî, Kitabü Bedi'l-Halk, Bab no:6, hadis no:17

[11] Hafız Ahmed İbn el-Hakkî, Mearicü'l-Kabul bi Şerhi Süllemi'l-Vusul İla İlmi'l-Usul, c.2, s.670, 1415, Darü İbni'l-Kayyım

[12] Eş-Şirazî, Muhammed Sadrüddin (Molla Sadra), Tefsirü'l-Kur'ani'l-Kerim, c.4, s.115, Beyrut-1998

[13] Ümmî kelimesi sözcük anlamında da kullanılmaktadır, terim anlamında da kullanılmakta. Terimsel anlamıyla ümmi Ehl-i Kitab'a mensup olmayan. Sözcük anlamıyla ise anneye mensup yani bilgiden yoksun, ibtidaî, basit bir bakış açısına sahip demektir. Bu ayette kanaatimizce bu ikincisi yani sözlük anlamında kullanılmıştır. Yoksa Peygamber'in tezkiye, okuma ve arındırması sadece Araplara özgü olmadığı gibi buna ihtiyacı olanlar da sadece araplar değildir.
13 Aralık 2019 23:26
Nebevi Sevda Özetle ‘ma' ve ‘men' ism-i mevsullerinin kullanımı Molla Sadra'ya göre Rab Teâlâ'ya kıyas edilip edilmediğine bağlıdır. Eğer Rab Teâlâ'ya nispet ediliyorsa akıl ve şuurdan yoksun bir varlık hükmünde olduğundan dolayı ‘ma' ism-i mevsulu kullanılır. Ama varlığın kendisi temel alınarak bir kullanım söz konusu ise bu durumda akıl ve şuur sahibi varlıklar için kullanılan ‘men/kim' ism-i mevsulu kullanılır.

Varlıklar arasındaki derece farkı açıktır. Bir öğretmen ilkokul 1. veya 2. Sınıfa giden bir öğrenci karşısında her şeyi bilen konumundadır. Ama aynı öğretmen, geniş çaplı araştırmalar yapan bir profesör karşısında bir şey bilmeyen kimse hükmündedir.

Bizler son risalet sahibinin O ulvî makamı ve engin bilgisi karşısında birer cahiliz. Kanaatimiz ve inancımız da bu yöndedir. Dolayısıyla Resul (s.a.a.) ile bazı konularda bilgi, anlayış ve kavrayış yönünden yarışabilecek, hatta Ondan daha bilgili olabilecek bir kimsenin var olduğu düşüncesini ve inanışını kabul edemiyoruz. Zira nebi ve resul, bir öğretmen, bir kılavuz, bir rehberdir. Hem de insanın ihtiyaç duyduğu bütün sahalarda. O kanıt ise gönderildiği ümmetin zihin ve akıllarına takılan, güncel hayatta karşılaştıkları bütün noktalarda doğru cevabı kendisinde barındıran bir kanıttır.

“Çünkü ümmîlere[13] içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur.” (69/el-Cumua/2) ayette geçen ümmilerden kasıt Kıyamet gününe kadar ki bütün ümmettir. Yoksa arınma, Kitab'ı ve hikmeti öğrenme ihtiyacı sadece 632 yılına kadar ki Arap Yarımadası'nın birkaç şehrinde yaşayan bir takım insanlar için değildir. Bu ihtiyaç, bütün insanların temel ve esas ihtiyacıdır. Biz O yüce ve kutlu nebi karşısında evet ümmî pozisyonundayız. Akıl, ilahî mesaj ve ilahî mesajın uygulayıcısı karşısında kibirlenmeyi, ben de biliyorum edasında bulunmayı değil, hak ve hakikati öğrenebilmek, arınmış bir benliğe sahip olabilmek için Ona can kulağıyla kulak vermeyi, çaba ve cehd içine girmeyi gerektirmektedir.

Bir sonraki makalede semavat/gökler kavramını ele alacağız.
13 Aralık 2019 23:25
Nebevi Sevda Biz bunlardan bir veya iki tanesini aktaracağız.

Mirac hadisinin bir bölümünde şu ifadeler geçmektedir: Sonra bana el-Beytu'l-Ma'mûr gösterildi. Ben Cibril'e bunu sordum. Cibril:

— Bu el-Beytu'l-Ma'mûr'dur, her gün onun içinde yetmişbin me*lek namaz kılar, bundan çıktıkları zaman artık bu onların son girişi*dir, bir daha oraya dönmezler, dedi.[10]

Bir diğer hadiste ise: Onların içinde bıkıp usanmaksızın saf saf duran melekler, rüku etmeksizin kıyamda duran melekler, rüku ve secdeye gidip de başını kaldırmayan melekler vardır.[11]

Bu hadisler Kur'an-ı Kerim ile çatışmamakta hatta Kur'an tarafından desteklenmektedir. Çünkü Rab Teâlâ “Rabbinin ordularını Ondan başka kimse bilemez.” (el-Müddessir/31)

İkinci görüş; Bütün mevcudat akıl, şuur, idrak sahibidir. Rab Teâlâ'yı da tesbih etmektedir. Ancak bütün bu mevcudat, Allah-u Teâlâ'nın ilmine, idrakine, kudret ve azameti karşısında ‘zevi'l-ukul' varlıklar olarak değil ‘gayr-u zevi'l-ukul' varlıklar olarak değerlendirilir. Ama varlıkların kendisini birbirine kıyasladığımızda bir bölümü ‘zevi'l-ukul', bir bölümü ise ‘gayr-u zevi'l-ukul' olacaktır. Ama aynı varlığın akıl ve idrakını Rab Teâlâ'ya kıyasladığımızda O'nun karşısında bir hiç mesabesinde olacaktır. Bu görüş Molla Sadra'ya aittir. O, bu ayetin tefsirinde özetle şöyle der: O'nun mülkünün genişliği, cömertliği, hüviyet dairesinin kapsamlılığı karşısında bütün mevcudat boyun eğmekte olup bir yok hükmündedir.[12]
13 Aralık 2019 23:25
Nebevi Sevda Birer dil bilimci olan Halil ve Sibeveyh ise şöyle derler: Hz. Yûsuf bu eşyaya itaat ve secde et*tiklerini haber verdiğinden -ve bunlar da akıl sahibi varlıkların fiillerinden olduğundan- dolayı bu varlıklar hakkında aklı eren varlıklar gibi haber ver*miştir.[8]

Cevad-ı Amulî ise kısmen farklı bir yorum getirerek şöyle der: ‘Gayr-ı zevi'l-ukul (bilinç ve akıl sahibi olmayan)' varlıklar için getirilecek zamir duruma göre farklılık gösterir. Sadece isim yönü göz önüne alındıklarında onlar için ‘gayr-ı zevi'l-ukul' zamirler getirilir. ‘Zevi'l-ukul (akıl sahibi)' varlıkların sahip olduğu özellikler ve eylemler ‘gayr-ı zevi'l-ukul' varlıklara nispet edilirse –secde vb- kullanılacak zamir ‘zevi'l-ukul' zamiri olur.[9]

Özetle bir önceki görüşte ifade edilen çoğunluk göz önüne alınarak ifade kullanılacak olursa akılsız ve bilinçsiz varlıkları ifade eden kelimeler seçilir. “ma fi's-semavati ve'l-erd/göklerde ve yerde bulunan şeyler” ayetinde olduğu gibi ‘‘ma' ism-i mevsulunun kullanımın varlığın çoğunluğu akılsız olduğundan dolayı kullanılmıştır', görüşüne katılamıyoruz. Zira varlığın bütününün şuur ve bilinç sahibi olup olmadığını geçiyoruz, varlığın çoğunluğunun akılsız olduğu dahi çok su götürür. Özellikte gökyüzünde sayısız meleğin olduğu biliniyor. İsra ve Mirac gecesiyle ilgili hadislerde meleklerin sayılamayacak kadar çok olduklarına dair ifadeler vardır.
13 Aralık 2019 23:24
Nebevi Sevda Kur'an'dan birkaç örnek

Bir olasılık olarak yukarıda zikrettiğimiz ayete ilişkin Allame Alusî'nin yorumu belki kabul edilebilirse de yine de ayetin zahirine aykırı olduğunu belirtelim. Fakat Kur'an-ı Kerim'de bu şekilde iki örneğe daha değinerek benimsediğimiz diğer görüşü açıklamaya geçeceğiz.

Hz. Yusuf'un henüz daha çocuk yaşlardayken gördüğü bir rüya vardır. 11 yıldız, ay ve güneşin kendisine secde etmesi. Yıllar sonra Hz. Yusuf Mısır'da önemli bir konuma gelip de anne, babası ve kardeşleri kendisine secde ettiğinde rüyasına vurgu yaparak şöyle dedi: “Babasını ve annesini tahtın üzerine çıkartıp oturttu. Hepsi onun için secde ettiler. O zaman dedi ki: Babacığım! İşte bu, önce*leri gördüğüm rüyanın tahakkukudur.” (12/Yusuf/100)

Öyle anlaşılıyor ki Hz. Yusuf (a.s.) bilfiil güneşin, ayın ve 11 yıldızın kendisine secde ettiğini görmüştür. Bir diğer ifadeyle gördüğü şey anne, babası ve kardeşlerinin kendisine secde etmesi değil, belirttiği şeylerin kendisine secde etmesidir. Yıldız, ay ve güneşin secde ettiğini belirtmesi için kullanılacak ifade şudur: ‘reeytuha li sacidat/ ben onların bana secde ettiğini gördüm' zira bunlar akılsız varlıklardır. Akılsız varlıklar için kullanılacak zamir ‘ha' zamiri ve ‘müennes cemi/çoğul dişil' ekidir. Ama Hz. Yusuf (a.s.) bunların bilinç ve akıl sahibini olduğunu gösterir bir tarzda cümleyi kurmakta ve “reeytuhum li sacidin/onların bana secde ettiklerini gördüm” demektedir.[6] Nitekim kimi müfessirler bu şeylerin akıllı varlıklara ait olan secde eylemini yerine getirdiklerinden dolayı bu şekilde çoğul olarak getirildiğini söylemişlerdir.[7]
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın.

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.