|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KayıpKentli,Açılış Tarihi: 01 Aralık 2008 (21:09), Konuya Son Cevap : 03 Aralık 2008 (11:41). Konuya 10 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
01 Aralık 2008, 21:09 | Mesaj No:1 |
EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:) EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:) NOT: AŞAĞIDAKİ YAZI YÜZDE YÜZ KENDİSİYLE AYNI DÜŞÜNMEDİĞİM AMA YİNE DE DURUŞUNU ONURLU VE ŞEREFLİCE BULDUĞUM ARKADAŞIM AKINCIYA AİTTİR... ÇALIŞMASININ İÇİNDEKİ DOĞRULAR İSLAM'A YANLIŞLAR İSE KENDİSİNE AİTTİR..BU ÇALIŞMAYI AKINCI YAZMIŞ; ONA ALLAH TARAFINDAN YAZDIRILMAMIŞTIR. O YÜZDEN BU YAZIYA HUCUM EDİLEBİLİR, SALDIRILABİLİR HATTA ÇAMUR ATILABİLİR; NİHAYETİNDE ACİZANE BİR KUL(İNSAN/BEŞER) YAZMIŞTIR. BU ÇALIŞMA LEDUN İLMİ KILIFI ADI ALTINDA HASAN BASRİ EBU HANİFE MEVLANA VE ALLAH RASULU İLE GÖRÜŞÜLEREK HAZIRLANMIŞ FALAN DA DEĞİLDİR. HER KİM BUNU İDDA EDİYORSA ALLAHA VE PEYGAMBERİNE İFTİRA EDİYOR DEMEKTİR. DOĞRULAR ŞU ŞEHYİN BU TARTİKATIN FALAN ÖRGÜTÜN KEŞMEKAN ALİMİN DEĞİL; YALNIZCA ALLAHINDIR. YANLIŞLAR İSE ÇALIŞMANIN SAHİBİNE AİTTİR.. Söz AKINCIDA: Ehli Sünnet ve Muhalifler-1 Bir kardeş artık tam bir Ehli Sünnet olmamı kınamış veya yadırgamıştı; Ehli Sünnetin de diğer mezhebler ekoller okullar gibi sonradan icad edilmiş bir din yorumu olduğunu söylemişti… Ona şu cevabı vermiştim burda da yayınlayalım inşallah faydalı olacağına inanıyorum; Ben her zaman için "cadde i kübra" yani evvela "Kuran Sünnet ve Ashab-Tabileri Selef" (1) yolu üzere oldum tanıyan herkes bilir en farklı ve uç yerlerde olduğum zamanlarda bile her zaman en azında idealize ettiğim yapsam da yapmasam da kabul edip onadığım şey önce "nakil" önce "kaynaklar" yani "edillei şeriyye" olmuştur.. Yani en sapma olduğu zamanda dahi önce Kuran Sünnet ve İcma yolunu öne almaktaydım yani önce Ehli sünnet (2) idim.. Fakat belki bunun içeriğini batılla veya bidatla doldurmakta idik. Bunun sebebi de Ehli Sünnetin Menhecini (3) bilmiyor oluşumuzdu. Evet evvela ehli sünnet olma taraftarı amma ayrıca da sufi selefi şii mürcie harici itizal vs her yerden bir şeyler alınacağını söylemekteydim. Oysa baktık ki aslında Ehli Sünnet zaten tüm ifrat ve tefritlerin ortasında ve Peygamber ve Ashabı ve sonraki ve önceki tüm Velilerin yolu üzere Vasat-Kemal yolu. Diğerlerinin her biri hak üzere isabet ettikleri yerlerde ehli sünnetle mutabık veya muvafık. Ayrıldıkları yerlerde ise sapmalar başlıyor ya da en iyi ihtimalde riskler.. Ehli Sünnete göre Edillei Şeriyye genellikle Kuran-Sünnnet-İcma ve İçtihad (4) diye sıralanır. Bazı küçük nüans farklarıyla birlikte tüm ehli sünnet akidede birdir fıkıhta da usulde bir füruatda farklıdır. (5) Ve bizim için tabiri caizse yüzde yüz taklit mercii sadece Peygamber as dır. Kuran ve Sahih Sünnet tam bir kat'iyetle bağlayıcıdır. Diğer her kulun hatası atılır güzel yanı alınır. Buna ashab ve selef dahi dahildir. Biz ashab ve selefi dahi her birinin hatalı ya da zaif yönlerini değil isabetli ve sahih salih sıddıkiyet cihetlerini taklitle ve de ashabın ve ümmetin-ehli hal vel akdin- (6) batılda icma etmeyeceği kesin olduğu için icma ettikleri mevzularda taklitle mükellefiz. Bizim için Beyani bilgi (Kuran Sünnet İcma İçtihad) evvela ve olmazsa olmazdır. Sonra da İrfani bilgi (keşfi bilgi) ve Burhani bilgi(bilimsel bilgi) lazımdır her üçünü de cem ederiz. Dini de Bilimi de Kültürü Örfü de cem ederiz; dine uymaları koşuluyla.. Evvela din ve beyani bilgi vardır esas. Nakil vardır. Ve bu, her konuda kemal yolu üzere yani vasat dengeli çok yönlü çok vasıflı ve cami olan ehli sünnetin genel tarzıdır.. Ayrıca Muhammed as dan ve Ashabından Ehli Beytinden Raşid 4 Halifesinden günümüze dek İslam; Devlet olarak -Laik TC kafirine dek- hep devam edip kesintisiz bir şekilde bayrak yarışı devam etti altın silsilelerle; Evet Resulullah Aleyhisselam dan bu güne dek gelen tüm devletlerimiz İslam Hilafet devletleridir ve kah muhalefette kah iktidarda olaraktan dini yaşama ve yaşatma noktasında bu bayrak yarışında bu silsilede tüm veliler öncüler tüm sıddık sabikun, taifetül mansura (7) yani; bazen halife bazen sultan bazen gazi kumandan veya alim olarak bazen akıncı bazen kıyamcı olarak ama her zaman ehli sünnet olmuşlardır ve din ehli sünnet vesilesi ile bize gelmiş. Bütün büyükler genel olarak ehli sünnettir belki bazı nüans farkları vardır ya da kişisel zaaf yahut hatalar isabetsizlikler.. Dini yaşayan ve yaşatanlar aşağıda çok önemli gördüğüm akıncı ve kıyamcılar ve benzer ehli sünnet velilerdir... Bu konuda ayrıca "Hilafet ve hamisi-hamili olan Saltanat; Laiklik ve meyvesi Demokrasi" (8) adlı eserime bir daha göz gezdirmeli herkes.. Allah; dinini kimler eli ile korudu bu güne getirdi iyi bilelim.. Kısacası kardeşler, Ehli Sünnet vel Cemaat; hep buradaydı merkezde dengede Hak üzere Vasat Muvahhid ve Cami idi; diğer ekoller sonradan uydurulmuş din yorumlarıdır (9) ve de zıt oldukları birbirlerinden (10) ve tabii olarak da merkezden Hak dan uzaklaştı saptılar.. Diğer ekol ve okullara gelince.. Sufist ve Şii kesimde yaşayan lidere havaledir din. "efendim bilir" der geçerler ve uçlaşanları gulatları açıkça kafir olur alimleri önderlerini ilah rab edindikleri için.. "Onlar alimlerini rabler edindiler" ayetindeki durum ve daha bir çok sapma sözkonusu olmuştur bu kesimde. Gasalin elinde meyyit olup da küffarın elinde şehit olmaktan genelde kaçarlar.. Kör bir taklit ve itaat bu kesimi sapık gulatlarını da kafir yapar.. Bir çok sapma veya küfrleri mevcuttur. Reyci Mutezileci Mealci Felsefeci kesimde ise "Siz dininizi Allah a mı öğretiyorsunuz" ayeti başta olmak üzere bir çok ayet ve hadis inkar ya da ihmal edilir, her konuda aklı naklin önüne alarak "ben bilirim" cilik yaparlar.. En iyi halde bile bir sapma vardır gulatları kafirdir. Evet uçlaşanları hele hele demokrasi küfrüne şura adı altında kapı aralayan veya açıkça demokrasi dinini onaylayanları kafirdir. İrcacı ılımlı mazoşist islamcılar ise gerek günlük hayatta gerekse dava konusunda amaca giden her yolu her sapma ve takiyeyi tavizi aynen Hıristiyanlar gibi "her yolu mübah" görürler ve sapmış kardeşlerimizdirler uçlaşanları gulatları ise kafirdir. "Cihad hoşunuza gitmese de sizin için hayırlıdır" gibi veya "tağuta küfretmek" ayeti gibi bazı ayetler ve hadisler inkar veya ihmal edilir burda. Bunlara göre bir anlamda haşa Allah ın Celal esması celali sıfatları ve Kahrı Azabı gazabı ve Cehennemi yoktur. Kafirlerin avukatlığını yaparlar, cehennemin ateşini söndürmeye feshetmeye çalışırlar. Dini kolaylaştırmak gibi bir takıntıları vardır ve seküleristler gibidirler islam toplumunun içim temiz ci laikleridirler.. Şehvet kurbanı olan, Şeytanın soldan yaklaşıp saptırdığı Salebe tipi bunlara çok oturmaktadır.. Harici tekfirci grupta ise sadistlik ve nefsi hevai bir kini islamileştirip dinin tevhid ve tekfir kılıcını şeytani nefsi amaçları uğrunda sui istimal etme vardır. "Allah adına ağızlarınızla bu helal bu haram demeyin" ve benzer daha bir çok ayet hadis inkar veya ihmal edilir bu ekolde. kültür sanat örf ve mezhebi ihtilaflar delile dayansa da farklılıklarımız ve hayata dair ayynen Yahudilerde Ferisilerdeki gibi "her şey günah" tır adeta.. Lafızcı ve şekilci, ve Sünneti ve Ashabı asla oldukları gibi kabul etmeyip tahrif ederek sadece celali yönlerini öne çıkaran bir yahudi tarzları vardır. "Allah ın rahmetini onlar mı taksim ediyorlar" dendiği durumdadırlar dini tekellerinde görürler.. Ve din yaşanmaz yaşanamaz bir dindir adeta. Bunlara göre de adeta Allah ın haşa Cemal esması cemali sıfatları ve Rahmeti Lütfu ihsanı ve de Cenneti yoktur varsa da bunların tekelindedir, haşa sanki Yaradanın avukatı gibidirler.. Dini zorlaştırmaya bayılırlar ve ortacağlı skolastik batı gibidirler islam toplumunun ruhbanları ya da papazları denebilir bunlara da.. Sapıktırlar uçlaşanları kafirdir ve şu anda kendileri cihad şartları oluşmadı (?) bahanesi ile cihad etmeyi tasvip etmeyip hatta cihad eden tevhid gazilerine sürekli propagandalarıyla saldırıp duranları ise hem kafir hem de haindirler.. Şöhret kurbanı olan, Şeytanın sağdan yaklaşıp sapıttığı Kuzman tipi bunlara çok uymaktadır.. Şimdi bir tasnif yapalım Hak ka göre... 1) İslam Ümeti İslam Milleti elbette sadece Ehli Sünnet den ibaret değildir. İslamım diyen insanlar içinde Ehli Sünnet ana yol ve gövde diğerleri ise yan dallar kollar bir kısmı asi kardeşler sapmış kardeşler ve de bir kısmı da zındıklar kafirler münafıklardır.. Biz evvela Fussillet 33 de emredilen kimlikle isimlenmek ve üst ve asli kimlik asıl isim ve sıfat olarak onu kullanmak isteriz. MÜSLÜMAN! Yani ehli sünnet eşittir iman islam değildir. Bunu dersek sözde bazı ehli sünneler yani harici tekfirciler gibi oluruz zaten. Fakat en sahih en aslına uygun hatta aslı olan yol genel manada Ehli Sünnet Vel Cemaat yani Fırkai Naciye dir. Ve Ehli Sünnet kendi içinde usulde birse de füruatda bir yelpaze teşkil eden bazı farklılıklara sahipse de genelde ve hele hele akidede ihlasda diğer sapık mezheblere göre tam bir Hak üzere tam İcma üzeredir. Onun içinde de Sıddıklar Sabikun dediğimiz Taifetül Mansura yani öncüler-veliler vardır hem ihlası tam hem akidesi tam hem sözü hem ameli yani kamil insan.. Sıddıklar Sabikun yani Taifetül Mansura hep Ehli Sünnet vel Cemaat dan çıkar.. Bu konuda " Hilafet-Saltanat ve Laiklik-Demokrasi" adlı yazımda yeterli bilgi vardır.. 2) Diğer İslam mezheb ekol cemaat ve tarikatlarına gelince; Ehli Kıble olan yani Müslüman olanları, son tahlilde sapma ve günahlarına rağmen Müslüman Muvahhid olarak karşımıza çıkanları kardeşimiz sapmış da olsa müslim kardeşimizdir. (11) Kendilerine sahip çıkarız amma saptıkları yerleri red ederiz.. 3) Bu ekollerden şia sufizm harici irca itizal gibi temel muhalif-sapmış islami mezheblerden gulatlaşanları yani uçları kafirdir mürteddir zındık veya münafıktır... Bunların gulatların artık islamla alakaları kalmamış ayrı birer din (12) olmuşlardır. Tıpkı şunlar gibi ki; İslamla artık hiç bir alakası kalmamış en iyisi bile kafir olan birçok mezheb vardır ki onları saymayalım bitmez; Nuseyri, Dürzi, Bahai, Yezdi, Rafızi, Keysaniye, Cehmiyye, Müşebihe Mücessime ve Muattıla, Haşhaşiler, Karmatiler, Kalenderiler, Hurufiler, Vahdetivücutçular, Rabıtacı Halidiler.. vs.. Böyleleri yani 3. şıktakilerin tamamı, Ehli Kitab dan dahi aşağıdır ve muzırdırlar. (13) Aynı Kitabsızlar yani Ateist, Laisist, Demokrat, Komünist, Faşist, Hinduist, Budist, Şintoist, Maniheist, Şamanist, Zerdüştist vs ilkel dinlerden ve dinsiz olanlar gibidirler... Gulat şia yani rafıziler, ve gulat sufiler mesela vahdetivücutçu ya da rabıtacılar, mesela hümanist takılan ve demokrasiye cevaz veren gulat mürcieler ve aklı ve hümanı Hak ve Şeriat ın yerine koyan gulat itizalciler ve mücahidler de dahil herkesi tekfir eden dini tekelinde gören gulat havaric rahatlıkla kendilerine "Kitapsız" dememden alınabilirler ayynen öyleler çünkü... Zaten bir rafıziden bildik rafızi küfürlerini delillendirmesini istediğimizde, ya da bir vahdeti vücutçu yahut şeyhe rabıtacı yogacı sufilerden bu ve diğer küfürlerinin küfr bidat şirk hurafe olmadığına dair delillendirmelerini istediğimizde; ya da bir gulat reyciden tüm sünnet ve icmayı inkar edip kitabı hevalarına göre tevil etmeleri küfrünü delillendirmelerini istediğimizde; ya da bir gulat hariciden gulat mürcieden herkesi cennete ya da herkesi cehenneme yollama yetkilerini ve diğer sapıklıklarını delillendirmelerini istediğimizde Kitab ve Sünnet den ve İcma dan delil getirememekteler, getirmeye kalksalar da her birinin kendince kafirce metodları batıl fasit tevilleri vardır bu bildiğimiz kuran sünnet değil uydurdukları hayal vehim batıl olan bir tahrifli tariften ibarettir. Mesela vahdeti vücutçu bir sofi öyle teviller yaparak okur ki Kuranı, tüm kitabı ve dini "tersinden" okutur adama. Nebileri kafir zalim gafil cahil –haşa- yapar Firavunu Nemrudu Ebu Lehebi ve kafirleri zalimleri de –haşa- Hak üzere muvahhid olarak tanıtır.. Bu Satanist bakış açısı bunlara sofiye ye mahsus değil, başka versiyonlarıyla tüm gulatlarda var. Ortak noktaları kafir zındık olmaları heva dininden olmalarıdır. Kısacası Kitabsız demekle haklıyız, Ehli Kitaba sorduğumuzda neden bu küfr ve şirk ve sapık inanc üzere olduklarını; en azından onlar kitablarından muharref de olsa kaynaklarından ve de kaynağa sadık kalarak aynen orda emredileni beyan ederek cevaplamaktadırlar. Beriki zındıkların ise ne kitabı var ne dini;Heva ve Şeytanları var Kuruntuları (14) var Dostları (15) Şeytandan aldıkları vahiyler (16) var o kadar..Ve Müslümanlara en büyük zarar bir çok alime göre bunlardan dahildeki zındık kafirlerden sureti hakdan görünenlerden gelmektedir.. "Hilafet ve hamisi-hamili olan Saltanat; Laiklik ve meyvesi Demokrasi" adlı çalışmamda da beyan ettiğim gibi akıncılar vardır bir de kıyamcılar vardır. Her ikisi de "öncüler-sabikun-sıddıkıyn" dediğimiz "veliler"i yani "taifetül mansura" yı oluşturur..Evet taifetül mansura ayetten ve hadisten çıkarsamalarımıza göre açıkça gözüküyor ki; bazen iktidarda bazen muhalefette oldu ve hep var oldu. Ve tabi ki; tarihte "hak kı tutan kaldıran" ların gerek kıyamcı gerek akıncı olsun hep nedense(?) bildik ehli sünnet vel cemaat denen zatlardan çıktığını görmek lazım.. Mutezili ibni sina tabip idi tebabet kitabı yazdı keşifler kimse onun kevni ilimlerdeki başarısını kınamamış hatta alkışlamıştır; amma hızını alamadı ve felsefeyle uğraştı; Aklı kutsayan felsefeci farabi bazı yunan felsefesini iyi analiz etti; Karmatiler hacerül esvedi çalmaktan tutun komün hayatının aynısı olacak çarpıklıklara düştü; Rafızi ekol her zaman ya moğolla ya haçlı batıyla ya başka düşmanla bir oldu hep ayak bağı oldu gazi halife ve sultanlara hep fitne çıkardı; Hariciler de yanı şekilde sürekli fitne yaptı ya da ayak bağı oldu; Gulat itizalciler ve ircacılar aynı miskin mistik Vahdetivücutcular veya yogacı Rabıtacı nakşi müşrikler gibi "mealciler ve vahdetivücutçular" (17) adlı yazımda ve de "şeytanın vahiyleri" adlı yazımda da bahsettiğim gibi biri aklı kutsadı biri sezgiyi amma ikisi de nefse zor gelen amelleri emreden beyani bilgiyi inkar ya da ihmal etti; Evet Burhani ve sözde İrfani bilgiyi kutsadılar da işin başı olan Beyani bilgiyi inkar ya da hal diliyle ihmal ile inkar ettiler.. Şeytan birine felsefi vehimler olarak öbürüne de bazı ****fizik harikalar olarak vahyetti, bekledikleri şartlandıkları nefislerine hoş gelen şekilde takıntılarını kibir ve inatlarını artıracak şekilde vahyetti süsledi ve azdırdı.. Ayetden Hadisten anladığımız üzere; Hak ya örtülerek -tektüm geçer ayette- ya da batılla karıştırılarak ve sureti hakdan görünerek -telbis ifadesi geçer aynı ayette- (18) tahrif edilir. Bu tür zındıklarda hak yer yer örtülüyor yer yer de batılla karıştırılıyor.. Neyse, dönelim Ehli Sünnete; Ehli Sünnet den olanlar ne yaptı ne koydu ortaya??? diye sorarsak eğer el cevap: Gazi Tarık Bin Ziyad olup haçlıyı, Halife Ömer Bin Abdulaziz olup fitneyi ve zulmü, Halife Harun Reşid olup yine fitne ve zulmü, Gazi Sultan Salahaddin olup haçlıyı Gazi Sultan Baybars olup moğolu, Gazi Halife Sultan Süleyman, Ebu Suud Efendi, Zembilli Ali Efendi, İmam Birgivi olup Gazi Barbaros Hayrüddin Reis Şehid Akıncı Kasım Bey olup tapınakçı haçlı avrupayı tokatladı...... Şehid İmam Hüseyin, Şehid İmam Zeyd, Şehid Abdullah Bin Zübeyr olup, Şehid İmam Ebu Hanife Şehid İmam Ahmed Bin Hanbel İmam Şafii, İmam Malik, ve Ehli Beyt imamları, Şehid İmam İbni Teymiyye, Şehid Patrona Halil, Muhammed Bin Abdulvahap, Şehid Çakırcalı Mehmed Efe, Halife Sultan Abdulhamid, Mustafa Sabri Efendi, Şehid Seyyid Kutub, Şehid Abdullah Azzam olup zulme ve bazen de küfre zındıklığa nifaka karşı kıyam etti direndi mücadele verdi baş eğmedi.. Bu zatlar kimi dahildeki fitnecilere ya da zalimlere ve nifağa ve mürtedlere kimi haricteki düşmanlara asli kafirlere kimi de her ikisine karşı gaza etti, kılıcıyla kalemiyle emeğiyle teriyle gaza ettiler... Kimi Fütuhatçı Akıncı kimi Kıyamcı Akıncı ve hepsi de Ehli Sünnettir... (19) Daha birçok sadık şehid salih alim bilim adamı sanatçı halife sultan siyaset adamı çıkmıştır… Ha bir şey daha, ehli sünnete en şiddetle saldıranlar 2. şıkta saydığımız sapmış müslüman kardeşlerimizden ziyade zındık kafir mürted olan 3. sıktakilerdir. Ve bunlar henüz islamdan çıkmamış olan sapmış bazı kardeşleri 2. sınıftakileri de kendi çukurlarına çekmekte bu yönde onların aşırılıklarını körüklemektedirler. Ve günümüzdeki bir çok şii aslında sapık şia da değil kafir "rafızi" (20); bir çok harici (21) aslında hz Ali zamanındakiler gibi, bazısı ahmak gafil amma sapkın müslim bir çoğu da kafir münafık değil belki "tamamı" hain münafık ve ihanet üzereler mürtedler, (zira Hz Ali ve selef zamanındaki yani İslamın "güçlü" ve 3 kıtaya hükmettiği günlerinde dahilde bazı pürüzler fitneler çıkarıp isyan ve savaş çıkarıp halifeye devlete ayak bağı olmak ile, günümüzde İslam Hilafet Devleti nin olmadığı ve yaklaşık bir asırdan beri İslam Milletinin ezildiği zulme uğradığı ve "hilafetin kafir ve mürtedlerce ilgasından beri "her müslümana "cihadın farzı ayn" olduğu böyle bir zamanda hariclik tekfircilik yapıp ve kendileri cihad etmedikleri gibi mücahidlere de tekfir veya tahkirlerle etiket vurup cihada engel olarak yahudilerin ve yahudileşmiş tapınakçı laikçi kafir dünya düzeninin ekmeğine yağ sürdükleri için hem kafir hem de hain mürteddirler yaptıkları şey tam bir "ihanet"tir.. Evet o zamankilerin bir çoğu kafirdi şimdikilerin belki de hepsi kafir ve de hain!); bir çok mürcie (22) ve itizalci reyci felsefeci (23) aslında eski bazı makul mürcieler ve makul mutezililer reyciler gibi değil batı patentli ideoloji denen dinlere mesela sola sağa veya demokrasiye laikliğe vs cevaz verip batıla fetvalar dağıttıkları için "aklı" ve "hümanı" Allah yerine koydukları için açıkça kafirler; bir çok sufist eski bazı mistikleri gibi sapmış ya da bidat ehli değil ya "vahdeti vücut" kafirliğinde ya "rabıta" (24) denen şirk üzere ya "şeyhperest", "küffar elinde şehid olmaktansa zındık gassallar elinde meyyit olmayı" seçen evet bu tür yollardalar, açıkça dalalet ve tağutlara yardakçılık ederek de küfr hatta ihanet üzeredirler.. Asrı Saadetten bu yana gelmiş geçmiş İslam Hilafet ve Sultanlıklarına olan tekfirci veya tahkirci, onlara kafir deyen veya hepsini birden zalim olarak gören gösteren (İslam Devletlerinden -Harun Reşid den Salahaddin den Baybars dan Süleyman dan İbni Teymiyye den Ebu Suud dan Muhammed Bin Abdulvahap dan Abdulhamid den.. vs- yana her bir sapık fırkanın kuyruk acıları vardır da ondan) çarpık sapık batıl bakışlarından bahsederken haricilerin, felsefeci akılcı reyci itizalci hümanistlerin ve rafızi şiilerin ve sapkın sofilerin bu konuda da düştükleri batılı, "Hilafet-Saltanat" konulu çalışmamda bu tarih ecdat ve ehli sünnet düşmanlığını yeterince açmıştım... Ayrıca; bunlar zıtlardır, birbirini doğurmuş olan ve birbirini itmiş olan ve birbirinden beslenen zıtlar, ifrat ve tefritlerdir.. Evet alemde ve ademde nasıl ki esmada ve eşyada genel manada bir zıddiyet veya çiftlilik var; aynı durum burada da mezheblerin kutuplaşmasında da sözkonusu olduğunu izah edelim.. Bakınız; bizim zıddiyet kuramımız doğunun ve batının kafirleri gibi değil. Ama mesela, freud marks gibi yahudi ve tapınakçı şeytanistler şark kaynaklarından bilhassa islami ilimlerden çok şey çalmışlar ya da kısmen isabet etmişlerdir. Mesela "tez-anti tez-sentez" diye diyalektikten bahseder batılı kafirin biri, veya şarkın kadim hint küfrü de şimdiki devamları da "düalite" adı altında bir şeyler söyler dururlar hatta o kadar abartırlarki haşa Yaradan ile Şeytan rakip ve benzer denk içi uç güç olmuştur bu kafirlerde.. Geleyim işin aslına; Allah ın zatından ve tüm esmasını kapsayan ismi Lafzatu-Allah dan başka diğer esmada ve de eşyada alemde ademde umumiyetle bir zıddiyet görürüz. Buna ne marks kafirinin "diyalektiği" ne de hinduistin zerdüştinin "düalitesi" ve "ying-yang" i gibi yahut da felsefecilerin "kitabdaki iki el" bahsi işte bu zıddiyettir diyerek inanmıyoruz.. Yahut da diyalektikçilerin veya düalitecilerin abarttığı kadarıyla veya birebir onlar gibi inanmıyoruz. Onlar var olan bir hakikati çarpıttılar; ayrıca tambir düalite var mıdır yokmudur onu da tartışmak lazım. Fakat genel manada bir kutuplaşma vardır, ki; Mesela ; esmada ve eşyada zaman zaman bir zıddiyet ve çiftlilik göze çarpmakta ve bu da dinde değişik yerlerde beyan edilmekte ilahi bir hikmet ve imtihan olarak hayretengiz bir şekilde seyr ve tefekkür etmemiz istenmektedir. En basitinden Tevhid ancak Tekfir (25) ile bilinir. Tekfiri tamamen ortadan kaldıran biri inkar ettiği bir tağut ve batıl olmadığı için iman da etmiş olamaz….. a-Evet Ezdad ve Ezvac olarak kaim eşya. Zıddıyla misliyle benzeriyle bilinir. b-Ve Zıtlar genelde birbirine gebedir.. c-Ve zıtlar gitgide birbirini iter ve birbirlerinden ve de merkezden dengeden uzaklaşır d-Ve Zıtlar genelde birbirinden beslenir.. Bakınız bu tabiatta alemde de ademde de yani fiziksel kimyasal olarak böyle olduğu gibi zaman zaman, ademde insanlıkta da yani psikolojik ve sosyolojik olarak da böyledir.. Bahsettiğimiz "Ehli Sünnetin ana muhalifleri" ne bakarsak; --Şia ve Sufizm in liderlere endeksli, ruhanilere tapmacı "efendim bilir" ci din anlayışı ve kalbi öne alan, sezgisel bilgiyi sözde irfani bilgiyi kutsamasına karşıt olarak; Mutezilenin Reycilerin Felsefeci Kelamcıların ise "ben bilirim" ci din anlayışı ve aklı öne alan ve bilişsel bilgiyi kutsayan tarzları vardır.. (Bu arada hemen ekleyelim; zaman zaman bu mistik ve ruhanici ekolle akılcı felsefeci ekol işbirliğine ve birbiriyle dayanışmaya şer ittifakına da kayarlar beyana karşı sözde irfanın ve sözde burhanın iblisane ittifakıdır bu. Ebu Katade El Filistini hz "El cihad Vel içtihad" ında ayrıntıyla zikreder. Ayrıca bu eserde tüm bahsettiğimiz diğer sapık fırkaları bidat ve dalalet ehlini ehli sünnet gözüyle tarif ediyor açıklıyor) --Haricilerin "her şey günah" mantıkları, adeta yahudilerin tarif ettikleri haşa sadist acımasız, hiç bir mahluku affetmeyen ve merhamet etmeyen adaleti de ihsanı da olmayan sadece celali kahrı azabı olan sadece cehennemi olan bir tanrı tarifiyle aynı tarzda bir yol tutmaları, bu skolastiklik ve sadist herkesi tek tip ve kendi hevalarındakine göre bir din teviline sokmaya çalışmak bunu dikta etmek tarzlarının karşı tarafında; Mürcienin "her yol mübah" mantığını ve adeta hıristiyanlardaki mazoşist ilkesiz herkesi affeden, sadece cemali olan sadece merhameti ihsanı olan adalet ve kahrı olmayan bir tanrı anlayışları böylesine bir sekülkerist ve şekilsiz ölçüsüz mihengsiz din idrakleri vardır.. (Yine, hemen hatırlatalım; bir çok gulat mürcie var ki günümüzde aslında mücahidlere muvahhidlere karşı tam bir gulat harici tavrı içindeler; öte yandan kafirlere ve mürtedlere tağutlara ve facirlere karşı ise merhametli hoşgörülüler, yani adeta harici tekfircilerle zıddı olan mürcieler muvahhidlere mücahidlere ehli sünnete karşı birleştikleri yönler var) Ayrıca ekleyelim; bu mesele sosyo-psikolojik açıdan biraz daha karmaşıklık arzeder. Biraz daha açmak gerekir amma maksadımız mezhebler tarihi ve ihtilafları hakkında büyük bir eser hazırlamak değil bu yüzden sadece böyle kısa amma isteyene burada dediklerimizi isbat ve izah için dileyene istediği münazarada kurandan sünnetden icmadan apaçık delillerimizi getirmeyi vaad ettiğimiz bu kısa özet reddiyeyi yazdık. Şimdi az daha açalım bir iki kısa tesbit ve tasvirle; Şia ve Sufiler hakkında; Zaten şia ile sofiye temelde birdir ve sofiyyenin bir kısmı şiadan türemiştir. Mantıkları menhecleri de aynıdır . Yaşayan liderin canlı model olmadan öte hali hazırda haşa Allah ile, nebininki gibi bir irtibat içinde olduğu hatta gulatları direk masumiyet ve vahy aldığı gibisinden inançlar taşır. Bazen de bu tür masumiyet ve teslimiyet meseleleri değişik tevillerle takiyyelenir amma hal dili ortadadır.. Kör taklit ve Kulluk derecesinde Teslimiyet bu gulat Sufileri ve Şiileri kafir zındık yapar. Mesela yogacı Rabıtacı (26) ya da Vahdeti vücutçu (27) Sofiler veya Rafızi Şiiler zındık kafirlerdir. Şii imamlar veya seyit liderler ya da Sofilerde de şeyhler dediğimiz "ruhani" lerin kutsanmış imajı altında ezilen kişilikler bu zındık gassalların elinde meyyit olma derecesinde teslimiyet verir ve kolayca sürüleşir kitleler teşkil ederler amma pisliğin üstündeki sinekler gibidirler. Gene de İslam Devleti var olduğunda bunlar da tüm diğer sapık ve zındıklar gibi hesaba çekileceklerdir. Evet ehli sünnet muvahhidleri mücahidleri kemiyeti az amma keyfiyeti yüksek kimselerdir, sapık fırka mensuplarının ise sayıları çok amma kaliteleri düşük mukallidlerdir. Üstelik taklid ettikleri zındık liderler ve bidatçi dalaletçi yolları da onları asla muhakkik yapmayacaktır.. Mealciler Reyci İtizalci felsefeciler hakkında; Bunlar da "ben" putu sufi veya şiilerdeki gibi özdeşleşilmiş bir "put"da "benim şeyhim şöyle böyle" diyerekten değil direk "ben" diye yüceltilir, ve bu aşırı bencillikleri yüzünden asla bir güç olamazlar hamdolsun. Zira bunlar da diğerleri gibi nefis heva dininden olup şeytandan vahy aldıkları için az bir sayıları artsa hemen karşılıklı tekfirleşmeye veya anlaşmazlığa düşüp parçalanırlar. Kibir ehli Megaloman (28) olmaları hasebiyle aynı hariciler gibidirler karşılıklı tekfir veya tahkirleşip bölünürler, asla bir teşkilatlanma göstermezler hamdolsun. Sayıları 5 olunca ikiye bölünürler, 15 olur 3 e bölünürler onlar da kendi aralarında sürekli mitoz ve mayoz bölünmeler yaşarlar hülasa birey birey takılırlar. Sofi ve Şii kesimin liderleirnde imam ve şeyhlerinde ise Pavlus (29) gibi sahte bir karizma ve başka alicengiz oyunları hatta bazı şeytani haller istidraclar vs olduğu için kitleleri peşlerine takabiliyor bazı işgal yıllarında –şu anda olduğu gibi- tüm diğer fırkalara nazaran daha kolay ve çabucak organize olabiliyorlar. Amma batıl mumlar Güneş doğana kadardır. Ehli Sünnet Muvahhidleri Mücahidleri her biri bir mevziyi tutmuş ve hepsi şu anda umumiyetle el kaide (30) namıyla ya da ona paralel olarak hamdolsun tek sancak tek millet tek devlet hilafet yolunda birlik olmaktalar. "Allah ın ipine sımsıkı yapışıp parçalanıp ayrılmayın" ayetine ve "cemaat ol, dinle-şura-, itaat et-imama-, hicret et, cihad et" hadisine uymaktalar. Batıl cemaat ve tarikatlar topluluklar ise anlattığımız gibi, bazen birlikte düşmek için birlikte batmak için birbirleriyle cem olmaktalar; çünkü birlik vahdet var bu sürülerde amma "Allah ın İpi"ne yani "Ehli Sünnet Menheci üzere Dine" yapışmamaktalar bu da onları ne kadar sayıları mal ve evlatları çok olsa kurumları ve kendilerinin efendileri olan tağutlardan aldıkları yetki ve serbestlik ve haklar olsa da kendilerini Müslüman yapmamakta. Evet bazı insanlar birlikte kayıp düşmek için tutunurlar lidere ve birbirlerine.. Neyse; kısaca; mealci reyci itizalci felsefeci kesim çok daha bireyci ve sözde özgürlükçü oldukları için asla güç olamaz organize olamazlar. Sufi ve şii kesim ise tam tersi en kolay organize olanlardır fakat İslam Devleti varken fazla zıplayamazlar ve gulatlaştıklarında ya da fitne çıkardıklarında vs şeriat müesseseleri ve yiğit İslam akıncıları anında duruma müdahale eder.. Mealciler aklı bilişsel bilgiyi kutsarken Sufi ve Şiiler ise kalbi keşfi sezgisel bilgiyi ve yaşayan liderlerini kutsar ve birinde ben direk "ben" diye yüceltilirken diğerinde "ben"im şeyhim" "benim cemaatim" vs şeklinde, ben özdeşleşilen bir putda yüceltilir; ki bu da sofilerin diğer ekollere "benlikten kibirden dolayı pire bağlanmadı" iftira ve iddiasını çürütür. Ben ve hevanın ve şeytanın giremeyeceği amel yoktur eğer ki ihlas ve akide (31) yok ise! Megaloman ruh hastası ve zındık bir Şeyhe tapan sofi de benlikten dolayı bu işi yapmakta puta tapmakta kendini direk ben diyerek yücelten mealci felsefeci de benlikten dolayı hevasına direk tapmakta.. Evet tüm fark bu; birinde bene direk diğerinde ise dolaylı olarak tapılmakta vesselam.. Biri direk "ben" der tıpkı "Ben sizin en büyük rabbiniz değil miyim" diyen Firavun gibi ya da Nemrut gibi; öbürü ise benini bir "put"la yüceltir tıpkı Lata Uzaya tapan ve bunu da "Allah a daha yakınlaştırsınlar diye" yapan Ebu Cehil gibi Ebu Leheb gibi..… "Müşrikler sırf kendileri için bir izzet –farklılık, üstünlük- olsun diye Allah dan başka ilahlar edindiler" ayeti de "İbrahim dedi ki; siz sadece aranızda bir ünsiyet olsun diye Allah dan başka ilahlar edinmişsiniz" ayeti de bizim bahsettiğimiz "benini bir putta ve o putla yüceltme" gerçeğini ifade eder.. Mesele bir yere ait olmak ve bir ekip-takım ruhu oluşturup milletden ayrıksı takılmak böylece "biz sizden üstünüz" demek ya da bunu ima etmektir vesselam.. "benim takımım" diye bağıran maç fanatiği acaba takımı mı övmekte yoksa burada esas vurguladığı yer "ben"im kısmı mı?... Bu sofiler çok şeytanca ve kişilerin vicdanını ruhunu rehin alacak derecede sıkan bir psikolojik baskı yapacak taktiklere sahiptir. Allah'dan kullara, ilim irfan nur güç ve feyz dağıtım "şirketi" olan "trafo" (32) örneği bir yana; en çok da "benlik yaptı pire bağlanmadı" sloganı ile cahillerin vicdanını sömürür kendi şirklerine sürüklerler, oysa durum izah ettiğimiz gibidir.. Mürcie hakkında bir iki ekleme yapalım; İslam aleminde ana kitle yani geleneklsel sünniler arasında en büyük kitle sofiler ile bu irca ekolüdür. İslam-Hilafet Devletimizin Yahudiler Tapınakçılar ve mürted münafıklar (33) eli ile yok edildiğinden beri yani son bir asırdır, İslam Devleti (34) nin de yokluğunu fırsat (35) bilerek boy gösterdi bu zındık ekoller.. Evet en çok da sofiler ile mürcie sömürdü insanları. İslam nesli kitleler halinde insan bu mihval üzeredir. En tehlikeli ve yaygın sapıklık şu anda bu mürcieler , islamın laikleri dediğimiz ılımlı İslamcılar diye de adlandırdıklarımızdır.. Zaten herhangi ya da demokrat, partici, veya cemaatçi diyalogcu vs ircacıdan başka olarak ayrıca, şia ve sofiye ile reyci itizalci kesim çoğu zaman aynı zamanda ircacı takılırlar. Yani mesela tağutlara karşı cihad etmekten kaçarlar. Hatta tağutun yardakçısı işbirlikçisi belamlar oluverirler. Hariciler (36) hakkında; Ümmetin canını kanını namusunu helal görmektedirler, hamdolsun ki bunlar da tıpkı mealciler gibi vahdetivücutçular gibi, az bir sayıları artsa hemen parçalanmalar bölünmeler yaşarlar, asla bir güç ve teşkilatlanma gösteremezler, Zaten taifetül mansura dediğimiz ehli sünnetden çıkan sıddık gaziler bu ve tüm sapıkların ve zındıkların ve kafirlerin tek panzehridir onlara karşı ümmetin ve İnsanlığın tek kalesidirler.. Bu sapıklık konusunda Şeyh Ebu Muhammed el Makdisi hz nin "Tekfirde Aşırılıktan Sakındırmak Hakkında 30 Risale" si meşhur ve muteber bir eserdir.. Evet bütün bu sapık fırkalar gitgide daha da gulatlaşarak zındık kafirler olaraktan ve diğer bahsettiğim küfür mezhebleri ve dinleri güçlenmekte yayılmakta; "küfür tek millettir" hadisinde belirtildiği üzere hepsi ne de düşmanız; zaten hepsi de adeta tek vücut olup İslama ve onun içinde de en şiddetli olarak Ehli Sünnete saldırmaktalar. Bunun, nasıl bu kadar bidat ve dalalet dünyayı ve İslam alemini sardı sualinin en temel ve hakikatli cevabı;Tabi ki Hilafet Devletinin İslami-Şer'i-Ehli Sünnet Devletimizin olmaması ve yaklaşık 1 asırdır tüm bu sapık zındık ve kafirlerin bunu yani yokluğumuzu fırsat bilmeleridir… Evet Eğer şeriat müesseseleri olsaydı Harun Reşid Salahaddin Baybars Süleyman Barbaros yaşasa idi Gulat Şia Rafızileri açıktan sövebilir miydi Ashaba ve tarihe, Eyyubiye Baybarsiye Selçukiye Emeviye Abbasiye Osmanlıya? Eğer şeriat müesseseleri ve Halife-Sultan Abdulhamid var olsaydı, sarıklı mason Cemaleddin Efgani taslakları Gulat İtizalciler ve Gulat Mürcie, böyle rahatça at koşturup dini heva ve kıt akıllarına göre kafirce tevillerle tahrif etmeye kalkışabilir veya mesela demokrasi gibi küfür dinlerini şura adıyla takiyyelendirip İslamileştirmeye çalışabilirler miydi? İslam devleti kadıları; ve Rafızilerin ve Sofilerin ve Haçlı Tapınakçı batının korkusu, Melami İsmail Maşuki gibilerin ve Rafızi Şah İsmail lerin celladı Ebu Suud lar Halife-Sultan Süleyman lar yaşasaydı Vahdetivücutçu ya da Yogacı Rabıtacı Halidiler ülkenin her iline ilçesine tekkelerini açıp mantar biter gibi bitebilirler miydi? Veya Hariciler ümmeti ve de ümmeti kurtaracak olan gaziler dahil herkesi tekfir edip aynı Suudi ailesi gibi islama karşı batı ile bir olup ya da ekmeklerine yağ sürecek şekilde propagandalarla taifetül mansuraya saldırıp böylesi bir ihanet içinde olabilirler miydi? Rabıtacı-Halidi ve de Kürtçü isyancı İngiliz kuklasını, Taha Hakkarili nin oğlu Ubeydullahı sürgün eden, Erbilli Esadı sapkın bir eseri yüzünden sürgün eden, doğuda cezbe adı altında tam bir ay kitleler Halinde köpek gibi havlama histerisine tutulan Nakşi-Halidilerin Küfrevi şeyhini ta Fizan'a sürgün Halife-Sultan Abdulhamidler yaşasaydı rahatca at koşturabilir miydi rabıtacı yogiler!?... Evet; İslam halife sultan gazi ve alimleri; ister iktidardayken ister muhalefette; yani taifetül mansura dediğimiz sabikun sıdıklar bir yandan Yahudilerle haçlılarla paganistlerle vs gaza ederken bir yandan da hep islamdan gözüken sapıklar ve zındıklarla gaza etmişlerdir.. (37) Laikçi-Yahudi-Sabatay-Mason TC (38) ve tağutlar elbette bu sapıkların bidat ehlinin gulatlarını da diğer sapıklarını da serbest (39) bırakacak bu bidatçilerin delaletçilerin; elbette her yere okullarını dersanelerini şirketlerini, ya da dergahlarını vakıflarını tekkelerini derneklerini ya da partilerini şubelerini vs açacaklar ve güya diriltmek için çalıştıkları ve uğruna timsah gözyaşı döktükleri İslam Devleti nin; aslında yokluğunu fırsat bilip pislik akidelerini yayabileceklerdir… Öte yandan Muvahhid Mücahid Ehli Sünnet Müslümanlar değişik ithamlarla bahanelerle budanacak, işkence katl haps sürgün ve zulme uğrayacak… Evet Kurtlar ve Çanak yalayıcı köpekler.. Kafir Tağut devlet; köpekleşenleri ihya etmekte kurtları (40) ise yok etmek azminde. Amma Allah bizimledir.. Neyse; dönelim ehli sünnetin zıtlardan müteşekkil muhaliflerine; İşte bu ekoller 1) Ehli Sünnetden Muvahhid ve Cami yoldan Kemalden ayrılan sapanlardır ve gulatları uçlaşanları ise açıkça kafirdir. 2) Muhtemelen bu ekoller tam olarak sitematikleşmeleri ve bu günkü şeklini almaları yani; birbirlerine tepki olarak doğmuş veya ikisi de aynı anda çıktıysa bile 2 li olarak bazen de çaprazlama olarak karşılıklı itişe itişe merkezden ehli sünnetden Hak dan kopmuş uzaklaşmışlardır.. 3) Aşikar görmekteyiz ki bu uç bu sapkın ve kafir fırkalar bahsettiğim kutuplaşma düalite şeklinde 2 li olarak karşılıklı ve bazen de çaprazlama olarak birbirinden beslenmektedirler. Yani birbirleri kendilerinin varlık sebebidir. Birbirlerine ihtiyaçları vardır.. "biz şunlar şunlar gibi değiliz " demeye ihtiyaç vardır.. 4) Hiç bir ifrat bir diğer tefritiyle tedavi edilemez. Hepsi de sapmadır batıldır. Kimse ölümü gösterip sıtmaya razı edemez bizi. Ayrıca bu 4 ana ekolün her biri ayrı bir ölüm demektir zaten.. Şimdi; hemen bir ayet ve bir de hadis ile bitirelim; "Allah ın birleştirilmesini emrettiği şeylerin arasını açanlar" diye bir kaç ayette bahsedilen sapmışlar, Hakkı hakikati kalplerinde zihinlerinde ve söz ve hayatlarında parçalayıp bir yönde tek tarafta uçlaşıp birleştirmeci dengeli-vasat-cami olamamışlardır.. "Deccalin bir gözü kördür" hadisi de büyük olasılıkla veya bir anlamda da bu "tek taraflı uçlaşma"ya, bu parçalamaya işarettir.. İşte bu noktada durup şu hakikati naklen de aklen de isbat ve izah ettik ki; Ehli Sünnet vel Cemaat; İtikadda MUVAHHİD amelde de her kemali CAMİ dirler.. Tüm bu kutuplaşmalardan ve uçlaşmalardan parçalama ve tek tarafa meyledip hakkın hakikatin öbür yarısını inkar veya ihmal etmekten beridir. Kemal üzeredirler. Akidede Tevhid üzeredirler ve her güzel vasfı kendilerinde Cem ederler. Bu yüzden şiadan sufizmden mürcieden hariciden itizalden; kamil insan sıddık sabikun yani ehli hal vel akd yani taifetül mansura çıkmamaktadır.. Elbette Ehli Kıble olan sapık müslimler ile artık açıkça küfre şirke düşmüş zındıkları kafirleri mürtedleri bir değildir buna dair yukarda izah ettik zaten... Allah bizi Ehli Sünnetden ve Sıddıklardan Taifetül Mansura dan eylesin...... Dip Notlar: 1) İmam İbni Teymiyye hz "Külliyat"-Ehli Sünnet Akidesi hakkında.. 2) Abdullah Azzam hz "Tevbe Suresi Tefsiri"-Ehli Sünnet ve usulü hakkında.. 3) Abdulkadir Bin Abdulaziz hz "El Umde"-"Ehli Sünnetin Menheci" bölümü 4) Ebu Katade El Filistini hz "El Cihad vel İçtihad" 5) Prof. Nasır el Kıfari "4 Mezhebin akide birliği" 6) Abdulkadir Bin Abdulaziz hz "El Umde" ve Ebu Katade El Filistini hz "El Cihad vel İçtihad" da Halife-İmam-Sultan-Alim ve Şura bahisleri, ehli hal vel akd izahı.. 7) Ebu Basir Tartusi hz "Taifetül Mansura" 8) Akıncı Zülfikar "Hilafet-Saltanat; Laiklik-Demokrasi" de Hilafete ve Sultanlara ve Müslüman Ecdada ve Ehli Sünnete yönelik hariçteki kafirlerden ve dahildeki sapıklardan zındıklardan gelen saldırılar bahsi.. 9) Ebu Katade El Filistini hz "El Cihad vel İçtihad" ında ve Ebubekir Sifil'in makalelerinde "Ehli Sünnetin değil diğer fırkaların "sonradan" çıkma din yorumları ve bidatlar olduğu" bahsi.. 10) İbni Useymin "Ehli Sünnetin muhaliflere cevabı" nda zıtlardan müteşekkil ifrat ve tefrit mezhebleri Ve Ehli Sünnetin vasat oluşu bahsi.. 11) Ebu Muhammed El Makdisi hz "Tekfirde aşırılıkdan sakındırmak için 30 risale" sinde ve Abdulkadir Bin Abdulaziz hz "İman ve Küfür" baskılı eserde "ehli kıble" ve "tekfiri muayyen" bahisleri.. 12) Ebu Katade El Filistini hz "El Cihad vel İçtihad" ında küfür mezheblerinin çıkışları gelişimleri.. 13) "Ha bir yahudinin hıristiyanın ardında namaz kılmışım ha bir bidatçinin" lafzında ya da anlamında çokça alim sözü vardır. Mesela Ahmed Bin Hanbel hz nin tam bu lafzda bir kelamı vardır. Ebu Katade hz El Cihad ında nakleder. Mesela; Abdullah b. İdris'e bidatçilerin arkasında namaz kılmak hakkında soruldu. Dedi ki: "İnsanlar kendilerinden razı oldukları ve fasık olmayan) adil kimselerin arkasında namaz kılmaktan geri kalmamışlardır." Denildi ki: Peki cehmiye?" Şöyle dedi: "Hayır, bunlar savaşılacak insanlardır. Ne onların arkasında namaz kılınır, ne de nikahlanılır. Onlara ancak tevbe etmek düşer." (Buhari; Halku Ef'alil İbad -No:78-) Her şeyden önce Ayet ve Hadisler vardır. Münafık ve Mürted ve Fasıklar hakkında "dost edinmeme" ve onlara karşı "sert olmak" gibi ayetler hadisler var olduğu gibi; mesela; "onlar cehennemin köpekleridir" veya "onlar bu ümmetin mecusileridir" gibi hadisler de vardır her biri bir sapık fırkayı ihbar ve ihtar etmiştir.. 14) Ebu Katade El Filistini hz "El Cihad vel İçtihad" ında "heva" ve onu meşrulaştıran "kuruntular" felsefe ve vehimler, teviller bahsi.. 15) İmam İbni Teymiyye hz "Allah ın velileri ile Şeytan ın velileri arasındaki Fark" bknz. 16) Akıncı Zülfikar "Şeytanın Vahiyleri" nde şeytanata açılan kapıdan şeytanın giriş çeşitleri.. 17) Akıncı Zülfikar "Mealciler ve Vahdetivücutçular" da sezgisel bilgiyi sezgiyi kutsayanlarla bilişsel bilgiyi kutsayanların, burhancılarla irfancıların mukayeseleri, ortak ve benzer yanları.. 18) Bakara Suresi-42. Ayet 19) Akıncı Zülfikar "Hilafet-Saltanat; Laiklik-Demokrasi" de diğer fırkaların taifetül mansura yani ehli hal vel akd çıkaramaması bahsi.. 20) İmam İbni Teymiyye hz "El Munteka" Ehli Sünnetin rafızilere cevapları.. 21) Ebu Muhammed El Makdisi hz "Tekfirde aşırılıktan sakındırmak için 30 risale" sinde haricilik bahsi. 22) Ebu Muhammed El Makdisi hz "Muasır Mürcieye reddiye" 23) Ebu Katade El Filistini hz "El Cihad Vel İçtihad" da çağdaş reyciler bahsi.. 24) Ferit Aydın Hocamız "Tarikatta ve Nakşilikte Rabıta" 25) Abdulkadir Bin Abdulaziz hz "İman ve Küfür" 26) Ferit Aydın "Tarikatta ve Nakşilikte Rabıta" da rabıtanın hint kökenli yoga ve de açıkça bidat ve şirk olduğunu nakli ve akli belgelerle isbatı.. 27) İmam İbni Teymiyye hz "Allah ın velileri ile Şeytan ın velileri arasındaki Fark" ve "Kulluk" adıyla tab edilmiş eserlerinde ve Ebu Katade El Filistini hz "El Cihad Vel İçtihad" da vahdeti vücut ve bunun hint-yunan kırması olması hakkında, felsefe- mistisizm şer ittifakı olduğu bahsi.. 28) Akıncı Zülfikar "Mealciler ve Vahdetivücutçular" da ve "Şeytanın Vahiyleri" nde ruh tahlilleri.. 29) Ebu Katade El Filistini hz "El Cihad Vel İçtihad" da Pavlus ve Petrus bahsi.. 30) Ehli Sünnet Mücahidlerinin şu anda tüm dünyadadaki cephelerin, altında birleştikleri AKINCI ZULFİKAR... | |
Konu Sahibi KayıpKentli 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
HALK HALKA AĞLASIN (dersim katlimı üzerine) | Serbest Kürsü | Esma_Nur | 5 | 2502 | 09 Nisan 2010 21:41 |
Behra Hêşin | Şiirler ve Şairler | serpil | 3 | 2017 | 15 Kasım 2009 16:11 |
1 KASIM 2009 GÜNÜ SABİT TELEFONLARI SUSTURUYORUZ. | Serbest Kürsü | Kürt_Mücahide | 1 | 1685 | 28 Ekim 2009 21:12 |
İşçiler TABUT MİNİBÜSLE...Patron SON MODEL... | Makale ve Köşe Yazıları | KARAKÖSE | 2 | 1748 | 10 Eylül 2009 19:32 |
sadece Türkçüler okusun bu şiiri!!!KÜRTLER... | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 97 | 36979 | 02 Eylül 2009 19:11 |
01 Aralık 2008, 21:28 | Mesaj No:3 | |
Cvp: EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:) Alıntı:
| ||
01 Aralık 2008, 23:20 | Mesaj No:4 |
Cvp: EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:) Sayın kadir BAL Medineweb gibi bir sitede kendi kafana göre konu başlıklarını büyük açma hakkınız yoktur. Forumda paylaşımcı olmaya özen göstermenizi forum kurallarına uymanızı diliyorum. Not:Üyelerle yazarlar arasında bir ayrımcılık mı var.!!! | |
03 Aralık 2008, 00:46 | Mesaj No:5 |
Cvp: EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:)
Osmanlı padişahları Osman Gazi'den başlayarak son padişaha kadar tasavvuf ricaline saygı duymuşlar ve ilgi göstermişlerdir. Osman Gazi Şeyh Edebali'nin kızıyla evlenecek tasavvufla olan ilgisi daha da artmış Orhan Gazi, ahi şeyhleri kadar Geyikli Baba, Abdal Murad, Abdal Kumral gibi babai erenlerine ilgi ve saygı duymuşlardır. Murat Hüdavendigar ise ahi şeyhliğine yük-selecek kadar tasavvufî hayatın içindeydi. Yıldırım Bayezıd kızını Horasan diyarından gelen Emir sultan ile evlendirecek kadar bu muhitin içinde idi. Çelebi Mehmet ve II. Murat, Hacı Bayram Veli ve çağdaşı bir kısım tasavvuf büyüklerinin hayranı idiler. Fatih Sultan Mehmed'in Akşemseddin ile alakası bu konunun en bariz ve canlı örneğidir. Veli, lakabiyle anılan II. Bayezid'in Halvetî şeyhleriyle olan münasebeti konunun göze çarpan diğer örnekleri arasındadır. Yavuz ve Kanuni'nin Sünbül ve Merkez Efendilerle münasebeti aynı minval üzere devam eden çizgidir. Osmanlı Devleti zamanında tarikatler yasal müesseseler olarak bütün müslümanların yakın alâkasını çekmiştir. Sultan II. Abdülhamid'in Şazeli (Dardavi) Şeyhi Muhammed Zâfi el-Medeni'ye intisabı olduğunu Sultan Reşad'ın ise Mevlevi olup Kemahlı Şeyh İsmail Hakk'iye bağlı olduğu muhakkaktır. ---------------- "Geylani, Rufai, Şazeli gibi hazretlerin hangisi "ben şöyle şöyle bir tarikat adlı kurum kuruyorum ve şu şu -bidat- ameller ritüeller de olmazsa olmazıdır, kuralk koyuyorum" gibi bir beyanda bulunmuşlardır? buna da sesiniz çıkmadı ??? " kendin çalıp kendinoynuyorsun akıncı.ya sen hiç tanımadın bu hazeratı ya bizim okuma yazmamız yok.aleni şirk dediğiniz rabıta nın en sıkı takipçileridir.dans dediğiniz cehri zikri yapanlarda bu hazerattır.vesile şefaat medet gibi şirk addettiğiniz şeyleri bakın ne kadar çok bulacaksınız bu hazeratın hayatında. islam sizin tekelinizde değil .kendinize gelin.hiçbir tasavvuf ehli yan gelip yatmamıştır.osmanlı tarihini eline tutuşturdukları ninnilerle sınırlı belleme.sefere çıkmadan evvel meşayıhın eli öpülür dua alınır ve seferde de kolkola cihad edilirdi! bediüzzaman rusların eline postta yatarkenmi geçti ? veyahut zindanlarda işbirliği yüzündenmi çile çekti ? imamı rabbani zindanlarda neden perişan oldu ? vs vs. çıkarın şu at gözlüklerinizi bir müslüman kendinizi belleyip elalemi zındık kafir bilmekten vazgeçin.ahiretiniz elden gitmeden. allah ın dini olan islama dönün.gittiğiniz yol i,slam değil! | |
03 Aralık 2008, 00:48 | Mesaj No:6 |
Cvp: EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:) Öfffffff yeter ama "zülkifar akıcnı" biraz kafa dinleyelim....bırak artık şu mevzuları! | |
03 Aralık 2008, 00:48 | Mesaj No:7 |
Cvp: EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:)
oyy oy.bi tane müslüman kalmamış...ali bulacından ihsan eliaçık ına kadar :=) ulan ne memleketmiş herkes zındık.sadece bikaç gariban hariç. | |
03 Aralık 2008, 00:56 | Mesaj No:8 |
Cvp: EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:)
:=) akıncı laik devlet sınırlarında yaşıyorsan sende kafirsin senin tesbitlerin ve anlayışınca.. osmanlı padişahları ve tasavvuf u iyi oku. -- hatta islam dan başla tevhidden başla evvela imanı nı kurtar. | |
03 Aralık 2008, 01:00 | Mesaj No:9 |
Cvp: EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:)
evvela bi iman dairesine girsinde sonra cihada gider.. kuzman bedirde kahramanca çarpıştı ama cehenneme gitti ..nedenmi ? itikadı bozuktu..ne kahraman desinler diye savaşmıştı. | |
03 Aralık 2008, 01:16 | Mesaj No:10 |
Cvp: EHLİ SÜNNET VE MUHALİFLERİ çalışması VE medineweb ailesine bir not:)
akıncı yazdıklarını cahil biri bile okusa güler. yok mavi boncukmuş yok bilmem neymiş. osmanlı padişahlarının içerisinde bizzat tasavvuf erbabı mürşidi kamiller bile vardı.istanbulun manevi fatihi hz akşemseddindir.o yaşına rağmen cenk etmiştir.hacı bayram hz cihad etmiştir. osmanlı sultanlarının çoğu bir mürşide bağlıdır.sana binlerce kaynak sunarım.ama sen aksini ıspatlayamassın! -- dırar dediğin tekke ve dergahların çoğunun iaşesini saray karşılamış sen neden bahsediyorsun ? halife sultanları ardından yürüten de kafir dediğin meşayıhlardır elhamdulillah. seni tekrar allah ın dini olan islama davet ediyorum. | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Peygamberler hakkında Sorular-Medineweb çalışması | Medine-web | Peygamberler(a.s) | 209 | 15 Şubat 2024 14:44 |
Kuran'da Zıt-Karşıt Kelimeler Çalışması//Medineweb | AŞK'ÜL İSLAM | Kur'ân-ı Kerim Genel | 9 | 10 Ekim 2022 17:18 |
Medineweb Tefsir Soru Cevap Çalışması | Medineweb | Tefsir | 15 | 07 Ocak 2019 20:29 |
Tüm Medineweb Ailesine Selam Olsun | @RASİHA@ | Taziye-İlan-Selamlaşma | 14 | 10 Nisan 2015 14:32 |
MÜSLÜMANLARIN TARİHİNDE ALTINCI KIRILMA: EHLİ SÜNNET | islamoğlu | İslam/Dinler/Mezhepler | 0 | 19 Aralık 2009 14:23 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|