Durumu: Medine No : 686 Üyelik T.:
27 Aralık 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
90 Konular:
52 Beğenildi:1 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Ezan, kâinatı huzûra çağırır Ezan, kâinatı huzûra çağırır Ezan, kâinatı huzûra çağırır Ezan, dergâh-ı ilahiyeye ilan edilen bir kulluk ve bağlılık tezkeresidir. Namaz öncelerinde gökleri şenlendiren kutlu kelimeler, kulların Rablerine karşı ilan ettiği bir şehadet yenilemesidir. Ezan, huzur ve saadete çağrıdır. Bu çağrıya kulak verenler ve gereğini yerine getirenler hem bu dünya hem de öte dünya saadetinin kapısını aralamış demektir. Ezandan önce namaza çağrı için boru öttürme, çan çalma gibi şeyler teklif edilmişse de, Allah Resulü (sas) onları kabul etmemişti. Çünkü madem namaza çağrı yapılacak, o halde bu çağırma işi, namazın ruh ve özünü ifade edebilecek bir kısım kelimelerle yapılmalı ve insanlar onu duyduğu zaman ürpermeli, yüce bir huzura çıkacaklarını anlamalıydılar. Öyle ise bunlar herhangi bir sözle değil, yine Allah’ın ilham edeceği mübarek kelimelerle olmalıydı. Neticede Allah (cc), ilham ettiği lafızlarla da ezan–ı Muhammedî'yi ayrı bir güzelliğe ulaştırmıştır. Bu yüzden alimler, ezanın kelimelerine, onun rükünleri nazarıyla bakmışlardır. Yani bir iftitah tekbiri, bir kıyam, bir kıraat nasıl ki namazın rüknü ve onun bir parçasıdır, onlar olmadan namaz olmaz; ezanın kelimeleri de onun rükünleridir, onlardan biri olmazsa ezan olmaz. Ezanı farklı lafızlarla seslendirme de aynı hüküm içinde değerlendirebilir. Çünkü, mesela “Allahu Ekber, Allahu Ekber” sözüyle vicdan, bir hususa uyarılıyor. Bilindiği gibi, “ekber” kelimesinin, Türkçe manası, “en büyük” demektir. Fakat bu, başka büyükler var da, Allah (celle celâluhu) onların en büyüğü demek değildir. Sadece asıl mânâyı kelime kıtlığından dolayı bu kelimeyle tercüme edebiliyoruz. Bunun ifade ettiği gerçek manayı verecek olursak, şöyle diyebiliriz: “Büyük, sadece ve sadece Allah’tır. Halledilmeyen zorluklar sadece O’nun kapısında halledilir; aşılmaz görünen şeyler, ancak O’na müracaatla çözülür.. bu yüzden kulluk sadece O’na yapılır..” Ve sonra, “Şehadet ederim ki, O’ndan başka ilah yoktur ve Muhammed O’nun resûlüdür.” diyerek tanıklık edilir. Sonra, “Haydin bunalımdan, binbir çeşit sıkıntıdan namaza koşun...” çağrısı yapılır. Yapılan bu çağrı “Felaha koşun” kelimeleriyle bir kere daha tekrar edilir. Çünkü felah, kendisinden başka büyük olmayan Zat’ın kapısındadır. Namazın bir kurtuluş vesilesi olduğunu Kur’an–ı Kerim, “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; onlar ki namazlarında huşu içindedirler.” (Müminun, 23/1, 2) ayetiyle teyit eder. Bu yüzden ezan okunurken, her ferdin bu mübarek kelimelerin manalarını mülahaza ederek söylemesi sünnettir. Ezan okunurken gezip hareket etmeden her kelimenin tekrar edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Çünkü namaza konsantre olmak için ezanla ve ezanın getirdiği ruh ile bütünleşmek gerekmektedir. Bu dua halk arasında ezan duası olarak bilinmektedir. Allah Resulü (sas), “Ezandan sonra kim bu duayı okursa, kıyamet günü mutlaka şefaatim ona helal olur.” buyurmuştur. Mümin, yapmış olduğu bu dua ile, kılacağı namazın, Hz. Peygamber’in elinin kendisine ulaşmasına vesile olmasını, Efendimiz’in de Makam-ı Mahmud’a ulaşmasını ister. Çünkü o makamda “Livâü’l-hamd” (Hamd sancağı) vardır ve Efendimiz’in o makamı elde etmesi halinde ancak ümmet-i Muhammed Mahşer'de onun altında toplanabilecektir. Ezan duasını kolayca öğrenebiliriz “Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi olan âlemlerin Rabbi olan Allah'ım (cc). Hz. Muhammed’e (sas) vesileyi ve fazileti nasip et. O’nu, makam-ı Mahmud üzere dirilt. Sen hiçbir şekilde vaadinden dönmezsin. Amin” Ali Demirel Ailem Dergisi Sayı:38 |