Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Soru Cevap Arşivi (https://www.forum.medineweb.net/650-soru-cevap-arsivi)
-   -   Bilim adamları genellikle neden dine karşıdırlar (https://www.forum.medineweb.net/soru-cevap-arsivi/11280-bilim-adamlari-genellikle-neden-dine-karsidirlar.html)

MERVE DEMİR 07 Nisan 2009 23:25

Bilim adamları genellikle neden dine karşıdırlar
 
Bütün dünyada, bilim camiasında genelde dine karşı bir duruş sergilenmektedir. Böyle bir yaklaşım sebebiyle, kainattaki varlıklar, tabiata ve tesadüfe verilmektedir. Dine karşı oluşun uzun bir tarihi geçmişi vardır.
Batı’da, Roma Devleti’nin Milâdî 100-150’li yıllarda Hıristiyanlığı resmî din olarak kabul etmesinin ardından bütün idarî, siyasî ve ilmî, çalışmalar bu dinin kurallarına göre şekillendiriliyordu. Din olarak Hıristiyanlık siyasî ve toplumu ilgilendiren konularda çok fazla prensip ve düstur getirmemişti. Bu bakımdan bilimsel alanda, özellikle Aristo felsefesi benimsenmişti. Batıda bu görüş, zaman içinde, özellikle Ortaçağ’da baskın sınıf tarafından, her türlü bilimsel gelişmeyi din adına engelleyen bir baskı unsuru haline geldi.
Batı Hıristiyanlığı, gerçeği arama tutkusuna sahip düşünürleri tatmin edici cevaplar bulamadı. Üstelik işin içine acımasız baskı metotlarıyla, aforoz, engizisyon, ateş ve ölümle yürüdü. Böylece, insan düşüncesi, din-bilim çatışmasına dönüştü.
İşte böyle bir ortamda 1789 yılında yapılan Fransız İhtilâli, dine ve din adına tahakküm eden hâkim sınıfa karşı bir başkaldırma idi. Bu ihtilâlden sonra gerek Avrupa’da ve gerekse dünyanın başka yerlerinde fikri yönden büyük bir değişiklik gündeme geldi. Özellikle Fransa’daki aydınlanmacı filozoflar arasında, kilise ve dinin tüm formlarına karşı şiddetli bir düşmanlık duygusu hâkim olmuştu. Aklın gücüne ve insan gelişimine güvenerek, bilim adına saldırgan bir ateizm geliştirilmişti. Bütün siyasî, sosyolojik ve bilimsel çalışmaların temeli ateizme dayandırılıyordu. Yaratıcı ve din, toplumun bütün kesimlerinden uzaklaştırılmıştı. Her şey materyalist felsefe ile ve tesadüflerle açıklanmaya çalışılıyordu.
Özellikle bilimi putlaştıran pozitivist evrimci ve materyalist doktrinler karşısında aklı, kalbi ve vicdanı doyurucu yeterli açıklamaların getirilemeyişi, insanların dinden soğumalarına, vahye karşı itimadın sarsılmasına ve bilime ait değerlerin, dinin yerine konmasına ve bilimle dinin çatışmasına sebep oldu.1
Ateizme dayalı bu materyalist felsefe, başlangıçta Hıristiyanlık adına ileri sürülen bir takım yanlışlıklara karşı çıkış olduğu için, geniş taraftar bulmuştu. Ama sınır burada kalmadı. İşin doğrusuna yanlışına bakılmadı. Bütün dinlere ve dinle alâkalı her türlü değerlendirme ve açıklamaya karşı savaş açıldı. Öncekiler ifrat etmişti, aşırı gitmişlerdi. Bunlar da tefrit ediyor, asla bir Yaratıcı fikrini kabul etmiyorlardı.
Yirminci yüz yılda ise, pek çok yeni bilimsel başarılar elde edilmesiyle her türlü dînî görüşe meydan okundu. Bu asırda özellikle bilimsel materyalizmin yükselişiyle, her türlü başarısızlığın faturası dine kesildi. Bilim, materyalist ideolojiye âlet edildi. Çünkü, bu ideoloji, hayatiyetini din düşmanlığında görüyordu. Bu sebeple her türlü sosyal problemin kaynağı din olarak gösterildi.
İslâm düşünce tarihinde din ile felsefe, tek hakikatin iki ayrı ifade biçimi iken, Rönesans ve Aydınlanma çağından itibaren; din-bilim, iman-akıl, din-devlet, özel alan-kurumsal alan gibi isimler alarak, birbiriyle çatışan iki kategoriye dönüştü. İşte modern dünya da bu çatışma üzerine kuruldu.2
Bilim adamlarının Hıristiyan dinine karşı oluşlarının bir sebebi de; bu dinin, herkesin üzerinde ittifak ettiği ve mantıklı düşünme taraftarlarını tatmin edecek tarzda bir ilah anlayışını takdim edilemeyişidir.
Din denince de Hıristiyanlık anlaşıldı. Hıristiyanlık adına yapılan farklı yorumlar ve bilimle arasında olan bir takım farklı yaklaşımlar, hep din adına algılandı ve değerlendirildi. Dolayısıyla 20. ve 21. yüz yıllarda dinin yerine, materyalist ve pozitivist felsefenin öncülüğünü yaptığı ateizm, yani dine karşı oluş, geniş kabul gördü ve benimsendi.

Prof. Dr. Adem Tatlı

1. Yılmaz, İ., İhsanoğlu, İ. H., Aydın, S., Bozer, F., Bayhan, N. Ve İnal, İ. Yeni Bir Bakış Açısıyla ilim ve Din. Feza Gazetecilik A. Ş. İstanbul, Cilt l, 1998, s. 319-322.
2. Bulaç, A. İslâm Düşüncesinde Din-Felsefe, Vahiy-Akıl İlişkisi. Yeni Akademi Yayınları, İstanbul, 2006, s. 139.


SAAT: 11:56

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321