Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 Arkadaşları:9 Cinsiyet: Memleket:istanbul Yaş:54 Mesaj :
871 Konular:
41 Beğenildi:6 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | ""İbâdeti / Birleştirmek"" ""İbâdeti / Birleştirmek"" Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile (İlk Peygamberlerin Vazifesi : ibâdeti birleştirmek.) Bil ki :Tevhid. İbadette Yüce Allah'ı bir kabul etmektir. Bu da. Allah'ın. kullarına gönderdiği bütün peygamberlerin (tebliğ ettiği) dinidir. Bunların ilki Nuh (A. S.) dır. Onun kavmi iyi insanlara karşı gelince Allah tarafından onlara peygamber olarak gönderildi. Bu peygamberlerin sonuncusu da Hz. Muhamed (S. A. V.) dir. Bu ise o yüce insanların putlaşmış heykellerini kırdı. Öyle bir kavme Peygamber olarak geldi ki : Kavmi ibadet ederler, haccederler, sadaka verirler ve Allah.ı çok anarlardı, fakat bazı mahlukları Allah ile aralarında vâsıta yaparlardı ve derler ki "Bunlar vâsıtasıyla Allah'a yaklaşmayı, Allah nezdinde onlardan şefaat beklemeyi arzu ediyoruz". Bu vasıtalar. Melekler, Meryem oğlu Isa gibi iyi ve şanlı yaratıklardır. Bunun üzerine Allah, bunlara babaları Hz. ibrahim'in dinini bildirmek, bu yakınlığın ve imanın yalnız Allah'ın hakkı olduğunu, ne bir meleke ne de bir peygambere ve de bir başkasına bu türlü yaklaşılamıyacığını haber vermek için Hz. Muhammed (S. A. V.) i onlara Peygamber olarak gönderdi. Böylece onlar yaratıcının yalnız Allah olduğuna, rızkı verenin, yaşatıp öldürenin, bütün işleri hazırlayıp icra edenin ancak O, olduğuna, göklerin, yerlerin ve bunlarda bulunan her şeyin O'nun tasarrufunda bulunduğunda ve hâkimiyetinde olduğuna şehâdet etmişlerdir. Rasulüllah (S. A. V.) in kendileriyle savaştığı müşrikler de Allah'ın birliğine inanıyorlardı. Buna delil Cenabı Allah'ın şu ayetleridir : "Deki ; size gökten ve yerden rızık veren kim ?... O kulaklara ve gözlere malik olan kim ? Ölüden diriyi kim çıkarıyor ? Diriden ölüyü.kim çıkarıyor ?:. İşi kim tedbir ediyor ? Derhal diyecekler ki : "Allah." De ki "O halde sakınmaz mısınız..."(Yunus:10/31) "De ki, o yer ve ondakiler kimindir, biliyor musunuz.?.. "Allah'ındır" diyecekler. Ohalde iyiden iyi düşünüp ibret almaz mısınız siz?... De ki; O yedi göğün rabbi ve o büyük arşın sahibi kim?.. (Yine) "Allah'ındır" diyecekler, sen de de : "Öyledir de sakınmaz mısınız ?..." De ki : Her şeyin mülkü elinde bulunan kimdir ? Ki daima o himaye ediyor, kendisi asla himayeye muhtaç olmuyor : Biliyorsanız.. (Hepsi) "Allahındır" diyecekler. De ki; o halde nasıl aldanıyorsunuz?.(Mü'minün:23/84-90) Buna benzer daha bir çok ayetler vardır. Şayet onların bunu kabul ettikleri halde Rasulüllah (S. A. V.) in davet ettiği tevhid'e girmediklerini... Onların inkâr ettikleri tevhidin zamanımızda "itikad" adı verilen ibadet birliği (tevhidi) olduğunu, bunlardan bazılarının gece gündüz Allah'a dua ettiklerini ve bazılarının Allah'a yakınlık veya şefaat niyetiyle Meleklere, Lât gibi iyi insanlara veya Hz. Isa gibi Peygamberlere dua edip onlardan bir şeyler istediklerini... Hz. Peygamber (S. A. V.) in onlarla bu şirklerinden dolayı savaşıp ihlâsla yalnız Allah'a ibadete davet ettiğini... Zira Allah şöyle buyurur : "Allah'la beraber başkasına (yönelip) çağırmayınız." (Cin:72/18) "Hak davet ancak onadır. Onu bırakıp çağırdıkları ise kendilerine hiç bir şeyle icabet etmezler..." (Rad:13/14) Rasûlüllah (S. A. V.) in, yalnız Allah'a dua etmeleri, Yalnız Allah için adak adamaları ve kesmeleri, yalnız Allah'tan yardım istemeleri... Ve yalnız Allah'a ibadet etmeleri için onlarla savaştığım... Allah'ın birliğini inkâr etmelerinin kendilerini Islama sokmadığını... Ve şefaat yahut Allah'a yakınlık niyetiyle Meleklere, Peygamberlere ve velilere yönelmenin kanlarını ve mallarım helâlleştirdiğini... anladı isen; aynı zamanda peygamberlerin davet ettiği ve fakat müşriklerin kabul etmediği Tevhid'i anlamış olursun. (Kelimei Tevhid, ibadet birliğidir.).; Bu ikinci bölümde söylediğimiz, "Lâilâhe İllAllah" kelimeyi tevhidin mânâsıdır. Onların yanında . İlâh, Melek, Peygamber, veli, ağaç, mezar veya cin olsun bu işler ve ihtiyaçlar için kendisine yönelinen varlıktır. Onlarca 'ilâh; yaratıcı, rızık verici veya işleri hazırlayıcı ve idare edici değildir. Zira biliyorlar ki bütün bu işler yalnız Allah'a aittir. Bunun için onlar ilâh kelimesinden, zamanımız ; müşriklerinin "Seyyid" kelimesiyle ifade ettikleri manayı kastederler. Hz. Peygamber (S. A. V.), onları "Lâilâhe illallah" kelimei tevhid'e çağırmak için gönderildi. Bu kelimeden maksat: lâfzı değil, mânâsıdır. Cahil kâfirler bilirler ki peygamber (S. A. V.) bu kelimeyle Allah'ı her işte tek kabul etmeyi, Allah'tan başka ibadet ettikleri her şeyi inkâr etmeyi ve ondan uzaklaşmayı kastetmiştir. Hz. Peygamber (S. A. V.) "Lâilâhe illallah" deyiniz dediği zaman ; "Bütün ilâhları bir ilâh haline mi getirdi ? Bu çok; acayip bir şeydir" dediler. Cahil kâfirler bunu bilince ; Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde bu kelimenin manâsından cahil kâfirlerin bile anladığını anlamayanlara hayret etmek icab eder. Zira bunlar, manasına dikkat etmeden yalnız lâfızlarını söylemenin kâfi geldiğini zannederler. Halbuki ehliyetli müslüman bu kelimeden yaratmanın, rızık vermenin ve her işi idare etmenin Allah'a ait olduğunu anlar. Lâilâhe illallah kelimesini cahil kâfirler kadar bile anlayamayan kimsede hayır yoktur. (Tevhid nimeti, ona sarılmayı gerektirir) Buraya kadar söylenenleri öğrenmek yani; Allah'ın "Allah, kendisine şirk koşulmasını affetmez. Ondan başka her şeyi affeder."(Nisa:4/116) ayetin de belirttiği şirki,ilkinden sonuncusuna kadar bütün Peygamberlerin tebliğ ettiği dini, Ve ekseri insanların bu mevzudaki cehlini... bilmek ; iki faydayı temin eder : Birincisi : Allah'ın keremi ve rahmetiyle sevinmek... Zira cenabı Allah buyurur : "De ki; Ancak Allah'ın fazl (u keremi) ile, rahmetiyle, işte yalnız bunlarla sevinsinler. Bu onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır." (Yunus:10/58) İKİNCİSİ : Büyük korku... Eğer sen, diliyle söylediği bir kelimeden dolayı insanın küfre düşebileceğini... Bu kelimenin söylenişinde cehaletin özür kabul edilemeyeceğini... İlk kâfirlerin yaptığı gibi bu kelimeyi Allah'a yaklaştırma zannıyla söylemenin fayda vermeyeceğini... anladığın zaman... Bilhassa her şeyi bilmelerine rağmen Hz. Musa'ya gelerek "Onların ilâhları olduğu gibi bize de bir ilâ"yap"(Araf:7/138) diyenleri öğrendiğin zaman ; bu ve benzerlerinden kurtulmak için bu gibi felâketlere düşme korkun büyük ve muazzam olur... MUHAMMED BİN ABDULVAHHAB
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |