|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Nebevi Sevda,Açılış Tarihi: 15 Ocak 2019 (08:31), Konuya Son Cevap : 16 Ocak 2019 (10:39). Konuya 13 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
15 Ocak 2019, 08:31 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 | Mustafa İslamoğlu/ Ne diyelim Mustafa İslamoğlu/ Ne diyelim Biliyorum belki defalarca konuşuldu yazıldı çizildi. Eyvallah burada yıllarca bir çok kez müzakere edilip tahlil edilmistir. Lakin insanın çok agrina gidiyor. Şu sözlerdeki cesareti yok mu sayalım. Adam usul musul bırakmamış. Dümdüz basıp geçmiş. Lafi dolandirmiyorum artık deyip curetkarca davranmasını esmi gecelim... Ne diyelim insan sasirmadan edemiyor [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Konu Sahibi Nebevi Sevda 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
KABE' DE FOTOĞRAFIN | Nebevi Sevda/Kişisel | Kara Kartal | 1 | 141 | 16 Ocak 2025 19:20 |
SUBHANALLAH çok etkileyici. | Nebevi Sevda/Kişisel | Nebevi Sevda | 1 | 48 | 10 Ocak 2025 22:57 |
Bilal Öldü derlerse sakın inanma | Nebevi Sevda/Kişisel | Nebevi Sevda | 0 | 31 | 10 Ocak 2025 11:47 |
Gassal ile meyyit -1- | Nebevi Sevda/Kişisel | Nebevi Sevda | 1 | 155 | 03 Ocak 2025 11:31 |
acbü’z-zeneb | Nebevi Sevda/Kişisel | Nebevi Sevda | 2 | 72 | 01 Ocak 2025 17:26 |
15 Ocak 2019, 16:50 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Hadis usulü ne demektir biliyor musunuz? Hadis usulü YALAN SÖYLEME usulüdür. Öyle bir usul falan yok ortada, Ben onların hepsini okudum. Benim okuduğum usul kadar onların topu okumadı. ~ Mustafa İslamoğlu | ben utandım hadislere karşı bu pervasızlıktan vallahi..! Alıntı Düşünüyorumda bu adama göre; Hadisleri titizlikle ayıklanıp Ravi ve senedine fikkat eden sahabe, tabiin, tebai tabiin , hadis usulü üzerine ömrü geçen muhaddisler 14 asır boyunca emek veren bunca insan bir Mustafa İslamoğlu yapamadı. Adam bir çırpıda Usul Musül bırakmadı.... Asla tartışma derdinde değilim ama insanın içi acıyor. Bu adamı en az otuz yıl yakinen tanıyan birisi olarak gittikçe cüretkar olan bu adama diyecek hiçbir söz bulamıyor insan Allah'ım sen nesillerimizi kuraniyum hastalığına tutulanlardan koru. İlme ulemaya pervasızca yalanci diyen bu insanlardan sen koru. Not: kopyala yapıştır sözlerden uzak durarak bunlari diyen kardesiniz Abdulkadir Seven |
15 Ocak 2019, 18:43 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
Allah ıslah etsin ne diyelim hocam.yarim doktor candan yarim hoca imandan edermiş Allah serrinden korusun
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
15 Ocak 2019, 19:31 | Mesaj No:4 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
yüzeysel bakıldığında klasik ezberleri bozan hocanın cümleleri korkunç gibi geliyor olabilir. Bu korkunç tabloyu daha anlaşılır bir şekilde açıklanabilirdi. Hadislere yalanın karıştığı bir gerçektir. Bunun için kesinlikle sahihtir(mutevatir) denilen hadisler dışında hepsi kuşkuludur. mutevatir hadisler dışında kalan diğer 30 u aşkın hadis çeşidinin mutevatir olduğunu herhalde kimse iddia edemez. İddia eden ya cahil cesaretidir yada klasik ezberci boş bir iddia olur. hocanın dediğini tüm muhaddisler de diyor zaten. Mutevatir dışında kalan hadisleri sınıflandırarak çeşitli soruşturmalardan geçirmişlerdir. Sonuç olarak o hadisin sahihlik ihtimaline göre sınıflandırmışlardır. hocanın ilmi anlamda söyledikleri doğrudur. Açın hadis usulünü hocanın dediklerinin onlarca çeşidi anlatılır.ama her doğru her yerde söylenemez prensibini çiğnemiştir. Hocanın o cümleleri avam ortamında söylenmemeli idi. Yeri zamanı ortamına göre ayarlanmazsa aforozu göze alıyordur. sonuç olarak hocanın dedikleri doğrudur ama yeri zamanı ortamı yanlıştır. Farklı olayım dikkat çekeyim sivrileyim şov yapayım konuşulayım amacında ise kendi bilir.
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
15 Ocak 2019, 19:39 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Doğru mu? Pes cidden pes... Bu konu üzerine tartismayacagim. Bu konuyu bu şekilde esnetmenize cidden üzüldüm. Bu adamın yerine başkası deseydi bu şekilde show yaparak hele... O zaman bu şekilde yumuşatarak mi? Bu konu üzerine uzunca yazidan ziyade tüm delilleriyle bir oturumda konusmak isterdim. Neyse kardeşim... Cok üzüldüm bu kadar siradanlastirmaniza vesselam. Allaha emanet olun.. Sitenin asli sorumlusu kardeşim bunu düşünüyorsa daha ben ne diyim ki :(( |
15 Ocak 2019, 19:53 | Mesaj No:6 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
konuyu duygusallaştırmak işimiz olmamalı hocam. Sıradanlaştırmak da işim değil. İsterseniz konuyu ilmi müzakere anlamında delil kanıt ispat çerçevesinde uzun uzun olgunlaştırabiliriz. sizinle kuran sünnet çerçevesinde ilmi müzakere ile mahcup edebileceğimi düşünüyorum. tek soru soracağım size ve istersen devam edebiliriz. soru şu; istisnasız tüm hadisi şerif ler ile amel edilmesi gerekiyor.hepsi sahihtir.lamı cimi yok her Müslüman amenna ve sadakna demeli.diyorsan eğer, NEDEN 30U AŞKIN HADİS ÇEŞİDİR VAR O ZAMAN? NEDEN AYETLER SABİTTİR.ÇEŞİTLERİ YOKTUR.TARTIŞILMAZDIR. VE NEDEN BİR BİRİNİ TEKZİP EDEN BİNLERCE HADİS VAR? CERH TADİL NEDİR? ZERH TADİL İLE AMAÇ YALANCILARI KİZBURAVİLERİ AYIKLAMAK ASGARİYE İNDİRMEK DEĞİLMİDİR? VE SONUÇ OLARAK BU HADİSİ ŞERİF KESİNLİKLE SAHİHTİR DENİLEN BİR ÇEŞİDİ VAR ODA MUTEVATİR HADİSLERDİR.KALANLAR HEPSİ KUŞKULU DOĞRU DA OLABİLİR UYDURMA DA OLABİLİR DİYEN HADİS ALİMLERİDİR.
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
15 Ocak 2019, 20:07 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Hocam sizinle hem cins olarak isterseniz telefonla konuşalım. En sevmediğim usul yazi diliyle uzunca müzakere usulüdur. Dilerseniz yarin gün içinde musaitim halleselim. Benim burada diyecek bir şeyim olmayacak .. çünkü mesele salt bu konu değil. Hangi alana bakarsan bak sorunlu. |
15 Ocak 2019, 20:10 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 | |
15 Ocak 2019, 20:38 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
[B]Ümmet, siyonist baskı altındaki “Gazze”yi düşünürken, “Uygur Türkleri”nin derdi ile dertlenirken, ülkemiz “güneyde terörstleri temizlemenin” hesaplarını yaparken, dış hücumlar ile mücadele edilirken; İstanbul fethedilmeden önce papazların meleklerini cinsiyetini tartıştığı gibi birileri de Ümmetin gündemini İslam’ın temellerini tartışmaya çekmek, hatta “Adem (Aleyhisselam)ın babasının olduğu” kadar saçma (ve Kur’an’a aykırı) iddiaları ortaya atmak suretiyle dikkatleri İslam coğrafyasından kaçırmak ve ümmeti kendi içinde oyalamak için uğraşıyor. Ülkemizde kuyuya taş atanların başını çeken adamın biri şöyle diyor: “Hadis usulü, yalan söyleme usulüdür” Şahsın resmini koymaya ve ismini dahi almaya tenezzül etmedik. Birilerinin hesabına konuştuğu için resimdeki görsel en uygun olanıydı… Konuyla alakalı birçok hocaefendi tepki verirken Soner Duman Hoca’nın şu kısa yazısı ile iktifa edelim: SONER DUMAN HOCA: Günümüzde sünnete karşı eleştirel yaklaşanların diline doladığı hususlardan birisi de şudur: “Tarih boyunca hadis rivayetlerinin sahih olanını olmayanından ayırt etmek üzere geliştirilmiş bulunan hadis usulü, bu işi yapabilecek bir ilim dalı değildir.” Eleştiride sınır tanımayan kimileri meseleyi daha da ileri götürerek bu ilim dalının “yalan söylemenin usulü” olduğu düşüncesini bile dile getirebilmişlerdir! Önce bir gerçeği ifade edelim: “Hadis usulü” adını verdiğimiz usul, bir ilim dalı ve yöntem olarak elbette beşer aklının ürünüdür, ictihadîdir. Dolayısıyla da “eleştirilemez” değildir. Hadisçilerin geliştirdiği bu usulün, hadislerin sahihini sakiminden ayırt etmede yeterli olup olmadığı öteden beri tartışılmıştır. Söz gelimi ehl-i reyin lokomotifi konumunda bulunan Hanefîler, ehl-i hadis tarafından geliştirilen metodolojinin “gerekli” ama “yetersiz” olduğunu ileri sürmüş, bunun yanında başka hadis tenkid yöntemlerini uygulamanın gerekli olduğunu belirterek manevî inkıta’ kavramını geliştirmişlerdir. Mâlikîler de hadisin senedi üzerinde odaklaşan sistemin tek başına hadisin sıhhatini garanti etmediğini, buna “Medine ehlinin ameline uygun olmak” gibi bazı kriterlerin eklenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Durum böyle olmakla birlikte 12 asırlık ilim geleneğimizde hiç kimse hadis usulünün gereksizliğini ileri sürmediği gibi yine hiç kimse bu usulü, “yalan söylemenin usulü” olarak nitelememiştir. Hadis usulü, bir rivayetin doğruluğunu onu rivayet eden şahıslar üzerinde inceleme-araştırma yaparak belirlemeye odaklanmış, “isnad merkezli” bir yaklaşım tarzıdır. Elbette bu usulün râvî ya da rivayetin ötesinde bizzat mervî’ye (yani rivayete konu olan hususa) ilişkin de geliştirdiği yöntemler bulunmaktadır. Şu var ki usul, pergelinin sabit ayağını hadisin senedi üzerine dayamıştır. Nakle dayalı bir bilginin doğruluğunu test etmenin ilk adımı, o sözü nakledenlerin “güvenilirlik” ve “hafıza” durumlarının kontrol edilmesinden başka ne olabilir ki? Kur’an bize bir fâsık haber getirdiğinde bunu araştırmamızı emretmiyor mu? O halde hadisçilerin ortaya koyduğu usul, Kur’an’ın söylediğini pratiğe yansıtmaktan başka ne olabilir ki? Buraya kadar anlattıklarımızdan şu sonuç ortaya çıktı: Ehl-i hadis, “hadis usulü” adı verilen ilim dalını ortaya koymuş ve bu yöntemi hem “gerekli” hem de “yeterli” görmüştür. Buna karşılık başını Hanefîlerin çektiği ehl-i rey, hadis usulünün “gerekli” ama “yetersiz” olduğunu düşünerek bu kriterlere başkalarını da eklemişlerdir. Bu başka bir şey, hadis usulü adı verilen ilmi “gereksiz” ve hatta “yalan söylemenin usulü” olarak nitelemek başka bir şeydir. Gerçek şu ki “hadis usulü” İslam ümmetinin yüz akıdır. Dünya tarihinde hiçbir kültür ve medeniyette eşi ve benzeri görülmemiş bir faaliyettir. Bu faaliyet neticesinde hadisleri rivayet eden yüz binlerce râvi hem güvenilirlik hem de hafızalarının sağlamlığı bakımından tek tek elden geçirilmiş, ilk üç neslin sicil kayıtları tutulmuş, “rical ilmi”, “cerh-tadil”, “tabakat” gibi muazzam ilim dalları ortaya çıkmıştır. Eğer ilk nesiller hakkında bir bilgiye sahipsek bu, hadislerin korunması konusundaki bu titizliğin sonucudur. Elbette insanlar üzerinde değerlendirme yaparken sübjektif / yanlı hükümler verilmiş, elbette cerh ve tadili bir silah gibi kullanarak muteber bazı âlimlere leke sürülmeye çalışılmıştır. Ama bu durum, bütün bir sistemin bu şekilde olduğunu göstermez. Sistemlerin yetkinliği kötü uygulama örneklerine dayandırılamaz. Kötü öğrenciler var diye okulları kapatalım mı? Kötü şoförler var diye araba kullanmayı yasaklayalım mı? Kötü evlilikler var diye evlenmeyi boş verelim mi? Dünyanın hiçbir kültür ve medeniyeti, kendi değerlerinin naklini bu şekilde bir koruma ve kayıt altına almamıştır. Bugün tarihe dair bildiklerimizin en güçlüleri, bizim hadis usulümüzdeki en zayıf rivayet kadar bile değerli değildir. Konfüçyüs’ten, Tao’dan, Aristo’dan, Platon’dan, Büyük İskender’den, Sezar’dan bir söz ya da durumu nakledenler bunu hangi bilgiye, belgeye, senede dayalı olarak naklediyor? Raviler kim? O raviler güvenilir mi değil mi? Eğer hadis usulünü güvenilmez buluyorsanız, geçmişe dair hiçbir nakle güvenmeyeceksiniz demektir. O takdirde yerine koyacağınız şey nedir? Sizin ortaya koyduğunuz şeyin rivayet malzemesini ayıklamada doğru sonuç vereceğinin bir garantisi var mı? Ümmete mâl olmuş bir ilmi terk edip sizin görüşlerinizi benimsememizi gerektiren şey nedir? Eğer hadis usulünü “yalan söylemenin usulü” olarak niteliyorsanız “Allah Resûlü’ne yalan bir söz isnad edilmesin” diye gecesini gündüzüne katarak bu usulü geliştiren ve uygulayan ümmetin on binlerce âlimi “kollektif bir şekilde Allah Resûlü adına yalan uydurma” faaliyeti içerisinde görüyorsunuz demektir. Şahsım adına ben, böyle bir iddiada bulunarak âhirette bu âlimlerle hesaplaşmayı asla göze alamam! Rabbimiz bu görüşleri dile getirenler de dâhil olmak üzere kendini “İslam ümmetinden” gören cümlemize insaf, iz’an, şuur versin. Bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltmesin. (Soner Duman)
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
15 Ocak 2019, 20:44 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 |
Allah hepimize merhamet etsin. Bu memleketi bu hale getiren maalesef bizler. Sonrada neden gençler Deist oluyor Ataist oluyor. Dini öğrenmeye çalışan genç bu manzara karşısında dinden soğumasında ne yapsın. Önce Mezhebleri hafife alındı eyvallah dendi. Sonra hadis usulleri daha sonra hadisler. Sonrası Kur'an ayetlerinin tarihselligi ve güncellenmesi. İyiki bu zamanda islamla tanışmadım. Evdeki gençlerim sürekli sorular soruyor. Babalar kendilerini önce diri tutmalı. Yoksa her biri zihnen kayıp gider |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Mirac Mustafa İslamoğlu | İslaminesil | Serbest Kürsü | 2 | 02 Nisan 2019 22:48 |
Mustafa İslamoğlu Külliyatı | enderhafızım | Eserler/Yazarlar | 7 | 08 Ocak 2019 15:08 |
Mustafa İslamoğlu Şiirler | Esma_Nur | Alimler(Rh) | 8 | 20 Eylül 2014 00:06 |
Mustafa İslamoğlu Ankara'da | FECR | Duyurular/Öneriler/Şikayetler | 0 | 05 Mart 2014 15:45 |
Tavsiyeler/Mustafa İslamoğlu | ukba yolcusu | Alimler(Rh) | 10 | 30 Aralık 2009 11:46 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|