Ve ahirette şefaat Araf halkına da olacaktır. Bununla ilgili kuranda açık işaret ve deliller var ve muhtemelen amel defterleri en son verilecek ve cennete en son girecek olanlardır onlar. Araf ehli İki taraf arasında bir perde, A’râf üzerinde de cennetlik ve cehennemliklerin her birini simalarından tanıyacak kimseler vardır ki onlar, henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi şiddetle arzular olarak cennetliklere “selamün aleyküm” diye seslenirler. (Araf, 46) Soru: Niçin onlar İki taraf (Cennet ile Cehennem ) arasındadır ? Allahü alem dedikten sonra, görüşümüz olarak, Allahın şefaat edeceği kullar zümresindendir bunlar. Nitekim, Hasan el-Basrî (r.h) demiştir ki: A’râf, marifet kelimesinden olup cennetliklerle cehennemlikleri simalarından tanıyan kimseler demektir. “Ahirette Cennetliklerle Cehennemlikleri sîmala-rından tanıyan birtakım insanlar vardır” deyince, etrafında bulunanlar, “Bunlar sevap ve günahları eşit olan kimselerdir” derler. Ellerini dizlerine vuran Hasan-ı Basrî, “Bu kimseler, Allah’ın, Cennet ve Cehennem ehlini birbirinden ayırmak için tayin ettiği insanlardır. Vallahi, bilmem, ama bunlardan bazıları şimdi beraberimizdedir” cevabını verir. Âraftakilere, “Âraf” denmesinin sebebi ise, onların, insanları amellerine göre tanımalarıdır.Yine tefsirlerimizde izah edildiğine göre, Cenab-ı Hak, Mizanda sevap ve günahları tartıp, Cennetlik ve Cehennemlikleri ayırd ettiği zaman, sevap ve günahı eşit gelenleri bir müddet bekletecektir. İki taraf arasında bir perde, A’râf üzerinde de cennetlik ve cehennemliklerin her birini simalarından tanıyacak kimseler vardır ki onlar, henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi şiddetle arzular olarak cennetliklere “selamün aleyküm” diye seslenirler. Bu ayet-i kerimede belirtilen simalarından tanıyacak kimselerden kasıt kimlerdir? İbrahim Hakkı Hazretleri, Mârifetnâme’nin 21. sayfasında, dinî mükellefiyetlerden muaf tutulan delilerin ve kâfir çocuklarının Âraf ehli olduğunu, Cennetlikleri gördükleri zaman, o nimetlere kavuşamadıkları için mahzun olduklarını, Cehennemliklere baktıkları zaman da kendi hallerine şükrettiklerini ve bu halde ebedî olarak orada kalacaklarını bildirmektedir.Bununla beraber, “Âraf” ve Âraf ehli ile verilen bütün izahlar âyetin bir tefsiri mesabesindedir. Esas mahiyetini ancak Allahü Teâlâ bilir. Nitekim, Peygamberimize Âraf ehlinin kimler olduğu sorulduğunda şöyle buyurmuştur: “Cenab-ı Hak kullarını ayırıp bitirdikten sonra en son kalan kullarına da, ‘Sevaplarınız sizi Cehennemden kurtardı, fakat Cenneti hak edemediniz. Sizi ben rahmetimle Cehennemden âzad ediyorum. İstediğiniz Cennete giriniz’ buyuracak.” Kendi düşüncem ve yorumuma göre araf ehli insanları hem cennetteki ve hem de cehennemde olanları tanıyan kullardır ki, bu dünyada iken onlarla münasabetleri olmuştur. ARAF 48- "Bu tepelerdekiler, simalarından tanıdıkları bazı azılı kâfïrlere de şöyle seslenirler. "Ne kalabalığınız ve ne de şımarmanıza yolaçan güçleriniz size yarar sağlamadı. " ARAF 49- ' `ALLAH onları hiçbir rahmete erdirmez " diye haklarında .yemin ederek küçümsediğiniz kimseler bunlar mıydı? Bu arada ALLAH onlara ' `Giriniz cennete, sizin için hiçbir korku sözkonusu değil artık, hiç üzülmeyeceksiniz " der. ARAF AYETLERİYLE SIKI BAĞINTISI OLAN AYET SEBE 23 AYETİDİR Kİ, BENCE BU AYET ARAF EHLİNE VE ONLARIN ŞEFAAT EDİLECEĞİNE İŞARET EDER. Devamı olacak
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE |