|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mihrinaz,Açılış Tarihi: 18 Temmuz 2019 (23:08), Konuya Son Cevap : 22 Kasım 2019 (17:15). Konuya 17 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
18 Temmuz 2019, 23:08 | Mesaj No:1 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | 4. Ders Esmalar el Gaffar/el Fettah/el Adl 4. Ders Esmalar el Gaffar/el Fettah/el Adl Bu haftaki Esmalarımız El-Gaffâr El-Fettâh El-Adl Hemen başlayalım çalışmaya
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konu Sahibi Mihrinaz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Kafeste Kırbaçlanan Kadın Köleler | İslamda Kadın ve Erkek | Mihrinaz | 1 | 67 | 25 Ekim 2024 20:39 |
Fetö'nün Ayin Gibi Cenaze Töreni | Gündem/ Manşetler | Esma_Nur | 2 | 49 | 25 Ekim 2024 19:14 |
Yeni Doğan Çetesi Firavunluğu | Gündem/ Manşetler | Medine-web | 10 | 154 | 19 Ekim 2024 13:22 |
Çöl ve Çobanlık Mektebinde Yetişen Önder | Hz.Muhammed(s.a.v) | Esma_Nur | 4 | 93 | 19 Ekim 2024 03:19 |
Kızlarımız Kızınca Ne Olacak? | Çocuk Ve Gençlik Eğitimi | Esma_Nur | 1 | 60 | 12 Ekim 2024 00:51 |
19 Temmuz 2019, 00:29 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Değerli kardeşlerimiz, Gaffar: Günahları örten, günahları bağışlayıcı. Mağfireti çok. Kullarının günahlarını afveden Cenâb-ı Hak (C.C.) Çok örten ve perdeleyen manasına gelen Allah'ın (c.c.) sıfatlarından biri |
19 Temmuz 2019, 00:31 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Günâhları çok örten, mağfireti çok olan, kullarının günâhlarını pek çok bağışlayan Rabbimiz. "Hiç şüphe yoktur ki ben; tevbe ve iman edenleri, iyi amel işleyenleri, sonra da doğru yolda (ölünceye kadar) sebat edenleri elbette çok yarlığayacağım." (Tâhâ, 20/82). |
19 Temmuz 2019, 00:34 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Soru: Bu hadisten ne anlıyoruz? Rabbimiz günah işlemeyen bir topluluk istemiyorsa o zaman neden bizlere günaha yaklaşmayın diyor ? Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurur: "Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, siz günah işlemezseniz, Allah sizi dünya sahnesinden giderir ve (sizin yerinize) başka bir ümmet getirir: Onlar, günah işlerler, sonra Allah'tan bağışlanmalarını isterler. Allah da onları mağjiret eder, bağışlar." (Müslim, Tevbe,1 1 ; Tirmiî, Cennet, 3). |
21 Temmuz 2019, 13:45 | Mesaj No:5 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Zümer 53 Gaffar: Kuların günahlarını ortmede mubalaga edendir.Oyleki kullarinin günahlarını ne dünyada ne ahirette ortaya dökmez.Mümin tövbe ve magfiretle ilgili korku ve ümit arasında olmalıdır. Mümin ne kadar ibadet ederse etsin Allah'ın azabından güven içinde olamaz. Ne kadar günahkar olursa olsun Allahın magfiretinden ümit kesemez. "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin" Kuran'daki en ümit vaad eden âyet olduğu söylenir bu ayetin. bununla beraber dikkat edilmesi gerekir ki bu Ümit günaha teşvik için değil en Günahkar kimselerin bile bir an önce tövbe edip Allah'a yönelmeleri için teşvik olduğu ardından gelen ayetten anlaşılmaktadır... "Ya Rab Rahmetini Umar azabından korkarız"
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Temmuz 2019, 14:16 | Mesaj No:6 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
El FETTAH SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
22 Temmuz 2019, 11:05 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Allah'ın gaffar ismi gelince israiloğulları döneminde kuyudan köpeğe şu veren o kadın aklıma geliyor. Merhamet sahibi o kadını magfiretine almış. Gafur sahibi bizlerden günahlarımızı ifşa etmemizi değil gizleyip tevbe etmemizi istiyor. Efendimiz " kul günah işledikten sonra onu ifşa ederse Allah onu gündüzün aydınlığı gibi ortaya serer. Kim günahını sallayıp af dilerse Allah onu gecenin örttüğü gibi örter. " hadis bu mealde olsa gerek. Rabbimizin bagislamasindan ve merhametinden asla ümit kesmeyelim. Düşünemeyiz Rabbimiz günahlarımızı birbirimize gösterse kimse kimsenin yüzüne dahi bakamaz. Hele ki zihninizden geçen zaafları. |
22 Temmuz 2019, 14:58 | Mesaj No:8 |
“Rahmet ve rızık kapılarını açan.” “Zorlukları kolaylaştıran.” “Hidayetiyle kalplere iman ve marifet kapılarını açan.” “Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve korkup sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, biz de onları kazandıkları nedeniyle yakalayıverdik.”( A’râf Sûresi, 7/96) Bir milyondan fazla hayvan türü ve ondan daha fazla bitki türü olduğunu biliyoruz. Bu türlere giren fertlerin sayısını bilmek ise ancak Allah’a mahsus. Sonsuz denecek kadar çok olan bu fertlerin bütün planları, nutfelerde, yumurtalarda yahut çekirdeklerde ilâhî ilim ve hikmetle yazılmış. İşte bu noktaların kitap haline gelmesi, bu planlardan yapılar kurulması Fettâh isminin tecellisiyle başlar. Canlılar âlemine bu nazarla bakabilsek ve onları, dünkü planların canlanmış ve büyümüş halleri olarak değerlendirebilsek, Fettâh isminin sonsuz tecellilerini bir derece görür ve hayran oluruz. Fettâh isminin bir başka sahası da manevîdir. Kalplerden gaflet perdesinin kaldırılması ve o kalplerin iman ve hidayete açılması Fettâh isminin en muhteşem, en bereketli ve en kıymetli tecellisidir. Gözü açılan bir insanın bir anda semalara çıkması, dağlarda dolaşması, denizleri kucaklaması gibi, kalbinden gaflet perdesi kalkan bir insan da ilâhî isimlere ve bu isimlerin kaynağı olan ilâhî sıfatlara muhatap olur. İmam Gazâlî Hazretleri de fethin hem maddî hem de manevî yönü bulunduğuna işaret ederek, maddî fetih için, “Biz, (Hudeybiye anlaşmasıyla) sana gerçekten bir fetih (yolunu) açtık.” (Fetih Sûresi, 48/1) âyet-i kerîmesini; manevî fetih için ise, “Allah’ın insanlara açacağı rahmeti durduracak yoktur.” (Fâtır Sûresi, 35/2) âyet-i kerîmesini misal gösterir. Manevî fethin çok önemli bir yönü de Nur Külliyatında şöyle nazara verilir: “Kâinatın miftahı, anahtarı insanın elindedir. Âlemin kapıları açık ise de manen kapalıdır. Cenâb-ı Hak bütün o kapıları ve kenz-i mahfîyi açan ‘ene’ namında bir miftahı insanın eline vermiştir.” (Mesnevî-i Nuriye) Buna göre, insan ruhu Fettâh isminin en büyük tecellisine mazhardır. O ruha konulan ene, yani benlik, bir anahtar vazifesi görüyor. Allah, bu anahtarı kullanmasını bilen kullarına nice fennî keşiflerin yolunu açtığı gibi, esmâ-i ilâhiyenin hazinelerini de açıyor. (‘Kenz-i mahfi’nin çoğulu ‘künuz-u mahfiyye’dir ve ‘esmâ-i ilâhiye’ mânâsında kullanılır.) İnsan kendi ruhuna takılan ilim, irade, kudret gibi sıfatların her birini bir anahtar yaparak, kıyas yoluyla, ilâhî isimlere ve sıfatlara ulaşır. Nur Külliyatı'ndan ‘Otuzuncu Söz’de tafsilatıyla işlenen bu konudan, sadece bir bölüm nakledeceğim: “Daire-i mülkünde mevhum rububiyetiyle, daire-i mümkinatta Hâlıkının rububiyetini anlar ve zahir mâlikiyetiyle, Hâlıkının hakikî mâlikiyetini fehmeder ve “Bu haneye mâlik olduğum gibi, Hâlık da şu kâinatın mâlikidir.” der ve cüz’î ilmiyle O’nun ilmini fehmeder ve kesbî sanatçığıyla o Sâni’-i Zülcelâl’in ibda-i sanatını anlar. Meselâ: ‘Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim. Öyle de şu dünya hanesini birisi yapmış ve tanzim etmiş’ der.” (Sözler) | |
22 Temmuz 2019, 15:37 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Maşallah güzel derleme oluyor. Mihrinaz kardeşimin farklı yaklaşımı, ömer asaf'ın risalei nur 'dan okumaları, diger kardeslerimizin guncellemelerimizle ders bereketli geçiyor. Saidi nursi bu konulara yaklaşımı çok güzel. Sürekli meseleye somut misaller verip konuya imani e ibadi yaklaşıyor. Allah sizlerden razı olsun. El Fettah konusunu biraz daha açalım insallah |
22 Temmuz 2019, 21:58 | Mesaj No:10 |
El-Adl: Çok adil olan, asla zulmetmeyen, hak ile hükmeden, adalet sahibi manalarına gelmektedir. El-Adl ismi hem Hz. Ali’nin hem de İmam-ı Azam Hazretleri’nin İsm-i Azam olarak gördükleri isimler arasındadır. Allah-u Teâlâ adalet sahibidir. Haksızlık ve zulüm yapmaz. Zaten zulüm başkasının mülküne tecavüzdür. Bütün mülk ise Allah’ındır. Bu cihetle Cenab-ı Hak hakkında -hâşâ- zulüm düşünülemez. O her işinde adaletle hükmeder. Ne hesabında, ne takdirinde, ne kahrında, ne gazabında ve ne de icraatlarında zerre miskal zulüm yoktur. Her işinde ve her fiilinde mutlak adalet sahibidir. Şimdi El-Adl isminin âlemdeki tecellilerini tefekkür edelim: 1. Zalimlere gelen bütün semavi tokatlar El-Adl isminin bir tecellisidir. Zalimlere gelen bütün semavi tokatlar El-Adl isminin bir tecellisidir. Nuh kavminin, Ad kavminin, Semud kavminin, Firavunların, Nemrutların, Karunların helakı hep bu ismin tecellisiyledir. Nerede bir zalim varsa ve ona semavi bir tokat inmişse, onda El-Adl ismi tecelli etmiştir. Şimdi bu ismin tecellisine Kur’an’ın beyanıyla bakalım: “Karun’u, Firavun’u ve Hâmân’ı da (helak ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Hâlbuki (azabımızı aşıp) geçebilecek değillerdi. Nitekim onlardan her birini günahları sebebiyle suçüstü yakaladık. Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik. Kimini korkunç bir ses yakaladı. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlar. (Ankebut 39-40) İşte bu ayetlerle beyan buyrulan bütün azaplar El-Adl isminin tecellisiyle inmiş ve zalimler bu ismin tecellisiyle helak edilmiştir. Ya Rab! El-Adl isminin bu manasıyla bizlerde tecelli etmesinden sana sığınırız. Ya Rab! Gazabından rızana, azabından affına, adaletinden rahmetine sığınırız. Affın cömertliğindir, azabın ise adaletindir. Bize adaletinle değil, kereminle muamele eyle. Âmin! 2. Kâinattaki mizan, denge ve ölçü El-Adl isminin bir tecellisidir. Kâinattaki mizan, denge ve ölçü El-Adl isminin bir tecellisidir. Şimdi El-Adl isminin bu manasını âlem sayfasında tefekkür edelim: Şu âlemdeki her varlık, mikroorganizmalardan bitki ve hayvanlara varıncaya kadar her şey bu dünyayı istila etmek istemektedir. Hâlbuki onların bu istila meyli ve arzusu bir kuvvetin setti ile önlenmekte ve her biri bir limiti geçememektedir. Mesela bir mikroorganizma uygun şartları bulduğunda 44 saat içinde 5000 dünya ağırlığında bir büyüklüğe ulaşabilme özelliğine sahiptir. Eğer bu mikroorganizma dilediği gibi büyüyebilseydi, tek başına şu âlemi istila edebilirdi. Ancak diğer canlıların hayat haklarının korunması için bu mikroorganizmaya müsaade edilmemiş ve çeşitli düşmanlarla mücadele etmek zorunda bırakılarak dünyayı istilasının önüne geçilmiştir. İşte bu organizmanın büyümesini önleyen El-Adl isminin tecellisidir. Denizlerde milyonlarca yumurta yumurtlayan balıklara da bir sınır getirilmiştir. Eğer bir sınırlama getirilmeseydi, her bir balık türü denizleri kendi cinsiyle istila ederdi ve denge de yerle bir olurdu. Mesela ıstakoz bir yılda yedi milyon yumurta yumurtlar. Eğer bunların hepsi ıstakoz olsaydı, birkaç senede denizler ıstakozla dolar taşardı. Mezgit balığı da senede altı milyon yumurta yumurtlar. Eğer bütün mezgitler yaşasaydı, bir seneye kalmaz denizler mezgitle dolardı. Oysa altı milyon mezgitten ancak bir düzinesi hayatta kalabilmekte ve diğerleri hayvanlara yem olmaktadır. Eğer balıklar ve diğer deniz canlıları diledikleri gibi çoğalsalardı, bir sene içinde denizlerin dörtte üçünün canlılarla dolup taşacağını, karaları da suların istila edeceğini kestirmek herhâlde güç olmaz. Ancak buna müsaade edilmemekte ve denizlerde muhteşem bir denge hâkim olmaktadır. İşte bu denge El-Adl isminin bir tecellisidir. Bir cins ev faresinin bir sene içerisinde 400’e, ikinci senede ise 65.000’e ulaşabileceği tespit edilmiştir. Eğer farelerin üremesi ve çoğalmasının önüne geçilmeseydi, iki sene içerisinde yeryüzünü iki karış fare kaplardı. Bu farenin de dilediği gibi çoğalamaması El-Adl isminin bir tecellisidir. Ya dünya atmosferindeki oksijen dengesine ne demeli? Atmosferde % 21 oksijen, % 77 azot ve %2 oranında da diğer gazlar vardır. Eğer oksijen %21 oranında değil de biraz daha fazla olsaydı, ocağı yakmak için kibriti çaktığınızda dünyayı yakabilirdiniz. Ya da biraz daha az olsaydı, boğazımıza bir ip geçirilmiş gibi nefessiz kalırdık. İşte bu denge ve ölçü de El-Adl isminin bir tecellisidir. Misalleri çoğaltmak hatta kâinattaki denge ile ilgili bir kitap yazmak mümkündür. Zaten her fennin konusu bu denge olup her fen bu dengenin varlığına sadık bir şahittir. İşte âlemdeki bütün bu dengeler, mizanlar ve ölçüler El-Adl isminin bir tecellisidir. Demek, bu ism-i şerif bir an âlemdeki tecellisini çekse, âlem karmakarışık bir hâl alıp her şey birbirine girecektir. El-Adl isminin bu manadaki tecellisi sebebiyle Rabb’imize sonsuz hamd ve sena olsun. 3. Her şeye hassas ölçülerle vücut vermek, suret giydirmek ve her azayı yerli yerine koymak El-Adl isminin bir tecellisidir. Her şeye hassas ölçülerle vücut vermek, suret giydirmek ve her azayı yerli yerine koymak El-Adl isminin bir tecellisidir. Şimdi El-Adl isminin bu manadaki tecellisini insan aynasında tefekkür edelim: Vücudumuzda altmışa yakın element bulunmaktadır. Bu elementlerin hepsi bir ölçüye ve dengeye göre vücudumuzda bulunmaktadır. Vücudumuzda belli ölçülerde demir, magnezyum, krom gibi elementler vardır. Bunların azlık veya çokluğu hastalıklara sebep olur. Mesela bakır kan yapıcı özelliğe sahiptir. Eksikliğinde sinir hastalıkları baş gösterir. Mangan beyin fonksiyonlarını işlettirir. Eksikliği davranış bozukluklarına sebep olur. Kadminyumun görevi ise tansiyonu ayarlayıp düzgün çalışmasını sağlamaktır. Eksiklik veya fazlalığında tansiyon rahatsızlıkları baş gösterir. Vücudun herhangi bir yerine elementlerin yığılması ise hormonal bozuklukları meydana getirir. İnsanın vücudunda böyle son derece hassas bir denge hâkim olduğu gibi, diğer hayat sahipleri olan hayvanların ve bitkilerin vücudunda da aynı denge hâkimdir. İşte bu denge El-Adl isminin bir tecellisidir. Şimdi de suretlerdeki ve azaların yerleştirilmesindeki dengeye ve ölçüye bakalım: İşte insanın yüzü… Ne kadar da ölçülü ve dengeli… Her aza birbiriyle ne kadar uyum içinde… Mesela eğer burnumuz biraz uzun olsaydı, ağzımızı kapatırdı. Kaşlarımız uzasaydı, gözlerimizi kapatırdı. Ya dişlerimiz ya da dilimiz uzun olsaydı, bu durumda ağzımızı nasıl kapatırdık? Gözümüz veya kulağımız büyük veya küçük olsa ne kadar dengesiz ve ölçüsüz olurdu. Ve bunlar gibi… Her aza nasıl da dengeli yaratılmış ve diğer azalarla uyumu ne de mükemmel sağlanmış… Şimdi diğer mahlûkların suretlerindeki ölçüyü, azalarındaki dengeyi ve azalar arasındaki uyumu insana kıyas edin… İşte suretlerin böyle dengeli bir şekilde icadı, azaların ölçülü bir şekilde yaratılması ve azalar arasındaki uyum El-Adl isminin bir tecellisidir. El-Adl ismi bu manasıyla her an sayısız varlıkta tecelli etmektedir. 4. Her hak sahibine kabiliyeti nispetinde hakkını vermek El-Adl isminin bir tecellisidir. Her hak sahibine kabiliyeti nispetinde hakkını vermek yani vücudunun bütün ihtiyaçlarını karşılamak ve hayatına devam edebilmesi için gereken bütün cihazları en münasip bir tarzda ona takmak El-Adl isminin bir tecellisidir. Dilerseniz El-Adl isminin bu manadaki tecellisini bir deve üzerinde tefekkür edelim: Devenin hörgücü depo gibidir. Günlerce bu depodaki rızık ile idare edebilir. Üç hafta su içmeden yaşayabilir. Ayakları geniştir. Kumda batmadan koşabilir. Göz kapaklarındaki kirpikler ağ gibidir. En şiddetli kum fırtınalarında bile gözleri kum ile dolmaz. Burnu öyle bir şekilde yaratılmıştır ki, en korkunç fırtınalarda bile rahatça nefes alabilir. Üst dudağı yarıktır. Bu da dikenli çöl bitkilerini kolayca yemesini sağlar. Uzun boynu yerden üç metre yükseklikteki yaprakları bile yemesine imkân tanır. Dizler bir boynuz kadar sert ve kalın bir zardan oluşan nasırla kaplıdır. Bu nasırlar hayvan kumlara yattığında onu aşırı sıcak olan zeminden ve yaralanmalardan korur. Kalın kürkü sayesinde yazın (+) 50 dereceye varan sıcağına, kışın ise (-) 50 dereceye kadar ulaşan soğuğuna dayanabilir. Ve daha bunlar gibi birçok özellik… Mesela devenin bütün özellikleri olmakla birlikte sadece ayakları atın ayakları gibi olsaydı, çölde 1 km bile gidemezdi. Ya da gözü ağlı olmasaydı, fırtınalarda tek bir adım bile atamazdı. Veya dudakları yarık olmasaydı, beslenemezdi. O zaman diğer özelliklerinin bir önemi kalır mıydı? İşte devenin bu şekilde yaratılması yani hayatının muhafazası için ona en uygun vücudun ve azaların verilmesi ve ihtiyacının karşılanması, başka bir ifadeyle hayat hakkının korunması El-Adl isminin bir tecellisidir. Şimdi filleri, balıkları, kuşları, böcekleri, bitkileri ve diğer mahlukatı deveye kıyas edin. Onların hayat haklarının korunması için onlara verilen vücuda, onlara takılan cihazlara ve ihtiyaçlarının mükemmelen karşılanmasına bakın ve El-Adl isminin bu tecellisi karşısında hayret secdesine varın! 5. İyiliklere güzel neticeler ve kötülüklere fena neticeler verme El-Adl isminin bir tecellisidir. İyiliklere güzel neticeler ve kötülüklere fena neticeler vermek El-Adl isminin bir tecellisidir. Demek, mümine cenneti vermek ve kafiri cehenneme sokmak El-Adl isminin bir tecellisidir. Gerçi cennet kazanılmaz, belki bir lutf-u İlahidir. Ancak müminlerle kafirlerin arasını ayırarak müminleri cennete, kafirleri cehenneme sokmak bir adalettir ve ism-i Adlin bir tecellisidir. El-Adl isminin bu ciheti ahirette tam manasıyla tecelli edecektir. Bu isimden hissemiz şu olmalıdır: İlk önce her işimizde doğru ve adaletli davranmalı ve El-Adl ismine bu cihette parlak bir ayna olmalıyız. Yalan ve hile asla bizden sudur etmemelidir. Daha sonra, bu ismin saydığımız manalarını âlem sayfalarında tefekkür etmeli ve her mahlukun üzerinde El-Adl ismini farklı cihetlerle okuyarak marifetullahta yükselmeliyiz. Cenab-ı Hak bizleri El-Adl ismine tam bir ayna yapsın. Ve mahluklar üzerinde bu ismin tecellisini okuyarak zatına ulaşan kullar zümresine dâhil eylesin! Âmin! | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Sorularla El FETTAH - El ALİM - El KABID Esmalarını Tanıyalım | nurşen35 | Sorularla Esmaül Hüsna | 48 | 27 Ocak 2020 14:20 |
Bârî-Musavvir-Gaffâr Esmalarını Tanıyalım | Nebevi Sevda | Sorularla Esmaül Hüsna | 30 | 06 Ocak 2020 16:29 |
Allaha Tövbe Etmek, Allah’ın Bağışlaması, Affı (Et-Tevvab, El-Gafur, El-Gaffar) | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 22 Mayıs 2015 22:23 |
Tüm Ders Özetleri | musab27 | 2.SINIF*Bahar Dönemİ* | 0 | 25 Şubat 2015 14:00 |
Sıkıntıları Gideren, Hayır Kapılarını Açan, Allah’ın El-Fettâh Güzel İsmi/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 24 Mayıs 2012 19:17 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|