Konu Başlıkları: Faiz/ Riba
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Ocak 2008, 11:44   Mesaj No:1

Şuara

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Şuara isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 686
Üyelik T.: 27 Aralık 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 90
Konular: 52
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Faiz/ Riba

Faiz/ Riba

RİBÂ/FÂİZ


Ribâ/Fâiz; Anlam ve Mâhiyeti


Ribâ: Artma, çoğalma, şişme, gelişme ve yetişme, mübâdeleli akitlerde taraflardan birinin hakkı kabul edilen ve akit sırasında şart koşulan karşılıksız fazlalık anlamında bir İslâm hukuku terimidir. "Ribâ" kelimesi Arapça mastar olup, sözcüğün kökeninde "mutlak çoğalma" anlamı vardır.
Cins ve miktarı bir olan iki şey biri diğeriyle mübadele edildiğinde (değiştirildiğinde) bir taraf için kabul edilen malın fazlasına ribâ veya fâiz denir (İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, V, 277). Ayarları aynı olan 100 gr. altını, peşin veya vâdeli yüz yirmi gr. altınla mübadele etmek gibi... Böyle bir işlemde 100 gr. altın veren, aynı miktarda altın alma hakkına sahip olur. Burada 100 gr. altın ana para (re'sül-mal), 20 gr. fazlalık ise ribâ adını alır (Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, II, 952, 953).
Riba sözcüğü yerine Türkçede daha çok "faiz" terimi kullanılır. Faiz; taşan, taşkın, dolu, ödünç verilen para için alınan kâr gibi anlamlara gelir. Elmalılı Hamdi Yazır ribâ ile faizin aynı anlama geldiğini belirtirken şöyle der: "Ribâ; sözlükte, ziyâdelenmek, fazlalaşmak anl----- mastar olup, faiz dediğimiz özel fazlalığın adı olmuştur... Câhiliyye devrinde asıl borca "re'sül-mâl", ziyadesine ise "ribâ" adı verilirdi. Bugünkü faiz işlemleri nitelik bakımından câhiliyye devrinin bu âdetinden başka bir şey değildir. Zaman zaman faiz miktarının ve şekillerinin azalması veya çoğalması muâmelenin niteliğini değiştirmez. İşte cahilî Arap örfünde ribâ tam anlamıyla günümüzdeki nükudun (nakit paraların) faizi veya nemâsı tabir olunan fazlasıdır. Karzdan (ödünç para) başka borçların (düyûn) tatbiki de böyledir. Şüphe yok ki sözlükte bunun en uygun ismi ribâ, ziyade, artık olması gerekir. Buna faiz veya nemâ tabirinin kullanılması "Alım-satım ancak ribâ gibidir" (2/Bakara, 275) âyetinin delâletiyle, alım satım ve ticârete benzetilerek yanlış bir kullanmadır (Elmalılı, a.g.e., II, 952, 953).
Bir şeyin nitelikleri değişmedikçe, adının değişmesi, hükmünün değişmesini gerektirmez. Buna göre, ribanın hükümleri aynı hukukî özellikleri taşıyan faize de uygulanır. Bu, icâre akdine, kira akdi demek gibidir ki, her ikisi de aynı anlama gelen sözlerdir. İslâmiyet toplumla ilgili sosyal ve ekonomik problemleri çözerken tedric prensibine uymuştur. Faizcilik, müşrik Arapların özellikle yüksek tabakalarının yararlandıkları önemli bir kazanç yolu idi. Bunu bir hamlede kaldırmak uygun değildi. Bu yüzden, içkinin yasaklanışında olduğu gibi, ribânın yasaklanışı da belli merhaleler geçirmiştir.
[FONT=Trebuchet MS]Ebû Hureyre'den, Hz. Peygamber'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Mirac gecesi, karınları evler gibi (büyük) olan bir topluluğun yanına geldim. Onların karınlarında dışarıdan görünen yılanlar vardı. Cebrâil (a.s)'e bunların kimler olduğunu sorduğumda; 'Bunlar faiz yiyenlerdir' cevabını verdi” (İbn Mâce, Ticârât, 58; Ahmed b. Hanbel, Müsned II/353, 363). Mirac olayı 621 m. yıllarında Mekke'de vuku bulduğuna göre, faizin ileride yasaklanabileceğine daha o günden işaret edilmiş olmaktadır. Yine Mekke'de inen bir âyette fâizin malı arttırmayacağı bildirilmiştir (30/Rûm, 39). Medine'de inen bir âyette ise, Tevrat'ta yahûdilere faizin yasaklandığı, ancak bu yasağa uymadıkları için kendilerine helâl kılınan bazı temiz ve güzel şeylerin haram kılındığı belirtilmiştir (4/Nisâ, 160,161). Şu âyetle de kısmî yasaklama getirilmiştir: "Ey iman edenler, ribayı öyle kat kat arttırılmış olarak yemeyin" (3/Âl-i İmrân, 130). Burada fâhiş ribâ adı verilen mürekkeb fâiz kastedilmiştir.
Kur'ân-ı Kerim azı ve çoğu hakkında bir ayırım yapmaksızın ribayı şu âyetlerle mutlak olarak yasaklamıştır:
"Âllah alış-verisi helâl ve faizi ise haram kılmıştır" (2/Bakara, 275);
[FONT=Trebuchet MS]"Kim de haram olan bu ribayı helâl diye yemeye dönerse, içte onlar cehennemliktir, o ateşte ebedî olarak kalacaklardır" (2/Bakara, 275); Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve (câhiliyette işlediğiniz) faiz hesabından arta kalanı bırakın; eğer gerçek mü'minler iseniz. Yok eğer bu faizi terketmezseniz; bilin ki, Allah'a ve Peygamberine karşı bir harbe girmiş olursunuz. Eğer ribâdan tevbe ederseniz, ana paranız sizindir. Böylece zulmetmiş ve de zulme uğramış olmazsınız" (2/Bakara, 278, 279).
Müfessirlerin çoğuna göre, ribâ âyetleri, Tâif'te oturan Beni Sakîf kabilesinin faiz problemiyle ilgili olarak inmiştir. Bu kabilenin Hz. Peygamber'le yaptığı Tâif anlaşmasında faiz alacak-verecekleri lağvedilmişti. Mekke'deki Muğîre oğulları, Benî Sakîf'ten Amr bin Umeyr oğullarına olan faiz borçlarını ödemeyince, aralarında düşmanlık doğdu. Durum Mekke valisi Attab b. Esîd (ö. 13/634) tarafından Hz. Peygamber'e yazıldı. Bu soru üzerine ribâ âyetleri indi ve Hz. Muhammed (s.a.s.), vâliye âyeti yazdı. Ayrıca hükme râzı olurlarsa ne âlâ, aksi halde onlara harp ilan etmesini bildirdi. Bunun üzerine Tâifliler faiz istemekten vazgeçtiler (et-Taberî, Tefsîr, 105, 106; Elmalılı, a.g.e., II, 972). Mekke ve Tâif'in fethi 8.; Vedâ Haccı ise 10. hicret yılında vuku bulmuştur. Hz. Peygamber Vedâ Haccı sırasında Mekke'de faiz yasağı uygulamasını şu ifadelerle başlatmıştır: "Dikkat ediniz! Câhiliyye devrinden kalma faizin hepsi kaldırılmıştır. Kaldırdığım faizin ilki, amcam Abbas b. Abdilmuttalib'in faizidir" (Müslim, Hac 147; Ebû Dâvud, Büyü' 5).<!-- / message -->
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Şuara 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hayız Kanının Çeşitleri Kadın Mahrem Konular Şuara 0 2315 09 Ocak 2009 04:39
Kadının Zifafta Gözetilmesi Kadın Mahrem Konular Medineweb 1 2571 09 Ocak 2009 04:31
Adet döneminde hafızın kuran okuması caizmi? Kadın Mahrem Konular Şuara 0 3016 09 Ocak 2009 04:28
Hap Kullanırken Kanama Olması Özürmüdür? Kadın Mahrem Konular Şuara 0 2538 09 Ocak 2009 04:25
Adetli İken Oruç Tutmanın Hükmü Kadın Mahrem Konular mehmet akif2 1 3579 09 Ocak 2009 04:22