|
Konu Kimliği: Konu Sahibi TufeyL,Açılış Tarihi: 16 Ağustos 2007 (16:00), Konuya Son Cevap : 16 Aralık 2020 (23:45). Konuya 23 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16 Ağustos 2007, 16:00 | Mesaj No:1 |
NuN vakti.. NuN vakti.. Kalemi Nun'a vuralım, koyu siyah bir gecenin ışık süzmesi gözlerine ayraç atalım. Ta ki, Nun harlanıp cezveden taşsın. Toparlayalım taşanları vaktidir hüznün, yalnızlığın arsız yalağına sarmalanan yüreğin ıstıraba meylidir. Kaderin gergisinde kanatlanan acının, figanla isli bir duman olup dilenesidir göklerde… Engin ve ürkek… Sonsuz ve yılgın… Adını koymaya, demirden sözlerin kifayetsiz kaldığı yalnızlığın ummandaki çıplak örtüsü… Kalemle dirilişteyken uykudaki gök katresinin doğumu, vaktedir. Vakit gecedir. Tam vaktin içindeyim. Su yüzlü gecenin yüzüne eğiliyorum. Koyu, kopkoyu, siyah bir griftlik sıkıyor elleriyle sözlerimi, hayalimi suya yansıyan suretimden seyrediyorum. Nun seyrinde, doymalardan geçerek acıya meyleden med cezirlerimi. Karaya vurup geri çekiliyor gecelerim içim kayaya vurup, olanca hızıyla topluyor yalnızlığını dizlerine kadar büzüşüp geri çekiliyor. Gecenin en uçtaki dipsiz koyuluğuna… Koyuluk Nun'a açılırken, sır perde perde örtünüyor aleme. Ben geceye kilitteyim. Geceyi Nun'a vuralım. Üzerinden bir kaç kıyamet vakti gibi nefesler geçerken uykuların, kan çalağı bir rüzgar birikiyor ayaz yalazında sehere… Dik duruşlu zamanların, çöl iklimi kurutuyor asiliğini. Şehir en can alışlarından boğuyor içine düşeni, yüzü yüzüne değeni, gönlündeki ateşi suyla ezeni, karanlık bir tortu bırakıyor sonra vermelerin zehrine… Ve beni bu tortular alıyor uzunca, uzunca hasret tütsülerine yazılıyorum. Yalpalanan yanlarımdan vuruyor gece, sızıyor soğuk aralığımdan, bir kaya yontucusuna benzerken ellerim, çamur kıvamında zamanlara… Zamanlar ki … içine çekti mi, cam fanus kırılganlığında saydamlaşıyor insan belleği.. Yüreğe akan damarları tıkıyor ihanet. Ve ihanet tutunuyor gecenin nabzına. Bölünen uykular, yaşın ziyana adanan ömür karesi… Bölünen.., günün geceye kalan ömür yedeği… Yedeği alıp varmalı arada, yollara evhamını dizmeden ardımdan. Geç saate beklesin sözlerimi gece, dert ortağına geç vakit uğrar kırılgan yürekler. Acı iyice çöreklensin, çöreklenen bedende yaşlansın, yaşlanan yosunlaşsın ister… İstemelere sus pus içindeyim vaktin. Avazlarım ney üflemelerine karışarak, yaralarım siyahlaşıp katmerleşerek heves çağımın çok gerideligini bürünerek, is tortusu halinde göğe yükselmede yaşım. Yaşımı geceye yıktım, boynuma asılı kalmadan.. İşte meşakkate düşen lâl'lerim… Yılgın ıskataların geçirgen çoğulluğunda üstten alta, tersinden düzüne sızan hallerim. Gecedeyim… Bedensel varlığımın, ruh çelimsiz eksik kalan yanlarından tam olana taşmadayım. Nun taşanı tutmalarla vurmada… | |
Konu Sahibi TufeyL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ebul vefa hz.'nin duası | Dua Bölümü | TufeyL | 0 | 2449 | 19 Mart 2009 15:03 |
Cennet kapısını açan dua | Dua Bölümü | TufeyL | 0 | 2437 | 19 Mart 2009 15:02 |
Gel sana dünyanın misalini göstereyim | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | Ağlama_Karanfil | 1 | 2216 | 19 Mart 2009 14:58 |
BabaanneMaceraları | Fıkralar-Hikayeler | Kara Kartal | 2 | 2092 | 18 Mart 2009 00:02 |
Evlilik aşkı öldürür derler.YaLaN.. | Evlilik-Nikah Konuları | Mihrinaz | 5 | 2037 | 17 Mart 2009 22:43 |
16 Ağustos 2007, 23:25 | Mesaj No:2 |
"Yusufî imza .." Yağmurlarla ağlıyor yalnızlığına… Yokuşlarda yoruldu yüreği… Melal akşamlarda hüzün içiyor… Araf yollarda avare yürüyor yıllardır... İkilemlerle ilerliyor Kaf dağının ardındaki sevgiliye kavuşmak için… Arıyor ağlıyor, ağlıyor arıyor… Savruk sinesinden sarı sonbahar dökülüyor toprağa… Hicran damlıyor ümit bulutlarından… Acı çiçekler açıyor avuçlarında… Yıllar yüreğinde yırtık bırakarak yol alıyor… Ne kışta, ne yazda… İlk ve sonbaharı soluyor seherlerde… Sevinçlerine çiğ yağdı, kırağı kırdı çiçeklerini… Baharlar bekliyor bağrı, uzak iklimlerden esen meltemlerle serinlemek istiyor sadrı… Selim kalple sabır ağacına dayanıp şükretmek diliyor… Kalp toprağına düşecek hikmet meyveleri bekliyor o ağacın altında… Sevgiye dost olmuşken sevgili gelmese de olur… Şefkat yoksunu aşk kalp doyurmuyor, neylesin sönük sözleri… Serap sevgiler, firak acılar demek… “ Bütün firaklardan gelen feryatlar aşkı bekadan gelen ağlamaların tercümanıdır” Evet, aşk vardır; bekaya… Bekaya bakar kalp, değişmeyen daimi güzele meftun… Ağlama gönül, neyle yesin gidip kaybolanları… Araf yollar, avare yıllar biter bir gün… Yıkanmış yürekle yürürsün aklın aydınlattığı yolda… Vuslat içer şifa sadır… Sen her şeye yakın, her şey sana yakın… Uzak uzaktır sana… Anlamamak ve anlaşılmamak yoktur artık… Küllerin kâinata savrulmuştur, kâinatsa kalbinde kayıp… Yağmurlar yine yağar ıslatmaz, rüzgârlar yine eser savurmaz… Savruk değilsindir, kök salmışsındır kâinatın kalbine… Yine yürürsün yollarda dönüp de arkana bakmadan… Arafta avare değilsindir, yaranını bulmuşsundur; Ya Rahman… Ya Rahim… Ya cemil… Ya Vedud… Rahmet seni ebede namzet etmişken, neyle yesin geride kalanları… Yunus yüreğinle “kalanlara selam olsun” der yürürsün… Kör kuyularda korunmuş, arınarak yükselmişsindir Azizliğe… Kuyudaki yalnız Yusuf değilsindir, kardeşlerin sevgiyle sarmış, Yakubi şefkat kuşatmıştır… Zirve dekeyken aziz bir terk edişle terk edersin dünya züleyhasını: “teveffeni müslimen.” Hayata veda ederken geride Yusufi bir kıssa bırakmak, yokuşlarda yağmurlarla ağlamaya değer… Bedelsiz değildir esir pazarında satılmak, Azizlik esirlikten geçer. Aşkı bilmez Züleyha, Yakubi şefkati anlamaz… Ağlarsan Yakubi ağla… Seveceksen İbrahimi sev, “La uhubbil afilin” de… Hikmet yağmurlar yağıyorsa selim kalbine “Selam” sana dosttur, Rahmet yaran… Kuyularda yalnızsan korkma, kıssan yazılıyordur kıyamete kadar okunmak için… Yüzünden okunur Yusuf yüreğin… Yazman için güzel sabrı şükürle süsle ve hayata Yusufi imzanı at: “teveffeni müslimen” | |
20 Ağustos 2007, 19:59 | Mesaj No:4 |
Sevmek... Sevmek inanmaktır. Sevmek yaşamaktır. Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır. Sevmek sevdiği olmaktır. Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur. Sevmek paylaşmaktır . Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun. Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur, vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden. Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Ondan O'nun adına istersin. O'nu daha sonsuz sevebilmek için istersin. Sevme özgürlüğünü istersin, kabul edilmesini istersin. İstersin ama bir gün gelir bu istekler de son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu, olmaz mı bunu sevgilinin isteği belirler. Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir. Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan sevmektir. Sevmek; sevmek istemektir. Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O'ndan anlaşılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında. Sevmek, gücenmemektir. Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi öğrenmek demektir. Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun tokadına alınmamaktır, sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir. İhanetlere, hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek. Sevmek ölmektir. Sevmek, ölmesini bilmektir. Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir! Sevmek, vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek! Sevmek, tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden. Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir. Sevgilinin aşkıyla boğuşurken, yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir. Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve tebessümle yanıt verebilmektir. Sevmek, sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır. Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere. Sevmek yürümektir gönüllerde, güvenmektir, onaylanmaktır. Sevmek sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. çok ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye. Yakınlılıktır, doğallıktır, özdenliktir sevmek. Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlülüktür sevmek. İlk insanın, Havva'nın Adem'in saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek. Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek. Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir. Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir. Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek. Ki sevgilinin olduğu cehenneme yürümektir. Sevgilinin olmadığı Cennete de gitmemektir sevmek. Sevmek, sevgiliyi cennet etmektir. Sevmek bir olmaktır. Sevmek yaşamaktır. Ve sevmek inanmaktır. Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır. Sevmek sevmesini hak etmektir. Sevmek sevgilinin baktığı yerde, sustuğu yerde olmaktır. Sevmek sevgilisiz geçen gecelerin sabahına varmaktır. S Sevmek saz benizli sabahlarda yaşamaktır sevgiliyi. Sevmek sevmesini bilmektir. Sevmek ölmesini bilmektir. Sevmek SEVMEK olmaktır. AŞK olmaktır. Sevmek aşkın kendisi olmaktır. Ölümü Özlemeyen Aşkı Anlayamaz... | |
20 Ağustos 2007, 20:03 | Mesaj No:5 |
Aşk işte.. Seni görmeseydi gözlerim gönlüm Aşkın şiirselliğine kapılmazdı hiç Kapılmazdı ve gaddarlık babası olurdu cümlelerimin Önce sözlerin katili olurdu kalem Sonra kendini öldürürdü bir vakit. Seni görmeseydi gözlerim hasretin bu kadar tatlı olduğunu anlamazdı Kavuşmak için vuslata bu kadar can atmazdı. Gönlüm de Böyle başlamıştı sayfa yazılmaya. Ve sözün ağızla telaffuzunun imkânsızlaştığı bir zamanda başlamıştı. Sözün bittiği yerdi hâsılı. İlkbaharın kışa yenik düştüğü, yıldızların eflâke darılıp ta kendini sakladığı zamanlardandı. Dakikalar olduğu yerde adımlarken hayatı saat zamana yenik düşüp durmuşken ve bir bülbülün binlerce güle sevdalanıp her güle kanını akıtmasıyla başlamıştı belki bu. Belki de gül artık çınar kadar boylu bülbüllerde ancak kartal olabilirlerdi. Hayal ya işte olabilirdi. Nede olsa söz ağızda değildi. Hayat yazıdaydı, yazı kaybolmazdı. Söz uçardı ancak yazı kalırdı. Kalemimin yazdığı her kâğıt kanar ………..! ? Gözyaşlarım mürekkebidir. Ondan Yazı kalırdı demiştik ya hani, yazıyı yazanında yaşaması lazımdı. Sevinci, mutluluğu, visali, hüznü, ayrılığı, hasreti, görememeyi ve… Yaşaması gerekliydi yaşayan kimseleri anlayabilmesi için onlar adına yazabilmek için. Bülbül Zühre yıldızına kadar çıktıda gülü şikâyet etti. Bülbül kamere danıştı da Mecnun’u örnek almasını öğrendi. Ve bülbül her güle kondu ve her güle kanını akıttı da yine de Mecnun kadar olamadı. Kanı Mecnun’un kadar akmadı. Mecnun başka yaralıydı artık. Hani Ferhat vardı ya şu dağı delip kente su indiren ve kendi suyuyla yıkanıp adını tarihe adayan yağız delikanlı. Gönül dağı çoktan parçalanmışta haberi mi yok. Şirin’in gözleri sözleri ve titreyen kalbi karşısında. Ve aşk hayattan vazgeçebilecek kadar güzel. Aşk güzel olmasaydı Yusuf’ta. Bıçak izleri kalır mıydı avuçta. İşte kalem sana söyleyeceklerimi yaz şimdi. Benden olan cümleler tespihin taneleri gibi sıra sıra olsun. Ve sevdamın adı bozulmasın. Şimdi aşkın imamesi gibiyim. Leyla diye yanar da yine Leyla’mı ararım. Ben diyorum ya bazen Kays kadar Mecnun’um. Gökten yere akan damlayım ve ancak Leyla’ma dokunurum. Çünkü Leyla’m beni seviyor ve ben yağmurum. Benden başka damla düşmesin ona (ki,)yere düşmeden kuruturum. Benden başka ışığı değmesin güneşin. Hayır, güneş görmesin. Yıldızlar parlak mıymış Leyla’mın güzelliği yanında. Yıldızlar Leyla’mı görmemiş demek ki hiç. Yoksa olurlar mıydı orda. Aşk gözün gördüğü öncesi ve gönlün keşfi sonrası… Aşk bir sır. Teslim olmayan sırra eremez. Sırra eremeyenin yeri ateştir. Ve ateş ancak erenleri yakmaz. Sabredip ve her acıya şükredip hep ram olmak sevgiliye. Sevgili ile nefes alıp onunla nefes vermek. Onun için yaşayıp onun yolunda ölmek. Mecnun’luk, Kerem’lik, Yusuf’luk hep O’nun adına. O’nun adı (ki) aşk. Göz Leyla’yı gördü de âşık oldu. Gönül ise Mevla’yı buldu da âşık oldu. Göz göze söz kestirdi. Gönül Mevla’ya kendini teslim etti. Ve yazının sonu tıpkı Mecnun’un hali gibi. Leyla ile başladı Leyla ile bitti. (29/05/2006 / Mehmet Türkmen) | |
20 Ağustos 2007, 22:43 | Mesaj No:7 |
RE: Sevmek...
tamam kardeş yapma ayrıldığım sevgilim geldi aklıma yeter yaaa şimdi çıkacam bak forumdan kafa dağıtmaya geldik sen bizi nerelere götürdün))) (hakkını helal et şaka yaptım) | |
20 Ağustos 2007, 22:47 | Mesaj No:8 |
Cvp: Sevmek... kardeş medineweb diye demiyorum burası insanın kendini bulduğu yerdir :16::16: saygılar ...:23: | |
20 Ağustos 2007, 22:53 | Mesaj No:10 | |
Cvp: RE: Sevmek... Alıntı:
selametle... | ||
Konuyu Toplam 6 Kişi okuyor. (0 Üye ve 6 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Sahur Vakti seher vakti ile ilgili genel bilgi | MERVE DEMİR | Oruç-Ramazan | 1 | 12 Temmuz 2014 14:36 |
Remyin Vakti | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 05 Aralık 2008 09:38 |
İftar Vakti | Verda_Naz | Hadis-i Şerif | 0 | 26 Kasım 2008 03:20 |
Kuşluk Vakti | EcelBekcisi | Hadis-i Şerif | 0 | 24 Kasım 2008 14:02 |
Kerahat vakti | Şuara | İslami Kavramlar | 1 | 01 Mayıs 2008 11:58 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|