Müslümanlarda Amel Defterini Kapatmayan Haller Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL
.
Birçok sohbette duymuşsunuzdur. Ünlü bir hadis vardır, Bir mümin öldüğünde amel defteri 3 cihette kapanmaz. Bunlar; Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlattır. Peygamber efendimizin iyi insanı tanımlamaya çalıştığı bu hadis, ne yazık ki günümüzde kapitalist insana yorulmaktadır.
Günümüzde sadaka kültürü dilencilik kültürü ile eşdeğer hale getirilmiştir. Sadakai cariye insanların faydalanabileceği hizmetlerken, günümüz insanı sadakadan, yanına yaklaşan dilencinin eline 10 kuruş sıkıştırmayı anlamaktadır ve dilenciyi aşağılarcasına sunduğu 10 kuruştan devasa sevaplar beklemektedir. Toplumsal ilişkilerden tutun kardeşler arasındaki ilişkilere kadar hizmet etme, yardımda bulunma ruhu dilencilik seviyesine indirgenmiştir. Çünkü kapitalist yapının nimet olarak tanımladığı sömürü dünyasında dolanan Müslüman, kendini nasıl kaybettiğinin farkında değildir. Bu kaybedişin etkisiyledir ki, tüm hayatını kapitalistleri mutlu etmeye adamıştır, köleleşmiştir ve yardım kavramını unutmuştur. Başka bir deyişle dünyanın modası gereği günümüz Müslümanının da lüks düşkünü ötekileşenlere dönüştüğünü, kariyerizm ve konforizm adına İslami hizmet ruhunu öldürdüğünü görüyoruz. Olurda bir şahıstan bir hizmet görülse bile, altında etiket edinme amacının sırıtışını şaşırmadan izleyebiliyoruz.
Günümüzde ilim denince akla sadece para kazandıran ilimler gelir. Bugünün pozitivist düşüncesi bir taraftan bilim adamlarını kutsarken, diğer taraftan sahip olduğu bilimi kapitalizm yolunda harcamaktadır. Oysa ilimden kasıt hayatı kolaylaştıran ve insana daha kaliteli düşünce bahşedebilecek olan bilgidir. Düşünme, yargılama yeteneğini geliştirmeyen, özgürlüğe temel taşı olamayacak, sadece sömürü ve savaş için kullanılacak bilim hayırlı bir değer içermez. Günümüz müslümanı istifade edilen ilimden maddi kazanç getiren bilimi anlamaktadır. Yani hayırlı ilim çok para kazandıran ilimdir anlayışına kapılan günümüz müslümanı, sadece bu nedenle doktor olmayı çiftçi olmaya yeğ tutmaktadır. İnsanları sömüren bir doktor, bıçak parası gölgesinde yaptığı sohbette, hayat kurtarışını ileri sürerek büyük sevaplar ummaktadır ama çiftçi için aynı sevaplar söz konusu değildir. Ancak unutulmamalıdır ki, faydalı ilim hastalıktan ziyade sömürüden kurtaran ilimdir. Çünkü dünyanın hiçbir acısı sömürü kadar insanı helak etmez.
Günümüzde hayırlı evlat çok para kazanan ve anne babasının millete hava atmasını kolaylaştıran evlattır. Hayırdan kasıt insan hayatını kolaylaştırma iken, hayırlı evlat duygusal ve ekonomik anlamda, ailesinin milleti sömürmesini kolaylaştıran evlat olarak değerlendirilmektedir. Şayet paralı bir meslek sahibi olmuşsanız, insanlar size muhtaç kalıyorsa ve ihtiyaç sahiplerini karşınızda ayaküstü, önü ilikli sonsuz bir saygı içinde bekletebiliyorsanız anne babanızın gözünde hayırlı evlatsınızdır. Evladın duasından anlaşılan ise mezarlığa uğrayıp oradaki kuran sömürücülerine arada bir Yasin okutmasıdır.
Bir bütün halinde kapitalizm cehenneminin köleleri olmuşuz. Hz.İbrahim’in sömürüye karşı verdiği özgürlük mücadelesini, Hz.Musa’nın krallığa baş kaldırılışını, Hz.İsa’nın sevgi öğretisini, Hz.Muhammed’in ahlak ve adalet anlayışını sıradan sohbetlerin konusu olarak görüyoruz. Kayboluyoruz ve kaybediyoruz
Kapitalist dünya bizi moda, magazin, kariyer, konfor ve bilim uzmanları üzerinden vurmakta ve ölümden sonra bile defterimiz sadece sömürüyü ve köleliği işleyecek şekilde açık kalabilmektedir. Bu nedenle kesinlikle peygamber kişiliklerini öğrenmenin gerekliliğini kavramalıyız. Din; peygamberlerin neyi, niçin ve nasıl başlattıklarının ilmidir, aksi savunulurda inanç kavramı bireysel ibadetlerle sınırlandırılırsa, din afyon olmaktan öteye geçemez .
KARAKÖSE [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]