Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun /Mevlüt Hönül
ŞİRK, Kur’an’da 170 yerde Allah’a ortak koşmak anlamında geçen bir kavramdır. Kur’an’i esaslara uymayan itikadi bozukluk inanç hastalığıdır. Allah azze ve celleye ait olan tasarrufta ortaklık tanımaktır.
Şirk ve Küfür arasındaki fark: Küfür Allah’ı inkâr etmek değildir. Kur’anın dini esaslarından birini veya birkaçını inkâr etmektir. Hakikate karşı kör sağır ve dilsiz olmaktır. Şirk ise Allah’a inanmakla beraber yanlış Allah inancından doğan inanç sistemidir.
İslam iki tip toplum tanımlar.
Biri ‘’ İslam Toplumu’’ Diğeri ‘’ Cahiliyye Toplumu’’ İmana erişebilenlerin toplumu itikad, ibadet, şeriat sosyal nizam, ahlak sistemi olarak Kur’an ve Sünnete tabi
insanlığın temel inanç sisteminin yaşandığı ve uygulandığı toplumdur.
Cahiliyye Toplumu: İnsanlığın temel inanç sistemi İslam’ın itikad, ibadet, şeriat, sosyal nizam, ahlak gibi belli ilkelerin yaşamsal ve inançsal alanda yürürlükte olmadığı toplumdur.
Cahiliyye toplumunun belirgin özelliklerinin başında gelen. Kula kulluk esasında Allah’ı inkâr etmeyen amma yeryüzüne müdahalede kendilerine yetki verirken. Göklerin sevk ve idaresini ise Allah’a verirler. İnsanların hayat sistemini düzenli esaslar üzere yürütmek yerine kendi heva ve heveslerinin ürünü düzmece kanun ve yöntemler ile Allah’a kul olması gerekenleri kendilerine kul yaparlar.
‘’Gökteki ilah da, yerdeki ilah da O'dur. O, hâkimdir, âlimdir.
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü kendisine ait olan Allah yücedir. Kıyametin ilmi de O'nun yanındadır ve siz O'na döndürüleceksiniz.’’
(Zuhruf 84–85)
Allah’ın belirlemiş olduğu değişmez kanunlarını kendi anlayışlarınca inkâr ederek ulûhiyet sıfatını işlevsizleştirmeyi amaçlar insani yaşam ilkelerine uymayıp kanunlar ile sevk ve idare etmeye başlarlar. Kulla kulluğu Allah şu ayetle açıkça reddetmemizi emreder.
‘’Allah'ı bırakıp tapındığınız her şey gerçekte sizin ve atalarınızın kendi muhayyilenizden çıkardığınız (anlamsız) isimlerden öteye geçmemektedir; çünkü bunlar hakkında hiçbir kanıt indirmemiştir Allah. (Neyin doğru, neyin eğri olduğu konusunda) hüküm yalnızca Allah'a aittir. Ve O da kendisinden başkasına kulluk etmemenizi buyuruyor. İşte dosdoğru olan (tek) din budur; ama insanların çoğu bunu bilmez.’’
(Yusuf 40)
Yaradılıştan günümüze değin tek medeni toplum vasıflarını İslam kendi içinde barındırırken. İslam’dan başka din aramak ancak ve ancak cahilliktir. Toplumu oluşturan ve kaynaştıran temel hususlar itikadi bağlar olmadığı zaman milliyet, renk, ulus, bölge gibi öğeler ile tanımlandığı zaman insanlığa hizmet esası ortadan kalkar.
İnsanlık dini İslam’ın temeli beyazın siyaha, sarının araba, İranlının ıraklıya, kürdün türke imtiyazı üstünlüğü esasından öte ‘’Tek Ümmet’’ halinde ortak değerler üzerinde bir araya getirmesi medeniyet simsarlarının çığırtkanlıklarının ne denli boş ve anlamsız olduğuna yeterlidir. Bütün insanların rabbi yalnızca Allah’tır. Her hususta toplumları bir araya getiren esaslar Allah’ın belirlediği esaslardır.
Allah resulü Muhammed (s.a.a)
“Ümmetimde şirk, düz taş üzerinde yürüyen karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.” (İbn Mâce, 2/1408)
Firavun, Nemrut, Ebu Cehil, Hafız Esad, Ülkemiz Yöneticilerinden bazıları, Beşar esad, Rıza Şah, Yezit ve benzeri binler Allah’a inandıklarını belirtmekle beraber büyüklük taslamaktaydılar. Firavun kendini ilah ilan ederken, Ebu Cehil Putlara Allah’a yaklaştırsın diye tapmakta idi. Arap müşrikleri putlardan beklentilerine karşılık vermesi adına Kurbanlar, dualar ederek onların önünde eğilmekte idiler. Ülkemizde önünde eğilenler Allah’ın dinine en büyük zararı verenler değimli?
Yaşadığımız asırda şirk hususunda hiçte dikkatli davranmayan ve uyarı olarak ŞİRK hususunu ele aldığımızda bizlere sizler kalplerimi okuyorsunuz, her şeyi sizmi biliyorsunuz, herkes yanlışta sizmi doğrusunuz söylemleri. İnsanların özelliklede (Müslüman) ismi taşıyanların ne denli bilinçsizce dine inandıklarını açıkça ortaya koymaktadır.
Tarikat Cemaat ve benzeri yapılanmalarda var olan. Toplumsal şirklerden bihaber insanlar bunlara atfettikleri kutsallık bakışı sayesinde bile-bile hatalarına devam edebilmektedirler.
Günümüzde Müslüman’ım diyenlerin hepsi Allah’a inandıklarını söylüyorlar. Ama nefislerinde var olan putlaşmalara karşı koyamıyorlar.
Örnek olarak:
Para nerden gelirse gelsin anlayışı için dinin temellerinden ödün vermek.
Ölmüş veya diri birilerine Bize Kıyamet günü Şefaat et.
Darda ve Ferahlıkta Allah’tan istemek yerine beşerden istemek yetiş ya gavs, şeyh, efendi gibi sözler.
Dünya yaşamında başkalarından bekleyenlere Ahiret hayatında kim yardım edecek?
Şeyh efendiler halimizden haberdardırlar. Gaybten haberler cennet hallerini görmeler, şefaat vaat etmeler, mülkü tekellerine almalar, Mülk yalnızca Allah’ındır derken ölmeyecekmişçesine mülkler edinme, infak yardımlaşmadan uzak durmak.
Hiç farkında olmadan düşülen şirk sözleri:
Bir hususta karşımızdakine İnşallah olur/yaparız derken karşı taraftakinin geç inşallahı demesi.
Allah’ın izni ile dediğimizde Allah’ı karıştırma demek.
Falanca şahıs olmasa idi şimdi ölmüş olacaktım.
Kabirlerdekilerin üstüne yeminler. Cansız maddelere yeminler.
Allah’ı şekillendirmek, Vahdetül Vücut anlayışı.
De ki: "O, Tek Allah'tır: Allah Samed'dir. O doğurmamıştır, doğurulmamıştır ve hiçbir şey O'na denk tutulamaz."
(İhlâs Suresi)
Allah ile kul arasına hiçbir güç konulamaz. Allah insanları başıboş bırakmamış. Akıllarını işletemedikleri ve cahiliye düzenlerine kul köle oldukları zaman dilimlerinde. Vahiy ile görevlendirdiği Peygamberler göndermiş, emir ve yasaklarını tebliğ görevi ile yalnızca Kendisine kulluk yapılmasını emretmiştir. Bütün peygamberlerin gönderiliş amacı Tevhidi hâkim kılmaktır.
Vesile hususunda düşülen en büyük yanılgı örneği Allah Resulü ile Cebrail hususundaki delildir. Cebrail asla Allah ile kul arasına girmemiş bilakis vasıta görevini yerine getirmiştir. Örneğin: Postacı mektubu gönderen ile gönderilen arasına nasıl giremiyor yalnızca vasıta görevini yerine getiriyorsa dini esasları tebliğ edenlerde yalnızca vasıta görevini ifa ediyorlardır.
Dinin hakikatlerini vaaz edenleri dinlemek, onlardan ilim tahsis etmek insanın eğitim sürecinde yapması gereken görevidir. Bu hususta yapılanlar insanın ne imanına ne de itikadına zarar vermez.
Zarar verdiği nokta onları dokunulmaz kılmak, her dediklerini araştırmadan temel kaynak Kur’an ile karşılaştırmadan kabul etmek noktasında başlar. Öğretici ne dedi ise emme basma tulumba misali kabullenmek ŞİRK’İN gece karanlığında gezen karınca misali inanç sistemine hâkim olmasına en büyük sebeplerdendir.
Bugün tahrif olmuş inanç sistemlerinde var olan Allah ile kul arasına girme inancının belirgin özelliklerinden biri, kişilere müracaat ederek tevbe etme anlayışıdır. Hıristiyanlıkta var olan inanç sisteminin temiz beyinleri yıkarcasına belli bölge ve cemaatlerde yapılmaktadır.
Hıristiyanlıkta Kul ile Allah arasına giren papazlar perde arkasından gelen kişiyi dinleyerek yapmış olduğu günahları öğrenir ve neticesinden günahkar kişiyi vaftiz ederek günahını çıkarır istediğini cennete istediğini aforoz eder.
Her daim Allah resulünün soyu olmakla övünen ve insanların bu kavramı çok iyi bilmeyip hak etmeyenlere kutsallık atfetmeleri sonucu farklı davranışlar sergilenmekte. Allah resulü Muhammed (s.a.a) hiçbir zaman etrafında bulunan Müslümanlardan farklı ilgi alaka davranış beklememiş kendisine hizmet edilmesinden ziyade kendisi etrafındakilere hizmet etmiştir.
Yabancı bir elçinin Allah resulü ile tanışmak istemesi için sorduğu şu soruya Allah resulünün cevabı:
“Efendiniz nerede?” diyen yabancı elçiye “Efendi hizmet edendir” cevabını vermiştir.
Bugün insanların her önlerine gelene efendi demesi sonucu, ruhban din sınıfı olarak kendilerine özel makam, mevki verenlerin imparatorluğuna dönüşmüş bir din anlayışı hayata hakim olmuştur.
Değeri milyarlar ile ölçülen, giyim, kuşam, araç, ev ve benzeri servetlerini Allah’ın belirttiği yolda kullanmayanlara Allah en güzel cevabı vermektedir.
Siz ey imana erişenler! Bilin ki, hahamların, rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızca yiyip yutuyor ve (onları) Allahın yolundan alıkoyuyorlar. Fakat bütün o altın ve gümüşü toplayıp Allah yolunda harcamayanlar var ya, (işte) onlara (sonraki hayat için) çok çetin azabı müjdele:
(Tevbe- 34)
Ayeti kerimede Hahamlar ve Rahipler üzerinden bütün insanlığa aynı hitap geçerlidir. Ayetin Müslümanlara hitap etmediğini savunanlar kendi aymazlıklarına kılıf arayan sömürgeci insanlardır.
İslam’da Kula kulluk yoktur. İnsanları kendilerine kul köle yapan kim olursa olsun Allah’a ortak koşandır. Bugün kendi efendilerini kutsayan dokunulmaz kılan, her dediklerini doğru kabul eden görüş ve düşünce sahiplerine yine en güzel cevap Allah’tandır.
Onlar Allah dışında hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu İsa'yı ilah edindiler. Oysa onlara sadece tek ilaha, kendisinden başka ilah olmayan ve onların yakıştırma ortaklarından uzak olan Allah'a kulluk etmeleri emredilmişti.
(Tevbe 31)
Allah’a karşı sorumluluğumuzun bilincinde olmak adına. Şüphesiz temel kaynak Kur’an ve Canlı Örnekliği Sünneti çok iyi anlamalı ve Allah inancımızı Kur’an ile sorgulamamız gereklidir. Yanlış Allah inancı beraberinde her tür inancında yanlış olmasına sebeptir…
MEVLÜT HÖNÜL
Malazgirt
www.medineweb.net