Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16 Şubat 2011, 13:08   Mesaj No:12

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Haşr 7. ayette geçen, peygamberiniz neyi verdiyse onu alın.......

Kamer Bey. Kendinizden bahsederken yazdığınız yazılarda düşüncelerinizi açık ve mertçe yazdığınızı, düşüncelerinizden dolayı birilerinin kızacağını düşünmediğinizi söylemişsiniz. Yani siz kendinizin mert olduğunu söylüyorsunuz. Ya karşınızdaki insanın duygu, düşünce ve ruh yapısını ne kadar biliyorsunuz da, benim sizin verdiğiniz süre içinde sizin istediğiniz cevabı alamadığınızda, benim samimiyetimden şüphe edebileceğinizi söyleyebiliyorsunuz. Bu sizin anlayış şeklinizi gösteriyor, buda çok doğru bir yöntem olmasa gerek. Bunları söylediğimde de duygu sömürüsü yaptığım söyleniyor. Buda bir başka baskı şekli olsa gerek.

Ben peygamberimizin konumunu çok açık ve net yazılarımda söylediğim halde, bana takındığınız tavır çok düşündürücüdür. Demek ki ben bu zamana kadar mertçe dürüstçe konuşmadım ki, bana yarına kadar böyle bir cevap vermediğimde samimiyetim hakkında şüpheniz olacakmış, beni siz değil Rabbim yargılar arkadaşım. Ben size bu türlü sözler söyledim mi? Kimin takvaca üstün olduğunu yalnız Rabbim bilir. Kimin de mertçe konuştuğunu da tabi. Sizin mertlik ve dürüstlük anlayışınıza değil, Rahmanın bu konuda ki kriterlerine uymaya özen gösteriyorum ben. Rabbim yanıltmasın.


Bu sitede bana karşı yapılan saygısız ve hakarete varan sözleri sanırım siz okumuyorsunuz. Peki, neden söyleniyor? Çünkü inandığımı açıkça söylediğim için. Siz benim açık konuşmadığımı bazı şeyleri gizlediğimi düşünüyorsunuz ki, bana yarına kadar zaman veriyorsunuz ne kadar ilgin. Bu üslupla ilk defa karşılaşıyorum. Bu söz bana hakarettir, hükmünü Rabbim e bırakıyorum. Ben inancımı o kadar açık yazdım ki, bu sitede onay görmeyen, başörtüsünün Allah emri olmadığını, hayızlı kadının ibadet yapabileceği konularını dahi işledim. Bana ne hakla inancımı gizlediğimi ima edersiniz?


Sorduğunuz soruların hepsinin cevabını, hem yazdığım yazılarda hem de kur’an da apaçık verilmiş olduğu halde, bunları anlamak yerine hala birilerinin sözlerine destek aradığınız belli oluyor. Yinede kısaca cevap vermek isterim.

1.( Peygamber (sav) vefat etmiştir bugün bir insan nasıl bir peygambere iMAN edecek.)

Diye sormuşsunuz. Önce sorunuzdaki hatayı düzeltelim. Bizler peygamberimizin şahsına değil, tebliğ ettiği kur’ana İMAN EDİYORUZ. Şükürler olsun bugün elimizdeki, peygamberimizin tebliğ ettiği kur’an da Rabbimin korumasında elimizde mevcut. Peygamberimizin konumuna gelince. Allah elçisini örnek bir insan olarak bizlere sunmuştur. Bu kur’an da ayetle de belirtilmiştir. Bizlere düşen onun örnekliğini araştırıp, ortaya çıkarmak ve onu izlemektir. Peygamberimiz kur’anı anlatmış, topluma kabul ettirmek için çaba harcamış ama tek bir hüküm tek bir cümle bile ilave etmemiştir. Bazılarının söylediği gibi, kur’an da olmayan hükümleri de peygamberimiz vermiştir demek, rabbim e şirk koşmaktır, ortak koşmaktır. Hükmü yalnız ben veririm diyorsa, bunun tersine bir iman söz konusu olamaz.

2.( Peygamberin sağlığı döneminde söylediği ve amel ettiği hususlar kuran tarafından tekzip edilmemişse bunun İslam dinindeki tanımı nedir ne anlama gelir.)

Diye sormuşsunuz. Bu sözlerinizi çok iyi düşünmenizi, önce akıl süzgecinden, daha sonrada kur’an süzgecinden geçirmenizi öneririm. Bugün peygamberimizin sözleri diye öne sürdükleri yaklaşık 5000 hadis olduğu söylenir. İlginçtir ilk hadis toplayanlar bu sayının 500 civarında olduğundan bahseder. Bu bilgiler elimizdeyken ve peygamberimizin hadisleri içinde, bizleri uyaran benim sözüm olup olmadığını anlamanız için, kur’an ile karşılaştırınız demesine rağmen, nasıl olurda bu sözleri söylersiniz, bunu anlamış değilim.

Peygamberimizin yaşadığı dönemde en küçük yaptığı yanlışlar derhal Rabbim tarafından ikaz edilir ve özellikle kur’ana geçirilirdi. Siz öyle bir örnek veriyorsunuz ki kendinize, bugün yüzlerce hadis sanki peygamberimiz tarafından söylenmişte Allah ikaz etmemiş, onun için bunlar doğrudur mantığını yürütüyorsunuz. Allah bir ayetinde kendi açıkladıkları haricinde haramlar yapanlara ne diyordu? Haram dedikleri şahitlerini getirsinler. Sizin peygamberimizin günümüzde söylediklerini öne sürdükleri ama kur’an da hiçbir hükmü olmayan sözlerin, peygamberimize gerçekten ait olduğuna dair şahitleriniz var mı? Var diyor da söyleyenlere inanıyorsanız, elbette bu sizin sorununuz, benim değil. Bu sizin imtihanınız kimse ses çıkaramaz, karışamaz. Ama benim imtihanıma da lütfen kimse karışmasın. Sonucunu huzuru mahşerde hep birlikte göreceğiz. Size bazı ayetler hatırlatacağım, yani Yüce Rabbimin elçisine verdiği yetki, görev ve sorumluluğunu bizlere anlatıyor. Siz bu ayetlerden ne anlıyorsanız onun peşinden gidiniz. Lütfen benim anladıklarıma da saygı gösteriniz.



Ahkaf 9: De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahye dilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim.



Ankebut 18: "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.



Ahzap 45: Ey Peygamber! Hiç kuşkusuz, biz seni bir tanık bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. 46 Ve Allah'ın izniyle bir davetçi, ışık saçan bir kandil olarak.




Ankebut 50: Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu.




Neml 92: "Ve Kur'an'ı okumam (emredildi). Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.



Nur 54: De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e düşen, sadece açık-seçik duyurmaktır.



Araf 188. : De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım iyilik ve güzelliği elbette çoğaltırdım. Bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim

Enam 48.: Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı


Enam Suresi 50. Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"






Yukarıdaki ayetler rabbimin elçine verdiği yetki, görev ve sorumluluğunu çok açık anlatıyor. Siz hala Rahmanın anlattığı peygamberimizin konumunu bu sözlerden anlayamadıysanız, benim anlatmam zaten mümkün olmayacaktır. Bakın Allah ne diyor ve uyarıyor bizleri.

Bakara 42: Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.

Hak Rahmandan gelen kur’an dır. Batıl ise emin olmadığımız bilgilerdir. Bu bilgilere kur’an onay veriyorsa almalı, yoksa kabul etmemeliyiz. Temiz bardağa bir damla pis su damlarsa artık o su içilmez. Yine Rabbim böyle yapmamamız için aşağıdaki uyarıyı yapıyor, anlayana anlamak isteyene.



İsra suresi 36. ayet: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.


Evet, gerçekten emin olmadığımız bilginin ardına düşen, Rahmana değil, şeytanın kucağına düşer Allah korusun. Her bilgiden faydalanmalıyız ama mihenk taşını yanımızdan ayırmayıp, onun onay verdiği bilgileri almalıyız. Bugün peygamberimizin sözüdür dedikleri binlerce sözün, İslam düşmanları tarafından içimize sokulduğu artık ortaya çıkmış, akıllı bir Müslüman, kur’an ışığı ile aydınlanan bir insan, tüm bunları fark ediyor.

Siz hala peygamberimizin konumu ile ilgili Rabbin söyledikleri ve benim yazdıklarımdan hiçbir şey anlamdıysanız, size söyleyecek sözüm yoktur. Sanırım yine diğer cevaplarınız gibi beni açık olmamakla suçlayacaksınız, tabi bu sizin sorununuz benim değil. Bir soru sorduğunuzda bunun cevabını beşerden değil, kur'andan aramamız gerekir. Sorduğunuz sorularada Rabbim cevap veriyor. Bu konuda başka cevap vermeyeceğim. Gerçek doğruyu rabbin huzurunda, hesabın görüleceği gün hep birlikte göreceğiz.

SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla