|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Esma_Nur,Açılış Tarihi: 03 Mart 2011 (17:54), Konuya Son Cevap : 14 Mayıs 2011 (14:32). Konuya 16 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10 Mayıs 2011, 18:56 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Biz başkabakan gibi söz verip sözünün arkasında duranlardan değiliz :) :) "Bismillahirrahmanirrahim" "Bu yazıya dikkat" ARAF/2- “Bu Kur'an, kendisi ile insanları uyarasın ve müminlere öğüt veresin diye sana indirilen bir kitaptır. O halde bu görevi yaparken sakın ruhun sıkılmasın.” Bu Kur'an, kendisi aracılığı ile uyarı ve hatırlatma görevi yapasın diye sana indirildi. Bu Kur'an, içindeki gerçekleri haykırasın diye, insanları hoşlanmadıkları direktifler ile karşı karşıya getiresin diye birtakım inançlara, ilişkiere ve geleneklere cephe olasın diye, birtakım sosyal düzenlere, rejimlere ve toplumlara karşı çıkasın diye sana indirildi. Böyle olduğu içindir ki, bu yolun zorlukları çoktur, bu Kur'an aracılığı ile insanları uyarmanın sıkıntıları boldur. Bu zorluklara ancak yaygın ve sistematik değişikler yapmayı amaçlayanlar katlanabilirler.Bu zorluklara Allah'a iman eden yarı yolda çark yapmayan müminler katlanabilirler. İnsanlık zaman zaman gerileyerek atalar dini dönemine geri döner. İşte bedbaht ve onur kırıcı "gericilik" budur. İşte o zaman islam yeniden ortaya çıkarak insanlığı bu "gericilik"ten kurtarmaya ilişkin görevini bir kere daha yerine getirmeye, insanlığın elinden tutarak onu ilerleme ve uygarlaşması yoluna iletmeye koyulur. İşte o zaman bu islam çağrısının bayraktarlığını üstlenenler, bu Kitap aracılığı ile insanları uyarmaya girişenler. İslamın ilk davetçisi olan Peygamberimizin insanlığı atalar dini bataklığına doğru gerisin geriye doğru yuvarlanmaktan ve batılın azgın karanlıklarının kucağına düşmekten tamamen farklı bir doğrultuya yöneltirken çekmiş olduğu zorlukların aynıları ile karşılaşırlar. Bu azgın karanlıklar düşünce karanlıkları, ihtiras karanlıkları, azgınlık ve haysiyetsizlik karanlıkları, şahsi arzulara ve başkalarının ihtiraslarına kul olma, yalnız kalma korkusu,nefsine tutsak olma, karanlıklarıdır. Bu karanlık hak ile batılın arasını ayıramama ,hakkı batıl,batılı hak,gösterme karanlığıdır. İnsanlığı karanlık bataklığından çekip çıkarmak üzere harekete geçenler bu zorluklarla boğuşurken yüce Allah'ın, Peygamberimize yönelik şu direktifinin gönül açıcı hazzını içlerinde duyarlar. "Bu Kur'an, kendisi aracılığı ile insanları uyarasın ve müminlere öğüt veresin diye sana indirilen bir kitaptır. O halde bu görevi yaparken sakın ruhun sıkılmasın." Bu direktifin hazzını ruhunda duyacak olan çağrı bayraktarı içinde bulunduğu pratik şartları iyi değerlendirmenin sonucu olarak kimlerin öğüt verilerek müminler olduğunu ve kimlerin uyarıya muhtaç gayri müminler (inanmamışlar) olduklarını iyi ayırdeder. Böylece bu Kur'an, onun için yaşadığı günlerde ayet ayet iniyormuş gibi bir canlılık kazanır, o da içinde yaşadığı toplumsal pratiğe karşı bu Kur'an aracılığı ile büyük cihada girişir. İnsanlık bugün Peygamberimizin günlerinde yaşanan durumun aynısını yaşıyor. Peygamberimize inen bu Kitab'ın O'nu insanları uyarmakla, onlara öğüt vermekle görevlendirdiği, batılı kökten değiştirmeyi amaçlarken, önüne çıkan zorluklar karşısında iç sıkıntısına kapılmamaya çağrıldığı şartların tıpkısı hüküm sürüyor. Bu dinin dünyanın çehresini değiştirerek yerine yeni bir dünya kurmak için geldi. Bu yeni dünyada yüce Allah'ın ortaksız otoritesi onaylanarak tüm tağutların, bütün şeytani güçlerin egemenliği reddedilecekti; "kulluk" kavramının eri geniş anlamı ile sırf yüce Allah'a kulluk edilecek, O'nunla birlikte kullardan birine tapılmayacaktı, Yüce Allah dilediklerini kula kulluk etme aşağılığından sırf Allah'a kulluk etme düzeyine çıkaracaktı,bu yeni dünyada yüce Allah'dan başkasına kul olma tutsaklığından olduğu gibi şahsi arzu ve ihtiraslarının tutsaklığından da kurtulmuş, özgür, onurlu ve her tür aşağılıktan arınmış yeni "insan" doğacaktı. Bu din "Eşhedü en lailahe illellah” (Allah'dan başka ilâh olmadığına şahitlik ederim)" ilkesini yerleştirmeye geldi. Gerek bu ayette ve gerekse başka birçok surede vurgulandığı üzere, tarih boyunca gelen bütün peygamberler insanları bu ilkeyi benimsemeye çağırmışlardır. "Allah'dan başka ilah olmadığına şahitlik etmek" şu demektir. Evrensel düzendeki yüksek egemenlik gibi insan hayatına ilişkin yüce egemenlik de ulu Allah'a özgüdür. Başka bir deyimle yüce Allah ön-tasarımı ve kaderi ile evrene ve kullara, bunun yanısıra sistemi ve şeriatı ile kulların hayatına egemendir. Müslüman bu temel ilkeden hareket ederek evreni yaratmada, tasarlamakta ve yöneltmekte yüce Allah'ın ortağı olduğuna inanmaz; ibadet amaçlı davranışları sadece yüce Allah'a sunar; hukuk sistemini, kanunları, değer yargılarını, kriterleri, inançları ve düşünceleri sadece ilahi kaynaktan alır,herhangi bir zorbanın bu konuların herhangi birinde yüce Allah'ın egemenlik yetkisine ortak olmaya kalkışmasına göz yummaz. İşte bu dinin inanç açısından temeli budur. Bu temeli kendisine şiar edinmiş müslümanları neden bu dünada dalşıyorsun uzaya çıkıp orada yaşasan ya diyerek tıpkı mekke putperestlerinin bu nasıl bir pegamber çarşıda dolaşıyor ticaret yapıyor kimlik kullanıyor üstelik evleniyor gibi sırf davanın temel amacını saptırmak kendi küfrünü örtmeye çalışmak batılı hak ile örtmekten başka birşey değildir. Bu bakımdan insanlık türlü türlü gruplara ve akımlara ayrılır ki, bu grupların ve akımların ortak niteliği batıl kökenli olmaktır. Bu gruplardan ve akımlardan biri putperestliktir. Bu akım bir ilahın varlığını kabul eder, fakat çeşitli ilahları ve putları O'na ortak koşar. Bu gruplardan ve akımlardan biri yahudiler ile hristiyanların oluşturduğu "ehl-i kitap" topluluğudur. Bu topluluğun mensupları çok eskiden yüce Allah'a oğul-evlat yakıştırmak sureti ile müşrik olmuşlardı. Ayrıca yüce Allah'ı bir yana bırakarak hahamlarını ve rahiplerini ilah edindikleri için de müşrik olmuşlardır. Gerçi onlar hiçbir zaman hahamları ve rahipleri adına namaz kılmış, onlar için rukua varmış ve secdeye kapanmış değillerdi, ama onların egemenlik iddialarını kabul etmişler, onları orijinal kanun koyucular olarak tanımışlardı. Ayrıca bunlar günümüzde yüce Allah'ın egemenliğinin hayat tarzlarındaki köklerini tamamen kazıyarak "kapitalizm", "sosyalizm” laiklik” gibi adlarla andıkları ideolojileri hayat sistemi olarak benimsiyor ve "demokrasi", "diktatörlük" gibi adlarla andıkları insan ürünü rejimleri yürürlüğe koyuyor, böylece yüce Allah'ın dininden tamamen çıkarak eski Yunanlılar'ın, Romalılar'ın ve benzerlerinin tıpkısı olan bir iğrençlik bataklığına saplanıyorlar, onlar gibi kendi kafalarına göre hayat düzenleri ve rejimler uydurma sapıklığına düşmüş oluyorlar. Bu gruplardan biri de kendilerine "müslüman" sıfatını yakıştıranların oluşturduğu topluluktur. Bu topluluk adım adım ehl-i kitab'ın, yani yahudiler ile hristiyanların izinden giderek yüce Allah'ın dinini bırakıp insanların dinine kayıyor. "Yüce Allah'ın dini" O'nun sistemi, şeriatı, hayat için koyduğu düzeni ve kanunudur. Buna karşılık "kulların dini" de onların sistemi, hukuku, hayat için koydukları düzenleri ve yasalarıdır. Yine döndü-dolaştı ve bu dinin insanlığa ilk indiği güne geldi. İnsanlık tümü ile, bütün grupları ve akımları ile atalar dini dönemine geri döndü. Bu grupların ve akımların hiçbiri yüce Allah'ın dinine bağlı değil. Kur'an insanlığa ilk gün yönelttiği çağrıyı yeniden yöneltme görevi ile karşı karşıyadır günümüzde. Onun bugün insanlığa yönelik amacı indiği ilk günkü amacının aynısıdır: Bu kitap insanları öncelikle inanç ve düşünce bakımından, arkasından da düzen ve pratik yaşantı düzeyinde müslüman yapmak istiyor. Bu kitaptaki mesajların bayraktarlığını üstlenenler tıpkı Peygamberimizin karşılaştığı güçlükler ile karşı karşıyadırlar. Bu ölçünün ışığında açıkça görülüyor ki, günümüzde yeryüzünün her tarafını batıl düzeni kaplamıştır, insanlığın hayatına batıl düzeni egemendir ve islam günümüzde "varolmak"tan, mutlak anlamda varolmaktan soyutlanmıştır; Buna göre insanları islama çağırma görevini üstlenenler vaktiyle Peygamberimizin taşıdığı hedeflerin aynilerini taşıyorlar, O'nun karşılaşmış olduğu zorlukların tıpkısı ile karşı karşıyadırlar, bu yüzden onlar bu ayette dile gelen ilahi direktifle teselli bulmaya çağrılıyorlar. Tekrarlıyoruz: "Bu Kur'an, kendisi ile insanları uyarasın ve müminlere öğüt veresin diye sana indirilen bir kitaptır. O halde bu görevi yaparken sakın ruhun sıkılmasın." İnsanlığın beşeri arzuların kulluğundan, kula kulluktan tam anlamı ile kurtulabilmesi için toplumda yüce egemenliğin sırf yüce Allah'ın tekelinde olması, bu egemenliğin ilahi şeriatın üstünlüğünde somutlaşmış olması gerekir. Yüce Allah'ın ölçüsüne göre "müslüman" ve "uygar" olmanın tek yolu, tek biçimi budur. Çünkü yüce Allah'ın insanlar için istediği uygarlık toplumdaki her ferdin özgür ve onurlu olması temel ilkesine dayanır. Oysa kula kulluk sistemi yürürlükteyken, onurluluğun ve özgürlüğün varolması sözkonusu olamaz,bazıları yüce egemenlik yetkisini kullanan kanun koyucu ilahlardan ve ezici çoğunluğu bu sahte ilahların keyfi arzularına boyun eğen "kullar"dan oluşmuş bir toplumun fertleri asla özgür ve onurlu olamazlar. Öte yandan "yasama" işlevi sadece kanuni hükümler koyma işlevi ile sınırlı değildir. Toplumdaki değer yargıları, ölçüler, ahlak kuralları ve gelenekler de bu işlevin kapsamına girerler. Bunların hepsi fertlerin farkında olarak ya da olmayarak baskılarına boyun eğdikleri birer "kanun koyma", birer "yasama" ürünüdürler. Bu nitelikteki toplumlar "gerici" ve "geri kalmış" bir toplumdur; ya da islam terminolojisinde "batıl ve müşrik" bir toplumdur.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
11 Mayıs 2011, 11:38 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 6969 Üyelik T.:
10 Şubat 2009 | Cevap: Biz başkabakan gibi söz verip sözünün arkasında duranlardan değiliz :) :)
Türbana köstekliyini koyvermede senden destek bekleyen yok kılıçdaroğlu ...Tayyip Erdoğan özüyle sözüyle duruşuyla hal diliyle adam gibi adam bir başbakan olabilir ama onun ötesinde sözünün eri güzel bir insan dualarım onun için inşallah... Yahu bu form üyelerine hayret ediyorum bir konu ekleniyor söz dönüp dolaşıp farklı yerlere geliyor düşünüyorum acaba burda yazılanlar gibimiyiz ayetlere tabi 4 4 lük bir insanmıyız kimse 4 4 lük değildir ama nedense birileri birilerine muhalefet hep ne hikmetse sanalda olsa kırılıyor üzülüyor insan...
__________________ Doğru zamanda yapılan yanlış ,yanlış zamanda yapılan doğrudan evladır.. |
11 Mayıs 2011, 17:56 | Mesaj No:13 | |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: Biz başkabakan gibi söz verip sözünün arkasında duranlardan değiliz :) :) Alıntı:
iklimya ve klamaz üyelerimiz sizlerden ricamız forum içerisinde fikirlerinizi beyan ederken hakaret içerecek yada kalp kıracak türden cümlelere yer vermemeniz..bir müslümanın bir müslümana bu hitaplarda bulunması hoş değil..bundan sonra daha dikkatli olacağınızı ümid ediyorum..Allah a emanet olun | |
12 Mayıs 2011, 01:05 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Biz başkabakan gibi söz verip sözünün arkasında duranlardan değiliz :) :) İslam dininin temel esaslarını iyi anlamak gerekmektedir. İslam dini kuranı temele oturtur onun açılımını ve pratiğini sünnet ve örfe dayandırır. Yani islam devlet anyasası kuran sünnet ve örften meydana gelir. Ancak bu örfün kuran ve sünnete uygun olması gerkmektedir. Bunu güncelleyecek olursak,diyelimki 70 milyonluk bir toplumun idari yapısını islam şeriati üzere bina edeceksiniz. Böyle bir toplumun günlük problemleri yani elektrik, su, tapu kadastro, hastahane,ulaşım,iletişim,çevre düzenleme vs.vs gibi daha birçok meseleyi kuran’a aykırı düşmemek şartıyla düzenlemeyi örften alır. Eğer örfte bu meselelere dair çözüm ve düzenleme mevcut değilse o zaman islam parlementosunu oluşturan müslüman parlementerler tarafından yeni yasalar çıkarılır. Bu sistem Allah’ın hükmü ile hüküm etmeyen Yada Allah’ın hükümleri üstüne hüküm koyma anlamına gelmez.yani maide/44 ün kapsamına girmez. Bu sitede gerek zeynebislamoğlu üyemiz olsun gerek klamaz üyemiz olsun hem cahil hemde bilgisiz bir şekilde sözler sarf ederek,kendi akıllarını dinin önüne koyarak fikir beyan etmektedirler. Sonrada kalkıp bence falanca anayasa yada falanca baba yasa islamdır bununla hüküm vermek neden sakıncalı olsun diyecek kadar kuran ve sünnetten uzak bir anlayış içerisindedirler. Bu üyelerimize allahın ayetlerini hatırlatanlarada şu cevabı vermektedirler. Ben daha evvel bu siteyi çok seviyordum fakat şimdi artık siteye girme ihtiyacı duymuyorum demek yerine gönül isterdiki uğrunda mücadele ettiğin dininin delillerinden deliller sunarak beyenmediği görüşleri çürütmendi. Bazı hocalarımızı pohpohlayarak kendini haklı göstermek nefsine eline düşmüşlüğün çaresizliğinden başka birşey değildir. Sayın klamaz üyemiz size bir soru siz Allah'ın şeriatine karşımısınız. Yoksa sizdemi "kahr olsun şeriat diyenlerdensiniz" Bunun cevabını merak ediyorum işin doğrusu. Eğer değilseniz şuna emin olun allahın şeriati dışındaki şeriatleri benimsemek allahın dinine aykırıdır. Şuna emin olun amacım sizi yermek değil sağlıklı düşünmenize yardımcı olmaktır. Bakın islam şeriatine göre zina yapmak,miras paylaşmak,hırsızlık yapmak,boşanmak,evlenmek,daha birçok meselenin çözümü kuran ve sünnette farklıdır.Senin savunduğun bugünkü tağuti sistemdede çözümü daha farklıdır. Bir örnek daha vereyim kurani kerimde sarhoş edici içecekler haramdır. Fakat senin beyendiğin başbakanın şeriatinde bu içecekler heladir.kuran anayasasında zina etmek haramdır fakat senin savunduğun tauğti şeriate göre zina işlemek helaldir. Şimdi farkı anladınmı allahın hükümlerini istememek onlara yaşamya çalışmak 4 4lük olmak değildirki. Bir praça müslüman olmaktır.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
12 Mayıs 2011, 05:31 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Biz başkabakan gibi söz verip sözünün arkasında duranlardan değiliz :) :) Alimoğlu hocam ben kendisini iyi tanımaktayım kendisi hemşerim olup ilim ehli bir insandır. Bunu bildiğim için cahilane bir cevap vermiştir dedim. Çünkü ona yakışan görüşlerini delillere dayandırarak cevap vermsiydi. Hocam şuna emin olun ben bir çok konuda bilgi sahibi olmadığımı hisettiğim anda kendim için şöyle cümle kullanırım. “Ben bu konuda cahilim.” Şunu unutmamak lazımki kişi ne kadar bilgili olursa olsun bazı konularda cehaleti söz konusu olabilir,bu kaide heppimiz için geçerlidir. Yoksa o cümlelerimde art niyet yoktu bacıma karşı. Fikirlerimiz uyuşmuyor buda olabilir. Alimoğlu hocam bu kısa açıklamadan sonra gelgelim sizin sorularınıza Alimoğlu hocam (dünyada islam şeriatini uygulayan tek devlet yoktur.bana şeriatçilik oynayan bazı devlet bozuntularını örnek vermeyın please.islam devleti olmadığına göre,yer yüzünde müslüman tek kişi yoktur) diyorsunuz. Hocam benim bu sitede bu kadar yazılarımın içerisinde tek bir cümle göeremezsinizki şu devlet islam dini şeriati ile yönetilmektedir demiş olayım. Böyle bir söylemim yoktur. Ben insanları devletlere değil ancak Allahın kitabına rasulullahın sünnetine davet ederim. islam devleti olmadığına göre,yer yüzünde müslüman tek kişi yoktuir hocam bu nasıl bir yaklaşım böyle. Rasulullahın ilk 13 sene nübüvet döneminde islam şeriati ile yönetilen devlet yoktu fakar müslümanlar vardı. Yani düşüncenizin dayanağı yoktur hocam. İslam devleti olmaması kişinin müslüman olmayacağı mantığı yanlıştır.İslam devleti ayrı birşey msülüman olmak ayrı birşey hocam. ALİMOĞLU hocam beşeri kanunlarla yani deyiminizle şirkle yönetilmektedir.bu doğrudur.ee bu durumda siz biz hepimizin konumu başbakandan farkı yoktur diyorsunuz. Hocam işte benim karşı çıktığım düşüncler bunlar. Şimdi haluk gömmüştabak peygamber efendimizi devre dışı yaparken haklı olarak heppimiz sinirlendik ve onu Allahın izni ile sitemizden süresiz uzaklaştırdık. Şuna emin olun ben belki bir müddet daha sabır edecektim fakat sizin sitem dolu bir yazınızı okuyunca artık bu adamın siteye zarar verdiğine kanaat getirdim ve uzaklaştırdım. Hocam bunu şunun için anlatıyorum. Bizler peygamber efendimize toz kondurmuyoruz fakat onu örnek almamız gerektiğindede aklımızı peygamberin sünnetinin önüne koyuyoruz. İşte asıl sıkıntı burası. Rasulullah (sav) müşrik bir toplumun içerisinde büyüdü,kendisine nübüvet geldikten sonrada takriben 13 yıl daha mekkede yaşadı,şimdi haşa biz diyebilirmiyizki peygamber efendimizin konumu Ebucehilin konumu ile aynıdır. Ebucehil darul nedvenin bir neferi idi fakat Allahın rasulu darul nedvenin bir bakanı değildi işte fark bu. Bu sebeple şirki hükümlerle donatıl batı şeriati ile yöentilen bir parlementonun neferi ile tağutu red etmiş zorluklar içerisinde yaşayanı aynı konumda görmek pekte adil olmayan bir yaklaşımdır. iman kişiseldir.ben ve müslümanlar elimizden gelen her gayreti gösterir,şirki ortadan kaldırırız.başaramazsak müşrikmi oluyoruz.ki dünyadaki müslümanların hiç biri bunu başarmış değildir.tc düzenini başbakan kurmadı.ve bu düzeni sevdiğinede-benimsediğinede inanmıyorum.elinden gelse filistine sahip çıktığı gibi,israile tükürdüğü gibi,tüm tağuti düzenleride ayağının altına alır.bir baş örtüsü sorununu bile çözmiyor,gücü yetmiyor.şirk düzeni izin vermiyor.menderes ezanı aslına çevirdi bedelini canıyla ödedi. Alimoğlu hocadan alıntı. Hocam bu cümlelerinizin hangisine cevap vereceğimi şaşırdım. Çünkü herbir cümleniz sünnete aykırı. Öncelikle şunu söyleyeyin islam dininde asıl olan kişinin müslüman kimliğini korumasıdr. Her peygamber ve her müslüman Allahın yeryüzünde şeriatini hakim kılmaya çalışır. Bu ana gayedir.Fakat şunu unutuyorsunuzki devlet kurmak dünya tarihinde birkaç peygambere nasip olmuştur. Kişi kendisi şirk ve küfür işledikten sonra ben islam devletini böyle kuracam diyen birtek peygamberin misalini bana örnek verebilirmisiniz? Hocam müşrik olmanın kuran ve sünnette net bir şekilde sınırları çizilmiştir. Size yukarıdaki yazımda ayetlerle uzun uzun delillerini verdim. Kişi yasama yetkisini Allah’tan başka mercilere veriyorsa bunun islamdaki adı şirktir. Bu kadar net ve açık.Kişi Allah’ın hükmü ile hüküm etmiyorsa kuranın tabiri ile söylüyorum kafirliktir. Bunları Allah’ın rasulu ve ona inzal olan kitap söylüyor. Hocam kişi islam olmayan erjimlerde bulunmuş olduğu konum ne olursa olsun eğer hayatına şirk ve küfür bulaştıryorsa kesinlikle aytlerin hükmü açıktır. Fakat diyelimki kişi Allah’ın aytelerini gizlemiyor mal mülk birkaç kuruş maaş karşılığında tağutların amacına uygun dini gizlemiyor ve dinin esaslarını yaşıyorsa bu müslümandır benimde söylediğim bu zaten. Şimdi hocam gönül isterdiki şunu diyeseniz peygamber efendimiz şöyle şöyle yaptığı için bizde onun yolunu takip ediyoruz. Fakat sizin yaptığınız hep akli gerekçeler. Kişi nefret ederek şirk işlerse şirk olmaz diyorsunuz Allah aşkına kuran ve sünnette dayanağı varmdır. Bu anlayışlar kuranın tamamına aykırıdır. Şimdi anlamadığım şey şu fransadan ithal edilmiş “laiklik” Amerikadan ithal edilmiş “demokrasi” şeriatlerinin tümünü alıp onlarla hüküm vereceksin hemde hemde biz istemeden şirk işliyoruz diyeceksin. Bizim kafamıza silah dayayanmı varki biz bunu yapıyoruz.yada bunu yapanlara destek oluyoruz....cenabbi Allah hüküm koymada ortak kabul etmediği halde halen kendimizi nasıl masum görebiliyoruz işin doğrusu ben bunu anlamyorum en iyisi allahın kitabı cevap versin....... Alimoğlu hocam kim Allah’a ortak koşarsa ona cennet haramdır ayete bakalım. "Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona Cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer Cehennemdir Zâlimlerin hiç bir yardımcısı da yoktur " (5/Mâide, 72) Kim allahın emir etmediği bir konuda şeyhlerine başbakanlarına ve büyüklerine uyarsa Allah ona lanet eder ayet bakalım... (Beylerimize şeyhlerimize yöneticilerimize ve) büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.» Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov.”Ahzab/67 Kim helal haram yetkisi birilerine verirse onu ilah ednmiş olur yani ona ibadet etmiş olur ayete bakalım. “Onlar, hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu İsa Mesih’i, Allah’tan başka Rabler edindiler. Halbuki onlar, ancak bir olan ve kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah’â ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah, onların koştukları ortaklardan münezzehtir” (Tevbe 31) (Nahl 116) Kim bir merciye kanun koyma yetkisi verirse o merciyi allaha ortak koşmuş olur ayete bakalım "Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyi kendilerine dinden bir şeriat koyan ortakları mı vardır?" (Şûra, 21) Kim tağutun hükümleri ile insanları idare ederse tağutu red etmediği için iman iddiası boştur ayetlere bakalım. Kim Tağut'u, azgınlığı reddederek Allah'a inanırsa kopması sözkonusu olmayan, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi işitir, herşeyi bilir.”Bakara/256 O da "Allah"a ibadet edin, Tağuttan uzak durun!" dedi."(Nahl:36)." ''Allah hüküm koyar, onun hükmüne hiçbir değiştirici yoktur.'' (Ra'd/41) ''O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.'' (Kehf/26 ''İhtilâf ettiğiniz herhangi bir şey hakkında hüküm Allah'a aiddir.'' (Şûrâ/10 ) ''Huküm, yalnızca Allah’a aiddir.'' (En'am/57 ) ''Haberiniz olsun hüküm Ona aiddir'' (En'âm 62) ''Huküm, yalnızca Allah'a aiddir.'' (Yûsuf/ 67) ''Allah odur ki Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Dunyâda da âhirette de bütün hamdler O’na mahsusdur. Hüküm yalnızca O’nundur.'' (kasas/70 ) Kim allahtan başkasına kanun koyma yetkisi verirse onun kulu olur ayet bakalım. Hüküm, yalnızca Allah'a aiddir. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur lakin insanların çoğu bilmezler." (Yûsuf /40) Nisa/140- “Allah size indirdiği kitapta onun ayetlerinin inkar edildiğini ya da alaya alındığını işittiğinizde başka bir konuya geçmedikleri sürece onlarla bir arada oturmamanızı, yoksa sizin de onlar gibi olacağınız! (KAFİR) bildirdi. Hiç kuşkusuz Allah münafıklar ile kafirleri cehennemde bir araya getirecektir.” Alimoğlu hocam nisa 140.ncı ayetin hükümünü alda mecliste uygula bakalım. Efendim uygulama alanımız yoktur diyorsak o halde o meclisi terk edeceğiz. Bu ayet sadece o meclis için geçerli değildir hükmü geneldir. Kişi bulunduğu toplantıda yada sohbette orayıTerk etmiyorsa onlar gibi olur ayet açık. İbn-i Mes'ud, Resulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "İsrailoğulları günaha dalınca alimleri onları nehyettiler; fakat, onlar dinlemediler. Alimler de onlarla düşüp kalktılar ve yiyip içtiler. Allah da bazısının kalbini bazısına çarptı. Davut'un, Süleyman'ın ve Meryem oğlu İsa'nın dilinden onlara lanet etti. -Sonra Resulullah oturup şöyle dedi-: `Hayır. Nefsim elinde olana yemin ederim ki; siz onları hakka döndürünceye kadar uğraşırsınız' Yani şefkat gösteri çevirirsiniz." (Ebu Davud ve Tirmizi) İhtilaf ettiğimiz meselede Allah hükmünü vermiştir. Daha onlarca ayet vardır bu konuda dileyen bu ayetlerin hükmüne uyar dileyen aklının hükmüne uyar. ''İhtilâf ettiğiniz herhangi bir şey hakkında huküm Allah'a âiddir.'' (Şûrâ/10 ) Allah’a Emanet Olunuz
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
14 Mayıs 2011, 01:06 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 90 Üyelik T.:
21 Ağustos 2007 | Cevap: Biz başkabakan gibi söz verip sözünün arkasında duranlardan değiliz :) :)
sayın mecnun editör, beni uyarmak yerine sitede ki deve dikenlerini temizleyiniz. Ha bu arada uslubum gerektiginde cok sert olur ve buna kimse engel olamaz, cünkü işin icinde islam var.
__________________ Bismillah diyerek... |
14 Mayıs 2011, 14:32 | Mesaj No:17 | |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: Biz başkabakan gibi söz verip sözünün arkasında duranlardan değiliz :) :) Alıntı:
uslubunuz yine aynı..ben sizi kibarca uyarmıştım oysaki..işin içinde islam varsa kibar olmalı kalp kırmamalısınız kardeşim..islam güzellikler dinidir sert bi uslupla hiçbişey elde edemezsiniz..deve dikenleri tabiri hiç yakışmamış | |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Hepinizi Öldürürler ve Suçlu Biz Değiliz Derler | Mihrinaz | Videolar/Slaytlar | 0 | 25 Şubat 2022 16:09 |
Niye 'Ev'li Değiliz? | muallime | Evlilik-Nikah Konuları | 1 | 04 Ekim 2021 14:35 |
Bu adamın arkasında NAMAZ kılınır mı? | Nebevi Sevda | İslami Haberler | 5 | 22 Kasım 2018 20:56 |
Sen öğüt verip hatırlat / Medineweb | Esadullah | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 09 Nisan 2017 15:21 |
Cami imamları arkasında namaz kılmak. | müslümanlardan | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 14 Aralık 2010 10:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|