Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > Hz.Muhammed(s.a.v)

Konu Kimliği: Konu Sahibi _Hasene_,Açılış Tarihi:  08 Kasım 2007 (14:46), Konuya Son Cevap : 08 Kasım 2007 (16:27). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 08 Kasım 2007, 14:46   Mesaj No:1
Avatar Otomotik
Durumu:_Hasene_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 536
Üyelik T.: 07 Kasım 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 8
Konular: 4
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı

Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı

Hz. Muhammed’e inandığınızı söylediğiniz halde, bütün insanlığa model olarak seçilip atanmış olan O “Yıldız Yetiştiren Adam”ın sünnetini (yaşam biçimi) yalın birkaç kalıba indirebilecek kadar yüzeysel algılıyorsanız, bu yazı sizin için değildir.-

İnsanlara etkili ve güzel konuşmanın inceliklerini öğreten bir yığın kitap görmüş ve her yerde bu amaçla konuşma ve diksiyon kursları düzenlendiğini duymuşsunuzdur. İnsanlar, bu tür şeylere iştahla rağbet ederler. İsterler ki, o kurslar kendilerine konuşmalarıyla diğerlerini etkilemenin, hatta büyülemenin sihirli formüllerini öğretsin de, onlarla istedikleri doğrultuda iletişim kurmaları, hatta onları istedikleri yerlere sürüklemeleri olabildiğince kolaylaşsın. Artı, karşı cinsle hem daha yoğunluklu, hem de hızlı sonuç getiren ilişkiler geliştirerek onların piyasasında da pazar payları artsın. Ne güzel!

Böyle düşünenlerin unuttuğu bir şeyi hatırlatmak isterim: İyi bir dinleyici olmak pasif bir pozisyon gibi görünmesine karşın, özünde şaşırtıcı düzeyde zor ve etkin bir eylemdir. Ayrıca, son derece erdemli bir sanat olduğunu da kaydetmek gerekir.

Öncelikle, şunun farkına varmak zorundayız: Kişi için, size vermek istediği ileti genellikle çok önemlidir. Özellikle travmatik durumlarda, anlattığı şey dünyanın en yaşamsal olayıdır. Tabiatıyla, karşısında bulunan kişi veya kişilerin kendisini can kulağı ile dinleyerek anlamasını ve rahatlatıcı ya da onaylayıcı tepkiler vermesini bekler. Hatta kimi zaman, kişi yalnızca kendisini dinleyecek birinin varlığına gereksinim duyuyor olabilir. Neticede, çıplak gözle görülmeyen sıkıntı ve stres, ruhumuz üzerinde tıpkı sırtımıza vurulmuş ağır bir yükün bedenimiz üzerinde yaptığına benzer bir etki yapmaktadır. Sadece ilgi ile dinleyen biri karşısında yapılan konuşma bile, bu psikolojik yüklerin üstümüzden inmesini sağlayabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, iyi bir dinleyicinin aynı zamanda mükemmel bir ruhsal terapi kaynağı olduğunu söylemek asla abartılı olmayacaktır.

Bu noktada, ünlü psikolog ve düşünür Erich Fromm’la ilgili bir olaydan söz etmek isterim: Bir gün, genç bir kız telefonla Fromm’ u arayarak durumunun çok kötü olduğunu, birazdan intihar edeceğini ve hayatının son konuşmasını yaptığını söyler. Fromm, kızla telefonda tam yarım saat konuşur ve onun içindeki zengin kaynaklara ulaşmasını sağlamaya çalışır. Konuşmanın sonunda, kız intihar etmekten vazgeçmiştir. Bunun üzerine, onu ertesi gün için ofisine davet eder.

Genç kız ofise geldiğinde, sohbet esnasında onun intihar etmekten neden vazgeçtiğini anlamak için:
“Ben ne söyledim de, intihar etmekten vazgeçtin?” diye sorar.
Kız, Fromm’a şöyle der: “Anlattıklarınızdan dolayı vazgeçmiş değilim. Yalnızca, dünyada benimle yarım saat konuşabilecek ve bana değerli olduğumu hissettirecek bir insan bulunduğunu anladığım için vazgeçtim…”

Görülüyor ki, dinlemek bazen hayat kurtaracak kadar yararlı bir davranış olabilmektedir. Her zaman hayat kurtarmasa bile, en azından onu daha çekilir ve yaşanası hale getirmeye muktedir olduğu kesindir.
İngiltere’de “dinleme”nin insan mutluluğu için ne denli değerli bir hizmet davranışı olduğunu keşfeden Chad Varah isimli bir kilise papazı tarafından 1953 yılında kurulmuş olan “Samaritans” adlı bir derneğin “dinleyici” olarak istihdam ettiği ve vardiya usulü çalışan gönüllülerinin yirmi dört saat boyunca arayan insanların sıkıntılarını ve dertlerini dinlediklerini ve bu suretle sayısız insanı intiharın eşiğinden döndürdüklerini duymuş muydunuz? İlgili kuruluş, bugün İngiltere ve İrlanda’da 202 şubesi ve 17.000 dolayında gönüllü ve özel eğitimli çalışanı ile sadece yerleşik olarak değil, aynı zamanda hapishanelerde, okullarda, orduda ve iş dünyasında duygusal destek hizmetlerini sürdürmektedir. Bizim coğrafyamızda, böyle bir projenin henüz akıl edilememiş olması çok hazindir! O kilise papazını, saygıyla selamlıyorum... (Burada anti parantez not düşmek isterim ki, saygı zorunlu, sevgi ise istemseldir. Saygı, sevgiyi içermeyebilir. Yani, insan olarak sevmediğimiz kimselere de saygı duyarız, korktuğumuz kimselere de; ama sevgi bambaşka bir şeydir. Birini sevdiğimiz zaman, ona saygıda da kusur edemeyiz).

Diğer bir nokta, konuşma-dinleme ikileminde aldığınız pozisyonun insani ilişkilerinizi ne yönden etkilediği meselsidir. Her zaman hatırlamak gerekir ki, insanlar çok konuşanlardan veya güzel konuşanlardan daha çok, güzel dinleyenlerden hoşlanırlar. Gereğinden fazla konuşuyorsanız, çevrenizdeki insanların pek çoğu sizi itici buluyor olabilir. Buna karşılık, etkin bir dinleyici olabilirseniz dostunuz çok olacak demektir. Böylece, insanlar sizi gördüğü zaman yolunu değiştirmeyecek, bilakis yakalamak için peşiniz sıra koşma arzusu duyacaktır.

İlginç bir paradoks eklemek istiyorum: Eğer etkin bir dinleyici iseniz, sizinle konuşanların bilinçaltında aynı zamanda “iyi bir konuşmacı” imajı oluşturacağınızı söylesem bu sizi şaşırtır mı? “Ne ilgisi var?!” dediğinizi duyar gibi oluyorum; ama beyniniz rahat olsun. Çünkü, a priori (denenmiş) bir doğrudan söz ediyorum.

Sanırım, artık size dünyanın en iyi dinleyicisinin adını söyleyebilirim: Anlayabildiğim kadarıyla, O Hz. Muhammed’tir. Şüphesiz ki, bu birkaç cümle ile geçiştirilecek kadar kısa ve basit bir konu değildir; ancak kitapların anlattığına göre, O biri kendisine bir soru sorduğu zaman ona “bütün bedeni ile” dönüyor (Bu hareket, beden diliyle karşıdaki kişinin bilinçaltına ilk anda ve optimum düzeyde “Seni önemsiyorum” mesajı iletmeye yönelik dokunaklı bir jesttir) ve sözünü tamamlamadıkça ne bedenini ne de gözlerini ondan hiç ayırmıyordu. Ne kadar süreyle konuşursa konuşsun, sözünü kesmeden sonuna kadar aynı mütebessim ilgi ile dinliyor, şayet bir sorunu varsa ayrıca ve mutlaka ilgileniyordu. Bazen, bazı kimseler sözü fazla uzattıklarında çevresindeki insanlar sıkılıp bunalıyor; ama O bunu hiç yüksünmüyordu. Herhangi bir günde etrafında bir süre kalan bir kalabalık veya grupta bulunan her bir kişi, oradan O’nun gözünde diğerlerinden daha “özel” olduğu izleniminin verdiği mutlulukla ayrılıyordu. Çünkü, yalnızca dertlerini dinleyip içtenlikle yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda her biri ile ayrı ayrı sıcacık bir göz teması kuruyordu.

Hz. Muhammed’in tarihte ikinci bir kişiye nasip olmamış ve olmayacak derecede sevilmiş olması ve dünyadan (bana göre, yalnızca sureten) ayrıldığı vakit insanlar arasında hicranı inkar edilecek ölçüde bir şok dalgasına yol açmış olması, salt ilahi bir elçi olması ile sınırlı bir algılama biçimi olmamıştır. Bu, yakın bir oranda insanlarla olan mükemmel iletişim becerileri ile de ilintili bir durumdur. Sanırım, “Beni Allah ahlaklandırdı ve çok güzel ahlaklandırdı” sözünü duymuşsunuzdur. İnsanı tasarlayan Allah, O’nu insan doğasını büyüleyen en seçkin davranış modelleri ile donatmıştı. Etkin bir dinleyici olmak, O “Yeryüzünün Seçkini”nin başkalarının mutluluğuna dönük hayranlık verici kişisel özelliklerinden sadece biriydi.

Kaldı ki, insan mağara kovuğundan çıkmış bir yaratık değildir; tersine “varlıkların en onurlusu” ünvanı ile yaratılmış toplumsal bir varlıktır. Bu yüzden, O’nun en önemli ilkeleri kuşkusuz toplumsal içerikli olanlarıydı. Şu halde, “etkin bir dinleyici olma”nın Güllerin Efendisi’nin en büyük sünnetlerinden biri olduğunda kuşku yoktur. Yine de bu yazıyı okuma lütfunda bulundularsa eğer, “Hz. Muhammed”in adının anıldığı yerde “S.A.V” demeyi farz zanneden, fakat “Sünnet” denildiği zaman aklına diş misvaklamaktan ve yemekten önce tuz yalamaktan başka bir şey gelmeyen kimselerin, O’nun yaşamöyküsünü bir eski zaman masalı okur gibi okumanın hakkıyla anlamak için yeterli olmayacağını anladıklarına inanmak isterim…

Daha nitelikli ve uygar birer insan olabilmek için, J. Paul Sartre’ın deyimiyle “başkalarının cehennemi” değil, cenneti olabilmek için, O’nun hayatını önyargısızca ve uyanık bir akıl ve sezgi ile yeni baştan keşfedebilmemiz dileğiyle…
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi _Hasene_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Giryece.... Şiirler ve Şairler Emekdar Üye 1 1523 27 Kasım 2007 14:55
Keşke Hiç Buyumesek.. Şiirler ve Şairler Medine-web 11 5691 16 Kasım 2007 17:20
Kuran_ı Kerim'in üçte birine eşit olan süre:... Kur'ân-ı Kerim Genel Hazan Mevsimi 5 2850 09 Kasım 2007 16:36
Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı Hz.Muhammed(s.a.v) inzar 1 2011 08 Kasım 2007 14:46

Alt 08 Kasım 2007, 16:27   Mesaj No:2
Medineweb Aktif Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:inzar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 68
Üyelik T.: 04 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 249
Konular: 28
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Hz. Muhammed ve etkin dinleme sanatı

inşaallah..

Sanırım, artık size dünyanın en iyi dinleyicisinin adını söyleyebilirim: Anlayabildiğim kadarıyla, O Hz. Muhammed’tir. Şüphesiz ki, bu birkaç cümle ile geçiştirilecek kadar kısa ve basit bir konu değildir; ancak kitapların anlattığına göre, O biri kendisine bir soru sorduğu zaman ona “bütün bedeni ile” dönüyor (Bu hareket, beden diliyle karşıdaki kişinin bilinçaltına ilk anda ve optimum düzeyde “Seni önemsiyorum” mesajı iletmeye yönelik dokunaklı bir jesttir) ve sözünü tamamlamadıkça ne bedenini ne de gözlerini ondan hiç ayırmıyordu. Ne kadar süreyle konuşursa konuşsun, sözünü kesmeden sonuna kadar aynı mütebessim ilgi ile dinliyor, şayet bir sorunu varsa ayrıca ve mutlaka ilgileniyordu. Bazen, bazı kimseler sözü fazla uzattıklarında çevresindeki insanlar sıkılıp bunalıyor; ama O bunu hiç yüksünmüyordu. Herhangi bir günde etrafında bir süre kalan bir kalabalık veya grupta bulunan her bir kişi, oradan O’nun gözünde diğerlerinden daha “özel” olduğu izleniminin verdiği mutlulukla ayrılıyordu. Çünkü, yalnızca dertlerini dinleyip içtenlikle yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda her biri ile ayrı ayrı sıcacık bir göz teması kuruyordu.

nerede hata yaptığımız en öenmli tespitini bu paragrafta yakalaya biliriz..
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Sabun Sanatı.. su damlası Elişi ve Hobi Dünyası 2 05 Nisan 2022 21:20
Yağmur Enst. 2011 EndeR_HafiziM EndeRo7o2 Gel De Dinleme enderhafızım Fon Müzikleri 2 23 Ocak 2013 11:26
Hat Sanatı NUR Yaşam/Kültür/Sanat 21 13 Aralık 2012 13:37
muhammed bin abdullah,muhammed rasulullah. bilinmez Hz.Muhammed(s.a.v) 0 03 Aralık 2011 15:27
Kalem Sanatı, YASEMİN ATAMAN Makale ve Köşe Yazıları 4 15 Nisan 2011 10:48

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.