|
Konu Kimliği: Konu Sahibi TufeyL,Açılış Tarihi: 18 Eylül 2007 (12:03), Konuya Son Cevap : 21 Aralık 2012 (11:32). Konuya 74 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
08Haziran 2011, 00:01 | Mesaj No:41 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Kabir azabı ve mutluluğu Kabir azabı ve mutluluğu Kabir azabı ve mutluluğuna Kur'an'da ve sahih sünnette bildirildiği şekliyle inanmak gerekir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Allah o adamı kurtarmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azab Firavun'un adamlarını sardı. Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün: "Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun" denir." (Mü'min: 45-46) Allah (c.) Firavun'un taraftarlarını iki türlü azabla korkutuyor. Onlara sabah akşam cehennem arzediliyor. Bundan sonra kıyamet günü geldiğinde de daha şiddetli bir azaba sokulacakları bildiriliyor. Bu ayette her iki türlü azaba da işaret ediliyor. İkinci azab kıyametten sonra olduğuna göre birinci azab kıyametten öncedir. Yani kabir azabıdır. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine bir şey vahyedilmemişken: "Bana vahyolundu" "Allah'ın indirdiği gibi ben de indireceğim" diyenden daha zalim kim olabilir? Bu zalimleri can çekişirlerken melekler ellerini uzatmış: "Canlarınızı verin. Bugün Allah'a karşı haksız yere söylediklerinizden, O'nun ayetlerine büyüklük taslamanızdan ötürü alçaltıcı bir azabla cezalandırılacaksınız" derken bir görsen." (En'am: 93) Bu ayet ölümden sonra azab olduğuna işaret etmektedir. İbni Abbas (r.a) bu ayet hakkında şöyle diyor: "Bu azab ölümden sonradır. Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak onlara azab ederler." İbni Hacer el-Askalani: "Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vururken onların halleri ne olur?"(Muhammed: 27)ayeti kerimesi de bu görüşü destekler" der.(Feth'ul Bari c: 3 s: 180) Kabir azabı hakkında mütevatir derecesine gelmiş hadisler vardır. Zeyd b. Sabit dedi ki: "Rasulullah (s.a.s) Neccar oğullarına aid bir bostan içinde kendi katırı üzerinde bulunduğu sırada biz de maiyyetinde idik. Katır birden bire yoldan saptı ve koşturdu. Nerede ise Rasulullah'ı yere atacaktı. Orada birdenbire altı yahut beş yahud da dört tane kabirle karşılaştık. Rasulullah (s.a.s): "Bu kabirlerin sahiplerini kim tanıyor?" diye sordu. Bir adam: "Ben tanıyorum." dedi. "Bunlar ne zaman öldüler?" buyurdu. O zat: "Müşriklik devrinde öldüler" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s): "Şüphe yok ki bu ümmet, kabirleri içinde imtihana tabi tutuluyorlar. Şayet ölülerinizi gömmeyi terk etmeniz endişesi mevcut olmasaydı, bu kabristandan işitmekte olduğum kabir azabından birazını sizlere işittirmesi için muhakkak Allah'a dua ederdim" buyurdu. Sonra yüzünü bize döndürüp: "Kabir azabından Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler: "Kabir azabından Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s) tekrar: "Kabir azabından Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler: "Kabir azabından Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s) yine: "Fitnelerden, onların görünenlerinden ve görünmeyenlerinden Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler: "Fitnelerden, onların görünenlerinden ve görünmeyenlerinden Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s): "Deccal fitnesinden de Allah'a sığınırız." buyurdu. Sahabeler: "Deccal fitnesinden de Allah'a sığınırız" dediler. (Müslim) Rasulullah (s.a.s) iki mezara rast geldi ve şöyle buyurdu: "Bunlar insanlarca mühimsenmeyecek bir suçtan azab görüyorlar. Biri bevlettikten sonra korunmadığı ve dikkatsiz davranıp pislikten kaçınmadığı için, diğeri de dedikodu yaptığı için." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei) Abdullah b. Ömer (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Sizden biriniz öldüğünüzde sabah, akşam ahiretteki yeri kendisine gösterilir. Eğer ölü cennet ehlinden ise kendisine cennetliklerin makamları gösterilir. Eğer cehennemlik ise cehennemliklerin yerinden gösterilir." (Buhari, Müslim) Kabir azabı, mutluluğu ve ruhun cesede nasıl döneceği konularına yalnız Rasulullah (s.a.s)'den gelen sahih hadislerde bildirildiği şekilde inanmak gerekir. Bu meseleler gaybi gerçekler olduğundan kişilerin kafalarına göre eklemeler yapmaları doğru değildir. Bütün bunlara bize bildirildiği şekliyle inanmak gerekir. Bunların gerçek mahiyetini ise ancak Allah bilir. Kabir azabı berzah azabı demektir. Kişi kabir azabını hak ettiği halde ölürse ister gömülsün, ister yırtıcı hayvanlar tarafından yensin, ister yakılsın, ister boğulsun, muhakkak bu azab kendisine verilecek ve kişi bu azabı ruh ve bedeniyle tadacaktır. Kabir azabı hakkında Rasulullah'ın bildirdikleri dışında yorum yapmamak müslümana yakışan yegane tavırdır. |
05 Ağustos 2011, 19:42 | Mesaj No:42 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Kabir azabı yoktur
Kur’an’da 250 den fazla ayette azaptan bahsedilir. Hepsinde de ahiretteki ve dünyadaki azap söz konusudur. Kabir azabı ile ilgili bir tek ayet yoktur. *** Hasılı, o küfredenlere dünyada ve ahirette şiddetli bir azap ile azap edeceğim; hem onlara yardımcılardan eser yoktur. ( 3/56 ) *** *** Fakat onlar, Allah’a verdikleri sözü ve kendi yeminleri birkaç paraya satanlar, işte onların ahirette hiç nasibi yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacak. Onların hakkı acı bir azaptır. ( 3/77) *** *** Ve şüphesiz, o kıyamet gelecektir. Onda hiç şüphe yoktur. Ve muhakkak, Allah kabirlerdeki kimseleri diriltilecektir. *** ( 22/7 ) Dinimizde ve Kur’an’da yeri olmayan bazı konular yalnızca Peygamber’imize dayandırılan ve gerçekle ilgisi olmayan sözlerle – ki onlara bilindiği gibi hadis deniyor – dini literatürde yer almış ve ne yazık ki gerçek olup olmadığı araştırılmadan geniş kabul görmüştür. Bunlardan bazıları; Kıyamet alametleri Peygamber’imizin - haşa – miraçta Allah’la görüşüp 5 vakit namaz için pazarlık etmesi Ve, kabir azabı gibi Kur’an iyice ve dikkatlice incelendiğinde görülür ki; insan ölür, bedeni ceset olarak toprakta çürür. Cesetten ayrılan ruh ancak kıyamette tekrar bedene döner. Melekler ve ruhlar bizim bilmediğimiz ve erişemeyeceğimiz farklı bir boyutta ve alemdedirler. Kur’an’da ruhun kabirde bedene döndüğüne ve sonuçta burada bir azap gördüğüne dair hiçbir bilgi ve işaret yoktur. Peki nasıl oluyor da, Kur’an’da olmayan ve gerçek olmayan ; Kur’an dışında, Kur’an’a aykırı hiçbir söz söylemeyecek ve bilgi veremeyecek sevgili Peygamber’imize dayandırılan bir kabir azabı edebiyatı oluşturulıyor ? Kur’an hükümlerine devam edelim: *** Gözleri düşkün, düşkün kabirlerinden çıkarlar, sanki zıplayan çekirgeler gibi. Çağırana koşarak der ki kafirler, ‘ bu pek zorlu bir gündür ‘ *** ( 54/7,8 ) *** Vah bize bu ceza günüdür ! dediler. *** ( 37/20 ) Şayet kabir azabı olsaydı kıyamet günü hesap için toplanan suçlular ‘’ Vah bize bu ceza günüdür ‘’ demezlerdi. Çünkü şiddetli bir ceza görmüş olanlar, bu cezaya ara verildiğinde sevinerek, ‘’ Nihayet cezamız bitti ‘’ derlerdi. *** O günkü saat gelir, kıyamet kopar, suçlular bir saatten fazla ( kabirde ) durmadıklarına yemin ederler. Daha önce de böyle çevriliyorlardı. Kendilerine ilim ve iman verilenler derler ki, Allah’ın kitabınca dirilme gününe kadar durdunuz. İşte bu dirilme günüdür. Ancak siz bilmezler güruhu idiniz ! *** ( 30/55,56 ) Ayetlerden de anlaşıldığı üzere suçlular, kabirde bir saatten fazla kalmadıklarına yemin etmektedirler. Bu onların kabirde azap görmediklerini göstermektedir. Şayet bunlar kabirde ceza görmüş olsalardı, bunu hem dile getirirlerdi, hem de zamanın bu kadar kısa olduğunu yeminle iddia etmezlerdi. Çünkü sıkıntılı zamanlar insana daha uzun gelir ve sıkıntı bittiğinde insan bunu beyan ederek rahatlar. Bundan da anlaşılıyor ki kabirde olanlar, kıyamet gününe kadar uyuyorlar ve ancak kıyamet gününde uyandırılıyorlar. *** Sura üflendi. İşte onlar kabirlerinden Rabblerine koşuyorlar. Dediler ki ‘ Vah bize , uykuya bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip kaldırdı ? İşte Rahman’ın vadettiği şey budur. Gönderilen peygamberler doğru söylemiş. *** ( 36/51,52 ) Ayetten de anlaşılacağı üzere sura üflendikten sonra insanlar uyandırılıyor ve bu insanlar karşılaştıkları durumu sorguluyorlar. Bu da gösteriyor ki, o insanlar öldükten sonra ancak kıyamet gününde diriltiliyorlar. *** Ve saat mutlaka gelecektir, onda şüphe yoktur. Ve Allah kabirde olanları diriltecektir. *** ( 22/7 ) Evet, kabirlerde ölü olarak yatan insanların, ta kıyamet gününe kadar hiçbir şeyden haberleri olmayacaktır. Kıyamet gününde ise onlar diriltilerek hesap meydanına çağırılacaktır. Oysa, şayet onlar kabirde hesap görselerdi, diri olmaları gerekirdi. Diri olanların ise dirilmeleri değil, çağrılmaları söz konusu olurdu. Son bir şeyi daha hatırlayalım. Kıyamet bir yargılanma günüdür. Yargılanma olmadan ceza olmaz. Kabirde de yargılanma söz konusu değildir. Ayrıca bir suçun cezası bir defa verilir. Aynı bir suçtan döne döne cezalandırmak YÜCE ALLAH’IN ŞANINA YAKIŞIR MI ? |
05 Ağustos 2011, 20:51 | Mesaj No:43 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kabir azabı yoktur Sayın la diyebilmek adlı üyemiz sizin kabir azabı ile ilgili verdiğiniz deliller ve ve delillere getirmiş olduğunuz yorum son derece güçlüdür bunu kabul ediyorum. Bu konuyu yıllar evvel çok detaylı bir şekilde işlemiş ve gerekli notlarımı arşivime almıştım. 28 şubatta dini konularının üzerine yapmış olduğumuz çalışmaların çoğunu yok etmiştik kalanların içerisine baktım konuyu bulamadım. Bakın mealcilerin bir kısmıda şöyle derler.. Eğer Kuran da lafız olarak bir konu geçmiyorsa o konuyu hadislerden kabul etmemiz söz konusu değildir derler. Bende diyorumki Bazı konular lafız olarak Kuran da geçmemiş olabilir fakat bu konunun kuran da ipuçlarını aramamız gerekmektedir.Bulduğumuz ip uçlarını Peygamber efendimizden rivayet edilen sahih kriterlerine ulaşmış hadislerin açıklanması için bir zarurettir. Evet, kabirlerde ölü olarak yatan insanların, ta kıyamet gününe kadar hiçbir şeyden haberleri olmayacaktır. Kıyamet gününde ise onlar diriltilerek hesap meydanına çağırılacaktır. Oysa, şayet onlar kabirde hesap görselerdi, diri olmaları gerekirdi. Diri olanların ise dirilmeleri değil, çağrılmaları söz konusu olurdu. la diyebilmek adlı üyeden alıntı Sayın üyemiz şimdi sizin burdaki söyleminizle size sunacağım şu ayeti bir kıyas yapalım. En nâru yu’radûne aleyhâ guduvven ve aşiyyâ(aşiyyen) ve yevme tekûmus sâah(sâatu), edhılû âle firavne eşeddel azâb(azâbi). Mümin/46 bu ayetin türkçe meali şöyledir 1.en nâru: ateş 2.yu'radûne: arz olunurlar 3.aleyhâ: ona, onun üzerine 4.guduvven: sabah 5.ve aşiyyen: ve akşam 6.ve yevme: ve gün 7.tekûmu: ikame olur, vuku bulur 8.es sâatu: saat, vakit 9.edhılû: dahil edin, sokun 10.âle firavne: firavunun ailesi 11.eşedde el azâbi: azabın (en) şiddetlisi "Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir." Ayet açıkca kıyametten önce Firavun ve ailesinin ateşe sunulduklarını ahiretteki azaplarınında bilahere verileceiğini bize bildirmektedir. Bu ayeti kabir azabı ile ilgili hadislerle tefekür ettiğimizde son dererece uyumlu olduğunu görebiliriz.. Allah'a emanet olunuz
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
05 Ağustos 2011, 23:36 | Mesaj No:44 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: Kabir azabı yoktur
sayın baş editör kamer34,burdaki SABAH AKŞAM deyimdir ve dolayısıyla buda süresizlik[DEVAMLILIĞI] ifade eder,ayrıca,BU AYET KABİR İLE İLGİLİ Bİ AYETTE DEĞİLDİR... Ve şanı yüce rabbimiz peygamberleri toplumlara tebliğini yaptıkları zaman KARŞI ÇIKANLARI AHİRETTEKİ HESAB ZAMANINA BIRAK BEN ONLARA GÖSTERECEM DİYOR,Hiç bir yerde KABİR DE ONLARA AZAP EDECEM VEYA CEZALANDIRACAMDA DEMİYOR ,kabirdeki zamanına bırakta demiyor....Değerli başeditör kamer34 ,mümin 46 ayetini vermeniz ve kabirle bağlantısı ne onu anlayamadım... |
06 Ağustos 2011, 00:59 | Mesaj No:45 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kabir azabı yoktur BAKIN sayın bilinir bilinmez bıra ben konuda çokta iddialı değilim. bu vermiş olduğum ayet bana öyle düşünmemi sağlıyor. Şimdi ayetin tefsirini fizilalden okuyalım. 46- Onlar sabah-akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün, `Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun' denir. Ayet-i kerime bu sabah-akşam ateşe sunulmalarının ölümden sonra fakat kıyametin kopmasından önceki bir zaman dilimine rastladığını ima ediyor. Bu kabir azabı da olabilir. Çünkü bundan sonra şöyle deniyor: "Kıyamet koptuğu gün Firavun adamlarını azabın en şiddetlisine sokun". Öyle ise bu azap kıyamet gününden öncedir. Ve bu gerçekten çetin bir azaptır. Sabah ve akşam ateşe sunulmaya onu görme, acısını ve sıcaklığını gerçekten hissetme şeklindeki bir cezalandırmadır. -Aslında bu da ağır bir azaptır- Veya bu sunulma, bilfiil oraya girme şeklinde gerçekleşmektedir. "Arz" (sunma) sözcüğü çoğu zaman dokunma ve bir şeyi bizzat yapma anlamında kullanılır. Bu ise daha dehşet vericidir... Sonra kıyamet günü olduğunda daha şiddetli bir azaba sokulurlar! Şimdi gelecek olan ayette ise kıyamet artık kopmuştur. Kur'an onların ateşteki manzaralarından bir kesit sunmaktadır. Burada onlar birbiriyle çelişmektedirler
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
06 Ağustos 2011, 01:23 | Mesaj No:46 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Kabir azabı yoktur Kabir azabı İlk insanlarla kıyamete yakın ölen insanlar arsında adaletsizlik değil mi? hz. adem (as) ile başlayan insanlık tarihi, kıyametin kopması ile son bulacağına göre binlerce yıl önce ölen günahkar biri kıyametin kopacağı güne kadar azap görecekken, kıyametin kopmasına yakın ya da çok az bir zaman kala- örneğin bir gün önce- ölen birisi, hiçbir kabir azabı görmeyecektir. yani birisi binlerce belki de on binlerce yıl kabir azabı görecekken; kimileri de bir gün ya da daha az azap görecektir. bu adaletsizlik olmaz mı? allah hiç böyle haksızlık yapar mı? 3-kabir’de azap olacaksa cesedi kabirde olmayanlar ne olacak? Kabir azabı ile ilgili hadis olduğu söylenen sözlere bakılırsa kabrin, insanın bir metre yer altında gömüldüğü yere dendiğini görmekteyiz. şayet kabir, insanların bir metre yer altında gömülmesi ise, kabre konmayanlar kabir azabından kurtulmuş mu oluyorlar? cesetleri yangında yanarak kül olanlar, suda boğulup kaybolanlar, vahşi hayvanlara yem olanlar veya bunlara benzer nedenlerle kabre konmamış olanlar kabir azabı görmeyecekler mi? veya başka inanç sahiplerinin (budistler’de olduğu gibi) ölülerini yaktıklarını ve ölünün küllerini de suya serptiklerini/attıklarını biliyoruz. şayet, kabir (mezar) azabı varsa bunlar kabre konmadıklarından, azaptan kurtulmuş mu oluyorlar? eğer kurtuluyorlarsa o zaman biz de kurtarmak için ölülerimizi yakmalı değil miyiz? KURAN bütünlüğünde KABİR hayatı evet biraz kur’an okuyalım; rahman rahim allah adına; 16/21 onlar cansız, ölüdürler. ne zaman dirileceklerine dair şuurları da yoktur. yukarıdaki ayet-i kerime açıkça bizlere ölülerin diriliş saatine yani kıyamete kadar şuursuz bir halde bir yokluk içinde olacaklarını bildirmektedir. şuursuz bilinçsiz nefsimizin yani kişiliğimizin kabirde sorgu suale çekilmesi düşünülebilir mi? 44/56- orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. bu ayete göre eğer insanlar kabirde diriltilirlerse iki defa ölümü tatmış olurlar ki bu, ayete terstir. ayrıca İnsanlar kabirde hesaba çekilirlerse ahiretteki hesaba çekilme, ahirette hesaba çekilirlerse kabirdeki hesaba çekilme gereksizdir. eğer kabirde de ahirette de hesaba çekilirlerse bir fiilden dolayı iki defa hesaba çekilmiş olurlar ki bu da anlamsız olur. ancak kur’an der ki sorgulanma ancak ahirettedir... 40/11- onlar: "rabbimiz! bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. biz de suçlarımızı itiraf ettik, bir daha çıkmaya yol var mıdır?" derler. yukaridaki ayet cehennemliklerin içlerinde bulunacakları durumu tasvir etmektedir. bu ayette iki defa ölümden ve iki defa diriltilmekten bahsedilmektedir. bu ayet genel kabule göre şu anlama gelir: anne rahmine düşmeden önceki yokluk durumu yani ölüm hali(1. ölüm), doğduktan sonraki diri halimiz(1.diriliş) ecelimizle ölmemiz (2. ölüm) ve kıyamet günü yeniden diriltilmemiz. (2.diriliş) eğer kabir azabı olsaydı üç defa ölüm üç defa diriliş yaşamamız gerekirdi... 17/52. sizi çağırdığı gün, o'na hamd ederek davetine uyarsınız ve kabirlerinizde pek az bir müddet kaldığınızı sanırsınız. yüce rabbimiz bu olayı da uykuya benzetir. nasıl saatlerce uyduğumuz halde zaman kavramını yitirip bir göz kırpması kadar uyuduğumuzu sanırız. benzer şekilde öldükten sonra diriltilinceye kadar bir yokluk yaşarız. 6/60 o'dur, geceleyin sizi öldüren, gündüzün ne işlediğinizi bilen, belli yaşam süresi dolsun diye gündüzleyin sizi dirilten... sonra dönüşünüz o'nadır ve yaptıklarınızı size haber verecektir. yukarıdaki ayette dikkati çeken diğer bir nokta da rabbimizin ancak ahirette diriltildiğimizde bizlere iyi ve kötü amellerimizi bildireceğidir. bu bilgi aşağıdaki ayetlerle bütünlüklü olarak okunduğunda daha bariz biçimde anlaşılmaktadır. ama kabir hayatı inanışında bunun tam tersi bir durum söz konusudur. kur’an okumaya devam edelim; 36/51. sura üflenince, kabirlerinden rablerine koşarak çıkarlar. 36/52 "vay halimize" derler, "yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? bu, rahman'ın söz verdiği şeydi. demek elçiler doğru söylemişti." yukarıdaki ayetlerde de büyük bir şaşkınlık ve pişmanlık görülüyor. ancak insanlar kabir azabı gibi bir ön hazırlık azabı çekseler hiç te şaşırmazlardı inkar ettikleri şeylerin gerçek olduğuna!! kur’an’a geri dönelim: 79/42 senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar. 79/43 onu bildirmek, (ey muhammed) senin görevin değildir. 79/44 onun bilgisi rabbine aittir. 79/45 sen sadece kıyametten korkanı uyaransın. 79/46 kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar. akla şu soru geliyor. akıl almaz işkenceler geçiren biri için bir dakika bile yıllar kadar geçmek bilmez bir süreyi ifade ettiği halde rabbimiz bu dünyada insanların geçirdiği süreyi (canlı ve cansız olarak geçirdiğimiz dünya süresini) çok kısa bir süre olarak tasvir eder. bir de şu ayete bakalım: 2/259 yahut altı üstüne gelmiş bir kasabaya uğrayan kimseyi görmedin mı? "allah burayı ölümünden sonra acaba nasıl diriltecek?" dedi. bunun üzerine allah onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra diriltti, "ne kadar kaldın?" dedi, "bir gün veya bir günden az kaldım" dedi, "hayır yüz yıl kaldın, yiyeceğine içeceğine bak, bozulmamış; eşeğine bak ve hem seni insanlar için bir ibret kılacağız kemiklerine bak, onları nasıl birleştirip, sonra onlara et giydiriyoruz" dedi; bu ona apaçık belli olunca, "artık allah'ın her şeye kadir olduğuna inanmış bulunuyorum" dedi. ayette görüldüğü gibi ölümü ve dirilişi merak eden şahıs allah tarafından öldürülüyor ve tekrar diriltiliyor. ne kadar kaldın sorusuna verdiği cevap ise gayet açık: ne kadar kaldın?" dedi, "bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. vahye kulak vermeye devam edelim: 82/4. kabirlerin içi dışa çıktığı zaman, 82/5. İnsanoğlu, ne yaptığını ve ne yapmadığını görür. ama kabir azabı inancına göre kişi zaten daha kabirde ne yaptığını ne yapmadığını görmüş bundan dolayı azaba ya da mükafata tabi tutulmamış mıydı?! 100/9-10. İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalplerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi? ama kabir hayatı inancına göre kalplerde olanlar bir sorgulama ile ortaya çıkarılmıyor mu? 3/185. her insan ölümü tadacaktır. kıyamet günü, ecirleriniz size mutlaka ödenecektir. ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kimse artık kurtulmuştur. dünya hayatı, zaten, sadece aldatıcı bir geçinmeden ibarettir. kur’an ecirlerimizin kıyamet günü ödeneceğini söylerken kabir hayatı inanışına göre ecirlerimizden dolayı kabrimizin cennet bahçelerinden bir bahçe olması ecirlerimizin kıyamet gününden önce ödeneceği anlamına gelmez mi? bu kur’an’ın söylediğinin zıttı bir sonuç değil mi? kur’an’ın bu ölüm kıyamet ve ahiretle ilgili tüm ayetlerinde hesabın ahirette verileceği vurgulanırken yargısız bir infazı andırırcasına “ölmüş” bedene nasıl sorguda bulunulur? allah (cc)’ın aşağıdaki ayetlerinde belirttiği gibi yok iken bizi bu dünyada ruh ve bedenimizle bir bütün olarak var edip bizi canlı kılan rabbimiz aynı şekilde bizi yaratmadan önceki halimize döndürüp öldürmektedir. yani yokken var ettiği gibi varken yok etmektedir. ve yokluktan tekrar kıyamet günü var edecektir. 30/25. göğün ve yerin o'nun buyruğu ile ayakta durması o'nun varlığının belgelerindendir. sonra sizi kabirlerinizden bir çağırmaya görsün, hemen çıkıverirsiniz. 30/26. göklerde ve yerde olanlar o'nundur; hepsi o'na boyun eğmiştir. 30/27. önce yaratan, ölümünden sonra tekrar dirilten o'dur. bu, o'nun icin daha kolaydır. göklerde ve yerde olan en üstün sıfatlar o'nundur. o, güçlüdür, hakimdir. 22/6-7. bunlar, yalnız allah'ın gerçek olduğunu, ölüleri dirilttiğini, gücünün her şeye yettiğini, şüphe götürmeyen kıyamet saatinin geleceğini, allah'ın kabirlerde olanı dirilteceğini gösterir. yukarıdaki apaçık ayetler kabirde bir hayat olmadığını kabirlerde olanın kıyamet günü diriltileceğini söylüyorlar... bir de kabir azabına delil olarak bulunabilen ve kur’an bütünlüğünden cımbızlanarak kelami polemiklerde argüman olarak sunulmaya çalışılan kur’an’daki tek ayete bakalım: mümin 40/45-46; “allah onu (kavminin) şeytani tuzaklarından korudu. firavunun ailesi ise şiddetli bir azabın pençesine düştü (öteki dünyadaki) ateş (in ki o ateşe) sabah akşam rastgele sokulacaklar: nitekim son saatin gelip çattığı gün (allah) “firavun ailesini en şiddetli azabın içine atın! (buyuracaktır). (muhammed esed meali) 40/45. allah o (muttaki) adamı, kurmak istedikleri tuzaktan korudu. kötü azap firavun'un adamlarını sardı. 40/46. onlar, sabah akşam ateşe sunulurlar. kıyamet çattığı gün, "firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun"denir. (diyanet meali) yukarıdaki ayetteki azabın kıyamette olacağı anlamı çıkmaktadır. ancak azap kıyamette verilmese de kabir azabına delil olamaz. çünkü kur’an ayetleri bir birini açıklar. sabah-akşam tabiri arapça’da süreklilik anlamında kullanılır. 6/52. sabah akşam, rablerinin rızasını isteyerek o'na yalvaranları kovma.” ya da 18/28. “sabah akşam rablerinin rızasını dileyerek o'na yalvaranlarla beraber sen de sabret.” ayetlerinde kullanıldıkları gibi. ayrıca kafirler bu dünyada da azaba çarptırılırlar: 3/56-ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim. _inkar edenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım. onların hiç yardımcıları olmayacaktır." 9/55. artık onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. allah bunlarla onlara dünya hayatında azap etmek ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını ister. 9/74.allah ve peygamberi bol nimetinden onları zenginleştirdi ve öç almaya kalktılar. eğer tevbe ederlerse iyiliklerine olur; şayet yüz çevirirlerse, allah onları dünya ve ahirette can yakıcı azaba uğratır. 9/85. malları ve çocukları seni hayrete düşürmesin; allah bunlarla onlara dünyada azap etmek ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını ister. 13/34. onlara, dünya hayatında azap vardır, ahiret azabı ise daha çetindir. allah'a karşı onları bir koruyan da yoktur. dolayısıyla kabir azabına delil olabilecek kur’an’daki tek ayet te kur’an bütünlüğünde diğer ayetlerin açıklayıcılığı ile anlaşılmalıdır. kur’an dışı bir inanç olan kabir hayatında azap ya da mükafat inancına kur’an öncesi vahiy metinlerinde de rastlanmamaktadır. muhtemelen bu inanış, İslam inancının hz. muhammed sonrası geniş coğrafyalara yayılma süreciyle beraber tanışılan İran inanışlarından etkilenme sonucu müslümanların gündemine girmiştir. ayrıca insanları günahlardan sakındırmak için etkili bir korku aracı olarak kullanılmıştır. çünkü avami yığınları görmediği ve gerçekleşmesi sonra olacak olan kıyamet ve ahiretle korkutmak ve uyarmaktansa her an hayatın içinde olan somut mezarlarda azap görüleceği inancı daha etkili olmaktadır. ancak gaybla ilgili zan barındıran bu tür inanışlar dinin masallaşmasına, bir korku sistemi olmasına yol açmaktadır. dokuz tahta altında yılanlarla boğuşmak ve meleklerin demir topuzları altında parçalanmak tehdidi insanlara din diye sunulmaktadır. yapılması gereken tek şey İnançların rabbimizin koruduğu kur’an’la belirlenmesidir.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
06 Ağustos 2011, 02:19 | Mesaj No:47 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kabir azabı yoktur Kabir azabı İlk insanlarla kıyamete yakın ölen insanlar arsında adaletsizlik değil mi? hz. adem (as) ile başlayan insanlık tarihi, kıyametin kopması ile son bulacağına göre binlerce yıl önce ölen günahkar biri kıyametin kopacağı güne kadar azap görecekken, kıyametin kopmasına yakın ya da çok az bir zaman kala- örneğin bir gün önce- ölen birisi, hiçbir kabir azabı görmeyecektir. yani birisi binlerce belki de on binlerce yıl kabir azabı görecekken; kimileri de bir gün ya da daha az azap görecektir. bu adaletsizlik olmaz mı? allah hiç böyle haksızlık yapar mı? ALINTI Şimdi konuyu kendi aramızda inşallah bir güzel mülaza edelim en doğrusu ne ise ona uyalım.. Daha evvelde dediğim gibi bu konuda çokta katı düşünmüyorum. Sadece konuyu kafamda netleşmeye çalışıyorum. Hayır kesinlikle adaletsizlik olmaz nedeni şu: İnsanların dünyada işlemiş oldukları amellerine göre ceza ve mükafat göreceklerine göre kabirde yada ahirette sürekli ceza görecek olmaları yüce rabbimizin adaletinin tecellesidir. Şöyle düşünelim dünya hayatında Allah'ın rızasını umarak salih amel işlemiş kulların nefislerine zulm eden kulların görecekleri karşılık elbetteki farklı olmalıdır. KURAN bütünlüğünde KABİR hayatı evet biraz kur’an okuyalım; rahman rahim allah adına; 16/21 onlar cansız, ölüdürler. ne zaman dirileceklerine dair şuurları da yoktur. yukarıdaki ayet-i kerime açıkça bizlere ölülerin diriliş saatine yani kıyamete kadar şuursuz bir halde bir yokluk içinde olacaklarını bildirmektedir. şuursuz bilinçsiz nefsimizin yani kişiliğimizin kabirde sorgu suale çekilmesi düşünülebilir mi? Alıntı Onların cansız ölüler olduları doğrudur. Fakat bu kavram henüz ölmemiş insanlar için geçirlidir. Yani bizler için Örneğin bir ayette mealen "onlar sizi işitmezler işitseler bile cevap veremezler" başka bir ayette sanırım enam suresinde olması lazım."şehitler için mealen" Allah yolunda ölenlere ölüler demeyiniz onlar rableri katında nimetlendirilmektedirler.Ve arakalarından geleceklere müminler için hiçbir korku olmadıklarını müjdelemek isterler"buyurulmaktadır. Bu ayetleri birlikte düşündüğümüzde Allah yolunda ölenlere korku olmadığı nimetlendirİldikleri kafir olarak ölenlerin için zor bir kabir süreci başladığı anlaşılmaktadır. Şehit olarak ölen insanlar bizim için ölü olarak kabul edildiği halde cenabbi Allah onların bilinçli bir şekilde arkalarından gideceklere mesaj göndermekteler. Bu mesajı kuranın vasıtasıyla diri insanlara göndermektedirler. 44/56- orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. bu ayete göre eğer insanlar kabirde diriltilirlerse iki defa ölümü tatmış olurlar ki bu, ayete terstir. ayrıca İnsanlar kabirde hesaba çekilirlerse ahiretteki hesaba çekilme, ahirette hesaba çekilirlerse kabirdeki hesaba çekilme gereksizdir. eğer kabirde de ahirette de hesaba çekilirlerse bir fiilden dolayı iki defa hesaba çekilmiş olurlar ki bu da anlamsız olur. ancak kur’an der ki sorgulanma ancak ahirettedir... alıntı Ölen insanların kabirde hesabı çekildiğini söylemedik.sadece dünyada işlemiş oldukları amellerinin karşılığı olarak azap görebileceklerini söyledik. Vermiş olduğun ayetin anlamı şu dur. ahirette başka ölüm olmayacaktır. Hem müminler için hemde kafirler için.Çünkü bazı ayetlerdende anlaşıldığı üzere kafirleri ölümü dileyecek fakat artık ölüm ölmüştür tekrar bir ölüm söz konusu olmayacaktır. 3-kabir’de azap olacaksa cesedi kabirde olmayanlar ne olacak? Kabir azabı ile ilgili hadis olduğu söylenen sözlere bakılırsa kabrin, insanın bir metre yer altında gömüldüğü yere dendiğini görmekteyiz. şayet kabir, insanların bir metre yer altında gömülmesi ise, kabre konmayanlar kabir azabından kurtulmuş mu oluyorlar? cesetleri yangında yanarak kül olanlar, suda boğulup kaybolanlar, vahşi hayvanlara yem olanlar veya bunlara benzer nedenlerle kabre konmamış olanlar kabir azabı görmeyecekler mi? veya başka inanç sahiplerinin (budistler’de olduğu gibi) ölülerini yaktıklarını ve ölünün küllerini de suya serptiklerini/attıklarını biliyoruz. şayet, kabir (mezar) azabı varsa bunlar kabre konmadıklarından, azaptan kurtulmuş mu oluyorlar? eğer kurtuluyorlarsa o zaman biz de kurtarmak için ölülerimizi yakmalı değil miyiz? alıntı Bunu şöyle açıklayabiliriz. İnsanların azap görmeleri cesetlerinin kabire konulması yada konulmaması ile alakalı bir durum değildir. Cesetler belirli bir zaman sonra çürür ondan sonra cenabbi Allah o ruhlara cesetleri tekrar giydirir. Eğer sizin gibi düşünürsek kabire konulmamış hiç bir insan ahirettede azap görmeyeceği anlamı çıkarkı bu anlayış Kurana aykırıdır. Önemli olan beden değil ruhtur yani azabı görecek olanda ruhtur. Bedenin yakılmış olması yada okyanusların derinliklerine gömülmesi yada vahşi hayvanlar tarafından parçalanmış olması o ruhun azap görmeyceği anlamına gelmez güzel abim. En doğrsunu Allah bilir: Allah'a emanet ol
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
06 Ağustos 2011, 02:37 | Mesaj No:48 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kabir azabı yoktur Kabir azabı ve mutluluğu Kabir azabı ve mutluluğuna Kur'an'da ve sahih sünnette bildirildiği şekliyle inanmak gerekir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Allah o adamı kurtarmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azab Firavun'un adamlarını sardı. Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün: "Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun" denir." (Mü'min: 45-46) Allah (c.) Firavun'un taraftarlarını iki türlü azabla korkutuyor. Onlara sabah akşam cehennem arzediliyor. Bundan sonra kıyamet günü geldiğinde de daha şiddetli bir azaba sokulacakları bildiriliyor. Bu ayette her iki türlü azaba da işaret ediliyor. İkinci azab kıyametten sonra olduğuna göre birinci azab kıyametten öncedir. Yani kabir azabıdır. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine bir şey vahyedilmemişken: "Bana vahyolundu" "Allah'ın indirdiği gibi ben de indireceğim" diyenden daha zalim kim olabilir? Bu zalimleri can çekişirlerken melekler ellerini uzatmış: "Canlarınızı verin. Bugün Allah'a karşı haksız yere söylediklerinizden, O'nun ayetlerine büyüklük taslamanızdan ötürü alçaltıcı bir azabla cezalandırılacaksınız" derken bir görsen." (En'am: 93) Bu ayet ölümden sonra azab olduğuna işaret etmektedir. İbni Abbas (r.a) bu ayet hakkında şöyle diyor: "Bu azab ölümden sonradır. Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak onlara azab ederler." İbni Hacer el-Askalani: "Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vururken onların halleri ne olur?"(Muhammed: 27)ayeti kerimesi de bu görüşü destekler" der.(Feth'ul Bari c: 3 s: 180) Kabir azabı hakkında mütevatir derecesine gelmiş hadisler vardır. Zeyd b. Sabit dedi ki: "Rasulullah (s.a.s) Neccar oğullarına aid bir bostan içinde kendi katırı üzerinde bulunduğu sırada biz de maiyyetinde idik. Katır birden bire yoldan saptı ve koşturdu. Nerede ise Rasulullah'ı yere atacaktı. Orada birdenbire altı yahut beş yahud da dört tane kabirle karşılaştık. Rasulullah (s.a.s): "Bu kabirlerin sahiplerini kim tanıyor?" diye sordu. Bir adam: "Ben tanıyorum." dedi. "Bunlar ne zaman öldüler?" buyurdu. O zat: "Müşriklik devrinde öldüler" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s): "Şüphe yok ki bu ümmet, kabirleri içinde imtihana tabi tutuluyorlar. Şayet ölülerinizi gömmeyi terk etmeniz endişesi mevcut olmasaydı, bu kabristandan işitmekte olduğum kabir azabından birazını sizlere işittirmesi için muhakkak Allah'a dua ederdim" buyurdu. Sonra yüzünü bize döndürüp: "Kabir azabından Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler: "Kabir azabından Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s) tekrar: "Kabir azabından Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler: "Kabir azabından Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s) yine: "Fitnelerden, onların görünenlerinden ve görünmeyenlerinden Allah'a sığınırız" buyurdu. Sahabeler: "Fitnelerden, onların görünenlerinden ve görünmeyenlerinden Allah'a sığınırız" dediler. Rasulullah (s.a.s): "Deccal fitnesinden de Allah'a sığınırız." buyurdu. Sahabeler: "Deccal fitnesinden de Allah'a sığınırız" dediler. (Müslim) Rasulullah (s.a.s) iki mezara rast geldi ve şöyle buyurdu: "Bunlar insanlarca mühimsenmeyecek bir suçtan azab görüyorlar. Biri bevlettikten sonra korunmadığı ve dikkatsiz davranıp pislikten kaçınmadığı için, diğeri de dedikodu yaptığı için." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei) Abdullah b. Ömer (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Sizden biriniz öldüğünüzde sabah, akşam ahiretteki yeri kendisine gösterilir. Eğer ölü cennet ehlinden ise kendisine cennetliklerin makamları gösterilir. Eğer cehennemlik ise cehennemliklerin yerinden gösterilir." (Buhari, Müslim) Kabir azabı, mutluluğu ve ruhun cesede nasıl döneceği konularına yalnız Rasulullah (s.a.s)'den gelen sahih hadislerde bildirildiği şekilde inanmak gerekir. Bu meseleler gaybi gerçekler olduğundan kişilerin kafalarına göre eklemeler yapmaları doğru değildir. Bütün bunlara bize bildirildiği şekliyle inanmak gerekir. Bunların gerçek mahiyetini ise ancak Allah bilir. Kabir azabı berzah azabı demektir. Kişi kabir azabını hak ettiği halde ölürse ister gömülsün, ister yırtıcı hayvanlar tarafından yensin, ister yakılsın, ister boğulsun, muhakkak bu azab kendisine verilecek ve kişi bu azabı ruh ve bedeniyle tadacaktır. Kabir azabı hakkında Rasulullah'ın bildirdikleri dışında yorum yapmamak müslümana yakışan yegane tavırdır. YaŞuha adlı üyeden alıntı
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
06 Ağustos 2011, 11:28 | Mesaj No:49 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: Kabir azabı yoktur Onların cansız ölüler olduları doğrudur. Fakat bu kavram henüz ölmemiş insanlar için geçirlidir. Yani bizler için Örneğin bir ayette mealen "onlar sizi işitmezler işitseler bile cevap veremezler" başka bir ayette sanırım enam suresinde olması lazım."şehitler için mealen" Allah yolunda ölenlere ölüler demeyiniz onlar rableri katında nimetlendirilmektedirler.Ve arakalarından geleceklere müminler için hiçbir korku olmadıklarını müjdelemek isterler"buyurulmaktadır. Bu ayetleri birlikte düşündüğümüzde Allah yolunda ölenlere korku olmadığı nimetlendirİldikleri kafir olarak ölenlerin için zor bir kabir süreci başladığı anlaşılmaktadır. Şehit olarak ölen insanlar bizim için ölü olarak kabul edildiği halde cenabbi Allah onların bilinçli bir şekilde arkalarından gideceklere mesaj göndermekteler. Bu mesajı kuranın vasıtasıyla diri insanlara göndermektedirler.KAMER34 TEN ALINTI... Şimdi güzel abim,Allah yolunda öenlere ÖLÜLER DEMEYİNİZ hitabı ŞEHİD DİR DEYİNİZDİR bunu anlamak için çokta uğraşmamk gerekir ve ayetin devamındada,onları katımızda bi katat beslenmektedir,ise MÜSLÜMANların Allah yolunda ölmeye TEŞFİKTİR,Çünkü her insanda fıtri olarak ÖLMEKTEN korkar,.... Ayrıca ayetetde rabbimizin dedği gibi bi ayırıma gidilmekte ÖLÜLER arasında ve buda gayet adilene bi AYIRIMDIR,bu gün insanlar için yatakta döşekte ölmek ne kadar güzel geliyorsa ŞANI YÜCE RABBİMİZ içinde KENDİ, YOLUNDA ÖLENLER hoş ve tekdir olunuyor ve rabbimizde BENİM YOLUMDA ÖLENLERLE ,YATAKTA DÖŞEKTE ölenler bir değildir ha kişi Allah yolunda cehd etmiştir ama şehidlik değilde sıddıklık nasip olmuştur buda daha güzel bi kademe üstte olan bi konumdur ..Burda yatakta ölmeden bahsettiğimiz kişiler sıradan yaşamışlar içindir hiç bir islami mücadelesi olmayan sadece amacı dünya olanlar içindir... not...burda yaptığınız ayetlerle olan yorumlarınızın hepside KABİR İLE İLGİLİ AYETLERDE DEĞİLDİR,ÖLÜM İLE İLGİLİDİR...Bu konu hakkında yazanlar lütfen kabirile ilgili bi çok ayet olmasına rağmen niye BAŞKA KONULARLA İLGİLİ AYETLERİ ALIYORLAR HALEN ANLAMIŞ DEĞİLİM... Şehidlik[Allah yolunda ölmek] konusu başkadır.. ölüm konusu başkadır... kabir konusu başkadır ,karıştırmayalım lütfen...AYRICA MÜMİN 46 ayetet kabirle ilgili değildir tekrar tekrar ediyorum... |
07 Ağustos 2011, 15:28 | Mesaj No:50 |
Durumu: Medine No : 14060 Üyelik T.:
05 Ağustos 2011 | Cevap: Kabir azabı yoktur
Bismillahir-Rehmanir-Rahim Kabir azabi vardir bu peygamberimizin (s) hadislerinde vardir.Biz o hadisleri kabulleniyoruz cunki Rabbimiz Kurani-Kerimde Peygamberiniz (s) neyi kabullaniyorsa siz de kabullenin diyor |
Konuyu Toplam 17 Kişi okuyor. (0 Üye ve 17 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Cehennem Azabı Nasıldır ? | İslaminesil | Videolar/Slaytlar | 0 | 06 Nisan 2016 19:54 |
Cehennem Azabı | YaŞuHa | Muhtelif Konular | 0 | 24Haziran 2011 19:38 |
Kabir Ziyareti | NUR | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 4 | 14 Nisan 2009 09:22 |
Kabir nasıl hazırlanır? Kabir hazırlanırken nelere dikkat edilmeli? | Belgin | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 0 | 14 Nisan 2009 09:17 |
Mahşer azabı olacakmı bilgi verirmisiniz | MERVE DEMİR | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 0 | 08 Nisan 2009 10:51 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|