ahh ölüm
acılar acı değilmiş
ayrılıklar ayrılık...
toprağın altına girince anladım
elimden bir şey gelmiyor artık. beğenilmek için giyindim,kuşandım
insan içinde gayrete geldim,yalnızken üşendim
bitişik mezarımındakinin kefeni yırtık
o cenneti seyrediyor ben cehennemi...
herkes bana boyun eğerdi
ayaklarım toprağı titretir
başım buluta değerdi
yumuşak yataklar sardı beni hep
sıcak kucaklar...
nerde makam sahibi var onu tanırdım
kendimi önemli biri sanırdım
bana herşeyi verenden,herşeyi kıskanırdım
burası öyle bir yerki:
sıfatlar servetler bela oluyor
münker nekir"in kaşları çatık
geri dönmek istiyorum,geri dönmek
elimden bir şey gelmiyor artık...
vallahi benden şanslıdır
karadan "su" diye zıplayan balık
defterim soldan verildi
elimden bir şey gelmiyor artık...
yılları on yılları su gibi harcadım
bilebilseydim ahh...
saniyenin nabzını tutardı
yoksulun ayaklarına kapanır
alimin eşiğinde yatardım...
rabbin kim? dediler dilim dolaştı,
taş taş üstünde bırakmazdım dünyada
son pişmanlık,son hıçkırık
elimden birşey gelmiyor artık...
omuzları üzerinde getirenler,
mezarımın başında oturanlar gitti işte,
koynunda uyuduğumun muhabbeti
okşayarak büyüttüğümün hasreti bitti işte...
orada ormanlarım,bahçelerim vardı
hani burda ağacım,
eyy kapımdan eli boş dönenler:
zebaniler bekliyor yüzü asık,
duanıza şiddetle muhtacım ,
elimden bir şey gelmiyor artık...
acılar acı değilmiş,
ayrılıklar ayrılık...
son nefesten sonra anladım,
elimden birşey gelmiyor artık....