Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Ekim 2010, 00:10   Mesaj No:10

Yitiksevda

Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart

Bu asra binlerce ‘’Ebu Zerr’’ lazım Muaviyeler her köşede Saltanat kurmuşlar...

Nehc-ül Belağa’da Resulullah’ın Şöyle Buyurduğu Rivayet edilmektedir:

‘’Kendi içindeki zayıfların, fakirleri güç sahibi zorbalarda olan haklarını, hiç bir tereddüt göstermeden alamayan bir toplum refaha, saadete erişemez.’’

İslam dinine göre Allah’a, Ahiret gününe, Allah resulüne inanmış insanların mallarından, canlarından önce, yoksul miskin ve yetimleri doyurması onların hayati iaşelerini temin etmesi mecburidir. Çünkü İlahi nizama göre İnsanların emekleri vb yollar ile elde etmiş oldukları her şey Allah’a aittir ve İnsan yaşamı için emanet olarak verilmiştir.

Müslüman’ların ihtiyaçları dışında sahip oldukları mallar o insanların imtihanlarına vesile olarak verilen emanettir. İlahi nizamım emirleri doğrultusunda ‘’İnfak’’ etmek ile bu imtihan aşılabilir.

Ama ne yazık ki günümüz İslam aleminde büyük çoğunluk zekat ve fitre vermek ile Allah’ın malları üzerindeki hakkını ödediklerini zannetmektedirler. Yalnız İlahi emirler sahip olunan mallardan zekat miktarının verilmesinden sonra özellikle İhtiyaç fazlası olanın Akraba, Fakirler, Miskinler, Yolda kalmışlar, Yetimlere verilmesini emretmektedir. Zekât ve Fitre ile bitmemektedir.

Allah Resulü Muhammed (s.a.a)’e sorulan bir soru ve verilen cevap.

‘’Zekat’tan başka fakirin malda hakkı varmıdır?’’ Sorusuna.

‘’Evet, Fakirin başka malda da hakkı vardır’’ cevabı vermiştir.

O zaman Bir Müslüman’ın malı zekât, fitre ile etrafındakilerin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra bu verilen malda hakkı olanlara kendi ihtiyacından fazla kalanı verdikten sonra kalan kısmıdır. Allah’u Teâlâ bu görevi yerine getirebilenlere büyük mükâfatlar vaad etmektedir Allah’ın vaadi haktır ve zerre şüphe yoktur.

Allah’ın malından emanet olarak elde edilen kazanımları emrettiği biçimde harcamayıp cimrilik ederek servetlerine servet katmak Allah’ın gazabına uğrayacaklardır.

İslam denge eşitlik ve adalet dinidir. Cimriliği reddettiği ve savurganlık (israfıda) reddetmektedir.

Günümüz İslam aleminde özellikle Zekatımı veririm jipimede binerim diyen anlayış sahipleri Sözde cemaat liderleri Milyar dolarlık villalarda gümüşten eşyalar içerisinde süper yazlıklar ve havuzlarda Ferisi din adamlarının İsa (a.s) döneminde yapmış oldukları çirkeflikleri yaptıkları halde binleri kendi peşlerinde sürüklemektedirler. İsim vermeye gerek görmüyorum çünkü o ve üstadı ŞOVMENLİK ile meşgul oldukları için ‘’İnfak’’ kavramı akıllarına gelmiyor.

Kendi heva ve hevesleri uğrunda dini alet ederek devam etmektedirler. Sarıklı cüppeli takkeli hoca efendiler bir eli yağda bir eli balda kendi kisrai yaşamlarını devam ettirmekte ve bu yaşam biçimlerinin bozulmaması için hiç bir şeyi kullanmaktan geri durmamaktadırlar. Çörekleri kutsayanlar yok efendim peygamber soyundan geldikleri iddiası ile halkı uyuşturmalar, binlerce dönüm arazi üzerinde tahakkümler gibi sayılamayacak kadar mallar üzerinde keyif çatmakta ve bu işe Allah rızası için yaptıklarını iddia etmektedirler.

Ey Üstad Said’e Kurdi bir parça ekmek ile takvanın zirvesinde iken onun takipçileri olduğunu iddia edenler nerde ? Bizim cemaat anlayışı ile kendi tahakkümleri altında olanlara veriyoruz diyerek ayrımcılık yapmak ne kadar Üstad’ın misyonuna uygun.Üstad bugün başını kaldırsa acaba ne der bunuda o NurÇular düşünmelidir.

Şu an halihazırda ne terör ne türban İslam ümmetinin birinci sorunu değildir asıl sorun YOKSULLUKTUR. Müslümanlar kendi nefislerine köle olmuşçasına bir rahat yaşam peşinde sürüklenmektedirler...

İşte İmam Ali’nin yönetimi döneminde çözüm bekleyen onca sorun varken,o sorunların hiçbirisine,Sosyal adalet ,Fakir ve Mazlumların hakkının korunmasına verdiği değer kadar hiç bir konu üzerinde bu kadar durmamıştır ve Malik’e yazmış olduğu emirnamesinde Fakir ve Mazlumların hakkının korunması Sosyal adaletin sağlanmasını ısrarla beyan etmektedir.

Malik Bin Eşter’e göndermiş olduğu Emirnamesinin bir başka bölümünde şöyle buyurmaktadır:

‘’Allah için Allah için O ezilen alt tabaka var ya işte onların hakkı en çok onların hakkında Allah’tan kork/Onlar ki,ne bir sığınacak yerleri var,ne de başka bir şeyleri,Yokluktan çeşitli eziyet ve zorluklar içinde kıvranıyorlar.Onların içerisinde ihtiyaçlarını gizlemeyen olduğu gibi,onuruna yediremeyip,sırını kimseye açmayanlarda vardır.Bu sözü Ayeti kerime ile karşılaştıralım...

(Ve) Allah yoluna kendilerini tamamen adamış oldukları için yeryüzünde (rızık aramak niyetiyle) gezip dolaşamayan muhtaçlar(a yardım edin). (Onların durumunun) farkında olmayan, onları zengin zanneder, çünkü (istemekten) çekinirler; (ancak) sen onları (bazı) özelliklerinden tanıyabilirsin: insanlardan arsız bir şekilde istemekten kaçınırlar. Ve onlara ne iyilik yaparsanız, doğrusu Allah hepsini bilir.
(Bakara 273)


Müslümanların içinde geçim şartlarını sağlayamadıkları için,yanlış yollara düşenleri bu ümmet kollayıp desteklemedikçe vahdet tevhid vb kavramları dillerine dolamaları çokta önem arzeden bir mevzuu değildir..
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla