19 Aralık 2008 16:04 | |
Seyyid | Cvp: Ey Hasretinle Yandığım Efendim! Ey en Sevgili' den lütuf Sevgili!.. Dudaktan dökülen sözle, kalemden süzülen satırların, sadra doğan muhabbetle olan sıcak bağını hesaba katarak, kelâmımın Senin katındaki aczi altında ezilerek şunları diyebilirim ki; Sen latîf olan Allah (c.c)' ın, yerini kimsenin dolduramayacağı, paha biçilmez bir lütfusun bize. Sen lütufların en yücesisin, en güzelisin Sultânım! Bizi, Sen' in ümmetin olmakla şereflendiren Allah (c.c) Teâlâ' ya, yarattıkları adedince hamdolsun!.. Hazret-i Sevban kadar sevemesem de Sen' i, muhabbetine tâlip, muhabbet duyduklarının dostu olma yolunda tökezleye tökezleye gelmekteyim Sana doğru. Ne acıdır ki, eskiden muhabbet sadırlardan satırlara nakşedilirken, şimdilerde satırlardan sadırlara terfî etmeyi bekliyor. Gönlün muhabbetinle hemhâl olması ise; ancak muhabbetinin hakkını verip mübârek ahlâkınla ahlâklanmaktan geçiyor. Zâtının aşkıyla yanıp tutuşan ve lütfuna nâil olan şâir Nâbî kadar dökemesem de muhabbetimi satırlara, sadrım Sen' in aşkının nûrunu dağıtıyor tüm varlığıma. Hasretin gözlerimden döküldüğünde, gözyaşlarımı Fuzûlî' nin gönül testisiyle Sana göndermekten başka bir şey gelmiyor elimden, Efendim. Endülüs' ten Bağdat' a gelip, evinin çevresi karantinaya alınmış hocasının kapı aralığından mübarek hadîs-i şeriflerini öğrenmek için dilenci kılığına giren, aşkına bürünmüş Bâkî bin Mahlet' i duyduktan sonra, Cumâ' ları Sana salât ü selam getirenlerin yüzlerini bizzat gördüğün haberiyle sarsılıp utanıyorum. Ey kalplerin tabîbi!.. Şahsınızda, Sizi Yaratan' ın Zâtına -celle celâlühu- hürmet gösterip, mübârek hadîs-i şeriflerinizi nakletmek için, bulunduğu mekânda en yüksek yere çıkmayı, edebin bir gereği olarak gören bir ecdâda sahipken, bu güzel fazîletlerin kalıntılarıyla diri tutmaya çalıştığımız mâneviyâtımızın tekrar yeşermesi için ne olur bize duâ edin! Bizlerin “az”lardan, müjdelediğin “garip”lerden, “mukarrebûn”dan olmamız için şefaatini lütfet. Kutlu müjdene nâil olmak için ömrünün son demlerinde İstanbul' un İslambol diye anılmasına vesîle olan fethe ilk adımı atanlardan Ebû Eyyûb el-Ensarî gibi İstanbul' u mânevî açıdan yeniden fethetmemiz, tekrar ümmet bilincini, İslâm kardeşliğini kazanmamız için kerem edip, sünnetinle yol göster bizlere!.. Muhabbete en çok lâyık olan beşer Sen' sin. Senin sevgini, başta kendi gönlümüzde ve tüm insanlığın gönlünde, İslâm' a hizmetçi olarak diri tutmamız için, Sana “Habîbim!” diyen Vedûd olan Allah (c.c)' tan yardım diliyoruz. Çünkü Sen' i lâyıkıyla sevmek, Sana “Sevgilim” diye hitâb eden Rabbimizi de lâyıkıyla sevebilmeye bir vesîledir diye ümid ediyoruz. Sultanım, bizi cürmümüze rağmen sev, sevdiklerine sevdir ve şefaatinle sevindir ki; bizden daha bahtiyarı olmasın dâreynde! Hiçliğinin dahî idrâkine varamamış bu âciz Meryem, Senin yaratılışının en önemli harcı olan muhabbetle, gönülden gönüle Sana –âdetâ- lehimlenmek ister! Şefaatinle ferahnâk etmezsen eğer, hâlimiz nice olur Efendim! Yâ Raûf! Ne mutlu Sen' in kalbine düşene, ne mutlu kalbine Sen düşene!!! Ne olur bizlere şefaat eyle! Sultanım!.. * * * Canımı, cânân eğer isterse minnet cânıma Can nedir kim, ânı kurban etmeyem cânânıma * * * Sultanım, Seni sevdikçe daha çok tanıyor, Tanıdıkça daha çok seviyorum.. |
30 Kasım 2008 21:10 | |
EcelBekcisi | Cvp: Ey Hasretinle Yandığım Efendim! Sevilen güzel olunca,sevilen en sevgili olunca gayri sevene ağlayarak ve kaleminide ağlatarak dökmek kalır kağıda aşkını ve gözyaşını. Rabbim cc sizlerden de razi olsun inşaALLAH. |
30 Kasım 2008 15:30 | |
EcelBekcisi | Ey Hasretinle Yandığım Efendim! Bir lahza görse seni bu yaşlıgözlerim Ne acı, ne sızı kalır yüreğimdene de elemim Razıyım uğrunda bu yaralı canımı veririm Gayri dayanamaz oldu artık sensizlikten yaralı yüreğim Sanki asırlardır hasretim sana bu alemde Yaşlılık gelmeden yaşlandım şu gençliğimde Vuslatın,sana özlemim var yanan yüreğimde Ne olur Sultanım gel,dön bir gün evvelde Yetmez mi sultanım bunca yıl sensiz yaşayışım! Her gece gizli gizli hasretinden ağlayaşım Gayri gözümde kalmadı artık dökecek yaşım Sensiz kalbim kırık boynu bükük kaldı başım Kanadı kırık yaralı bir kuş oldumsensizlikten Solgun,kokusuz boynu bükükbir gül oldum Hasretinden Yaprakları dökülen kup kuru bir ağaç oldum seni özlemekten Hasretinle yanan bir mum oldum güngün erimekten Baharı olmayan bir kış oldum yollarını gözlemekten İsmin dahi yetiyor yüreğimizi parçalatmana [B]Ne gözyaşı ne kalp dayanır senin aşkına Gel ümmetii ümmetii deyip bas sultanım bağrına! Sil hasretinle damla damla gözlerimdensüzülen yaşlarıma! Garip Mücteba nasıl ne eder sensiz Kalbi kırık boynu bükük kaldı perişan, çaresiz Gelmezmisin sultanım bir gün habersiz Gayri bu yürek,bu gönül dayanamaz oldu artık sensiz Seyyid Mücteba GEYLANİ |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|