20 Mayıs 2015 00:09 | ||
zülcenaheyn2 | Cevap: Salâvat-ı Şerife, Salât u Selam, Peygambere Salâvatın Önemi, Faziletleri/Muhsi Elinize sağlık | |
10 Kasım 2013 16:27 | ||
YaŞuHa | Cevap: Salâvat-ı Şerife, Salât u Selam, Peygambere Salâvatın Önemi, Faziletleri/Muhsi Muhsin abi her yerde yazılarını begenerek okuyorum.ellerine saglık güsel insan ![]() | |
08 Kasım 2013 17:09 | ||
hiranur86 | Cevap: Salâvat-ı Şerife, Salât u Selam, Peygambere Salâvatın Önemi, Faziletleri/Muhsi Alıntı:
![]() | |
07 Kasım 2013 22:39 | ||
Yitiksevda | Cevap: Salâvat-ı Şerife, Salât u Selam, Peygambere Salâvatın Önemi, Faziletleri/Muhsi Çağımızda Vahhabilik, Selefilik gibi mezhebi akımların etkisi ile salâvatın manevi, yani hakiki yönü pek dikkate alınmamaktadır. Yok sayılmaktadır. Peygamberi ilahlaştırmamak için böyle bir gayretin içerisinde bulunulmuştur. O zaman da salâvatın bir anlamı olmamaktadır. İnsanlar salâvat getirmekten uzaklaşmaktadırlar. Salâvatın önemi ve faziletlerinden habersiz olmaktadırlar. Peygamber tıpkı her insan gibi ölümle aramızdan ayrılmış ve bu dünya ile insanlarla ilişkisi olmayan biri konumuna getirilmiş bulunmaktadır. Hâlbuki binlerce evliya şahittir ki, peygamberimiz ölümünden sonra da diridir. Ümmetinin içerisindedir. Bu dünyadaki insanların diriliğindeki dirilikten daha üstün bir dirilikle diri olarak türbesinde cennet bahçelerinden bir bahçe içerisinde yaşamaktadır. Ümmetinden her bir fertle de yakından ilgilidirler, ilgilenmektedirler. Salâvat getiren her kişinin salâvatını almakta ve ona salâvatta ve şefaatte bulunmaktadır. Zaten bu durum onlarca hadis-i şerifle de doğrulanmaktadır. Ehl-i sünnet inancı da bu düşünceyi, inancı gerektirmektedir. Muhsin iyi emin olun sizin yazılarınızı tek tek ele alsam tonlarca ŞİRK ortaya koyarım lakin uğraşmayacağım size Halife Ebubekirin sözü ile cevap verip Ayet ile tamamlayacam kim ne anlamak ister ise Ayet ve Halife Ebubekirin sözü kafi gelir. Salavat kavramını bu kadar basit bir algı ile sunmanızada şaşmadım varolan suni kafa yapısını tekrar etmekten öteye gidememişsiniz. Ömer, paniğin önüne geçmek için kılıcını çekmiş: “Kim Peygamber öldü derse, onu öldürürüm” diyordu. Ebu Bekir, derin acılar içinde olduğu halde, büyük bir sorumluluk örneği göstererek Müslümanlara şu konuşmayı yaptı: “Ey Müslümanlar! Sizden kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki o ölmüştür. Ama kim Allah’a kulluk ediyorsa bilsin ki Allah ebedidir.” Sonra Kur’an’ın şu ayetini okudu: “Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse siz geri mi döneceksiniz. Kim sözünden geri dönerse Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri ödüllendirir.” (Âl-i İmran 144) | |
08 Nisan 2012 23:22 | ||
MusabBinumeyr | Selam Resulune Tabi olanlara Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. Ahzab 35 Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele. Tevbe 112.ayet Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler va’detti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır. Tevbe 72.ayet Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. Ali imran 104.ayet Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir). Asr 3.ayet İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. Hud 23.ayet Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükafat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler. İsra 9-10.ayet Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekatı verenlerin mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır. Bakara 277.ayet İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız. Ankebut 7.ayet Onlar yaralandıktan sonra Allah’ın ve Peygamberinin davetine uyan kimselerdir. Onlardan güzel davranıp iyilik edenlere ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara büyük bir mükafat vardır. Ali imran 172.ayet Allah’a kavuşacakları gün mü’minlere yönelik esenlik dileği “Selam” dır. Allah onlara bol bir mükafat hazırlamıştır. Ahzab 44.ayet Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir. Hadid 19.ayet Allah’a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır. Hadid 7.ayet Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükafat vardır. Tin 6.ayet İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır. Enfal 74.ayet | |
25 Ağustos 2011 21:16 | ||
YaŞuHa | Selam olsun allah’ın habibine ve temiz pak kıldığı ehl-i beyte SELAM OLSUN ALLAH’IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE Bakara 269): Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar. Maide 100): De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah’tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz. En’am 32): Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Müttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz? Yunus 16): De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hala akıl erdiremiyor musunuz? Yusuf 111): Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur’an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. Ra’d 4): Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. Ra’d 19): Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] (inkar eden) kör kimse gibi olur mu? (Fakat bunu) ancak akıl sahipleri anlar. İbrahim 52): İşte bu (Kur’an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. İsra 41): Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur’an’da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor. Ta-ha 54): Yeyiniz; hayvanlarınızı otlatınız. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah’ın kudretine) işaretler vardır. Ta-ha 128): Bizim, onlardan önce nice nesilleri helak etmiş olmamız kendilerini yola getirmedi mi? Halbuki onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Bunda, elbette ki akıl sahipleri için nice ibretler vardır. Enbiya 10): Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hala akıllanmaz mısınız? Enbiya 67): Size de, Allah’ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız? Yasin 62): Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hala akıl erdiremiyor musunuz? Saffat 138): Ve geceleyin. Hala akıllanmayacak mısınız? Sad 43): Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık. Zümer 9): Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resulüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür. Zümer 18): O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler,sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır. Zümer 21): Görmedin mi? Allah gökten bir su indirdi, onu yerdeki kaynaklara yerleştirdi, sonra onunla türlü türlü renklerde ekinler yetiştiriyor. Sonra onlar kurur da sapsarı olduklarını görürsün. Sonra da onu kuru bir kırıntı yapar. Şüphesiz bunlarda akıl sahipleri için bir öğüt vardır. Mü’min 54): O, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberidir. Haşr 2): Ehl-i kitaptan inkar edenleri, ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah (O’nun azabı), onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın. Fecr 5): Bunlarda akıl sahibi için elbette birer yemin (değeri) vardır. | |
22 Eylül 2010 18:06 | ||
BEDİİ HAMİT | Alıntı:
İNŞİRÂH - 4 Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi ? Allah, peygamberinin şanını ne ile ve nasıl yüceltmiştir ? Ona salat salavat edip, selam vererek değil mi ? Allah nebisinin şanını ona destek vererek, onu överek yüceltiyorsa biz de ona salat ve selam ederek şanını yüceltelim. Ona ( Onun davasına da ) destek olalım. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] BEDİİ HAMİT | |
22 Eylül 2010 08:50 | ||
Yitiksevda | Allah'ın salavat'ı, kuluna yönelmesi, onu 'görüp kollaması', bağışlaması, tezkiye etmesi vb Peygamberin salavatı, müminlere yönelerek onlara dua etmesi; . Meleklerin salavat'ı, yöneldikleri kişinin söz ve eylemlerini tasdik etmeleri, ona destek olmaları, onun için mağfiret dilemeleri vb; kulun salavatı da, Allah'a yönelmesi, dua, istiğfar, övgü ve niyazdır. İşte bu abi teşekkürler tamami ile katılıyorum . Konuya katkı yapacaktım ama bana bir şey bırakmamışsınız teşekkürler. | |
21 Eylül 2010 00:39 | ||
BEDİİ HAMİT | Allah'ın salavat'ı, kuluna yönelmesi, onu 'görüp kollaması', bağışlaması, tezkiye etmesi vb Peygamberin salavatı, müminlere yönelerek onlara dua etmesi; . Meleklerin salavat'ı, yöneldikleri kişinin söz ve eylemlerini tasdik etmeleri, ona destek olmaları, onun için mağfiret dilemeleri vb; kulun salavatı da, Allah'a yönelmesi, dua, istiğfar, övgü ve niyazdır. Bu önemli tespit ve açıklamalardan sonra önceki sözüme döneyim. Benim itirazım Ahzab 56 ayetin mealine sadece destek manası verenleredir. Ayette peygambere dua okuma yok sadece destek vardır diyenleredir. Salat peygambere sadece destek anlamına gelir diyenleredir. Görüldüğü üzere, 'sa-le-ve' fiilinin doğru anlamını yönelmedir.Buna göre, 'sa-le-ve' kökünden türeyen 'salat' kelimesi, bu anlam ile yönelmedir. Bu yönelmenin içinde destek de vardır, övüp şanını yüceltme de İŞTE Bana göre olması gereken meal AHZAB 56: Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e yönelirler. (Destek verirler-onu över-onun şanını yüceltirler.) Ey inananlar! Siz de ona yönelin (Destek olun-onu övün-onun şanını yüceltin ) ve ona içtenlikle selam verin. Meale dikkat ki, Bu yönelmenin içinde destek de vardır, övüp şanını yüceltme de vardır ...ki Hz. Peygamberin adı anıldığı zaman, onu gıyaben de olsa salat getirmek onu selamlamak ve onun için dua etmek de güzel bir davranıştır. Fakat bu, 'kuru kuruya' bir selamlama ve dua olmamalıdır. Asıl 'salavat', O'nun Kur'an'ı ahlak edinmişliğini örnek almaktır. Buradan hareketle, namazlarda okunan Tahiyyat ve Salli-Barik'lerdeki 'salli' ve 'salavat' ifadelerini doğru anlamak da mümkün olabilecektir. Bir övgü ifadesi olan, 'tahiyyat'taki 'salavatu lillah' ifadesi, ihlaslı bütün yönelişlerin Allah'a olduğunu ifade eder. Selam edin sözünden de ona saygı gösterin onun huzuruna saygıyla çıkın esenlikler dileyiniz anlamı vardır. İNŞİRÂH - 4 Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi ? Allah nebisinin şanını ona destek vererek, onu överek yüceltiyorsa biz de ona salat ve selam ederek şanını yüceltelim. Ona ( Onun davasına da ) destek olalım. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] BEDİİ HAMİT | |
20 Eylül 2010 03:20 | ||
BEDİİ HAMİT | 'Sa-le-ve' kökünden türeyen 'salavat' kelimesi ise, aslında 'salat'ın (yani 'yönelme' eyleminin) çoğul ifadesidir Kurandaki örneği Mü'minun 9 ayetidir ki,ancak ifa edilen namazın sayıca çokluğu manasında da kullanılır: Vellezîne hum alâ salavâtihim yuhâfızûn(yuhâfızûne) Ve onlar, salâvâtlarını (namazlarını) muhafaza edenler (devam ettirenler)dir. 'Yönelme' eylemi olarak Bakara 157 : Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn(muhtedûne). Bakara 157 Meali:İşte onlar ki Rab'lerinden salâvât ( kendilerine yönelmesi ) ve rahmeti onların üzerinedir. İşte onlar, onlar hidayete ermiş olanlardır. Allah’ın salavat ve rahmetinin kulların üzerine olması her türlü yardım ve rahmetinin onların üzerine olmasıdır. Resulü'nünTevbe 99 ayetinde selavatı vardır.Ayette geçen haliyle salavâtir resûli denir. Meleklerin (Ahzab:56) ve kulların 'salat'ı (veya 'salavat'ı) vardır. Hatta Kur'an, ilk dönem Hıristiyanlarının ibadet ettikleri mekanlar anlamında 'kiliseler' için dahi 'salavat' kelimesini kullanmıştır (Hacc:40). Allah'ın salavat'ı, kuluna yönelmesi, onu 'görüp kollaması', bağışlaması, tezkiye etmesi vb Peygamberin salavatı, müminlere yönelerek onlara dua etmesi; . Meleklerin salavat'ı, yöneldikleri kişinin söz ve eylemlerini tasdik etmeleri, ona destek olmaları, onun için mağfiret dilemeleri vb; kulun salavatı da, Allah'a yönelmesi, dua, istiğfar, övgü ve niyazdır. | |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|