22Haziran 2009 23:10 | |
Yitiksevda | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... [1] Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an, İnsan Yayınları: 6/100-102. [2] Seyyid Kutub, Fizilâli’l-Kur’an, Dünya Yayınları: 9/ 79) KUR’AN’A ARINMIŞ OLANLARDAN BAŞKASI DOKUNAMAZ Mevdudi diyor ki: “Bu ayet, kafirlerin, "Kur'an'ı Muhammed'e Allah vahyetmiyor. O'na cinler ve şeytanlar ilka ediyorlar" şeklindeki iddialarına bir reddiyedir. Nitekim bu iddialanın cevabı Kur'an'ın muhtelif yerlerinde verilmiştir. Örneğin, Şuara Suresi'nde (210-212) şöyle buyurulmuştur: "O Kur'an'ı şeytanlar indirmedi. Bu onlara yaraşmaz ve zaten yapamazlar da, çünkü onlar işitmekten uzaklaştırılmışlardır." Aynı konu bu ayette de ele alınmıştır. "İlla'l-Mutahharun" (Temiz olanlar hariç) Yani Kur'an'ın vahyolunmasına, nüzulüne, değil şeytanların müdahale etmesi, tahir (temiz) olan meleklerden başkası onun yanına dahi yaklaşamaz. Melekler için "mutahharûn" ifadesinin kullanılmasının nedeni, Allah'ın onları her türlü kötülükten arınmış varlık kılmış olmasıdır. Bu ayeti, Enes bin Malik, İbn Abbas, Said bin Cübeyr, İkrime, Mücahid, Katade, Ebu-l Aliye, Süddî, Dahhak ve İbn Zeyd yukarıda açıkladığımız şekilde yorumlamışlardır. Nitekim ayetin siyak ve sibakından da aynı anlam çıkmaktadır. Zira bu ayet, kafirlerin Tevhid ve Ahiret akidesi hakkında yanlış düşünceleri beyan edilirken onların bu yanlışlarının vurgulanması sadedinde zikredilmiştir. Kur'an yüce bir kitap olduğu ve hiç kimsenin ona müdahale edemeyeceği gerçeğinden hareketle yıldızlar üzerine yemin edilmiştir. Çünkü O, Allah indinde mahfuzdur ve ayrıca Hz. Peygamber'e (s.a) nazil olurken pâk ve temiz (Mutahharûn) meleklerden başkası O'na yaklaşamaz. Bazı müfessirler ayette geçen (La) yı nehiy La'sı olarak kabul etmiş, ayeti "temiz olanlardan başkasının Ona dokunmaması gerekir" şeklinde yorumlamıştır. Bazıları ise nehiy "La"sı olarak kabul etmiş ve ayete "temiz olanlardan başkası Ona dokunamaz" şeklinde anlam vermiştir. Bu müfessirler, bu nehyin, Rasulullah'ın (Müslümanlar kardeştir. Biri diğerine zulm etmez." hadisindeki gibi kullanıldığı görüşündedirler. Yani, "Bir Müslüman diğerine zulmetmesin" denilmek istenmiştir. Dolayısı ile ayetin anlamı da "temiz olmayan bir kimse Kur'an'a dokunmasın" şeklinde anlaşılmalıdır. Ancak bu yorum ayetin siyak ve sibakı ile uygunluk arzetmemektedir. Çünkü ayette kafirlere seslenilmektedir. Yani şöyle buyurulmuştur: "Bu, Allah tarafından nazil edilen bir sözdür ve "Rasulullah'a cinler ve şeytanlar ilka ediyorlar" şeklindeki düşünceniz batıldır. Zira O'na temiz olandan başkası yaklaşamaz bile." Görüldüğü gibi bu ayetten, "Kur'an'a abdestsiz dokunmak yasaktır" şeklinde fıkhi bir hüküm çıkarmak doğru değildir ve açıkça ayetin nüzul sebebinin de bu olmadığını söyleyebiliriz. Ancak, Allah indinde bu kitaba temiz olanların dışında hiç bir mahluk nasıl yaklaşamaz ise, dünyada da bu kitaba, ilahî bir kitap olarak iman edenlerin, temiz olmadan ona dokunmaktan kaçınmaları gerektiği öne sürülebilir. Bu mesele hakkında muhtelif rivayetleri aşağıda zikretmekte yarar görüyoruz: 1) İmam Malik'in Muvatta adlı eserinde, Abdullah bin Ebubekir, Muhammed bin Ömer bin Hazm'dan naklettiği rivayete göre, Hz. Peygamber'in (s.a.), Ömer bin Hazm ile Yemen beldesi liderlerine gönderdiği yazılı emirlerden biri "La yemessuhûl-Kur'ane illa tahîrûn" şeklindedir. Aynı konu ile ilgili mürsel bir rivayeti Ebu Davud, İmam Zühri'den nakletmiştir. O, Rasulullah'ın Ebu Bekir Muhammed bin Ömer bin Hazm ile gönderdiği yazılı vesikayı Ömer bin Hazm'ın elinde gördüğünü söylemektedir. 2) Hz. Ali'nin rivayet ettiğine göre, cünüplüğün dışında hiçbir şey Hz. Peygamber'i Kur'an okumaktan alıkoymazdı. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei) 3) İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber, cenabet ve hayız halinde olanların Kur'an okumamalarını emretmiştir. (Ebu Davud, Tirmizi) 4) Buhari'nin rivayet ettiğine göre, Bizans İmparatoru Herakliyus'a Hz. Peygamber'in (s.a.) gönderdiği mektupta "Ey Ehli Kitap, sizinle bizim aramızdaki ortak bir kelimeye gelin..." ayeti yazılı idi. Bu mesele hakkında Sahabe ve Tabiun'dan çeşitli görüşler naklediyoruz. Hz. Selman el-Farisî "Abdestsiz Kur'an okumanın bir sakıncası yoktur ama dokunmak caiz değildir." demiştir. Sa'd bin Ebi Vakkas ve İbn Ömer de aynı görüştedirler. Hasan Basri ve İbrahim Nehaî, "Abdestsiz Kur'an'a dokunmak mekruhtur" demişlerdir. (Ahkamûl-Kur'an, el-Cessas) Ayrıca Ata, Tavus, Şa'bî ve Kasım bin Muhammed'den de aynı görüş nakledilmektedir. (El-Muğni, İbn Kudeme) "Kur'an'ı, dokunmamak kaydıyla görerek ve ezbere okumak, abdestsiz de caizdir" şeklindeki görüşe hepsi katılmaktadır. Hz. Ömer, Hz. Ali, Hasan Basri, İbrahim Nehai ve İmam Zühri'ye göre Cünüp, hayız ve nifas halinde Kur'an okumak mekruhtur. İbn Abbas ise, Kur'an okumayı düzenli bir şekilde devamlı sürdüren kimseler için, "ezberden okuyarak devam etsinler" demiş ve kendisi de bu şekilde davranmıştır. Said bin Müseyyeb ve Said bin Cübeyr kendilerine bu meseleyle ilgili bir soru yöneltildiğinde "Zaten Kur'an hafızalarda saklı değil mi? O halde okunmasında ne zarar var?" diye cevap vermişlerdir. (El-Muğni ve İbn Hazm, El-Muhalla) Fakihlerin görüşleri: İmam Kâşânî, "Bedaiüs-Senayî" adlı eserinde Hanefilerin görüşlerini açıklarken şunları söylüyor: "Nasıl abdestsiz namaz kılmak caiz değil ise abdestsiz Kur'an'a dokunmak da caiz değildir. Fakat Kur'an bir kılıf içinde bulunuyorsa dokunulabilir." Bazıları Kur'an'ın cildini kılıf kabul ederler. Ayrıca tefsir kitaplarına veya ayetin yazıyla bulunduğu herhangi bir şeye de abdestsiz dokunulmamalıdır. Fıkıh kitaplarına dokunulabilir ama abdestli dokunmak müstehaptır. Çünkü bu eserlerde de ayet bulunmaktadır. Bazı Hanefî fakihleri, Kur'an ayetlerinin yazılı olduğu şeylere abdestsiz dokunulabileceğini söylemektedirler. Nitekim haşiyelere de dokunulabilir. Fakat haşiyelerin de Kur'an'ın bir parçası sayılması gerektiği bir hakikattir. "Kur'an'a dokunmadan ezbere okumak ise caizdir" Ancak Fetevay-ı Hindiye'ye göre çocuklar bu hükümden istisna kılınmışlardır. Abdestsiz olsalar bile öğrenmeleri için çocukların eline Kur'an verilebilir. Şafiî mezhebi imamlarından, İmam Nûdi, "el-Minhac" adlı eserinde Şafiilerin görüşlerini şöyle açıklar: "Namaz ve Tavaf'da olduğu gibi Kur'an'a abdestsiz dokunmak haramdır. Kur'an cilt içinde olursa da bu caiz değildir. Şayet Kur'an valiz içinde, para üzerinde veya tefsirde olursa, bunlara abdestsiz dokunulabilir. Ancak Kur'an bir tahtada yazılı ise veya sandık içinde ise tahtaya veya sandığa abdestsiz dokunmak caiz değildir. Ayrıca çocuklar abdestsiz Kur'an'a dokunabilirler. Abdestsiz Kur'an okuyan bir kimse sopa vb. araçlarla Kur'an'ın sayfalarını çevirebilir." Malikî Mezhebi, abdestsiz Kur'an'a dokunulmayacağı konusunda Cumhur ile ittifak halindedir. Fakat öğretmen ve öğrenci Kur'an öğrendikleri, öğrettikleri için bu hükümden istisna edilmişlerdir. Hatta Kur'an öğrenmek için hayızlı kadınlar dahi Kur'an'a dokunabilirler. İbn Kudame, el-Muğni adlı eserinde İmam Malik'in görüşünü nakletmiştir. "Cünüp bir halde Kur'an okumak yasaktır. Ama hayız halinde kadının Kur'an okuması caizdir. Çünkü, onu uzun bir süre Kur'an okumaktan nehyederseniz, Kur'an'ı unutur." İbn Kudame'nin naklettiğine göre "Hanbeli Mezhebinde cünüplük, hayız ve nifas halinde Kur'an veya Kur'an'dan tam bir ayet okumak caiz değildir. Ancak "bismillah", "elhamdülillah", "maşaallah" demek caizdir. Gerçi bunlar da Kur'an ayetlerinden bir cüzdür ama, Kur'an okuma gayesiyle söylenmediğinden, denilmesinde bir mahzur yoktur. Kur'an'a abdestsiz dokunmak ise kesinlikle caiz değildir. Ancak bir ayetin yazılı olduğu fıkıh kitabına veya mektuba dokunulabilir. Ayrıca Kur'an kılıf içinde ise yine abdestsiz ona dokunmak caizdir. Tefsir kitaplarına da dokunulabilir. Şayet Kur'an'a dokunmak acilen gerektiyse, teyemmüm alınır ve öyle dokunulur. "Dört Mezhebin Fıkıh Kitabı"nda Hanbeli Mezhebi'ne göre "çocukların abdestsiz olarak Kur'an'a dokunmaları doğru değildir. Çünkü onlara abdest aldırmak büyüklerin görevleridir" denilmektedir. Zahiriye Mezhebine göre, Kur'an'ı okumak veya dokunmak her halükârda (cünüp, hayız, nifas, abdestsiz vs.) caizdir. (İbn Hazm, el-Muhalla, cilt: 1, sh. 77-84) Bu meseleyi ayrıntılı bir şekilde ele alan İbn Hazm, kendi görüşleri hakkında sağlam deliller öne sürmüş ve "Fakihlerin Kur'an'a dokunmak ve okumak hakkında ileri sürdükleri delillerin hiç biri ne Kur'an'da ne de Sünnet'te sabit değildir" demiştir.”[1] Bazı müşrikler Kur'an'ın şeytanlar tarafından yere indirilmiş bir mesaj olduğunu ileri sürdüler. Bu ayet bu iddiayı reddediyor. Çünkü yüce Allah'ın bilgisi ve koruması altında saklanan bu kitaba şeytanlar dokunamaz. Onu Peygambere getirenler, tertemiz meleklerdir. "Ona sadece tertemiz olanlar el sürebilir" ayetinin en tutarlı, en mantıklı açıklaması budur. Sebebine gelince ayetin başındaki "lâ" edatı cümledeki eylemin gerçekleşmeyeceğini belirten bir olumsuzluk edatıdır, yasaklama anlamı taşıyan bir edat değildir. Yoksa yeryüzünde bu Kur'an'ı temizler de, pisler de, mü'minler de, kafirler de elleyebilirler. Bu durumda olumsuz anlamı gerçeklik kazanamaz, askıda kalır. Yalnız eğer olumsuzluk müşriklerin Kur'an'ı şeytanların indirdikleri yolundaki iddialarına bağlanır da arkasından bu iddianın reddedildiği kabul edilirse cümlenin anlamındaki olumsuzluk gerçekleşmiş olur. Çünkü o takdirde Kur'an'ın gökte saklanan orjinaline "temizler"den başkası el sürmemiş, dokunmamış olur. Bir sonraki ayet de bu yaklaşım tarzını destekler. "O Allah tarafından indirilmiştir."Yani şeytanların getirdikleri bir mesaj değildir. Yalnız elimizde bu ayetin başka bir anlama geldiğini belirten iki hadis vardır. Bu hadislere göre ayetin anlamı "Kur'an'a sadece temiz olanlar el sürebilir" biçimindedir. Fakat tefsir bilgini İbn-i Kesir bu hadisler hakkında şöyle diyor: "Bu hadisler zehri ve başkaları tarafından aktarılmıştır. Böyle bir aktarma zincirine güvenerek getirdikleri sözleri delil olarak kullanmamız doğru değildir. Bu hadisi Darukudni Amr b. Hazm'e, Abdullah b. Ömer'e ve Osman b. Ebul As'a dayandırarak aktarmıştır. Ama her üçünün aktarma zincirlerinde de tartışılabilir halkalar vardır. Doğrusunu Allah bilir." [2] |
22Haziran 2009 23:05 | |
Yitiksevda | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb Mutahherün Kimlerdir? Cenâb-ı Hakk'ın, "tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası..." ifadesine gelince, bunlar melekler olup, Allah onları ta başlangıçta temizlemiş ve onları, bütün ömürleri boyunca da böyle bırakmıştır. Bundan murad şayet "hades - abdest bozma" olmuş olsaydı, o zaman (illâ'l-mütetahherûne) vetîvehâ'nınşeddesiyle (illâ'l-muttehherûne)dan başkası ona dokunmaz" Duyurulurdu. Meşhur ve sahih otan kıraat ise, (et-ittıhâr)'dan değil, et-tathîr kökünden almakta olan şeklindedir. İşte buna göredir ki, daha önce zikretmiş olduğumuz diğer izah şekli de kuvvet kazanır. Bu, şu cihettendir: Bazıları tıpkı kâhinler için dedikleri gibi, "O Kur'fln göktendir; onu cinler indirir ve onun üzerine atar.." demekteydiler. Çünkü onlar, Hz. Peygamber (s.a.s)'in, bir kâhin olduğunu iddia etmekteydiler. İşte bundan dolayı Cenâb-ı Hak, "Ona cinler dokunamaz. Ona ancak, pislikten iyice temizlenmiş olan, fesat ve kan dökme işine asla konu olmayan, bu sebeple hiç kötülük yapmayıp kan dökmeyen o pâk melekler dokunabilir..." buyurmuştur. Onların dışında bulunanlar ise, bu tarz üzere temizlenmiş (mutahhar) değillerdir. Şu halde bu ifâde, Kur'ân'ın uydurması; Hz. Muhammed'in şair, cin çarpması sebebiyle mecnûn (cinli) ve kâhin olduğunu iddia edenlere karşı gelmiş olan bir reddiye olmuş olur. İşte bütün bunlar da, Allah Teâlâ'nın zikretmiş olduğu, Kur'ân'ın o vasıflar ile reddedilmiş olmaktadır.[161] |
22Haziran 2009 22:52 | |
Yitiksevda | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... Fizilali'l Kuran Seyyid Kutup Tefsirinden. "Bu kitap, yüce Kur'an'dır. Aslı (Allah katındaki) bir kitapta saklıdır. Ona sadece tertemiz kimseler el sürebilir. O Allah tarafından indirilmiştir." Evet, "Bu kitap yüce Kur'an'dır." Yoksa müşriklerin iddia ettikleri gibi ne bir kahin sözü ne bir deli saçması ne Allah'a yakıştırılmış bir uydurma ne eski kuşaklardan kalma bir masal ve ne de şeytanlar tarafından getirilmiş bir mesajdır. Bütün bunlar ve bunlara benzer daha birçok müşrik iddiaları tümü ile asılsızdır. Bu kitap, yüce bir Kur'an'dır. Kaynağı bakımından yücedir, başlıbaşına yücedir, gösterdiği yolun yönü bakımından yücedir. Devam ediyoruz:"Aslı (Allah katındaki) bir kitapta saklıdır."Bu kitap koruma altındadır. Bu ayetin anlamı bir sonraki ayette açıklanıyor. Okuyalım: "Ona sadece tertemiz olanlar el sürebilir." Bazı müşrikler Kur'an'ın şeytanlar tarafından yere indirilmiş bir mesaj olduğunu ileri sürdüler. Bu ayet bu iddiayı reddediyor. Çünkü yüce Allah'ın bilgisi ve koruması altında saklanan bu kitaba şeytanlar dokunamaz. Onu Peygambere getirenler, tertemiz meleklerdir. "Ona sadece tertemiz olanlar el sürebilir" ayetinin en tutarlı, en mantıklı açıklaması budur. Sebebine gelince ayetin başındaki "lâ" edatı cümledeki eylemin gerçekleşmeyeceğini belirten bir olumsuzluk edatıdır, yasaklama anlamı taşıyan bir edat değildir. Yoksa yeryüzünde bu Kur'an'ı temizler de, pisler de, mü'minler de, kafirler de elleyebilirler. Bu durumda olumsuz anlamı gerçeklik kazanamaz, askıda kalır. Yalnız eğer olumsuzluk müşriklerin Kur'an'ı şeytanların indirdikleri yolundaki iddialarına bağlanır da arkasından bu iddianın reddedildiği kabul edilirse cümlenin anlamındaki olumsuzluk gerçekleşmiş olur. Çünkü o takdirde Kur'an'ın gökte saklanan orjinaline "temizler"den başkası el sürmemiş, dokunmamış olur. Bir sonraki ayet de bu yaklaşım tarzını destekler. "O Allah tarafından indirilmiştir."Yani şeytanların getirdikleri bir mesaj değildir. Yalnız elimizde bu ayetin başka bir anlama geldiğini belirten iki hadis vardır. Bu hadislere göre ayetin anlamı "Kur'an'a sadece temiz olanlar el sürebilir" biçimindedir. Fakat tefsir bilgini İbn-i Kesir bu hadisler hakkında şöyle diyor: "Bu hadisler zehri ve başkaları tarafından aktarılmıştır. Böyle bir aktarma zincirine güvenerek getirdikleri sözleri delil olarak kullanmamız doğru değildir. Bu hadisi Darukudni Amr b. Hazm'e, Abdullah b. Ömer'e ve Osman b. Ebul As'a dayandırarak aktarmıştır. Ama her üçünün aktarma zincirlerinde de tartışılabilir halkalar vardır. Doğrusunu Allah bilir." "Bu kitap, yüce Kur'an'dır. Aslı (Allah katındaki) bir kitapta saklıdır. Ona sadece tertemiz kimseler el sürebilir. O Allah tarafından indirilmiştir." Evet, "Bu kitap yüce Kur'an'dır." Yoksa müşriklerin iddia ettikleri gibi ne bir kahin sözü ne bir deli saçması ne Allah'a yakıştırılmış bir uydurma ne eski kuşaklardan kalma bir masal ve ne de şeytanlar tarafından getirilmiş bir mesajdır. Bütün bunlar ve bunlara benzer daha birçok müşrik iddiaları tümü ile asılsızdır. Bu kitap, yüce bir Kur'an'dır. Kaynağı bakımından yücedir, başlıbaşına yücedir, gösterdiği yolun yönü bakımından yücedir. Devam ediyoruz:"Aslı (Allah katındaki) bir kitapta saklıdır."Bu kitap koruma altındadır. Bu ayetin anlamı bir sonraki ayette açıklanıyor. Okuyalım: "Ona sadece tertemiz olanlar el sürebilir." Bazı müşrikler Kur'an'ın şeytanlar tarafından yere indirilmiş bir mesaj olduğunu ileri sürdüler. Bu ayet bu iddiayı reddediyor. Çünkü yüce Allah'ın bilgisi ve koruması altında saklanan bu kitaba şeytanlar dokunamaz. Onu Peygambere getirenler, tertemiz meleklerdir. "Ona sadece tertemiz olanlar el sürebilir" ayetinin en tutarlı, en mantıklı açıklaması budur. Sebebine gelince ayetin başındaki "lâ" edatı cümledeki eylemin gerçekleşmeyeceğini belirten bir olumsuzluk edatıdır, yasaklama anlamı taşıyan bir edat değildir. Yoksa yeryüzünde bu Kur'an'ı temizler de, pisler de, mü'minler de, kafirler de elleyebilirler. Bu durumda olumsuz anlamı gerçeklik kazanamaz, askıda kalır. Yalnız eğer olumsuzluk müşriklerin Kur'an'ı şeytanların indirdikleri yolundaki iddialarına bağlanır da arkasından bu iddianın reddedildiği kabul edilirse cümlenin anlamındaki olumsuzluk gerçekleşmiş olur. Çünkü o takdirde Kur'an'ın gökte saklanan orjinaline "temizler"den başkası el sürmemiş, dokunmamış olur. Bir sonraki ayet de bu yaklaşım tarzını destekler. "O Allah tarafından indirilmiştir."Yani şeytanların getirdikleri bir mesaj değildir. Yalnız elimizde bu ayetin başka bir anlama geldiğini belirten iki hadis vardır. Bu hadislere göre ayetin anlamı "Kur'an'a sadece temiz olanlar el sürebilir" biçimindedir. Fakat tefsir bilgini İbn-i Kesir bu hadisler hakkında şöyle diyor: "Bu hadisler zehri ve başkaları tarafından aktarılmıştır. Böyle bir aktarma zincirine güvenerek getirdikleri sözleri delil olarak kullanmamız doğru değildir. Bu hadisi Darukudni Amr b. Hazm'e, Abdullah b. Ömer'e ve Osman b. Ebul As'a dayandırarak aktarmıştır. Ama her üçünün aktarma zincirlerinde de tartışılabilir halkalar vardır. Doğrusunu Allah bilir." |
22Haziran 2009 22:47 | |
Yitiksevda | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... Kuran Yolu Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, 79. âyetteki "temizlenenler" anlamına gelen "mutahharûn" kelimesiyle il*gili olarak da farklı açıklamalar bulunmakla beraber müfessirler genellikle, bura*da meleklerin kastedildiği kanaatindedir; Abese 80/11-16. âyetleri bu anlamı des- teklemektedir. Dolayısıyla, buradaki "dokunma" anlamına gelen "mess" kelimesi, Kur'an'ın içeriğinin Peygartıber'e iletilmesinde meleklerden başkasının rolünün olamayacağını ve müşriklerin iddia ettikleri gibi kâhin veya şâir sözü olmadığını ifade etmektedir. Zira müşrikler cin ve şeytanların gökten gelen haberlerden çalın*tı yapabildiklerine, kâhinlerin de onlardan bilgi aldıklarına, yine her şairin kendi*sine şiiri dikte eden bir şeytanın bulunduğuna inanıyorlardı; Hz. Peygamber'in de Kur'an'ı böyle bir yolla elde ettiğini ileri sürmüşlerdi. Kur'an'ın Allah Teâlâ tarafından böylesine yüceltici ifadelerle anılması ve âyette, -asıl anlam yukarıda açıklandığı şekilde olsa bile- temiz olarak dokunma*nın ona saygıyı belirten bir niteleme olarak yer alması sebebiyle ilk zamanlardan itibaren müslümanlar Kur'an âyetlerinin yazılı olduğu malzemeye ve mushafa iba*det temizliği olmadan yani abdestsiz olarak dokunmamaya özen göstermişlerdir. İslâm âlimlerinin çoğunluğu da Hz. Peygamber'den nakledilen bazı söz ve uygu*lamaları[38] bu yöndeki çıkarımı destekleyici bulmuşlar ve mushafa el sürmek için abdest almak gerektiğine hükmetmişlerdir. Öte yandan İbn Abbâs, Davud b. Ali, İbn Hazm ve Şevkânî gibi âlimler âyetin mushaf ile değil levh-i mahfuz ile ilgili olduğunu, abdestli olmayanın mushafa dokunmasını mene-den hadisin de sahih olmadığını yahut sahih olsa bile orada müşriklerin kastedil*diğini ileri sürerek abdestli olmayan, cünüp ve âdet halindeki kimselerin mushafa dokunmasını ve onu okumasını câîz görmüşlerdir. [39] Bu uygulamaları ve abdestin gerekliliği yönün*deki içtihadı esas alan ve kutsal kitabına saygısının bir nişanesi olarak ona el sü*rerken abdestli olmaya gayret eden bir müminin bu davranışı onun ecrini ve fey*zini arttırır; fakat bu hükmün Kur'an'la yakından ilgilenme ve mânaları üzerinde düşünme çabasını engelleyen bir set gibi algılanması kuşkusuz yanlış olur. Zaten İmâm Mâlik gibi İslâm âlimleri Kur'an eğitim-öğretiminin ve sıkıntıya yol açan durumların ayrı mütâlâa edilmesi gerektiğini gösteren fetvalar vermişlerdir. Mus*hafa dokunmadan Kur'an'ın okunması veya tercümesine el sürülmesi için abdest almak ise genel olarak gerekli görülmemiş, sadece tavsiye edilmiştir. [40 |
22Haziran 2009 22:42 | |
Yitiksevda | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... ASIM YILMAZ Tefsirinden 79-- Abdestsiz ve Cünüp olanlar dahi onlara el sürüp sahip çıkabilir. Çünkü tağutun ruhsatı ile Âlim, Âbid, Şeyh ve Mücahid olanlar kırk kez yıkansalar bile Kur'ân'a el süremezler. Çünkü Müşriktirler. Şirk ve Müşrikler mutlak bir necasettir. Yıkanmakla temizlenmezler. Ancak son Resule İmân edip Halifesine Bi’at kaydıyla teslim olmakla temizlenmiş olurlar --LA YEMESSUHU İLLEL MUTAHHERUN-- Ayetinde izah edilen yasağın üzerine bir nebze duralım: Kur'ân ismini alan Kitabullah'a temiz olandan başkası yani Abdestsiz el sürülmez olduğunu tevatüren bilmeyen yok gibidir. Bu bilgiyle atbaşı yürüyen bir bilgisizlik da vardır ve o da şudur: Abdestin ve temizliğin ne şey olduğunun bilinmemesidir, şöyle ki: İmân ismini taşıyan ve taşıdığı ismi korumaya çalışan hemen herkes abdest için yani temizlik için Teyemmüm’ün farz olduğunu bilir. Teyemmüm denilen bu temizlik abdesti, su ile alınan Abdestin tam tersidir. Çünkü Teyemmüm eli yüzü bulaştıran bir yerden tozlanıp bulaşmaktır. Ve bulaşarak temizlenmektir. Şimdi ALLAH (c.c) temiz olan bu Kur'ân'a el sürer derken, su bulup Abdest alamazsak Teyemmüme başvurup yani tozlanarak, bulaşarak mı Kur'ân'a el süreceğiz? Elbette. Su olmadığı yerde tozlanarak Kur'ân'a el süreceğiz. Öyleyse temizlikten maksat sadece Zahiri temizlemek değildir. Esasen Zahiri temizlerken kalbi, ruhu, ihlâsı, akideyi temizlemektir temizlik. Tevhidi Şirkten, ALLAH’ı Tağutlardan, Putlardan arındırıp Hüküm ve Hükümette onu üstün getirmektir temizlik. ALLAH’ı üstün getirmek için su ile temizlenmek olmazsa tozlanarak ALLAH’ı ve Kur'ân'ı üstün getirmek lazımdır. Öyleyse Mümin, bir kalıp sabunla temizlenip Kur'ân'a tutsa ve fakat Tağutların emriyle emirleri altına durmayı İmanın bir emri ve ALLAH’a İbadetin bir gereği bilse, hem Vallahi hem Billahi, hem Tellahi bu kişinin Kur'ân'a el sürmesi İndellah yasak edilmiştir. Çünkü bu kişi ve böyle olan kişiler, Müşriktirler. Müşrik, ALLAH’ın Beyânına göre necistir. Hem Müşriklerin necaseti su ve sabun ile temizlenmez. Tevbe ile yeniden İmân etmesi şarttır. Yani son Resule İmân edip Halifesine Bi’at kaydıyla itaat etmek şarttır. Müşriğin necasetini ancak bunlar temizler. ÂMİN. |
22Haziran 2009 22:37 | |
Emekdar Üye | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... Peki Ali Eren ile Mustafa İslamoğlu arasındaki çatışma fıkıhtan çok kişisel çatışmamı ? |
22Haziran 2009 22:34 | |
Yitiksevda | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... Et-Tefsirül-Hadis İzzet Derveze Tefsirinden. 79- Ona (ertemiz olanlardan başkası el süremez. 80-Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. Görülüyor ki âyetler, Peygamber (s)!e vahyedilen, insanlara tebliği ve bu tebliğle de Allah tarafından bir Va'di içeren Kur'aırin bağlamışını vurgulamak için açıklayıcı ve peşpeşe gelmiştir. Şöyle ki ayetler yıldızların mevkileri ile ilgili Rabbani bir yemin içe*riyor. Eğer insanlar kâinatın sırlarını bilseler bu büyük bir yemindir. Çünkü insaniara o va'dleri. Allah'ın gücü ve azameti ile ilgili kesin kanıtları, ba's ve ahiret gününün haki*katini içeren ayetleri okuyan Kur.'an âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiş, temiz olanla*rın dışında kimsenin dokunamadığı korunmuş bir kitaplın "Muhakkak Ki O, Bir Kur'an-I Kerim'dir. Bir Kitapta Saklıdır" 77-78. ayetlerin Burûe süresindeki 21-22. ayetlere benzediği görülüyor. "Bilakis o, çok şerefli bir Kur'an'dir. Lcvh-i Mahfuz'dadır". Fark sadece birinde gizlenmiş bir ki*tap, diğerinde ise. korunmuş bir kilap, deniliyor. Bazı müfessirler[49] ayetler de kullanılan her iki kelimenin de Lchv-i Mahfuz anlamına geldiğini söylemişlerdir. Buradaki "kitap" kelimesinin Buruc sûresinin tefsir akışı içerisinde açıkladığımız "levh" kelimesi ile ilgili açıklamaları leyid ettiğini görüyoruz. Kimi müfessirler "Ona tertemiz olanlardan başka*sı el süremez" cümlesini meleklerin temizliğine dikkat çekerek onlara döndürmüşlerdir. Kimi müfessirler de Kur'an'a temiz olmayanların dokunamayacağını belirterek bunu insaniara döndürmüşlerdir. Diğerleri ise bunun "mukavvebin mel ekleri "nin dışındakiler için korunmuş olduğunu kaydetmişlerdir. Meleklerin temiz ve temiz olmayanlar diye ikiye ayrılmasını gerektiren üçüncü görüş değil de ilk iki görüş kabul edilebilir. Birinci görüş için Abese süresindeki şu ayetler gözönündc bulundurulabilir: "O, saygı duyulan, şerefli, tertemiz, yüce sahifelerdir. İyilik timsali saygı değer kâtiplerin elleriyle (yazıl*mıştır). Kahrolası insan ne de nankördür" (Abese, 13-17). İkinci görüş için ise büyük ve küçük hadesten temizlenmemişlerin Kur'an'a dokunamayacaklarına dair nebevi sün*nette gelen uyanlar göz önünde bulundurulabilir. Fıkhî görüşlerdeki farklılıklarla birlik*te ikinci görüşü tercih etme durumunda birinci olarak Kur'an'ın bölümleri ve sûreleri sahifeierden oluşmakla ve mushafla korunmaktadır. Öncelikli olan ise hakkında Kuran ve Sünnet'te birçok delil bulunandır.[50] |
22Haziran 2009 22:13 | |
Yitiksevda | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... Farklı görüşleri araştırıp sunmaya devam edecem inşaallah şimdilik bulduklarımı sizlere sunayım devamı gelecek. Ona ancak arınıp temizlenmiş olanlar dokuna*bilir. Sözü edilen mess yani dokunma kavramıyla, elle veya diğer bir azay*la dokunmak mı, yoksa manevibir temas mı kasdedilmektedir? Ayrıca muttahharu sıfatıyla kimler murad edilmektedir? Bu hususta da birta*kım farklı yorumlar, tesbitler ve içtihatlar söz konusudur. Şöyle ki: 1-Hz. Enes ile Tabii'den Sai b. Cübeyr'e göre:Bu kitaba ancak günahlardan an, duru olan tertemiz melekler dokunabilir. Öyle ki, Levhi Mahfuz'da saklı tutulan ve sonra ayrı bir tecelliyle Dünya Seması'na indirilen Kurana cinler, şeytanlar, kainler ve büyücüler değil, ancak tertemiz melekler dokunmuştur ve dokunmaktadırlar. 2-Ebu Aliye ile İbn Zeyd'e göre :Günahlardan tertemiz olan melek*ler ve peygamberler dokunabilir. 3-Kelbi'ye göre:Ona, o çok şerefli katip melekler dokunabilir. Bu üç yorumdan şunu anlıyoruz:Ayette geçen mess den maksat, elle veya bir organla dokunma değil,indirmedir yani Kuran'ı ancak melek*ler indirmiştir. 4-Kuran'a, Levhi Mahfuzda saklı bulunan o yüce kitaba ancak melekler dokunabilir.Bu yoruma göre:Kitabı Meknundan maksat,Levhi Mahfuzdur. 5-Elimizdeki Mushafa ancak tertemiz olan kimseler dokunabilir. Bu yorumla, Kitabı Meknundan maksat,Mushafta toplanan Allah Kelamı'dır. Nitekim Hz. Ömer, henüz İslam'a girmeden önce,kız kardeşinden Kuran yazılı sahifeleri isteyip eline alarak bakmayı teklif edince,kız kardeşi ona :Hayır, buna ancak tertemiz olanlar dokunabilir demiştir. Bunun üzerine Hz. Ömer boy abdesti alıp İslam'a girmiş ve öylece Kuran ayetleri yazılı sahifeye elini dokundurmuştur. 6-Katade'ye göre :Kuran'a ancak abdestsizlik ve cünüplükten te*mizlenen müminler dokunabilir. 7-Kelbi'ye göre:Küfür ve şirkten kurtulup temizlenenler dokuna*bilir. 8-Rebi' b. Enes'e göre:Günahlardan arınanlar ancak dokunabilir. 9-Kuran'ın sevabına ancak mü'minler erişebilir. 10-Kaadı Ebu Bekir b. Arabi'ye göre: Şeran temiz sayılanlar doku*nabilir. Fıkhi Yönü Abdestsiz bir halde Mushafa dokunma konusunda ilim adamları ve müctehid imamların tesbit ve ictihadlan farklıdır: a)Hz Ali,İbn Mesud,Sad b Ebi Vakkas,Said b Zeyd,Ata',Zühri ve Nahai'ye göre : Abdestsiz bir halde Mushafa dokunmak caiz değildir. Cumhur da bu görüşü ve içtihadı benimsemiştir. İmam Şafiinin de içtiha*dı bu doğrultudadır. b) İbn Abbas ve Şa'bi'ye göre : Caizdir. İmam Maiik'in de içtihadı bu anlam ve hükümdedir. Bir rivayete göre, İmam Eba Hanife'nin de içtihadı bu anlamdadır. İkinci bir rivayete göre, İmam Ebu Hanife'nin, Mushafın yazılı olmayan kenar kısımlarına abdestsiz bir vaziyette dokunmakta bir sakınca yoktur dediği şeklinde bir tesbit yapılmıştır. c) Bu konuda,Resulullah Efendimizin Amr b Hazme yazdığı mektupta Kuran'a ancak tahir (temiz) olan kimse dokunabilir mealin*deki hadis delillerin en kuvvetlisi olarak bilinmektedir. d)Yapılan başka bir rivayette, İmam Malikin, abdestsiz kimsenin Mushafa dokunmasını sakıncalı gördüğü belirtilmiştir. Abdurrahman el Ceziri'nin tesbitine göre: İmam Malik, abdestsiz bir halde Kur'an'a veya Onun bir sure veya ayetine dokunabilmek için birta*kım şartlar ön görmüştür: 1-Kuran'ın Arapça'dan başka bir dil ile yazılmış olması 2-Dirhem ve dinar (para) üzerine yazılmış bulunması 3-Mushafı korumak için eline almış olması 4-Bir kılıfla örtülü bulunması 5-Abdestsiz olarak taşıyan kimsenin ya öğretici, ya da öğrenci ol*ması, (İsterse bu durumda öğretici veya öğrenci ayhali olsun, yine doku*nabilir) Bu şartlardan herhangi birinin gerçekleşmesi halinde, İmam'a göre, Kuran'a abdestsiz bir halde dokunmakta ve onu okumakta bir sakınca yoktur. e)Bu konuda Hanbelilerle Hanefilerin ictihad ve yorumları birbirine çok yakındır. f)İmam Şafii de, bazı hallerde Kuran'a abdestsiz dokunmanın caiz olduğunu belirterek onları şöyle sıralamıştır: 1-Korumak maksadıyla alınıp taşınırsa, 2-Dirhem veya dinar (para) üzerinde yazılı olursa, 3-Kuran ayetlerinden bir kısmının ilim kitaplarında yazılı bulunma*sı halinde, o kitapları alıp okumak veya öğretmek durumu ortaya çıkarsa 4-Tefsir kitaplarında, meal veya tefsirde kullanılan kelimeler, Kuran kelimelerinden fazla olursa 5-Elbise üzerine yazılı bulunursa, 6-Öğrenmek maksadıyla ele alınırsa, o takdirde Kuran'a ve ayetle*rine abdestsiz olarak elle dokunmakta bir sakınca yoktur. Davud ez-Zahiri'ye göre : Abdestli olsun olmasın Müslümanın ve kafirin Mushafa el dokundurmasında bir sakınca yoktur. Ancak kafirin onu taşıması caiz değildir. Davud bu konuda, Resulullah'ın Rum Kayser'ine,içinde ayet yazılı bulunan mektup yazmasını delil kabul etmektedir. |
22Haziran 2009 15:28 | |
FECR | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... Şu bir gerçektir ki en güzeli/efdali Kur'an'ı abdestli olarak okumaktır.Ama abdestsiz okunmaz diyerek yüzyıllardır insanlar Kur'an'ı okumaktan uzaklaşmıştır.Batılı bazı ilim adamlarının İslama girmesinin en önemli sebeblerinden birisi de Kur'an'ı okuyarak müslüman olmalarıdır.Muhammed Esed gibi kişiler Kur'an'ı araştırarak,okuyarak İslama girmişler.Bu insanların Kur'an'ı okumaya çalışmasını buralarda yapmaya çalışsalardı herhalde öncelikle Müslümanlar onların okumasını,abdestsiz dokunulmayacığını söyleyerek engellemeye çalışırlardı. Vakıa suresi 79.ayetine gelince yani"O'na temiz olanlardan başkası dokunamaz" ayetine gelince; Vakıa suresi Mekke'nin ilk dönemlerinde nazil olmuş ve temiz olandan kasıtın Cebrail'in kastedildiğini rahatlıkla görebiliriz.Yani bu Kur'anı temiz bir elçi,Cebrail getirmiş ve vahye insan unsuru karışmamıştır.Ayetin siyak ve sibakına bakarsak görürüz.Ayrıca abdest ayeti Medine döneminde Maide suresindeki ayetle farz kılınıyor. Ayrıca Vakıa suresinin veya diğer ayetlerin indiği ortamda ve Rasulullahın vefatından önce Kur'an insanların elinde bir kitap olarak da mevcut değildi.Raşit halifeler zamanında toplanıp çoğaltılmaya başlanmıştır. Bazı Alimler "Kur'an'a abdestsiz dokunulması haramdır veya Kur'an'ı abdestli okumak farzdır fetva vererek insanların Kur'anla aralarındaki mesafeyi artırmıştır maalesef |
22Haziran 2009 15:11 | |
NUR | RE: 11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... Konu ihtilaflı.Yani üzerinde çeşitli içtihatların yapıldığı/yapılmaya devam edildiği bir mesele.Okunabilir diyenlerin deillerini Yitiksevda kardeşimiz belirtmiş, okunamaz diyenler ise vakıa suresi 79. ayeti''O'na ancak tertemizler dokunabilir'' ayetini delil getiriyorlar.Buradaki temizlik kavramınında abdest almak olduğunu söylüyorlar.Hadisi şeriflerde de KuR'Ana kesinlikle abdestsiz dokunulamaz ibaresi olmadığı için kesin hüküm bu konuda görüş bildiren alimlerimizce belirleniyor. Kendi adıma KuR'An 'a abdestsiz dokunmam.Abdesti Kur'an 'a saygı ifadesi olarak görüyorum.Abdestin koruyucu bir kalkan olduğuna inanıyorum.Bu belkide psikolojik bir şey.Ama yeri geliyor abdestsiz olduğumuzda da okumamız gerekiyor.Ben de bu vakit alimlerimizin delilleriyle sunmuş olduğu ruhsattan faydalanıyorum. Dileyen bu meseledeki ruhsatı kullanabilr, dileyen de kullanamaz.Kimsede sırf bunun için yargılanamaz. |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |
![]() |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|