Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01 Şubat 2012, 22:35   Mesaj No:22

MusabBinumeyr

Medineweb Sadık Üyesi
MusabBinumeyr - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:MusabBinumeyr isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13855
Üyelik T.: 22 Mayıs 2011
Arkadaşları:3
Cinsiyet:
Memleket:Güneşin Doğduğu YerdeN..
Yaş:37
Mesaj: 745
Konular: 254
Beğenildi:52
Beğendi:0
Takdirleri:160
Takdir Et:
Standart Cevap: 2012 5.hafta'nın misafiri MusabBinumeyr

Alıntı:
Yitiksevda Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Hayırlı olsun güzel kardeşim...

Kardeşime sorum şu olacak:

Menzilde dağıtılan Çöreklerin ne tür bir kudsiyeti var ordan onu evlerine getirip mübarek diye zorla çocuklarına yedirmenin mantığını izah edebilirmisiniz?

Aslında açıkça söylemek gerekiryorsa herhangi bir kutseyeti yok inanç meselesine getirerek bunca zamana kadar sürdürmekten ibaret.


Menzil şeyhine bağlı olanlar semerkand grubu Zulme Zalime Rejime Kapitalizme Kemalizme Laisizme karşı Şeyhleri başta olmak üzere neden sessizliği tercih ediyorlar?

Güzel abim buna sessizlik denmez sabır ve sükunet denir.
Ebû Musa (r.a)'dan nakledildiğine göre, Hz. Muhammed (s.a.s); Âllah, zalime (bir müddet) mühlet verir. Onu bir defa yakaladığı vakit de, felâh vermez" Ondan sonra da: "İşte Rabb'in, zulmeden şehirlerin (halkını) yakaladığı zaman, böyle yakalar. Çünkü O'nun yakalaması çok acı ve çok çetindir" (Hud,11/102) (meâlindeki) âyeti okunmuştur (Buhârî, Tefsir sre 11, 5; Müslim, Birr, 62; İbn Mâce, Fiten, 22).

"Zulümden sakınınız. Zira zulüm, kıyâmet günü (sahibini saran) karanlıklar (olacak)dır" (Buhârî, Mezâlim, 8; Tirmizi, Birr, 83).


Devletin bel kemiği konumuna gelen ve seçim dönemleri sağ partilerin oy depoları olmaları bu dinsiz rejimi desteklemeleri ne kadar İslami bir tavırdır?

Sizlerde bilirsinizki insanların en zaaf noktası dinidir.İnsanları bu noktada yakalayan bazı siyasi görüşlü parti başkanları kendi çıkarları için kullanmaktadır.Bunlara kananlarıda oy verenleride yargılama gibi bir lüksümüz yok.İslamiyetin siyasi görüşlü insanlara karşı bir tavrı olamaz ancak insanlığa karşı bir tavrı vardır oda asırlardır herkez tarafından bilinmekte.


Allah Resulü Muhammed sokaklarda,çarşılarda,pazarlarda dolaşır iken isteyen istediği saatte ona ulaşabiliyor iken Şeyh efendiniz ile görüşmek istemek Adeta ulaşılmaz bir makam sahibi ile görüşmek gibi bir konuma gelmesi Koruma ordusunun bırakmaması Peygamber soyu olduğunu iddia eden birine ne kadar yakışmakta?

Eyer olayı sizin şuanki soru adabıyla bakacak olursak hiç bir faniye yakışmaz.Ama olayın farklı bir amacı var.O amacı görüp olaya bu açıdan bakmakta doğru olmaz.Size bu konuda ne şekilde cvp versemde tatmin olmyacağınıza eminim güzel abim.

Rabıta Şirkini saf beyinlere doğru davranış ibadet gibi göstermek Allah'ın hükmü üzere hüküm koymakmıdır?
Eğer düşünülmesi gereken biri olsa idi Allah resulü bu konuma en layık kişi değilmiydi hangi sahabe Allah resulünden böyle bir tavsiye üzere bunu yapmıştır?

Haşa ALLAH c.c hükmüne hiç bir fani kul hüküm koyamaz.O zamanın sahabeleri insanlığın kurtarıcısıyla beraberken hangi zihniyet şuan sizin söylediğiniz gibi düşünebilirki.



Nirvana ve Fenafillah arasında fark varmıdır?

Fena fillah makamları üç sarhoşluk (manevî) mertebelerini kapsar.Bunlar Tevhidi Efal Tevhidi Sıfat ve Tevhidi Zat tır. Salik bu mertebelerde kendi mevhum fiil sıfat ve zatından ayrılır.Tasavvuftaki bu anlayışa göre insanın fiilleri ve sıfatlan Allah ın fiil ve sıfatlarıyla birleşir yani Tevhidi Efal ve Tevhidi Sıfat olur.Son mertebede de Allah'ın zatı ile birleşir ki buna da Tevhidi Zat denir.Bu mertebelere seyri sulük adı verilir.Bu da fena fillah yani Allah ta yok olma anlamında kullanılmaktadır.Şayet kulun Allah ın fiil ve sıfatlarını ideal kabul edip onlara benzemeye çalışıyorsa yani kulun Allah ın ahlakıyla ahlaklanması anlamında kullanılıyorsa bu İslam akidesine aykırı bir durum arz etmez.Ancak kul bu mertebede ilahı sıfatlarla muttasıf Allah ın sahip olduğu özelliklere sahip olur anlamı kastediliyorsa bu kesinlikle İslami akide ile uyuşmaz.Kişiyi sirke sürükler.Ayrıca Tevhidi

Zat tan kasıt salikin Allah ın zatı ile birleşmesi ve Allah ile salikin zatlarının bir ve aynı olması anlamında kullanılıyorsa bu Budizm deki Nirvana nın bir başka ifadesi olup şirktir.Zira İslam da buna dair Kuran ve sünnette bir delil yoktur.Bu tabirlerin Hz. Peygamber sahabe ve Tabiun devrinde kullanılmadığı ve bilinmediği gayet açıktır.

Tehanevi Mecmaus Sulük adlı tasavvufi eserden yaptığı nakle göre fena Allah tan başka hiçbir şeyi görmemek kendini ve bütün eşyayı unutmak o zamanda her şeyi ona rabb olarak görünür.Artık ondan başka hiçbir şey bilmez ve hiçbir şey görmez olur.Böylelikle ondan başka hiçbir şeyin olmadığına inanır kendini de o sanır ve Hak benim der.Varlık aleminde de Allah tan başka hiçbir şeyin olmadığına inanır (Tehânevî, a.g.e., II 1158).

Böyle bir durum mutasavvıflar sofistlerin eşyanın hakikatını inkar ettikleri gibi Cenabı Allah ın her eşyada teccelli ettiğini zannederler ki bu da Allah ın eşya ile ittihadı demek olup Allah ın vahdaniyet ve muhalefetun lil havadis sıfatlarına aykırıdır...


Teşekkür ederim güzel abim.İnşaALLAH cvp larımla sizlere yanlış bir söz söyleyip incitmemişimdir.