Körfez âlimlerinin Baas Rejimi’ni kavlen ve fiilen kâfir sayan, Suriye başkanı Beşşar Esad’ın İslam dinini kabul etmediği namaz kılmadığı, dine ve âlimlere karşı savaştığı, Hama’da 30 bin Müslüman’ı öldürdüğü ve Müslümanları katletmeye devam ettiği için dost edinilemeyeceği hükmünü içeren fetvasını ilan etti. El-Acmi Suriye Rejimi ve Esad’la anlaşma yapmanın veya onu desteklemenin de haram olduğunu ifade ederek ‘kim bunu yaparsa zulmü desteklemiş olur’ dedi.
Suriye’de yaşanan ölümlere adalet ölçüsü ile bakılması adına. 1982’de Pazar günü başlayan otuz bin insanın katledilmesini dahi aklamaya çalışan İran ve uzantıları olan türkiyedeki grupların bakışları tarafgirlik taassupçuluktur.
Elinde bulundurduğu silahlı gücü Mazlumlara kan kusturan İsrail ve Büyük Şeytan Abd’ye karşı kullanması gereken Suriye. Baas rejiminin verdiği yetkileri sınırsızca kullanan ordu güçleri. Suriye halkına yaptıkları zulümler baas rejiminin ne denli firavuni bir sistem olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Hama Katliamını İslam âleminin Ramazan ayına hazırlandığı ilk günde, teravih namazını kılmaya giden Müslümanlar üzerinde hunharca katliamlar yapan ve bugünde aynı katliamları halkının üzerinde terör operasyonları adı altından devam ettiren. Suriye rejimi ve koruyucuları Zalim oğlu zalimdirler firavundurlar…
İran gibi mezhep taassupçusu bir ülke işine geldiği zaman Muaviye’nin icraatlarını yerden yere vurmayı deliller ile ortaya koymada çok hünerli iken. Bugün Suriye’de baas rejiminin yaptığı zulümleride mezhep holiganlığını bir kenara bırakarak taassubu bakışları Adalet ölçüsünü kalkan edinerek dile getirmesi gerekli iken. Yapılan zulümleri aklayacak kadar bir kör bakış açısı ile olayları aklamaya çalışmaktadır.
İran ve Lübnan ya da Hizbullah’ın bu soykırımdaki duruşları asla ve asla Muhammedi bir duruş değil bilakis Muaviye duruşunun ta kendisidir. Muaviyeyi eleştirenler bir anda Muaviye-leşerek yapılan zulümleri devlet maslahatlarınıgözetme adına görmemekte ve yetmezmiş gibi aklayıcı destekleyici açıklamalarda bulunmaktadırlar.
1950’li yıllardan bugüne dek faşizan bir Arap milliyetçiliği ile ortaya çıkan Baas rejimi ve yöneticileri Suriye’de, Irakta, Suudi Amerika’da vb Arap faşizminin hâkim olduğu tüm ülkelerde insanlarına kan kusturmaktadırlar…
Asla Suriye’nin büyük şeytan ABD ve İsrail güdümlü bir devlet olmasınıistemeyiz. Ama kendi halkına karşı İsrail ve büyük şeytandan daha zalim davranmasınıda asla onaylamamak ile birlikte. Ülkede iç karışıklıklar çıkarmak maksadında olan güçler elbette var hepimiz bunu görüp idrak edebiliyoruz, bunların varlığıbahanesi ile milyonları katletmek firavunlaşmaktır…
Halkın namusuna, onurana, şerefine, dokunan tecavüz, işkence gibi zalim yöntemler kullanan ordu mensuplarının yaptıklarını hangi vicdan sahibi onay verebilir.
Gözlemlediğim kadarı ile. Suriye zulmüne bakış açıları arasında en dikkatimi çekenler arasında, İran, Hizbullah, Hamas ve Türkiyede’ki bazı grupların, taasubi bakışları Ülkemizdeki benzer grupların, cemaatlerin Kürt sorununa ikiyüzlü bakışıile aynı değerdedir. Hamas’ın bu olaya başını deve kuşu misali kuma gömerek sessiz kalması ile türkiyedeki cemaatlerin Kürt sorununa sessizliği arasında hiçbir fark yoktur…
Sömürgeci devlet anlayışlarında var olan ülkelerin menfaati/Maslahat’ı anlayışına göre öncelik insan hak ve hürriyetleri ilkesine göre değilde devletlerin menfaati ilkesi üzeredir. İnsanların katledildiği bir ortamda buna sessiz kalmak, zulmün zalimliğin yanında yer almak. Zulme ortaklıktır, zalimliktir yapılan katliama ve tecavüzlere ortaklıktır.
Suriye zalim sisteminin yıllardır Kimlik hakkı dahi vermediği Kürtlerin baas rejiminin yaptığı zulümlere karşı sessizliğide zulümdür.Muhammed Sait Ramazan el-Buti İslam dünyasında saygın bir din adamı konumunda iken. Şam emevi camiinde Baas rejimi ile birlikte Firavun esedi aklayacak açıklamaları yapmasızalimliktir, zulme ortaklıktır insanların direnişini kırmak için kendini satmaktan başka bir şey değildir.
Suriye’de rejimin dikta anlayışına karşı ayaklanan halkları ‘’Fitne’’ çıkarmak ile suçlayan ulema denen sınıf asla ve asla Ulema kapsamında değerlendirilemez. Bilakis satılmış saray mollalarıvazifesini üstlenmişlerdir.
Ramazan El Buti ve onun benzeri anlayışı ortaya koyanlara şu sözü hatırlatmak isteriz:
"Cihadın en faziletlisi zalim sultanın yanında adaletli söz söylemektir"
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbn Mace, Ahmed b. Hanbel)
Heyhat Minez-Zillet! (Zillete boyun eğmeyiz)
(İmam Hüseyin)
İran, Hizbullah ve Hamas’a son söz olarak İmam Hüseyin’i ağızlarından düşürmedikleri halde İmam Hüseyin’in ortaya koyduğu erkekçe tavrı neden koyamıyorlar.
MEVLÜT HÖNÜL
Malazgirt