|
Konu Kimliği: Konu Sahibi z-eynep,Açılış Tarihi: 04 Temmuz 2007 (16:47), Konuya Son Cevap : 14 Ocak 2012 (04:12). Konuya 184 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
25 Eylül 2008, 15:19 | Mesaj No:81 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Ezan Türkçe okunsa olmaz mı? Ben Türküm, bana ne Arapça'dan? tuğrulbey öncelikle yazdığını dikkatil okumanı tavsiye derim.. sen ne yazdığınıdamı unutuyorsun... editörler diyorsun ve bırakta biraz muhatapları yazsın ne dersin anlaştıkmı bu ne demek.. biz burda üyelerin nezaman gireceğini, çıkacağını takip etmiyoruz.. yazma bende çok memnun olurum.
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |
25 Eylül 2008, 15:50 | Mesaj No:82 |
Cvp: Ezan Türkçe okunsa olmaz mı? Ben Türküm, bana ne Arapça'dan? Yaw sen adamın şahsında bütün kürtlere laf ediyosun sonra da sen köşeye çekil arın diyorsun ben de muhatap alıyorum kusura bakma, muhatapları yazsınmış. Muhatap olarak ecrinle abdülmelki abiyi mi buldun ? Birisi nöbetten geldi uyuyor, diğeri çalışıyor, evet ben muhatap alıyorum şimdilik . Sana hakaret etmedi ali sen ona ve onun şahsında kürtlere hakaret ettin !!! Yaw kürtlere sapık diyen sen değil miydin kardeşim. Doğal olarak cevap buldun merak etme daha çok cevap veren olur sana !.... Bi oruçlarını açsın millet... Eüzübirabbihim... | |
25 Eylül 2008, 20:52 | Mesaj No:83 |
Cvp: Ezan Türkçe okunsa olmaz mı? Ben Türküm, bana ne Arapça'dan?
bi gün girmedim neler olmuş böyle formda arkadaşlar biz böle bi formda kim kürt kim türk diye kavga etmesekte açılan konulardan kendimize düşen kıssalrı alsak fena olmazmı tamam tartışma iyidr güzeldir hoştur ama böyle birbirinize hakaret ederek nereye varabilirsnizki?? lütfen arkadaşalr biraz sakin olalım aslında yorum yapmak istemiyodum ama yazdım işte bence böyle bi formda böyle tartışmalr olmaz burası siyaset meydanı defil dini ilimler bilgiler ögrenme yeridir bence onun için herkesi biraz daha sakin olmaya davet ediyorum ha benim söylediklerim sadece bu onu için degil genel olarak konuşuyorum burda hepimiz kardeşiz unutmayalım ki müslümanlar din kardeşlerinden sorumludur ama siz böyle birbirinizle tartışarak bu kardeşlik olmaz hiç kimse hissttirmiyor ama sani herkes birbirinin kususunu kazıyo sakin olalım arkadaşlar sakin tekrar hatırlatıyorum benim dediklerim bu konu için degil sadece genel olarak
__________________ her şeyin bir zamanı vardır sadece sabret.... | |
25 Eylül 2008, 22:27 | Mesaj No:84 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Ezan Türkçe okunsa olmaz mı? Ben Türküm, bana ne Arapça'dan? tuğrulbey ve ali niçkli üyelerimizin dikkatine, "MedineWeb düşünce, din, dil, ırk, cinsiyet ne olursa olsun, herkese açık bir platformdur ve İslami Ahlak Kuralları Geçerlidir." 1-medineweb forum kuralını ihlal ve ahlaki anlamda proplemli mesajlarınız için ikinizide kınıyorum. 2-konuyu ırkçılığa milliyetçiliğe getirip(alakası olmadığı halde) ,ırkçılığı medinewebe taşıyan tuğrulbeyı ayrıca kınıyorum.benzer hataların tekrarı halinde teredütsüz ihraç edileceğinizden şüpheniz olmasın. 3-ırk,düşünce,din,dil tartışılmasın demiyoruz.evrensel edep adap çerçevesinde olması kuralımız ve temennimizdir... 4-her iki üyemizden 100 er takdir oyu geri alınmıştır... 5-kural dışı mesajlar silinmiştir. aklı selimce davranan,yazan,sakinleştirici rolu oynayan,ve konunun alevlenmemesi için yazmaktan kaçınan siz değerli kardeşlerime teşekkür ediyoruz.. Medineweb.. saygılar... |
26 Eylül 2008, 00:32 | Mesaj No:85 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Ezan Türkçe okunsa olmaz mı? Ben Türküm, bana ne Arapça'dan?
Baştan sona okudum. Bazı yerleri değiştirlsede içeriğinden saptığı gayet bariz. Sn.Tugrulbey ne derseniz deyin artık cevap vermiycem.Amacınız ortada. Konunun fitneye sebep olmaması için uzatmayı uygun bulmuyorum Selametle... |
14 Kasım 2008, 20:55 | Mesaj No:86 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | Cvp: Tevekkülü Nasıl Anlamalıyız ve Tevekkül Nasıl Olmalıdır? Tevekkül, bütün canlıların hatta cansızlar âleminin de yaratılışlarında var. Toprağın altında bekleşen tohumlar, yumurtalarını uzak denizlere bırakıp geri dönen balıklar, rızık kaygısına düşmeden ve doğum kontrolü hesabına girmeden yavru yapan hayvanlar ve nihayet yollarını bilmeden süratle dönen gezegenler birer tevekkül sahnesi sergiliyorlar. Belgin ablacım ve paylaşıma eşlik eden herkezten Allah razı olsun
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
27 Şubat 2009, 11:38 | Mesaj No:87 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Hafızlık Tespit Sınavlarının Yer ve Tarihleri 2009 Yılı 2009 Yılı İçerisinde Başkanlık Merkezince Yapılacak Olan Hafızlık Tespit Sınavlarının Yeri ve Tarihleri [B] EKLER : 1-[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 2-[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
08 Nisan 2009, 09:22 | Mesaj No:88 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Tevekkül hakkında bilgi verirmisiniz dindeki yeri nedir
Tevekkül Sual: Tevekkülün dinimizdeki yeri nedir? CEVAP Tevekkül, dinimizin bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri yaratandan beklemektir (Bir işe başladığın zaman, Allahü teâlâya tevekkül et, Ona güven!) âyet-i kerimesi, tevekkül ile beraber azmederek çalışmak gerektiğini gösteriyor (Al-i imran 159) Tevekkül, herhangi bir işin, dinen, örfen sebeplerine yapışarak gayret gösterip, neticeye ihlasla teslim olmaktır Yani sonucu Allahü teâlâdan beklemek ve bu sonucun kendisi için mutlaka hayırlı olduğuna inanmaktır Doğru sebebe yapışan doğru netice alır Tevekkül, değiştirilmesi insan gücünün dışında olan üzücü olayları, ezelde takdir edilmiş bilip, üzülmemek, Allahü teâlâdan geldiğini düşünerek seve seve karşılamaktır İnsan, bir işin neticesinin iyi mi, kötü mü olacağını bilemez Hayır sandığı çok şey, şerle, şer sandığı çok şey de, hayırla neticelenebilir Muhakkak şu işim olsun diye ısrar etmemeli, “Hayırlı ise olsun” demelidir Allahü teâlâ, kimseye muhtaç olmamak için çalışmayı, hasta olmamak için tedbir almayı, hasta olunca ilaç kullanmayı, görebilmek için ışığı sebep kılmıştır Sebebi, istenilen şeye kavuşmak için bir kapı gibi yaratmıştır Bir şeyin hasıl olmasına sebep olan şeyi yapmayıp da sebepsiz olarak gelmesini beklemek, kapıyı kapayıp pencereden atılmasını istemeye benzer ki, bu, akla ve dine uygun değildir Allahü teâlâ, insanların, ihtiyaçlarına kavuşmak için bu sebepler kapısını yaratmış ve açık bırakmıştır Tesiri kesin olan ilaçları kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır, haramdır Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Her hastalığın ilacı vardır Yalnız ölüme çare yoktur) [Taberani] Hz Musa, hastalanınca, “İlaçsız da Allahü teâlâ şifa verir” diyerek ilaç kullanmadı Allahü teâlâ (İlaç kullanmazsan şifa ihsan etmem) buyurdu İlacı kullanınca iyi oldu Fakat sebebini merak etti Allahü teâlâ, (Tevekkül etmek için, benim âdetimi, hikmetimi değiştirmek mi istiyorsun? İlaçlara tesir veren kimdir? Elbette tesirleri yaratan benim) buyurdu (K Saadet) Doktora gitmeli, ilaç kullanmalı; fakat, doktora ve ilaca güvenmemeli, şifayı Allahü teâlâdan istemelidir! İlaç kullanıp da iyi olmayan, ameliyat masasında ölen az değildir Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: (İmanınız varsa, Allah’a tevekkül ediniz!) [Maide 23] (Tevekkül edene, Allah kâfidir) [Talak 3] Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Allahü teâlâya hakkıyla tevekkül etseydiniz, sabah aç kalkıp, akşam tok dönen kuşlar gibi sizi de rızıklandırırdı) [Tirmizi] Hz İbrahim’in, mancınıkla ateşe atılırken, Hasbiyallah ve ni’mel vekil dediği hadis-i şerifle bildirilmiştir [Bana Allah’ım yetişir, O ne iyi vekil, ne iyi yardımcı demektir] Ateşe düşerken Hz Cebrail gelip, “Bir dileğin var mı?” diye sorunca, “Var, fakat sana değil” diyerek sözünün eri olduğunu gösterdi Bunun için âyet-i kerimede, (Sözünün eri olan İbrahim) diye övüldü (Necm 37) Tevekkül, kalb işidir, imandan meydana gelir Allahü teâlânın lütuf ve ihsanının pek çok olduğuna iman etmekle hasıl olur Bu hâl, kalbin vekile itimat etmesi, güvenmesi, ona inanması ve onun ile rahat etmesidir Böyle bir insan dünya malına gönül bağlamaz Dünya işlerinin bozulmasından dolayı üzülmez Rızkından endişe etmez Mesela, iftiraya uğrayan biri, mahkemeye düşünce kendine bir avukat tutar Üç şeyde avukata güvenirse, bu kimsenin kalbi rahat eder 1- Avukatı, ona yaptıkları iftirayı iyi bilir 2- Avukatı doğruyu söylemekten korkmaz 3- Avukatın bunu canla başla savunacağına inanır Avukatına böyle inanır, güvenirse kendi ayrıca uğraşmaz (Allah bize yetişir O ne iyi vekildir) âyetini iyi anlayıp, “Rızık takdir edilmiş, vakti gelince bana yetişir” der Demek ki, çalışmadan tevekkül dinimizde yoktur Tevekkül ve sebepler M Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki: Sebeplere yapışmak tevekküle zıt değildir Sebeplerin tesir etmesinin Allahü teâlâdan olduğunu bilen, tesiri Allahü teâlâdan bekleyen ve tecrübe edilmiş sebepleri kullanan kimse, Allahü teâlâya tevekkül etmiş, yalnız Ona güvenmiş olur Tesir etmeyen, hayâli sebepleri kullanmak, tevekkül olmaz Tesiri çok görülmüş olan sebepleri kullanmak gerekir Ateş yakar, fakat, ateşe yakma kuvvetini veren, Allahü teâlâdır Aç olan, bir şey yer; bu şeye doyurma kuvveti veren Odur Gerektiği zaman, böyle sebepleri kullanmadığı için zarar gören kimse, Allahü teâlâya asi olur Tecrübe edilmiş sebepleri kullanmak gerekir Allahü teâlâ, meşveret etmeyi, bilenlere danışmayı emretti Meşveret de, sebebe yapışmaktır Meşveretten sonra tevekkülü emretti Ahiret işlerinde tevekkül olamaz, çalışmak emrolundu Burada, azabından korkmak ve merhametinden ümitli olmak gerekir Allahü teâlânın keremine, ihsanına güvenmeli ve emrolunan ibadetleri yapmalı, yasak edilenlerden sakınmalıdır! Tevekkül budur ve kulluk böyle olur (1/182) Bir âyet meali: (Azmedip de bir işe başlayınca, Allah’a tevekkül et, Ona güven! Allah size yardım ederse, kimse size galip gelemez Size yardım etmezse, kimse yardım edemez O halde, müminler Allah’a tevekkül etsinler!) [Al-i İmran 159,160] Kendine güvenmek, tevekkülün tersi ve tevekkülü bozan bir şeydir Bundan başka egoistliğe, kendini beğenmeye yol açar Tevekkül, iş yapmayıp tembel oturmak değildir Bir işe başlamak ve başlanan işi başarmak için tevekkül gerekir Güç bir işi başaramamak korkusunu gidermek için de tevekkül gerekir Bu âyet, tevekkül ile beraber çalışmayı ve çalışmada azmin de gerektiğini bildiriyor Demek ki her müslüman çalışacak, azmedecek ve sonra da güvenecektir Tevekkül bir zaaf değil, bir kuvvettir Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Deveni bağla ve sonra Allah’a tevekkül et!) [İbni Asakir] Dinimiz, insanlara daima çalışmak, aklını doğru kullanmak, her türlü yeniliği öğrenmek, başarmak için her türlü meşru çareye başvurmayı emretmektedir Bir müslüman ancak herhangi bir işte aklını kullandığı, her çareye başvurduğu ve son derece de çalıştığı halde, bir başarıya ulaşamazsa, üzülmemeli ve bu sonucun, Allahü teâlânın kendisi için münasip gördüğü bir husus olduğunu kabul ederek kaderine razı olmalıdır Yoksa hiçbir şey yapmadan, çalışmadan, öğrenmeden ve bilmeden yan gelip yatarak beklemek, İslamiyet’te yoktur Böyle yapmak büyük günahtır Bir âyet meali: (İnsana, ancak dünyada çalışarak [ihlas ile] yaptığı işler [ahirette] fayda verir) [Necm 39] İnsanlar, bazen her şeye başvurdukları ve çok çalıştıkları halde, istediklerine kavuşamazlar İşte o zaman, bu işte kendi ellerinde olmayan bir kudret bulunduğunu ve bu kudretin insanların yaşamaları ve başarıları üzerinde etkili olduğunu ve onlara yön verdiğini kabul ederler İşte kısmet budur Kısmet aynı zamanda büyük bir teselli kaynağıdır (Ben vazifemi yaptım, ama ne yapayım ki kısmetim bu imiş) diyen bir müslüman, bir işte başarısız olsa bile, ümitsizliğe kapılmaz ve büyük bir iç huzuru ile çalışmaya devam eder Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: (Güçlükle beraber elbette bir kolaylık vardır Öyleyse, bir işi bitirince diğerine teşebbüs et ve hacetini yalnız Rabbinden iste!) [İnşirah 5-8] Yani başarısızlıktan ümitsizliğe düşmeyip çalışmaya devam etmelidir Yeryüzündeki her canlının rızkı Sual: Günümüzde bir kısım insanlar, geçim derdiyle olsa gerek, helale harama dikkat etmiyor Ailece çalışıp geçinemeyenleri var Yalan söyleniyor, hile yapılıyor, kul hakkına aldırış edilmiyor Bu derece rızıktan endişe etmek doğru mu? CEVAP Helale harama, kul hakkına dikkat etmemek uygun değildir İslam âlimleri, (Kim kime, neye güvenirse, yardımı ondan beklesin!) buyuruyor Âlimlerden birine "Hep ibadetle meşgul oluyorsun, ne yiyip ne içiyorsun?" dediler O da, dişlerini gösterdi "Değirmeni yapan suyunu gönderir" demek istedi Çünkü rızıkları Allahü teâlânın gönderdiğine inancı tamdı Âyet-i kerime meali: (Yeryüzündeki her canlının rızkını, Allah elbette gönderir) [Hud 6] Veysel Karani hazretleri, nasihat isteyen birine "Şam’a yerleş" buyurdu O da "Acaba Şam’da geçim nasıldır?" dedi Hazret, "Rızıklarından şüphe edenlere yazıklar olsun Bunlara nasihat fayda etmez" buyurdu Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, kendisine sığınanın her işine yetişir, hiç ummadığı yerden ona rızk verir) [Beyheki] (İnsan, ihtiyaçlarını, Allahü teâlâya havale ederse, ihtiyaçlarını [husule getirecek sebepleri] ihsan eder) [Hakim] Mesela, herkesin sana merhamet ve hizmet etmesini temin eder Yahya bin Muaz Razihazretleri buyuruyor ki: "İnsanlar seni, Allahü teâlâyı sevdiğin kadar sever Allahü teâlâdan korktuğun kadar, senden korkarlar Allahü teâlâya itaat ettiğin kadar, sana itaat ederler Ona itaatin nispetinde, sana hizmet ederler Hülasa, her işin, Onun için olsun! Yoksa, hiçbir işinin faydası olmaz Hep kendini düşünme! Allahü teâlâdan başka, kimseye güvenme!" Ebu Muhammed Raşihazretleri buyuruyor ki: "Kendin ile Allahü teâlâ arasında en büyük perde [engel], hep kendi menfaatini düşünmek ve kendin gibi, bir âcize güvenmektir Sofilik, istediğin her yere gidebilmek ve bulutların gölgesinde rahat etmek ve herkesten hürmet görmek değildir Her hâlinde Allahü teâlâya güvenmektir" Allahü teâlâdan başka güvenilecek, dost edinilecek hiç kimse, hiçbir şey yoktur Allahü teâlâdan başkasına sığınmak, örümcek ağına sığınmaya benzetilmiştir Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Allah’tan başka dost edinenin hâli, örümceğin durumuna benzer Halbuki barınakların en çürüğü örümcek yuvasıdır) [Ankebut 41] Nasıl tevekkül etmeli Sual: Tam İlmihal’de, (Bir kimse, hareketlerde, işlerde, Allahü teâlâdan başkasının tesir ettiğini düşünse, bu kimsenin tevhîdi, noksan olur Eğer, hiçbir sebep lazım değildir dese, İslamiyet’ten ayrılmış olur Eğer sebepleri araya koymak lazım değildir derse, akla uymamış olur Lazımdır derse, sebepleri hazırlayana tevekkül etmiş olur ki, bu da tevhidde noksanlık olur) deniyor Burasını anlayamadım Sebeplere güvensek de güvenmesek de suç oluyor Nasıl tevekkül etmemiz gerekiyor? CEVAP Evet tevekkül bahsi zordur Yukarıdaki yazıyı üç madde halinde açıklayalım: 1- İyi kötü, hayır şer her şeyi Allahü teâlânın yarattığına inanacağız Bazı şeylere bazı şeyler tesir ediyor denirse itikadımız düzgün olmaz Her şeyin yaratıcısı Allahü teâlâdır Bir âyet meali: (Sizi de, işlerinizi de yaratan Allah’tır) [Saffat 96] 2- İşlerin yapılması için hiçbir sebep lazım değil denirse, Allahü teâlânın koyduğu sebepler inkâr edilmiş olur Mesela, ben evlenmesem de benim çocuklarım olur demek çok yanlıştır Çocuk olması için ana baba gibi sebeplere ihtiyaç vardır 3- Sebepler lazımdır, sebepsiz olmaz derse, sebeplere güvenmiş olur, yine tevhidi noksan olur Yani nasıl ana baba olmadan çocuk olur demek yanlış ise, çocuğun olması için mutlaka ana babayı şart etmek ve çocukları Allahü teâlânın yaratmasında rolü olmadığını söylemek de çok yanlıştır Ana baba olsa da çocuk olmayabilir Ana baba olmadan da Allahü teâlâ çocuk yaratabilir Hazret-i Adem ile Hz Havva’yı anasız babasız, Hz İsa’yı babasız yaratmıştır Sebeplere güvenmeyeceğiz, sebepleri yaratanın da Allahü teâlâ olduğunu bileceğiz Sebepler âlemindeyiz, Allahü teâlânın âdeti sebeplerle yaratmaktır Sebepsiz yaratılması mucize veya keramet olur Sihri yaratan da Allahü teâlâdır Her şeyi yaratan Odur Bu üç maddeyi özetleyelim: Bir iş yapmak istersek sebeplerine yapışacağız, ama, sebepler mutlaka bu işi yapar demeyeceğiz Mesela çocuk sahibi olmak için evleneceğiz, ama evlendik garanti çocuğumuz olur da demeyeceğiz Hastaysak doktora gideceğiz, ilaç alacağız, ameliyat olacağız, ama bu sebepler bizi iyi etti demeyeceğiz Çünkü ameliyat masasından kalkamayız da Sebeplere güvenmeyeceğiz Sebepleri yaratanın da, sebeplere tesir kuvvetini verenin de Allahü teâlâ olduğunu bileceğiz |
19Haziran 2009, 16:10 | Mesaj No:89 |
RE: "Cami " toplanmaya yeri demektir. Kadınlar neden camiden erkekler kadar yararlanamaz?
arkadaşlar bizim dönemimizde camiler sadece namaz kılma mekanı olarak kullanıldığı için bazı arkadaşlarımız bsu yakınmayı namaz kılamama olarak anlıyorlar. halbuki mesele sadece namaz meselesi değil, asr-ı saadette müslümanların herşeyi camisiyde mescidiydi. orda oturur muhabbet eder, uyur, tartışır ve bir çok meseleyi mescidde hallederlerdi. tessettür ayetinden önce kadınlara özel bir bölüm mevcut değildi ve onlarda mescidin bir köşesinde oturup mescitde yapılan herşeye bizzat iştirak ediyorlardı. Tesettür ayetinden sonra kadınların yeri perde ile ayrıldı ve artık kadınlar perde arkasından sohbetleri dinliyor ve toplumsal hayataki yerlerini muhafaza ediyorlardı. Bugün kadın dört duvar arasına mahkum edilmeye çalışılmıyor. bu derken erkek gibi davranabilmelerini kasdetmiyorum, bayanın toplumsal hayattaki yeri ve önemi farklıdır erkeğin farklıdır. asr-ı saadette savaşlara katılmışlar ve yaralananların yaralarına müdahale etmişlerdir. bunu kimse görmezden gelipte kadının yeri evidir diyemez. günümüzde camilerde bayanlara özel günler olabilir. haftada bir gün bayanlara yenelik vaizelerimiz camulirde vaazlar yapabilirler, yada yapılan vaazlara bayanlarında iştirak etmesi sağlanabilir. her il merkezinde hiç olmazsa bir camide bir bayan vaize bayanların sorularına cevap vermek maksadıyla özel bir odada görev yaptırıla bilir. netten veye telefondan sorulabilir diyebilirsiniz biribir iletişimin yerini tutamaz telefon veya net. onun için zeynep hocamıza hak veriyorum.. | |
22Haziran 2009, 18:58 | Mesaj No:90 |
RE: "Cami " toplanmaya yeri demektir. Kadınlar neden camiden erkekler kadar yararlanamaz?
camilerimiz gelin zulmunden kacan yasi gecmis isi bitmis cekisten düsmüs hasta kanser topal sagir insanlarin siginma yeri olmus malesef.tum bu cemaat mucahit olsa ne olur muctehid olsa ne olur. camilerin guncelenmesi egitim ogretim merkezi olması ashabı suffelik olması gerekir. diger husus camiye gelen kiz kadin kesimi kim ne derse desin fitneye gebedir. | |
Konuyu Toplam 5 Kişi okuyor. (0 Üye ve 5 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
" Tuz hakkında bilinmesi gereken her şey " Medineweb | su damlası | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | 3 | 02 Ekim 2021 23:14 |
2017 KPSS LİSANS "HATIRLANAN SORULAR" | mehmet akif2 | KPSS-Çıkmış Sorular-Cevaplar | 20 | 23 Mayıs 2017 14:07 |
2017 KPSS LİSANS EĞİTİM BİLİMLERİ "HATIRLANAN SORULAR" | mehmet akif2 | KPSS-Çıkmış Sorular-Cevaplar | 12 | 22 Mayıs 2017 13:49 |
""Müşrikleri Tekfir Etmemek/Onların Kafir Olduklarından Şüphe Etmek"" | kamer34 | Tevhid Ve Şirk Konuları | 9 | 14 Mart 2014 00:27 |
Gelenek Dini;"İslam'a Suikasttır." /Muhsin Arslan | Muhsin Arslan | Muhsin Arslan | 12 | 28 Mart 2013 21:12 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|