01 Nisan 2023 11:12 | |
Mihrinaz |
Mekke’yi kansız bir şekilde fethettiği gün insanlar nezdinde en kuvvetli göründüğü bir ân idi. Senelerin zulmünün kısâsını yapabilme imkânına sahipti. Lâkin O “Af ve Rahmet Peygamberi” idi. O gün Mekke-i Mükerreme’ye, devesinin üzerinde secde ederek girdi. Huzûruna gelen ve konuşurken korkudan titremeye başlayan kişiye, imkânlarının en zayıf olduğu döneme âit bir misâli zikrederek şöyle sükûnet telkîn etti: “–Sâkin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar değilim. Kureyş’ten, Güneş’te kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!..” (İbn-i Mâce, Et‘ime, 30; Hâkim, III, 50/4366) Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhive sellem- insanların kendisi hakkında aşırılığa kaçmasına müsâade etmez: “Bana «Allâh’ın kulu ve Rasûlü» deyiniz!” buyururlardı. (Buhârî, Enbiyâ, 48) “Siz beni, hakkım olan derecenin üzerine yükseltmeyiniz! Çünkü Allah Teâlâ beni Rasûl edinmeden önce kul edinmişti.” buyurmuşlardır. (Heysemî, IX, 21) Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhive sellem- hastaları ziyaret eder, cenâzelerde bulunur, kölelerin davetlerine gider, merkebe binerlerdi. Bineğinin terkisine insanları bindirir, yemeğini yere koyup yerlerdi. Kaba yünden elbise giyer, oturup koyunun sütünü sağar, misafirleriyle ilgilenir, onlara hizmet ve ikram ederlerdi. Bir dul hanımın, bir yoksulun, bir bîçârenin işini görmek için onunla birlikte ihtiyâcı görülünceye kadar yürümekten çekinmez ve büyüklenmezlerdi. Rasûlullah -sallâllahu aleyhive sellem- ashâbının arasında otururlardı. Bu sebeple, bir yabancı geldiğinde, hangisinin Efendimiz olduğunu sormadan bilemezdi. (Nesâî, Îmân, 6) Allah Resulü (a.s.m.) Ashabıyla otururken su dağıtmaktaydı. Dışarıdan gelen birisi onu (a.s.m.) tanıyamamıştı. "Sizin efendiniz kimdir?" diye sordu. Allah Resulü de (a.s.m.), "Seyyidü'l-kavmi hadimühüm", yani "Bu toplumun efendisi onlara hizmet edendir" buyurdular. |
31 Mart 2023 00:50 | |
GulistanSare | Peygamber Efendimiz (sav) tevazu konusunda şöyle buyurmuştur; "Muhakkak Allah Teâlâ, bana, sizin mütevazi olmanızı vahyetti" (Rizazu's-Salihin, II, 37). "Her kim Allah için alçakgönüllülük yaparsa, Allah muhakkak onun derecesini yükseltir" (Müslim Bir ve's Sıla, 69; Tirmizî, Birr, 82). |
31 Mart 2023 00:00 | |
Nebevi Sevda | O toplum içinde oturduğu vakit onu tanımayan biri gelse kimin peygamber oldugunu fark etmeyecek kadar tevazu üzerindeydi |
30 Mart 2023 23:59 | |
Nebevi Sevda | Efendimizin tevazusu Peygamber Efendimiz Cenâb-ı Hakk’ın Habîbi ve insanların en şereflisi olmasına rağmen hiçbir kimsenin yapamayacağı kadar tevâzû göstermiş, insanların arasında onlardan biri gibi yaşamıştır. Abbâs (r.a.) şöyle anlatır: Resûlullah Efendimiz’e: – Yâ Resûlallâh! Kendiniz için bir taht edinip orada otursanız. Görüyorum ki halk sizi rahatsız ediyor, dedim. Allah Resûlü şöyle buyurdu: “– Hayır! Allah beni içlerinden alıp huzûra kavuşturuncaya kadar aralarında duracağım. Varsın ökçelerime bassınlar, elbisemi çekiştirsinler, kaldırdıkları tozlar beni rahatsız etsin!” (İbn-i Sa’d, II, 193; Heysemî, IX, 21) Bu engin tevâzûu sebebiyle Peygamber Efendimiz ne kapalı kapılar ardına çekilir, ne perdeler arkasına gizlenir ne de kendisinin önüne hususî olarak yemek taşınırdı. Toprak üzerinde oturur, yerde yemek yer ve; “Ben kulun oturduğu gibi oturur, kulun yediği gibi yerim. Ben ancak bir kulum!” buyururdu. (İbn-i Sa’d, I, 372) Köleler arpa ekmeğine bile dâvet etseler dâvetlerine icâbet eder (Heysemî, IX, 20) ve çocuklara dahî selâm verirdi. (Buhârî, İsti’zân, 15) Şu rivâyet ne kadar dikkat çekicidir: |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|