Hac yolcusu
HAC YOLCUSU
Bugün herkes, sana hayrân oluyor, ey yolcu,
Tuttuğun nurlu yolun, Arşa çıkar tâ bir ucu!
Seni mesteyleyen aşkın, ezelîdir, ezelî;
İltifât eyledi zîrâ, o güzeller güzeli!
Öpeceksin, Hacerü'l-Esved'i;
Müslümanlar, bu büyük devlete imrenmez mi?
Ne tehassüsle yaşattın, o mukaddes emeli;
Kâ'be'nin âşıkısın, kendini bildin bileli!
Mü'minin, doğduğu günden beri, kalbinde coşan,
Bir yanardağ gibi, içten içe, her an tutuşan,
Ölmeden, Ravza-i Peygamberini, tek görmesidir;
O yeşil cennete, bir vecd ile, yüz sürmesidir!
Mâsivâlar, ebedî gâyeye engel mi olur?
Gerçek âşıklar erer maksada, cânânı bulur!
Ümmetim gel! dedî mâdem, sana bak, Fahr-i Cihân;
Bütün âlemlere rahmet, o bütün Cânlara cân!
Artık uslanmaya, kat'î olarak azmeyle;
Silinir orda günâhın, sayısız olsa bile!
Enbiyâ ülkesidir, geçtiğin ıssız çöller,
Âşinâ yüz gibi, hüccâca tebessüm eyler!
Nûra garkolduğu iklimdir o çöl Mûsâ'nın,
Yüce mâbûduna yükseldiği yer, Îsâ'nın!
Nerelerin şâhidi bilsen, o mübârek dağlar;
Rûha mîrâc olan en tatlı sadâlar çağlar!
Mânevî bir koku sardıkça çölün her yerini,
Mest eder gönlümün en gizli derinliklerini!
Başka bir şekle girer, Mekke'nin ufkunda semâ,
Sanki cennetlerin ufkunda eser bâd-ı sabâ!
Saçıyorken, ezelî nûrunu ulvî Kâ'be;
Heyecanlar verir, hem kaskatı, hissiz kalbe!
Sarılıp Kâ'be'ye, feryâd eden âşıklara bak,
Sen de yalvar, hemen onlarla, coşup ağlayarak!
Ravza; uşşâkına, cânân olup âğûş açıyor,
Hak Teâlâ; yanan âşıklara, rahmet saçıyor!
Arafât'ın, bütün âfakı, meleklerle dolu,
Öptüğün secde edip toprağı, amber kokulu!
Bu ne mahşer! Ne büyük hârikadır Yâ Rabbi!
Bu büyük kitleye rehberlik eden: Rûh-ı Nebî!
Ne mehâbetli duruş! Mahşeri temsil ediyor,
Mâlikelmülk olan Allah'a yol almış gidiyor!
Arafat'dan iniyorken, hacı, bir kuş gibidir;
Ne kadar pâk! Anasından yeni doğmuş gibidir!
Ali Ulvi Kurucu