Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Bilgi Dağarcığı (https://www.forum.medineweb.net/501-bilgi-dagarcigi)
-   -   Şeyh, Müridini Kurtarabilir mi? (https://www.forum.medineweb.net/bilgi-dagarcigi/30807-seyh-muridini-kurtarabilir-mi.html)

Yitiksevda 11 Aralık 2014 21:41

Şeyh, Müridini Kurtarabilir mi?
 
Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’nin Altınoluk Dergisi’nin Aralık sayısında yayımlanan makalesi birtakım yanlış tarikat anlayışlarına açıklık getiriyor.

Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” (en-Necm, 39)

“Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır…” (el-Bakara, 286)

Demek ki uhrevî bakımdan bir insanın kendi kendine vereceği faydayı da zararı da cümle âlem bir araya gelse veremez… Hakkʼın emirlerine isyan ederek kendisine zulmedeni -Allah dilemedikçe- hiç kimse azaptan kurtaramaz. Îman ve sâlih amellerden uzak durarak ebedî kurtuluş yolunda kendisine hayrı olmayana, hiç kimsenin hayrı dokunmaz.

Bu bakımdan fânîlere güvenerek, yani onlardan vefâ ve yardım umarak Bâkîʼyi unutmak ve Hakkʼın emirlerine bîgâne kalmaktan daha hazin bir hamâkat olamaz.

ŞEYHİMİN ETEĞİNE YAPIŞIRIM, O BENİ KURTARIR

Unutmamak îcâb eder ki bütün fânîler, Cenâb-ı Hakkʼın dilemesiyle var olmuş ve yine Oʼnun dilemesiyle varlıklarını sürdürebilmektedirler. Herkes ve her şey Oʼna muhtaçtır. O hâlde, Bâkîʼyi unutup fânîlerden medet ummak, onlardan vefâ beklemek, nefsin bir aldatmacasıdır.

Kendisini amel-i sâlihlerle donatmadan; “‒Ben filân kimsenin eteğine yapışırım, o beni kurtarır.” gibi hayal ve vehimlere kapılanlar, ancak kendilerini aldatmış olurlar. Zira kimse kimsenin yerine ölmediği gibi, âhirette de hiç kimse bir başkasının hesâbını üstlenmez.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Yükü (günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için(başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabâsı da olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez…” (Fâtır, 18)

Dolayısıyla herkesin kendi derdine düşeceği mahşer gününde ilâhî rahmete ve Efendimizʼin şefâatine nâil olabilmek için; bugün tevbe, istiğfar, ibadet ve sâlih amellere sarılma mevsimindeyiz. Önümüzdeki; kabir, kıyâmet, mahşer, hesap, Sırat gibi zor ve çetin geçitlere, bugünden hazırlanmak mecbûriyetindeyiz.

Bir gün yoksulun biri, Câfer-i Sâdık Hazretleri’ne:

“–Neden gece-gündüz çalışıp durmaktasın?” diye sormuştu. O da şöyle cevap verdi:

“–Baktım ki, benim işimi bir başkası benim gibi yapamıyor, ben de kendi işimi kendim yapmaya karar verdim ve tembelliği üzerimden attım. Yaratıldığımdan beri, rızkım bana gelip yetişiyor. Bu yüzden ne hırsım kaldı, ne de tamahım.

Bir gün ölüm gelip çatacak, kimse benim için ölmeyecek. Bu sebeple ölüme hazırlanmaya ve onu karşılamaya koyuldum. (Ürpertici ölüm hakîkatini güzelleştirecek olan sâlih amellerin gayretine yöneldim.)

Diğer taraftan, insanlarda da bir vefâ görmedim. O yüzden de cân u gönülden Allah Teâlâ’nın vefâsını tercih ettim. Bundan başka her şeyi terk ettim. (Bütün bunların «zıll-i zevâl», yani bitip yok olan fânî gölgeler ve boş hayaller hükmünde olduğunu idrâk ettim ve onlara ümit bağlamaktan) vazgeçtim.”[1]

HERKES KENDİ YÜKÜNÜ TAŞIYACAK

Şu hâdise ne kadar hikmetlidir:

Büyük müçtehid Ahmed bin Hanbel Hazretleri, Bağdat’ta pazardan dönerken, onu elinde çantasıyla gören biri koşarak gelip, çantasını taşımak ister. Hazret, çantasını vermek istemeyince de adamcağız:

“–Efendim, büyüklerimize hizmet, bizim vazifemizdir.” diyerek ısrar eder. Ahmed bin Hanbel Hazretleri ise bu söze, şu hikmetli ifâdeyle mukâbelede bulunur:

“–Biz kendimizi çantası taşınacak büyüklerden bilirsek, bu kibir olur; küçüklerden biri olduğumuzun delilini teşkil eder. Bu sebeple, bizi büyüklerden bilmek, size sevap kazandırsa bile, bizi gaflete sürükler. En iyisi, kendimi, çantası taşınacak büyüklerden biri saymayıp yükümü kendim taşımalıyım. Çünkü mahşerde de herkes kendi yükünü kendisi taşıyacak ve kimse kimsenin yükünü yüklenmeyecektir.”

Bu bakımdan her birimiz, ömür sermâyemizi sâlih amellerle değerlendirmek için, bugün ciddî bir gayrete girmeliyiz. Unutmayalım ki, ilâhî imtihan dünyasındaki bu fânî hayat nîmeti, bir defaya mahsus lûtfedildi. Ecel senedimizin meçhul vâdesi dolduktan sonra, artık ne bir tehir söz konusudur, ne bir tekrar, ne de bir telâfî imkânı…

Dipnot: [1] Ferîdüddîn Attâr, İlâhînâme, İstanbul 2010, s. 121.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Aralık, Sayı: 346, Sayfa: 032.

kalbi mecruh 12 Nisan 2016 11:37

Cevap: Şeyh, Müridini Kurtarabilir mi?
 
Okunması gereken güzel bir yazı...


SAAT: 04:19

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306