Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Soru Cevap Arşivi

Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi:  08 Nisan 2009 (08:26), Konuya Son Cevap : 24 Mayıs 2009 (12:46). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 08 Nisan 2009, 08:26   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:114
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart misafirlik adabı

Misafirlikte üç günden fazla kalınmaz diyorlar doğrumu

Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin!" (Buhârî, Edeb, 85)

Türkçemizde yolculuk, davet veya ziyaret sebebiyle, birinin evine uğrayarak hâne halkından olmadığı hâlde geçici bir süre burada ağırlanan kimseye misafir denir

Misafire ikram dinimizin belirlemiş olduğu ahlâkî düsturlardan biridir Kur'ân-ı Kerîm, İbrahim -aleyhisselam-'ın hiç tanımadığı müsafirlerine ikramda bulunuşunu teferruatlı bir şekilde anlatmakta ve bu hususta onu örnek almamız gerektiğine şöyle dikkat çekmektedir:

“İbrahim'in ikram edilen misafirlerinin haberi sana geldi mi? Onlar İbrahim'in yanına girmişler «selâm!» demişlerdi İbrahim de onlara; «selâm size» diye mukabelede bulunmuştu İçinden de: «Bunlar yabancı kimseler» diye geçirmişti” (ez-Zâriyât, 51/24-27)

İbn-i Abbâs'tan nakledildiğine göre İbrâhim - aleyhisselâm-'a gelen bu misafirler Cebrâil ile birlikte İsrâfil ve Mîkâil idi (Kurtubî, XVII, 44) Misafir ağırlamayı çok seven Hz İbrâhim ise yakışıklı delikanlılar kıyafetinde gelen konuklarının melek olduklarını önce anlayamamış, onları içeri buyur ettikten sonra bir ara yavaşça dışarı çıkıp karısı Sâre'nin de yardımıyla hemen bir dana kesip kızartmış ve misafirlerine ikram etmişti Âyetlerin devamından öğrendiğimize göre İbrahim -aleyhisselam- meleklerin yemeğe el uzatmadığını görünce onlardan şüphelenmiş; onlar da bu azîz Peygamberi daha fazla merakta bırakmamak için kendilerini tanıtmışlardı

Hz İbrâhim'in bu davranışı, bize misafire ikrâm usûlünü öğretmektedir

“Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin!” (Buhârî, Edeb, 85; Müslim, Îmân, 74) buyuran Peygamberimiz, ayrıca misafire ikramda bulunan bir ev halkına hayır ve bereketin çok hızlı bir şekilde ulaştığını bildirmiştir ( İbn-i Mâce, Eti‘me, 55)

İmkanı bulunduğu halde bu işten sakınanlara ise:

“Misafir ağırlamak istemeyen kimsede hayır yoktur” (İbn-i Hanbel, IV, 155) meâlindeki hadisleriyle uyarmıştır

Bir hadis-i şerifte de yolcunun (misafirin) duası, kabul edilmesi kesin olan dualar arasında zikredilmektedir ( Ebû Dâvûd, Vitr, 29; Tirmizî, Deavât, 47)

Tabiî ki dua kelimesinin hem lehte hem de aleyhte olan yakarışları içine aldığı unutulmamalıdır Yani yurdundan yuvasından uzak, kalbi rikkat halindeki misafir, gördüğü anlayış ve ikram sebebiyle dua ettiğinde veya beklemediği ilgisizlik karşısında bedduada bulunduğunda, kabul edileceğinde şüphe edilmemelidir Aynı şekilde misafir de iyilik ve ikram gördüğü kişiler hakkında güzel dualar yapmakta cimri davranmamalıdır

Sözlü beyanlarıyla ashâbını misafir ağırlamaya teşvik eden Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-, aynı zamanda imkânları nisbetinde misafirlerine izzet ü ikramda bulunarak bize örnek olmuştur Hatta Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- bu yüzden karnını doyurmayıp kimi zaman günlerini aç geçirmiştir (İbn-i Sa'd, I, 409) Öte yandan evinde ikram edilecek bir şeylerin bulunmadığı zamanlarda misafirleri, imkânı olan ashabının ağırlamasını tavsiye etmiştir

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'ın naklettiği şu haber konumuz açısından oldukça dikkat çekicidir: O diyor ki:

Bir adam Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e geldi ve:

- Ben açım, dedi

Allah'ın Resûlü hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şey göndermesini istedi

O da:

- Seni peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, dedi

Fahr-i Kînât -sallallâhu aleyhi ve sellem- bir başka hanımından yiyecek bir şeyler istedi O da aynı cevabı verdi Daha sonra Resûl-i Ekrem'in öteki hanımları da:

- Seni peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, diye haber gönderince, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına dönerek:

“- Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister?” diye sordu

Ensar'dan biri:

- Ben misafir ederim, yâ Resûlallah, diyerek o yoksulu alıp evine götürdü Eve varınca karısına:

- Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in misafirini ağırla, dedi ve:

- Evde yiyecek bir şey var mı, diye sordu

Hanımı:

- Hayır, sadece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var, dedi

Sahâbî:

- Öyleyse çocukları oyala Sofraya gelmek isterlerse onları uyut Misafirimiz içeri girince de lambayı söndür Sofrada biz de yiyormuş gibi yapalım, dedi

Sofraya oturdular Misafir karnını doyurdu; onlar da aç yattılar

Sabahleyin bu sahâbî Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına gitti Onu gören Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“- Bu gece misafirinize yaptıklarınızdan Allah Teâlâ memnun oldu” buyurdu ( Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr, 10, Tefsîr, 59/6; Müslim, Eşribe, 172)

Görüldüğü üzere bilhassa yokluk durumlarında misafir ağırlamak ve onu memnun etmek bir incelik, bir zerafet gerektirir Evlerinde sadece bir kişiye yetecek kadar yemek bulunan bu misafir-perver karı koca misafirlerinin rahat bir şekilde karnını doyurması için kazârâ sönmüş gibi lambayı karartmışlar, neticede ona her şeyin tabiî bir şekilde gerçekleştiğini ve yetecek kadar yiyeceklerinin bulunduğu hissini vermişlerdir Bu tavrın aksi de olabilirdi Misafirlerine yiyecek sıkıntısı içinde olduklarını söyleyebilirler veya en azından hissettirebilirlerdi Şayet böyle yapsalardı misafirin yediği lokmalar boğazına dizilir, başkasının nafakasını yemenin tedirginliğiyle huzuru kaçabilirdi Elbette bundan Allah Teâlâ hoşnut olmazdı Ancak onların ihlas ve samimiyet dolu tavırları Hak Teâlâ'nın rızasını celbetmiş ve bu olay üzerine şu ayeti kerîme nazil olmuştur:

“Onlar ihtiyaç içinde kıvransalar dahi mü'min kardeşlerini kendilerine tercih ederler” (el-Haşr 59/9; Buhârî, Tefsîr, (59), 6)

Ayrıca misafirlik hususunda yine Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- tarafından bizlere riayet etmemiz gereken belli ölçüler takdim edilmiştir

Huveylid bin Amr -radıyallahu anh-'ın naklettiği bir rivayete göre Resûlullah - sallallahu aleyhi ve sellem- birgün ashabına şöyle buyurmuştur:

“- Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine câizesini versin”

Ashâb-ı kirâm:

- Yâ Resûlallah! Misafirin câizesi nedir, diye sordular

Fahr-i Kâinât -sallallâhu aleyhi ve sellem- de:

“- Onu bir gün ve bir gece ağırlamaktır Misafirlik üç gündür Misafiri üç günden fazla ağırlamak ise sadakadır” buyurdular (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Lukata, 14)1

Hadis-i şerifte sözü edilen câize, evi şereflendiren misafiri bir gün bir gece özenle ağırlamak, imkânlar ölçüsünde onu memnun etmek, ikinci ve üçüncü günlerde ise sair zamanlarda ne yenip içiliyorsa, misafire onun aynısını ikram etmek, ayrıca ağırlama telâşına düşmemektir Misafir üç günden sonra kalmaya devam ediyorsa, o artık misafir sayılmayacak, yiyip içtiği şeyleri Allah Teâlâ ev sahibinin sadakası olarak kabul edecektir Ev sahibinin misafirini kapıya kadar uğurlaması da sünnettir (İbn-i Mâce, Eti‘me, 55)

Ev sahibinin görevi misafiri ağırlamak olduğu gibi, misafir de kendisine ikram edilen şeyleri memnuniyetle kabul etmeli ve bu ikramları asla küçümsememelidir

Misafir, evinde konuk olduğu kimsenin maddî gücü zayıfsa, gereğinden fazla kalarak onu zor durumda bırakmamalıdır Bu hususta Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“ - Bir Müslümanın din kardeşinin yanında onu günaha sokacak kadar kalması helâl değildir”

Ashâb-ı kirâm:

- Yâ Resûlallah! İnsan din kardeşini nasıl günaha sokar, diye sorunca:

“- Misafirini ağırlayacak bir şeyi bulunmayan kimsenin yanında oturup kalmakla” buyurdu (Müslim, Lukata, 15, 16)

Gerek Efendimiz'in sözlü beyanlarından gerekse uygulamalarından anlıyoruz ki Müslümanlar için misafire izzet ve ikram çok önemli bir ahlâkî prensiptir

Bu rivayetlerden çıkarılan hükümlere gelince:

1- “Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin!” Hadisindeki "iman"dan maksad kâmil imandır Yani "Kim kâmil ma'nâda Allah'a ve âhirete inanıyorsa" demektir Yani misâfire gönlünden koparak yapılabilen ikrâm, kişinin mükemmel bir iman sahibi olduğunun delillerinden biridir

2- Âlimler, hadislerde geçen "misafire ikrâm"ın güler yüz, tatlı söz ve üç gün yemek yedirmekle gerçekleşeceğini belirtir İlk gün imkân nisbetinde genişçe ikram edilecek, diğer iki gün de külfete girmeden, tekellüfe yer vermeden ne varsa o ikrâm edilecektir

3- Câize, ikrâm atâ ma'nâsına gelir Misâfire ilk gün ve gecede yapılan ikrâm diğer günlerde yapılandan farklı olduğu için bu adı almıştır Çünkü diğer iki günde evin normal günlerinden yapılan yemeklerinden takdim edilecektir

Nevevî der ki: "Müslümanlar misafir ağırlamanın meşruiyyeti ve onun İslâm'ın te'kid ettiği meseleler arasında yer aldığı hususunda icmâ ederler Şâfiî, Mâlik, Ebû Hanîfe merhumlar ve cumhur bunun sünnet olduğu konusunda aynı fikirdedirler" Ahmed İbnu Hanbel ve Leys: "Bu, kırlarda ve köylerde yaşayanlara bir gün ve gece vacibtir, şehirlerde yaşayanlara değil" demişlerdir

Cumhur, yukarıda aktarılan rivayetleri de dikkate alarak misafir ağırlamanın müstehap ve mekârim-i ahlâktan olduğunu kabul etmişlerdir

4- Misafirin ev sâhibini günaha ya da sıkıntıya sokması, çeşitli şekillerde olabilir Onun sebebiyle, kendisine rahatsızlık verici bazı şeyler meydana gelebilir, hatta misafir hakkında su-i zanna düşmesi de mümkündür Hadiste, ev sahibinin misafire ikrâm edecek bir şeylerinin olmaması sebebiyle darlanacağı da belirtilmiştir Ayrıca miafirin ev sahibini bıktıracak kadar kalması bundan sonra başka misafir almasıan da enegel olabilir Misafirin bunlara dikkat etmesi gerekir

Anne babanın evi çocukları için misafirlik sayılmaz Ancak çocukların anne babalarının maddi ve manevi durumlarını dikkate alarak hareket etmeleri gerekir

Not:

İsmail Hâmi Danişmend, “Eski Türk Seciye ve Ahlâkı” adlı eserinde Osmanlı'da yolculara ve misafire gösterilen ilgiye dâir, meşhur batılı seyyah Du Loir'in, Paris'te neşrolunan seyahatnâmesinden şunları nakleder:

Onların hayır ve hasenâtı yalnız insanlara değil, hayvanlara bile şâmildir

Bütün Osmanlı ülkesinde “imâret” denilen misafirhâneler vardır Buralarda vakfedenin koyduğu şart gereğince, hangi dîne mensub olursa olsun, bütün fakirlere ihtiyaçları nispetinde yardım edilir Bütün yolcular, imârethânelerde üç gün kalabilir ve kaldıkları müddetçe her öğünde birer tabak pilavla ağırlanırlar

Şehirlerde yol kenarlarında bu imâretlerden başka her türlü şahsa kapıları dâimâ açık duran ve “kervansaray” denilen umûmî binalar da vardır

Bazıları da hayrat olarak yol boylarında yolcuları susuzluktan kurtarmak için çeşmeler yaptırırlar Bazıları da şehirlerde sokaklardan gelip geçenler için sebiller inşâ ettirirler Buralarda tıpkı resmî dâirelerde olduğu gibi aylıklı memurlar vardır; vazifeleri isteyenlere su vermektir

Zenginler, hapishaneleri dolaşıp borcunu ödeyemediği için hapsedilmiş olanları kurtarırlar Zarûretlerini söylemekten utanan fakirlerin ihtiyaçlarını, misli görülmemiş bir hassâsiyet ve gizlilik içerisinde araştırıp onlara yardım ederler”

Kütüb-i sitte, X 301 vd, İbrahim Canan
Üsve-i Hasene 1Ömer Çelik, DrMustafa Öztürk, Murat Kaya Hemen sezdirmeden ailesinin yanına giderek semiz bir dana kebabı getirmiş, önlerine sürmüş ve « (Buyurun) yemez misiniz?» demişti Misafirlerinin selâmını en güzel şekilde alıp onları evine buyur etmesi, yemek hazırlamak için onların yanından yavaşça dışarı çıkması, evindeki en güzel yemeği ikrâm etmesi ve bu ikramı bizzat kendi eliyle yapması örnek alınacak başlıca hususlardır Misafirin gönlünü almak, onu lâyıkıyla ağırlamak gerekir Zira misafir umduğunu değil, bulduğunu yer Misâfir üç günden fazla kalacak olsa, ev sahibi "Niye kalıyor?" diye gıybetini yapabilir Bu da bölgeye, mevsime ve örf-adete göre değişir

Misafirlik kaç gündür?


Hadis-i Şerifle misafirliğin üç gün olduğu bildirilmiştir Bu süreden fazla kalan kimse için özel ilgi gerekmez anlamında olup ev sahibi gibi davranabilir analmında değildir

Huveylid bin Amr -radıyallahu anh-'ın naklettiği bir rivayete göre Resûlullah - sallallahu aleyhi ve sellem- birgün ashabına şöyle buyurmuştur:

“- Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine câizesini versin”

Ashâb-ı kirâm:

- Yâ Resûlallah! Misafirin câizesi nedir, diye sordular

Fahr-i Kâinât -sallallâhu aleyhi ve sellem- de:

“- Onu bir gün ve bir gece ağırlamaktır Misafirlik üç gündür Misafiri üç günden fazla ağırlamak ise sadakadır” buyurdular (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Lukata, 14)1

Hadis-i şerifte sözü edilen câize, evi şereflendiren misafiri bir gün bir gece özenle ağırlamak, imkânlar ölçüsünde onu memnun etmek, ikinci ve üçüncü günlerde ise sair zamanlarda ne yenip içiliyorsa, misafire onun aynısını ikram etmek, ayrıca ağırlama telâşına düşmemektir Misafir üç günden sonra kalmaya devam ediyorsa, o artık misafir sayılmayacak, yiyip içtiği şeyleri Allah Teâlâ ev sahibinin sadakası olarak kabul edecektir Ev sahibinin misafirini kapıya kadar uğurlaması da sünnettir (İbn-i Mâce, Eti‘me, 55)

SİE
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2760 22 Ağustos 2013 23:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3368 26 Ocak 2013 21:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3100 06 Aralık 2012 09:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 6992 03 Kasım 2012 22:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 6444 02 Ekim 2012 20:16

Alt 24 Mayıs 2009, 09:19   Mesaj No:2

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:31
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: Misafirlikte üç günden fazla kalınmaz diyorlar doğrumu

Misafirlikte üç günden fazla kalınmaz sözüne hiç bir rivayette rastlamadım.Bu olsa olsa bizim gelenek, göreneklerimizden, kültürümüzden gelen bir şey olmalı.Aslında büyüklerimizde bu üç günü, ev sahibini daha fazla zor durmda bırakmamak, onu külfete sokmamak için söylemiş olabilirler.Yoksa dinimiz misafir ağırlayan evde bereket olacağını, duasının mutlaka kabul edileceğini,misafirin bir çok hayırlara vesile olacağını söyler.
Ninelerimizde derler ya:Misafir on kısmetle gelir.Birini yer, dokuzunu misafir olduğu evde bırakır...
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Alt 24 Mayıs 2009, 12:46   Mesaj No:3
Medineweb Sadık Üyesi
kurtmehmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kurtmehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5446
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:63
Mesaj: 682
Konular: 73
Beğenildi:19
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: Misafirlikte üç günden fazla kalınmaz diyorlar doğrumu

Misafir rızkı ile gelir

Misafirperver bir sahabi vardı. Hanımı ise her gün kocasının yanında birkaç misafirle gelmesine tahammül edemez ve kocasına:
-Sen her gün birkaç misafirle geliyorsun, gelen misafirler, çocuklarımızın rızıklarını yiyorlar, der.

Kocası, aldırış etmez eve gelirken her gün yanında birkaç misafir getirmekte devam eder. Kadın sahabi dayanamayıp, gider durumu Resûlullah'a::
-Ya resûlallah! Kocam her akşam eve birkaç misafir getiriyor, böylece de kocamın kazandıkları hep misafirlere gidiyor. Bir gün hastalanıverse, açlıktan ölmekten korkarım, der..
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kadının kocasını, huzuruna çağırtır, durumu birde ondan dinler. Sahabi:
-Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neş'e ve bereket veriyor, der.
Bu sefer Peygamberimiz (s.a.v.) kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sordu. Kadın buna da razı olmayarak:
-Ben çocuklarımın rızkını başkalarının yemesine rıza gösteremem, der.
Adam hiç olmazsa bir misafirde ısrar edince; kadın boşanmaktansa, bir misafire razı olur. Fakat o akşam üzeri beyinin, yine eve iki misafirle geldiğini gördü. Kadın sinirlenmişti, içi rahat değildi. Yemek hazırlamak için mutfağa girdi, üç kişilik yemek hazırlayıp tepsiyi kocasına verdi. Biraz sonra da, misafirlerden birinin çıkıp gittiğini gördü. Hazırlanan yemeklerden biri yenmemişti.
Kadın kocasına:
-Misafirin biri niçin yemek yemeden çıkıp gitti? diye sorar.
Adam, ikinci misafirin farkında değildir:
-Sen hangi misafirden bahsediyorsun. Ben bir misafirle geldim, o da içerde işte, diye cevap verdi.
Kadın çok iyi görmüştü. Misafirin birisi yemek yemeden çıkmıştı.
Bu münakaşanın içinden çıkamayacaklarını anlayan karı-koca, hemen Efendimiz Hazretlerine müracaata gittiler ve durumu anlattılar...
Onları dinleyen Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
-Evet! Eve iki misafir gelmişti. Fakat bunlardan birisi hakiki insan değil, insan sûretine giren rızıktı. Allah (c.c.) hanımını akıllandırmak için rızkı insan kılığına sokmuştu. Hanımın ise, yine misafirler için bir miktar rızkı gözden çıkarıp hazırladı, ama o rızık, eksilmedi.

Şunu iyi bilesiniz ki, her misafir kendi rızkı ile gelir. Ve kimse, kimsenin rızkını yiyemez, eksiltemez... Hatta misafir, bir evin bereketini artırır ve o evin rızkında artma olur, buyurdular. Tabiî ki kadın, bu hadiseden sonra itiraz edecek durumda değildi
misafir on rızıkla gelir birini kendisi yer dokuzunu ev sahibine bırakır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
mezhep farklılıkları doğrumu? grupyenicag İslam/Dinler/Mezhepler 7 30 Mart 2016 08:38
Seferi olan kişi gittiği yerde on beş günden az kalırsa oruç tutmayabilir mi? İmamHüseyin Oruç-Ramazan 1 24 Ağustos 2009 02:41
Kıyamet kopacağı zaman kuranı kerim silinecek diyorlar doğrumu? MERVE DEMİR Soru Cevap Arşivi 0 09 Nisan 2009 08:44
Cinler geleceği bilirlermi kayıp eşyaları bulur diyorlar doğrumu MERVE DEMİR Soru Cevap Arşivi 0 08 Nisan 2009 10:53
insanların ruhları onların ölümlerinden sonra da canlı kalırlar diyorlar doğrumu MERVE DEMİR Soru Cevap Arşivi 0 08 Nisan 2009 10:30

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.