Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:48 Mesaj:
4.079 Konular:
315 Beğenildi:49 Beğendi:0 Takdirleri:149 Takdir Et:
| Cvp: Otuz İki Farz G. Namazın Rükünleri. Namazın sıhhatli olması için yapılması gereken ve namazı oluşturan ana unsurlara "rükün" denir. Namazın rükünleri altıdır. a. İftitah tekbiri. Namaza başlama tekbiri olup, buna "tahrime" de denir. Yemek, içmek, konuşmak gibi namaz dışında yapılması mübah olan şeyleri bu tekbir yasakladığı işin "tahrime" adını almıştır. Tekbirin "Allah her şeyden yücedir" anl----- gelen "Allahu ekber"veya bu anlamda bir zikir olması gerekir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"Rabbinin adını anıp namaz kılan, arınan, kurtuluşa ermiştir" (el-A'lâ, 87/15); "Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt!" (el-Müddessir, 74/2,3). Hadis-i şeriflerde şöyle buyurulur:
"Namazın anahtarı temizlik, başlaması tekbir ve bitmesi selâm iledir" (Ebû Dâvud, Tahâre, 31; Salât, 73; Tirmizî, Tahâre, III, Mevâkît, 62);
"Allah, bir kimsenin namazını, abdesti yerli yerince almadıkça, kıbleye yönelmedikçe ve sonra Allâhu Ekber demedikçe kabul etmez " (Buhârî, Hıyel, II; Tirmizî, Tahâre, 56; İbn Hanbel, II, 318). Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf'a göre namazda iftitah tekbiri rükün değil bir şarttır. b. Kıyâm. Ayakta durmak demektir. Farz ve vacib namazlarda ayakta durmak farzdır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: Namazlara ve orta namaza devam edin. Gönülden boyun eğerek Allah'ın huzurunda ayakta durun" (el-Bakara, 2/382). Hadiste; "Namazı ayakta kıl" (Buhârî, Taksîr, 19; Tirmizî, Mevâkît, 157; Ebû Dâvud, Salât, 175; İbn Mâce, İkâme, 139) buyurulur. c. Kıraat. Okumak demektir. Farz namazların iki rek'atinde, vitir ve nâfile namazların bütün rek'atlarında bir ayet olsun Kur'an okumak farzdır. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre farz olan, uzun bir ayet veya kısa üç ayet okumaktır. Kur'an'da; "O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun" (el-Müzzemmil, 73/20) buyurulur. Hz. Peygamber namazını yanlış kılan bir sahabiye namazı tarif ederken; "Sonra Kur'an-ı Kerim'den kolayına gelen yeri oku" buyurmuştur (Buhârî, Ezân, 95,122; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110). Hanefiler bu delillere dayanarak Fâtiha Süresi veya başka ayet okumanın yeterli olduğunu, ancak Fâtiha'yı tercih etmenin farz değil, vâcib hükmünde olduğunu söylerler. Çünkü Ebû Hureyre (r.a)'den rivayete göre Allah Resulü şöyle buyurmuştur: "Kim, kendisinde Fâtihayı (ümmül-kitab) okumadığı bir namaz kılarsa bu namaz ek------" (Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Davud, Salât,132; Tatavvu ; 13; Tirmizî, Salât, 116, 166). Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel ise bu son delile dayanarak namazda Fâtiha okumayı farz olarak kabul ederler (İbnü'l-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193, 205, 322 vd.; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', I,110; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 645 vd.). d. Rükü. Eğilmek, rükü etmek, boyun eğmek demektir. Terim olarak, namazda ellerin diz kapaklarına ermesiyle, sırt ve baş aynı seviyede olacak şekilde eğilmektir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin" (el-Hac, 22/77); "Rukû edenlerle beraber rükû ediniz" (el-Bakara, 2/43; Bkz. el-Bakara, 2/125; Âl-i İmrân, 3/43; el-Mâide, 5/55; el-Hac, 22/26; Sâd, 38/24; et-Tevbe, 9/ 112).
Namazını eksik kılan kimseye Hz. Peygamber namazı tarif ederken; "... Sonra vücûdun sükunet (itmi'nân) bulacak şekilde rükû yap" (Buhârî, Ezân, 95, 122, İsti'zân, 18, Eymân, 15; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110; Nesâî, İftitâh, 7). Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre rükû ile ilgili ayetlerde itmi'nân'dan söz edilmemesi ve bu konudaki hadislerin de haber-i vahid kabilinden olması nedeniyle, rükûda itmi'nân (tama'nîne) farz değil, vacibtir. Diğer mezhep müctehidleri ise bunu farı olarak kabul etmişlerdir (eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, II, 268; İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 655 vd). e. Sücûd *. Secde etmek; boyun eğmek, alçak gönüllülük göstermek demektir. Terim olarak, namaz kılanın en az alnının bir kısmını ve ayaklarını toprak veya başka bir şey üzerine, yere koymasıdır. Tam secde; ellerin, dizlerin, ayakların ve burunla birlikte alnın yere konulmasıyla gerçekleşir. Kur'an'da; "Ey iman edenler, rükû edin ve secde edin " (el-Hac, 22/77) buyurulur. Hz. Peygamber de namazını eksik kılan kimseye namazı anlatırken; "... Sonra vücûdun sükûnet (itmi'nân) bulacak şekilde secde et" (Buhârî, Ezân, 95, 122; İsti'zân, 18; Müslim, Salât, 45) buyurmuştur.
f. Ka'de-i ahîre*. Son oturuş demektir. Namazların sonunda "Tahiyyât"ı okuyacak (teşehhüd) kadar oturmak da namazın bir farzı, bir rüknüdür. Kur'an-ı Kerim'de, Allah'a oturarak ibadetten söz eden genel anlamlı ayetler vardır. "Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarken Allah'ı zikrederler" (Âl-i İmrân, 3/191). Hz. Peygamber, Abdullah b. Mes'ûd (r.a)'a namazı tarif ederken;
"Sen tahıyyâtı okuduğun veya oturuşu yaptığın zaman namazın tamam olmuştur" (eş-Şevkânî, a.g.e., II, 298; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, I, 424). Burada Resulullah (s.a.s) namazın tamam olmasını fiile bağlamıştır. O da oturmaktır. Tahıyyâtın okunması Hanefilere göre farz değil vacibtir. |