24 Şubat 2011, 02:12
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13008 Üyelik T.:
10 Aralık 2010 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:56 Mesaj:
13 Konular:
7 Beğenildi:0 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Zulüm ile abad olunmaz Zulüm ile abad olunmaz Zulmün, baskının, despotluğun da bir sonu vardır. Birinci dünya savaşından sonra batılıların Osmanlı toprakları üzerinde cetvelle ve sûnî çizgilerle belirleyerek kurdurulmuş aşiret ve krallıklar o günden beri Halklarına yapmadıkları zulum kalmadı. İslam toprakları üzerinde batılıların kendi ihtiyaçlarına göre oluşturdukları Sultanlık ve Krllıkların da bunca yıl dayanması bile mucize. Birinci dünya savaşından bugüne; Kan ve gözyaşından başka halklarına hiçbirşey vermeyen Firavunlaşmış, Nemrutlaşmış İslama düşmanlıkta sınır tanımayan mevcut Kral ve Sultanlar tek tek yıkılıyorlar. Kendi dünyevi çıkar ve sefaları için halklarını hiçe sayan arap Kralları'nın tek tek yıkıldığına şahid oluyoruz. İnsanlık, İslam ve Merhametten nasipsiz olan bu Firavunları, Emperyalist ve Siyonistlere hizmet etmekte sınır tanımayan tavır ve davranışları, beyin ve benliklerini o kadar köreltmişki yönettikleri halkın direnebileceklerini, ayaklanabileceklerini anlayamayacak, kavrayamayacak kadar şaşkınlaşmışlardır. Dikkat edilmesi gereken konulardan biri de şudur ki; yıllarca sindirilen, baskı altına alınan, işkence ve zulümle ezdirilen bu halklar nasıl oluyor ki bir anda örgütlü bir yapı şeklinde meydanlara iniyor, yürüyor, despotlara "defolun" diyebiliyorlar. Sivil toplum örgütü kurma ve örgütlenme hakkı'nın olabildiğince kısıtlı olduğu bu diktatörlüklerde halkların tahayyül edilemez bir iradeyle diktatörlere başkaldırması takdire şayandır. Üzerinde yaşadığımız topraklarda "sözde" demokrasi 80 yıl önce lutfedildiği halde, aklın hayalin ve i'zan'ın alamadığı zulüm ve haksızlıklara karşı halkın bu derece sessiz, sakin ve tepkisiz olması da dikkate alınmalıdır. Cumhuriyetin kurulması aşamasında bir halk hareketi olan Şeyh Said'in kıyamının bastırılması ve İdam edilmesinden sonra kendisini desteleyenlerin büyük çoğunluğun sessizliğe gömülmesi ne kadar acıdır. Halk'ın oylarıyla iktidara gelen ve başbakan olan Adnan Menderesin uyduruk gerekçelerle idam edilmesinden sonra halkın sessizce bunu sindirmesini vijdanların neresine koymak gerekir. Aynı şekilde halkın oylarıyla iktidara gelen hükümetleri 1980, 28 şubat darbeleriyle görevden uzaklaştırılma süreçleri ve sayısız muhtıra ve andıçlarla sivil hükümetleri hizaya çekme, balans ayarı yapma girişimleri sonrası halkın sessiz ve tepkisiz kalışını hangi mantıkla izah edilebilir. Demokrasimizin, mevcut Firavuni krallıkların çok çok önünde olduğunu söyleyerek gurur duymanın sağlıklı bir bireyin davranışı olamaz. Bunca zulüm ve haksızlıklara uğrayan ve övünülerek takdim edilen demokratik sistemimiz, "Kabile" mantığıyla yönetilen ortadoğu ve afrika'nın bazı ülkelerine nazaran geridemi yoksa önde mi olduğunu ciddi anlamda sorgulamak gerekir. Firavuni karallıklar tek tek yıkılıyor. Tunus, Mısır diktatörleri yıkıldı sıra; Yemen, Bahreyn, Fas, Cezayir, Lübnan, Libya ve Suriye'dedir. Firavunlar devrilecek ve kaçacak delik arayacaklar inşaallah.
Zeynel Hadi [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
| |